Canlıyı cansızdan ayıran özellik nedir?
- halimkok
- Özel Üye
- Mesajlar: 3843
- Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00
Canlıyı cansızdan ayıran özellik nedir?
Âlemdeki varlıkları temel olarak;
-CANLI
-CANSIZ
olarak ikiye ayırırız.
Peki;
Canlıyı cansızdan ayıran özellik nedir?
En son halimkok tarafından 06 Ara 2009, 20:53 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
- Hakan
- Moderatör
- Mesajlar: 4966
- Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00
CAN dır üstadım CAN.
CAN : Muhammedi Nur - Nur-u Mim - Nurullah - Nur'un A'la Nur.
Allah Celle Celalehunun Nur'undan üflediği ve halen HAYY diriliğinin kaynağı olan Allah Celle Celalehunun her an üflediği Nurunun Hayylığıyla Madde aleminde CANLI olarak adlandırdığımızı düşünüyorum. CANSIZ da bellidir Nursuz, Ruhsuz eşya, madde vs. gibi
CAN : Muhammedi Nur - Nur-u Mim - Nurullah - Nur'un A'la Nur.
Allah Celle Celalehunun Nur'undan üflediği ve halen HAYY diriliğinin kaynağı olan Allah Celle Celalehunun her an üflediği Nurunun Hayylığıyla Madde aleminde CANLI olarak adlandırdığımızı düşünüyorum. CANSIZ da bellidir Nursuz, Ruhsuz eşya, madde vs. gibi
- israfil
- Saygın Üye
- Mesajlar: 202
- Kayıt: 28 Kas 2009, 02:00
- halimkok
- Özel Üye
- Mesajlar: 3843
- Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00
- Gariban
- Moderatör
- Mesajlar: 2834
- Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
Tek fark; "-LI" ve "-SIZ" olmalı derim.. O da öyle söyleyişimizden dolayı..
CAN dediğimiz hayat denilen HAYY oluş ;
CANsız sanılan cisimlerde Bâtın,
Bitkilerde sınırlı Zâhir,
Hayvanlarda âşikâr Zâhir ve
İnsanlarda mükemmel zâhirdir.
Ancak her sûret, sîretinin gereğini gösterir...
CANdan Muhammedi Muhabbetler..
CAN dediğimiz hayat denilen HAYY oluş ;
CANsız sanılan cisimlerde Bâtın,
Bitkilerde sınırlı Zâhir,
Hayvanlarda âşikâr Zâhir ve
İnsanlarda mükemmel zâhirdir.
Ancak her sûret, sîretinin gereğini gösterir...
CANdan Muhammedi Muhabbetler..
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5155
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Abdullah b. Ömer (r.a): Hz. Peygamber (s.a.v.)Bedir Savaşında kafirlerin cesetlerinin atıldığı kuyuya yukarıdan baktı ve: Rabbinizin size vadettiğinin gerçek olduğunu gördünüz. buyurdu. Kendisine: Ölmüş cesetlere mi sesleniyorsun denildi: Siz onlardan daha iyi duyamazsınız, fakat onlar cevap veremiyorlar. buyurdu.demiştir.(Sahîh-i Buhârî, Kütüb-i Sitte Serisi:1, hadis no:689)
Ölmüş ceset ne demekki!. Cesetin birde ölmemiş olanı mı var?
Ölü(cansız) sandıklarımız diri(canlı), diri(canlı) sandıklarımızda ölü(cansız) olabilir. Bunu nasıl ayırt edeceğiz? Sanıyorum ki El Hayy olan Rabbimizin EL Hayy oluşuna şahit olan diridir. Yani Ahdullaha(la ilahe illallah)a ve aynı zamanda da Hz.Muhammed (sav)in Onun kulu ve Resulu olduğuna şahit olanlara canlı, şahit olmayanlara da cansız diyebiliriz diye geçti gönlümden. Tabi bu arada bu şahitlik ancak ve ancak beden-nefs-kalp ve ruh dörtlüsündeyken olabilecek bir şahitliktir diye düşünüyorum. Hadisi şerifte ise Resulullah(sav)in Siz onlardan daha iyi duyamazsınız, fakat onlar cevap veremiyorlar.deyişi bir rüya (kabus) halini bana çağrıştırdı. Halk dilinde karabasan denilen olay vardır, bişiy sizi boğazlar,sıkar v.s ama siz cevap veremezsiniz, konuşamazsınız gibi sanki. Yani aslında aklıma çok şey gelmekte ama toparlamakta güçlük çekiyorum. Kısaca konuşmak, duymak, yemek, içmek v.s. diriliğin işareti değildir.Dirilik sadece ve sadece Ahdullaha(la ilahe illallah)a ve aynı zamanda da Hz.Muhammed (sav)in Onun kulu ve Resulu olduğuna şahitliktir diye geçiyor gönlümden.
Sevgilerimle,
Es Selam (c.c)
Ölmüş ceset ne demekki!. Cesetin birde ölmemiş olanı mı var?
