EHL-İ BEYT KİMDİR?

Cevapla
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

EHL-İ BEYT KİMDİR?

Mesaj gönderen Tahiri »

Resim

EHL-İ BEYT KİMDİR?

Ehl-i Beyt, Rasûlullah sallallâhu aleyhi vesellem Efendimizin âilesi ve evlâtlarıdır. Mü’minlerin anneleri Hz. Fâtıma, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin radyallâhu anhum Ehl-i Beytin şerefli ferdleridir.
(Râzî, Tefsir-i Kebir, XXV, 181)

Rasûlullah sallallâhu aleyhi vesellem Efendimizin şerefli nesebi Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin vasıtasıyla devam ettiği için, onların kıyamete kadar gelecek olan evlâtları da Ehl-i Beyt’in birer parçasıdır.
Onları sevmek her mü’minin vazifesidir.
Bu sevgi çok şerefli ve gereklidir.
Kalbinde azıcık Ehl-i Beyt sevgisi bulunmayan kimse, Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem ’in sevgisinde yalancıdır.

Aşağıda vereceğimiz âyet ve hadislerde görüleceği üzere, Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in kendisine tâbi olan amcaları ve onların çocukları da Ehl-i Beyt’ten sayılmıştır.

( Bkz:Ibn Atıyye, el-Muharraru’l-Veciz, IV, 384. (Beyrut, 1993))

ALLAHu Teâlâ, Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem) Efendimiz’in Ehl-i Beytini bizzat Kur'ân-ı Kerim’de zikretmiş ve onlara şu şekilde iltifatta bulunmuştur:

وَقَرْنَ فِي بُيُوتِكُنَّ وَلَا تَبَرَّجْنَ تَبَرُّجَ الْجَاهِلِيَّةِ الْأُولَى وَأَقِمْنَ الصَّلَاةَ وَآتِينَ الزَّكَاةَ وَأَطِعْنَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ إِنَّمَا يُرِيدُ اللَّهُ لِيُذْهِبَ عَنكُمُ الرِّجْسَ أَهْلَ الْبَيْتِ وَيُطَهِّرَكُمْ تَطْهِيرًا

Ve karne fî buyûtikunne ve lâ teberrecne teberrucel câhiliyyetil ûlâ ve ekımnes salâte ve âtînez zekâte ve atı’nallâhe ve resûleh(resûlehu), innemâ yurîdullâhu li yuzhibe ankumur ricse ehlel beyti ve yutahhirekum tathîrâ (tathîran): Evlerinizde vakarla oturun (evlerinizi karargah edinin), ilk cahiliye (kadınları)nın süslerini açığa vurması gibi, siz de süslerinizi açığa vurmayın; namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, Allah'a ve elçisine itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Gerçekten Allah, sizden kiri (günah ve çirkinliği) gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister.
(Ahzab 33/33)

Ey Peygamber hanımları! Namazı kılın, zekâtı verin; Allah’a ve Rasûlü’ne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.

Ümmü Seleme validemiz (r. anha) demiştir ki:Bu âyet-i kerime benim evimde indi. Hz Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin’i çağırdı. Onları Hayber yapımı geniş bir elbisenin altına topladı, kendisi de içine girdi ve:
İşte bunlar benim ehl-i beytimdirbuyurdu. Sonra inen âyet-i kerimeyi okudu ve:

Allahım! Onlardan kötülükleri gider. Onları tertemiz et!diye duâ etti. Ben:Yâ Rasûlallah, ben Ehl-i Beytten değil miyim? dedim.Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem),
Sen benim ehlimsin. Sen zaten hayır içindesinbuyurdu.
( Taberî, Câmiü’l-Beyân, Cüz:XXII, Shf:7; Ibnu Kesir, Tefsir, VI, 412-413.)

Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz, Ashâb-ı kirâmı ve ümmetini Ehl-i Beyt’in hukunu iyi koruma konusunda şiddetle uyarmıştır:

Zeyd b. Erkam (r.a) anlatıyor:Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem, Mekke ile Medine arasında Hummen denilen suyun başında bir hutbe verdi. Allah’a hamd, sena ve zikirden sonra şöyle buyurdu:

Ey insanlar! Dikkat ediniz; ben bir beşerim. Rabbimin ölüm elçisinin gelmesi ve benim ona icabet edip aranızdan gitmem yakındır. Sizlere hukuku ağır iki kıymetli emanet bırakıyorum. Birincisi Allah’ın Kitabı’dır. Onda nur ve hidayet vardır. Allah’ın Kitabına sımsıkı sarılın. Onunla meşgul olun, onu öğrenin, öğretin; hükümlerini anlayın. İkinci emanet Ehl-i beytimdir. Ehl-i Beytim hakkında Allah’tan korkmanızı hatırlatırım. Ehl-i Beytim hakkında Allah’tan korkmanızı hatırlatırım. Ehl-i Beytim hakkında Allah’tan korkmanızı hatırlatırım.
Zeyd b. Erkam’ı dinleyenler arasında bulunan Husayn b. Sebre,

Ey Zeyd, Rasûlullah’ın (s.a.v) zevceleri de Ehl-i Beytten midir?diye sordu, Zeyd (r.a),

Tabi ki Efendimizin hanımları da Ehl-i Beyttendir. Fakat Rasûlullah’ın (s.a.v) haklarının korunmasını istediği Ehl-i Beyt, kendilerine sadakanın haram olduğu kimselerdirdedi. Husayn,

Onlar kimdir?diye sorunca Zeyd b. Erkam (r.a),

Ali’nin ailesi, Akîl’in ailesi, Cafer ve Abbas’ın âilesidirdedi. Husayn,

Bunlara sadaka haram mıdır?diye sorunca, Zeyd (r.a),

Evetdedi.
(Müslim, Fedâilü’s-Sahâbe, 36; Nesâî, Sünen-i Kübrâ, Menâkıb, 9.)

Âlimlerin ekseriyetine göre Ehl-i Beyt, Rasûlullah (s.a.v) Efendimizin şerefli aileleri, kızı Hz. Fâtıma, damadı Hz. Ali, torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin (r.anhüm) ve kıyamete kadar oların sulbünden gelen zürriyetleridir.
Yani Hz. Hüseyin’in torunları olan SEYYİDler ve Hz. Hasan’ın torunları olan ŞERİFler Ehl-i Beyt’in günümüzdeki şerefli mensuplarıdır.
Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in şerefli nesli, kıyamete kadar hiç kesilmeyecektir.

Hz. Hüseyin’in (r.a) oğlu Ali Zeynelâbidîn (rah), babası Hz. Hüseyin’in şehid edilmesinden sonra, Şamlılar tarafından esir edilerek Dımeşk-Şam’a getirildi.
Onu böyle gören zalim bir Şamlı:
Sizin kökünüzü kazıyan ve fitnenin başını kesen Allah’a hamdolsun!diye, güya onların fitne başı olduğunu ima etmeye çalıştı. Zeynelâbidîn (rah), adama:

Sen Kur’ân’ı okudun mu?diye sordu, adam;

Evet, okudumdedi. Zeynelâbidîn (rah):

Sen, Allah Teâlâ’nın,Resûlüm, onlara de ki: ‘Ben bu davetime karşılık olarak sizden bir karşılık ve ücret beklemiyorum; sadece yakınlarıma sevgi göstermenizi istiyorum(Şûrâ 43/23)
âyetini okumadın mı?diye sordu. Adam,

Bu ayette sevilmesi emredilen yakınlar siz misiniz?diye sorunca, İmam,Evet, onlar bizizdedi.
( Taberî, Cüz:XXV, Shf:33 (Beyrut, 1995); Suyûtî, ed-Dürrü’1-Monsûr, VII, 348)

