Sükûttaki Kelâm

Cevapla
Kullanıcı avatarı
meryemnur
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 943
Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00

Sükûttaki Kelâm

Mesaj gönderen meryemnur »



Çalış, çalış ki, söze ilk başlayan sen olmayasın.. Sözün cevaptan ibaret olsun. Herhangi birşey sorulduğu zaman sana ve sorana faydası varsa cevap ver, aksi halde verme.

Hz. Abdulkadir Geylani (k.s.)


Resim
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..…

Ahzâb Sûresi, 6
Kullanıcı avatarı
ASLI
Dost Üye
Dost Üye
Mesajlar: 63
Kayıt: 09 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen ASLI »

SÜKUT !
.......

sana bir sır vereceğim yaklaş!

sözsüz sessiz dilsiz dudaksız konuşalım der mevlana..

sözsüz dilsiz dudaksız konuşmak ancak hal diliyle olabilir,öyledir ki;eskişehirli Sadık efendi halkı sükutuyla irşad ederlerdi,ve sükutumuzdan bir şey anlamayanlar kelamımızdan da bir şey anlamaz dediği rivayet olunur.

sükutun öyle bir sesi ve öyle bir rengi vardır ki,söz gelir karşınızda durur fısıldar adeta sözsüz sessiz ama duyarsınız,dinlersiniz ..söyleşir halleşirsiniz.

AŞK !
.........

aşk mıdır her ne varsa âlemde?.. Yoksa çile-i aşk mı?!

herşey aşktır da,aşka bakan gözler başka başkacadır,anlayışlar bakışlar adedincedir.her şey aşktır alemde ve de,iyi ki AŞK'tır.

ve; "AŞK MERHAMETTİR ! "der bir Allah dostu.

gerçekten de AŞK merhamettir...çile-i aşk oluşu ise;arayanın arayıpta bulamadığınca,arayarak bulunmadığınca,bulanlarınsa aradığınca ise,bulanın halleri de yine aramak ise yana döne ..ne gariptir arar bulamaz bulur yine arar.işte bu yine arayanların ki çile-i aşktır.vuslatı olmayan bir aşkın çilesiyle yanan kavrulan yüreklerin arayışlarıdır AŞK bu kez...

kimbilir sözün karşısına bir güzel çıkmadan önce, ve ilk ÜFÜRÜŞTEN SONRA! tutuştu kandiller ve o dem başladı AŞK !

sonrası ilk ezeli besteye karşılık, AŞK'ın neyi sevdiğini bilmeden sevdiğini görüp meftun oluşuydu.

çok hoş bir yazıydı Meryemnur teşekkürler ..

Muhammedî nefeslere...Aşk'la..



Resim


Resim
" Esdikçe bâd-ı subh perîşânsın ey gönül,Benzer esîr-i turra-i cânânsın ey gönül "
- nedim -
Kullanıcı avatarı
gullale
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1362
Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00

Mesaj gönderen gullale »

هُوَ الَّذِي أَنزَلَ السَّكِينَةَ فِي قُلُوبِ الْمُؤْمِنِينَ لِيَزْدَادُوا إِيمَانًا مَّعَ إِيمَانِهِمْ وَلِلَّهِ جُنُودُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَكَانَ اللَّهُ عَلِيمًا حَكِيمًا

Huvellezî enzele's-sekînete fî kulûbi'l-mu’minîne li yezdâdû îmânen mea îmânihim, ve lillâhi cunûdu's-semâvâti ve'l-ard(ardı), ve kânallâhu alîmen hakîmâ(hakîmen).

Müminlerin kalplerine sükûnet bağışlayan O'dur, ki göklerin ve yerin bütün güçlerinin ALLAH'a âit bulunduğunu ve ALLAH'ın her şeyi bilen ve gerçek hikmet Sâhibi olduğunu görerek, îmanlarını daha da sağlamlaştırabilsinler;


FETİH 4


لَقَدْ رَضِيَ اللَّهُ عَنِ الْمُؤْمِنِينَ إِذْ يُبَايِعُونَكَ تَحْتَ الشَّجَرَةِ فَعَلِمَ مَا فِي قُلُوبِهِمْ فَأَنزَلَ السَّكِينَةَ عَلَيْهِمْ وَأَثَابَهُمْ فَتْحًا قَرِيبًا

Lekad radiyallâhu ani'l-mu’minîne iz yubâyiûneke tahte'ş-şecerati fe alime mâ fî kulûbihim fe enzele's-sekînete aleyhim ve esâbehum fethan karîbâ(karîben).