Ölü(cansız) sandıklarımız diri(canlı), diri(canlı) sandıklarımızda ölü(cansız) olabilir. Bunu nasıl ayırt edeceğiz? Sanıyorum ki El Hayy olan Rabbimizin EL Hayy oluşuna şahit olan diridir. Yani Ahdullaha(la ilahe illallah)a ve aynı zamanda da Hz.Muhammed (sav)in Onun kulu ve Resulu olduğuna şahit olanlara canlı, şahit olmayanlara da cansız diyebiliriz diye geçti gönlümden. Tabi bu arada bu şahitlik ancak ve ancak beden-nefs-kalp ve ruh dörtlüsündeyken olabilecek bir şahitliktir diye düşünüyorum. Hadisi şerifte ise Resulullah(sav)in Siz onlardan daha iyi duyamazsınız, fakat onlar cevap veremiyorlar.deyişi bir rüya (kabus) halini bana çağrıştırdı. Halk dilinde karabasan denilen olay vardır, bişiy sizi boğazlar,sıkar v.s ama siz cevap veremezsiniz, konuşamazsınız gibi sanki. Yani aslında aklıma çok şey gelmekte ama toparlamakta güçlük çekiyorum. Kısaca konuşmak, duymak, yemek, içmek v.s. diriliğin işareti değildir.Dirilik sadece ve sadece Ahdullaha(la ilahe illallah)a ve aynı zamanda da Hz.Muhammed (sav)in Onun kulu ve Resulu olduğuna şahitliktir diye geçiyor gönlümden.
Sevgilerimle,
Es Selam (c.c)
En son Gul tarafından 06 Ara 2009, 23:49 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
- halimkok
- Özel Üye
- Mesajlar: 3843
- Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00
Gerçekten (gönlü) Başka birine sorsak;
-Dalga mı geçiyorsun sen benimle... Bundan basit ne var...
Canlı... şöyledir
Cansız böyledir.
der geçer.
Veya bakıp ta bize;
- Şunların uğraştığı şeye bak... Henüz canlıyı cansızı ayırt edemiyorlar...
diyebilir... Oysa;
Hz. Ebu Bekir (R.A);
" Bir kişi cennete girecek dense o kişinin ben olduğumu umarım. Bir kişi cehenneme girecek dense, o kişinin yine ben olacağından korkarım."
buyuruyor.
Mü' mine düşen ümit ile korku arasındaki denge ise...
Bakın halimiz ne güzel...
BİZ, basit bir soruda dahi... Ne;
"Kesin olarak doğru bu"
diyoruz... Ne de;
"Benim bidliğim yanlıştır"
diyoruz.
Bildiklerimizi BİRleştiriyor... BİZleştiriyoruz...
Gönlümüzü paylaşıyoruz.
Halimiz bu olduktan sonra soruya cevabımız mutlaka doğrudur...
Çember 360 derecelik bir dairedir...
Benim gördüğüm ancak bir yönüdür... Bununla çemberi bilmiş olmam...
Herkesin gördüğünü de bilirsem o zaman çember tamamlanır...
Allah cc. razı olsun inşallah
-Dalga mı geçiyorsun sen benimle... Bundan basit ne var...
Canlı... şöyledir
Cansız böyledir.
der geçer.
Veya bakıp ta bize;
- Şunların uğraştığı şeye bak... Henüz canlıyı cansızı ayırt edemiyorlar...
diyebilir... Oysa;
Hz. Ebu Bekir (R.A);
" Bir kişi cennete girecek dense o kişinin ben olduğumu umarım. Bir kişi cehenneme girecek dense, o kişinin yine ben olacağından korkarım."
buyuruyor.
Mü' mine düşen ümit ile korku arasındaki denge ise...
Bakın halimiz ne güzel...
BİZ, basit bir soruda dahi... Ne;
"Kesin olarak doğru bu"
diyoruz... Ne de;
"Benim bidliğim yanlıştır"
diyoruz.
Bildiklerimizi BİRleştiriyor... BİZleştiriyoruz...
Gönlümüzü paylaşıyoruz.
Halimiz bu olduktan sonra soruya cevabımız mutlaka doğrudur...
Çember 360 derecelik bir dairedir...
Benim gördüğüm ancak bir yönüdür... Bununla çemberi bilmiş olmam...
Herkesin gördüğünü de bilirsem o zaman çember tamamlanır...
Allah cc. razı olsun inşallah
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
- alaimisema7
- Üye
- Mesajlar: 43
- Kayıt: 04 Nis 2008, 02:00
Hz. Mevlânâ da gerek Mesnevi-i Şerifte ve gerekse Divan-ı Kebir'de bu konu üzerinde durmuşlardır. Mesela Mesnevi'nin 3. cildinin 1019 numaralı beyitinde aynen şöyle buyurmaktadır.
(Cansız gibi görünen varlıklar, biz derler, duyarız, işitiriz, görürüz, bakarız. Fakat sizin gibi namahremlere, yabancılara, anlayışsızlara karşı susup durmaktayız.)
(Cansız gibi görünen varlıklar, biz derler, duyarız, işitiriz, görürüz, bakarız. Fakat sizin gibi namahremlere, yabancılara, anlayışsızlara karşı susup durmaktayız.)
