Nasreddin Hoca ve Sebzeler

İbret almasını bilenler için
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Nasreddin Hoca ve Sebzeler

Mesaj gönderen Gariban »


Sabah sabah hiç güleceğim yokken bu fıkrayı gördüm katıla katıla gülmeye başladım, fıkrayı ikra edince ağlamak geldi içimden. Zaten çok gülünce de sonunda gözümüzden yaşlar gelmiyormu, batın gözü bu gülme halinden haya edip zahire yaş çıkarmıyor mu?

Nasredin Hoca elinde bir çuvalla bir bahçeye girer ve sahibi uzaklaşmış iken içini sebze ve meyve ile doldurur ve tam uzaklaşacakken bahçe sahibi gelir. Hoca'yı omuzunda dolu bir çuvalla görünce şüphelenerek sorgulamaya başlar:

"Ne yapıyorsun burada " der.
Hoca :
"Bu sabah şiddetli bir fırtınaya tutuldum ve rüzgar beni bu bahceye fırlattı" der.
Bahce sahibi sorar :
"Yaa öylemi, peki bunu kabul ederim de bu çuvalın içinde ki meyve ve sebzeleri kim topladı peki?"
Hoca derhal cevap verir: "Rüzgar çok güçlü idi, bir mücadele ile etrafımda ne bulursam onlara tutunmam gerekti ve meğersem bu elimde ki sebze ve meyvelere tutunmuşum ".
Bahçe sahibi sorar : "Bunu da kabul ettim de, bunlar çuvalın içine nasıl girdi peki?"
Hoca : " Bunu sorman çok ilginç, çünkü seni ilk gördüğümden beri bende bunun üzerinde düşünüyordum!.."


Cehennem bekçisinin adı MALIK, Cennetin ki RIDVAN imiş...

Es-SeLaM ve Sevgi ile
GaribAN
Resim
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Re: Nasreddin Hoca ve Sebzeler

Mesaj gönderen MINA »



nasr-ettin hocaya rahmet, gönlünüze SELÂMet dileriz...

Geçen gün nasreddin hocanın ye kürküm ye hikayesini anımsamıştık meryemnur'umuzla...
İnsanların dış görünüşe değer verdiği, gönlün ve niyetin hiçe sayıldığı bir zamanda diye başlamıştık ki, sonunda, Peygamber efendimiz aleyhissalatü vesselam "Allah sizin dış görünüşünüze ve mallarınıza bakmaz. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar." buyurmaktadır.
sözüyle ve önemli OLan da O'nun BAKışı diyerek huzur BULmuştuk...

Hazret-i Ali efendimizin meşhur sözü de bunu ifade eder. Der ki:

- Elbise ve süslenmelerle elde edilen dış güzellik kalıcı güzellik değildir. Asıl güzellik ahlak ve davranış güzelliğidir ki onun sahibini hem imanlı çevresi hem de Yaratan'ı sever.

Nasrettin hocayı görünce gülümsedik...
Ebedi SEVgiyle, selamlar...
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: Nasreddin Hoca ve Sebzeler

Mesaj gönderen Gariban »

Ve Aleykümmes Selam Mina can,
Çok güzel şeyler konuşmuşsunuz Meryemnur can ile. Güzel olan şu ki sadelik içinden güzellikleri yakalamışsınız. Sanat için sanat yapanların, binlerce süslü kelime ile adeta makyaj yapılmış fakat içeriği kaybolmuş metinlerin çok olduğu bir dönemde, Nasreddin Hoca gibi Hakk dostları çıkıp ağaçtan, topraktan, kuştan, sebzeden bahseder ve bakmışsınız ki içinde bir derya var. Cenab-ı Allah KuN demiş bak Alem'de neler çıkmış zahire, makale yazan bir çok yazarlar Alem'de görülenleri kullanmayı bırakıp, ağır bir metin ve gösteriş sevdasında kelime kalabalığında size bir şey anlatmak istemekteler ama süsün içinde boğmaktalar manaları.