Andolsun ki; sana, o ağacın altında bi'at ederlerken ALLAH mü'minlerden hoşnud olmuştur. Kalblerinde olanı bilmiş de onlara sekîneti indirmiş ve onları pek yakın bir fethle mükâfatlandırmıştır.


FETİH 18

CAN kardeşlerim Meryemnur ve ASLI sükût sekînenin ardından geliyor sanırım, ÖZümüzün, SÎNemizin güven, huzur, sâkinlik hâlini bulduğunda sükût edilmekte, karar kılınmakta...

Semâdan inerken yağmur kâh çisil çisil kâh yıldırımlarla şimşeklerle gürül gürül...

Semâya dönerken buharlaşırken nazlı niyazlı süzül süzül sessiz ıssız SALLına SALLına uçuşur bulut OLmaya...

Akarsular coşa taşa yol alır... Dere tepe düz giderken kâh rüzgâr ile kâh yokuş ile kâh engeller ile kaynar... kaynar...

Denize yanaşınca, kıyıya varınca, sırr-ı sıfır'ı bulunca çağlayış biter, süzgün, ılgın, durgun akış ile vuslat buluverir DERYÂya...

Bu cem oluş ardından Deryâ'nın cûşu başlar başka lisân ile...Zikre durur her zerre meşrebince...

UMMÂN'ın AY ile naz-niyâzı yaşanır... Med-Cezir cûşu ile kaynar dalgalar, döver sivri kayaları, yüce dağları da denize havz olur ARZ yavaş yavaş... AŞK ile...

Bütün kîl u kâl CERReyan esnâsında yaşanıyor...

Sanki, Esfeli sâfiline iniş gürültülü... bebeğin ağlayarak gelmesi gibi dünyâya...

Sanki Ahsen-i Takvîm'e çıkış sukûnetli... dedenin sükût ile göçmesi gibi ukbâya...

Sanki rucû'da YÂR'dan ayrılığın, hasretin, firkatin ÂH'ı yanmakta KÂL ile...

Sanki 'urûc'da YÂR'e vuslatın, sılanın, yakînin sukûtu ermekte HÂL ile...

Gönlünüze selâmet... Muhammedî MuHABBEtle...
Resim
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

GönülSohbetleri Sabri Tandoğan

SÜKÛTUN ŞİİRİYETİ

Mânâ, âleminin kapıları geceleri aralanır. El ayak çekilip sessizlik çökünce duyu organları yepyeni bir canlılık kazanır. Daha derin düşünür, daha güzel hissederiz. Kartallar yalnız gezerler, kargalar sürü halinde… Bütün büyük insanlar, sessizliği ve yalnızlığı seven, az konuşan insanlardır. Çok konuşmak heybeti giderir vekârı azaltır.

Bir veli zât tanımıştım yıllar önce. Güzeller güzeli bir insandı. Bir toplumda insanların boş ve manasız sözlerinden tedirgin olunca, başını önüne eğer, sükût ederdi. Bu hareketi derhal karşı tarafı uyarır, onları hizaya getirirdi. Yüce Peygamberimiz, “Ya hayır söyleyin, yahut susun.” buyuruyor. Bazen cevap vermemek, sükût etmek en güzel cevap oluyor. Kalabalıkta malzeme toplanır, sessizlik ve yalnızlıkta işlenir. İç dışa yansır. İçte ne varsa, dışa vuran da odur. Sessizlik ve nezaket bir kültür, gürültü ve kalabalık ilkeliktir, görgüsüzlüktür.

