DOST EHL-i BEYT
Muhabbet Aşkın MihENgi
AHMEDü’L- AHAD ÂhENgi
RAVZAsının RıZa RENgi
ALımız DOSt EHL-i BEYt’e..
Aşk Arısın göz bebeği
Görenin gönül gerçeği
Yedi dağımız çiçeği
BALımız DOSt EHL-i BEYt’e..
Aşkın şemâil şeklidir
Kalb-i Muhammed köklüdür
Salât ü selâm yüklüdür
DALımız DOSt EHL-i BEYt’e..
Aşkın ilâcıdır AKLa
Yoluna yoldaş olmakla
Sırdır aramızda HAKKla
HÂLımız DOSt EHL-i BEYt’e..
Şehidü’ş- Şâhtır Yârimiz
ARZından ARŞa zârimiz
Beşiğimiz mezârımız
SALımız DOSt EHL-i BEYt’e..
Dost Mukaddes Tuvâdayız
Elem neşrah Duhâdayız
Gece gündüz duâdayız
ELimiz DOSt EHL-i BEYt’e..
Sende ben Bende sen çile
Yollarımız kesen çile
Yersiz yurtsuz esen çile
YELimiz DOSt EHL-i BEYt’e..
SUBHÂN’ın Şe’ÂN şevkiyiz
Makarr-ı Aşka mevkiyiz
Fatmatü’z- Zehrâ zevkiyiz
DİLimiz DOSt EHL-i BEYt’e..
Nûr-u Muahmmedle bir kez
Buluşunca herşey-herkez
MUHİTi döndüren MERKEZ
MİLimiz DOSt EHL-i BEYt’e..
Seven, sevilen iledir
Çeken çektiren biledir
Ehl-i Beyt yolu çiledir
YOLumuz DOSt EHL-i BEYt’e..
SALât-SALÂVât SILÂdır
ÂŞIKLara es SELÂdır
YÜREğimiz KERBELÂdır
ÇÖLümüz DOSt EHL-i BEYt’e..
Şu ÂN Şe’ÂN NEŞEsiyİZ
SIRR-ı SUBHÂN'ın SESiyİZ
KÛN feye KÛN KÖLESİyİZ
ULUmuz DOSt EHL-i BEYt’e..
CÂN-a ÇİLE EKENimİZ
KaDER KeDER çEKENimİZ
BÜLBÜLümüz dİKENimİZ
GÜLümüz DOSt EHL-i BEYt’e..
KÂR-ü-BELÂ KANdığımız
AŞKLa ADın ANdığımız
YÂR YOLUna YANdığımız
KÜLümüz DOSt EHL-i BEYt’e..
KuL İHVÂNİ TÂHİRîyİZ
EVVEL-ÂHİR MÂHİRîyİZ
BÂTIN ZEVK-i ZÂHİRîyİZ
TÜLümüz DOSt EHL-i BEYt’e..
14.02.2002 20:30 antaLya..
EHL-i BEYt aleyhumusselâm.: Ev ehli, evdeki çoluk çocuk. Daha ziyade Hz. Peygamberimizin aleyhisselâm evine mensub olanlar bu isimle anılırlar. Hz. Peygamberin aleyhisselâm kendisi ile beraber, kızı Hz. Fâtıma Validemiz, damadı Hz. Ali ve torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'den müteşekkil hey'et. "Hamse-i âl-i abâ" da denir. Hz. Peygamber'in aleyhumusselâm giydiği abâsını mezkur sahabe-i güzin hazeratının üzerine örterek hususi dua ettiğinden bu isimle anılmaları meşhurdur.
Mihenk.: (Mihek) Altının ayarını anlamaya mahsus bir taş. Ölçü. İyiyi kötüyü ayıran, ayar âleti. * Mc: Bir insanın kıymetini, ahlâkını anlamaya yarayan vasıta.
Şemâil.: Şimal. c.) Huylar, ahlâklar, tabiatlar.
