ANlayış!..
Öyle ANlar vardır ki HAYYatımızda biz zahirî boyuta kendimizi öylesine kaptırırız ki ya hiç fark etmeyiz yada sonradan fark ederiz ve hadi yaaa gördünmü bak nasıl da kaçırmışız! deriz
Ancak asıl iş ER kişi işidir ki O ANı ANında fark eder
Bizler Muhammedi merhamete, muhabbete ve hasbi hizmete mecbur ve memur olduğumuzu ne zamAN fark edeceğiz acaba?..
Bu âleme geliş amacımız sadece yemek-içmek, gülüp-eğlenmek ve yatıp-uyumaktan mı ibaret sizce?..
Yoksa mutfak-tuvalet arası bir boru görevimi görüyoruz soralım nefsimize!..
Acaba uyurkenki sayıklamalarımız ve uyurgezerliğimiz, uyandığımızda BİZe vaayyy anasına!.. dedirtecek mi?..
Peki ne zaman UY-AN-acağız?..
Çalar saati kurduk da şu vakit uyanacağım ben! Dokunmayın biraz daha uyumak istiyorum!.. mu diyoruz?..
Çoğu ANlar sağımızdan solumuzdan dürtükleyenler hatta bazen avaz avaz ama merhametlice bağıranlar vardı uyan artık be güzelim! diye
Normal sıradan bir gün yaşarcasına geçirdiğimiz günlerde bize ne kadar çok uyarılar geliyor bir bilsek!..
Sanki arabamıza binmişiz gideceğiz yere ters istikamette yol alıyoruz ve yol kenarında bize o kadar çok uyarı levhaları geliyor ki hiç göremiyoruz, sadece yola odaklanmış gidiyoruz
Hâlbuki yoldaki levhalarda bu yol şuraya gider yanlış yoldasın, yakında U dönüşü var dön artık, şu kadar kilometre kaldı gel etme eyleme!.. yazıyordu da göremiyorduk
Belkide bakıyor ama göremiyorduk!..
Bakar kördük sanırım!..
Eskiden tekkeler, zaviyeler, medreseler vesairelerde İlahi ilim ve Muhammedi edeb öğretim ve eğitimi yapılıyor ve kılık kıyafetine bakarakta kimin ne olduğu anlaşılabiliyormuş
Peki şimdiki ahir vakitte bu yol ve metodu takip eden Hakk Dostları ve Erenleri aynı şekilde tanıyabileceğini mi sanıyoruz?..
10 kişi içerinde bir Allah c.c. Dostu olsa onu bilebileceğimizi mi sanıyoruz?..
Artık eskisi gibi değilmiş..
Artık gizlenmişler..
Sakın görevlerini bıraktılar sanma, herkes görevinin başında
Ya ben göremedim, bana hiç gelmediler! diyorsan cevap hazır:
Huzurda mısın?.. Hazır mısın?..
Kul İhvani çok güzel der : HIZIR hazır, HUZURdaysan!..
O halde şu ahir vakitte herkesi Hızır bilmeli
Keramet aramayalım lütfen, Hızır gelipte ben Hızırım diyecek değil
İnsanoğluna en büyük hizmet eden Rabbimiz Allahü zül Celaldir
Peygamberimiz Rasulullah s.a.v. ise Allah c.c. nun Davasının Davetçisi olarak yine büyük hizmetçidir
Şu ANda bedenen diri veya değil Hakk Dostları k.v. Davetinin Duacısı olarak Hasbi ve Habibi hizmetçilerdir
Allah c.c. korusun ki bundan gayrisi Denâettir.. alçaklıktır
Allahü zül Celâl HAYYdır
Rasulullah s.a.v. HAYYdır
Hakk Dostları HAYYdır
Eğer kendimize lazım ve layık görüyorsak bizde HAYYız
Şeytanın uşaklığını kendimize layık görecek değiliz ya
O halde safımız belli ki BİZ Muhammediyiz ve Rasulullah s.a.v. Efendimizin YOLunda hizmetçiliğe varız
Peki ne diye bu eleştiriler?..
O bizden değil, o şunu yapıyor bunu ediyor, yuh ona!.. diyorsak eğer unutmayalım ki bir AN karşımıza biri çıkar beni uyandıramadın ya sana yuh! Birde Muhammediyim dersin!.. der ağzımızın payını alırız
Peki bu lafı işitmemek için mi diyorum?..
Hayır!..
Diyorum ki eğer yürekliysek hizmet edelim de uyandırmaya gayret edelim!..
Bizde bir levha olalım!..
Eleştirmek her kişi işidir ancak onu Hakka ve Hayra döndürmek için Hasbi hizmet ER kişi işidir
Birde unutmayalım ki bu eksiklikleri görerek onu eleştirirken bir zamAN o hatanın belki bizi de bulabileceğini düşünelim!..
Veya dua ve şükür edelim ki Allah c.c. bizi o halde değilde o hali görerek ibret alanlar olarak yaratmış!..
Her AN, her yer ve her halde Muhammedi merhamet, muhabbet ve hasbi hizmet karşımıza çıkıyor
Öyle ANlar gelirki bir daha o ANı hiç bulamayabiliriz
Bize yardıma yetişenler kadar bizim yardımımıza ve hizmetimize muhtaç o kadar insan var ki işte onlar ANlarda gizli
Bir AN gelir ya yaparsın yada es geçersin ancak o ANki imtihanımız o AN olmaktadır
Sonra döneyim dersen, imtihan süresini de unutma!..
Bir HAYYat hikayesi:
Birgün arkadaşlarıyla arabası ile bir yere gidiyormuş..
Otomobilde 4 kişiymişler..
Yol dağ-taş hiç kimseler yokmuş ve gidecekleri yere 5-10 kilometre mesafe varken birAN bir köylü yol kenarında belirmiş..
Gidecekleri yere doğru yürümekteymiş..
O AN içinden şimdi bu adam dönse de el kaldırsa, bende alsam bir hayr işlesek, bir Allah razı olsun dese yeter! derken adam dönmüş ve el kaldırmış..
Arka koltukta arkadaşı ya boşver dolu de geç!.. demiş ancak yürek aynı seste değilmiş.. çünkü içindeki ses hala yankılanıyormuş..
Durmuş ve o insanı arabaya almış ancak adam hiç konuşmuyormuş sadece sorulara kısa cümlelerle cevap alabiliyorlarmış
Meğer aynı yere gidiyorlarmış ve geldiklerinde inmiş ve kapıyı kapatırken Allah razı olsun! demiş
İşte demek istediğim o insanın göründüğü o ilk AN!..
Yine HAYYattAN:
Arkadaşlarıyla beraber işine gitmek için arabasıyla arkadaşlarını almaya birazda hızlıca giderken birden cadde kenarında bir yaşlı dede ve nine bastonlarıyla dur işareti yapmış..
O AN ya duracaksınız onlara bir hizmetin dokunacak yada ya illaki bulurlar bir araba onla giderler, hem hızlıyım kim duracak! dersiniz
İşte size iki seçenekli bir imtihan sorusu!..
Ama tabi birden gördüğünüz için bu kadar uzun düşünemiyorsunuz!..
Hülasa ANiden hızını yavaşlatmış ve durmuş..
Yaşlı insanların arabaya binmeye bile takati yok gibiymiş..
Nereye gideceksiniz amca?.. sorusuna:
Hastaneye oğlum!. demiş..
Meğer nine ANİden rahatsızlanmış acilen hastaneye gitmek istemişler..
Hastaneyle onların arabaya bindiği yer arasıda öyle pek uzun mesafe değilmiş!..
Oğlum kusura bakma işin var mıydı? demiş..
Yok amca götüreyim sizi hastaneye!. demiş ve hastanenin önüne kadar bırakmış
Bunlar büyütülecek meseleler değil
Aslında olması gereken gayet normal şeyler ve insana üstünlük getirmez
Olmaması alçaklık mı bir düşünelim!..
Meselemiz ANı paylaşmaktı!..
Böyle ANlar herkesin karşına çıkar ki imtihanımız daha bitmedi ve bu âlemden göçene kadar da bitmeyecek
Biraz ANlayış lütfen
Muhabbetle..
ANlayış!..
- sev-guzel
- Özel Üye
- Mesajlar: 609
- Kayıt: 15 Mar 2008, 02:00
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
Ne güzel bir konu...
Allah c.c razı olsun sev-güzel kardeşimiz...
*****************
HAYat anlardan ibarettir...
Her bittiğini düşündüğümüz AN diğer ANların başlangıcıdır...
Anın Değerini Bilmek
İnsan kendisine sunulan her şeyin değerini bilmelidir. Zamanın, malın, sağlığın, bilginin, yetkinin, yeteneklerin Ve bir de anın
An en kısa zaman dilimidir.
Onda fırsatlar saklıdır. Onda imkânlar sunulur.
Onda doğruya dair şimşekler çakar. Sizi izah eden en doğru kelimeyi bulursunuz bir anda. Yönünüzü tayin edecek ilk ışıkla karşılaşırsınız onda. Bazen de şairin deyimiyle; an gelir /paldır küldür yıkılır bulutlar /gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet /o eski heyecan ölür
Her insanın eski heyecanını kaybettiği bir an vardır. Her mevsimin insana rehavet yüklediği bir an vardır. Her gecenin insanı hayallerin akışına çektiği bir an vardır. Ve yine her gecenin insanı içine aldığı bir tefekkür anı vardır.