Hal ve tavrına, duruş ve oturuşuna bakarak bir insan hakkında isabetle hüküm verebiliriz. Asıl nezaket dimağın içten aydınlanması, ruhun bütün vücuda hâkim olmasıdır.
Gevezelik içten fethi engeller, tekamüle engel olur, etki gücünü azaltır. Sükûta sarılan kurtulur. Kenan Rifai, “Sükût olsun sana tevhid.” der. Kurtuluş, diline sahip olmaya bağlıdır. Söz gümüşse, sükût altındır.

Sükûttan daha güzel söz söyleyeceksek, ağzımızı açalım.

Sükûtun şiiriyetini yaşamak ne güzeldir. Özdemir Asaf, “Bir kelimeye bin anlam yüklediğim zaman sana sesleneceğim.” der. İnsan düğümü ancak sevgi ile çözülür. Karanlıklarla dolu insan yaşamı ancak sevgi ile aydınlanır. Hep şikayet, hep eleştiri, yakınma, yargılama. Bunlardan ne kazanıyoruz ki… Karanlıklara küfredeceğimize bir mum ışığı yakabilsek…

İnancın temelinde yatan sevgi, saygı ve hoşgörü değil midir?

Neden sürekli olarak duygu ile düşüncenin arasına fesat sokuyoruz? Kalbin yeri ayrı, düşüncenin yeri ayrı. Biz kalple çözülecek, duygu ile halledilecek bir soruna kafa ile yaklaşırsak, keza aklın çözeceği alanlara duyguyu karıştırırsak, sonuç hüsran olmaz mı? İnsanı mutlu eden, kendi iç aleminde bir düzen, bir güzellik, bir ahenk kurabilmesi değil midir? Kalbin edebi, sükûttur.

Elde edilmesi en güç dostluk, insanın kendi kendisiyle dost olabilmesidir. Gözü yerde olanın gönlü âsumana çıkar. Yarının çiçekleri bugün atılan tohumlar değil midir? Ne bekliyoruz? Yaşamanın hüneri her yeni günün güzelliğini görebilmektir.

En büyük, en yüce insan, insanları en çok seven, onlara en çok faydalı olandır. Hayatımız değişerek gelip geçmede, dış hayatımız azalarak akıp gitmede, buna karşılık içimizde bir dünya vücuda gelmektedir. Yunus, yüzyıllarca önce “Bir ben vardır, bende, benden içeri.” diyordu.

Önemli olan sevgiyle, saygıyla, edep ve incelikle, hoşgörü ile dünyayı geliştirmek, derinleştirmek, zenginleştirmektir. Güzelliğin kaynağı insanın içindedir. İnsan içinde bulamadığı huzuru hiçbir yerde bulamaz.

İç dünyamızın ancak bu sessiz anlarda cevap verebileceği sorulara biz dıştan cevap beklemeğe kalkarsak, bu gelişmemize kuvvetle engel olur.
Kapı kapı dolaşma, muratlar sendedir. Kâinatta hiçbir şey kalmadı da sen varoldun. İnsan evrenin özü, gören gözüdür. Ancak kendi kendimiz olduğumuz, kendimizi yaşadığımız zamanlarda gerçek benliğimizle bir beraber oluruz.

Ne yazık ki, nice insan, kendi iç dünyasında kiracı gibi yaşamakta. Kendinden uzak, özünden uzak, özentiler içinde, bir maymun kopyacılığı ile kendisine ne sunulursa, hemen kabullenmekte. Yüzyıllarca önce Yunus ne diyordu: “Bir siz dahi sizde bulun, benim bende bulduğumu.” İnsanoğlu kendinden kaçmak için, neler, neler icat etmekte… Yüzlerce çeşit oyun, kumar çeşidi, içki, sigara, uyuşturucu, fuhuş, sapıklık…
Kendimizden kaçtıkça, uzaklaştıkça daha çok karamsar, kötümser oluyoruz. Kendimize yabancılaştıkça iç dünyamız daha bir kararıyor, iç çatışmalarımız daha bir artıyor.

Ancak fıtratına göre, varoluş kanunlarına göre, Allah’ın ve Resul’ün ölçülerine göre yaşayanlar, severler, sevilirler, mesut ve bahtiyar olurlar. Bütün evreni renk ve ışık içinde görürler. Yunus gibi, “Sevdiğimi demez isem, sevgi derdi boğar beni.” diyebilirler.

