Işığı yanan evler!....

İbret almasını bilenler için
Cevapla
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Işığı yanan evler!....

Mesaj gönderen nur-ye »

Işığı yanan evler!




Değerlerinize dikkat edin
karakterinize dönüşür…
Karakterinize dikkat edin
Kaderinize dönüşür…



"Tıp fakültesini yeni bitirmiş,
pratisyen hekim olarak ilk görev yaptığım yere,
Konya'ya bağlı bir beldenin sağlık ocağına gitmiştim.
Gençtim, bekârdım.

Küçük bir beldeydi gittiğim yer.
İlk gece bir eve misafir olmuştum.
Tren istasyonunun hemen yanında bir evdi.

Akşam yemeğinden sonra çaylarımız gelmiş,
sohbetler edilmişti.
Üzerimde yol yorgunluğu,
geldiğim yeni yerin yabancılığı vardı.

Saatler ilerliyor, ağır bir uyku beni içine çekiyordu.
Ev sahibine bir şey de diyemiyordum.

Bir müddet daha geçti;
yine bir hareket yoktu.
Evin büyüğü olan Hacıanneye sıkılarak:
"Anneciğim, sizin buralarda kaçta yatılıyor?" dedim.
Hacıanne:
"Evlâdım treni bekliyoruz.

Az sonra tren gelecek, onu bekliyoruz" dedi.

Merak ettim,
tekrar sordum:
"Trenden sizin bir yakınınız mı inecek ?"

Hacıanne:
"Hayır evlâdım, beklediğimiz trende bir tanıdığımız yok.

Ancak burası uzak bir yer.
Trenden buraların yabancısı birileri inebilir.
Bu saatte, yakınlarda, ışığı yanan bir ev bulmazsa,
sokakta kalır.

Buraların yabancısı biri geldiğinde,
"ışığı yanan bir ev“
bulsun diye bekliyoruz."

Konya Ovası'nda, ya da
bir başka yerinde Türkiye'nin,
trenden inen yabancılar için
"Işığı yanan evler“
yerinde hâlâ duruyor mudur?

Yabancılar, yorgun bedenlerini yün yataklarda dinlendirmeye devam ediyorlar mı?

Aç bir köpeğin önüne bir kap yemek bırakan kadınlar yaşıyorlar mı?

Kuşlara yuva yapan mimarlar sahi şimdi neredeler?

Bu güzel insanlar, atlarına binip gitmişler.

Bizler,
atlarına binip giden güzel insanlara sahip
bir medeniyetin yetimleriyiz.

Çekip gidenlerin doldurulmamış boşluklarında savrulup duran yoksullarız.
Şâir öyle diyordu:
"Güzel insanlar, güzel atlara binip gittiler."


Şimdi bu güzel insanlar, neden ve nasıl atlarına binip gittiler?
Onları ne yıldırdı da bir daha dönmemek üzere, sessiz sedasız gittiler?

Ey güzel yurdumun güzel insanları!
Neredesiniz?

Prof.Dr.Saffet Solak'ın bir hâtırası
Resim
Kullanıcı avatarı
sdemir
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 487
Kayıt: 24 Mar 2008, 02:00

Mesaj gönderen sdemir »

Resim

Sevgili Nur-ye Ellerinize sağlık çok güzel bir hatıraydı... paylaştığınız için çok teşekür ederim...

okuyunca hemen cam önüne ve balkona ekmek kırıntılarını ufaladım. bir de küçük kaplarda su koydum ki aç olan kuşlar varsa gelip yesinler ve içsinler... ''IŞIĞI YANAN EV!'' misali....

Sevgiyle ellerinizden öperim....
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/sdemirimza.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
gullale
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1362
Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00

Mesaj gönderen gullale »

