şeytana gülü-ver-mek

Sorularınızı Ayet ve Hadisler ışığında cevaplamaya çalışacağız.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
hamdolsun
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 496
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

şeytana gülü-ver-mek

Mesaj gönderen hamdolsun »

bunu istişare etmek istiyorum şeytana gül versek bize ne der ya da size ne der ?

şeytana gül ver yada verme sen bilirsin
şeytana gülüver
gül geç ...



bence önce bir şaşırır
Allah Allah der bu bana niye gül veriyor ?
belki şöyle der kusura bakma bu çok latif ama bizim ''vazifemiz'' bu, çık yoldan der ,yol saptıranım ister gül ver ister verme
her zaman şeytanın bu vazifesinde ısrarı gözü dönmüşlüğünü ''vazife şuurunun'' örnek alınmasını savundum tabii uç bir örnek niye meleğin vazife şuurunu örnek almayacakmışız diyenlerde olacaktır onuda alalım efenim ...

ve cinlerin şeytanların kötü çirkin görünüşleri olduğunu düşünmüyorum yani gören varmı varsada tarif ettikleri gibi o çirkin görünüşleri '' zihinleri'' sayesinde ve toplumun bilinçaltına gönderilen şeytan çirkindir mesajıyla görüyorlar
not: şeytanın görüntüsü hakkında fıkhı bir bilğim yok sahih bir bilği varmı bilmiyorum yine bilmeden konuşma demleri

Peygamber Efendimizim ''BENİM ŞEYTANIM MÜSLÜMAN OLDU'' diyor ne büyük hakikat bizede nasib et ya RAB çarpı sonsuz kere amin amin amin ...

Allahü teâlâ, benim yanımdaki şeytanın vesveselerinden beni muhafaza etti.) [Berika]

(Allahü teâlâ, bana ihsan etti. Şeytanım Müslüman oldu.) [Berika]




ŞEYTANIMIZ NASIL SECDE EDER ve MÜSLÜMAN OLUR?Tarih: 18.10.2005 Saat: 11:09
Konu: Tefekkür

Bir komanda eğitim subayının, askerlerini bir çok manialardan geçirerek veya daha usta askerleri düşman askeri kılığında onlara saldırtarak eğitir, öyle ki onlar en küçük bir çatışmada teslim-i silah etmesinler ve hatta telef olmasınlar. Bu durumda askerler az bir zaman sonra kendilerine rahmet olacak olan o subayın eğitim araçlarını tembelliklerinden veya kısa akıllarına sığıştıramayarak diyebilirler mi ki: “O usta askerlere de, manialara da lanet olsun”. Ya da bunu böyle gören, bilen, düşünen ve öyle hareket eden askerler ne kadar komando olurlar? Veya komando olabilirler mi? Ayrıca, o her bir asker kendi komandosuna galip gelemezse, başka komandolara nasıl galip gelir?

ŞEYTANIMIZ NASIL SECDE EDER ve MÜSLÜMAN OLUR?

Allah’ın selamı, muhabbeti ve şefkati, ebedi ve daimi üzerinize olsun inşallah.

Fitne insana iki yönden gelir: 1-İçten ve 2- Dıştan.

İki fitneden de korunmak ve kurtulmak Sünnet-i Seniyyeye göre mümkündür.

(Acizane benim önce Allah’a sığınıp sonra Sünnet-i Seniyye yoluyla, nefsim ve şeytanım ile yaptığım mükalemelerin ve münazaraların, hali bir dua yerine geçerek, Allah’ın izni ve açılımlarıyla bazı sonuçlar aldım, bunlara ihtiyacı olanlar varsa, Allah onlara da rast getirsin inşallah.)

Korunmak: Başta Allah’a sığınmaktır.