Her insanın kendisiyle dirildiği bir düşünce anı ve yine insanların kendisiyle yıkıcı boşluğa düştüğü bir an vardır. Ömer (r.a) kardeşinin sesinden ayeti dinlediği o anda dirildi.
Bir başkası ayetin tefekküre davet eden çağrısını dinlemedi, o anı değerlendirmedi, toplumun kendisine ne diyeceğini düşündü, kavmimin kadınları benimle alay eder dediği anda dirilmeyi reddetti. Şair buna ömrünün hırsızı der: an gelir/ömrünün hırsızıdır.
Her insanın ömrünün hırsızı olan bir anı vardır belki de Asırlar öncesinde ayetin çağrısına kulağını tıkayamayan ama iradesini tıkayan şahsın o anı ömrünün hırsızıdır. Dirilme fırsatını teptiği andır. İnsanlığa faydalı olacağı imkânı reddettiği andır.
Bu asrın insanı için ömrünün hırsızı olan anları yok mudur?
Kitap okumak yerine boş işlere ayırdığı bir an
Fikir dünyası yerine şehvet dünyasına kapıldığı an
Ve an onu sürükleyip götürür. Bazen ne yapıyorum diye sorgulamaya çalışır kendisini; farklı bir ses girer devreye o an boş ver der. Hayatını yaşa der. Dünyaya bir daha gelecek değilsin der. Sen kaybettin, tekrar kazanman zor hatta mümkün değil der. O an hadi oradan diyemez insan. Kapılır gider. Kendisiyle birlikte birçok hayatı etkileyerek çeker gider.
Her insanın hayatı bir başkasını etkiler
An gelir insan bir başka hayatı olumlu anlamda
An gelir insan bir başkasının hayatını olumsuz anlamda etkiler.
Kendisinden çok şey beklenen bir insan, boş vermişlik dünyasında yürümeye karar verdiğinde yalnız olduğunu sanır ama arkasında onu takip eden gölgeler oluşur. Ben kimseden mesul değilim diyebilir lakin onunla denize girenler onunla boğulur.
Onunla yola koyulanlar onunla yolunu kaybeder. Onunla kendisini adayanlar onunla adanmaktan vazgeçer. An gelir insan örnek alınır çünkü
An gelir Ömer gibi kılıç darbesi vurmak düşer aklına insanın ama o anı ters çevirir ve dinlemeyi tercih eder; yumrukla şiddetle orda hiçbir şeyin yoluna girmeyeceğini görür. Her insan o an Ömer olur.
An gelir şaha kaldırılan bir at ve kavgaya davet ile karşılaşır her insan ama Hudeybiyeyi hatırlar o an ve sekineti kuşanır. Sekineti kuşanması örnek alınır. Kavgacı ruhun insana galebe çalmasına mani olunur.
An gelir insan evlerinizi mescitler edinin ayetiyle karşılaşır. Camiden cemaatten kopmayı anlamaz bundan, evine ehemmiyet vermeyi anlar, çocuklarına zaman ayırmayı anlar. Çocuklarına her şeyin sahibini anlatmayı anlar. İbadet ruhunu evde canlı tutmayı anlar. Peygamber ve Kuran havasının eve dolmasını anlar.
Sokakların lanetinden çocuklarını korumayı anlar. Evine ayırması gereken sevgi nöbetini anlar. Evine canlılık getirmeyi anlar. Kuran ile dirilecek ruhları anlar. İnsanı kitaptan uzaklaştıracak şeylerden uzaklaşmayı anlar. İnsanı faydasız bir zemine çekecek olumsuzluklardan korunmayı anlar.
An gelir anladığı bu şeyleri hayata geçirir. İlk başlangıçtan sonra bereketin hâsıl olmasına şahit olur. Sıcakların rehavet getirdiği günlerde bile insanın canlılığını görür.
Yazın rehavet zamanı değil hasat anı olduğunu yaşayarak kavrar. Yazın sıcaklarında yalnızca su ile değil bilginin ikliminde serinlemeyi öğrenir. Bütün zorluklara rağmen fark eder bunu
Kimi insan o anı erteler. Yalnızca eğlenmeyi düşünür. Meseleyi abartır. Bütün bir yazı eğlenmekle geçirir. Okumayı erteler. Araştırmayı erteler. Çalışmayı erteler. Havanın serinlemeye başladığı ana ulaştığında sermayesini tüketmiş olur.
Vücudun dinlenme hakkı vardır elbette Bu hak her an söz konusudur. Her gün söz konusudur. Uyku vücudun dinlenmesi için değil midir? Ama gereğinden fazla uyku yapılacakları erteler, vücudu dinlendirmediği gibi hastalıklara davetiye çıkarır.
Yani anı iyi değerlendirmek gerekir.
Sağlıktan dolayı sorgulanacağını bilir insan. An gelir sağlığını kaybeder. O an gelmeden önce sağlığın önemini anlayıp anlamadığından sorgulanır. Hep zaman zengini olmaz; zaman varken yapması gerekenleri yapmayan insan, iki ayağı bir pabuca girdiği anlara ulaştığında zamanın kıymetini fark eder ama o an iş işten geçmiş olur.
An gelir insan "İnsanoğluna şu beş şeyden hesap sorulmadıkça onun ayakları Kıyâmet Gününde Rabbinin huzurundan ayrılmayacaktır: Ömrünü nerede tükettiğinden, gençliğini nerede yıprattığından, malını nerede kazanıp nereye harcadığından ve öğrendiği ilimle nasıl amel ettiğinden." (Tirmizi, Sıfâtü-l Kıyâme: 1) hadisini okur.
Haliyle boşa geçirdiği zamanlara, kıymetini bilmediği sağlığına, değerlendiremediği gençliğine, değerlendiremediği malına yanacağını öğrenecektir. Yani insan cevap veremeyeceği o an gelmeden evvel bugün elinde olan anı değerlendirmelidir. Bu anın kıymetini bilmelidir.
An gelecek insan hep genç kalamayacağını öğrenecektir. Yalnızca saçlarına dökülen aklarla değil, eskiden yürüdüğü ama şimdi yürüyemediği yollarla, eskiden keklik gibi tırmandığı ama şimdi tırmanamadığı dağlarla, eskiden vakit ayırırken yorgunluk hissetmediği ama o an yorulmanın nasıl bir şey olduğunu görerek anlayacaktır.
Ve mademki insan yorgunluğun bedenine çöktüğü anlara ulaşacaktır, eğer ömrü varsa, yorgunluğu hiçe saydığı anların, zamanın kıymetini bilmelidir.
Hangi nedenlerle uykusuz kalmaktadır mesela Uykusuz gecelerin ardındaki sebep gurur duyulacak bir sebep midir? Mesela kendisine, ailesine, ülkesine, insanlığa faydalı olabileceği işlerin peşinde koşarken mi uykusuz kalmıştır?
Mesela ibadet hazzını doya doya yaşarken mi uykusuz kalmıştır? Mesela hayata katkı sağlayacak bir araştırma peşindeyken mi uykusuz kalmıştır? Veya duyulduğunda insanı küçültecek nedenlerle mi?
İnsan her gün yeni bir güne şahitlik ederek başlar hayata lakin asıl soru şu; insan o şahitlik ettiği güne hangi şahitliklerle başlamaktadır?
Sabah, günün ilk ışıkları ve ondan önce seher vakti şahit olsun ki ben geceden bu güne; kendime, aileme, ülkeme, insanlığa fayda getirecek düşüncelerle başlıyorum diyebilmekte midir? Yoksa gayesiz akşamladım, gayesiz daldım geceye ve gayesizlikler içinde başlıyorum güne mi demektedir?
Bugün var elimizde, dün gitti, yarın meçhul bir zaman dilimi An bugünle ilgili Doğru ve övünülecek neleri yapacaksak bugün başlayacağız yapmaya Doğru ve övünülecek neye karar vereceksek şimdi karar vereceğiz
Ertelemeci anlayış hep kaybettirdi. Hele bir yarın olsun bak neler yapacağım tarzı çok şeyimizi aldı götürdü. Kitap okumayı, Kuran okumayı, Namaza başlamayı, özür dilemeyi, helallik dilemeyi, dostluğun kıymetine vakıf olmayı hep yarına bıraktık. Anne ve babamızla, bacı ve kardeşlerimizle, eşimiz ve çocuklarımızla sevgiyi yaşatmayı yarınlara devrederek çok şey yitirdik.
Büyük hayallerimiz olabilir. Davamız büyük olabilir. Hedeflerimiz büyük olabilir. Anı değerlendirmedikçe onların hepsi keşkelerle kuşanır. Oysa inancımızda keşke diye yanmak önerilmez. Önerilmez çünkü Müslüman anın değerini bilendir/bilmelidir.
Necip Cengil
Allah c.c razı olsun sev-güzel kardeşimiz...
*****************
HAYat anlardan ibarettir...
Her bittiğini düşündüğümüz AN diğer ANların başlangıcıdır...
Anın Değerini Bilmek
İnsan kendisine sunulan her şeyin değerini bilmelidir. Zamanın, malın, sağlığın, bilginin, yetkinin, yeteneklerin Ve bir de anın
An en kısa zaman dilimidir.
Onda fırsatlar saklıdır. Onda imkânlar sunulur.
