" koku "

Cevapla
Kullanıcı avatarı
yagmur
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 14
Kayıt: 27 Oca 2009, 02:00

" koku "

Mesaj gönderen yagmur »

koku nedir? Peygamber efendimiz (s.a) buyurdular ki:
Dünyanızdan bana üç şey sevdirildi: güzel koku, helal nisa (kadın), gözüm nuru olan namaz.
koku konusunu aydınlatabilirmisiniz?
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Mesaj gönderen Gul »

Sevgili yagmur kardeşim,

Münir Derman hocamızın kokuyu da içine alan bir yazısını sev-güzel kardeşimiz foruma aktarmış. Forum içerisinde bu konu ile ilgili pek çok bilgi bulunmaktadır. İnşaallah denk geldikçe birbirimizle paylaşırız.


sev-guzel yazdı:RENK - SES - KOKU

Renk ve renkler vardır.
Bunlar gözün seçtiği ve ruha bildirdiği mefhumlardır.
Fen labaratuvarının raporuna göre yedi renk vardır.
Bir menşurdan (kristalden) geçirilen ziyâda görülür.
Tabiî olarak da bu tahlil ebe kuşağında görülür.
Renk, madde değildir.
Maddede görüntüdür.
Dünya yüzünde nebatlarda, madenlerde bütün canlılarda görünür.
El ile tutulmaz. Görünür.
Kokular da aynıdır.
Yalnız göz ile görünmez.
Burun ile duyulur.
El ile tutulmaz.
Ama renk ve koku vardır.

Çirkin ve güzel vardır. Görünür, el il tadılmaz.
Ses vardır, göz ile görünmez, el ile tutulmaz.
Kulak ile duyulur. Amma vardır.
Karanlıkta renk görünmez. Koku duyulur.
Ses de duyulur. Karanlıkta...
Koku ve ses hava olmayan yerde duyulmazlar, hissedilmezler.
Gözün görmediği renkler kulağın duymadığı sesler, burnun alamadığı kokular da vardır.
Bu ne demek?
Evet öyledir. Vardır.
Maddede görünen renkler, bazılarında devamlıdırlar.
Bazılarında değişirler.
Sararırlar, Solarlar. Kaybolurlar.
O hâlde renkler de fânidirler.
Kokular da öyledirler.
Yalnız sesler bâkidirler.
Sesler, kelâmın duyuluşudur.
Kelâm kadîmdir.
Yani evveli âhiri yoktur.
Ezelden vardır.
O hâlde bâkidir.
Fâni değildir.
Bütün kâinat ezeli ve kadim olan ALLAH'ın kudret ve kuvvetlerinin takdir olunan müddet zarfında mekânda görünüşüdür.
Sözü bitirmeden şunları biraz düşünmenizi dilerim.
Bazı çiçekler vardır, kokar. Bazıları vardır kokmaz.
Bütün meyyaların meyvaya dönecek çiçekleri kokmaz. Bazıları kokar.
Yer altı ve yer üstü nebati yiyecekler de öyledir.
Bunları tetkik ediniz.
Sessiz sözsüz, görünür görünmez bir şey fısıldar.
Bu fısıltı olanı duymaya çalışınız.


30.10.1978


Uçsuz Bucaksız kâinatın maddî oluşu hakkında bir çok ilmî nazariyeler vardır:
Şahab-ı Muz'i, Kant Laplas, Aranyus, Monat, Atom…
Canlılık hakkında nazariyeler de vardır:
Protoplâzmadan tek hücre. Sularda hayat. Jeolojik devirler. Bu devirlere göre canlılık. Nihâyet maymun nazariyeleri... Nihâyet insan..? Bunların hepsi maddî ve canlılık.

Nebat, Hayvan, İnsan, Madde oluşlarının mırıltılarıdır bütün bunlar....
Meçhullerle meçhul nazariyeler fikirler, düşüncenin esir oluşudur.
Bütün bunlar, kâinatın nasıl olduğu düşüncesi ile meçhullerin kavgasından başka birşey değildir.
“Herşey vardır!” demekle bu düşünceden beşer ancak kurtulur.
Havanın içinde yaşarız. Havayı göremeyiz.
Balık su içinde suyu görmez.
Ne tuhaftır: Balık görmediği sudan çıkarsa ölür.
İnsan görmediği hava içindedir. Havasız kaldı mı ölür.
Suda yaşayan hayvanlar vardır. Sudan çıkarlar yaşarlar...
Havada yaşayanlar vardır, suya girerler yine yaşarlar.
Foklar. Yunuslar. Karabataklar. Kurbağalar. Timsahlar...
Balık bazen suda boğulur.
Havada yaşayanlar da bazen havada boğulur.
Bunların hepsi bir zincirin halkalarıdır ki bazı halkalar görülmez, tutulmaz akla girmez...
Ve uzatmayalım sözleri...
Dinleyin!..

