EDEBİYATIMIZDA ESMÂ-i NEBÎ sav.

Cevapla
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

EDEBİYATIMIZDA ESMÂ-i NEBÎ sav.

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim


EDEBİYATIMIZDA ESMÂ-i NEBÎ
PEYGAMBERİMİZ (sallallahu aleyhi vesellem)’in İSİMLERİ ve ESMÂ-İ NEBÎ METİNLERİ..


Bekir BELENKUYU
Arş. Gör. Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü


ÖZET:

Bu çalışmada klâsik metinlerde Esmâ-i Nebi adı verilen türün ne olduğu üzerinde durulmuştur. Başlangıçta verilen isim, müsemmâ, sıfat gibi temel kavramlarla ilgili sunulan genel bilgilerin ardından Esmâ-i Nebî’nin sayısı üzerindeki rivâyetlere yer verilmiştir. Bu rivâyetlerin ardından Esmâ-i Nebî olarak kullanılan isim ve sıfatlar değerlendirmeye tâbi tutulmuştur. İsim, sıfat ve künye olarak kullanılan Esmâ-i Nebîlerin temel kaynakları sıralanmıştır. Kur’ÂN-ı Kerîm başta olmak üzere diğer kudsal kitaplardan tespit edilen Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi vesellem)’in isim ve sıfatları listeler halinde sıralanmıştır. Bu isim ve sıfatların çeşitlenerek ve çoğalarak diğer metinlerde de nasıl kullanıldığı üzerinde durulmuş, daha önce yapılan çalışmalarda tespit edilen isim ve sıfatların genel bir tasnifi yapılmaya çalışılmıştır. Esmâ-i Nebî’den bazılarının belirli bir tasnife göre sıralanmasından sonra, Esmâ-i Nebî türünde yazılmış, tespit edilebilen mensur ve manzum eserler kısaca tanıtılmıştır. Bu eserlerin kimler tarafından yazıldığı, eserlerin kısaca içerikleri ve esere ulaşılabilecek kütüphanelerin tespiti yapılarak araştırmacıların istifadesine sunulmuştur. Esmâ-i Nebî türünün edebiyatımızdaki izdüşümleri eserler aracılığıyla ortaya koyulmaya çalışılmış ve Hz. Muhammed (sav)’in çevresinde oluşturulmuş edebî bir türün genel çerçevesi çizilmiştir. Esmâ-i Nebî’nin geçtiği müstakil veya bir bölüm hâlinde kaleme alınmış manzum eserlerden de örnekler verilmiştir. Bu örneklerden müstakil olan eserlerin yanında muhtelif şiirlerde geçen Esmâ-i Nebîler mümkün olduğunca gösterilmeye çalışılmıştır. Genel olarak Esmâ-i Nebî’nin edebî ve dinî metinlerde ne kadar yaygın kullanıldığı üzerinde durulmuştur.

THE NAMES OF THE PROPHET (HZ. MUHAMMED sallallahu aleyhi vesellem) IN TURKISH LITERATURE AND THE SCRIPTS OF THE NAMES

STRUCTURED ABSTRACT:

Introduction and the Aim of the Study This paper aims to explain a special kind of literary work called Esmâ-i Nebî-The Names of the Prophet (Hz.Muhammed (sav)) in classical scripts. After giving brief information about basic concepts like names, denominations and attributes, the reports about the number of Esmâ-i Nebî-The Names of the Prophet are introduced. Giving the reports, names and attributes that are used as the Names of the Prophet are examined. The basic sources of Esmâ-i Nebî-The Names of the Prophet which are used as names, attributes and kunya (name tag) are listed. It is emphasized on how these names and adjectives are used in various kinds of scripts by becoming diversified and reproduced, and it is tried to make a general classification of the names and attributes that are identified from the previous studies. After ordering Esmâ-i Nebî-The Names of the Prophet according to a certain classification, the two literary types, namely, prose and poetry which are identified to have been written in the form of Esmâ-i Nebî-The Names of the Prophet are introduced.