Onda doğruya dair şimşekler çakar. Sizi izah eden en doğru kelimeyi bulursunuz bir anda. Yönünüzü tayin edecek ilk ışıkla karşılaşırsınız onda. Bazen de şairin deyimiyle; an gelir /paldır küldür yıkılır bulutlar /gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet /o eski heyecan ölür
Her insanın eski heyecanını kaybettiği bir an vardır. Her mevsimin insana rehavet yüklediği bir an vardır. Her gecenin insanı hayallerin akışına çektiği bir an vardır. Ve yine her gecenin insanı içine aldığı bir tefekkür anı vardır.
Her insanın kendisiyle dirildiği bir düşünce anı ve yine insanların kendisiyle yıkıcı boşluğa düştüğü bir an vardır. Ömer (r.a) kardeşinin sesinden ayeti dinlediği o anda dirildi.
Bir başkası ayetin tefekküre davet eden çağrısını dinlemedi, o anı değerlendirmedi, toplumun kendisine ne diyeceğini düşündü, kavmimin kadınları benimle alay eder dediği anda dirilmeyi reddetti. Şair buna ömrünün hırsızı der: an gelir/ömrünün hırsızıdır.
Her insanın ömrünün hırsızı olan bir anı vardır belki de Asırlar öncesinde ayetin çağrısına kulağını tıkayamayan ama iradesini tıkayan şahsın o anı ömrünün hırsızıdır. Dirilme fırsatını teptiği andır. İnsanlığa faydalı olacağı imkânı reddettiği andır.
Bu asrın insanı için ömrünün hırsızı olan anları yok mudur?
Kitap okumak yerine boş işlere ayırdığı bir an
Fikir dünyası yerine şehvet dünyasına kapıldığı an
Ve an onu sürükleyip götürür. Bazen ne yapıyorum diye sorgulamaya çalışır kendisini; farklı bir ses girer devreye o an boş ver der. Hayatını yaşa der. Dünyaya bir daha gelecek değilsin der. Sen kaybettin, tekrar kazanman zor hatta mümkün değil der. O an hadi oradan diyemez insan. Kapılır gider. Kendisiyle birlikte birçok hayatı etkileyerek çeker gider.
Her insanın hayatı bir başkasını etkiler
An gelir insan bir başka hayatı olumlu anlamda
An gelir insan bir başkasının hayatını olumsuz anlamda etkiler.
Kendisinden çok şey beklenen bir insan, boş vermişlik dünyasında yürümeye karar verdiğinde yalnız olduğunu sanır ama arkasında onu takip eden gölgeler oluşur. Ben kimseden mesul değilim diyebilir lakin onunla denize girenler onunla boğulur.
Onunla yola koyulanlar onunla yolunu kaybeder. Onunla kendisini adayanlar onunla adanmaktan vazgeçer. An gelir insan örnek alınır çünkü
An gelir Ömer gibi kılıç darbesi vurmak düşer aklına insanın ama o anı ters çevirir ve dinlemeyi tercih eder; yumrukla şiddetle orda hiçbir şeyin yoluna girmeyeceğini görür. Her insan o an Ömer olur.
An gelir şaha kaldırılan bir at ve kavgaya davet ile karşılaşır her insan ama Hudeybiyeyi hatırlar o an ve sekineti kuşanır. Sekineti kuşanması örnek alınır. Kavgacı ruhun insana galebe çalmasına mani olunur.
An gelir insan evlerinizi mescitler edinin ayetiyle karşılaşır. Camiden cemaatten kopmayı anlamaz bundan, evine ehemmiyet vermeyi anlar, çocuklarına zaman ayırmayı anlar. Çocuklarına her şeyin sahibini anlatmayı anlar. İbadet ruhunu evde canlı tutmayı anlar. Peygamber ve Kuran havasının eve dolmasını anlar.
Sokakların lanetinden çocuklarını korumayı anlar. Evine ayırması gereken sevgi nöbetini anlar. Evine canlılık getirmeyi anlar. Kuran ile dirilecek ruhları anlar. İnsanı kitaptan uzaklaştıracak şeylerden uzaklaşmayı anlar. İnsanı faydasız bir zemine çekecek olumsuzluklardan korunmayı anlar.
An gelir anladığı bu şeyleri hayata geçirir. İlk başlangıçtan sonra bereketin hâsıl olmasına şahit olur. Sıcakların rehavet getirdiği günlerde bile insanın canlılığını görür.
Yazın rehavet zamanı değil hasat anı olduğunu yaşayarak kavrar. Yazın sıcaklarında yalnızca su ile değil bilginin ikliminde serinlemeyi öğrenir. Bütün zorluklara rağmen fark eder bunu
Kimi insan o anı erteler. Yalnızca eğlenmeyi düşünür. Meseleyi abartır. Bütün bir yazı eğlenmekle geçirir. Okumayı erteler. Araştırmayı erteler. Çalışmayı erteler. Havanın serinlemeye başladığı ana ulaştığında sermayesini tüketmiş olur.
Vücudun dinlenme hakkı vardır elbette Bu hak her an söz konusudur. Her gün söz konusudur. Uyku vücudun dinlenmesi için değil midir? Ama gereğinden fazla uyku yapılacakları erteler, vücudu dinlendirmediği gibi hastalıklara davetiye çıkarır.
Yani anı iyi değerlendirmek gerekir.
Sağlıktan dolayı sorgulanacağını bilir insan. An gelir sağlığını kaybeder. O an gelmeden önce sağlığın önemini anlayıp anlamadığından sorgulanır. Hep zaman zengini olmaz; zaman varken yapması gerekenleri yapmayan insan, iki ayağı bir pabuca girdiği anlara ulaştığında zamanın kıymetini fark eder ama o an iş işten geçmiş olur.
An gelir insan "İnsanoğluna şu beş şeyden hesap sorulmadıkça onun ayakları Kıyâmet Gününde Rabbinin huzurundan ayrılmayacaktır: Ömrünü nerede tükettiğinden, gençliğini nerede yıprattığından, malını nerede kazanıp nereye harcadığından ve öğrendiği ilimle nasıl amel ettiğinden." (Tirmizi, Sıfâtü-l Kıyâme: 1) hadisini okur.
Haliyle boşa geçirdiği zamanlara, kıymetini bilmediği sağlığına, değerlendiremediği gençliğine, değerlendiremediği malına yanacağını öğrenecektir. Yani insan cevap veremeyeceği o an gelmeden evvel bugün elinde olan anı değerlendirmelidir. Bu anın kıymetini bilmelidir.
An gelecek insan hep genç kalamayacağını öğrenecektir. Yalnızca saçlarına dökülen aklarla değil, eskiden yürüdüğü ama şimdi yürüyemediği yollarla, eskiden keklik gibi tırmandığı ama şimdi tırmanamadığı dağlarla, eskiden vakit ayırırken yorgunluk hissetmediği ama o an yorulmanın nasıl bir şey olduğunu görerek anlayacaktır.
Ve mademki insan yorgunluğun bedenine çöktüğü anlara ulaşacaktır, eğer ömrü varsa, yorgunluğu hiçe saydığı anların, zamanın kıymetini bilmelidir.
Hangi nedenlerle uykusuz kalmaktadır mesela Uykusuz gecelerin ardındaki sebep gurur duyulacak bir sebep midir? Mesela kendisine, ailesine, ülkesine, insanlığa faydalı olabileceği işlerin peşinde koşarken mi uykusuz kalmıştır?
Mesela ibadet hazzını doya doya yaşarken mi uykusuz kalmıştır? Mesela hayata katkı sağlayacak bir araştırma peşindeyken mi uykusuz kalmıştır? Veya duyulduğunda insanı küçültecek nedenlerle mi?
İnsan her gün yeni bir güne şahitlik ederek başlar hayata lakin asıl soru şu; insan o şahitlik ettiği güne hangi şahitliklerle başlamaktadır?
Sabah, günün ilk ışıkları ve ondan önce seher vakti şahit olsun ki ben geceden bu güne; kendime, aileme, ülkeme, insanlığa fayda getirecek düşüncelerle başlıyorum diyebilmekte midir? Yoksa gayesiz akşamladım, gayesiz daldım geceye ve gayesizlikler içinde başlıyorum güne mi demektedir?
Bugün var elimizde, dün gitti, yarın meçhul bir zaman dilimi An bugünle ilgili Doğru ve övünülecek neleri yapacaksak bugün başlayacağız yapmaya Doğru ve övünülecek neye karar vereceksek şimdi karar vereceğiz
Ertelemeci anlayış hep kaybettirdi. Hele bir yarın olsun bak neler yapacağım tarzı çok şeyimizi aldı götürdü. Kitap okumayı, Kuran okumayı, Namaza başlamayı, özür dilemeyi, helallik dilemeyi, dostluğun kıymetine vakıf olmayı hep yarına bıraktık. Anne ve babamızla, bacı ve kardeşlerimizle, eşimiz ve çocuklarımızla sevgiyi yaşatmayı yarınlara devrederek çok şey yitirdik.
Büyük hayallerimiz olabilir. Davamız büyük olabilir. Hedeflerimiz büyük olabilir. Anı değerlendirmedikçe onların hepsi keşkelerle kuşanır. Oysa inancımızda keşke diye yanmak önerilmez. Önerilmez çünkü Müslüman anın değerini bilendir/bilmelidir.
Necip Cengil
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''
Hacc / 78
Hacc / 78
- yolcu
- Saygın Üye
- Mesajlar: 369
- Kayıt: 14 May 2009, 02:00
Bir hayır yap kendine!