Çoban deriz...
İnsanlar kendi aralarında onu hakir görürler.
“Bilgisiz ma’lumatsız insanın en basiti çobandır!” derler.
Hâlbuki çoban ve çobanlık alçak görüldüğü kadar yüksek, hafif görüldüğü ve kimsenin farkına varmadığı kadar mübârek bir meslektir.
Bir çobana sormuşlar :
“ALLAH var mıdır?”
Derhâl düşünmeden cevap vermiş :
“Ben deli değilim. Deli bile bu suale güler geçer ve soran için zavallı der... Onun için de gözünde yaş belirir!”
Ağaca sor bu suali: Ağaç ALLAH'ın kelâmında:
“Ven necmü veş şecerü yescudan... Ağaç ve çemenler secde ediyorlar siz bunu göremezsiniz...” cevabını verir.
Karıncaya, böceğe sor: Hemen suali soranın yanından kaçar...

Arıya sor: “Sen insan mısın, bana dokunsan bile tenezzül edip seni iğnemle sokacak kadar küçülmedim!” der.
ALLAH Üniversitesi’nden me’zun, mütehassıs...
Riyaziye (matematik). Hendese (geometri). Mühendis. Mimar. Kimyager. Farmalog. Nebatata büyük tahlilci…
Lokman Hekim bilgisiyle mücehhez. Çalışkan değişmeyen bir disiplin ve intizam içinde bir topluluğa bağlı; vücudu akıl yoran bir labaratuvar olan ARI...
Her çiçekteki hassayı bilip usare alıp çiçekleri biraz hırpalayan ARI...
Aynı zamanda çiçeklere cinsiyet bakımından meyva tohumu için sağdıçlık yapar.
Ayaklarına bulanan çiçeklerdeki polenleri erkeğinden dişisine taşır.
Vücud labaratuvarında i’mal ettiği nesne bal, bin derde devâdır...
Akrebe sor: Derhâl intihar eder.
Akrep, yaratıklar içinde en onurlu hayvandır.
ALLAH'ın küçük bir ihtizazını duyduğu insanı sokmaz.
Soksa bile derhâl ölür.
Etrafına ateş çemberi konsa derhâl intihar eder.
Sebep: Cenab-ı ALLAH hayvanların tekrar dirilmesine murad etmemiştir. Onlar için cehennem yoktur.
Ateş çemberi içinde kaldığı zaman, Cenab-ı ALLAH'ın:
“Ateş yoktur!” emrinin yalan ve ona inanmamak meselesi ortaya çıktığından o inkâra katılmamak için intihar eder.
Yılana sor: “Ben, Sevir mağarasında topuğunu yuva deliğime koyan Resûlü Ekrem'in refikini niçin ısırdım?” der...
Ve kıvrılır gider.
Örümceğe sor: Ağını paramparça eder.
Bu yumağı ne kadar sararsan sonu gelmez biraz düşün!..

Güle sormuşlar: “ALLAH var mı?”
Gül birden solmuş, erimiş toprakla bir olmuş.
Bir tek kuru yaprağının üstünde bir damla şebnem görülmüş...

Yanan fırın yanında ekmek kırıntıları yiyen bir serçeye sormuşlar aynı suali...
Birden dalmış yanan fırının içine serçe. Yanmış kül olmuş...

Otlayan eşeğe sormuşlar aynı suali...
Gerilmiş orada bulunan yardan aşağı dört nala atmış kendini...
Meşhur Alman filozofu Kant, kitabında :
“ALLAH vardır” der isbat eder.
“ALLAH yoktur” der isbat eder.

Bu çelişkilerin içinde birşey gizlidir...
Kâinata tabiat deyip kendi nefis ve gaflet zincirinin içinden çıkamayan okumuşlar düşünmelidirler ki, insanoğlu ALLAH'a inanmak mekanizması ile yaratılmıştır.
Bunu bilmezler...
Aslında inkâr diye bir şey insanlara yaraşmaz.
Herşey, görünür görünmez ALLAH'ı tesbih ediyor.
“ALLAH var mıdır? ALLAH'a inanıyor musun?” gibi sual insanoğluna yakışır bir sual değildir.
Var olmayan bir şey hakkında böyle sual mevzu’bahis değildir...
Var, yok kelimeleri bile var olan birşey hakkında söylenemez.
ALLAH yoksa hiçbir şey yoktur. Ve bu düşünce de olmazdı...
Bu gibi sorular tamamiyle şirktir.
Ve bunların hepsi ALLAH'ın var olduğunun en büyük delilidir.
Herşey ne varsa ALLAH'ın görünüşüdür.
Her şeyde ALLAH'ı görmek mümkündür.
Ciğerlerine doldurduğun hava ALLAH'ın var olduğuna kâfi delil değil midir?..
Herşey kâinata perdedir.
Perdelerin sonu yoktur.
Amma milyarlarca perde bir sigara kâğıdı kadar değildir.
O incelerin incesi perdeyi bir üfleme bile açar.
Fakat bu perdeleri örten insanın gafletidir...