ذَلِكَ الَّذِي يُبَشِّرُ اللَّهُ عِبَادَهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ قُل لَّا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ أَجْرًا إِلَّا الْمَوَدَّةَ فِي الْقُرْبَى وَمَن يَقْتَرِفْ حَسَنَةً نَّزِدْ لَهُ فِيهَا حُسْنًا إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ شَكُورٌ

Zâlikellezî yubeşşirullâhu ibâdehullezîne âmenû ve amilûs sâlihât(sâlihâti), kul lâ es’elukum aleyhi ecren illel meveddete fîl kurbâ ve men yakterif haseneten nezid lehu fîhâ husnâ(husnen), innellâhe gafûrun şekûr(şekûrun) :İşte Allah, iman edip salih amellerde bulunan kullarına böyle müjde vermektedir. De ki: "Ben buna karşı yakınlıkta sevgi dışında sizden hiçbir ücret istemiyorum." Kim bir iyilik kazanırsa, biz ondaki iyiliği arttırırız. Gerçekten Allah, bağışlayandır, şükredene karşılığını verendir.(Şûrâ 43/23)

Bir gün İmam Azâm (ra) hocası İmam Cafer es-Sadık hazretlerinden ilim ve hadis dinlemeye gelmişti.
Hocası elinde bir asa ile çıkageldi.
İmam Azam (ra):
Ey Rasûlullah’ın evlâdı, siz henüz asâya ihtiyaç duyacak bir yaşta değilsinizdedi.
Cafer es-Sâdık (ra):


Evet dediğin gibidir, fakat bu elimdeki asa Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in asâsıdır; onu bereket için yanımda taşıyorumdedi. İmam Azam (rah), hemen ileri atılıp bastona sarıldı ve:Ey Rasûlullah’ın evlâdı, müsaade buyurun, onu öpeyimdedi.
Cafer es-Sâdık (rah) hemn kolunu açtı ve İmam Azam’a göstererek:


Vallahi sen bilirsin ki bu ten Hz. Peygamber’in hücrelerini taşıyan bir tendir ve şu gördüğün kıllar da onun kılındandır. Onu öpmüyorsun da asâyı öpmek istiyorsun!dedi. Bununla, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in zürriyetinin Hz. Peygamber’in (s.a.v) bir parçası olduklarını hatırlattı
(Bkz: Muhammed Besyûnî, es-Seyyidc Fâtımatu’z-Zehrâ, 37. (Beyrut, 1990))
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: EHL-İ BEYT KİMDİR?

Mesaj gönderen kulihvani »

ResimFırka-yı NÂCiYye gemisi.. SeLâM OLsun MuHaRReMe!..

ALLAH celle celâluhu
MuhaMMed aleyhi's-selâm
Ali kerremullahi veche
Fatıma aleyha's-selâm
Hasan aleyhi's-selâm
Huseyn aleyhi's-selâm ..


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ehl-i Beytim Nuh’un gemisi gibidir; ona binen kurtulur; uzak duran boğulup helâk olur.” buyurmuştur.
(Hâkim, Müstedrek, III, 151; İ. Ahmed, Müsned, III, 157; Tabarânî, el-Kebîr, No:2636-2638.)

Ve…
Hazret-i İmam Hüseyin aleyhi's-selâm, 10 Muharrem günü şehid edildi.


وَيُمِيتُلاَ اِلهَ اِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ يُحْيِى
وَهُوَ حَىٌّ لاَ يَمُوتُ بِيَدِهِ الْخَيْرُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَىْءٍ قَدِير
ٌ
“Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh. Lehül-mülkü ve lehül-hamdü yuhyî ve yümît. Ve hüve hayyün lâ yemûtü biyedihil-hayr. Ve hüve alâ külli şey’in kadîr..”


HÜSEYİN!. HÜSEYİN!.
aleyhi's- selâm..

Aşka -> aşkıyla asılmış
Muharrem kana basılmış
Ruhum gözlerim kesilmiş
Ağlar, Hüseyin!. Hüseyin!..

*

Kurusun gülüm çiçeğim
Ben gülşeni nideceğim
Zerre zerre şu yüreğim
Dağlar Hüseyin!. Hüseyin!...