Allah c.c bile Kur'an da yıldırım diyor, ağaç diyor, taş, dağ diyor bu sade anlatımın içinde ne derin güzellikleri seriyor ortaya, değil mi? Yurt dışındaki ingilizce spiritüel yazıları, bazı dini makaleleri inceleyince, uyduruk ağır sade belli bir kesimin kullandığı bir dilin ortaya çıkışına tanık oluyorum da o yüzden bütün bu dediklerim :)

Es-Selam ve sevgiyle
GaribAN
Resim
Kullanıcı avatarı
hamdolsun
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 496
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Re: Nasreddin Hoca ve Sebzeler

Mesaj gönderen hamdolsun »

oooo çok sevindimm nasrettin hocamm burdaymışş bence çok isabetli bir konu olmuş bende ne eksik diyordum tamamlanmış hissettim kendimi yanlışım varsa lütfen düzeltiniz muhammedi canlar bize hocamız şöyle demişti Nasurriddin hocamıza hocası beddua etmiş sana herkez gülsün diye ...Hayyy Allahım ya işte insanın böyle hocası olacak bedduası bile güzel (:

bende hiç bir komedyenin nasrettin hocam kadar yeri olamaz freud mroyd hikaye pskolojinin temelini Nasrettin hocam atmış şu hikayedeki inceliğe ve insanın haline günümüze yorumlarsak pskolojk analize bakarmısnız


Bir gün Nasreddin Hoca evinin önünde bir şey ararken yanına komşusu gelir. “Ne kaybettin, Hocam?” diye sorar. “Anahtarımı” der Hoca. İkisi de yere çömelir ve anahtarı aramaya başlarlar. Bir süre sonra adam yorulur ve sorar: “Hocam, anahtarı burada düşürdüğünden emin misin?” Hoca, “Aslında evimin içinde kaybetmiştim” deyince, adam kızar. “Peki neden dışarıda arıyorsun?” deyince, Hoca cevaplar: “Burası daha Aydınlık da ondan”.


...
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: Nasreddin Hoca ve Sebzeler

Mesaj gönderen Gariban »

Ne harika ifade etmekte herşeyi değil mi :)
Bu bana gecen yıllarda gördüğüm bir rüyamı hatırlattı. Gece vakti elimde bir metal arama dedektörü gibi degnekli bir âlet, ucunda aletin beyaz bir küçük florasan lamba, sol kolumda Kulihvani Hocamız , sağ kolumda Bawa Muhyiddin hz. birlikte bir alanda zemin üzerinde bir şey aramaktayız, yerde bir anahtar varmış ve bunu bulacakmışız. Üçümüz dolaşıyoruz :)

Es-Selam ve Sevgiyle
GaribAN
Resim
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Re: Nasreddin Hoca ve Sebzeler

Mesaj gönderen MINA »

ÇÖZülmek için önce dolaşmak gerekmiş değil mi, Gariban Can kardeşim...: )

Gerçi sizin dolaşma kavuşma gibi Olmuş, elhamdülillah...
Rabbimizz arttırsın gönüll muhabetinizi inşallah..

hayırlı ömür duasıyla...
sevgiyle...
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
hamdolsun
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 496
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Re: Nasreddin Hoca ve Sebzeler

Mesaj gönderen hamdolsun »

Batıni gelenekte amaç, bilinmeyen bilgiyi almaktır. “Öğretici kıssalar” kasıtlı olarak seçilmiş olay kalıplarını içerirler. Hikayenin tekrar okunması, okurun aklında bu kalıpların kalmasını sağlar. Yeni algılama organları yaratır. Olayların çoğu tekrarlanamaz ve olağan dışıdır. Hikâyeler aklı, bilinmeyen ve doğrusal olmayan yollara sürükler. Dolayısıyla her zamanki “zihinsel” ve “rasyonel” biçimde anlaşılması gerekmez.

Sürekli yeniden okuma, bilinci olağandışı bir biçimde işlemeye yöneltir. Dış olaylar zorladığında kullanılabilecek “kategori” ya da “işleyiş biçimleri” yaratır.

Bu hikayeler, öncelikle sözlü gelenekle aktarılırlar. (Bektaşi fıkraları gibi!). Batı kültüründe birisinin oturup bir hikayenin anlatılmasını dinlemesine nadiren rastlanır. Bir edebiyat paragrafını sıradan biçimde okumak ile, onu bir edebiyatçıdan, belki de yazarından dinlemek arasındaki farkı düşünün. Dinlemek, Don Juan’ın belirttiği gibi, dengeyi kulaklara yöneltir. Olayları resimlememize olanak sağlar. Peri Masalları, tam da bu amaçla, resimlendirilmiştir.

Kıssa Anlatıcısı, sıradan sözel, zihinsel aygıtla ulaşılamayan bir bilinç biçimini etkilemek için, dili kullanarak bu geleneklerin en önemli öğelerinden birini oluşturur. Bu özel öyküler her kültürde mevcuttur. Her kültürel çağ için öykünün işlevleri, bir okul ya da kişi tarafından yeniden formüle edilmelidir. İdris Şah, bu öyküleri Çağdaş Batı Kültürüne yeniden sunmak için güncelleştirmiştir. Geleneksel öğretici hikayeleri toplamak ve birbirleriyle karşılaştırmalı çalışmalar yapmak için yıllarca bir kıtadan öbürüne seyahat etmiştir.