İnsanoğlu, kendi iç dünyasındaki düğümü çözmeden bir yere varamaz. İnsan sevdikçe varolur, sevdikçe zenginleşir, varlığının bilincine ulaşır.

“Sevmek, devam eden en güzel huyum” diyenler huzurun ne mutluluğun kapısını açabilirler. “Nerde sevgi; orda Allah” diyenler hayatın sırrını çözebilirler. Hayatın rengi, ışığı, varoluşun amacı sevgidir. Sevgiden bakır altınlaşır. İşte o zaman Yunus gibi “Her dem taze doğarız. Bizden kim usanası.” denilebilir. Sait Faik “Her şey bir insanı sevmekle başlar.” diyordu.

Önemli olan o bir kişide uyanan, başlayan sevgi olayını, denize atılan bir taşın, dalgalar halinde sürekli büyümesi gibi, gittikçe geliştirmek, yeryüzündeki bir kum tanesinden gökteki Samanyolu’na kadar bütün kâinatı, insanıyla, hayvanıyla, bitkisiyle, eşyasıyla, bütün cemadatı ile Muhammedî bir aşkla kucaklamaktır. “Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz.” diyebilmektir.

Güzel, çok güzel, inanılmayacak kadar güzel bir dünyada yaşıyoruz. Keşke mümkün olsa da yer yüzündeki bütün güzel, değerli Allah dostları ile tanışsak, onlarla bir sevgiyi yaşasak, bir güzelliği paylaşsak, bütün değerli kitapları okusak, senfonileri dinlesek ve tabloları içimizde yer edene kadar, rüyalarımıza girecek kadar seyretsek…

Bütün varlığımız, bütün hücrelerimiz güzelliklerle dolsa, seviyoruz, güzelliğimiz bu yüzden diyebilsek…

''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
meryemnur
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 943
Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00

Mesaj gönderen meryemnur »


"Allah'ı anmaksızın çok konuşmayın. Allah'ın zikri dışında çok söz söylemek, kalbi katılaştırır. Katı kalpli olanların ise, Allah'dan en uzak kimseler olduğu kesindir."

Hz. Muhammed (s.a.v.)



Resim
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..…

Ahzâb Sûresi, 6
Kullanıcı avatarı
elifdostu
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 06 Şub 2007, 02:00

Mesaj gönderen elifdostu »

DİL SUSTUĞUNDA KALB KONUŞUR... elifdostu
Âmaya renk tarif etme,
Siyahtan gayrını blmez,
Aşığa DOST'tan bahsetme,
ALLAH'tan gayrını bilmez...
Kullanıcı avatarı
meryemnur
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 943
Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00

Re: Sükûttaki Kelâm

Mesaj gönderen meryemnur »


Resim

Ey evlat! Şiarın sessizlik olmalı. Varlığına hâkim olarak sükûtu libas gibi giymelisin. Bütün arzun, halkın şerlilerinden kaçmak olmalı. Hatta bütün yaratıkları birden bırakmalısın. Bu hâli kazanmak için yere sığınak eşip girmek gerekirse yap. Ve orada gizlen. Bunu âdet edin, ta ki imanın ölmesin, ikan hâlin -tam imanın- kuvvet bulsun. Doğruluk kanatların böyle açılır, gelişir. Kalp gözlerin de görmeye başlar. Varlığın genişler. İlâhî bilginin boşluğunda uçmaya başlarsın. Şarkı, garbı, denizi, deryayı gezersin. Sahilleri ve dağları dolaşırsın.

Semaya yükselirsin, yere iner, sessiz gezersin. Çünkü himmetin yücedir. Arkadaşın büyüktür, işte bundan sonra dilin çözülür, sözlerin anlaşılır. Sessizlik libasını çıkarır atarsın, halktan kaçmana artık lüzum kalmaz.