*

Pâre pâre bin pâremi
Aşk derdi edip çaremi
Kanı dinmeyen yâremi
Bağlar Hüseyin!. Hüseyin!...

*

Yağmur yağmur çile çile
Çoştu aşkım döndü sele
Gönlüm dağlarından çöle
Çağlar Hüseyin!. Hüseyin!...

*

Kul İhvanî’m sır serilmez
-> Çilesiz sırra erilmez
-> Ölüler ölmüş dirilmez
Sağlar Hüseyin! Hüseyin!..


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim
3 İhlas 1 Fatiha-Şerif OKUyalım!..

Âmin!
Yâ Latîf Celle Celâlihu!
Yâ Kerîm Celle Celâlihu!
Yâ Rahîm Celle Celâlihu!
Yâ Vedûd Celle Celâlihu!
Âmin! Âmin!




Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: EHL-İ BEYT KİMDİR?

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

EHL-i BeYT aleyhumu's-selâm..

Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâm Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ve ALLAH celle celâluhu ile BİLElik BAĞımızdır.. bu SüNNetullahtır Şe’ÂNullahta her ÂN.. Kur'ân-ı Kerim ve Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâm ELEST ü MAHŞER HATMimizdir hamdolsun!..

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Şüphesiz, (âhirete) çağrılıp gitmem yakındır. Size iki büyük ve hukuku ağır emanet bırakıyorum. Birisi, Aziz ve Celil olan Allah’ın kitabı Kur’an. Diğeri de gözümün nuru ehl-i beytimdir. Allah’ın kitabı Kur’an; semadan yeryüzüne uzatılmış (ilâhî ve nuranî) bir iptir. Lâtif ve Habir olan (her şeyi bilen Rabbim) bana bildirdi ki: Kur’an’la ehl-i beytim (âhirette) Havz-ı Kevser’in başında bana gelene kadar birbirinden ayrılmayacak. Öyleyse, sizler (size emanet ettiğim) bu iki şeyde bana nasıl halef olduğunuza (benden sonra onlara nasıl davrandığınıza) iyi bakınız; onların hakkını korumaya dikkat ediniz!” buyurmuştur.

(Ahmed, Müsned, 111,17;V,182;Tabarânî, el-Mu’cemu’1-Kebir, V, 154 (No:4922, 4923). Bkz: Tirmizî, Menâkıb, 32 (No:3788. Aynı konuda biraz farklı bir rivâyet))

Ebû Bekir Sıddîk radiyallahu: “Resûlullah’ın Ehl-i Beytini sevip memnun ederek Resûlullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem ) hatırını gözetin. Vallahi, Resûlullah’ın yakınlarının haklarını korumak, benim için kendi yakınlarımın haklarını korumaktan daha sevimlidir.” demiştir.
(Buhârî, Fedâilü Ashâbi’n-Nebi, 12.)

Sünnet-i Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şudur ki:

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Sizin en hayırlınız, benden sonra Ehl-i beytime karşı en hayırlı davranan kimselerdir” buyurmuştur

(Hâkim, Müstedrek, III, 311; Ebû Ya’lâ, Müsned, No:5924)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah’a yemin ederim ki, bana ve ehl-i beytime buğzeden ve bizi kızdıran kimse, muhakkak cehenneme girer.” buyurmuştur.
(Hâkim, Müstedrek, III, 150; ibnu Hıbbân, el-İhsân, XV, 435. (No:6978).)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ehl-i Beytim Nuh’un gemisi gibidir; ona binen kurtulur; uzak duran boğulup helâk olur.” buyurmuştur.
(Hâkim, Müstedrek, III, 151; İ. Ahmed, Müsned, III, 157; Tabarânî, el-Kebîr, No:2636-2638.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Rabbim bana, Ehl-i Beytim içinde kim Allah’ın birliğini ve benim peygamberliğimi kabul ederse ona azab etmeyeceğini vaadetti.” buyurmuştur.
(Hâkim, Müstedrek, III, 150.)