Bu hikayeler, tefekkür (reflection) nesneleri olarak da hizmet edebilirler. Tefekkür etmek, hem tasavvur etmek hem de ayna tutmak anlamlarına gelir. Bir öyküde geçen bir olay, bir nehrin uçaktan çekilmiş fotoğrafı gibi, okurun ya da dinleyicisinin bilincindeki bir kalıbı yeniden biçimlendirir. Batınîlerin kullandığı “Yukarısı nasılsa, aşağısı da öyledir” sözünün anlamı budur.

Bu hikayeler, kendimizi gözlemleyebileceğimiz kalıplar ya da bilinç şablonları olarak da, kullanılırlar. Bunlardan birinde Nasreddin Hoca (ya da Hace Nasreddin) Ud Çalmaya merak duyar. Bir Ud Ustası bularak sorar: “Dersler için ne kadar ücret istiyorsun? Ud Ustası cevap verir: “İlk ay için on altın, sonraki aylar için birer altın alırım.”
“İyi” der, Nasreddin, “O halde ben ikinci ay başlarım.”

Diğer bir hikaye ise şöyledir:
“Bir gün Nasreddin Hoca, şehrin ana caddesinde etrafa ekmek parçaları saçarak yürüyormuş. Komşusu yanına gelip, “Ne yapıyorsun Hoca?” diye sormuş. Hoca, “Şehri kaplanlardan korumaya çalışıyorum” demiş. Komşusu, “Aman Hoca, yüzyıllardır bu bölgede hiç kaplan ortaya çıkmamış ki?” deyince, Hoca cevabı yapıştırmış: “Demek işe yarıyormuş, değil mi?”

Bu hikayede Nasreddin Hoca, aynı zamanda hem “boş ve yararsız işler yapan bir aptal”, hem de “sıradan, doğrusal bilinçle kavranamayan eylemlere sahip geleneksel psikoloji öğreticisi” durumundadır.

Başka bir hikaye:
Nasreddin Hoca şehrin Kadısı olmuş. İlk duruşması sırasında davacı öylesine ikna edici konuşmuş ki, Nasreddin ona “Haklısın” demek zorunda kalmış. Sonra davalı konuşmaya başlamış. Onun etkileyici ve güzel konuşmasından etkilenen Hoca, ona da “Haklısın” demiş. Zabıt katibi bu duruma itiraz etmiş. “Muhterem Kadı” demiş, “her ikisi de haklı olamaz”. Nasreddin cevap vermiş: “Sen de haklısın”.


Dr. Ornstein’a göre bu hikaye, eş zamanlı olarak bir çok noktadan ele alınabilir. Birinci olarak Nasreddin, zihnimizin yeni bir fikir ya da teknikle karşılaştığında heyecanlanan ve diğerlerini dışlayarak ona sahip çıkan, tutunan yanını temsil eder. Bizler de, yaşamımızda yeni bir insan, yeni bir yazar, ya da yeni bir film yıldızı, keşfettiğimizde, onların hiç yanlış yapmayacaklarını düşünürüz. Eski arkadaşlarımızı ve eski ilgi alanlarımızı bir anda unuturuz. İkinci olarak, Nasreddin’in bu hikayede bir “Kadı” olduğuna dikkat edin. Biz, başkalarını yargılarken çoğunlukla “Sen haksızsın” deriz. Bizim Batılı eğitim sistemimiz, bu öyküde ise Nasreddin, alternatif bir yola başvuruyor, önce anlaşma noktası üzerinde durmak, sonra anlaşmazlık noktalarını ele almak.” Nesneler arasındaki farklılıkları bulmaya yöneliktir. Bizi, farklı olayları çözümlemek ve farklarını ortaya koymak konusunda eğitirler. Üçüncü olarak da bu hikaye bize fil öyküsünü hatırlatıyor. Davalı ve davacı aynı zamanda haklı olabilirler. Tıpkı bir file elleriyle dokunup anlamaya çalışanların farklı şeyler söylemeleri ve hepsinin haklı olması gibi. Yüksek bir Perspektiften bakıldığında, başka bakış açılarından birbirinin zıddı gibi görünen birçok görüş, birbirini tamamlayıcı, bütünleyici olarak görülebilirler.

Psikolojiden örnek verirsek, “bilinç bireyseldir”, “bilinç kozmiktir”, “dil aracılığıyla dolaylı olarak anlarız”, “sezgiyle doğrudan anlarız” gibi görüşlerin hepsi, daha üst bir bakış açısından bakıldığında birbirini tamamlayıcı görülebilir. Bilimsel ve kişisel bilgimiz geliştikçe bir PERSPEKTİF ya da BAKIŞ AÇISI kazanabilir ve daha önce bize karşıt gibi görünen görüşleri uzlaştırabiliriz.