Fitne ve diğer her türlü şerden Allah’a sığınmak ise; en azından Sevgili Peygamberimizin (asm.) yatarken okuduğu ayetleri okumak ile olur. Bunlar: 1 – Ayete’l-Kürsü, 2 – İhlas, 3 – Felak, 4 – Nas ve 5 – Fatiha her birinin arasında Allah-u Ekber diyerek okumaktır. Ayrıca günlük hayatta her fırsatta Ayete’l-Kürsü’yü aklen veya kalben okumayı da tekrarlamak gereklidir.

Kurtulmak: Başta yine Allah’a sığınıp, sonra sebeplere sarılmakla olur.

1 – Dıştan gelen fitneden kurtulmak nasıl olur:

Bütün nefisleri ıslah etmek ve bütün şeytanların müslüman olmasıyla olur inşallah. Önce kendi nefsini ıslah etmek ve şeytanının müslüman olması sonra bir şahs-ı manevi ortamı içinde bu halin gerçekleşmesi ve ardından bütün nefisleri ıslah etmek ve bütün şeytanların müslüman olması demek, hem içten ve hem de dıştan gelen fitneden kurtulmak demektir.

2 – İçten gelen fitneden korunmak ve kurtulmak nasıl olur?

Korunmak: Nefsini ve şeytanını azarlayıp, cezalandırıp ve hapsederek zecri bir takım tedbirlerle geçici bir korunma sağlanabilir.

Kurtulmak: Ancak nefsini ıslah ve şeytanını müslüman ederek olur. Bu da nefsini azarlayarak, meşru isteklerinden men ederek, hatta zorlayarak olmaz. İdeal olan; tıpkı şefkatli bir annenin beş yaşındaki çocuğunu eğittiği gibi, nefsini sabırla eğiterek ve ikna ederek ve şeytanını ise; bir insanın cahil bir dostuna şefkatle bir şeyler öğretmesi gibi, şeytanını karşısına alıp ona ispatlı ve delilli tevhid dersleri verip onu müslüman ederek olur inşallah.

Şeytanımız karşısında nasıl olmalıyız?

Şeytanımızı müslüman etmeden önce, onun karşısında ondan daha uyanık ve gözü açık, yani şeytandan daha şeytan olmalıyız ki; onun oyununa gelmeyelim. Öyle ki; bir şizofrenden daha zeki ve varsanıcı, bir paranoyaktan daha şüpheci ve işkilli olmalıyız. Çünkü, o hemen teslim olmayacak, en azından sizi deneyecektir, aynen İsa Aleyhisselamı çölde denediği gibi.

Bu aynı zamanda kötü ve şeytani düşünce sahibi ve bizi istismar edecek insanlardan bize ve kardeşlerimize gelecek muhtemel fitne, tehlike ve badirelerden de bizleri koruyup, kurtaracak eylemsel bir duadır.

Fakat buna mukabil, meleklerin ve onlar gibi insanların karşısında ise: Meleklerden daha saf ve temiz, yani melekten daha melek olmalıyız.

Şeytanımızı kendimize nasıl secde ettirebiliriz?

Önce kendimize psikanalitik bir gözlem yaptığımızda; aklımıza gelen ilk düşüncenin genellikle şeytandan olduğunu farkederiz, demek bizim beyin hücrelerimiz olan nöronların kısa devreleri, bize secde etmeyen şeytana işaret olmalıdır.

Şeytan’ın Adem’e (as.) secde etmemesinin sebebi marifette takılıp kalması ise eğer; marifette takılıp kalmak ise bir vecihten eşyaya (varlığa) mana-i ismiyle bakmakla olur. Eşyaya mana-i ismiyle bakmak ise; Esma-ı İlahiye’nin tecellilerinin gölgelerini görmektir, asıllarını değil. Biz, şeytanımızın bize mana-i harfi ile bakmasını öğretir ve idrak ettirebilirsek, o zaman şeytan bize baktığında, Allah’ın bütün isimlerinin tecelli ettiği bir teşhirgah sergisi olduğunu görecek ve bize musahhar bir talebe olacaktır inşallah.