Sır.: Sırr. Gizli hakikat. Gizli iş. Herkese söylenmeyen şey. * Müşâhedetullah'ın mahalli bulunan kalbdeki lâtife. * İnsanın aklının ermediği şey. ALLAH'ın hikmeti.
Hâl.: Durum, vaziyet. Görünüş. Tavır. Suret. Keyfiyet. * Cezbe. * Dert, keder, elem. * Mecâl. Kuvvet.
Şehidü’ş- Şâh.: Şah’ın Şehidi Hz. Hüseyin aleyhisselam.
Mukaddes Tuvâ.: Övünmüş, senâ edilmiş şey. * Tur-i Sina dağı eteğinde bir vâdinin adı. * Örülmüş kuyu.
Elem Neşrah: Kur'ÂN-ı Kerîmân-ı Kerîmde 82. Sûre. "İnşirâh" açılmak, genişlemek, sevinmek manalarına gelir. Duhâ sûresinden sonra Mekke'de inmiştir. 8 (sekiz) âyettir. Bu sûrede Peygamberimizin, çocukluğunda risalete hazırlamak üzere kalbinnin açılıp arıtılmasından söz edilmektedir. Ayrıca, onun getirdiği dindeki kolaylıklara dikkat çekilerek Allah'a şükretmeye teşvik edilmektedir.
Duhâ : Kur’ân-ı Kerîmde 93. Sûre. Duhâ, kuşluk vakti demektir. Sûre, adını ilk ayette geçen bu kelimeden alır. Fecr sûresinden sonra Mekke'de inmiştir, 11 (onbir) âyettir. Sûrede âhir zaman Peygamberinin hususiyetlerinden biri yani yetim oluşu ele alınır ve kendisi teselli edilir.
Şe’en.: Şe’ÂN. İş, yeni olan hâl. * Şan. * Tavır. * Hâdise. * Vâkıa. * Kasdetmek. * Emr ü hâl. * Tıb: Baştan göze gelen kan damarı. Baştan kaşa, kaştdan göze kan getiren iki damar ismi. * Fls: Bir şeyin hususiyetinin fiilî tezâhürü, neticesi ve eseri.
Şevk.: Çok istek, şiddetli arzu. * Neş'e. *Bir şeyi bir yere şeye sağlamca bağlama. * Memnun. Şâduman. (Bak: Himmet, Şavk)
Makarr.: (Karar. dan) Karar yeri. Karargâh. Kararlı yer. Merkez. Pâyitaht.
Fatmatü’z- Zehrâ.: Hz. Resul-i Ekremin aleyhisselâm), Hz. Hatice'den doğma kızı. Hicretten 18 yıl önce doğmuş, Hz. Ali ile evlenmiş ve Hz. Hasan ve Hüseyin'in vâlideleri olmuştur. Peygamberimizden aleyhisselâm) 6 ay sonra dâr-ı bekaya göçmüştür. (Radıyallahü anha)
Kerbelâ.: Irakta Seyyid-üş şühedâ Hz. İmam-ı Hüseyin Efendimizin aleyhisselâm meşhed-i mübârekleri olan yer.(Cibril var haber ver Sultân-ı Enbiyâya.Düşdü Hüseyin atından sahra-yı Kerbelâya) (Kâzım)
KÛN! feyeKÛN.: “Ol!” Ve müteakiben “olur”. Hükm-ü İlâhinin icra emri.
Kâr-ü-Belâ.: Kâr elde etmek ile belâ çekmenin atbaşı olması. Kerbelâ'daki can ile şehâdet şehidliği meydanı..
Mâhir.: Becerikli, hünerli, san'atkâr..
YÜREĞİMİZ EHL-İ BEYTİN
- Hakan
- Moderatör
- Mesajlar: 4966
- Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
HÜSEYİNİ ARIYORUM
HÜSEYİNİ(A.S.) ARIYORUM
Sessiz gecelerin matemi,
Gözyaşların en acılı sebebi,
Susamışların hicret yeri,
Hüseyini arıyorum , göreniniz var mı?