Sırrınla halka gidersin, onların derdini iyileştirecek bir tabip olursun. Sen bizzat onlara şifasın. Senden zarar beklenmez. Onların azlığı, çokluğu, senin için bir mana taşımaz. Seni övmeleri, kötülemeleri bir kıymet teşkil etmez.

Aldırma, artık işi nereye bırakırsan orada bulursun. Çünkü Mevlâ ilesin; RABBin sana yardımcıdır.



Gavsulazam Abdulkadir Geylani (k.s.)

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..…

Ahzâb Sûresi, 6
Kullanıcı avatarı
meryemnur
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 943
Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00

Re: Sükûttaki Kelâm

Mesaj gönderen meryemnur »


Resim

Nefsini tahkir et. İç alemine dair olan işleri gizli tut.

-"Rabbinin nimetini anlat!" deninceye kadar gizlilik haline devam et.

İbn-i Şem'un, elinden manevi bir keramet zuhur ettiği zaman:

-"Bu şeytani bir duygudur," derdi.

Ta ki ona Hak tarafından:

-"Sen kimsin, baban kim?.. Hepsi bizim, üzerindeki nimetleri anlat," deninceye kadar o manevi haline sahip çıkmaz, gizlemeye çalışırdı.


Hz. Abdulkadir Geylani
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..…

Ahzâb Sûresi, 6
Kullanıcı avatarı
gullale
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1362
Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00

Re: Sükûttaki Kelâm

Mesaj gönderen gullale »

Resim
Sükut, Hayâl, Muhabbet

Ben sükuta göçmüşüm, sükut benim oylağım.
Ben hayâle göçmüşüm,
Hayâl- arzularımı hakîkata götüren
Elimdeki bayrağım.
Hayâl gökte kanadım.
Yerde çapan, Kırat’ım,
Denizdeyse yelkenim.
Sükut- mâbedim benim!
Bıkmışım bu dünyânın hayli küylü sesinden
Sanırım kurtarmışım yerin câzibesinden.
Yerde her şey ölçülür, her şeyin bir haddi var.
Yerde deryâların da öz cezri var, meddi var.
Yerin kânunlarına baş eğmeyen hayâlim
Benim sonsuz aşkımı sonsuzluğa taşıyor.
Sükûtumla kol kola orda rahat yaşıyor
Bu hayâtın şartı yok.
Varla yokun dünyâda benim için farkı yok.

Kavuştuğum sükûtu ama işitirim ben
İşittiğim bu sükut daha güçlü seslenir
Dünyânın ses küyünden.
Belki benim içimde çarpışan fikirlerin
Gür sesidir bu sükut.
Arzumun karşıdaki engellere vurduğu
Darbesidir bu sükut.
Hayâl, sükut, muhabbet- şeref yolum, şan yolum
ALLAH’ın dergâhına beni götüren yolum.
Sükûtu anlamayan ebedî gaflettedir.
Bir çerçeve içinde hangiyse bir haddedir.
Sükûtun feryâdını işitenler, duyanlar
Sonsuz ibâdettedir.

Nisan 2001

Oylağım: Meskenim

Bahtiyar Vahabzâde
Resim
Kullanıcı avatarı
meryemnur
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 943
Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00

Re: Sükûttaki Kelâm

Mesaj gönderen meryemnur »


Resim


Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurur: “ALLAH'ı görür gibi kork. O'nu görmesen de O seni görür.”

Ayık olan kişiler HAKK'ın tecellisini kalpleri ile görürler. Bu gö­rüş ile dağınık hâlleri toplanır, birleşir ve tek şey olur. O büyük te­cellinin sahibi ile aralarında perde kalmaz, kalkar. Dış yapıları yıkı­lır, iç âlem kalır. Ayrılıklar kesilir, putlar temizlenir. Ve nihayet on­lar için HAKK'ın gayri kalmaz. Bu anlatılan hâl, onlar için tam ol­mayınca hareket etmez, ferah duymazlar. Bu hâl ki tamam oldu, on­lar için iç bitmiş sayılır.

Onların ilk kurtulduğu şey, dünya ve onun köleliğidir. Daha son­ra bilcümle masivâ... HAKK'ın gayri sayılan her şey masivâdır.