Study Method:
Study design of this research is document analysis. Within this design, firstly by using the keywords “Esmâ-i Nebî, İsim, Esmâ, Sıfat, Nebi, Künye”, the literary works that will be used in the study are found on online database called yazmalar.gov.tr and some published books about Esmâ-i Nebî is also used.

Findings and Discussion:
By identifying the authors, short descriptions of the works and the libraries in which these works are available, this information is presented. The projection of the literary work, Esmâ-i Nebî-The Names of the Prophet, is tried to be revealed with the works; and a general framework of a literary kind which is formed in the circle of Hz. Muhammed (sav) is tried to be built. Some additional examples from the poetry which is written either separately or as a chapter in a work and which includes Esmâ-i Nebî-The Names of the Prophet are given. Esmâi Nebî-The Names of the Prophet that are found in the various poems besides the seperate works from these examples are tried to be presented as many as possible. Generally, how frequently Esmâ-i Nebî-The Names of the Prophet are used in literary and religious scripts is emphasized. In addition to all the findings, it can be commented that Esmâ-i Nebî is a broad literary type on the contrary to the general view and it could be found in so many texts.

Conclusions and Suggestions:
Dependance and affection to Seyyidü’l- Kevneyn (sallallahu aleyhi vesellem) who is the most superior servant in the creatures of Cenâb-ı Hakk is necessary for strong faith in Islam. It is confirmed in the verses of Kor’ân-ı Kerîm that happiness of both finite world and hereafter is dependant on this fact. Muslims that are concious of this necessity put into words their dependance and affection to Resûl-i Müctebâ (aleyhisselâm). The most apparent epiphany of this situation can be seen primarily in “Nâ’t” that is a seperate field of study in Turkish Literature per se, besides in all kinds of written scripts. In this article about Esmâ-i Nebî on which there are not adequate studies, to make a comprehensive evaluation of the topic that is dealt with only limited aspects in the literature it is necessary to make an overall investigation of Esmâ-i Nebî by integrating all samples of Turkish poems and prose besides the literary works of Islamic civilizâtion. Publication of the seperate poems and proses about the subject and preparing an encyclopaedic dictionary that is comprised of scripts including all the names will illuminate the subject more clearly.

Key Words:
Esmâ-i Nebî-The Names of the Prophet, Esmâü’l- Hüsnâ-Divine Names, name, attributes, kunya (a person's vital statistics), poem, prose.


1. Giriş:İsim, Müsemmâ, Sıfat ve Esmâ-i Nebî:


İsim, herhangi bir mâna için konulmuş bir lafız; bir kavramı zihne taşıyan söz, fiil veya nitelik türünde semboller (Çelebi, 1998, s.105) olarak karşımıza çıkar. Ancak bu semboller yalnız işâret ve lafız boyutunda kalmazlar, o lafızla müsemmâ(=isimlenmiş) olan, görünen âlemdeki nesne veya kişilerin bizzât kendisi hükmünde olurlar. İsimler, bu noktadan bakıldığında soyut ve somut âlemler arasındaki bağlantıyı Kur’ÂN önemli anahtarlar olarak ele alınabilir.(1) Aslında lafızların delâleti, hariçte olan varlıkların tam mânasıyla kendisi değil onların zihindeki sûretleri olan mânalarıdır (Çelebi, 1998, s.105).

İsim kudsalla irtibatın araçlarından birisidir (Çelik, 2006, s.46) ve bu irtibatın sağlıklı bir şekilde kurulabilmesi için insanın vaziyetine en uygun ismi bulması (Yurdagür, 1984, s.48-50) hayatî bir gerekliliktir. Çünkü insanın hissettiğini düşünebilmesi, düşündüğünü anlatabilmesi ağzından çıkan lafızlara, isimlere bağlıdır.

Bu işleyişin tam tersi olarak ismin önemli bir telkin gücü de bulunmaktadır. İsmin telkin gücünü kavramak için bir peygamberin yahut da iyilikleriyle tanınarak topluma mal olmuş salih bir zâtın adını taşıyan bir kişinin ismini zikrettikçe o peygamberi veya zâtı hatırlatarak yaptığı müsbet çağrışımları dikkate almak yeterlidir
(Ağırman, 1998, s.126).