Bir başka hikaye ise şöyledir:
Bir gün Nasreddin Hoca evinin önünde bir şey ararken yanına komşusu gelir. “Ne kaybettin, Hocam?” diye sorar. “Anahtarımı” der Hoca. İkisi de yere çömelir ve anahtarı aramaya başlarlar. Bir süre sonra adam yorulur ve sorar: “Hocam, anahtarı burada düşürdüğünden emin misin?” Hoca, “Aslında evimin içinde kaybetmiştim” deyince, adam kızar. “Peki neden dışarıda arıyorsun?” deyince, Hoca cevaplar: “Burası daha Aydınlık da ondan”.

Bu hikaye, her ne kadar “komik” görünse de, yaygın bir sığ ahlâkı eleştirmektedir. Ancak öyküyü biraz daha işleyerek, daha derin öğeleri açığa çıkarabiliriz. Dr. Ornstein kısa bir süre için sizi bu öyküyü birkaç kez okuyarak aşinalık kazanmaya davet ediyor:
1. Hikayeyi birkaç kez okuyun.
2. Gözlerinizi kapayın ve kendinizi bir şey ararken hayal edin.
3. Ne aradığınızı düşünün.
4. Nerede aradığınızı düşünün.
5. Aradığınız yerde “biraz ışık” var mı?
6. Bir anahtar düşleyin.
7. Anahtar nedir? Üzerinde kafa yorun.
8. “Anahtarınızı kaybettiğinizi” düşünün ve bunun sizi nereye götürdüğüne bakın.
9. Tüm hikayeyi bir araya getirin: “Kendi evimin içinde kaybettiğimi gerçekten bildiğim anahtarımı, rada olmadığını bildiğim halde, daha fazla ışık olan evimin dışında arıyorum.”
10. Hikayeye biraz daha zaman ayırın.
Hikayeyle ilgili bir başka yorum da şu: Aklın iki alanı, “ışık ya da gündüz” alanı ile “karanlık ya da gece” alanı birbirine karşıttır. Kaybettiğimiz anahtar, evimizin (bedenimizin!) içinde, karanlıktadır. Evimizin, aklımızın, bilimin keşfedilmemiş alanındadır. Nesneleri gün ışığında bulmak daha kolay olduğundan, günün aydınlığından etkileniriz. Aradığımız şey burada olmayabilir. Aradığımız şeyi karanlıkta bulduktan sonra onu ışığa çıkarabilir ve aklın iki alanının bir SENTEZİNİ yaratabiliriz.

Batıni uygulamalar, geçici olarak, bireysel ve analitik bilinci bastırmak ve FARKINDALIĞI ortaya çıkarmak için çaba harcarlar.

“Daha yüksek bir bilinç düzeyi”, mistik yaşantı olarak, birliğin “hepimiz biriz”in algılanması olarak gösterilir. (Kavramsal Bilgiyle Bilinçlenme – AYDINLIK/ Sezgisel Farkındalıkla Gözlemleme – Karanlık.) Bu önerme, çoğunluğun yorumladığı gibi, “BİZ HEPİMİZ AYNI ŞEYİZ VE KESİNLİKLE BİRBİRİMİZE BENZERİZ” demek değildir.

Dr. Ornstein’a göre, bireysel ve analitik bir bilinçten, “sezgisel yanlarımızı eğiterek”, bilincin bütüncül biçimine sıçramak, Batıni Gelenekte “nefsin ölümü” olarak çevrilen bir terimle ifade edilir. Bu SIÇRAMA, kişisel bilinci sürdüren oluşumlar “dağıldıktan” ve birden ortaya çıkan “Gestalt bilinç biçimine” geçildikten sonra oluşur.

Geleneksel batıni psikolojiler de, modern psikoloji de ortak bir temelden başlarlar ve birbirini bütünleyerek gelişirler. Her ikisinde de normal bilinç, seçici ve kısıtlayıcı olarak, kişisel bir oluşum ya da inşa olarak tanımlanır. (Krishnamurti’de her türlü iki yüzlülüğü ve yanılsamayı ortadan kaldıran “sabit seçmesiz farkındalık” kavramı vardır!) Modern Psikoloji, bu inşanın başarılmasına ilişkin başarılı araştırmalar yapar. Örneğin, gözün fizyolojisini ve merkez sinir sisteminin iletici özelliklerini ele alır ve psikologlar, kişisel bilincin içeriğine ilişkin kavramlarımızın ve eğilimlerimizin etkisini ortaya çıkaran deneyler yaparlar. Geleneksel batıni psikologlar, başka bir YOL izlerler. Normal Bilincin “kısıcı vanasını” tuzağa düşürmek ve “normal, analitik, doğrusal bilinci askıya almak” için MEDİTASYON gibi uygulamalı tekniklerden yararlanırlar. Daha sonra da, daha ileri teknikler, kendi örtük dillerinde çalışarak SEZGİSEL BİÇİMİ uyarırlar.