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5155
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Sevgili Halim Can,
Dünyadan 360 tane meridyen geçtiği varsayılmaktadır. Ve ilgili hesaplamaların hepsi bu varsayıma göre yapılmaktadır. Her bir meridyen arasındaki saat farkı 4 dakikadır. Bu ne demek? Güneşin önünden her 4 dakikada bir merdiyen geçmektedir. Ve 24 saatte çember tamamlanıp dünya kendi etrafındaki dönüşünü tamamlamaktadır. Böylece dünyamızda gece ve gündüz oluşmaktadır.
BİZ hepimiz BİR DÜNYAyız. GÜNEŞimizde RESULULLAH Sallallahu Aleyhi Vessellem.
4 dakikada bir güneşimiz dünyamıza ve dünyamızda güneşimize es Selam deyişini tamamlamakta.
Hocamızın dediği gibi 2 yoktur. 1 vardır ve 1 daha vardır. Yani 1 gün vardır 2. bir gün yoktur. Ancak 1 gün daha vardır. 1 GÜNde vakti saati gelen Resulullah (sav) ile selamlaştığını farketmekte, vakti saati gelmeyen ise sabah oldu işe geç kaldım, öğlen oldu çok acıktım, akşam oldu tv yi açalım, çok geç oldu yatalım demekte.
Farkedenlere
Farketmeye çalışanlara
Farkedemeyenlere
Es Selam
Dünyadan 360 tane meridyen geçtiği varsayılmaktadır. Ve ilgili hesaplamaların hepsi bu varsayıma göre yapılmaktadır. Her bir meridyen arasındaki saat farkı 4 dakikadır. Bu ne demek? Güneşin önünden her 4 dakikada bir merdiyen geçmektedir. Ve 24 saatte çember tamamlanıp dünya kendi etrafındaki dönüşünü tamamlamaktadır. Böylece dünyamızda gece ve gündüz oluşmaktadır.
BİZ hepimiz BİR DÜNYAyız. GÜNEŞimizde RESULULLAH Sallallahu Aleyhi Vessellem.
4 dakikada bir güneşimiz dünyamıza ve dünyamızda güneşimize es Selam deyişini tamamlamakta.
Hocamızın dediği gibi 2 yoktur. 1 vardır ve 1 daha vardır. Yani 1 gün vardır 2. bir gün yoktur. Ancak 1 gün daha vardır. 1 GÜNde vakti saati gelen Resulullah (sav) ile selamlaştığını farketmekte, vakti saati gelmeyen ise sabah oldu işe geç kaldım, öğlen oldu çok acıktım, akşam oldu tv yi açalım, çok geç oldu yatalım demekte.
Farkedenlere
Farketmeye çalışanlara
Farkedemeyenlere
Es Selam
- halimkok
- Özel Üye
- Mesajlar: 3843
- Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00
Ve Aleykümselam Sevgili GÜL Can
Paylaşımınız gönlümde ne çok şey çağrıştırdı bir anda
Meridyen: MüRiD- YeN gibi
Y Üçüncü tekil şahıs Yani O
N NûN
MüRiD ise ;
Tasavvufta Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak için evliyâ bir zâtın terbiyesi altına giren
talebe.
Mürîd, mürşidinin (hocasının) yanında cenâze yıkayıcısının elindeki ölü gibi olmalıdır.
(İmâm-ı Rabbânî)
Allahü teâlânın sevgisi ile ve O'nun sevgisine kavuşmak arzusu ile yanan mürîd, bilmediği,
anlıyamadığı bir aşk ile şaşkın hâldedir. Uykusu kaçar, gözyaşları dinmez. Her işinde Allah'tan
korkar, titrer. Allahü teâlânın sevgisine kavuşturacak işleri y apmak için çırpınır. Her işinde
sabır ve affeder. Her geçimsizlikte, sıkıntıda kusûru kendisinde görür. Her nefeste Allah'ını
düşünür. Gaflet ile (Allahü teâlâyı unutmuş olarak) yaşamaz. Kimseyle münâkaşa etmez. Bir
kalbi incitmekten korkar. Kalbleri, Allahü teâlânın evi bilir. Eshâb-ı kirâmın hepsini;
"radıyallahü teâlâ anhüm ecmaîn" diyerek anar. Hepsinin iyi olduğunu söyler. (Abdülhâk-ı
Dehlevî)
Mürîd olanlar, severler, kalblerine kendilerine âit olan bir isteği, arzuyu getirmezler.