Dilde kullandığımız kelimelere baktığımızda, isimlerin aynı zamanda temsil ettikleri mefhumun özelliklerini de yansıttığını görürüz. Hatta bir insanın ismi, onun özüne ilişkin bir nitelik olarak da görülmektedir (Çelik, 2005, s.19). Bu yönüyle Kelâm ilminde de tartışılıp bazı âlimler tarafından belirtildiği gibi isimlerin aynı zamanda sıfat olduğu da söylenebilir.(2)
Bu durum Esmâü’l- Hüsnâ ve Esmâü’n-Nebî gibi isimlerde açıkça görülebilmektedir. Allah’ın isimlerine bakıldığı zaman vasıf anlamının gözetildiği sıfatlar karşımıza çıkar. Ancak bu sıfatlarla Allah o derece vasıflanmıştır ki bu sıfatlar isim derecesine çıkmışlardır
(Yıldırım, 1987, s.51). Aynı şekilde Resûli Ekrem(sallallahu aleyhi vesellem)(*)’in isimleri de sıfat görevli kelimelerdir. Yine bunlar Fahr-i Kâinât(sallallahu aleyhi vesellem) ile o derece özdeşleşmiştir ki bu sıfatlar bizzât Seyyidü’l- Mürselîn(sallallahu aleyhi vesellem)’in isimleri hâline gelmiştir (Certel, 2004, s. 248).

İsim ve müsemmâ(=isimlenmiş) arasındaki bu sıkı bağlantı, isimlerin insan yaşamı üzerindeki tesirini bir kat daha arttırmıştır. (3) Bu sıkı bağlantının neticesi olarak, insanın isimler üzerindeki fikrî çalışmaları özellikle Allah’ın güzel isimleri olan Esmâü’l- Hüsnâ ve İmâmü’lEnbiyâ (sallallahu aleyhi vesellem)’in ism-i şerîfleri olan Esmâ-i Nebî üzerinde yoğunlaşmıştır. Cenab-ı Hakk’ın kendi isimleriyle kendisine dua edilmesini buyurduğu ayetin (4) ve Kân-ı Şefâat (sallallahu aleyhi vesellem)’in salâvat hakkında belirttiği Hadîs-i Şeriflerin(5) etkisiyle bu isimler ticaretten edebiyata kadar hayatın her alanında bir şekilde yer almıştır. Hayatın bizzât içindeki bu isimleri şâir ve yazarlar da hem edebî bir dille anlatarak insanlar arasında yaymak, hem de kendilerine bu isimlerle şefaat talebinde (*) bulunmak için eserlerinde işlemişlerdir. Cenab-ı Hakk’ın isimlerinin topluca verildiği Esmaü’l- Hüsnâ ile ilgili manzum(6) ve mensur eserler gibi Ahmed-i Muhtâr (sallallahu aleyhi vesellem)’in de isim, sıfat, künye ve lakabları birçok manzum ve mensur esere konu olmuştur. Bu yazıda kültür ve edebiyatımızda Esmâü’n-Nebî veya Esmâ-i Nebî olarak adlandırılan, Resûlü’s-Sakaleyn (sallallahu aleyhi vesellem)’in isimlerinin sayısı, bu isimlerin neler olduğu, nasıl işlendiği ve bu isimlerin edebiyatımızda işlendiği eserlerin genel bir tespiti yapılmaya çalışılmıştır. (**)


2-) Esmâ-i Nebî’nin Sayısı:


