HZ.İSA VE HAVARİLERİ

Peygamberlerimiz hakkında detaylı bilgiler.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
dedekorkut1
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 208
Kayıt: 18 Ara 2007, 02:00

HZ.İSA VE HAVARİLERİ

Mesaj gönderen dedekorkut1 »

HZ.İSA VE HAVARİLERİ
ALPEREN GÜRBÜZER

Elyas’a (İsa’) Hz. Zekeriya ile karı kocaydı. Elyasa’nın kız kardeşi Hannen ise Hz. Süleyman’ın oğullarından, aynı zamanda İsrail oğullarının ileri gelenlerinden İmran’la evli idi. Her iki kız kardeşin de çocuğu olmuyordu, dolayısıyla her ikisi de üzgündüler.
Malum o zamanlar erkek çocukları Beytül Makdis’e vermek adettendi. Hannen çocuğunun olmasını çok arzu ediyordu. Nitekim bu hususta ellerini açıp Allah’a şöyle yalvardı:
— Ya Rabbi! Eğer bana çocuk bahşedersen doğan çocuğu Beytül Makdis’in hizmetine adayacağıma ahd ediyorum diye niyazda bulundu.
Duaları karşılık bulup çocuk dünyaya gelir de, ama doğan çocuk erkek değil kızdı, adı Meryem’dir. Hannen tekrar Allah’a münacat etti:
— Yüce Allah’ım! Size her şey malum, elimde değil, çocuk kız doğdu, onu kabul eyle. Derken bebeği kundağına sarmalayıp Beytül Makdis’e götürdü. Beytül Makdis’in hizmetinde bulunanlara:
— Alınız! Bunu mescide adadım deyip onlara teslim ediverdi.
İsrail oğullarının büyükleri hemen çocuğa talip oldular. Neyse ki birçok talipliler arasında Hz. Zekeriya (a.s)’a çocuğu almak nasip olup hanımı Elyesa’nın yanına getirdi. Böylece Meryem yabancı biri yanında değil teyzesi yanında büyür. Bu arada günler günleri kovalarken Hz. Zekeriya artık iyiden iyiye yaşlanmıştı, üstelik hala hanımından çocukta olmuyordu. Öyle ki üzgün halleri yüzlerinden okunuyordu. Moralsizlik doruk noktadaydı. Karı kocanın tek derdi ahir ömürlerinde çocuk sahibi olmaktı. Bir gün Allah tarafından Cebrail vasıtasıyla kendilerine Yahya adında evlat verileceği müjdesi gelince derin bir nefes alıp yüzleri aydınlanıverdi.
Bu arada Allah’ın izniyle Cebrail Meryem’in yanına gelip nefh eyleyince (üfler) İsa (a.s)’a hamile kalır. Derken önce Hz. Zekeriya (a.s)’ın çocuğu Yahya, altı ay sonrasında ise Meryem’in babasız çocuğu İsa dünyaya gelir.
Hz. Meryem çocuğunu doğurduğunda İsa’yı kavmine götürür. Fakat kavmi Meryem’e Babasız çocuk nasıl olur diye sorgu suale çeker. Meryem bu durumda;
— Bana değil çocuğa sorun, karşılığını verir.
Tabii onlar önce ciddiye almayıp;
— Bebeğe sorulur mu? Dedilerse de sonunda sormayı denerler de.
Gerçekten de kundakta ki sanki bebek değil büyük bir insanmış gibi;
— Ben Allah’ın Peygamberiyim, bana kitap verildi ve O’nun kuluyum sözlerini telaffuz edince şaşkına döndüler. Adeta kurşun yemiş hale büründüler. Yahudiler Hz. Meryem’in üzerinden ellerini çekseler de dedikodu yapmaktan geri durmadılar. Üstelik Hz. Zekeriya’dan hamile kaldı diye de suizanda bulundular. Hatta dedikoduların ardı önü kesilmeyince Hz. Zekeriya (a.s)’ı şehit ederler de.