Onun için atan yüreklerin figanı,
Zehra Güneşinin sönmeyen ışığı,
Susuz kalan yiğitlerin serdarı,
Hüseyini arıyorum , göreniniz var mı?
Nefisleri arındıran şehadet rüzgarı,
Yüce makamın nurlu halkası,
Kerbelada kıyamın yiğit kılıcı,
Hüseyini arıyorum, göreniniz var mı?
Allahın insanlığa güzel nimeti,
Bela çölünün yiğit serveri,
İki cihanın büyük saadeti,
Hüseyini arıyorum, göreniniz var mı?
Vahiy evinin aydınlık çehresi,
Ceddi Rasulün ciğerparesi,
Peygamberin bendendir dediği,
Hüseyini arıyorum , göreniniz var mı?
Sessiz gecelerin matemi,
Gözyaşların en acılı sebebi,
Susamışların hicret yeri,
Hüseyini arıyorum , göreniniz var mı?
Onun için atan yüreklerin figanı,
Zehra Güneşinin sönmeyen ışığı,
Susuz kalan yiğitlerin serdarı,
Hüseyini arıyorum , göreniniz var mı?
Nefisleri arındıran şehadet rüzgarı,
Yüce makamın nurlu halkası,
Kerbelada kıyamın yiğit kılıcı,
Hüseyini arıyorum, göreniniz var mı?
Allahın insanlığa güzel nimeti,
Bela çölünün yiğit serveri,
İki cihanın büyük saadeti,
Hüseyini arıyorum, göreniniz var mı?
Vahiy evinin aydınlık çehresi,
Ceddi Rasulün ciğerparesi,
Peygamberin bendendir dediği,
Hüseyini arıyorum , göreniniz var mı?
En son aNKa tarafından 18 Oca 2008, 18:09 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9090
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
EHL-İ BEYT (A.S)
UNUTMA Kİ!
ÇİĞ SÜT EMMİŞ NEFSİM!
SEN ANCAK VE ANCAK MUHAMMED'İ OCAKTA PİŞEBİLİRSİN !
EHL-İ BEYT (A.S)'A SELAM OLSUN.
EHL-İ BEYT (A.S) 'IN HÖRMETİNE YOLUMUZ AÇIK OLSUN.
ÇİĞ SÜT EMMİŞ NEFSİM!
SEN ANCAK VE ANCAK MUHAMMED'İ OCAKTA PİŞEBİLİRSİN !
EHL-İ BEYT (A.S)'A SELAM OLSUN.
EHL-İ BEYT (A.S) 'IN HÖRMETİNE YOLUMUZ AÇIK OLSUN.
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12885
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
- Hakan
- Moderatör
- Mesajlar: 4966
- Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00
EHL-İ BEYTİN
(as)
Seyrin sahibe sal âşık
Aşk Ummanın dal âşık
Bin bir çile çal âşık
Sazını Ehl-i Beytin
Yaşa Yâr bakışını
Sîneye akışını
Bezm-i bahar kışını
Yazını Ehl-i Beytin
Canda Cânân cem eyle
Aşk-ı pâkin dem eyele
Yârene merhem eyle
Tozunu Ehl-i Beytin
Vedûd vuslat dilemiş
Rızasına belemiş
Dost Muhammed elemiş
Tuzunu Ehl-i Beytin
RABBın pâk ü tâhiri
Nesl-i Necib mâhiri
Sür gel!.. Bâtın-zâhiri
İzini Ehl-i Beytin
Fatma Ana aşına
Kan ol gözün yaşına
Yastık eyle başına
Dizini Ehl-i Beytin
Belâ ne? Âhide sor
Şeende şâhide sor
Şüphesiz şehide sor
Özünü Ehl-i Beytin
Kör, köre kandil sorar
Uyanmayan bîkarar
Uyanan sırla sırar
Gözünü Ehl-i Beytin
Hasan Hüseyin deme (as)
Şaha kusur eyleme
Salâvâtsız söyleme
Sözünü Ehl-i Beytin