Şeytanımız nasıl müslüman olur?

Her gün belirli bir süre kendi şuur altımıza psikoterapi yapmalıyız.

Biz kendimizle ve şeytanımızla barışık olarak, ona rahmet ve şefkatle, önce bilinç altımızı ve üstümüzü marifet, muhabbet ve hakikat ile besleyip öz bilincimizi hakaikı-l hakikiye ulaştırıp, beyin hücrelerimiz olan nöronlara komuta eder hale gelmemizle olabilir. Yani şeytanımızın marifetten çıkıp, muhabbete, aşka ve hakikate ulaşmasına yardımcı olabiliriz inşallah.

Nefsimizi nasıl ıslah edebiliriz?

Nefsimiz ıslah olmamış bir halde ise; onu ıslah etmek onu ikna ederek olmalı. Onu ikna ederek ona Allah aşkını yaşatır ve lezzet-i ruhaniyi tattırdıktan sonra, onu hakikate ulaştırır ve nefs-i kamile haline getirebiliriz inşallah.

Nefsi ikna edebilmek için, eğer mümkünse günde bir yarım saat kadar, hiç değilse on beş yirmi dakika, nefsimizi karşımıza alıp ona hakikati tebliğ etmeliyiz.

Bu tebliğ amacına ulaştıktan sonra, nefsimize ayırdığımız bu zamanı, bazen tefekkür ve bazen de hayalen karşınıza aldığımız bir kimseye tebliğ yapmak için kullanmalıyız, bu tebliğ alıştırması bize, tebliğ yapmayı kolaylaştıracaktır inşallah.

En doğrusunu Sevgili Rabbim bilir, O’nun bize öğrettiğinden başka hiçbir bilgimiz yoktur. O her şeyi hakkıyla bilir ve her işi hikmetle yapar.

26 . Eylül . 2005

Allah’a emanet olun.

Kullanıcı avatarı
hamdolsun
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 496
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Re: şeytana gülü-ver-mek

Mesaj gönderen hamdolsun »

Allah’ın özel sevgi ve himâyesine mazhar olmuş milletimiz, gerçekten dünyanın tek ümididir. Öyle olmasına rağmen bu milletin evladına çürümüş, köhnemiş, dünya, amaç ve örnek gösterilmektedir. Aslında dünyada yaşamak, hele mutlu bir toplum kurmak çok zor bir san'attır. Yüzyıllar boyu milletimiz bu san'atı becermiş ve gerçekten en haysiyetli toplum olma sırrını temsil etmiştir. Son bir kaç yüzyıl içinde yanlış senaryolar, bu milletin elinden bu bulunmaz sırrı çalmış ve onu sonu gelmez bir girdaba itmiştir. Ne var ki Allah "Hay" sıfatıyla milletimizi yeniden dirilterek, o haysiyetli vazifeye dâvet etmiştir. Bütün kâinatın en yüce ve seçkin varlığı Fahr-ı Kâinat Efendimiz (s.a.v.)'in bayraktarlığını yapmak şerefi yeniden milletimize rücu etmiştir. Hamdolsun pırıl pırıl bir nesil tüm şerleri hiçe sayarak muhteşem İslâm dâvâsına sahip çıkmıştır. Şimdi gerçeği farkeden şer güçler, son bir çaba ile milleti şaşkın ve yılgınlığa sevketme çirkinliğini oynuyor.

Unutmayın ki her insan nefs yanıyla şerre âlet olabilir. Dünya ve dünyaya ait her türlü zâhiri güçler, nefs için bir puttur. Bir mü'minin vazifesi, nefs putlarını kıra kıra gönlün cesur ve sevgi dolu sırrını yaşamaktadır. Düne kadar açık açık ateist ve marksist pisliklerin temsilcileri, şimdi laiklik makyajı ile size şirin görünmek istemektedir. Onların oyununu bozun!.. Ve şerrin bu ülkede yaşama şansı kalmadığını onlara anlatın..

