Ölen mürşidin tasarrufu devam eder mi ?

Sorularınızı Ayet ve Hadisler ışığında cevaplamaya çalışacağız.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
eyup
Dost Üye
Dost Üye
Mesajlar: 68
Kayıt: 23 Mar 2007, 02:00

Ölen mürşidin tasarrufu devam eder mi ?

Mesaj gönderen eyup »

Ölen mürşidin tasarrufu devam eder mi ?


Mürşitler ve evliyaullah vefat ettikten sonra dünya üzerindeki tasarrfufları ve etkileri devam eder mi?
Her hangi bir şekilde dünyaya gelip insanlara yardım edebilirler mi?
Bunun reenkarnoyandan farkı nedir?
Bu etkinin cin veya başka bir varlık tarafından yapılmadığını nasıl ayırt edeceğiz?
bu soruların dini ve akli delilleri varmı?
İspatı mümkün mü?
Kullanıcı avatarı
hamdolsun
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 496
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Mesaj gönderen hamdolsun »

AŞK bir davadır ispat ister


ispat bunda olur ...sorulardan geç ey nefsim ...sebeblere bağlı olmaktan kurtul ... her kez bir şey der diyebilirde lütfü ilahi buna muktedir der herkez bir şeyler ? sen ne diyorusun ne hissediyorusun ?
Kullanıcı avatarı
eyup
Dost Üye
Dost Üye
Mesajlar: 68
Kayıt: 23 Mar 2007, 02:00

handolsun kardeşim'e

Mesaj gönderen eyup »

evet, sorulardan geçelim , fakat ,,,,
Hz Musa'da aklına gelen soruları Allah'a sormuş...

Peygamberimizede sahabe pek çok sorular sormuş, biz neden sormayalım....??
Kullanıcı avatarı
HAYY-DOST
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1856
Kayıt: 16 May 2009, 02:00

Re: Ölen mürşidin tasarrufu devam eder mi ?

Mesaj gönderen HAYY-DOST »

eyup yazdı:Ölen mürşidin tasarrufu devam eder mi ?


Mürşitler ve evliyaullah vefat ettikten sonra dünya üzerindeki tasarrfufları ve etkileri devam eder mi?
Her hangi bir şekilde dünyaya gelip insanlara yardım edebilirler mi?
Bunun reenkarnoyandan farkı nedir?
Bu etkinin cin veya başka bir varlık tarafından yapılmadığını nasıl ayırt edeceğiz?
bu soruların dini ve akli delilleri varmı?
İspatı mümkün mü?
Değerli Kardeşimiz;


Vefatlarından sonra veli zatların tasarrufları Bu konuda meşhur olan evliyalar vardır.

Bunlar, Maruf-i Kerhi, Abdülkadir-i Geylani ve Hayat bin Kays el-Harrani hazretleridir.

Bazı Velilerin bazı özellikleri ön plana çıkar, mesela filan zat, çok cömert idi denir. Bu, diğerleri cömert değil anlamına gelmez. Bu da onun gibidir. Öldükten sonra kerametleri, tasarrufu çok görüldüğü ve çok meşhur olduğu için bunlar söylenmiştir. Yoksa bu söz, diğer Evliyanın vefatından sonra tasarruf ve keramet sahibi olmadıklarını göstermez.

Öldükten sonra tasarrufun devam etmesi: Tasarruf sahibinin kendisi ölmüş olsa da, Allah’ın izniyle dünyevî olaylarla ilgi ve irtibatını devam ettirmesi ve Allah’ın inâyetiyle Allah’ın dilediği kadar hayra yönlendirmelerde bulunabilme yetkisine sahip olması demektir. Bu bir tür gaybî yardımdır. Fakat her şey âdetullah ve teklif sırrı prensipleri çerçevesinde cereyan eder.