HAKla aralarında geçen cümle işlerinde iptilâ üzere olurlar. Bu­nunla HAK Teâlâ onları tecrübe eder; nice iş tuttuklarını seyreder.

Bir insanın iç varlığı şahtır, kalp ise onun veziri... Nefis, dil ve diğer duygular ise, onların hizmetçisi...

Kalbin susuzluğunu sır giderir. Mutmainne olan nefis ise, kalpten suyunu alır. Dil ise nefis yolundan sulanır. Arkada kalan duygu­lar ise, dilden su ihtiyaçlarını alırlar.

Dil sağlam ise, kalp de sağlamdır. O fasit ise, kalp de öyledir. Bu hâlde dilini takva ile gemlemelisin ve hezeyan cinsi kelâmdan, dilini tutmalısın; tevbe etmelisin. Hele nifak hâlinden... Kalbin iyi olmasını dilemek sureti ile dilin fesahat kazanır. Dolayısıyla kalbin... Dilin sağlam olunca kalbin sağ demektir. Kalp sağlam olunca onun iyilik nuru bütün duyguları sarar.

Bundan sonra konuşmalar, HAK yakınlığını kazananların konuş­ması gibi olur. O yakınlık hâlinde dil yoktur, dua yoktur, anma yok­tur. Dua, zikir, kelâm, uzaklıktadır. Yakınlık hâline gelince orada sü­kût ve sessizlik vardır. Orada, bir nazar yeter. Geçim için o kâfi...

ALLAH'ım, bizi, dünyada varlığını kalp gözü ile görenlerden eyle. Âhirette ise baş gözü ile bakanlardan kıl. “Dünyada iyilik ver, âhirette de iyilik ver. Ve bizi ateş azabından koru.” (el-Bakara, 2/201)
Âmin.


Hz. Abdulkadir Geylani (k.s.)

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..…

Ahzâb Sûresi, 6
Kullanıcı avatarı
meryemnur
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 943
Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00

Re: Sükûttaki Kelâm

Mesaj gönderen meryemnur »



Nerede o kimse ki, halka açılan kapıyı kapadı, HAKK'ın kapısına durdu ve bütün dertlerini Yaratan'ına ısmarladı..

Sebepleri kes, putları temizle, sonra neler göreceksin bekle. O'nun kapısına dur; sabrı, sıkıntılar üzerine yastık kıl. O'nun kaza ve kaderi keser, fakat sen üzülme. Bunlar olunca hikmetli şeyler görürsün. Tekvin sıfatı, hâli ne yapıyor, görürsün. Rahmet eli seni nasıl büyütüyor anlarsın. Sevgi hâli seni nasıl yükseltiyor, bakarsın.

Dönüp dolaşılacak, sonunda gelinecek tek nokta Sükût.. Bu sükûn, maddi ihtiyacın hitamında başlamalı, zaruret hâsıl olmadan konuşmamalı.. Lüzumsuz laf etmemeli. Kulun lüzum dışı laf etmemesi HAKK'ın seveceği hâldir. Kul bu hâli benimsedikten sonra HAK Teâlâ ona halk sütünü emzirmez, sebepleri siler, onu yakınlığa götürür.

HAKK'ın lûtuf kucağından ilettiği ulvî koku sana kâfi.. Üzüntü anlarında oradan gelen güzellik sana yeter. O'nun rahmeti seni içine alır.


Senin için elbette dar anlarında imdada koşan hayırlıdır.. O'na (C.C.) dua et, darda kalınca O'na yalvar, sana yetişir. O (C.C.), duada ısrar etmeyi sever, zâtına her an yalvarılmasını arzular..

Resim


Gavsu'l-azâm Abdulkadir Geylâni (k.s.)
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..…

Ahzâb Sûresi, 6
Kullanıcı avatarı
sukût-u Kelâm
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 9
Kayıt: 31 Mar 2011, 12:45

Re: Sükûttaki Kelâm

Mesaj gönderen sukût-u Kelâm »

Haydi artık sözler sükut etsin..vuslat anı..
Hadi hazır mısınız...?