Nur-ye CANım, Paylaştığın bu yazı hem mutluluk hem keder verici... Değerlerimiz adına gam kapladı yüreğimi. Nasıl kaybettik, nasıl yozlaştık, nasıl duyarsızlaştık böyle... Mubareklik kırlara ovalara mı göçtü... Kalabalıklardan, sâkinliklere mi kaçtı... Çok eski değil ki, benim dedelerimin zamanı bu anlatılan. Dedem de köye yolu düşen biri olsa hemen davet edermiş yemek hazırlanırmış hemen, neleri varsa kendilerini düşünmeden sofra kurulurmuş... Dedemin amca oğlu zenginmiş, evlerinin bir katını yol misafirlerine hazırlamış, gece yatak, gündüz yemek hizmeti... Babaannemin babası, evleri han gibiymiş, yoldan geçenler ağırlanır, misafir edilirmiş. Yemek yendikten sonra mutfağa uğrar "kırık tahta kaşık" var mı diye bakarmış. Eğer bir tahta kaşıkta çatlak veya kırıklık varsa o gün Hızır'ın veya bir büyüğün uğradığını düşünürlermiş. Yoldan geçen "biri" kapıya gelir biraz ekmek istermiş, azığına birşeyler konurmuş, sonra kazandaki yağların taştığı, evin bolluk berekete uğradığı anlatılır. Bunlar hep babamdan dinlediklerim. Babam okumuş, evlendirilimiş, şehre yerleşmiş... Kopma bu noktada başlamış. Birbirini tanımayan kalabalık insan grupları birbirlerine ben daha iyi yaşayacağım, kazanacağım derdine düşmüşler ve "vermek" elini eteğini çekmiş. "Almak" dönemi başlamış. Daha fazla ne alabilirim? Veren 'in ALLAH Teâlâ Alanınsa "kul" olduğu unutularak.
Bizler de bu nesillerin ikinci ayağıyız. Sonramız belli... Nereden tutacağız kaçırdığımız ipin UCunu? İnşallah öncelikle hesabın ve tartının Sâhibini ANlayarak, himmet ile... Daha çooooook çalışmamız lâzım Nur-ye'm...
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur-ye »

gullale yazdı: Daha çooooook çalışmamız lâzım Nur-ye'm...

Çokkkk HAKKlısın CANım, çokkkk çalışmamız lazım....
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur-ye »

sdemir yazdı:

okuyunca hemen cam önüne ve balkona ekmek kırıntılarını ufaladım. bir de küçük kaplarda su koydum ki aç olan kuşlar varsa gelip yesinler ve içsinler... ''IŞIĞI YANAN EV!'' misali....


Gönlü güzelim MuHABBEtle kucaklarım seni!
Resim
Kullanıcı avatarı
habibi
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1059
Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen habibi »

Ben, bu çalışıp çabalama dünyasında iyi huydan daha güzel bir ehliyet görmedim.

Kimde iyi huy varsa kurtulmuştur; kimin kalbi sırçadansa kırılmıştır.

İyilikle gelmenin şartı iyilik etmektir; bu güzelliği, bu iyiliği huzura götürmektir.

Ateşin şerrini defetmek istiyorsan ateşin gönlüne rahmet suyunu aç!

Güzel ve iyi sûret, bil ki kötü huyla beraber olunca bir kalp akçe bile etmez!

Çirkin ve hakir bir sûreti olanın huyu güzel olursa, ona kurban ol!

Testinin sûreti ile ne vakte dek oynayıp duracaksın? Testinin nakşından geç, ırmağa, suya yürü.




(Güzel) huy peşinde yürü, iyi huyla düş kalk. Gül yağına bak, nasıl gülün huyunu almış.

Zahmetin sebebi kötülük etmektir. Kötülüğü yaptığın işlerde gör; talihimden deme.

İyilik ettiğin müddetçe görürsün ki iyi yaşamaktasın, gönlün rahat.

Fakat bir kötülükte bulundun, bir fenalık ettin mi o yaşayış, o zevk gizleniverir.

Kötülükte bulundun mu kork, emin olma; çünkü yaptığın kötülük bir tohumdur, Allah, onu mutlaka bitirir!

Dünya dağdır, bizim yaptıklarımız ses. Seslerin aksi yine bizim semtimize gelir.

Kendinize gelin! Hakk’ın gayreti, pusudan çıkmayagörsün; baş aşağı yerin dibine gidersiniz.

Kim fena bir âdet koyarsa ona da her an lânet gider durur.

İyiler giderler, (güzel) âdetleri kalır; alçaklardan geriye ise zulüm ve lânetler.

Kıyamete kadar o kötülerin cinsinden kim vücuda gelse yüzü o kötülüğedir.

Aşağılık, kötü kişilerin huyu şudur: Sen ona iyilik ettin mi, o sana kötülük eder.

Vur alçakların başına ki yere baş koysunlar (secdeye varıp Allah’tan istesinler)! Ver kerem sahiplerine ki, ihsanına mazhar oldukça şükretsinler!

Mayası kötü olan kimseye ilim ve fen öğretmek, yol kesen eşkıyânın eline kılıç vermeye benzer!

Bilgi, mal, mevki ve hüküm, kötü yaratılışlı kişilerin elinde fitnedir.

Kötü düşünceyi zehirli tırnak bil. Bu tırnak, derinleştikçe can yüzünü tırmalar.