Tasarrufta:

I- Allah’ın izni, rızâsı, emri, irâdesi, inâyeti, rahmeti ve kudreti esastır.
II- Tasarruf sahibinin kendi kişisel irâdesi ile değil; Allah’ın irâdesine boyun eğerek hareket ettiği ve tasarrufta bulunduğu göz ardı edilmez.
III- Hiçbir tasarruf;

a) Tevhid inancını zedeleyecek biçimde algılanmaz,
b) Âdetullaha aykırı olacak şekilde gerçekleşmez,
c) Teklif sırrını ihlâl edecek derecede abartılmaz.
d) Kişiselleştirilmez. Yani Cenâb-ı Hakkın emir ve irâdesini yok sayıp, kula mal edilmez.

Gaybî yardımın örnekleri Kur’ân’da vardır. Meselâ:

Bedir savaşında üç bin meleğin Ashab-ı kirâma Allah adına yardım ettiği Kur’ân’da zikredilir.1

Bilindiği gibi; Kur’ân bizi, öldüğünde “diri kalan” bir zümrenin varlığından da haberdâr etmiştir. Kur’ân’a göre, Allah yolunda öldürülenler “ölü” değillerdir. Onlar diridirler. Fakat biz hissetmiyoruz.2

Yine Kur’ân’a göre, bu dünya hayatı sadece bir oyun ve eğlenceden ibârettir. Asıl hayat ise âhiret hayatıdır. Âhiret hayatı bütün varlığıyla ve bütün benliğiyle capcanlı bir hayattır.3 Bedîüzzaman Hazretlerine göre bu âyet, hakîkî hayatın âhiret âlemindeki hayat olduğunu; âhiret âleminde cansız hiçbir maddenin bulunmadığını, orada hiçbir zerrenin ölü olmadığını îlân etmektedir.4

Başta peygamberler olmak üzere bir kısım Allah dostlarının, Allah’ın vazifeli kıldığı âlimlerin ve şehitlerin öldükten sonra tasarruflarının devam etmesi demek, Allah’ın şahit kıldığı kimselerin, dipdiri âhiret hayatına geçtiklerinde de, oyun ve eğlenceden ibâret olan dünya hayatında “hayra kılavuzluk etme ve yönlendirme” yetkilerini sürdürmeleri demektir.

Nitekim Bedîüzzaman Hazretleri, bir mektubunda şöyle der: “Gavs-ı Âzam gibi, memattan (öldükten) sonra hayat-ı Hızırî’ye yakın bir nevî hayata mazhar olan evliyalar vardır. Gavs’ın hususî İsm-i Âzamı, ‘Yâ Hayy’ olduğu sırrıyla, sair ehl-i kuburdan fazla hayata mazhar olduğu gibi, gayet meşhur Mâruf-u Kerhî denilen bir kutb-u âzam ve Şeyh Hayâtü’l-Harrânî denilen bir kutb-u azîm, Hazret-i Gavs’tan sonra mematları hayatları gibidir. Beyne’l-evliya (evliya arasında) meşhur olmuştur.”5

Yine Bedîüzzaman Hazretleri, şehitlerin efendisi olan Hazret-i Hamzâ’nın (ra) kendisine sığınan kimseleri Allah’ın izniyle muhafaza ettiğini ve dünyevî işlerini gördüğünü, 6 ölümle melekût âlemine ve ruhlar âlemine geçmiş insanların bizimle alâkadar olduklarını, bizim duâlarımızın ve mânevî hediyelerimizin onlara gittiğini, onların da nurânî feyizlerinin bizlere geldiğini 7, onlarla aramızda “mânevî âlemdeki mânevî havada çok mânevî elektrikler ve mânevî radyolar” bulunduğunu, 8 fakat nuranî feyizlerin tenkit ve itirazla hissedilmeyeceğini ve kaçacağını;9 Peygamber Efendimiz’in (asm) Hazret-i Hasan’ın (ra) başını öpmesinde, Hazret-i Hasan’ın (ra) mübârek neslinden gelen Gavs-ı Azam Şeyh Geylânî gibi çok mehdî-misal peygamber vârislerinin de hissedâr olduklarını; yine Peygamber Efendimizin (asm) Hazret-i Hüseyin’e (ra) karşı fevkalâde ehemmiyet göstermekle, Hazret-i Hüseyin’in (ra) nurânî silsilesinden olan Zeynelâbidin, Câfer-i Sâdık gibi mehdî-misal Peygamber vârislerini ehemmiyetle kucaklamış bulunduğunu kaydeder.10