Şerre karşı nefretinizi, inancından dönmeyen insanların cesareti ile yoğunlaştırın… Kavga etmeyin, fakat sizinle hiçbir gücün kavga mecâli bulamayacağını hissettirin… Unutmayın ki, Allah şerri yaratmış fakat ona kalıcı bir güç vermemiştir. Onun,bütün gücü, enerjisi, sizi yıldırmak ve korkutmak, santralinden geçer. Yılmadığınızı ve gönüllerinizde Sevda-ı Muhammedî'yi ebediyyen yaşatmakta azimli olduğunuzu gösterirseniz, şerrin cereyanı santralden kesilir.

MUKAVVADAN KAPLAN…

Müminin, bir anlık bir dalgınlığı ile nefsin tuzağına düşmesi ve dünya çıkarına sempati ile bakması, gönül cephesinde uyuyan bir nöbetçinin ihâneti gibidir. Yüce dinimize, onun muhteşem sırrına dil uzatmak için size sataşanlara, size hakaret etmeye kalkan haysiyetsizlere karşı öylesine kemikleşmiş bir iradeyi temsil edin ki, mukavvadan kaplan gibi görünen ellerindeki uydurma cesaretleri yok olsun…
Bütün yalanlar şer cephesine karşı nefretle öylesine çelikleşmiş, birleşmiş bir irade temsil etmeli ki, bu iğrenç varlıklar, sizi seyretmekten dahi korkmalılar. Sırf size sataşmak için kaldırım taşlarının yeşil gibi neşe verici bir renge boyanmasına dahi karşı çıkanların soytarılıklarını seyretmek yetmiyor.Allah diyene düşman, ezan sesine düşman öyleleri, ellerine fırsat geçse neler yapmaz ki!.. Biz böyle bir fırsatın, bu milletin içinde hainlerin eline geçmeyeceği inancındayız. Ancak özellikle gençlerimizin çok müteyakkız olması, hainlerle çok dış çizgilerde bile işbirliği yapmaktan kaçınması gerekiyor. Biz bütün milletin, kardeşçe, sevgi coşkusuyla mutlu günler yaşamasını herkesten çok isteyenlerdeniz. Özellikle hangi inançtan olursa olsun, gençlerimizin birini bile yanlışta bırakmamanın hasretini tâ yüreğimizde duyuyoruz. Ancak, kartlaşmış akrepler kuyruklarındaki zehirleri de akıtmalarına izin vermeyerek, gebermeden bu milleti birbirine düşürme hevesini kursaklarında bırakacağız.

ÖZ MÂNÂYA SAHİP ÇIKMA!..

Ne siyasi tercihlerle, ne de özünde olmadığı halde zorla körüklenen Alevi-Sünni farklılaşmalarına yeşil ışık yakmayınız! Gençlerin, bu milletin öz mânâsına sahip çıkma zorunluğu ve günü gelmiş çatmıştır. Bu ateist dinozorların hiçbir sözüne inanmayın! Çünkü bunlar ne Sünnî’dir, ne Alevi… Ne de mevcut siyasi partilerden herhangi birinin yanlısı!..

DOĞRU DÜRÜST BİR MARKSİST BULSAM DA…

Bunlar akrep mizaçlıdır. Tek tutkuları, milleti sokup azap içinde kıvrandırmaktır. Hiçbir san'at olayıyla ilgileri olmadığı halde balonla şişirilmiş hokkabaz görüntüleri gibi san'at camiası arasında dolaşanlar, yazarlıkla, fikirle hiçbir ilgileri olmadığı halde kendilerini yazar ilân etmişlerdir. Kültürleri de yoktur, ilimleri de… Kendilerine bile faydaları dokunmaz! Pisliklere bıraktıkları yumurtalarından yeni kuşak örnekleri çıkınca defolup gideceklerdir. Bazen doğru dürüst bir Marksist ya da ateist bulsam da konuşsam, diye hasret çekiyorum. Bunlarla ne evreni konuşabilirsiniz, ne tarihi, ne toplumu… Ne de insanı tartışabilirsiniz… Zira bilimden zerrece nasipleri yoktur! İlkokula yetecek kadar tarih bilgileri, orta okula yetecek kadar fizik ve biyoloji bilgileri dahi yoktur. Ancak nefisleri, hâyâlinde yaşattıkları bağırsak gazı misali fikre sahiptirler.