İşte Hz. Meryem bu tür dedikodular üzerine İsa ile birlikte Mısır’da bulunan amcasının oğlu Neccar’ın yanına hicret eder. Mısır da on iki yıl kaldıktan sonra Kudüs’e dönüp, oradan Nasıra köyüne indiler. Hz. İsa (a.s) Nasıra köyünde otuz yaşına kadar kalır. Bu arada teyzesinin oğlu Yahya (a.s)’da çocuk yaşta elindeki Tevratla İsrail oğullarına tebliğ görevi yapmaya başlar ve ileriki zamanlarda kendisine Peygamberlikte verilir. Fakat O, Hz. Musa’nın şeriatı üzerine amel etti. Hz. İsa (a.s) ise otuz yaşına girince hem peygamberlik, hem de İncil verildi. Böylece İncil nüzul olunca Tevrat’ın hükmü ortadan kalkmış olur. Yahya (a.s)’da hemen tereddütsüz İncil’e tabii oldu. Hatta o sıralarda İsrail oğullarının önderlerinden bir kişi kardeşinin kızıyla evlenmek istiyordu. Bu tür nikâh Hz. Musa’nın şeriatında caizdi, ama İncil şeriatı bu duruma geçit vermiyordu. İşte bu yüzden Hz. Yahya (a.s) nikâhı kıymak istemedi. Kıymayınca da kızılca kıyamet kopmuş oldu. Zira anne kız gücenip Hz. Yahya’nın öldürülmesinde ısrar ettiler. Nitekim Kudüs hâkimi bu telkinlere kulak asınca Hz. Yahya’yı şehit ettiler.
Hz. İsa (a.s) birçok mucizeler göstermesine mukabil kendisine ancak on iki kişi iman ediverdi. Olsun, önemi yok, yürekten inanmış on iki havari her şeye bedeldi zaten. Diğer Yahudiler inanmadılar, inanmadıkları gibi Hz. Zekeriya ve Hz. Yahya’ya yaptıklarının bir benzerini İsa’ya da yapmayı planladılar. Hileye, yalana, dolana da saptılar, hatta onu öldürmek için Havariler arasından birine rüşvet vererek yerini ihbar etmesini teklif ettiler ve o da rüşveti alıp, evet dedi. Zaten Hz. İsa (a.s) bir gün Havarilerini karşısına alıp sohbet ederken mübarek dilinden önceden başına gelecek olanları şu cümlelerle noktalar:
—Şunu iyi bilin ki seher vakti daha horoz ötmeden önce içinizden biri beni pek az bir paraya satacaktır.
Gerçekten de öyle oldu. Havarilerden Yuda adlı kişi Hz. İsa’nın yerini ihbar eder. Alınan ihbar üzerine bulunduğu yere gelirler, fakat hırs ve telaştan yanılarak Yuda’yı Hz. İsa sanıp astılar. İşte bugün Hıristiyan âleminin çarmıha gerip de asıldığı sandıkları Hz. İsa değil, asıl asılan havarilerden ajan Yuda’dır. Çünkü Allahü Teala Kur’an da Hz. İsa’yı tıpkı İdris (a.s) gibi göğe kaldırıldığını bildirmektedir.
Maalesef Hz. İsa (a.s)’dan sonra da insanlık koyu karanlık içinde yüzmeye devam etmiştir. Neyse ki bir kurtuluş beklentisi de vardı. İnsanlık bekleye dursun, zaten bu hususta çok önceden Hz. İsa (a.s) kurtuluş yolunu müjdelemiş bile. Şöyle ki; bu hususta ilerisini haber verircesine bir ara Havarileriyle sohbet ederken kendisine aralarından biri:
— Ey Allah’ın Ruhu! Bizden sonra bir inanmış taife gelir mi?
Hz. İsa (a.s):
—Evet! Ahmed-i (Muhammed) ümmeti gelecek. Onlar içerisinde öyle âlim, öyle veliler de var ki, ilim yönünden her biri bir peygamber gibidirler. O gelecek olan peygamber Allah'a çok hamdü senada bulunduğu için ismi Ahmed’dir. Yani Hz. Muhammed diğer Peygamberlerden daha çok hamd ettiği için Allah ona Ahmed demiştir diye buyurmuştur.
Velhasıl; O’na binlerce salât ve selam olsun.

Cevapla

“►Peygamberler Tarihi◄” sayfasına dön