Bu tasarruf silsilesinin bir devamı olarak; Bedîüzzaman Hazretleri küçüklüğünden beri Abdülkadir Geylânî’nin (ks) ilgi ve yardımına mazhar olmuş, 11 ve Peygamber Efendimizin (asm) kudsî tasarrufu altında istihdam edilmiştir; 12 Mevlânâ Hâlid Bağdâdî de Bağdad dâiresinde Şâh-ı Nakşibend ve İmam-ı Rabbânî’den sonra Şâh-ı Geylânî’nin tasarrufu altında irşad hizmetlerinde bulunmuştur. 13

Binâenaleyh, tasarruf meselesi abartılmamak şartıyla tevhid inancına aykırı değil; tamamen Cenâb-ı Hakka ait bir rahmet tecellîsinden ibârettir. Hidâyet edici Cenâb-ı Allah’tır. Gerçek tasarruf sahibi Cenâb-ı Allah’tır. Allah’ın rızâsına ulaşmış peygamberler, âlimler, şehitler ve Allah dostları ise ancak Cenâb-ı Hakkın izni çerçevesinde bu yetkiyi kullanırlar.

1- Âl-i İmrân Sûresi
2- Bakara Sûresi, 2/154;
3- Ankebût Sûresi, 29/64;
4- Dîvân-ı Harb-i Örfî ve Sünûhât, s. 84;
5- Barla Lâhikası, s. 180;
6- Mektûbât, s. 12;
7- Sözler, s. 478;
8- Şuâlar, s. 589;
9- Lem’alar, s. 132;
10- Lem’alar, s. 26;
11- Sikke-i Tasdik-i Gaybî, s. 128;
12- Şuâlar, 577;
13- Sikke-i Tasdik-i Gaybî, s. 17.
alıntıdır.
Diğer sualinizin cevabına gelince;reankarnasyonu iddia edenler
bir defa dünya hayatını yaşayıp, ahirete gittikten sonra,
güya aynı kişi veya nefs tekrar başka bir bedenle ikinci kez dünyaya dönüyormuş.yeniden ikinci bir hak olarak yaşıyormuş.
Bu kişinin diğer kullardan başka ne ayrıcalığı veya ne özelliği varsa
artık..Dini inançlarımıza göre bu mümkün değildir ve tamamen safsatadır.
Ahiret inancımıza terstir.
Diğer hususta ise, Abdülkadir Geylani Hazretleri. Allah cc in izniyle,
yine kendisi olarak tasarrufta bulunmaktadır.Ahmet, mehmet vs olarak değil. Kardeşim bazı haller kişilere özel sırdır. Heryerde herkese anlatılmaz. İnanın bu merakınızın cevabını size bir gün yaşatırlar.
Ve şüpheleriniz izale olur.
İlahi ve Muhammedi muhabbetlerle..