İhvâni dört âlemde
Cümle cihanla cemde
Göster derunî demde
Yüzünü Ehl-i Beytin
KULİHVANİ
21.02.1992 09:21
(as)
Seyrin sahibe sal âşık
Aşk Ummanın dal âşık
Bin bir çile çal âşık
Sazını Ehl-i Beytin
Yaşa Yâr bakışını
Sîneye akışını
Bezm-i bahar kışını
Yazını Ehl-i Beytin
Canda Cânân cem eyle
Aşk-ı pâkin dem eyele
Yârene merhem eyle
Tozunu Ehl-i Beytin
Vedûd vuslat dilemiş
Rızasına belemiş
Dost Muhammed elemiş
Tuzunu Ehl-i Beytin
RABBın pâk ü tâhiri
Nesl-i Necib mâhiri
Sür gel!.. Bâtın-zâhiri
İzini Ehl-i Beytin
Fatma Ana aşına
Kan ol gözün yaşına
Yastık eyle başına
Dizini Ehl-i Beytin
Belâ ne? Âhide sor
Şeende şâhide sor
Şüphesiz şehide sor
Özünü Ehl-i Beytin
Kör, köre kandil sorar
Uyanmayan bîkarar
Uyanan sırla sırar
Gözünü Ehl-i Beytin
Hasan Hüseyin deme (as)
Şaha kusur eyleme
Salâvâtsız söyleme
Sözünü Ehl-i Beytin
İhvâni dört âlemde
Cümle cihanla cemde
Göster derunî demde
Yüzünü Ehl-i Beytin
KULİHVANİ
21.02.1992 09:21
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
- derunilale
- Saygın Üye
- Mesajlar: 268
- Kayıt: 27 Tem 2007, 02:00
Allah razı olsun değerli büyüklerim..öncelikle efendimiz(sav)e ve sonra aline ve Ehli beytine varlıklar adedince salatu selam olsun
"kerbela"ümmetin kanayan yarası..kerbela, zulmün karşısında iman gücüyle dik durmanın zulme rıza göstermeyip şerefli şehidlik şerbetini içmenin adı..
şimdi de kerbela.. şu an itibariyle de dünyanın dört bir yanında filistinde keşmirde ırakta çeçenyada.. zulüm altında yaşayan kardeşlerimiz yezid ordularıyla karşı karşıya..peki can hüseynilerimiz nerede can zeynebilerimiz nerede..
yeni okumuş olduğum bir yazıyı aktarmak istiyorum:
Bismillah lillah ve millet-i alâ Resulillah (Allahın adıyla, Allah için ve Resulüllahın dini üzere) diyerek dünya hayatına veda eden Hz.Hüseynin(ra) bıraktığı tek bir mesaj vardır:
"Zulüm ve zilletin var olduğu yerde tek başınıza da kalsanız, zorbalara boyun eğmeyin!
Ölüm korkusu ve dünya sevgisiyle şirkin ve batılın karşısında bükülmeyin!
En sevdiklerinizi kurban etme pahasına da olsa hakkın savunulması uğruna direniş, fedakarlık ve şehadet yoluna girin!
Mukaddesatınızı korumak, mazlum ve mahrumlara sığınak olmak için göğsünüzü düşmanların ok ve mızraklarına siper edinin!
İslamı yaşatmak için ölümü, zulmü öldürmek için kıyamı seçin!"
Hz. Hüseyn meydana bunlar için çıkmıştı.
Keskin ve parıldayan kılıçlar bedeni üzerine inip kalkarken, ok ve mızraklar peş peşe göğsüne saplanırken, kızgın Kerbela çölüne dökülen Hüseyinin kanında bu mesaj yazıyordu
Hüseyni anlamak ve kavramak, onun dostu ve ensarı olmak böylesi bir ruhu taşımakla olur ancak..