Esmâ-i Nebî’nin sayısıyla ilgili çok farklı sayıda rivâyet bulunmaktadır. Bunun sebebi yukarıda belirtmiş olduğumuz sıfat görevli kelimelerin de isim olarak sayılmasıdır. Bu kadar farklı rivâyetin bulunması durumun bulanık ve karmaşık oluşunun değil, aksine Fahr-i Âlem (sallallahu aleyhi vesellem)’in anlatılmasında müelliflerin ne kadar geniş bir kelime dünyasına sahip olduklarının delilidir. Kur’ÂN-ı Kerîm ve Hadîs-i Şeriflerde geçen Esmâ-i Nebî sayısı sınırlı olsa da, bu isimlerden türetilmiş sıfat mâhiyetindeki kelimeler, her gönül ve kalem ehlinin çok çeşitli olan duygularının tezâhüründe birer anahtar hükmüne geçmiştir. Esmâ-i Nebî ve sayıları hakkında İslâmiyetin ilk asırlarından itibâren Kur’ÂN-ı Kerîm ve Hadîs-i Şerifleri temel alarak tabakat ve teracim eserlerinde çeşitli bilgiler verilmiştir. Bu kitaplardan Celâleddin Suyûtî’nin “er-Riyâdu’l- Enîka fi Şerhi Esmâi Hayri’l- Halîka” isimli eserinde Sebeb-i Benî Âdem (sallallahu aleyhi vesellem)’in açık bir ismi olarak Kur’ÂN’da 79, türemiş olarak da 44 ismi bulunduğu belirtilir. Hadîslerde ve semâvî kitaplarda 235 isminin olduğu künye olarak da 4 künyesinin bulunduğu belirtilir (Budak, 2010, s.31). Bizzât Efsahü’l- Füsahâ (sallallahu aleyhi vesellem) bir Hadîs-i Şerîflerinde kendisinin 5 (bir rivâyete göre de 6) isminin bulunduğunu söylemiştir. Ancak bu, bütün isimlerinin bundan ibâret olduğu anlamına gelmez (Tergib, 2010, s.395). Kastallânî’nin “Mevâhibü’l- Ledünniye” adlı eserini “Meâlimü’l- Yakîn” adıyla tercüme eden 16. asrın meşhur şâiri Bâkî (1526-1600)’nin eserinde Peygamberimiz’in isimlerinin sayısı 536, künyelerinin sayısı 4’tür (Tergib, 2010, s.397-401).

Mefhar-i Âlem (sallallahu aleyhi vesellem)’in isimleriyle ilgili temelde Arapça eserleri almakla birlikte Türk edebiyatından örnekleri de sunduğu eserinde Ali Budak farklı eserlerden toplam 717 isim, 4 künyeyi kitabında belirtmiştir [i](Budak, 2010, s.139-174). [/i]Hayru’l- Mürselîn (sallallahu aleyhi vesellem)’in isimlerini ele alan eserlerden en çok şöhret bulanı Şazeliye tarikatının Cezûliye kolunun kurucusu Süleyman Cezûlî (ö. 870/1465-6)’ye ait “Delâilü’l- Hayrat ve şevâriku’l- envâr fi zikri’s- salât ale’n- nebîyyi’l- muhtâr” adlı salâvat kitabıdır (İlhan, 2010, s.16). Bu eser on altıncı asırda Kara Dâvud İzmitî tarafından “Tevfîku Muvakkıfu’l- Hayrât Li-Neyli’l- Berekât Fî-Hidmeti Menbai’s- Saâdet” adıyla Türkçe olarak şerh edilmiş ve halk arasında “Delâil-i Hayrat Şerhi” veya “Kara Dâvud” adıyla şöhret bulmuştur. (7) Eserde Sehâb-ı Rahmet (sallallahu aleyhi vesellem)’in 201 ismi ele alınmıştır (Yeniterzi, 1992, s.89). Kendinden sonraki dönemde şâirler için Delâil-i Hayrat’taki isimler Esmâ-i Nebî manzumelerinin temelini teşkil etmiştir. Özellikle günümüzde Ser-çeşme-i Kerem (sallallahu aleyhi vesellem)’in isimlerini ele alan mensur eserlerde de isimlerin kaynağı olarak Delâil-i Hayrat’ın alındığını görmekteyiz (8). Bütün bunların yanında gerek dinî gerek edebî metinlerde Şâh-ı Rüsûl (sallallahu aleyhi vesellem)’e işâret eden tabir ve terkiblerin de birer isim olarak kullanıldığını söyleyebiliriz (Yeniterzi, 1992, s.91). Bu tespitten yola çıkıldığında Şems-i Ezel (sallallahu aleyhi vesellem)’in isimlerinin farklı rivâyetlerde geçtiği gibi 1000 (9), hatta 2020 (Yeniterzi, 1992, s.89) sayısına ulaşmasının meseleyi sahih bir zeminden uzaklaştırmadığı sonucuna ulaşılabilir..