Selam ve dua ile...
En son HAYY-DOST tarafından 20 Oca 2010, 13:44 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Resim
Kullanıcı avatarı
eyup
Dost Üye
Dost Üye
Mesajlar: 68
Kayıt: 23 Mar 2007, 02:00

sevgili hay- dost

Mesaj gönderen eyup »

cevapta özetle "evet , tasarrfları devam eder " demişsiniz. fakat Saidi Nursi hz haricinde bir delil vermemişsiniz.

bunun hayata dönük yüzü yok mu?
tesir varda hatta nasıl görülüyor, ne zaman ve nasıl?
sebepleri var mı?
sizi ki Saidi Nursi hz bağlamında bir iman et , başka bir şey sorma olmuş.
yani hz musaya Allah kuşları paçalatıp dağ teplerine koydurup yeniden canlandırması gibi hayata dönük bir cevap olmamış.
evliyanın tasarrufuna iman etmek zorunlu mu?
İslami ve hayattadi başka delilleri yok mu?
Kullanıcı avatarı
elifnur
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 17
Kayıt: 16 Oca 2010, 02:00

Mesaj gönderen elifnur »

hamdolsun yazdı:AŞK bir davadır ispat ister


ispat bunda olur ...sorulardan geç ey nefsim ...sebeblere bağlı olmaktan kurtul ... her kez bir şey der diyebilirde lütfü ilahi buna muktedir der herkez bir şeyler ? sen ne diyorusun ne hissediyorusun ?
Aşk bir nasip işidir...Allah cc bır kuluna aşkı nasip ettiğinde o kulunun iradesınıde kendı kudret elıne almıs demektır...sonra o kul Allah cc ıle yuru gorur işitir.....kısaca o kulunun gören gözü işiten kulağı olur.....
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Eğer siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah Teala hazretleri sizi helak eder ve yerinize, günah işleyecek (fakat tevbeleri sebebiyle) mağfiret edeceği kimseler yaratırdı."
Kullanıcı avatarı
gullale
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1362
Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00

Mesaj gönderen gullale »

ÖLÜM nedir?
Ölmek nedir? bilirsek, sorularımızın cevâbı otomatik olarak yerini bulur.
Ölmeyi şu AN şu AKLımızla nasıl ANlıyorsak Soru'nun cevâbı ona göredir.
AKLımız bebe mi? çocuk mu? genç mi? olgun mu?
Rüşde ermemiş OLan ve Rüşde ERmiş OLana ANlatılan ve ANladığı başka başkadır.

MuhaMMedî MuHABBEtle...
Resim
Kullanıcı avatarı
eyup
Dost Üye
Dost Üye
Mesajlar: 68
Kayıt: 23 Mar 2007, 02:00

sebepler ve gerçekler

Mesaj gönderen eyup »

ben halisâne mürşidin selahiyetini merak ediyorum?
sebepler ve sonuçlar var olanı görmemize yarar?
Allah âlemi sebepsiz ve sebeplere bağlı olmaksızın mı yarattı?
Aşk insanı kandırır ve yanıltır, olmayanı varmış gibi gösterir, abartır?

Önce doğru yolu bulmak lâzım sonra sevmek gelir?
Neyi seveceğimizi bilmeden neden o şeye aşık olalım?
Neyi seveceğimizi bilmek için akla, sebeplere ve delillere ihtiyaç yok mu?


saygılar...
Kullanıcı avatarı
HAYY-DOST
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1856
Kayıt: 16 May 2009, 02:00

Re: handolsun kardeşim'e

Mesaj gönderen HAYY-DOST »

eyup yazdı:evet, sorulardan geçelim , fakat ,,,,
Hz Musa'da aklına gelen soruları Allah'a sormuş...

Peygamberimizede sahabe pek çok sorular sormuş, biz neden sormayalım....??
EYUP KARDEŞ,
Tabiki soru sorarız. soru merak etmekten hasıl olur.
"MERAK,İLMİN HOCASIDIR"der ya bir büyüğümüz.
Bizim imanımız . taklidi değil, tahkiki iman biliyorsunuz.
Hele bizim gibi fen ilimleri ve felsefe tahsili yapmış,
insanların tahkik edip araştırmadan , akıl ile nakile ulaşmadan,
kabullenmesi çok zordur. İnsan önce kalbiyle inanır. Sonrada aklıyla ..
Gerçek ve sarsılmaz iman. insanın tüm melekeleri ile iman etmesidir.
HZ İbrahim as ın inandığı halde, RAABinden delil istemesi (kuşların durumu)
tamamen itminana ermesi içindir.Ki bunu da söyler. siz daha iyi bilirsiniz..
Bir zamanlar bir radyoda program yapıyordum.
İnanırmısınız? Dinimi bana sorulan sorulara cevap ararken öğrendim.
Kütüphane dolusu kitaplar almıştım. Halen durur.
Kısaca aklımıza takılan soruları tabiki soralım. Mutlaka her sorunun bir cevabı ve bir bileni vardır.
selam ve dua ile
Resim
Kullanıcı avatarı
tugra
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 1
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Mesaj gönderen tugra »