Gayretleriyle tasavvuf derecelerine yükselmeye çalışırlar. (Ali Sincârî)
Her bir meridyen arasındaki 4 dakikalık farkın
DÖRT ü; 4 Unsurdan oluşan insanı
FARK ise;
Kâinatta hiçbir zerrenin diğeri ile aynı olmayışı
Hocamın dediği gibi hiçbir atomun diğerine yaslanamayışı yalnızlığı
Kendi başına dönüyor oluşu
Kendi çevresinde dönüş 360 derece
Ki bu ÇEMBER dir
SON u BAŞıdır
Kendi etrafımızdaki dönüşü 4 Unsura bölersek
360/4 = 90 çıkar ki
Doksan derecelik dört açı ile çember dörde bölünmüş olur
Dört çizginin her biri ayrı bir yöne işaret eder
Ön-Arka-Sağ-Sol
Ki bu yönler şeytanın bize yanaşacağını söylediği yönlerdir
Sonra onlara önlerinden ve arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım, sen de çoğunu şükredici bulmıyacaksın Araf Suresi 7/17
Bir dönüş 24 saat = >> 4 x 6 = Dört Unsur x Altı Yön
24 saat = 1.440 dakika >>> 4 x 360 >>> Dört Unsurun her biri kendi etrafında dönmekte
Ve her birinde 4 tane 90 derece dik açı ile dörde bölünmüşlük ile
1.440 >>> 1 Dönüş ( BİR ile dönüş) 4 x 4 ve sonunda 0 (sıfır) yani daire
Ayrıca diğer Ne yaparsınız? başlığı ile sorduğum soruda;
Varmak istediğiniz bir yere doğru yola çıktınız.
Çölün ortasındasınız
Baktınız ki yanınızda ancak 6 gün yetecek kadar erzak ve su var.
Varacağınız yer ise henüz 9 günlük mesafede.
Yürüyerek 6 gün boyunca size yetecek olan erzak ve su ile
hiç yürümeden olduğunuz yerde beklerseniz 10 gün idare edebileceksiniz.
Bu durumda ne yaparsınız?
360 derecelik çember
3 gün oruç ile
6 gün erzak ile
0 HİÇ liğimiz ile
Ki 3+6 = 9 günlük yol eder ve çember tamamlanır. YOL bitmiştir
Daha da bir çok şey var ama
Şimdilik gönlüme ilk düşenleri böylece aktarmış olayım
Kâinatta CİSİM-sel olarak her bir atom kendi başına dönüyor olsa bile
Gönül söz ile manâ ile birbirine ne çok şey katmakta
Allah cc. Razı olsun inşallah
Muhammedi Muhabbetle
Paylaşımınız gönlümde ne çok şey çağrıştırdı bir anda
Meridyen: MüRiD- YeN gibi
Y Üçüncü tekil şahıs Yani O
N NûN
MüRiD ise ;
Tasavvufta Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak için evliyâ bir zâtın terbiyesi altına giren
talebe.
Mürîd, mürşidinin (hocasının) yanında cenâze yıkayıcısının elindeki ölü gibi olmalıdır.
(İmâm-ı Rabbânî)
Allahü teâlânın sevgisi ile ve O'nun sevgisine kavuşmak arzusu ile yanan mürîd, bilmediği,
anlıyamadığı bir aşk ile şaşkın hâldedir. Uykusu kaçar, gözyaşları dinmez. Her işinde Allah'tan
korkar, titrer. Allahü teâlânın sevgisine kavuşturacak işleri y apmak için çırpınır. Her işinde
sabır ve affeder. Her geçimsizlikte, sıkıntıda kusûru kendisinde görür. Her nefeste Allah'ını
düşünür. Gaflet ile (Allahü teâlâyı unutmuş olarak) yaşamaz. Kimseyle münâkaşa etmez. Bir
kalbi incitmekten korkar. Kalbleri, Allahü teâlânın evi bilir. Eshâb-ı kirâmın hepsini;
"radıyallahü teâlâ anhüm ecmaîn" diyerek anar. Hepsinin iyi olduğunu söyler. (Abdülhâk-ı
Dehlevî)
Mürîd olanlar, severler, kalblerine kendilerine âit olan bir isteği, arzuyu getirmezler.
Gayretleriyle tasavvuf derecelerine yükselmeye çalışırlar. (Ali Sincârî)
Her bir meridyen arasındaki 4 dakikalık farkın
DÖRT ü; 4 Unsurdan oluşan insanı
FARK ise;
Kâinatta hiçbir zerrenin diğeri ile aynı olmayışı
Hocamın dediği gibi hiçbir atomun diğerine yaslanamayışı yalnızlığı
Kendi başına dönüyor oluşu
Kendi çevresinde dönüş 360 derece
Ki bu ÇEMBER dir
SON u BAŞıdır
Kendi etrafımızdaki dönüşü 4 Unsura bölersek
360/4 = 90 çıkar ki
Doksan derecelik dört açı ile çember dörde bölünmüş olur
Dört çizginin her biri ayrı bir yöne işaret eder
Ön-Arka-Sağ-Sol
Ki bu yönler şeytanın bize yanaşacağını söylediği yönlerdir
Sonra onlara önlerinden ve arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım, sen de çoğunu şükredici bulmıyacaksın Araf Suresi 7/17
Bir dönüş 24 saat = >> 4 x 6 = Dört Unsur x Altı Yön
24 saat = 1.440 dakika >>> 4 x 360 >>> Dört Unsurun her biri kendi etrafında dönmekte
Ve her birinde 4 tane 90 derece dik açı ile dörde bölünmüşlük ile
1.440 >>> 1 Dönüş ( BİR ile dönüş) 4 x 4 ve sonunda 0 (sıfır) yani daire
Ayrıca diğer Ne yaparsınız? başlığı ile sorduğum soruda;
Varmak istediğiniz bir yere doğru yola çıktınız.