Dip nOtLar:
(1) İsimlerin soyut ve somut arasındaki bağlantıyı kurmasıyla ilgili olarak bkz.: Şaban Ali DÜZGÜN. “İsimlerden Kelimelere: Adem’den İbrahim’e İnsan Zihninin Tekâmülü”, Kelam Araştırmaları, Cilt: 9, Sayı: I, Yıl: 2006, s. 1-6.
(2) Sıfat ve isim arasındaki ilişki için bkz.: H. Hüseyin TUNÇBİLEK. “İlahi Sıfatların İsbatı Sayısı Kısımları ve İsim-Sıfat İlişkisi”, Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Yıl: 11, Sayı: 15, Ocak-Haziran 2006, s. 5-28
(*) Metin boyunca anlatılan konuyla bağlantılı olarak kullanılmaya çalışılan farklı Esmâ-i Nebî’ler italik harflerle yazılmıştır.
(3) Bkz. Metin YURDAGÜR. Yurdagür, 1984, Sayfa 43-50.
(4) “En güzel isimler (el-esmâü'l-hüsnâ) Allah'ındır. O halde O'na o güzel isimlerle dua edin. Onun isimleri hakkında eğri yola gidenleri bırakın. Onlar yapmakta olduklarının cezâsına çarptırılacaklardır.” A’raf, 180.
(5) Salâvat ile ilgili bilgi için bkz.: Hakan YEKBAŞ. “Mehmed Fevzî Efendi’nin Mevlit Okumanın ve Dinlemenin Câiz Olduğuna Dair Risâlesi”, Cumhuriyet Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: XIV, Sayı: 1, Yıl: 2010, s. 371398.
(*) Bu talep “şefaat-nâme” adı altında başlıbaşına bir edebî tür olarak şâirler tarafından ele alınmıştır. Şefaat-nâme hakkında bkz. Şahin KÖKTÜRK, “Şefaat-name ve Pir Muhammed’in Şefaatnamesi”, Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, Volume: 9/6, Spring 2014, s. 761-771.
(6) Bkz. Halil İbrahim ŞENER, Türk Edebiyatında Manzum Esmâ-i Hüsnâlar, Yayımlanmamış Doktora Tezi, İzmir, 1985.; Agâh Sırrı LEVEND. “Dinî Edebiyatımızın Başlıca Ürünleri”, Ankara, 1973, s. 35-80.
(**) Esmâ-i Nebî haricindeki diğer dinî türlerin ve tarzların tam bir listesi için bkz. Sedat KARDAŞ, “Edebî Tür ve Tarz Açısından Tevbe-nâmeler ve Lebîb Divânı’nda Yer Alan Tevbe-nâme Örneği Üzerine Değerlendirmeler”, Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, Volume: 8/13, Fall 2013, s. 1178.
(7) Delâilü’l- Hayrâtla ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Süleyman ULUDAĞ. “Delâilü’l- Hayrât”. TDVİA, Cilt: 9, İstanbul, 1994, s. 113-114.
(8) Bu isimlerin neler olduğuna dair bkz.: Ali BUDAK. a.g.e., s. 105-115.; Özkan ÖZE. Esma-i Nebî Peygamberimizin Güzel İsimleri, İstanbul, 2008, s. 159-166.
(9) İmam Müslim, Sahîh-i Müslim Terceme ve Şerhi, İstanbul, 1983, C. 10, s. 141. (aktaran)Mehmet Nezir GÜL. Esmaü’n-Nebi Resulullah’ın (aleyhisselâm) İsimleri, İstanbul, 2008.; Ayhan TERGİB. a.g.t., s. 396.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: EDEBİYATIMIZDA ESMÂ-i NEBÎ sav.