Tasavvufta mürşidi kamil 2 kısımdır.
Biri vefatuyla tasarrufu nihayete eren mürşid, diğeri ise irtihalinden sonra da irşad ve salahiyeti devam eden mürşidi kamildir.
Eğer vefat eden mürşid kendisinden sonra irşad yetkisini devretmediğini, kendisiyle beraber devam edeceğini bildirirse, o mürşid vefatından sonra da tasarruf sahibidir.

Bazı zaatların kabirlerinde de irşad ve hidayet vazifelerini sürdürüp selahiyetlerinin devam edeceğine dair rivayetlerde tasavvuf kitaplarının pek çok yerinde rastlamak mümkündür.
Bunlardan bazılarını nakletmek icab ederse:

Öncelikle Peygamberimiz s.a.v efendimizin şu hadisi şerifini zikredebiliriz.

"Dünya işlerinde şaşırıp, hayrete düştüğünüz zaman kabir ehlinden yardım isteyiniz."(Acluni,Keşfül Hafa cilt 1 sahife85)

Nitekim bütün tasavvuf kitaplarında da mezkurdur ki Ebul Hasan-il Harakani ks hazretleri tam 12 yıl Beyazıd-ı Bestami k.s hazretlerinin kabirinden istifade ederek feyz almış ve seyri sülukunu tamamlamıştır.
Ondan sonra da irşad ehli bir mürşidi kamil olarak silsilei saadatın 6. halkasını oluşturmuştur.

Aynı şekilde Şah Nakşibendi hazretlerinin, Abdul Hak Gucduvani hazretleri ile aralarında 5 vasıta olmasına rağmen onun ruhaniyetinden feyz almıştır.

Hanefi İmamlarından Ahmed Bin Muhammed el - Hanevi "Nefahat-ul Kurb " isimli eserinde buyurur ki :

"Evliyaullah, ruhaniyetlerinin cismaniyetlerine galip olması sebebiyle bir çok surette görünebilirler.Onların tasarruf ve kerametleri, hayatlarında olduğu gibi, mematlarından sonra da devam eder."

Yine hanefi büyüklerinden Allame Seyyid Şerif Curcani (k.s.)"Şerh-ul Mevakıf" isimli eserinde

"Mürid ve saliklere evliya suretlerinin zuhuru ve o suret vasıtasıyla, mürşidin hayat ve ölümü halinde feyiz verdiğini" bildirir.

Ehlullahın vefatından sonra irşad ve tasarruflarının devamına aklen delil ise şudur:

Rasülüllah efendimiz vefat ettikleri zaman da İslamla şereflenenler mahdud ve belli bir sayıda idi.Vefatından sonra futuhatlar neticesidir ki, islam bir çığ gibi büyümüş ve tüm cihana yayılmıştır.Eğer irtihalleriyle irşat ve selahiyetleri munkati [kesik] olsaydı, o güne kadar iman edenler de dinden çıkarlardı.Rasülüllahın muktedir olmadığına, ondan sonrakilerinin güçlerinin hiç yetmemesi lazım gelirdi.İrşad ve salahiyetlerinin devam etmesinin neticesidir ki, islam 14 asır gün be gün inkişsaf etmiş ve etmektedir.Bu durum şüphesiz onun varisleri içinde geçerlidir.Bütün bunlar irşad ve tasarruflarının, ahirete intikallerinden sonra da kemaliyle ve tamamıyla intikal ettiğinin apaçık göstergesidir.