Gleisner, Gündelik Yaşamda Reiki adlı kitabında kendisinin Usta Takata’nın sözlerinin, Reiki’nin orijinal yöntemlerine tekrar en yüksek değerlerini kazandırdığını ve bu sözlerin gündelik yaşamda uygulanabilir tutumlar olduklarını açıklar. Bu yöntemler şunlardır:

“Yalnızca bugün için öfkelenmeyin. Yalnızca bugün için endişelenmeyin. Babanıza, annenize, öğretmenlerinize, komşularınıza kutsamalarınızı ve saygılarınızı sunun. Yiyeceklerinizi israf etmeyerek onlara saygı gösterin. Her şeye şükran duyun. Yaşamınızı dürüstlükle kazanın. Her canlı varlığa nazik davranın.”
John White’ın, “Aydınlanma Nedir?” adlı kitaptaki sözleriyle yazımızı bitirelim:

“Tarihten çıkıp Tanrının Krallığına girmenin, kararsız dünya durumumuzdan çıkıp bir Yeni Çağa (New Age) girmenin biricik yolu, yıkıcı insan davranışlarının kaynaklandığı sahte ‘kendi’ (kendilik, self, zat) duyusunun aşılmasıdır.”
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: Nasreddin Hoca ve Sebzeler

Mesaj gönderen Gariban »

Sevgili Hamdolsun kardesim,
Çeviri için teşekkürler. İdris Sah'in Nasreddin hoca kitabı bende var idi bir kaç yıl önce bir Ingiliz arkadaşa hediye ettim, çok sempatik birisi idi bari yaptığı şakaları değiştirsin bu alandan kendisine bir kapı açılır belki diyerekten :)

Bu yazılar kişisel gelişim setlerinden alınmış gibi geldi bana, spiritüel, reiki, Zen v.b şeyleri harmanlayarak yapılan kıtaplar satılmakta bunların belli derecede insanlara faydası olmakta tabi, fakat batini ilimler her psikoloğun ve sade akıl yollu giden kişinin anlayacağı gibi işler değil. Sembolizm olayını araştıran ve bu konuda çok kitap okuyan insanlar bu hususlarda ki öğrendikleri bilgilerle olgunlaşmadan akıl yollu yorumlar yaparak çakılmaktalar bazen. Batın ve esoterik ilimler deyince insanlar bunu iç dünyamız yada psikolojimiz diyerek algılayıp bunun sembolizmle, meditasyon ve kitap okumayla çözüleceğini düşünüp, uluhiyete ve hakikate yönelik ilimden bi haber olarak perdelenmekteler.

Nasreddin hoca'nın hakiki fikraları bahsedildiği gibi harika açılımlar yapmakta, eğer nakillenirseler inşaallah. Bu fıkraların arasında ona mal edilen deyişlerde mevcut bunlarıda ayıklamak gerekmekte. Osho gibi bazı mistikler Nasreddin Hoca'mızı doğudaki şişman ve gülümseyen Buda heykellerinin İslam dinindeki bir temsili olarak görmekteler. Dindar insanların aşırı yüzlerinin üzüntülü olduğunu ve dinin çok ciddi olarak herşeyi irdelediğini bu alanda din adamlarının yumuşak, sempatik ve gülümseyerek halka yaklaşmaları gerektiğini, bu gülen Buda heykellerinin ve Nasreddin hoca gibi kişilerin hep cehennem söylentileriyle yakıp yıkıp ortaları kavuran din adamlarına tepki olarak ortaya çıktığını düşünmekteler. Belki biraz hakları da var tabi, dinimizde güler yüzlülük Resulullah SAV'inn uyguladığı bir yaklaşım idi. Her nekadar hakiki mu’minlerin ciğeri içerden yansa bile...

Alıntı için Allah razı olsun.