Hüseyn meydana çıkıp etrafını saran azgın askerlerle uzunca bir zaman vuruştuktan sonra, aldığı kılıç, ok ve mızrak yaralarıyla yaralanıp yere düştü..
Hüseyn dizleri üste durabilirdi ancak, ama o yine de kılıcı elinden bırakmadı, ömrünün bu son anlarında Ruhunu Rabbine teslim edeceği ana kadar savaştı..
Hüseyni öldürdük! şeklinde sevinç naraları atanların içlerinde ganimet sevdası vardı; onlar düşman olarak savaştıkları Hz. Peygamberin Ehl-i Beytinden alacakları ganimetlerin hesabını yapıyorlardı;
Hüseynin vedalaşarak geride bıraktığı Zeynebten, ailesinden ve diğer şehidlerin hanım ve çocuklarından elde edecekleri ganimetin arzusuyla çadırlara doğru atlarını sürmeye başladılar..
Susuzluktan ayakta duracak mecalleri kalmayan mazlum çocuklar üzerlerine atların koştuğunu görünce akıllarına ilk gelen Hüseynin de şehid düştüğü olmuştu kuşkusuz.
Hüseyn varken üzerlerine nasıl atları sürebilirler ve çadırları yakabilirlerdi?
Hışımla çadırlara varan Yezid askerlerinin çadırları ateşe vermesiyle kadınlar ve çocuklar çığlık ve feryad içinde etrafa kaçmaya başladılar.
Kadınların ziynetlerini almak için birbiriyle yarışan azgın düşman askeri karşılarına dikilen Zeynebi gördüklerinde ilk yaptıkları onu kırbaçlamak ve tekmelemek oldu
İnna lillahi ve inna ileyhi raciun..
Hz.Zeyneb bedeninde şaklayan kırbaçlardan, sırtına, beline aldığı tekme darbelerinden değil, üzerinden örtüsü alındığında yıkıldı
Babasının, annesinin ağabeylerinin yokluğunda duyduğu ızdıraptan daha büyük ızdıraptı bu
İki oğlunu meydana gönderip de kanlı bedenleri önüne geldiğinde :
ben oğullarımı Allah yolunda kurban verdim! diyerek metanetini korurken, üzerinden hicabı alındığında ellerini başına vurarak : Yâ Muhmmedâ! diye haykırmaya başlamıştı
Ey Ceddim, Ya Resulüllah! Gör ne büyük bir zulümle karşılaştık!
Senin Ehl-i beytin kılıçlarla doğrandıktan sonra, şimdi de iffetine de saldırdılar; hicabımızı üzerimizden çekip aldılar..!
Bu zulme nasıl dayanalım, yâ Muhammedâ..!
Hz. Hüseynin kardeşi Ebul Fazl Abbasın İmam Hüseynin dizi üste son sözleri de buydu zaten:
Ey Hüseyn! Biliyorum ki benden sonra sen de şehid olacaksın, Senden sonra Zeynebin başına neler gelecek?
Bunları düşündükçe içim yanıyor, ey Haseyn!
Çocukların çığlıkları, Hz. Zeynebin Yâ Muhammedâ! feryadları Kerbela çölünde yankılanıyordu
Düşmanlar Hüseyni öldürdük! diye sevinç naraları atarak çadırlara doğru hücuma geçmişlerdi ama Hüseyn henüz son nefesini vermemişti..
Bacısı Zeynebin feryadıydı bu, kendi çocuklarının, yetimlerin, sahipsiz ve yardımcısız kalan gariplerin çığlıklarıydı kulaklarında yankılananlar..
Ve Hüseyn hala yaşıyordu
Bedeninden kanlar süzülen Hz. Hüseyn eline aldığı kılıca yaslanarak diz üste doğrulmaya çalıştı ve gücü yettiğince son sözlerini haykırdı:
Durun ey zalimler, ben daha ölmedim!