HAYRET insan sANa
HAKikatte insan başkasına iyilik ettiğini sanır, ama ettiği iyilik kendinedir de, bilmez. Veyl o insana ki; ya hayr yapmaz ya da filana iyilik ettim, onu yaptım, bunu ettim diye böbürlenir, başa kakar durur. Bu konu hakkında; Kuran da Rabbimiz Teala şöyle buyuruyor.
Bakara 245 Kim Allah'a c.c. güzel bir borç vermek ister ki, Allah da c.c. onu kat kat arttırsın? Zaten daraltan da, genişleten de Allah'tır c.c.; siz de O'na c.c. döneceksiniz. Allah'ın c.c. verdiklerini Allah c.c. yolunda harcamak, bunun da karşılığını yine Allah'tan c.c. kat kat fazlasıyla almak.
Müzzemmil 20 Rabbin biliyor ki, sen ve beraberindekilerden bir topluluk, gecenin üçte birine yakın bir kısmını yahut yarısını veya üçte birini ibadetle geçiriyorsunuz. Geceyi de, gündüzü de ölçüp biçen Allah'tır. Bu kadarına güç yetiremeyeceğinizi bildiği için sizi bağışladı. Artık Kur'ân'dan kolayınıza geleni okuyun. Allah c.c. şunu da biliyor ki, içinizden hastalar olacak; bir kısmınız Allah'ın c.c. lütfundan nasibini aramak için yeryüzünde dolaşacak; bir kısmınız da Allah c.c. yolunda savaşa çıkacak. Onun için, Kur'ân'dan kolayınıza geleni okuyun, namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve Allah'a c.c. güzel bir borç takdim edin. Kendiniz için hayır olarak önden ne gönderirseniz, Allah c.c. katında onu daha hayırlı ve sevabı daha da artmış olarak bulursunuz. Bir de Allah'tan c.c. bağışlanma isteyin. Çünkü Allah c.c.çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir. Bu alışverişi yüce Allah c.c. kulunun kendisine verdiği güzel bir borç olarak nitelemekte ve bu borcu katlayarak ödeyeceğini vaad buyurmaktadır.
Tevbe:111Allah c.c. mü'minlerden, canlarını ve mallarını, karşılığında onlara Cenneti vermek üzere satın almıştır. Onlar Allah c.c. yolunda savaşırlar, öldürür ve öldürülürler. Bu Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'ân'da Allah'ın c.c. hak olarak verdiği bir sözdür. Sözüne Allah'tan c.c. daha vefalı kim var? Onunla yapmış olduğunuz bu alışveriş size kutlu olsun. Asıl büyük bahtiyarlık işte budur. Mü'minlerin mallarını ve canlarını Allah'ın onlardan satın alması şeklinde tanımlanmıştır. Ayet Allah c.c. lütuf ve kereminin sınırsızlığını burada da gösteriyor. O'nun c.c. verdiği mal ve can, zaten başlı başına birer nimettir ki, hiçbir kul bunların şükrünü tam olarak yerine getirmeye muvaffak olamaz. Allah, c.c. bu nimetleri kendi çizdiği sınırlar içinde kullananlara, bir de buna karşılık Cenneti vaad ediyor ve bunu da, sanki kul kendisine ait bir malı Allah'a c.c. satmış da hakkı olan fiyatı ondan almış gibi, rahmet ve kereminin kat kat iltifatları içine sararak kuluna sunuyor. Yaratan O c.c. bağışlayan O c.c. bağışladığını bir daha satın alan O c.c. satın aldığı malı kulunun elinde bırakarak kullanımına sunan O c.c. bu kullanım karşılığında Cennet gibi bir fiyat ödeyen yine O c.c.!
Ve bir de;
Tevbe 72 Allah, mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara, içlerinde ebediyen kalmak üzere, altlarından ırmaklar akan Cennetler ile Adn Cennetlerinde hoş meskenler vaad etmiştir. Allah'ın rızası ise hepsinden büyük bir ödüldür. En büyük bahtiyarlık da işte budur.
Allah razı olsun. Tefekküre sebep oldunuz. Selam ve muhabbet ile kalınız.
HAKikatte insan başkasına iyilik ettiğini sanır, ama ettiği iyilik kendinedir de, bilmez. Veyl o insana ki; ya hayr yapmaz ya da filana iyilik ettim, onu yaptım, bunu ettim diye böbürlenir, başa kakar durur. Bu konu hakkında; Kuran da Rabbimiz Teala şöyle buyuruyor.
Bakara 245 Kim Allah'a c.c. güzel bir borç vermek ister ki, Allah da c.c. onu kat kat arttırsın? Zaten daraltan da, genişleten de Allah'tır c.c.; siz de O'na c.c. döneceksiniz. Allah'ın c.c. verdiklerini Allah c.c. yolunda harcamak, bunun da karşılığını yine Allah'tan c.c. kat kat fazlasıyla almak.
Müzzemmil 20 Rabbin biliyor ki, sen ve beraberindekilerden bir topluluk, gecenin üçte birine yakın bir kısmını yahut yarısını veya üçte birini ibadetle geçiriyorsunuz. Geceyi de, gündüzü de ölçüp biçen Allah'tır. Bu kadarına güç yetiremeyeceğinizi bildiği için sizi bağışladı. Artık Kur'ân'dan kolayınıza geleni okuyun. Allah c.c. şunu da biliyor ki, içinizden hastalar olacak; bir kısmınız Allah'ın c.c. lütfundan nasibini aramak için yeryüzünde dolaşacak; bir kısmınız da Allah c.c. yolunda savaşa çıkacak. Onun için, Kur'ân'dan kolayınıza geleni okuyun, namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve Allah'a c.c. güzel bir borç takdim edin. Kendiniz için hayır olarak önden ne gönderirseniz, Allah c.c. katında onu daha hayırlı ve sevabı daha da artmış olarak bulursunuz. Bir de Allah'tan c.c. bağışlanma isteyin. Çünkü Allah c.c.çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir. Bu alışverişi yüce Allah c.c. kulunun kendisine verdiği güzel bir borç olarak nitelemekte ve bu borcu katlayarak ödeyeceğini vaad buyurmaktadır.
Tevbe:111Allah c.c. mü'minlerden, canlarını ve mallarını, karşılığında onlara Cenneti vermek üzere satın almıştır. Onlar Allah c.c. yolunda savaşırlar, öldürür ve öldürülürler. Bu Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'ân'da Allah'ın c.c. hak olarak verdiği bir sözdür. Sözüne Allah'tan c.c. daha vefalı kim var? Onunla yapmış olduğunuz bu alışveriş size kutlu olsun. Asıl büyük bahtiyarlık işte budur. Mü'minlerin mallarını ve canlarını Allah'ın onlardan satın alması şeklinde tanımlanmıştır. Ayet Allah c.c. lütuf ve kereminin sınırsızlığını burada da gösteriyor. O'nun c.c. verdiği mal ve can, zaten başlı başına birer nimettir ki, hiçbir kul bunların şükrünü tam olarak yerine getirmeye muvaffak olamaz. Allah, c.c. bu nimetleri kendi çizdiği sınırlar içinde kullananlara, bir de buna karşılık Cenneti vaad ediyor ve bunu da, sanki kul kendisine ait bir malı Allah'a c.c. satmış da hakkı olan fiyatı ondan almış gibi, rahmet ve kereminin kat kat iltifatları içine sararak kuluna sunuyor. Yaratan O c.c. bağışlayan O c.c. bağışladığını bir daha satın alan O c.c. satın aldığı malı kulunun elinde bırakarak kullanımına sunan O c.c. bu kullanım karşılığında Cennet gibi bir fiyat ödeyen yine O c.c.!
Ve bir de;
Tevbe 72 Allah, mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara, içlerinde ebediyen kalmak üzere, altlarından ırmaklar akan Cennetler ile Adn Cennetlerinde hoş meskenler vaad etmiştir. Allah'ın rızası ise hepsinden büyük bir ödüldür. En büyük bahtiyarlık da işte budur.
Allah razı olsun. Tefekküre sebep oldunuz. Selam ve muhabbet ile kalınız.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/1.jpg[/img]
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
Yüreğinize SELAMet yolcu kardeşimiz...
ENFÂL suresi- 45
Yâ eyyuhellezîne âmenû izâ lekîtum fieten fesbutû vezkurullâhe kesîren leallekum tuflihûn(tuflihûne).
Diyanet İşleri...
Ey iman edenler! (Savaş için) bir toplulukla karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allahı çok anın ki kurtuluşa eresiniz.
ENFÂL suresi- 45
Yâ eyyuhellezîne âmenû izâ lekîtum fieten fesbutû vezkurullâhe kesîren leallekum tuflihûn(tuflihûne).
Diyanet İşleri...
Ey iman edenler! (Savaş için) bir toplulukla karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allahı çok anın ki kurtuluşa eresiniz.
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''
Hacc / 78
Hacc / 78
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
Güzelleşildiği AN'la inşallah...yolcu yazdı:GÖZyAŞInda ne vardır?
İnsanın Allah c.c. ile en samimi irtibat zamanı gözünden yaş geldiği andır. Çirkin bile ağlarken güzelleşir. Çünkü Allah c.c. ile irtibatını temin etmiştir. İnsan ağlarken muhakkak güzelleşir.
inşa eden Allah (c.c)
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''
Hacc / 78
Hacc / 78
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
Hayatta çok olaylarla karşılaşırız
Bakacak, yardım edecek, bize yol gösterecek diye sıkıştığımız da tek şey:
Şimdi Rasûlullah sallallahu aleyhi vessellem olsaydı ne derdi, ne yapardı, ne söylerdi? kelimesi binlerce sorunun çözümü oluverir bir anda
Şuanda olsa ne yapmamızı isterdi, ne derdi?
