Mühim bir hatıra

Cevapla
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Mühim bir hatıra

Mesaj gönderen der-ya »

Resim


Mühim bir hatıra





Halis kalple yapılan duanın ehemmiyetini gösteren bir hatırayı, Alvarlı Efe Hazretlerinin talebesi Mehmet Tekin Bey şöyle naklediyor:

"Bir gün birisi yaklaşıyor Efe Hazretlerinin yanına. Sıkıntısı yüzünden okunuyor. Belli ki deva arıyor. Gözyaşları içerisinde Efe Hazretlerinin mübarek ellerine sarılıyor. Bir ah yükseliyor, yüreğinin derinliklerinden… İnsanlar hüznün acısını yaşayan bu insanın hâline üzülüyorlar. Bir merak sarıyor herkesi…

Adam şöyle konuşmaya başlıyor: ‘On yedi on sekiz yaşlarında bir kız çocuğum var. Doktorlar mide kanseri olmuş diyorlar. Çocuğum çok zayıfladı. Yüzüne bakmaktan utanıyorum. Doktorlar, ameliyat gerekiyor ancak yüzde on kurtuluş ümidi var, dediler. Ne yapacağımı şaşırdım.'

Adamın bu sözleri üzerine Alvarlı Efe Hazretleri adama sorar: ‘Sen bu durumu kızına açtın mı? Ameliyat durumunda kurtuluş ihtimalini veya riskini biliyor mu?' Adamın cevabı şu olur: ‘Ben yüzde on falan demedim; kızım, ameliyat olursan kurtulacaksın dedim. Bunun üzerine kızım ağlayarak, ‘Baba, ben ameliyat olmak istemiyorum; Rabbime böyle tertemiz gitmek istiyorum.' dedi.

On yedi, on sekiz yaşlarında bir kız çocuğunun kader-i İlahîye teslimiyetine Efe Hazretleri de ağladı. Ardından da ellerini kaldırarak öyle güzel dua etti ki… Hepimiz ağladık ve duaya amin dedik.

O adam öylece gitti. Oraya her gittiğimde Efe Hazretlerinin yakını Osman Efendi'ye ‘Ne oldu Osman Ağabey, o zat geldi mi?' diye soruyordum. Bir gün ‘O zat geldi; akşam yine gelecek.' dedi.

Bekledik, akşamüzeri adam geldi. ‘Amca çocuk nasıl oldu?' dedim. ‘Evladım; biz buradan duayı aldık. Bunun üzerine ümitlendim. Gittim otele, baktım yavru dalgın dalgın yatıyor. Nefes dahi alması zorlaşmış. Onu yormamak için dokunmak istemedim. Biraz yüzüne baktım, biraz meşgul oldum. Bir ara gözlerini açtı, ‘Baba geldin mi?' dedi, geldim, dedim. ‘Baba benim canım işkembe çorbası istiyor.' dedi. Boğazından su geçmiyor, suyu dudaklarına pamukla veriyorum. Kaşığın ucuyla biraz işkembe çorbası verdim. ‘Baba kaşığı doldurarak ver.' dedi. Yine, her hâlde ölüm iyiliği, diye düşündüm. Kaşığı doldurdum verdim. Daha sonra ‘Baba beni lavaboya götür.' dedi, götürdüm. Lavabo, kan ve irinle doldu. ‘Eyvah, çocuk gitti.' dedim. Getirdim; çocuk soluk alıyor mu almıyor mu belli değil; yatırdım. Öylece kaldı çocuk. Üç dört saat sonra sabah namazında gözünü açtı ve ‘Baba, ben iyi oldum.' dedi. İnşallah kızım, dedim. ‘Bana süt getir.' dedi; sabahın o saatinde süt aradım getirdim. Onu içirdim velhasıl iki gün orada baktıktan sonra ‘Baba, beni köyüme götür; ben iyi oldum.' dedi. Bu olaydan üç dört ay sonra doktorlara götürünce ‘Bu o çocuk değil.' diyerek kabul etmediler."

Bediüzaman'dan Alvarlı Efe'ye Yazılan Mektup
Osmanlının son dönemini görmüş olan ve dönemin bunalımlarına çareler arayan Bediüzzaman ve Alvarlı Efe Hazretleri arasında geçen mektuplaşma, uhuvvetin ve müminlerin birbirlerine olan muhabbetinin ehemmiyetini gösteriyor. Bediüzzaman'ın, Efe Hazretlerine gönderdiği mektupta bu sevgi şöyle ifade ediliyor: "Silsile-i ilmiye'de bana en son ve en mübarek dersi veren ve haddimden çok ziyade şefkatini gösteren, Hz. Şeyh-i Muhammed El-Küfrevi'nin hulefasından Alvarlı Hâce Muhammed Efendi'ye ve ihvanlarına çok selam ederim."

Efe Hazretlerinin, Bediüzzaman Hazretleri için, Hulusi Bey'e yazdığı cevabî mektubu:
"Ümmet-i Muhammed'e şem'â-i muhabbet füruzan eden, bir zât-ı âli kadrin huzur-i saadetine nâm-ı kemterânemi celb ve selamlarımı tebliğin kıymet-i dünya ve mafiha olan eşyadan değerlidir. Ol zât-ı âlî-kadrin, himmetlerinin istirhamında bir bende-i âciz ve müznib-i kemterim, ol babta himmetlerine havale..."

Salih Özcan Efe Hazretleri ile alakalı hatırasında şunları anlatıyor:
Erzurum'a gidiş tarihini kat'i hatırlamıyorum. Üstad Emirdağı'nda idi. Yanına gittim. Erzurum'a gideceğimi söyledim. O da: "Mehmet Alvarlı'ya benden çok selam söyleyin. Bana dua etsin. Ben onu duama aldım, dua ediyorum." dedi.

Erzurum'a vardım. Yanımda askerlik yapan Mehmet diye bir er ve Kasımpaşa Camiinin müezzini Hafız Mehmet ile beraber gittik. Beni tanıttılar. Kulağı ağır duyuyordu. Kulağına eğilerek "Üstadın selamı var, bana dua etsin" diyor dedim. Efe Hazretleri yaşlı ve hastalığına rağmen birdenbire doğruldu: "Bediüzzaman bizim medar-ı iftihârımızdır, O'nun duacısıyız. Bize dua etsin." dedi. Bunu gelip Üstada anlatmıştım. O da memnuniyetini izhâr etmişti.
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Cevapla

“Tasavvuf” sayfasına dön