Mesaj gönderen nur_umim »

3. Esmâ-i Nebî Olarak Kullanılan İsim, Sıfat ve Künyeler:

Sultân-ı Enbiyâ (aleyhisselâm)’ın isimlerinin genellikle toplu bir liste hâlinde verildiğini görmekteyiz. Özellikle mensur eserlerde yapılan tasnifler yalnızca alfabetik sıraya göre yapılmaktadır. Bütün bu isimlerin hepsinin belirli bir tasnife göre verilmesinin güç olduğunu da göz önünde bulundurmak gerekir. Bazı isimlerin birkaç başlık altına giriyor olması bu tasnifin hassas bir şekilde yapılmasının en büyük engelidir. Yine de Habîb-i Kibriyâ (aleyhisselâm)’in isimlerini şu başlıklar altında inceleyebiliriz:

3.1. Habîbullâh (aleyhisselâm)’ın Kur’ÂN-ı Kerîm’deki İsim ve Sıfatları:
(Budak, 2010, s.32-68; Yeniterzi, 1993, s.90)

Kur’ÂN-ı Kerîm’de Mahbûb-ı Hüdâ (aleyhisselâm)’ya doğrudan veya gıyaben farklı isimlerle hitab edildiği gibi, müfessirler ve diğer âlimler eserlerinde Kur’ÂN-ı Kerîm’deki bazı hitabların bizzât Sâhibü’l- Hâtem (sallallahu aleyhi vesellem)’e işâret eder bir şekilde kullanıldığını belirtmişlerdir. Bu isimleri şu şekilde sıralayabiliriz:

Abdullah: Allah’ın kulu.
Mübelliğ: Tebliğ eden, bildiren.
Afüvv: Affedici, müsamahalı.
Mübeşşir: Müjdeleyen.
Ahmed: Çok hamd edici.
Müctebâ: Allah’ın seçtiği.
Alîm/İlm: En kâmil mânâda idrâk edici.
Müddessir: Örtüsüne bürünmüş.
Azîm: Çok yüce.
Müheymin: Koruyucu, gözetici.
Azîz: Çok izzetli.
Münzir: Uyaran, kötülüklerden sakındıran.
Beşîr: Müjdeleyici.
Müzekkir: Zikreden.
Bürhân: Apaçık delil.
Müzzemmil: Elbisesine bürünen.
Cebbâr: Allah için cihad eden, ıslah edici.
Nâs: İnsanlar.
Dâî: Allah tarafından gönderilen.
Nebî: Peygamber.
Emîn: Güvenilir.
Nebiyyü’l- Merhamet: Merhamet Peygamberi.
Evvel ve Âhir: Her şeyden önce gelip nebîlerin sonuncusu olan.
Nebiyyü’l- Ümmî: Ümmî peygamber.
Nebiyyü’r- Rahme: Rahmet peygamberi.
Fâtih: Hükmeden, Hak yolunda muvaffak.
Necm: Yıldız.
Fecr: Sabah aydınlığı.
Nezîr: Uyarıcı, ikaz edici.
Habîr: Allah’ın bildirmesiyle bilici.
Ni’metullâh: Allah’ın nimeti.
Hâdî: Hidâyete ileten.
Nûr: Aydınlatıcı.
Hakku’l- Mübîn: Doğruluğu kesin olan.
Rahîm: Merhametli.
Hâ-Mîm (10):Kur’ÂN rumuzlarının hakikati.
Rasûl/ Rasûlullâh: Peygamber.
Hanîf: Doğru olana yönelmiş.
Rasûlu’r- Rahme: Rahmet peygamberi.
Hâtem: Mühür.
Raûf: Kötülükleri defeden.
Hâtim: Kalblerin manevi fatihi.
Sırâtu’l- Müstakîm: Dosdoğru yol.
Kadem-u Sıdk: Sadakat makamı.
Sirâc: Işık saçan kandil.
Kaviyy: Allah’ın izniyle güçlükleri yenen.
Şehîd: Bilen ve adâletli olan.
Kerîm: Cömert.
Şems: Güneş.
Muhammed: Çokça övülmüş.
Tâhâ: Tâhir, temiz.
Mukaddes: Her türlü kötülükten uzak.
Tâhir: Temiz olan.
Mustafâ: Allah’ın seçtiği.
Urvetü’l- Vüskâ: Çok sağlam kulp.
Mutahhar: Temizlenmiş.
Veliyy/ Mevlâ: Dost, kollayıcı.
Mü’min: Allah’a inanan; güvenilir.
Yâsîn: Ey adam, Yâ Seyyid!.