Durun ey zalimler!
Ben daha ölmedikçe kadınlarımıza el uzatamazsınız!
Ben daha ölmedikçe hicablarını üzerlerinden alamazsınız!
Ben daha ölmedikçe iffetimize saldıramazsınız!
Ben daha ölmedikçe, mukaddesatımızı ayaklarınız altına alamazsınız..!
Durun ey zalimler! Ben daha ölmedim !
Hüseynin feryadını işiten azgın Yezid ordusundan Şimr adlı bir cani gözlerini İmam Hüseynin üzerine dikerek ona yöneldi
Bir kılıç darbesi daha mı vuracaktı Hüseynin kanlı bedenine?
Bir ok daha mı atacıktı delik deşik olmuş sinesine?
Şimr hışımla belinden hançerini çıkararak İmam Hüseynin yanına geldi ve ani bir hamle yapıp İmam Hüseynin başını bedeninden ayırdı
İnnâ lillah ve innâ ileyhi râciun..!
Çölün bir tarafında başı bedeninden ayrılmış Hüseynin bedeni yatarken diğer tarafında hicabı üzerinden alınmış Zeynebin elleri bağlanıyordu.. Hüseynin şehareti, Zeynebin esareti..!
Hüseyn sabırsızlıkla beklediğine kavuşmuştu artık!
Biz bu yolu Kâlu Belâda seçtik diyen Hüseyn ceddi Resulüllahın yanındaydı şimdi
Kanım dökülmeden ayakta durmayacaksa ceddim Muhammedin dini!
Ey kılıçlar haydin gelin alın beni, parçalayın, parça parça edin bedenimi! diyen Hüseynin başı bedeninde ayrıydı şimdi
Hüseyn sadıklardandı; o ahdine sadakat gösterdi ve adağını yerine getirdi..
O kendi nefsini kurban vererek, oğullarını kurban vererek, kardeşini, dostlarını kurban vererek adağını yerine getirdi
Hüseyn tüm bunlardan önce ceddi İbrahim Halilullahın adağını yerine getirdi; çünkü İbrahim, oğlu İsmaili kurban sunmuştu Allaha..
Allah da İbrahimin sınavını başarıyla vermesinden dolayı ona zibh-i azîmi vermişti; yani büyük kurban!
Neydi büyük kurban, koç mu deve mi?
Zibh-i azim Hüseyndi..!
İbrahim gibi kurban sunan, İsmail gibi kurban olandı Hüseyn!
Tevekkül ve sadakat, teslimiyet ve rızâ !
Hüseynin adı buydu, mânâsı ve davası
"kerbela"ümmetin kanayan yarası..kerbela, zulmün karşısında iman gücüyle dik durmanın zulme rıza göstermeyip şerefli şehidlik şerbetini içmenin adı..
şimdi de kerbela.. şu an itibariyle de dünyanın dört bir yanında filistinde keşmirde ırakta çeçenyada.. zulüm altında yaşayan kardeşlerimiz yezid ordularıyla karşı karşıya..peki can hüseynilerimiz nerede can zeynebilerimiz nerede..
yeni okumuş olduğum bir yazıyı aktarmak istiyorum:
Bismillah lillah ve millet-i alâ Resulillah (Allahın adıyla, Allah için ve Resulüllahın dini üzere) diyerek dünya hayatına veda eden Hz.Hüseynin(ra) bıraktığı tek bir mesaj vardır:
"Zulüm ve zilletin var olduğu yerde tek başınıza da kalsanız, zorbalara boyun eğmeyin!
Ölüm korkusu ve dünya sevgisiyle şirkin ve batılın karşısında bükülmeyin!
En sevdiklerinizi kurban etme pahasına da olsa hakkın savunulması uğruna direniş, fedakarlık ve şehadet yoluna girin!
Mukaddesatınızı korumak, mazlum ve mahrumlara sığınak olmak için göğsünüzü düşmanların ok ve mızraklarına siper edinin!