MESNEVİ
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/hbbi.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
HAS-AN
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 570
Kayıt: 02 Tem 2009, 02:00

Mesaj gönderen HAS-AN »

ADEM Mİ İBLİSİN İÇİNDE
İBLİS Mİ ADEM İN İÇİNDE
YANAR ASLINDA YÜREKLERDE
HÂLÂ SICACIK IŞIKLAR
LÂKİN EŞİKTEN GEÇEN
İBLİS Mİ
ÂDEMİN KENDİSİMİ
YANAN OCAKLAR
HARLANIR MI
YOKSA
BİLİNMEYEN
ÜST BAŞA
BUYUR EDİLEN
BEKLENİLEN
GELEN
OCAKLARI SÖNDÜRÜR MÜ?..
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/soyres/gullu.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
HAYY-DOST
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1856
Kayıt: 16 May 2009, 02:00

Mesaj gönderen HAYY-DOST »

YERE BAĞDAŞ kurup oturdu.
Darmadağınık eve, bir sağına bir soluna baktı.
Derin bir iç geçirdi.
Neredeyse ömrünün son baharının sonlarına gelmişti.
Yeni taşındıkları kiralık evin karşısındaki başı dumanlı dağlar gibi. onunda başı hüzün yüklüydü.
Kalbinde derin yaraları kanıyordu.
Hatıralarından çocukluğunu geçirdi .
Bağlar bahçeler, tarlalar ....
Annesini hayalledi ocağın başında sacda mısır ekmeği bazlaması yaparken..
Mis gibi burnunda koktu.
Sıcacık bazlamanın üstüne konmuş sarı ineklerinin tereyağı...
Hayatında ilk tanıdığı ve sevdiği erkeği düşündü .
Onu sevenlerin "Ahmet Ağa", kıskananların ise 'Kel Ahmet dedikleri.
Bir daha hiç kimseyi onun kadar sevmediği, dünyaya gözünü açıp ilk tanıdğı erkek insan: BABASI.
CÖMERT ADAMDI.
Yoldan geçenleri toplar, yedirir içirir, üstbaş verir ceplerine de harçlık, öyle yollardı..
Geleni gideni eksik olmayan evlerine, dini bayramlarda .
Bayram namazından çıkan köyün büyükleri gelir , sofralar kurulur yenilir, içilirdi.
Ramazanlar boyunca alt kattaki iş yerine üç sofra inerdi.
Biri yolda kalmışlara, biri köyün misafirlerine, biride ailenin erkek takımına.
"HEY GİDİ GÜNLER HEY!" deyip iç geçirdi.
Bu geçen di. Olan olmuştu . Şu an önemliydi.
Ah akılsız kafam ah deyip hayıflandı.
Acaba şu dünya tarlasında kök salmadan, kolayca çekip gitmekmi daha iyiydi, yoksa, katlar yazlıklar, kışlıklar hanlar hamamlar sahibi olup, gözleri arkada olarak gitmek mi..?
Tam otuzdört yıldır, gökten yağdı yerden toplayıp dağıttı.
Bu onun elinde olmayan bir durumdu sanki ..
Bunun için yaratılmıştı.
Kendine ait hiç bir şeyi yoktu.
Var gibi olan herşeyin de bir garantisi yoktu zaten.
En iyisini yaptım diye düşündü.
"Her şeyi gerçek sahibine, MALİKÜL MÜLKe teslim ettim . Benden ağası paşası yok . Dostla da aram iyi . yar ve yarenim o . Daha ne dileyeyim?"
'"Haydi kalk bakalım... Belanı arama. işe koyul güç kuvvet ALLAH CCdan, gayret senden olsun. Bismillahirrahmanirrahim!...."
Resim
Kullanıcı avatarı
bade
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 7
Kayıt: 30 Eyl 2010, 09:45

Re:

Mesaj gönderen bade »

HAYY-DOST yazdı:Tam otuzdört yıldır, gökten yağdı yerden toplayıp dağıttı.
Bu onun elinde olmayan bir durumdu sanki ..
Bunun için yaratılmıştı.
Kendine ait hiç bir şeyi yoktu.
Var gibi olan herşeyin de bir garantisi yoktu zaten.
En iyisini yaptım diye düşündü.

"Her şeyi gerçek sahibine, MALİKÜL MÜLKe teslim ettim . Benden ağası paşası yok . Dostla da aram iyi . yar ve yarenim o . Daha ne dileyeyim?"

'"Haydi kalk bakalım... Belanı arama. işe koyul güç kuvvet ALLAH CCdan, gayret senden olsun. Bismillahirrahmanirrahim!...."
Bismillahirrahmanirrahim!

Daha ne diyeyim?"
Cevapla

“►İbretlikler◄” sayfasına dön