Dip nOtLar:


(10) Bu isim için bkz.: Emine YENİTERZİ. Divân Şiirinde Na’t 1-2, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Konya, 1989, s. 294.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: EDEBİYATIMIZDA ESMÂ-i NEBÎ sav.

Mesaj gönderen nur_umim »

3.2. Rasûlullâh(sallallahu aleyhi vesellem)’in Hadîs-i Şerîflerde Belirtilen İsim ve Sıfatları:
(Budak, 2010, s.73-82; Yeniterzi, 1993, s.90)

Fasîhü’l- Lisân (aleyhisselâm)’ın isimleriyle ilgili bizzât zikrettiği hadîslerinin (11) yanında,
Başka Hâdîs-i Şerîflerde de geçen isimlerinin listesini şu şekilde sıralayabiliriz:


Ahmed: Çok övülmüş.
Müşeffâ: Şefaati makbul olan.
Ahyed: Ümmeti cehennemden koruyan.
Nakîb: Koruyucu.
Âkib: En son gelen.
Nâşir: Yayan, neşreden.
Nebiyyü’l- Melâhim: Savaşların peygamberi.
Atûf: Şefkati çok.
Dahhâk/ Dahûk: Şeceat sahibi, kahraman.
Nebiyyü’l- Melhame: Savaş peygamberi.
Emîn: Güvenilir.
Nebiyyü’r- Rahme: Rahmet peygamberi.
Habîbullâh: Allah’ın sevdiği.
Nebiyyü’t-Tevbe: Tevbe peygamberi.
Hâmid: Dâima hamd edici.
Râkibü’l- Burâk: Burak’a binmiş.
Hâşir: Toplayan .
Rüknü’l- Mütevâzûn: Alçak gönüllülerin en büyüğü.
Kusem: Veren, hayırları toplayan.
İmâmü’l- Muttakîn: Günahtan sakınanların reisi.
Seyyid-i Veled-i Âdem: Âdemoğlunun efendisi.
Kâidü’l- Gurri’l- Muhaccelîn: Hidayette insanların işlerini idare edici.
Sâbık: Öncü, her şeyin başı.
Sâhibü’l- Hâtem: Mühür sâhibi.
Mâhî: Küfrü mahveden.
Sâhibü’l- Miğfer: Miğfer sahibi.
Mahmûd: En çok övülen.
Seyyidü’l- Mürselîn: Resullerin efendisi.
Medenî: Medineli.
Şâfi’: Şifa veren.
Mekîn: Allah katında derecesi yüksek olan.
Şefî’: Şefaat eden.
Mekkî: Mekkeli.
Şekûr/Şekkâr: Çokça şükreden, şâkir.
Mukaffî/Mukaffâ: Sonradan gelen.
Yâsîn: Ey adam, Yâ Seyyid!
Muktefî: Nebilerin sonuncusu.
Zâhir: Görünen.


Dip nOtLar:
(11) Bu konuyla ilgili Hadîsler için bkz.: Ayhan TERGİP. a.g.t., s. 395.; Ali BUDAK. a.g.e., s. 71-72.
Resim
Cevapla

“Peygamber Efendimiz (S.A.V)” sayfasına dön