Eğer buna sadakat gösterebilirsek, samimiyet gösterebilirsek ve bu konuda Muhammedi bir sabır gösterebilirsek Allahü zül-Celâl tecellisini haktan ve hayırdan yana yapacaktır
Yoksa bu işi için özel görevli, merhametsizliğin başı olan iblis, şeytan işini birkaç saniyede hallettirir, tetiğe bastırıverir
Beşinci kattan atlatıverir
Her şeyi yaptırır
Bir evi yaktırır
Birlerce yetim bıraktırır
Acılar, ahlar bir ömür boyu sürer
Bütün bunlar, bu vahşetler bir tek tercihten dolayıdır
Bir kere yanlıştan dolayıdır
Yâni
Ben çekmeseydim yâni
Bir tetiğe basıverdiydim
Basıverdiydin amma adam öldü bak!..
Yâni her şey bitti yâni
Onun için zâten Muhammedi oluş şuuru, nefsin menfaatlerini garantiye almak için değildir
Nefsin alaveresini, dalaveresini, hevâsını, hevesini, ötesini, bötesini ayarlamak için değildir
Nefsi adam etmek içindir
Münir hocamın buyurduğu gibi, insanı İNSAN etmek içindir
Allahü zül-Celâlin
Bismillahirrahmanirrahim
Ya eyyetühennefsülmutmeinnetü. İrci'iy ila rabbiki radiyeten merdiyyeten. Fedhuliy fiy 'ibadiy. Vedhuliy cennetiy. (Fecr 89/ 27-30) dediği yere çıkarmaktır
Ey tatmin olmuş nefis, anyayı konyayı bilmiş, dünyayı âhireti anlamış, kim kimdir, ne nedir ve bu sistemin sahibi kimdir, neden bu sistemi kurmuştur?..
lehvun vela laibun mudur?..
Oyun ve eğlence bahçesi midir?..
Mezarlıktaki dolu insanlar neden susuyorlar, bir gerçeği söylemiyorlar?..
Mezar taşlarına yazdırıyorlar da kendileri susuyorlar
Bütün bunların altında yatan şey, tümü bize bir gerçeği hep haykırır durur
Nefis biziz
Öyle biziz ki, beden hizmetindedir
Kalb hizmetindedir
Ruh yol göstericisidir, dinlerse
Işık kapısıdır
Allah kapısıdır
Allahtandır çünkü
İyi de bizim nefis uyuyorsa!
Yelleniyor, delleniyor
Uykudaki adam ne yapar?..
Kurân okusa ne yazar?..
Başka iş yapsa ne yazar?..
Savaş yapsa ne yapar?..
Uyanıklar gülerler yâni
Hatta çıldırarak kalkan insanlar vardır uykudan
Çünkü müthiş bir şey oluyor orda
Biz hiçbir şey görmüyoruz gibi
İşte bu ya da uyurgezerdir
Görünürde bakıyorsunuz her şey düzgün gibi
Nerden anlıyorsunuz?..
Vurduğu yeri indiriyor
Herkes koşar, balkondan düşmesin, Bu uyur gezer! diye
Camları kırıyor çünkü
Çarptığı yerde indiriyor
Zarar görmesin diye diyorum
Ee adam sarhoştur
Bir ufak içiyor işte diyor ki ne biliyim
Sizi öldürürüm
Büyük içtiği zaman diyor ki: bütün insanları öldürürüm
Yâni içtiğine göre konuşuyor
Ama ayık öyle mi ya?..
İyi insan demiyorum
Ayıktır, suçludur Tövbe eder
Ayıktır kirlidir Habibullah hamamında yıkanır
Ayıktır hastadır Habibullah hastanesinde yatar
Ayık delidir, akıllandırılır
Onun için ayıklar mesul insanlardır
Neden?..
Neden olacak
Uyuyanlar, uyurgezerler ve sarhoşların; ayıklar üzerinde uyandırılıp ayıktırılmak için hizmet hakları vardır
Rasûlullah sallallahu aleyhi vesselleminde hakkı vardır
Neden uyuyanlara, uyurgezerlere ve sarhoşlara hizmet etmediniz?..
Uyuyanı uyandırmadınız, sarhoşu ayıktırmadınız! diye
Yâni kemâl dileyenler mutlaka hizmet ehli olması gerekir
Hizmet ile dest-i kemâl
Himmet ile seyr-i cemâl
Bir kişi Allahın cemâlini seyretmek istiyorsa mutlaka himmet bulması lâzımdır
Himmet dediğimiz Allah dosdlarının duasına iştiraktir. Moral desdeklerini almaktır.
Nur-u Muhammed zincirine halka oluştur ve direkt alıştır.
Nur-u Mimsiz kalış, korkunç uçurumlara yuvarlandırmıştır hepimizi
Dünya âlemini, İslam âlemini yok etmiştir
Çökertmiştir!
Kul İhvani 01/03/2008 Sohbetinden Alıntı
Bakacak, yardım edecek, bize yol gösterecek diye sıkıştığımız da tek şey:
Şimdi Rasûlullah sallallahu aleyhi vessellem olsaydı ne derdi, ne yapardı, ne söylerdi? kelimesi binlerce sorunun çözümü oluverir bir anda
Şuanda olsa ne yapmamızı isterdi, ne derdi?
Eğer buna sadakat gösterebilirsek, samimiyet gösterebilirsek ve bu konuda Muhammedi bir sabır gösterebilirsek Allahü zül-Celâl tecellisini haktan ve hayırdan yana yapacaktır
Yoksa bu işi için özel görevli, merhametsizliğin başı olan iblis, şeytan işini birkaç saniyede hallettirir, tetiğe bastırıverir
Beşinci kattan atlatıverir
Her şeyi yaptırır
Bir evi yaktırır
Birlerce yetim bıraktırır
Acılar, ahlar bir ömür boyu sürer
Bütün bunlar, bu vahşetler bir tek tercihten dolayıdır
Bir kere yanlıştan dolayıdır
Yâni
Ben çekmeseydim yâni
Bir tetiğe basıverdiydim
Basıverdiydin amma adam öldü bak!..
Yâni her şey bitti yâni
Onun için zâten Muhammedi oluş şuuru, nefsin menfaatlerini garantiye almak için değildir
Nefsin alaveresini, dalaveresini, hevâsını, hevesini, ötesini, bötesini ayarlamak için değildir
Nefsi adam etmek içindir
Münir hocamın buyurduğu gibi, insanı İNSAN etmek içindir
Allahü zül-Celâlin
Bismillahirrahmanirrahim
Ya eyyetühennefsülmutmeinnetü. İrci'iy ila rabbiki radiyeten merdiyyeten. Fedhuliy fiy 'ibadiy. Vedhuliy cennetiy. (Fecr 89/ 27-30) dediği yere çıkarmaktır
Ey tatmin olmuş nefis, anyayı konyayı bilmiş, dünyayı âhireti anlamış, kim kimdir, ne nedir ve bu sistemin sahibi kimdir, neden bu sistemi kurmuştur?..
lehvun vela laibun mudur?..
Oyun ve eğlence bahçesi midir?..
Mezarlıktaki dolu insanlar neden susuyorlar, bir gerçeği söylemiyorlar?..
Mezar taşlarına yazdırıyorlar da kendileri susuyorlar
Bütün bunların altında yatan şey, tümü bize bir gerçeği hep haykırır durur
Nefis biziz
Öyle biziz ki, beden hizmetindedir
Kalb hizmetindedir
Ruh yol göstericisidir, dinlerse
Işık kapısıdır
Allah kapısıdır
Allahtandır çünkü
İyi de bizim nefis uyuyorsa!
Yelleniyor, delleniyor
Uykudaki adam ne yapar?..
Kurân okusa ne yazar?..
Başka iş yapsa ne yazar?..
Savaş yapsa ne yapar?..
Uyanıklar gülerler yâni
Hatta çıldırarak kalkan insanlar vardır uykudan
Çünkü müthiş bir şey oluyor orda
Biz hiçbir şey görmüyoruz gibi
İşte bu ya da uyurgezerdir
Görünürde bakıyorsunuz her şey düzgün gibi
Nerden anlıyorsunuz?..
Vurduğu yeri indiriyor
Herkes koşar, balkondan düşmesin, Bu uyur gezer! diye
Camları kırıyor çünkü
Çarptığı yerde indiriyor
Zarar görmesin diye diyorum
Ee adam sarhoştur
Bir ufak içiyor işte diyor ki ne biliyim
Sizi öldürürüm
Büyük içtiği zaman diyor ki: bütün insanları öldürürüm
Yâni içtiğine göre konuşuyor
Ama ayık öyle mi ya?..
İyi insan demiyorum
Ayıktır, suçludur Tövbe eder
Ayıktır kirlidir Habibullah hamamında yıkanır
Ayıktır hastadır Habibullah hastanesinde yatar
Ayık delidir, akıllandırılır
Onun için ayıklar mesul insanlardır
Neden?..