İslamı yaşatmak için ölümü, zulmü öldürmek için kıyamı seçin!"
Hz. Hüseyn meydana bunlar için çıkmıştı.
Keskin ve parıldayan kılıçlar bedeni üzerine inip kalkarken, ok ve mızraklar peş peşe göğsüne saplanırken, kızgın Kerbela çölüne dökülen Hüseyinin kanında bu mesaj yazıyordu
Hüseyni anlamak ve kavramak, onun dostu ve ensarı olmak böylesi bir ruhu taşımakla olur ancak..
Hüseyn meydana çıkıp etrafını saran azgın askerlerle uzunca bir zaman vuruştuktan sonra, aldığı kılıç, ok ve mızrak yaralarıyla yaralanıp yere düştü..
Hüseyn dizleri üste durabilirdi ancak, ama o yine de kılıcı elinden bırakmadı, ömrünün bu son anlarında Ruhunu Rabbine teslim edeceği ana kadar savaştı..
Hüseyni öldürdük! şeklinde sevinç naraları atanların içlerinde ganimet sevdası vardı; onlar düşman olarak savaştıkları Hz. Peygamberin Ehl-i Beytinden alacakları ganimetlerin hesabını yapıyorlardı;
Hüseynin vedalaşarak geride bıraktığı Zeynebten, ailesinden ve diğer şehidlerin hanım ve çocuklarından elde edecekleri ganimetin arzusuyla çadırlara doğru atlarını sürmeye başladılar..
Susuzluktan ayakta duracak mecalleri kalmayan mazlum çocuklar üzerlerine atların koştuğunu görünce akıllarına ilk gelen Hüseynin de şehid düştüğü olmuştu kuşkusuz.
Hüseyn varken üzerlerine nasıl atları sürebilirler ve çadırları yakabilirlerdi?
Hışımla çadırlara varan Yezid askerlerinin çadırları ateşe vermesiyle kadınlar ve çocuklar çığlık ve feryad içinde etrafa kaçmaya başladılar.
Kadınların ziynetlerini almak için birbiriyle yarışan azgın düşman askeri karşılarına dikilen Zeynebi gördüklerinde ilk yaptıkları onu kırbaçlamak ve tekmelemek oldu
İnna lillahi ve inna ileyhi raciun..
Hz.Zeyneb bedeninde şaklayan kırbaçlardan, sırtına, beline aldığı tekme darbelerinden değil, üzerinden örtüsü alındığında yıkıldı
Babasının, annesinin ağabeylerinin yokluğunda duyduğu ızdıraptan daha büyük ızdıraptı bu
İki oğlunu meydana gönderip de kanlı bedenleri önüne geldiğinde :
ben oğullarımı Allah yolunda kurban verdim! diyerek metanetini korurken, üzerinden hicabı alındığında ellerini başına vurarak : Yâ Muhmmedâ! diye haykırmaya başlamıştı
Ey Ceddim, Ya Resulüllah! Gör ne büyük bir zulümle karşılaştık!
Senin Ehl-i beytin kılıçlarla doğrandıktan sonra, şimdi de iffetine de saldırdılar; hicabımızı üzerimizden çekip aldılar..!
Bu zulme nasıl dayanalım, yâ Muhammedâ..!
Hz. Hüseynin kardeşi Ebul Fazl Abbasın İmam Hüseynin dizi üste son sözleri de buydu zaten:
Ey Hüseyn! Biliyorum ki benden sonra sen de şehid olacaksın, Senden sonra Zeynebin başına neler gelecek?
Bunları düşündükçe içim yanıyor, ey Haseyn!
Çocukların çığlıkları, Hz. Zeynebin Yâ Muhammedâ! feryadları Kerbela çölünde yankılanıyordu
Düşmanlar Hüseyni öldürdük! diye sevinç naraları atarak çadırlara doğru hücuma geçmişlerdi ama Hüseyn henüz son nefesini vermemişti..