Serin öyleyse seccadenizi kıbleye doğru.
kapatın gözlerinizi..

aydınlığınız gönlünüzdeki O'na olan sevginiz olsun..
göz yaşlarınız süzülsün yanağınıza.
yüreğinizde kavrulan aleve serinlik olsun göz yaşlarınız..

Işte dost nedir bilmek mi istersiniz..
menfaatsiz..
korkunuz olmayacak..
acaba demiyeceksiniz..
acaba ben onu sevsem o da beni sever mi korkunuz olmayacak yüreğinizde
çünkü O vaad ediyor..
severseniz severim..

ne güzel değil mi sevginize karşılık bulmak..
sevginizin karşılıksız kalmıyacağını bilmek..

şu dünyada yüreğinizi yakan onca dosta.. onca sevgiliye bir çare bir derman..
yürek yakmayan.. yüreğe serinlik veren bir dost..
vedud olan bir dost..
rahman olan bir dost..
rahim olan bir dost..
gafur olan bir dost..
sözünde sadık olan bir dost..
surete değil sirete bakan bir dost..

Dost.. dost.. dost.. diye inleyene
Gel.. gel.. gel.. diye nida eden bir dost..

Ben seni sevdim diyene
gel kulumsun diyen bir dost..

suretimle.. maddemle değil.. yüreğimle acziyetimle geldim diyene
rahmetinle.. şefkatimle.. inayetimle karşılandın diyen bir dost..

Haydi
yandıysa yüreğiniz..
yediğiniz darbeler yıldırdıysa sizi..
sevginiz hep sevgisiz kaldıysa..
yüreğinize değer verilmediyse..
artık dayanamıyorum sevgisiz kalmaya diyorsanız

serin öyleyse seccadenizi kıbleye doğru.
kapatın gözlerinizi..
aydınlığınız gönlünüzdeki O''göz yaşlarınız süzülsün yanağınıza.
yüreğinizde kavrulan aleve serinlik olsun göz yaşlarınız..

O dost ise yürekte serinlik var
O dost ise yürekte huzur var
O dost ise yürekte coşku var
O dost ise yürekte yürek var...

Ve O.. eğer O sevgili ise aşık olunan ise..
İşte o zaman yürekte olana tarif yok..
İşte o zaman yürekte olanı yazacak kalem yok..
İşte o zaman yürekte olanı söylüyecek dil yok..
İşte o zaman O var..
ve O var ise..

Haydi artık sözler sükut etsin..
bırakın yürekleriniz konuşsun..

Seccadeniz sevgiliyle buluşmanız olsun..
göz yaşlarınız sevgiliye hediyeniz olsun..
yüreğiniz sevgiliyle konuşan diliniz olsun..

sevgilinin size nasıl tecelli ettiğini işte o zaman.. işte o zaman anlıyacaksınız..

ve işte o zaman anlıyacaksınız
O dost ise her şey dost
O sevgili ise her şey sevgili...

alıntı
Sükûdun insan—ve onun kelâmı—üzerinde hakları vardır.
Kullanıcı avatarı
sukût-u Kelâm
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 9
Kayıt: 31 Mar 2011, 12:45

Re: Sükûttaki Kelâm

Mesaj gönderen sukût-u Kelâm »


Kalbin edebi sükûttur.
Susan kurtulur.
Güzellik dilin altında gizlidir.
Sükût, incelik, edep ve zerafet
insanı her gittiği yerde sultan yapar.

(Hz. Mevlana)
Sükûdun insan—ve onun kelâmı—üzerinde hakları vardır.
Kullanıcı avatarı
sukût-u Kelâm
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 9
Kayıt: 31 Mar 2011, 12:45

Re: Sükûttaki Kelâm

Mesaj gönderen sukût-u Kelâm »



Susmak, huyların efendisidir.
Hz. Muhammed sav.

Sükûdun insan—ve onun kelâmı—üzerinde hakları vardır.
Kullanıcı avatarı
meryemnur
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 943
Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00

Re: Sükûttaki Kelâm

Mesaj gönderen meryemnur »


ALLAH Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:

"Haya ve gerekeni konuşmak îmanın, açık saçık ve lüzumsuz konuşmak ise münafıklığın kısımlarındandır."