Es-Selam ve Muhabbetle
GaribAN
Resim
Kullanıcı avatarı
hamdolsun
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 496
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Re: Nasreddin Hoca ve Sebzeler

Mesaj gönderen hamdolsun »

sevgili gariban abi nerde bende çeviri yapacak ingilizce yazıyı ''us düşün ve ötesi'' adlı siteden kopyala yapıştır tabii kaynak eklemeyi unuttumm :( ama yazı fazlasıyla kallavi bir fikir olsun diye paylaşmıştım yazıyı çeşitli kaynaklardan derleyerek yazan nplci bir yerli pskoloğ ve elbette kişisel gelişimci Bülent Akyürek abimzin yüreğini verdiği kişisel gelişim düşmanlarından biriyim

özetle niye karşıyız kişisel gelişim kitaplarına ;(oshonun tüm kitaplarını okumaya kalkacak kadar bir şiddetle bu işin pençesine düşmüş biri olarakta) bizim kişisel gelişim kitabımız belli K U R AN ancak ve ancak geriye doğru ileri gidebilirzz...taaa geriyeee efendimizee kadar gidersek ilerleyeceğiz

bu semboller rüyaların anlamına bende merak saldım ama biz hz Yusuf değiliz ki bu iş sadece ehline verilmiş ehline helal na ehline haram yani ama ben gönül rahatlığıyla Kubilay Aktaş Hocamın bu işin ehli olduğunu düşünüyorum merak eden arkadaşlar hocamızın dersleri vardı katılablirler ben çok istedim gitmeyi aama nasip olmadı ya nasip deyuuu

güler yüz olayınıda nacizhane yine kendimden yola çıkarak bir şeyler demke istorum benn gördüğüm afacanlara diyorumki bi kurs yapcam lunaparkı olcak yüzmee havuzu interneti 2 saat kuran dersi bir saat tenefüs gelrmisniz diyorumm gözleriiparlıyooorr oooooo geliriz diyorlar hemde bayıla bayıla (tabii buldum çoçukları anlatyom orantısız hayaller dükkanımdan :) biz küçükken oynarken tozla toprakla arada mübarek geceler felan camiye gidince o ilahiler felan çok hüzünlü bir çoçuğun yani ben kaldıramayacağı kadar hüzünlüydü mesela ezan okunuyorken hemen bitsin isterdik küçükken çünkü çok yoğun hüzünlü bi ses ve siz o seste değilsiniz oyundasınız oynaştasınız büyüyünce değişyor her şey tabii velhasıl büyüklerin korkutsan ne olacak çoçukların güzel anıları olsun yeterki (:...

yanlış bir şey demedim inşAllah adminlere havale
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: Nasreddin Hoca ve Sebzeler

Mesaj gönderen Gariban »

Sag olasın Hamdolsun Kardeşim,
Allah razı olsun.
Küçüklügünüzden verdiginiz örnekte ne hoş, ben ise hep Sela okundumu hüzünlenirim nedense.
Birinin vefat etmesi küçükken içime böyle işlenmiş idi, ne zaman ki sela okunsa böyle hissederdim, bir kişi daha yolculandı diye halbuki şimdi SeLa da SıLa görmekteyiz inşaallah, eğer "muti kalbe en temuti!" olabilirsek inşaallah.
Çocuklara hakikaten câzib şeylerle bu işi halletmek gerekmekte, hele bizimkilere ne yaparız bilmem.
Allah yardımcımız olsun inşaallah :)
Bu Nasreddin Hoca fıkrasını yorumladım ama ingilizce kısmımıza taşıdım çünkü yorumu ingilizce yapmıştım belki bunu Türkçe'de yorarız inşaallah.

Es-Selam ve Sevgiyle
GaribAN
Resim
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Re: Nasreddin Hoca ve Sebzeler

Mesaj gönderen halimkok »

Nasreddin; NASR-Ed-DİN...

NASR; Yardım eden, koruyan, kurtaran vb. anlamları olan bir kelimedir.

Buna göre NASR-Ed-DİN Hocamız Allah' ın DİN' ine hizmet eden bir HAKK DOST' udur.

HÂLi, KISSA' ları da iSMi ile MüSaMMa' dır...

Kadılık yaptığı sırada Nasreddin Hoca’ya bir adam gelip başından geçen bir olayı anlatmış. Giderken sormuş :
- “Haklı değil miyim Hocam ?”
- “Haklısın,” demiş Hoca.
Biraz sonra başka biri gelmiş, aynı olayı kendi yorumuna göre anlatmış. Sonra sormuş:
- “Haklı değil miyim Hocam ?”
Ona da :
- “Haklısın,” demiş Hoca.
Adam gittikten sonra karısı içerden seslenmiş :
- “Efendi ikisine de haklısın dedin, birisi haksız olmalı değil mi ?” dediğinde;
- “Sen de haklısın Hanım” demiş Hoca.



Bu Âlemde herkes HAKK-lıdır... Allah cc. O' ndan razı olsun inşallah.