Neden olacak
Uyuyanlar, uyurgezerler ve sarhoşların; ayıklar üzerinde uyandırılıp ayıktırılmak için hizmet hakları vardır
Rasûlullah sallallahu aleyhi vesselleminde hakkı vardır
Neden uyuyanlara, uyurgezerlere ve sarhoşlara hizmet etmediniz?..
Uyuyanı uyandırmadınız, sarhoşu ayıktırmadınız! diye
Yâni kemâl dileyenler mutlaka hizmet ehli olması gerekir
Hizmet ile dest-i kemâl
Himmet ile seyr-i cemâl
Bir kişi Allahın cemâlini seyretmek istiyorsa mutlaka himmet bulması lâzımdır
Himmet dediğimiz Allah dosdlarının duasına iştiraktir. Moral desdeklerini almaktır.
Nur-u Muhammed zincirine halka oluştur ve direkt alıştır.
Nur-u Mimsiz kalış, korkunç uçurumlara yuvarlandırmıştır hepimizi
Dünya âlemini, İslam âlemini yok etmiştir
Çökertmiştir!
Kul İhvani 01/03/2008 Sohbetinden Alıntı
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
Uyuyanları uyandıralım.
Olur!..
Buyurun meyhaneler bizim, sarhoşlar bizim, sokak dolusu kötüler bizim, eğriler, yanlışlar, beğenilmeyenler bizim buyurun uyandıralım!
Sarhoşları ayıktıralım
Hepsini çağırın Rasûlullah sallallahu aleyhi vesselleme, haydi!
Yürek ister demek istiyorum
Onları taşlamak, onları zorlamak, onları ayırmak, onları kötü, kötü zaten ne olmuş, uyuyor zaten ister yellenir, ister ilahi okur, ister zaten istediği, kendin uyu da bakalım ne oluyormuş
Uyandırabiliyor musun?..
Aşk olsun sana
Uyandıramıyorsan uyuyana değil, uyandıramadığın için sana yuh olsun
Ben kendime söylüyorum, size değil hâşâ yani
Melâmet budur
Melâmet kendilerini insanlardan üstün görmek değildir hâşâ
Alçak görmekte değildir
Rasûlullah sallallahu aleyhi vessellem Efendimizin ayakkabıları gibi hizmetçi olmaktır
Allahın kullarına karşı gerçekten Rahmân ve Rahîm merhametini gösterebilmektir
Muhammedi muhabbeti sevmektir
Tüm bu güzellikleri ve özellikleri inşâallahurRahmân yüreklerimizde yaşayabilmek için mutlaka imanlarımızı Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın getirdiği Şeriat-ı Garrra üzere yapmamız lâzım
Çok basit, rahat, hazmedilir, kullanılır, yaşanır bir şekilde
Öyle ince ince teferruata girmeden
Bolu da adam, gün geldi oralarda geçmiştik, bir daireden emekli olmuş bir insancağız çok harika sakal bırakmış, coşmuş, taşmış, bir gurubun içine girmiş
Ben bizzat halaka-i zikirlerine katıldım defalarca, değerli dostlarımda vardı, severim de çünkü, ben karşıda değilim, çünkü ben taraf da değilim, ben sadece Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmdan yana bir hayatım vardır
Ondan, dışında hiçbir şey umurumda değildir yani, kâinat bir tarafa gitse tercihim değişmez çünkü, tek başıma orda kalırım demek istiyorum
İnancım böyle
Kurân-ı Kerîmden anladım böyle demek istiyorum
Bu zât: Hocam cennete kim girecek? dedi bana
Toplumun içerisinde, belki elli kişi var
Kasten bu soruldu
Sebeb?..
Ben onların bulunduğu cemâate neden girip de o kişinin, mesela böyle bende bağlanayım, sende şöyle ol, böyle ol, falan, feşmekân
Ben hayvan falan değilim, bağlanıp bağlanmayacak falan bir şey yok
Rasûlullah sallallahu aleyhi vessellem yüreğimizde, biz de Onun yüreğindeyiz, neyinin bağı, bağ nerde?..
Efendim ben de dedim ki: Cennete Evliyaullah girecek!..
Adam bir: Ooooooo! çekti ki, hâşâ! hâşâ! dedi
Ne oldu?.. niye "hâşâ! hâşâ!" dedin kardeşim
Biz kim, Evliyaullah kim efendim! dedi
Etrafına baktım insanlarda aynı kanaatte, böyle bana gülümsüyorlar
Evliyaullah nedir kardeşim?.. Allahın Dostu demek Ulan Allahın Dostu girmeyip de cennete Allahın düşmanı mı girecek!..
Siz hangi kafadasınız?.. "Hâşâ! hâşâ!" diyorsun Allahın Dostluğuna gelince Ben buraya geleli yarım saat oldu, depremden dolayı yıkılan bir vakfın para pul konusu konuşurken, burda dedikodu ettin, gıybet ettin, kötülük ettin, senin ettiğin adam buraya geldi adamla münakaşa kavgada ettin -çünkü onlar biraz önce oldu önümüzde- şeytanın dostu olmaktan ar etmedin, hayâ etmedin, Allahdan korkup Peygamber Aleyhis-selâmdan utanmadın da Evliyaullah olmaya gelince mi "hâşâ" diyorsun!
Bunu o kardeşimizi yermek için söylemiyorum
Nasıl yanlış bir yerde olduğunu anlatmak için söylüyorum
Kim lâyık değil Peygamber Aleyhissalâtü vesselâmın dostluğuna Allah için
Kim?..
Rasûlullah sallallahu aleyhi vessellem Beyefendidir
Allahü zül-Celâlin tekidir
Rahmet kaynağıdır
Dünyanın en kötü kadını erkeği kapısını çalsın, eğer kadın çalmışsa içerden cevap verir
En kötü diyorum bakın
Haaaaa!.. Sen Fatımatuz-Zehrâ olmaya geldin
Buyurun Habibullah Hamamına yıkanın, cenabetseniz yıkanın
Hastaysanız Habibullah Hastanesinde tedavi olun
Aşhânemizde karnınızı doyurun
Sonra gelin de bir şehadet getirelim!..
Peygamber Aleyhis-selâm bu
Bu rahmet kaynağı, Rahmetenlil-Âlemin olan Muhammed Aleyhis-selâm bu
En kötü erkeği de gelse aynı
Sen Hüseyin mi olmaya geldin, Hasan mı olmaya geldin, oğlum mu olmaya geldin, buyur temizlen, şöyle yap, böyle yap buyur!..
Ya ne diyecekti?..
Ne diyecekti?..
Şeytanın kapısına git! mi diyecekti?..
İblise git! mi diyecekti?..
Hâşâ!..
Onun için bu kötü alışkanlıkları, iletkensizlikleri, bu olumsuzlukları, bu negatiflikleri kesinlikle bir defa kabul etmememiz gerekir
Asla!..
Çünkü kabul edersek kendi kendimize zarar vermiş oluruz
İki ata binilmez
İki yönde yürünmez
Parçalanır
Burda değilse orda
Onun için Rasûlullah sallallahu aleyhi vessellem Efendimizin Fırka-yı Nâciyye Yolu çok basittir
Ucuzdur, rahattır, hoştur, herkes için açıktır, mutlaka herkes ayağını basacak bir yer bulur ve yolda yürür
Hizmet Yoludur
Herkes birbirinin hizmetçisidir
Rasûlullah sallallahu aleyhi vessellemin dışında kimsenin bir yıldızlı rütbesi olamaz
Cemâatte herkes rütbesizdir
Bir tek Muhammed Aleyhissalâtü vesselâm Allahın İmamıdır
İmam-ı Mutlak, Rehber-i Mutlak, Mürşid-i Mutlak Muhammed Aleyhis-selâmdır
Bunun dışındaki herkes, herkes cemâattır ve sesi kesmiştir
Efendim o orgeneraldi.
Kardeşim orgenerali hürgenareli yok
O âlimdi, bu bir şey bilmezdi.
Bunları bırak kardeşim
Duydu, uydu ve iş bitti
Cemâatin içine girdi mi bittiiii
Bu cemâatte kimse ses çıkaramaz
Önü, arkası, ötesi bötesi olmaz
Giren girdi
Onun için kardeşlerimizin Muhammedi edebi doğru anlamaları gerekir
Çünkü böyle iki kelimeyle ben bunu bildim, anladım mesele yokmuş, dört kelimenin nesini yapacağız biz, tevbeyi katarız, duayı katarız, rızayı katarız, şehadeti katarız.
Kattık mı?
Kattık güle güle!..
Nereye güle güle ki?..
Nereye güle güle?..
Kul İhvani 08/03/2008 Sohbetinden Alıntı
Olur!..
Buyurun meyhaneler bizim, sarhoşlar bizim, sokak dolusu kötüler bizim, eğriler, yanlışlar, beğenilmeyenler bizim buyurun uyandıralım!
Sarhoşları ayıktıralım
Hepsini çağırın Rasûlullah sallallahu aleyhi vesselleme, haydi!
Yürek ister demek istiyorum
Onları taşlamak, onları zorlamak, onları ayırmak, onları kötü, kötü zaten ne olmuş, uyuyor zaten ister yellenir, ister ilahi okur, ister zaten istediği, kendin uyu da bakalım ne oluyormuş
Uyandırabiliyor musun?..