Ebû Ümâme radıyallahu anh. Tirmizî.
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..…

Ahzâb Sûresi, 6
Kullanıcı avatarı
meryemnur
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 943
Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00

Re: Sükûttaki Kelâm

Mesaj gönderen meryemnur »

Resim


Saklanması gereken birçok şeyler vardır. Saklanması gereken şe­yi saklamak insanı hazine sahibi kılar. Sır saklamak büyük iştir. Her­kesin kârı değildir. Musibet anını sabırla gizlemek, hastalık anında ALLAH'a yalvarmak en büyük iştir. Bunlar saklı ve gizli yapılmalıdır. Saklı tutulması gerekenler arasında sadaka da vardır. En önemli şey de budur. Birine yapacağın iyilik olursa sağ elinle ver; fakat sol eli­ne duyurma. Mümkün olduğu kadar bunu yapmaya çalış. Sonra, şey­tanın ve dünyanın tuzaklarına kapılırsın.

Baştan sona kadar kötülüklerle dolu olan dünya denizine dalma. Ona her dalmak isteyen, az sonra boğuldu ve kayboldu. Buna çokla­rı düştü. Ancak tekler kurtuldu. Bu kurtulan tekler, halk arasında özellikle seçilmiş olanlardır. Dünya denizi derindir. Herkesin ona yanaşması mukadderdir. ALLAH'ın kurtarmak istediği kimseler kendini saklar. ALLAH, kulları arasından dilediğini kurtarır..


Gavsu'l-azâm Abdulkadir Geylâni (k.s.)
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..…

Ahzâb Sûresi, 6
Kullanıcı avatarı
kull
Üye
Üye
Mesajlar: 47
Kayıt: 28 Haz 2011, 01:10

Re: Sükûttaki Kelâm

Mesaj gönderen kull »



HAKK'ın lûtuf kucağından ilettiği ulvî koku sana kâfi.. Üzüntü anlarında oradan gelen güzellik sana yeter. O'nun rahmeti seni içine alır.

Senin için elbette dar anlarında imdada koşan hayırlıdır.. O'na (C.C.) dua et, darda kalınca O'na yalvar, sana yetişir. O (C.C.), duada ısrar etmeyi sever, zâtına her an yalvarılmasını arzular..
Maharet güzeli görebilmektir,
Sevmenin sırrına erebilmektir,
Cihan,alem herkes bilsin ki şunu;
En büyük ibadet sevebilmektir.
YUNUS EMRE
Kullanıcı avatarı
meryemnur
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 943
Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00

Re: Sükûttaki Kelâm

Mesaj gönderen meryemnur »


Tasavvuf ehli, "Halkla az, RABBinle çok konuş ki, bir gün kalbin ALLAH'ı görür hâle gelsin," demiştir.

Resim
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..…

Ahzâb Sûresi, 6
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: Sükûttaki Kelâm

Mesaj gönderen der-ya »

Bir iş işlenirken, Peygamber efendimizin görüp de bir şey söylememesi, yani susması da, o işin caiz olduğunu gösterirdi. Dinimize aykırı bir iş olursa ona müdahale ederdi. Resulullah efendimizin sözleri, ibadetleri, işleri, itikadları, ahlakı sünnet olduğu gibi, bir şey yapılırken görünce, mani olmayıp susması da sünnettir. Bu sünnete, Takrir-i resul denir.

Kötü işler karşısında susmak da zımnen onu kabul etmek anlamına gelir. (Ya Resulallah! Geçmiş ümmetlerden bir kısmına zelzeleyle azap yapıldı. Toprak altında kaldılar. Bunların arasında salihler [iyi insanlar] da vardı) denilince, (Evet, salihler de birlikte helak oldular, çünkü Allah’a isyan edilirken susmuşlardı. Onlardan ayrılmamışlardı) buyuruldu.
Demek ki kötülük karşısında susmamalı, önleme imkânı yoksa, hiç olmazsa oradan uzaklaşmalıdır.
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Cevapla

“Tasavvuf” sayfasına dön