Ashab-ı güzîn bunu fiilen yaşamış ve Hadis-Tefsir İslâm âlimlerimiz bize örnek olsunlar diye ömrüler harcamışlar en sağlam kaynaklarla aktarmışlardır:

Ashabın hafız ve ileri gelen âlimlerinden Zeyd b. Sâbit’e radiyallahu anhu binmesi için bir hayvan getirildi. Abdullah b. Abbas radiyallahu anhu hemen üzengisini tutup binmesine yardımcı olmaya çalıştı. Zeyd radiyallahu anhu, “Ey Resûlullah’ın amcaoğlu, lütfen böyle yapma, üzengiyi bırak!” dedi. İbn Abbas radiyallahu anhu: “Biz âlimlerimize ve büyüklerimize karşı böyle davranmakla emrolunduk” dedi. Bunun üzerine Zeyd b. Sâbid radiyallahu anhu, “Elini bana verir misin?” dedi ve İbn Abbas elini uzatınca onu öptü ve, biz de Hz. Peygamber’in ehl-i beytine karşı böyle davranmakla emrolunduk” dedi.
(İbnu Abdilberr, Beyâni’l- İlm, I, 127; Kandehlevî, Hayâtu’s-Sahâbe, II, 440. Son kısmı hâriç bkz: ibnu Hacer, el-lsâbe, No:2888; (Beyrut, 1995); Hâkim, Müstedrek, III, 423.)

Resim---Müfessir İbn Kesir (radiyallahu anhu) demiştir ki: “Ehl-i Beyte karşı hayır tavsiyede bulunan, onlara karşı iyiliği, hürmet ve ikramı emreden kimseyi yadırgamayız. Çünkü onlar tertemiz bir zürriyetten gelmektedirler. Onlar, övünme, neseb ve itibar yönünden yeryüzündeki en şerefli hânenin evlâdlarıdır. Özellikle Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in şerefli sünnetine tâbi olan ve ondan hiç ayrılmayan Ehl-i Beyt, bu hürmet ve hizmete en lâyık kimselerdir. Çünkü Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz sahih bir hadiste: “Size iki tane hukuku ağır emanet bırakıyorum. Birisi Allah’ın Kitabı, diğeri de Ehl-i Beytimdir. Kur’an ve Ehl-i Beytim, kıyamette havzın başında bana kavuşana kadar birbirinden ayrılmayacaktır” buyurmuştur.
(İbnu Kesir, Tefsir, VII, 201. (Riyad, 1997))

Müfessirlerin imamı Fahruddin er-Râzî (radiyallahu anhu demiştir ki:
ذَلِكَ الَّذِي يُبَشِّرُ اللَّهُ عِبَادَهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ قُل لَّا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ أَجْرًا إِلَّا الْمَوَدَّةَ فِي الْقُرْبَى وَمَن يَقْتَرِفْ حَسَنَةً نَّزِدْ لَهُ فِيهَا حُسْنًا إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ شَكُورٌ
Resim---
“Zâlikellezî yubeşşirullâhu ibâdehullezîne âmenû ve amilûs sâlihât(sâlihâti), kul lâ es’elukum aleyhi ecren illel meveddete fîl kurbâ ve men yakterif haseneten nezid lehu fîhâ husnâ(husnen), innellâhe gafûrun şekûr(şekûrun).
İşte Allah'ın, iman eden ve salih amel işleyen kullarını müjdelediği budur. De ki: “Ben, ona (tebliğe) karşı bir ücret istemiyorum, yakınlıkta sevgiden başka. Ve kim hasene işlerse onun için güzellikleri artırırız. Muhakkak ki Allah, Gafûr'dur (mağfiret eden), Şükredilen'dir.”
(Şûrâ/ 42/23)