Evet.. Nefislerinizin oyununa düşmeyin! Bu şerlerin tahribinden kurtulmanın tek çaresi, onların bizleri nefislerimizden yakalayarak dünya çizgisine çekme arzularına ciddî olarak direnç göstermektir.
Son günlerde inançlı insanları saflarına çekmek için ne denli iğrenç tuzaklar kurduklarını yakından seyrediyoruz. Nefislerinizin tuzağına düşmeyiniz ve bunların sizi oynatmak istedikleri bahçede oynamayınız!İMAN DÜŞMANLARINI MEMNUN ETMEK!..

Hayattaki davranışlarınızda ve tercihlerinizde elbette farklı görüşlerin ve düşünce tarzlarının yeri vardır. Bir mü'min için bu tercihlerde mümkün olduğu kadar çok sayıda doğruyu tutturmak esastır. Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu her olayda uzun uzun tartışmak mümkündür. Ancak tartışılması imkansız bir ölçü, şaşmaz pusulamız olmalıdır. Eğer yaptıklarımız, tercihlerimiz, iman düşmanlarını mutlu ediyor, sevindiriyorsa, doğru yaptığımızı savunmak mümkün değildir! Kara ile ak kadar vazıh hikmet, iman sahibinin, şerlerin gösterdiği istikametteki tüm tercihleri reddetme ferasetini göstermesidir. Laiklik maskesi arkasında gizlenip, günlerce aylarca plan yaparak bize yanlışı doğru göstermek isteyen hainlerin oyunu, ancak mü'min ferasetiyle bozulabilir.

ŞERLERİ RAHATSIZ EDEN ŞEY!..

Bugünkü ortamda şerleri en çok rahatsız eden şey, mü'minlerin tercihlerini toplu bir istikamette kullanma ferasetidir. İşte şer hep aynı oyunun peşindedir. Bu gücü zaafa uğratmak, parçalamak, farklı istikametlere yönelterek kendine bir nefes deliği bulmaya çalışmaktadır. Nefislerinizin oyununa gelmeyin. Bu ayak oyununa hiçbir bahane ile yeşil ışık yakmayın. İslâm cemaatleri önce toplu hareket etmesini öğrenmeli…

Eğer sorunları varsa, bunu kendi aralarında halletmenin yolunu keşfetmelidir.

Yoksa kendi aralarındaki ihtilaflara dışarıdaki laik perdelerden destek aramak Rıza-i İlâhî'ye çok ters düşer. Nefislerinizin oyununa gelmeyin! İnsanları yermeyin, gönüllerinizin arasına şeytanın büyüsünü sermeyin!..
7 Temmuz 1994
____________
KUTSAL MÜCADELEM DAMLA YAYINLARI

HALUK NURBAKİ HOCAM FEYZLERİ ÜZERİMİZE OLSUN
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Re: şeytana gülü-ver-mek

Mesaj gönderen MINA »

“(Ey Rasûlüm!) Şüphesiz ki Kitâb’ı sana hak olarak indirdik.
O hâlde sen de dîni Allâh’a has kılarak ihlâs ile kulluk et!..” (ez-Zümer, 2)



“De ki: Ben, dîni Allâh’a has kılarak ihlâslı bir şekilde O’na kulluk etmekle emrolundum.”
(ez-Zümer, 11)
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Cevapla

“►Soru - Cevap◄” sayfasına dön