Vesilenle anmış olduk Gariban Can... Rıza bulasın inşallah.

Muhammedi Muhabbetle...
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: Nasreddin Hoca ve Sebzeler

Mesaj gönderen Gul »

Sevgili Gariban Can on beş gün kadar önce Nasreddin Hoca fıkra ve hikayelerinin yer aldığı iki tane kitap almıştım, forumda da inşallah paylaşırız diye içimden geçirmiştim. Paylaşıma açtığın başlık için çok sağolasın.

Münir Derman hocamız bir sohbetinde Nasreddin Hoca'dan şu fıkrayı örnek vermiş...


"Nasreddin Hoca’ya mübareğe sormuşlar demişler ki: “Çaylak var ya hani uçuyor çaylak o. Senenin altı ayı dişi olurmuş altı ayı da erkek olurmuş hoca ne dersin buna?” demişler.
“Valla bilmiyorum ben suala cevap veremem. Bu sene çaylak olayım da gelecek sene sana haber veririm” demiş."


***

Bugünlerde "denge" ve "zıtlık" kavramları aklıma takılmış durumda. Nasreddin Hoca'nın da bu konuda bir kaç fıkrasına denk geldim onlarıda paylaşayım inşaallah.

Zıtlıklar Âlemi

Bir mecliste Hoca'dan burnunu göstermesini isterler. Belli ki bu saçma soruyu soranlar, Hoca'yla alay etmek isterler. Tabii Hoca bu münasebetsiz sorunun altında kalacak adam değildir. Hemen ensesini gösterir. Mecliste bulunanlar şaşırırlar ve:
-Aman Hocam, biz burnunu sorduk sen tam zıddını gösterdin, derler.
Hoca kendinden emin bir vaziyette cevap verir:
-Bir şeyin zıddı bilinmezse kendisi hiç anlaşılmaz!.


***

Dünyanın Dengesi

Hoca'ya sorarlar:
-Hocam neden gün ağardığında insanların kimi o tarafa, kimi bu tarafa gider?
Hocanın cevabı düşündürücüdür:
-Hepsi bir yana gitse dünyanın dengesi bozulur da ondan...


Resim
Kullanıcı avatarı
meryemnur
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 943
Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00

Re: Nasreddin Hoca ve Sebzeler

Mesaj gönderen meryemnur »



Resim


Nasreddin Hoca’ya sormuşlar: “Kimsin?”

“Hiç” demiş Hoca, “Hiç kimseyim.”

Dudak büküp önemsemediklerini görünce,sormuş: “Sen kimsin?”

“Mutasarrıf” demiş adam kabara kabara.

“Sonra ne olacaksın?” diye sormuş Nasreddin Hoca.

“Herhalde vali olurum” diye cevaplamış adam...

“Daha sonra?..” diye üstelemiş Hoca.

“Vezir” demiş adam.

“Daha daha sonra ne olacaksın?”

“Bir ihtimal sadrazam olabilirim.”

“Peki ondan sonra?”

Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp son makamını söylemiş:

“Hiç.”

“Daha niye kabarıyorsun be adam, ben şimdiden, senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım: "Hiçlik makamıında!”


بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..…

Ahzâb Sûresi, 6
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: Nasreddin Hoca ve Sebzeler

Mesaj gönderen Gariban »

Sevgili Gul can,
Sen o kitaptan eklemeye devam et insaallah , belki bunlarin bazisini ingilizce kisminda kullaniriz insaallah. Cok guzel sozler.

Sevgili Mina can,
Tam tasavvuf islemis o fikrada, ben alemin maskarasi degilim, dediklerimi hafife almayin demekte!..

Allah razi olsun her ikinizdende insa'ALLAH.

Es-Selam ve Sevgiyle
GaribAN
Resim
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Re: Nasreddin Hoca ve Sebzeler

Mesaj gönderen MINA »

Selam ve sevgi hepimİZe inşallah...

Sevgili Gariban Can meryemnur'a bakıp, sanırım ben ekledim sanmışsın: )
En sondaki kıssadan hisseyi meryemnur'umuz eklemişti...
O fıkrayı OKUrken kendim yazmışım gibi gelmişti banada...

Gönlüne selâmet CANım meryemnur..

Rabbimm gönüllerimize AŞKını NAKŞetsin dileğiyle...
Muhabbetle...
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
meryemnur
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 943
Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00

Re: Nasreddin Hoca ve Sebzeler

Mesaj gönderen meryemnur »


GaribAN can kardeşimin gönül frekansı açık maaşALLAH dost Minam,
Yazıyı eklerken sen vardın gönlümde..