Âyet-i kerimesi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Eh-i Beytini ve Ashabını sevmenin vâcib olduğunu göstermektedir.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Fatıma benden bir parçadır; onu üzen beni de üzer” buyurmuştur.
(Ibnu Kesir, Tefsir, VII, 201)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Hz. Ali’yi, Hasan ve Hüseyin aleyhumu's-selâmları sevdiğini belirtmiştir. Efendimizin sevdiği kimseleri sevmek, bütün ümmete vâcibtir. Sonra, her namazın sonunda Hz. Peygamberin Ehl-i Beyti’ne salât ve selâm okunması, bütün ümmete emredilmiştir. Bu büyük bir makamdır; onlardan başka hiç kimseye nasib olmamıştır. Bütün bunlar gösteriyor ki, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin Ehl-i Beyti’ni sevmek vâcibtir.

Yukarıdaki âyetin içine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimize iman ve itaat eden bütün Sahâbe-i Kiram da girmektedir. Onlar da Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin yakınlarıdır. Kısaca, Ehl-i Beyt’i ve Ashâb-ı Kiram’ı sevmek vâcibtir.


Bir hadiste: Ehl-i Beytim Nûhun gemisine benzemektedir. Ona binen kurtulur; binmeyen suda boğulur
buyrulmuştur. Bir diğer hadiste ise: Ashabım yıldızlar gibidir; hangisine tâbi olursanız doğru yolu bulursunuz buyrulmuştur. Şu anda bizler, ilâhî teklif denizinde bulunuyoruz. Bu arada şüphe ve şehvet dalgaları da devamlı bize çarpıp durmaktadır. Denizde giden bir kimsenin iki şeye ihtiyacı vardır. Birisi, kusuru bulunmayan ve içine su geçilmeyecek şekilde sağlam bir gemi.

Diğeri de, yön tayin edecek açık parlak yıldızlar. Bir kimse sağlam bir gemiye biner ve parlak yıldızlarla yönünü belirlerse, hedefine selâmet içinde ulaşır. Bunun gibi, biz ehl-i sünnet cemaatı da, Hz. Peygamberin Ehl-i Beytinin muhabbet gemisine bindik ve gözlerimizi hidâyet semasının yıldızlan olan Ashâb-ı Kirama diktik; böylece yol alıyoruz. Bu durumda Allah Teâlâ’dan ümidimiz bizleri dünya ve âhirette selâmete ulaştırmasıdır.”

(Fahruddin er-Râzî, Tefsir-i Kebir, XXVII, 143.)

İmam Şafiî (radiyallahu anhu) başka bir sözünde Ehl-i Beyt sevgisinin farz olduğunu şöyle dile getirir: “Ey Resûlulllah’ın Ehl-i Beyti! Sizi sevmek bize farzdır. Allah indirdiği Kur’an’da böyle emretmiştir. Size salât okumadan namaz kılanın namazının kabul olmaması, sizin için en büyük bir övünç kaynağıdır ve bu size kâfidir.”
(Muhammed Afif ez-Za’bî, Divânu’ş-Şâfii, 72)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: EHL-İ BEYT KİMDİR?

Mesaj gönderen kulihvani »

إِنَّ اللَّهَ وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيمًا
Resim---
“İnnallâhe ve melâiketehu yusallûne alen nebiyyi, yâ eyyuhâllezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ(teslîmen).: Muhakkak ki Allah ve melekleri, Nebî'ye (Peygamber'e) salat ederler. Ey âmenû olanlar (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler), siz (de) O'na salat edin! Ve (O'na) teslim olarak salat edin!” (Ahzâb 33/56)

Allah ve melekleri devamlı Peygamber’e salât ediyor; ey müminler siz de ona salât edin ve tam bir teslimiyetle selâm verin. Âyeti nazil olunca, Ashab’tan bazıları, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimize gelerek: “Yâ Rasûlullah! Size nasıl selâm vereceğimizi biliyoruz, fakat size, Ehl-i Beytinize nasıl salât okuyalım?” diye sordular. Efendimiz Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Şöyle deyin: “Allahım! Efendimiz Muhammed’e ve onun âline (ailesine ve zürriyetine) salât et. Peygamberin İbrahim’e ve âline salât ettiğin gibi. Allahım! Efendimiz Muhammed’e ve onun âline (ailesine ve zürriyetine) bereket ihsan et, onları mübarek kıl. Peygamberin İbrâhim’e ve âline bereket verdiğin gibi.”
(Buhârî, Ehâdisü’l-Enbiyâ, 10; Müslim, Salat, 65-69.)