Çölün ortasındasınız
Baktınız ki yanınızda ancak 6 gün yetecek kadar erzak ve su var.
Varacağınız yer ise henüz 9 günlük mesafede.
Yürüyerek 6 gün boyunca size yetecek olan erzak ve su ile
hiç yürümeden olduğunuz yerde beklerseniz 10 gün idare edebileceksiniz.
Bu durumda ne yaparsınız?
360 derecelik çember
3 gün oruç ile
6 gün erzak ile
0 HİÇ liğimiz ile
Ki 3+6 = 9 günlük yol eder ve çember tamamlanır. YOL bitmiştir
Daha da bir çok şey var ama
Şimdilik gönlüme ilk düşenleri böylece aktarmış olayım
Kâinatta CİSİM-sel olarak her bir atom kendi başına dönüyor olsa bile
Gönül söz ile manâ ile birbirine ne çok şey katmakta
Allah cc. Razı olsun inşallah
Muhammedi Muhabbetle
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
- HAS-AN
- Kıdemli Üye
- Mesajlar: 570
- Kayıt: 02 Tem 2009, 02:00
C-ANLI
C-ANSIZ
BENDE **AN** AÇISINDAN BAKIYORUM CANLI KELİMESİ AN I YAŞAYAN
ANDA VAR OLAN ANLARIN FARKINA VARIP GERÇEK MANADA
HAYY OLAN
HER NEFES ALIŞTA CANLI HER NEFES VERİŞDE CANSIZ OLDUĞUNU İDRAK EDEBİLMEK
C-ANSIZ İSE SADECE NEFES ALIP VEREN GEÇMİŞLE YAŞAYAN
OYSAKİ DÜN YOK ARTIK GELECEKSE HAYAL ANDA
HAYY-LIĞINI UNUTAN DÜKKANLARDAKİ MANKENLER MİSALİ
ÜZERİNE GİYDİRİLENİ GİYEN KALIPTAN NASIL ÇIKMIŞSA ÖYLECE DURAN
KABINI DOLDURMAYA ÇABALAMAYAN
**AN'DA**
BALÇIKDIK AN CEREYANIYLA
CANLANDIK
KEMİKLENDİK ETE BÜRÜNDÜK
ANSIZIN CAN DA CANSIZLAŞTIK
MUSALLADA YIKANIRKEN
EHL-İ BEYT
ONU YUYANIN
TEVHİD DİLİNDE OLDU FERYAT
KİM DEDİ ANDA GİTTİ DE
CANSIZ DIR DİYE
DOĞDU RAHİMDEN CANLI
KIPIR KIPIR
ANDA KONULDU
SAL BEŞİĞİNE
KİM DEDİ O CANLI DİYE
0712091420
C-ANSIZ
BENDE **AN** AÇISINDAN BAKIYORUM CANLI KELİMESİ AN I YAŞAYAN
ANDA VAR OLAN ANLARIN FARKINA VARIP GERÇEK MANADA
HAYY OLAN
HER NEFES ALIŞTA CANLI HER NEFES VERİŞDE CANSIZ OLDUĞUNU İDRAK EDEBİLMEK
C-ANSIZ İSE SADECE NEFES ALIP VEREN GEÇMİŞLE YAŞAYAN
OYSAKİ DÜN YOK ARTIK GELECEKSE HAYAL ANDA
HAYY-LIĞINI UNUTAN DÜKKANLARDAKİ MANKENLER MİSALİ
ÜZERİNE GİYDİRİLENİ GİYEN KALIPTAN NASIL ÇIKMIŞSA ÖYLECE DURAN
KABINI DOLDURMAYA ÇABALAMAYAN
**AN'DA**
BALÇIKDIK AN CEREYANIYLA
CANLANDIK
KEMİKLENDİK ETE BÜRÜNDÜK
ANSIZIN CAN DA CANSIZLAŞTIK
MUSALLADA YIKANIRKEN
EHL-İ BEYT
ONU YUYANIN
TEVHİD DİLİNDE OLDU FERYAT
KİM DEDİ ANDA GİTTİ DE
CANSIZ DIR DİYE
DOĞDU RAHİMDEN CANLI
KIPIR KIPIR
ANDA KONULDU
SAL BEŞİĞİNE
KİM DEDİ O CANLI DİYE
0712091420
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/soyres/gullu.jpg[/img]
- HAYY-DOST
- Özel Üye
- Mesajlar: 1856
- Kayıt: 16 May 2009, 02:00
Bir şey mutlak zikredilince kemâline masruftur,; yani, o şeye sahip olan en mükemmel fert anlaşılır. Bu kaideye göre, hayat denilence de insan hayatı akla gelir.
Bizim, diğer hayat çeşitleri hakkındaki bilgimiz özet bir bilgidir; tahminlere dayanır. Kendi hayatımız hakkında ise vicdanımıza dayanan doğru bilgilere sahibiz. Bu sebeple söz konusu vecizeyi, insan hayatını esas alarak anlamaya çalışmamız daha doğru olur.