Aşk olsun sana
Uyandıramıyorsan uyuyana değil, uyandıramadığın için sana yuh olsun
Ben kendime söylüyorum, size değil hâşâ yani
Melâmet budur
Melâmet kendilerini insanlardan üstün görmek değildir hâşâ
Alçak görmekte değildir
Rasûlullah sallallahu aleyhi vessellem Efendimizin ayakkabıları gibi hizmetçi olmaktır
Allahın kullarına karşı gerçekten Rahmân ve Rahîm merhametini gösterebilmektir
Muhammedi muhabbeti sevmektir
Tüm bu güzellikleri ve özellikleri inşâallahurRahmân yüreklerimizde yaşayabilmek için mutlaka imanlarımızı Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın getirdiği Şeriat-ı Garrra üzere yapmamız lâzım
Çok basit, rahat, hazmedilir, kullanılır, yaşanır bir şekilde
Öyle ince ince teferruata girmeden
Bolu da adam, gün geldi oralarda geçmiştik, bir daireden emekli olmuş bir insancağız çok harika sakal bırakmış, coşmuş, taşmış, bir gurubun içine girmiş
Ben bizzat halaka-i zikirlerine katıldım defalarca, değerli dostlarımda vardı, severim de çünkü, ben karşıda değilim, çünkü ben taraf da değilim, ben sadece Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmdan yana bir hayatım vardır
Ondan, dışında hiçbir şey umurumda değildir yani, kâinat bir tarafa gitse tercihim değişmez çünkü, tek başıma orda kalırım demek istiyorum
İnancım böyle
Kurân-ı Kerîmden anladım böyle demek istiyorum
Bu zât: Hocam cennete kim girecek? dedi bana
Toplumun içerisinde, belki elli kişi var
Kasten bu soruldu
Sebeb?..
Ben onların bulunduğu cemâate neden girip de o kişinin, mesela böyle bende bağlanayım, sende şöyle ol, böyle ol, falan, feşmekân
Ben hayvan falan değilim, bağlanıp bağlanmayacak falan bir şey yok
Rasûlullah sallallahu aleyhi vessellem yüreğimizde, biz de Onun yüreğindeyiz, neyinin bağı, bağ nerde?..
Efendim ben de dedim ki: Cennete Evliyaullah girecek!..
Adam bir: Ooooooo! çekti ki, hâşâ! hâşâ! dedi
Ne oldu?.. niye "hâşâ! hâşâ!" dedin kardeşim
Biz kim, Evliyaullah kim efendim! dedi
Etrafına baktım insanlarda aynı kanaatte, böyle bana gülümsüyorlar
Evliyaullah nedir kardeşim?.. Allahın Dostu demek Ulan Allahın Dostu girmeyip de cennete Allahın düşmanı mı girecek!..
Siz hangi kafadasınız?.. "Hâşâ! hâşâ!" diyorsun Allahın Dostluğuna gelince Ben buraya geleli yarım saat oldu, depremden dolayı yıkılan bir vakfın para pul konusu konuşurken, burda dedikodu ettin, gıybet ettin, kötülük ettin, senin ettiğin adam buraya geldi adamla münakaşa kavgada ettin -çünkü onlar biraz önce oldu önümüzde- şeytanın dostu olmaktan ar etmedin, hayâ etmedin, Allahdan korkup Peygamber Aleyhis-selâmdan utanmadın da Evliyaullah olmaya gelince mi "hâşâ" diyorsun!
Bunu o kardeşimizi yermek için söylemiyorum
Nasıl yanlış bir yerde olduğunu anlatmak için söylüyorum
Kim lâyık değil Peygamber Aleyhissalâtü vesselâmın dostluğuna Allah için
Kim?..
Rasûlullah sallallahu aleyhi vessellem Beyefendidir
Allahü zül-Celâlin tekidir
Rahmet kaynağıdır
Dünyanın en kötü kadını erkeği kapısını çalsın, eğer kadın çalmışsa içerden cevap verir
En kötü diyorum bakın
Haaaaa!.. Sen Fatımatuz-Zehrâ olmaya geldin
Buyurun Habibullah Hamamına yıkanın, cenabetseniz yıkanın
Hastaysanız Habibullah Hastanesinde tedavi olun
Aşhânemizde karnınızı doyurun
Sonra gelin de bir şehadet getirelim!..
Peygamber Aleyhis-selâm bu
Bu rahmet kaynağı, Rahmetenlil-Âlemin olan Muhammed Aleyhis-selâm bu
En kötü erkeği de gelse aynı
Sen Hüseyin mi olmaya geldin, Hasan mı olmaya geldin, oğlum mu olmaya geldin, buyur temizlen, şöyle yap, böyle yap buyur!..
Ya ne diyecekti?..
Ne diyecekti?..
Şeytanın kapısına git! mi diyecekti?..
İblise git! mi diyecekti?..
Hâşâ!..
Onun için bu kötü alışkanlıkları, iletkensizlikleri, bu olumsuzlukları, bu negatiflikleri kesinlikle bir defa kabul etmememiz gerekir
Asla!..
Çünkü kabul edersek kendi kendimize zarar vermiş oluruz
İki ata binilmez
İki yönde yürünmez
Parçalanır
Burda değilse orda
Onun için Rasûlullah sallallahu aleyhi vessellem Efendimizin Fırka-yı Nâciyye Yolu çok basittir
Ucuzdur, rahattır, hoştur, herkes için açıktır, mutlaka herkes ayağını basacak bir yer bulur ve yolda yürür
Hizmet Yoludur
Herkes birbirinin hizmetçisidir
Rasûlullah sallallahu aleyhi vessellemin dışında kimsenin bir yıldızlı rütbesi olamaz
Cemâatte herkes rütbesizdir
Bir tek Muhammed Aleyhissalâtü vesselâm Allahın İmamıdır
İmam-ı Mutlak, Rehber-i Mutlak, Mürşid-i Mutlak Muhammed Aleyhis-selâmdır
Bunun dışındaki herkes, herkes cemâattır ve sesi kesmiştir
Efendim o orgeneraldi.
Kardeşim orgenerali hürgenareli yok
O âlimdi, bu bir şey bilmezdi.
Bunları bırak kardeşim
Duydu, uydu ve iş bitti
Cemâatin içine girdi mi bittiiii
Bu cemâatte kimse ses çıkaramaz
Önü, arkası, ötesi bötesi olmaz
Giren girdi
Onun için kardeşlerimizin Muhammedi edebi doğru anlamaları gerekir
Çünkü böyle iki kelimeyle ben bunu bildim, anladım mesele yokmuş, dört kelimenin nesini yapacağız biz, tevbeyi katarız, duayı katarız, rızayı katarız, şehadeti katarız.
Kattık mı?
Kattık güle güle!..
Nereye güle güle ki?..
Nereye güle güle?..
Kul İhvani 08/03/2008 Sohbetinden Alıntı
- HAYY-DOST
- Özel Üye
- Mesajlar: 1856
- Kayıt: 16 May 2009, 02:00
SEVGİLİ ANKA KUŞU EVLADIM,
YAZIYI OKUDUM. ÇOK HOŞUMA GİTTİ. ALT SATIRLARA İNDİKÇE AMAN ALLAHIM YA ANKA COŞMUŞ , NASILDA CELALLENMİŞ DEDİM. AMA OKADAR KEYFLENDİM Kİ BİLEMEZSİN. SONUNDA YAZI MUHTEREMİN ÇIKTI. O ZATEN ZEL CELALİ VEL İKRAMIN EN SEVGİLİ KULLARINDAN BİRİ . HİÇ ŞAŞIRMADIM. YİNEDE HİZMETİN İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR CANCAZIM...A.E.OL
YAZIYI OKUDUM. ÇOK HOŞUMA GİTTİ. ALT SATIRLARA İNDİKÇE AMAN ALLAHIM YA ANKA COŞMUŞ , NASILDA CELALLENMİŞ DEDİM. AMA OKADAR KEYFLENDİM Kİ BİLEMEZSİN. SONUNDA YAZI MUHTEREMİN ÇIKTI. O ZATEN ZEL CELALİ VEL İKRAMIN EN SEVGİLİ KULLARINDAN BİRİ . HİÇ ŞAŞIRMADIM. YİNEDE HİZMETİN İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR CANCAZIM...A.E.OL
- Mecnun
- Özel Üye
- Mesajlar: 681
- Kayıt: 23 Ara 2007, 02:00
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
HAYYYY DOST!!!!
ŞÜKR/AN BİZ'DE!...
Bir AN içimde fırtına koparsa
Ama konuşamam dilsizim ANam
Hadi bir de zülf-ü Yâre saparsa
Ama konuşamam dilsizim ANam
Gün olur çekilir kabuk bağlarım
Gün olur uçarım coşar çağlarım
Gün olur dayanır yürek dağlarım
Ama konuş deme dilsizim ANam
BİRdir BİZde konuşAN-dinleyeni
Bulunur illa Sohbet demleyeni
Dinlerim her daim Hakk söyleyeni
Söz istemeyin ben dilsizim ANam
Daha gencim hata yapabilirim
BİZden gelsin UYarı ki dayANam
Eksik arayana çatabilirim
Şu AN dinliyorum dilsizim ANam
Biraz konuşsammı dediğim ANda...
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
ankakusu yazdı:
HAYYYY DOST!!!!
ŞÜKR/AN BİZ'DE !...