Bu âyet ve hadislerden hareketle İmam Şafiî (radiyallahu anhu), namazın son oturuşunda Efendimize salât okumayı namazın farzlarından saymıştır. Getirilecek salâtın en kısasının, tercih edilen görüşe göre: Allahümme salli alâ Muhahemmedin ve âlihi olduğu belirtilmiştir.
(Şirbînî, Muğni’l-Muhtâc, I, 270 (Beyrut, 1997. Tahriçli Baskı); Zuhaylî, el-Fıkhu’l-Islâmî ve Edilletühû, I, 670.)Yukarıda geçen sözle bu kasdedilmiştir.

Meşhur şair Ferazdak, Ehl-i Beyt’ten Zeynelâbidin’i tanıtırken bir beytinde şöyle söyler: “O öyle bir ailedendir ki, onları sevmek din, onlara buğzetmek küfürdür. Onlara yakınlık kurtuluş ve emniyettir.”
(Ebû Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ, III, 139; Ibnu Hacer el-Heytemî, es-Savâiku’l-Muhrika, II, 574)

ELest Bezminden Mahşer Meydanına kadar Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâm VeLÂyet Kablosundaki Nübüvvet CAN CERRyÂNımızdırlar.. Mehdî aleyhi's-selâm HaLK için zincirin son halkasıdır:

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Dünyada kıyametin kopmasına bir gün de kalsa, muhakkak Allah o bir günü Uzatacak ve benim Ehl-i Beytimden birisini ortaya çıkaracaktır. Onun ismi benim ismime, babasının ismi de babamın ismine uyar. Daha önce zulüm ve haksızlıkla dolu olan yeryüzünü adaletle doldurur.” buyurmuştur
(Ebû Dâvud, Kitâbu’l- Mehdî, 4; Tirmizî, Fitcn, 52.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Mehdî benim sulbümden Fâtıma’nın evlâtlarından gelecek birisidir.” buyurmuştur.
(Ebû Dâvud, Kitâbu’l- Mehdî, 6; Ibnu Mâce, Fiten, 34)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Mehdî benim Ehl-i beytimdendir; o açık alınlı ve kıvrık burunludur. Daha önce zulüm ve haksızlıkla dolu olan yeryüzünü adaletle ve doğrulukla dolduracak ve yedi sene hüküm sürecektir.” buyurmuştur.
(Ebû Dâvud, Kitâbu’l- Mehdî, 6.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Âhir zamanda Ehl-i Beytimden çıkacak ve müminleri toplayacak olan kimseye yardım etmek, davetine uymak her mümine vâcibtir. ” buyurmuştur.
(Ebû Dâvud, Kitâbu’l-Mehdî, 12; Ali Nasıf, et-Tâc, V, 344)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ehl-i Beytim yeryüzündekiler için bir emniyettir. Onlar gidince, yeryüzündekilerin sonu gelir; kıyamet kopar.” buyurmuştur.
(Taberânî, el-Mu’cemu’s-Sağîr, no: 318, el-Evsat, IV, 204.)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: EHL-İ BEYT KİMDİR?