Hayat, ruhun bir sıfatıdır. İrade, görme ve işitme de ruhun sıfatlarıdır. Fakat, hayatın bu noktada ayrı bir yeri vardır. Ruh, hayat sahibi olduğu için görmekte, işitmekte, irade etmektedir. Kaynak sıfat, hayattır. Yoksa, ruh, işitme sıfatına sahip olduğu için görüyor, yahut irade sıfatına sahip olduğu için işitiyor değildir.İşte hayatta bütün sıfatlar memzuç, yani birbiriyle mezc olmuş, karışmış, bitişmiş ve bir tek şey haline gelmiş olduğu içindir ki, İlâhî sıfatlar gibi, esma ve şuunat da hayat ile bilinmektedir.
Hayat sıfatı, Allahın Hayy yani hayat sahibi olduğunu açıkça gösterdiği gibi, Onun Kayyum olduğunu da bildirir. Hayatın gitmesiyle, beden hiçbir vazife göremez hale gelir; yıkılıp dağılır. Bu hal gösteriyor ki, hayat Kayyum isminin de bir cilvesini taşımaktadır. Bu âlemdeki her mahluk da, varlığını Allahın Kayyum isminin bir tecellisiyle devam ettirmektedir. İnsanın bütün organları gibi, bütün duyguları ve bütün his dünyasının da faaliyet göstermesi hayat sıfatı sayesindedir. Elimizi kaldırıp indirmemiz, yürümemiz, kalbimizin, midemizin ve diğer organlarımızın çalışmaları hep hayata dayandığı gibi, sevmemiz, korkmamız, istek duymamız, heveslenmemiz, öfkelenmemiz, şefkat etmemiz de hayat iledir. Hayatsız cisimlerde bunların hiçbiri görülmez.
Ruhumuzun işleri diyebileceğimiz bütün bu faaliyetler, İlâhî isimlerden ve şuunattan haber verirler. Üstadımız kâinatı bir ağaca, elementleri onun dallarına, bitkileri yapraklarına, hayvanları çiçeklerine, insanları ise meyvelerine benzetmiştir. Hayat mahsulü veren şu kâinat tezgâhının en mükemmel neticesi insan hayatıdır. Bu hayat, tek başıyla, bütün kâinatta tecelli eden isimleri, sıfatları ve İlâhî şuunatı gösterebilecek bir mahiyete sahiptir.
Üstadımızın hayat için kullandığı şu ifadeler, konunun daha iyi anlaşılmasına ışık tutar: Hem Rahman, Rezzak, Rahîm, Kerim, Hakîm gibi çok esma-i hüsnanın cilvelerini câmi ve rızk, hikmet, inayet, rahmet gibi çok hakikatleri kendine tabi eden ve görmek ve işitmek ve hissetmek gibi umum duyguların menşei, madeni bir acube-i hilkat-i Rabbaniyedir. (Lemalar)
Rızık, hayat sahiplerine lazımdır. Hikmet, hayat sahibinin her hücresinde, her organında çok net olarak görülür ve okunur. İnayet ve rahmet, ancak hayat sahiplerine yapılır.
Şifa ancak hayat sahipleri için geçerlidir. Tevbe etmek ve affedilmek de yine günahkâr hayat sahipleri için söz konusudur.
Gazap, kahır ve ceza verme de yine hayat sahiplerinde bulunan özelliklerdir.
Şükür ve hamdi hayat sahipleri yaparlar.
İman, marifet, muhabbet gibi ulvî meziyetler ancak hayat sahiplerinde bulunabilir.
İlim, irade, görme, işitme gibi sıfatlar hayat sahiplerine mahsustur.
İzzet ve zillet, tevazu ve kibir hayat sahiplerinde bulunur.
Alaaddin Başar
Bizim, diğer hayat çeşitleri hakkındaki bilgimiz özet bir bilgidir; tahminlere dayanır. Kendi hayatımız hakkında ise vicdanımıza dayanan doğru bilgilere sahibiz. Bu sebeple söz konusu vecizeyi, insan hayatını esas alarak anlamaya çalışmamız daha doğru olur.
Hayat, ruhun bir sıfatıdır. İrade, görme ve işitme de ruhun sıfatlarıdır. Fakat, hayatın bu noktada ayrı bir yeri vardır. Ruh, hayat sahibi olduğu için görmekte, işitmekte, irade etmektedir. Kaynak sıfat, hayattır. Yoksa, ruh, işitme sıfatına sahip olduğu için görüyor, yahut irade sıfatına sahip olduğu için işitiyor değildir.İşte hayatta bütün sıfatlar memzuç, yani birbiriyle mezc olmuş, karışmış, bitişmiş ve bir tek şey haline gelmiş olduğu içindir ki, İlâhî sıfatlar gibi, esma ve şuunat da hayat ile bilinmektedir.
Hayat sıfatı, Allahın Hayy yani hayat sahibi olduğunu açıkça gösterdiği gibi, Onun Kayyum olduğunu da bildirir. Hayatın gitmesiyle, beden hiçbir vazife göremez hale gelir; yıkılıp dağılır. Bu hal gösteriyor ki, hayat Kayyum isminin de bir cilvesini taşımaktadır. Bu âlemdeki her mahluk da, varlığını Allahın Kayyum isminin bir tecellisiyle devam ettirmektedir. İnsanın bütün organları gibi, bütün duyguları ve bütün his dünyasının da faaliyet göstermesi hayat sıfatı sayesindedir. Elimizi kaldırıp indirmemiz, yürümemiz, kalbimizin, midemizin ve diğer organlarımızın çalışmaları hep hayata dayandığı gibi, sevmemiz, korkmamız, istek duymamız, heveslenmemiz, öfkelenmemiz, şefkat etmemiz de hayat iledir. Hayatsız cisimlerde bunların hiçbiri görülmez.