Muhammedî Sevgimiz ALLAH ve Rasulallah (s.a.v.) sevgisini gönlünde yaşatan tüm kardeşlerimize çok şükür..
BİZ hepimiz Muhammed-i NUR da BİRiz çok şükür..
MEVLAM cümlemizden razı olsun insa'ALLAH..


بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..…

Ahzâb Sûresi, 6
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: Nasreddin Hoca ve Sebzeler

Mesaj gönderen Gariban »

:) Renkler Can lar yazi renkleri. Sizinkiler pembemsi :)
Bu yaziyi okumadan evvel Mina can 'in baska bir cevabini okuyup arkasindan buna devam ederken , akil iste renk benzerliginden zann yapmakta logoya bakmadan, ama Meryemnur can ve Mina can ikinizde nasil guzel bir sekilde baglamissiniz hepsini BIZlik ve BIRlikle hamdolsun, harika sekilde aciklamis demek ki ayni denize karismis damlalariz insaallah. SAV'in deniz seviyesinde BIZlik ve BIRlik icinde insa'ALLAH.

Es-Selam ve sevgiyle
GaribAN
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: Nasreddin Hoca ve Sebzeler

Mesaj gönderen Gul »

"hiç" NEDİR?

HİÇ

Hoca'nın kadılık yaptığı zamanlardır. Bir gün yanına biri davalı, biri davacı iki adam çıkagelir.
Davacı
: Hocam, bu adam eşeğinin sırtına odun yüklerken, eşek ters bir hareket yaptı ve odunlar yere düştü. Ben de, ona, " Odunları eşeğin sırtına yüklemede sana yardım edersem bana ne vereceksin?" diye sordum.O da bana "Hiç" dedi. Odunları eşeğin sırtına yüklemesine yardım ettikten sonra, bana söz verdiği üzere hiçi istedim. Ama bana hiçimi vermedi, der.
Hoca eliyle davacının oturduğu minderi göstererek :

- Oturduğun minderin altında ne var, diye sorar.
Davacı adam minderi kaldırır, bakar ve:

- Hiç, der.
Bunun üzerine Hoca cevabı yapıştırır:
-Madem öyle minderin altındaki hiçi al ve git!
Resim
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Re: Nasreddin Hoca ve Sebzeler

Mesaj gönderen MINA »

İçindeki beni GÖRen, arkadaşına selâm Dost yüreğim meryemnur..: )


BİR SEVdamız VAR ya biZİM, BİZ O'nun C.C için DOST'uz elhamdülillah...
BULuştur'AN-a sonsuz şükürle...

....


Resim

**

Ülkenin birinde iki gerçek dost yaşarmış.
Birinin malı, ötekinin malı gibiymiş.
Anlaşılan o ülkede dostluk, bambaşkaymış...

Bir gece ülkede herkes dalmış derin uykulara.
Orada güneş battı mı, fırsat bu fırsat der,
uykunun tadını çıkarırmış millet.

Gece yarısı bizim dostlardan biri, fırlamış yatağından,
koşmuş doğru dostunun evine.
Uyandırmış hizmetçileri tatlı uykularından...

Dostu, yukarıdan duymuş sesini. Hemen kaptığı gibi
kılıcını, kesesini, koşmuş dostunun yanına...

"Hayrola!" demiş, merak içinde, soluk soluğa...
"Sen, kolay kolay uyandırmazsın kimseyi,
uykuyu da seversin üstelik.
Kumarda kaybettiysen; al şu keseyi.
Evini bastılarsa; işte buradayız ben ve kılıcım.
Haydi gidip haklarından gelelim.
Yalnız yatamaz mı oldun yoksa???
Benim güzel cariyeyi al git öyleyse..."

"Yok a canım." demiş dostu... "Ne o, ne de bu.
Rüyamda biraz düsünceli gördüm seni...
Sakın başı dertte olmasın deyip koştum.
Kusura bakma dostum!"


Gerçek bir dostu olmak ne güzel bir şey!
Derdini açmanı beklemez bile...
Kendi bulup söylemek ister, belki sen çekinirsin diye.
Sevdiği insanın üstüne titrer,
bir düşten, bir hiçten nem kapar.
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: Nasreddin Hoca ve Sebzeler

Mesaj gönderen nur-ye »

Hakan yazdı:İNSANLARIN DAĞILMASI

Hocaya sormuşlar:

— Sabah oldu mu insanlar hep bir tarafa gitmez de kimi o tarafa kimi bu tarafa dağılır. Bunun sebebi nedir? demişler.

O şu mânâlı sözü söylemiş:

— İnsanların hepsi bir tarafa gitse, dünyanın dengesi bozulur da ondan.
Resim
Cevapla

“►İbretlikler◄” sayfasına dön