Resûlü Ekrem mescidden sabah namazı kılındıktan sonra çıkıyorlardı.
Yaşlı bir sahabe namaza yetişemedi…
Sordu. “Namaz kılındı!” dediler…
Fakat vakit henüz geçmemişti.
Sahabe derin bir vahh, off çekti…
Sendeledi…
Bir genç yanaştı yanına:
“Amca ben cemâatte idim. Üzülme ben sana veriyorum Resûlün peşinde kıldığım sabah namazını... Sen o ahı, ofu bana verir misin?” dedi...
Göz yaşlarıyla : “ Verdim gitti!” dedi...
Genç bir “off!” çekti hemen oracıkta ruhunu teslim etti.
Bu hadiseyi Resûl'e anlattılar.
Resûlü Ekrem ağlamaya başladı.
İki âlemi gören mübârek gözlerinden yaşlar dökülmeye başladı.
İçini çekti...
“Nedir bu Yâ Resûlallah?” dediklerinde.
“İşte o vahh! Off! yok mu, ne varsa onda gizli... O genç ALLAH'ı gördü cemâline dayanamadı kavuştu gitti!” buyurdu.
Her şey ALLAH'da hazır ve nazırdır.
O yoksa, hiçbir şey yoktur…


30.04.1982 Cuma


..Allah Dostu Der Ki II den Alıntıdır..


Tahlil : (Hâll. den) Sirkeleştirme. Ekşitme. * Dişlerini hilâllamak. Gerçek yere yemin etmek. * Açmak.

Tedkik-Tetkik : Hakikatı anlamak ve meydana çıkarmak için inceden inceye araştırma.

Me’zun : İzinli, izin almış. Salâhiyetli. * Diplomalı. İcâzetli.

Mütehassıs : Bir işin hakikatını, içyüzünü çok iyi bilen. Bir meslekte mahir olan. * Has ve mahsus olan.

Mücehhez : Noksanları tamamlanarak hazırlanmış, lüzumu olan silâh ve sair şeylerle donanmış. Cihazlanmış.

Refik : Ortak, arkadaş, eş, yardımcı, yoldaş.

Yar : Uçurum.

Mekanizma : Lât. Bir şeyin makina kısmı. * Mc: Oluş ve işleyiş. Meydana çıkış.

Mevzu’bahis : Bahsetme, konuşma konusu.

Menşur : Prizma.

Ziyâ : ışık

Hakir : Küçük. Ehemmiyetsiz. Kıymetsiz. İtibarsız. Kudretsiz.


“Ven necmü veş şecerü yescudân. : Bitkiler ve ağaçlar secde ederler.” (Rahmân 55/6)

Usare : Vücud bezlerinden akan faydalı su. Sıkılmış şeylerden çıkan su. Öz su.

Sağdıç : Evlilikte yardımcı olan.

İhtizaz : Titreşim. Haz duymak. Ferahlamak.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Bu ÂLeMde ÂdeMde:

BeDeN DeĞince
NeFiS GöRünce
KaLB DuYunca
RuH KoKLayınca

“AN” lar Ne NE dir?
“AN” lar KiM KiM dir?..

Resim

ZEVK 4043

İnsan İnkar-İkrarında! Atbaşı UMutla-KORKu!
NAKLin Muhatabı AKIL! İlk Hitabı: “İkrâ: OKU!”
GÜLü ELle, ReNGini GÖR, SeSini DUY, RuHun KOKla
BeDeN Temas, Nefis Gözdür, Kalb Kulaktır, Ruhsa KOKU!..


27.02.10 21:46
Resim
Kullanıcı avatarı
HAYY-DOST
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1856
Kayıt: 16 May 2009, 02:00

Mesaj gönderen HAYY-DOST »

kulihvani yazdı:Resim

Bu ÂLeMde ÂdeMde:

BeDeN DeĞince
NeFiS GöRünce
KaLB DuYunca
RuH KoKLayınca

“AN” lar Ne NE dir?
“AN” lar KiM KiM dir?..

Resim

ZEVK 4043

İnsan İnkar-İkrarında! Atbaşı UMutla-KORKu!
NAKLin Muhatabı AKIL! İlk Hitabı: “İkrâ: OKU!”
GÜLü ELle, ReNGini GÖR, SeSini DUY, RuHun KOKla
BeDeN Temas, Nefis Gözdür, Kalb Kulaktır, Ruhsa KOKU!..


27.02.10 21:46
HAKK bağının GÜLleriyiz, KOKUmuz ondan aynı,
TEK bir usta tasarlamış bu harika dizaynı,
ELEST meclisinden tanıdık bedenlerde RUHlar,
İŞİTen aynı, KOKUyan aynı, GÖRen göz aynı
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


ZeVKlerini DerDedenler
DerDlerini PerDedenler
GeLip-GeÇen Bunca İnsAN
MeydAN BomBoş, NerDe edenler?..

Resim


ZEVK 4051

RUHumuzun ÖZ ÖZlemi! Sımsıcak EkMeK KoKu-SU
AnA Sütü EMen Yavru, BİZ-BİR-İZ BeBeK KoKu-SU
Bir AKILda Bin Âlem “AN”, cANlar Cengindeyse İnsAN
Üzme! Üzülme! KoRKu-SU? Sev!-SEVil! SEV-mek KoKu-SU!..

01.03.10 22:04
crrd..
Resim
Cevapla

“Ehl-i Beyt (A.S.)” sayfasına dön