Ruhumuzun işleri diyebileceğimiz bütün bu faaliyetler, İlâhî isimlerden ve şuunattan haber verirler. Üstadımız kâinatı bir ağaca, elementleri onun dallarına, bitkileri yapraklarına, hayvanları çiçeklerine, insanları ise meyvelerine benzetmiştir. Hayat mahsulü veren şu kâinat tezgâhının en mükemmel neticesi insan hayatıdır. Bu hayat, tek başıyla, bütün kâinatta tecelli eden isimleri, sıfatları ve İlâhî şuunatı gösterebilecek bir mahiyete sahiptir.
Üstadımızın hayat için kullandığı şu ifadeler, konunun daha iyi anlaşılmasına ışık tutar: Hem Rahman, Rezzak, Rahîm, Kerim, Hakîm gibi çok esma-i hüsnanın cilvelerini câmi ve rızk, hikmet, inayet, rahmet gibi çok hakikatleri kendine tabi eden ve görmek ve işitmek ve hissetmek gibi umum duyguların menşei, madeni bir acube-i hilkat-i Rabbaniyedir. (Lemalar)
Rızık, hayat sahiplerine lazımdır. Hikmet, hayat sahibinin her hücresinde, her organında çok net olarak görülür ve okunur. İnayet ve rahmet, ancak hayat sahiplerine yapılır.
Şifa ancak hayat sahipleri için geçerlidir. Tevbe etmek ve affedilmek de yine günahkâr hayat sahipleri için söz konusudur.
Gazap, kahır ve ceza verme de yine hayat sahiplerinde bulunan özelliklerdir.
Şükür ve hamdi hayat sahipleri yaparlar.
İman, marifet, muhabbet gibi ulvî meziyetler ancak hayat sahiplerinde bulunabilir.
İlim, irade, görme, işitme gibi sıfatlar hayat sahiplerine mahsustur.
İzzet ve zillet, tevazu ve kibir hayat sahiplerinde bulunur.
Alaaddin Başar
- halimkok
- Özel Üye
- Mesajlar: 3843
- Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00
Canlıyı cansızdan ayıran özellik nedir?
Bunu soran AKIL dır
Öyleyse ayrı gören de akıldır
Lâkin; Bilmiyorsa nerden hüküm vermiştir canlı ve cansızı ayıran bir özellik olduğuna
Ayrı görüyorsa vardır her aklın kendine göre bir bildiği
Zaten AKIL hep ayırandır BİR türlü BİRleştiremez
Çünkü bilmez Bilebildiğini doğru kabul eder
Oysa bilir ki doğruları da sürekli değişir
Hayatın SIRR ını çözmeli KENDİ ni bilmeli ki
Bu soruya gerçekten doğru cevap verebilsin
Hayat her nefeste yeniden yeniye akıp gitmekte
Yarın ne der bilinmez Ama akıl bugün bakıp ta diyor ki;
Canlıyı cansızdan ayıran özellik;
Canlı; TÜKETİCİ dir
Canlılığının devamını tükettikleri ile sürdürür
CANlının AKLI da CANlı ise
BİLir bu MUHTAÇlığını
İnsan var olduğunda ihtiyacı olanı hazır bulmuştur Âlemde
Hz.Âdem in kileri erzak dolu değildi herhalde
Öyleyse kendisine bu canı veren muhtaç olduğu şeyleri de vermiştir
Belki de akıl tüm bunları çabasız, gayretsiz kolayca ve hazır bulduğu için
Kendini bir şey sanır da kendini bildiğini sanır
Oysa CANlı ACİZ dir CAN ı VEREN ise AZÎZdir
Bir nefesi alamasa veya veremese
Birkaç gün susuz kalsa
Öyleyse CANlılık şartlara bağlıdır ve geçicidir
Nitekim her canlı (nefs) ölümü tadacaktır
Bu varlığın cisimsel canlılığı içindir
Eğer ki GÖNÜL canlı ise
Bilir zaten kendini cansızdan ayıran ÖZ-EL i
Ey İblîs! buyurdu: o benim iki elimle yarattığıma secde etmene ne mani' oldu sana?
SÂD Suresi 38/75
O İKİ EL RAHMAN ve RAHİM elleridir
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM OL-AN ÖZ' ümüz
Tüm VAR lığın ÖZ ü .
CANlı da Ondan CANsız da Ondan
Hakikat-i Muhammedî...
Öyleyse CANlı yı CANsız dan ayıran özellik;
HAKİKÂT tir
HAKİKÂT i BİLEN bilir ancak ayıranı BİRleştireni
Her AKIL, her GÖNÜL bir HAKİKAT' tir...
Ve BİZ CANlılığımızı sürdürebilmek için MUHTACız...