Hatta şuda bir gerçektir ki; vefat eden kişinin ruhu cesed kafesinden kurtulduğu için çok daha müessir ve süratli olmaktadır.İmamlardan İbni Kemal el- Vezir buyurmuşlardır ki :

"Dünyada bulunan ruh, kınındaki kılıca benzer.Ölümünden sonra ise cismani alakalardan soyulduğu için kınından çıkmış kılıç gibi olur."

Fatih Sultan Mehmet Hazretlerinin hem hocası hem de şeyhi Akşemseddin-i Veli Hazretlerinin bu mevzuda güzel bir beyti vardır.

Dü cihanda tasarruf ehlidir ruh-u veli

Dime kim mürdedir, bunda nice derman ola

Ruh şimşir-iHüdadır ten gılaf olmuş ona

Dahi a£la kar eder, bir tığ ki, üryan ola....

[Evliyaullah iki cihanda tasarruf ehlidir.Bu ölüdür bundan nasıl derman olur deme.Mevlanın kılıncıdır, vücudu ona kılıf olmuştur.Bir kılıç ki çıplak olduğu zaman daha fazla tesir eder.] (mecmuat-ül cevahir)
Kullanıcı avatarı
hamdolsun
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 496
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Re: sebepler ve gerçekler

Mesaj gönderen hamdolsun »

eyup yazdı:ben halisâne mürşidin selahiyetini merak ediyorum?
sebepler ve sonuçlar var olanı görmemize yarar?
Allah âlemi sebepsiz ve sebeplere bağlı olmaksızın mı yarattı?
Aşk insanı kandırır ve yanıltır, olmayanı varmış gibi gösterir, abartır?

Önce doğru yolu bulmak lâzım sonra sevmek gelir?
Neyi seveceğimizi bilmeden neden o şeye aşık olalım?
Neyi seveceğimizi bilmek için akla, sebeplere ve delillere ihtiyaç yok mu?


saygılar...


iki aşık arasındaki derin ayrılık farklarına dairdir
-Ey Allahım benim kafam seninle ilğili bilğiyle dolu
-Ey Allahım benim kafam kalbim hücrem seninle dolu
ilimde bir perdedir onuda bırakmak lazım ...Benim nacizane söylemek istedğim eğer sen bir mürşidi SEVİYORSAN onun teveccühü sana ulaşır delil isiyorsanız bende yok ama insan bir kamili mürşidi sevecek sevecek hemde çok sevecek onun teveccühü ona ulaşmayacak ...benim kalbim bunu almıyor ...anlamıyor ...bunlar bize ait fikirler bi boyut kazandırdıysak ne mutlu bize ...söylediğimiz müşkülünüzü gidermediyse vah bize
evvelesselam
hamdolsun.
hamd dolsun her zerremize hamd dolsun da evvel esselamın zevkine varalım Amin
Kullanıcı avatarı
eyup
Dost Üye
Dost Üye
Mesajlar: 68
Kayıt: 23 Mar 2007, 02:00

Mesaj gönderen eyup »

S.A, Değerli CANLAR,

BU soruyu bilgisayarından siteye girdiğim bir arkadaşım benim üyeliğim üzerinden sormuştur. Bu soruyu soran arkadaşım tuğra isimli üyemizdir.
Ama sorusu için ve verilen cevaplar için tüm kardeşlerimize de teşekkür ederim.
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

değerli eyup ve tuğra kardeşlerimiz,

gönül sitemize hoş geldiniz, inşaallah kıymetli katkılarınızla buluşuruz..

Muhammedi Muhabbetle...
Resim
Cevapla

“►Soru - Cevap◄” sayfasına dön