Bacısı Zeynebin feryadıydı bu, kendi çocuklarının, yetimlerin, sahipsiz ve yardımcısız kalan gariplerin çığlıklarıydı kulaklarında yankılananlar..
Ve Hüseyn hala yaşıyordu
Bedeninden kanlar süzülen Hz. Hüseyn eline aldığı kılıca yaslanarak diz üste doğrulmaya çalıştı ve gücü yettiğince son sözlerini haykırdı:
Durun ey zalimler, ben daha ölmedim!
Durun ey zalimler!
Ben daha ölmedikçe kadınlarımıza el uzatamazsınız!
Ben daha ölmedikçe hicablarını üzerlerinden alamazsınız!
Ben daha ölmedikçe iffetimize saldıramazsınız!
Ben daha ölmedikçe, mukaddesatımızı ayaklarınız altına alamazsınız..!
Durun ey zalimler! Ben daha ölmedim !
Hüseynin feryadını işiten azgın Yezid ordusundan Şimr adlı bir cani gözlerini İmam Hüseynin üzerine dikerek ona yöneldi
Bir kılıç darbesi daha mı vuracaktı Hüseynin kanlı bedenine?
Bir ok daha mı atacıktı delik deşik olmuş sinesine?
Şimr hışımla belinden hançerini çıkararak İmam Hüseynin yanına geldi ve ani bir hamle yapıp İmam Hüseynin başını bedeninden ayırdı
İnnâ lillah ve innâ ileyhi râciun..!
Çölün bir tarafında başı bedeninden ayrılmış Hüseynin bedeni yatarken diğer tarafında hicabı üzerinden alınmış Zeynebin elleri bağlanıyordu.. Hüseynin şehareti, Zeynebin esareti..!
Hüseyn sabırsızlıkla beklediğine kavuşmuştu artık!
Biz bu yolu Kâlu Belâda seçtik diyen Hüseyn ceddi Resulüllahın yanındaydı şimdi
Kanım dökülmeden ayakta durmayacaksa ceddim Muhammedin dini!
Ey kılıçlar haydin gelin alın beni, parçalayın, parça parça edin bedenimi! diyen Hüseynin başı bedeninde ayrıydı şimdi
Hüseyn sadıklardandı; o ahdine sadakat gösterdi ve adağını yerine getirdi..
O kendi nefsini kurban vererek, oğullarını kurban vererek, kardeşini, dostlarını kurban vererek adağını yerine getirdi
Hüseyn tüm bunlardan önce ceddi İbrahim Halilullahın adağını yerine getirdi; çünkü İbrahim, oğlu İsmaili kurban sunmuştu Allaha..
Allah da İbrahimin sınavını başarıyla vermesinden dolayı ona zibh-i azîmi vermişti; yani büyük kurban!
Neydi büyük kurban, koç mu deve mi?
Zibh-i azim Hüseyndi..!
İbrahim gibi kurban sunan, İsmail gibi kurban olandı Hüseyn!
Tevekkül ve sadakat, teslimiyet ve rızâ !
Hüseynin adı buydu, mânâsı ve davası
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/kjkjkjkop4.jpg[/img]
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5154
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Re: YÜREĞİMİZ EHL-İ BEYTİN
HAKk’ın “NAHNU-BİZ”indeyiz
>“NÛR-u MÎM DENİZİ”ndeyiz
hER YER KÂR-BELÂ
hER ÂN MuHaRReM
BİZ -->EHL-İ BEYT İZİNdeyiz!.
celle celâlihu..
aleyhumusselâm...
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5154
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Re: YÜREĞİMİZ EHL-İ BEYTİN
NÛRuLLAH>NÛR-u MuhaMMEd,
=>Son-UÇ-Ların==>SEBEBiyİZ!.
ŞEHÂDEt=>ŞÛUR-u MuhaMMEd,
==>EHL-i BEYT’in==>EDEBiyİZ!.
celle celâlihu..
aleyhumusselâm...