Aklının ve gönlünün sadakasını verenlerden...
Bizimle paylaşanlardan Allah razı olsun...
Muhammedi Muhabbetle...
Bunu soran AKIL dır
Öyleyse ayrı gören de akıldır
Lâkin; Bilmiyorsa nerden hüküm vermiştir canlı ve cansızı ayıran bir özellik olduğuna
Ayrı görüyorsa vardır her aklın kendine göre bir bildiği
Zaten AKIL hep ayırandır BİR türlü BİRleştiremez
Çünkü bilmez Bilebildiğini doğru kabul eder
Oysa bilir ki doğruları da sürekli değişir
Hayatın SIRR ını çözmeli KENDİ ni bilmeli ki
Bu soruya gerçekten doğru cevap verebilsin
Hayat her nefeste yeniden yeniye akıp gitmekte
Yarın ne der bilinmez Ama akıl bugün bakıp ta diyor ki;
Canlıyı cansızdan ayıran özellik;
Canlı; TÜKETİCİ dir
Canlılığının devamını tükettikleri ile sürdürür
CANlının AKLI da CANlı ise
BİLir bu MUHTAÇlığını
İnsan var olduğunda ihtiyacı olanı hazır bulmuştur Âlemde
Hz.Âdem in kileri erzak dolu değildi herhalde
Öyleyse kendisine bu canı veren muhtaç olduğu şeyleri de vermiştir
Belki de akıl tüm bunları çabasız, gayretsiz kolayca ve hazır bulduğu için
Kendini bir şey sanır da kendini bildiğini sanır
Oysa CANlı ACİZ dir CAN ı VEREN ise AZÎZdir
Bir nefesi alamasa veya veremese
Birkaç gün susuz kalsa
Öyleyse CANlılık şartlara bağlıdır ve geçicidir
Nitekim her canlı (nefs) ölümü tadacaktır
Bu varlığın cisimsel canlılığı içindir
Eğer ki GÖNÜL canlı ise
Bilir zaten kendini cansızdan ayıran ÖZ-EL i
Ey İblîs! buyurdu: o benim iki elimle yarattığıma secde etmene ne mani' oldu sana?
SÂD Suresi 38/75
O İKİ EL RAHMAN ve RAHİM elleridir
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM OL-AN ÖZ' ümüz
Tüm VAR lığın ÖZ ü .
CANlı da Ondan CANsız da Ondan
Hakikat-i Muhammedî...
Öyleyse CANlı yı CANsız dan ayıran özellik;
HAKİKÂT tir
HAKİKÂT i BİLEN bilir ancak ayıranı BİRleştireni
Her AKIL, her GÖNÜL bir HAKİKAT' tir...
Ve BİZ CANlılığımızı sürdürebilmek için MUHTACız...
Aklının ve gönlünün sadakasını verenlerden...
Bizimle paylaşanlardan Allah razı olsun...
Muhammedi Muhabbetle...
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
- Gariban
- Moderatör
- Mesajlar: 2834
- Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00
- halimkok
- Özel Üye
- Mesajlar: 3843
- Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00
Allah cc. cümlemizden razı olsun inşallah Gariban Can...
Güzel olan arayışımız... Aradığımız...
"Ben dedi, onların görmediklerini gördüm de Resulün izinden bir avuç avuçladım da onu attım, ve bana nefsim böyle hoş gösterdi"
TÂHÂ suresi 20/96
Altınları eriterek yaptıkları buzağı heykeli CANsız...
Toprak CANsız... iken Resulün (Cebrail) ayağı değdiği için kendi canlanmakla kalmıyor... Cansıza da can oluyor...
Samirî bu topraktan bir avuç alıp buzağı heykelinin üzerine atınca
buzağı böğürmeye başladı...
Bizim üzerimize de bir avuç toprak atılmış...
Suretimiz İNSAN olduğu için biz konuşuyoruz...
Fakat Âleme iyi bakmak lâzım CANlı kim... CANsız kim...
CANlılığın mahiyetini belirleyen El-Musavvir Esması ile İnsanız hamdolsun...
Güzel olan bu Gariban Can...
Muhammedi Muhabbetle...
Güzel olan arayışımız... Aradığımız...
"Ben dedi, onların görmediklerini gördüm de Resulün izinden bir avuç avuçladım da onu attım, ve bana nefsim böyle hoş gösterdi"
TÂHÂ suresi 20/96
Altınları eriterek yaptıkları buzağı heykeli CANsız...
Toprak CANsız... iken Resulün (Cebrail) ayağı değdiği için kendi canlanmakla kalmıyor... Cansıza da can oluyor...
Samirî bu topraktan bir avuç alıp buzağı heykelinin üzerine atınca
buzağı böğürmeye başladı...
Bizim üzerimize de bir avuç toprak atılmış...
Suretimiz İNSAN olduğu için biz konuşuyoruz...
Fakat Âleme iyi bakmak lâzım CANlı kim... CANsız kim...
CANlılığın mahiyetini belirleyen El-Musavvir Esması ile İnsanız hamdolsun...
Güzel olan bu Gariban Can...
Muhammedi Muhabbetle...
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]