Mesaj gönderen kulihvani »

ALLAH celle celâluhu ile Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme; Sıdk ile Teslim olanlar, Tahkik İman edenler, İhlasla Tâbi olanlar ve dosdoğru İtâat eden Muttakî Müminlerde Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin günümüzde yaşayan BİZ BİR-İZ Ehl-i Beytindendir:

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bütün muttakîler, MuhaMMed’in âlidir (ehl-i beytidir.)” buyurmuştur.
(Ali el-Muttakî, Kenzü’l-Ummâl, III, 89; (No:5624); Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, X,269.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ehl-i Beytimden bazıları kendilerinin bana insanların en evlâsı (en sevgilisi) olduğunu düşünüyorlar. Hâlbuki durum öyle değildir. Şüphesiz benim içinizdeki dostlarım, muttakilerdir. Onlar (neseb ve yer olarak) kim olursa olsun, nerede bulunursa bulunsun, değişmez.” buyurmuştur.
(Taberânî, el-Mu’cemu’s-Sağîr, no: 318, Deylemî, Müsned, I, 287 (No:904)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Muaz b. Cebel’i Yemen’e gönderirken, onunla birlikte uğurlamaya çıktı. Kendisine tavsiyelerde bulundu. Muaz radiyallahu anhu binekte, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ise yerde yaya yürüyordu.
Uğurlama yerine geldiklerinde Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
Yâ Muaz! Belki bu seneden sonra benimle burada karşılaşıp görüşemeyeceksin!” buyurdu. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ayrılığından (ve bu işaret yollu vefat haberinden) dolayı Muaz radiyallahu anhu ağladı. Sonra Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem geri dönüp, Medine’ye yönelerek: “Benim için insanların en evlâsı (en yakını) her kim olursa olsun, nerede bulunursa bulunsun, muttaki olanlardır.” buyurdu.

(İ.Ahmed, Müsned, V, 235; Ali el-Muttakî, Kenz, III, 91)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e olan sadakati ve sevgisi İran asıllı Selman-ı Fârisî radiyallahu anhu, Ehl-i Beytin içine katmıştır. Selman radiyallahu anhu İslâm’a girişiyle ve Hendek harbindeki ince siyaseti ile bütün ashabın gönlüne girmişti. Muhacirler: “Selman bizdendir.” diye onu kendileri gibi görmüşlerdi. Ensâr ise: “Hayır, aslında Selman bizdendir.” diye ona sahip çıkmak istemişlerdi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bizzat araya girerek: “Selman bizdendir; Ehl-i Beytimizdendir” buyurmuştur.
(Ibnu Sa’d, Tabakât, IV, 83; Muhammed eş-Şâmî; Sübülü’1-Hüdâ, IV, 365.)

Onu, has dairenin içine aldı; kıyamete kadar hayırla anılacak grubun içine kattı.

İman, sevgi ve takva yolunda Hasbî Hizmet ile herkes bu şereften bir derece pay sahibi olabilir.
Bu kapı herkese açıktır:


وَمَا لَهُمْ أَلاَّ يُعَذِّبَهُمُ اللّهُ وَهُمْ يَصُدُّونَ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَمَا كَانُواْ أَوْلِيَاءهُ إِنْ أَوْلِيَآؤُهُ إِلاَّ الْمُتَّقُونَ وَلَكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لاَ يَعْلَمُونَ
Resim---“Ve mâ lehum ellâ yuazzibehumullâhu ve hum yasuddûne anil mescidil harâmi ve mâ kânû evliyâehu, in evliyâuhû illâl muttakûne ve lâkinne ekserehum lâ ya'lemûn(ya'lemûne).: Ve onlar, Mescid-i Haram'dan men ediyorlarken (engel oluyorlarken) ve onlar, O'nun (Allah'ın) dostları değilken; Allah, niçin onlara azab etmesin? O'nun dostları ancak takva sahibi olanlardır. Ve fakat, onların çoğu bilmezler.” (Enfâl 8/34)

Resim---Allahın dostları ancak muttakîlerdir.
Âyeti nazil olunca,
Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Benim dostlarım ancak muttakilerdir.” buyurmuştur.

(Hâkim, Müsterdek, II, 328; Ibnu Kesir, Tefsir, IV, 51)

İslâm Dininin esâsının-temelinin, iman ve takva olduğunu belirtmiştir..
Resim
Cevapla

“Ehl-i Beyt (A.S.)” sayfasına dön