Bir AN içimde fırtına koparsa
Ama konuşamam dilsizim ANam
Hadi bir de zülf-ü Yâre saparsa
Ama konuşamam dilsizim ANam
Gün olur çekilir kabuk bağlarım
Gün olur uçarım coşar çağlarım
Gün olur dayanır yürek dağlarım
Ama konuş deme dilsizim ANam
BİRdir BİZde konuşAN-dinleyeni
Bulunur illa Sohbet demleyeni
Dinlerim her daim Hakk söyleyeni
Söz istemeyin ben dilsizim ANam
Daha gencim hata yapabilirim
BİZden gelsin UYarı ki dayANam
Eksik arayana çatabilirim
Şu AN dinliyorum dilsizim ANam
Biraz konuşsammı dediğim ANda...
ZEVK- 1137
Şaştım "ANKA"nın "NUN"una, TEVHİD için "KAF"a gelmiş
Lûtf-ü Likâsında LEYLÂ, MECNUN'un TAVAFA gelmiş
Muhabbet-i MUHAMMED'e mazhar ola gel İHVÂNÎ
"BENLİK" inden arınanlar RABB'ısına SAFA gelmiş...
Canda CANım hizmet kuşu evladım ŞÜKR ANımızda SAFA OLsun İNŞAALLAH!....
En son nur-ye tarafından 01 Tem 2009, 22:26 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
- evri
- Yeni Üye
- Mesajlar: 3
- Kayıt: 10 Haz 2009, 02:00
- der-ya
- Özel Üye
- Mesajlar: 853
- Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01
Re: ANlayış!..
Rasûlü Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem buyurur:– Kul, Allah teâlâya itaat etdiği zaman Allah ona marifetullahi bahseder. Taati terkedince, daha önce vermis bulunduGu bu marifetullahi geri almaz. Bilakis kiyamet gününde, aleyhinde bir delil olarak kullanmak üzere kalbinde birakir.
Kiyamet günü olunca da kendisine der ki:– Seni marifetullah ile mümtaz kilmis onu sana bahsetmistim. BildiGinle niçin amel etmedin? ilminle niçin âmil olmadin?Ömrünü fuzuli, bos arzular pesinde geçirmis bir ihtiyar vardi. En sonunda yaptiklarina pisman olarak tevbe etti. Melekler:
– Ey ihtiyar! Elden ayaktan düsdün, kuvvetden kesildin, arzun kalmadi, simdi de tevbe etdin, dediler.
Cenab-i Hakkin emri ulasir:
– Ey Melekler, benim ihtiyar kulumu birakin, onu ayiplamayin! izzet ve celâlime yemin ederim ki yüz sene sonra gelseydi, beni kerim ve maGfiret edici bulurdu. Ey melekler sahid olun! Onun tevbesini kabul eyledim ve baGisladim. Onu cennet ve cemâlime lâyik eyledim buyurur.
Ey saçi ve sakali beyaz
Dergâh-i ilâhiden kaçan bu halin ile
Allah teâlâ diyor, çokdur benim keremim
Ümidsiz olma ve gel, tevbe et özür dile.
ihtiyacini Rabbin dergâhina sen arzet,
Lutf-i ilâhî sana, hiç çirkinlik göstermez
islesen bin günah ve bin türlü rezâlet
Tevbe etsen makbüldür, hiç biri red edilmez.
(Riyazü’n- Nasihin)
Rasûlü Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz buyurdu ki :
“iblis tard edildiGi zaman, “izzetine yemin ederim ki, insanlarin cani bedenlerinde durdukça kalblerinden çikmam,” dedi. Allah teâlâ da buna karsilik “canlari bedenlerinde bulundukça, izzetime yemin ederim ki, tevbe kapisini onlara kapamam,” buyurdu.
Bir hadis-i serifde:
– Kul vardir ki günah sebebi ile cennete girer, buyurdu.
– Bu nasil olur ey Allah’in Rasûlü? dediler.
Gene buyurdular:
– Günah isler ve sonra pisman olur ve onu hep gözünün önünde tutar, nihayet cennete girer, o zaman seytan, keske onu bu günaha sokmasaydim, der. (Kimya-yi Saadet’den)
Rasûlü Ekrem efendimiz :
– Size en büyük derdinizi haber vereyim mi? buyurdular.
Ashab-i Kiram:
– Bizim en büyük derdimiz nedir? dediler.
– Derdiniz günah derdidir, buyurdular. Ashab-i kiram :
– Bunun ilâci nedir? dediler.
Resûlü Ekrem efendimiz:
– Günah isleyenin gece karanliGinda dili ile istiGfar etmesidir, buyurdular. (Riyâzü’n-Nasihîn)
Ya Rab! Günahimiz çok, sayiya gelmez. Fakat senin rahmetin, afvediciliGin nihayetsiz, sinirsiz. Hem bizleri tevbe kapinda daim eyle, hem de islemis olduGumuz günahlari tekrar ettirme, bizleri hifz eyle,Kimseye bizleri horlatma bizler senin kapına geldik sendet medet dileniriz.Bizim hakkımızda kötü fikre kapılanlara en kısa zamanda gerçekleri göster ve onlarıda doğru yolundan saptırma,hidayet nasip eyle Rabbim,Kur’an hürmetine Rabbim,Peygamberim hürmetine Rabbim. .Âmin.
Tövbe kapısından girdik bir daha günaha dönmeyiz inşallah.
Kur’an Kerime kitabımız dedik Hz Muhammed’e Peygamberimiz onun yolundan Rabbim(c.c.) bizleri ayırmaz inşallah…
Hasbinallahu ve ni’mel vekil.. Ni’mel mevla ve ni’mel nasir..
ALLAH BİZE YETER O NE GÜZEL VEKİLDİR. NEGÜZEL DOST VE NEGÜZEL YARDIMCIDIR…
Kiyamet günü olunca da kendisine der ki:– Seni marifetullah ile mümtaz kilmis onu sana bahsetmistim. BildiGinle niçin amel etmedin? ilminle niçin âmil olmadin?Ömrünü fuzuli, bos arzular pesinde geçirmis bir ihtiyar vardi. En sonunda yaptiklarina pisman olarak tevbe etti. Melekler:
– Ey ihtiyar! Elden ayaktan düsdün, kuvvetden kesildin, arzun kalmadi, simdi de tevbe etdin, dediler.
Cenab-i Hakkin emri ulasir:
– Ey Melekler, benim ihtiyar kulumu birakin, onu ayiplamayin! izzet ve celâlime yemin ederim ki yüz sene sonra gelseydi, beni kerim ve maGfiret edici bulurdu. Ey melekler sahid olun! Onun tevbesini kabul eyledim ve baGisladim. Onu cennet ve cemâlime lâyik eyledim buyurur.
Ey saçi ve sakali beyaz
Dergâh-i ilâhiden kaçan bu halin ile
Allah teâlâ diyor, çokdur benim keremim
Ümidsiz olma ve gel, tevbe et özür dile.
ihtiyacini Rabbin dergâhina sen arzet,
Lutf-i ilâhî sana, hiç çirkinlik göstermez
islesen bin günah ve bin türlü rezâlet
Tevbe etsen makbüldür, hiç biri red edilmez.
(Riyazü’n- Nasihin)
Rasûlü Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz buyurdu ki :
“iblis tard edildiGi zaman, “izzetine yemin ederim ki, insanlarin cani bedenlerinde durdukça kalblerinden çikmam,” dedi. Allah teâlâ da buna karsilik “canlari bedenlerinde bulundukça, izzetime yemin ederim ki, tevbe kapisini onlara kapamam,” buyurdu.
Bir hadis-i serifde:
– Kul vardir ki günah sebebi ile cennete girer, buyurdu.
– Bu nasil olur ey Allah’in Rasûlü? dediler.
Gene buyurdular:
– Günah isler ve sonra pisman olur ve onu hep gözünün önünde tutar, nihayet cennete girer, o zaman seytan, keske onu bu günaha sokmasaydim, der. (Kimya-yi Saadet’den)
Rasûlü Ekrem efendimiz :
– Size en büyük derdinizi haber vereyim mi? buyurdular.
Ashab-i Kiram:
– Bizim en büyük derdimiz nedir? dediler.
– Derdiniz günah derdidir, buyurdular. Ashab-i kiram :
– Bunun ilâci nedir? dediler.
Resûlü Ekrem efendimiz:
– Günah isleyenin gece karanliGinda dili ile istiGfar etmesidir, buyurdular. (Riyâzü’n-Nasihîn)
Ya Rab! Günahimiz çok, sayiya gelmez. Fakat senin rahmetin, afvediciliGin nihayetsiz, sinirsiz. Hem bizleri tevbe kapinda daim eyle, hem de islemis olduGumuz günahlari tekrar ettirme, bizleri hifz eyle,Kimseye bizleri horlatma bizler senin kapına geldik sendet medet dileniriz.Bizim hakkımızda kötü fikre kapılanlara en kısa zamanda gerçekleri göster ve onlarıda doğru yolundan saptırma,hidayet nasip eyle Rabbim,Kur’an hürmetine Rabbim,Peygamberim hürmetine Rabbim. .Âmin.
Tövbe kapısından girdik bir daha günaha dönmeyiz inşallah.
Kur’an Kerime kitabımız dedik Hz Muhammed’e Peygamberimiz onun yolundan Rabbim(c.c.) bizleri ayırmaz inşallah…
Hasbinallahu ve ni’mel vekil.. Ni’mel mevla ve ni’mel nasir..
ALLAH BİZE YETER O NE GÜZEL VEKİLDİR. NEGÜZEL DOST VE NEGÜZEL YARDIMCIDIR…
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s