TUBÂ AGACI

Cevapla
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

TUBÂ AGACI

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


ZEVK 3345

zamAN mekAN ceNiNde cAN! Tevhidin Tûba Ağacı
Kökü ceNNet-Gövdesi gök, ARŞı AŞKın Tevhid Tacı
Urûc Rıza! Rücû’ Rıza! Raziyeten-Merziyyeten!
Kâbekavseyn Kâbesi HAKK! Âşığın Mâşuk Mi’racı…


09.10.08 20:14
Safa mscdi..



Urûc : Arşa çıkma.
Rücû’: Arştan dönme.
Mi'rac: Urûc Seferi-Rücû’ SEYRi..


يَا أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ
ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً
فَادْخُلِي فِي عِبَادِي
وَادْخُلِي جَنَّتِي

“Ya eyyetühennefsülmutmeinnetü. İrci'iy ila rabbiki radiyeten merdiyyeten. Fedhuliy fiy 'ibadiy. Vedhuliy cennetiy. : Ey huzura kavuşmuş insan! Sen O'ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön. (Seçkin) kullarım arasına katıl ve cennetime gir!” (Fecr 89/27-30)


ثُمَّ دَنَا فَتَدَلَّى
فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ أَوْ أَدْنَى

"Summe dena fe tedella. Fe kane kabe kavseyni ev edna: Sonra (Muhammed'e) yaklaştı, derken daha da yaklaştı. O kadar ki (birleştirilmiş) iki yay arası kadar, hatta daha da yakın oldu.” (Necm 53/8-9)



Tuba: Ne mutlu.. Lûgatta "tayyib" kelimesinden türemiş, en güzel, en hoş, en iyi gibi anlamlarında bir ism-i tafdil.


Tubâ Ağacı:
Hadisi şeriflerde ifade edildiği üzere cennet ve cehennemden bu dünyaya dallar uzamakta Cehennemden uzanana "Şecere-i zakkum", cennetten uzanana da "Şecere-i tuba" denmektedir.

Şecere-i tûba-i hilkat: yaratılışın mutluluk ağacı..

Ebû Said (r.a.) rivayet ediyor;
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellam: “Tuba, Cennette bir uçtan diğer uca kadar olan mesafesi yüz sene çeken bir ağaçtır. Cennetliklerin elbiseleri onun tomurcuklarından çıkar.”


(İ.Ahmed, Müsned, 3:71.)


Ebû Saîd el-Hudri'den (Radıyallahü anh):
Bir kişi Peygambcrimiz'e şöyle dedi:
“Ey Allah'ın Rasûlü, ne mutlu, seni görüp İman eden kişilere!..”
Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellam) de:
"Ne mutlu, beni görüp iman eden kişilere ! Ne mutlu, ne mutlu, ne mutlu, beni görmeden iman eden kişiler” dedi.
“Tuba” sözü ile ne kastedilmektedir?' diye sorulunca Peygamberimiz şöyle buyurdu:
"Onunla, çiçek ve yapraklarından cennet ehlinin elbisesi yapılan ve gölgesi yüz yıllık yol olan, bir ağaç (kastedilmektedir.)"


(İ.Ahmed, Müsned, 111/71, H.no:11613)


Ebû Abdurrahman el-Cühenî'den (Radıyallahü anh): [206]
Rasûlullah'ın (Sallaiiahü aleyhi ve seilem) yarımdayken binekii iki kişi çıkageldi. Peygamberimiz onları görünce:
"Bu iki kişi Kindeli (mi), Mezhıcli (mi)dir?" dedi.
O ikisi onun yanına gelince baktık ki Mezhıcli bazı kişiler [207] ve onlardan biri Rasûlullah'a biat için yaklaştı, elinden tuttu ve sordu:
'Ey Allah'ın Rasûlü! Seni görüp iman eden, tasdikleyip sana tâbi olan kişi hakkında ne dersin?1
Rasûlullah: "Ne mutlu ona !" dedi, elini sıvazladı ve diğer kişiye döndü, biat
etmesi için onun da elinden tuttu. O kişi dedi ki: 'Ey Allah'ın Rasûlü! Seni görmeden iman eden, tasdikleyip sana tâbi olan kişi hakkında ne dersin?"
Rasûlullah: "Ne mutlu ona, ne mutlu, ne mutlu!.." dedi, onun da elini sıvazladı ve ayrıldı.

Enes b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh):
RaSÛlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem):
"Ne mutlu, beni görüp de iman edenlere!" dedi ve bunu bir kere söyledi, sonra:
"Ne mutlu, beni görmeden iman edenlere!" dedi ve bunu yedi kere tekrarladı.


(İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 1/155.)


"Cennette öyle bir ağaç var ki bir süvari gölgesinde yetmiş yahut da yüz sene gider (de bitiremez). O huld -ebedilik- ağacıdır... Cennette bir ağaç var ki, bir kimse dört yaşına girmiş bir dişi deve yavrusuna yahut da beş yaşına girmiş olan bir dişi deveye binmiş olsa da sonra ağacın dip tarafındaki gövdesini dönmeye başlasa hareket ettiği yere ulaşmadan deve ihtiyarlayarak düşer... Onun taze dalları cennet surlarının ötesindekilere ulaşmaktadır. Cennetteki her ırmak muhakkak o ağacın dibinden çıkmaktadır... "

[Tezkireti'l Kurtubi, s. 311/513]


"Cennette bir ağaç vardır ki, binekli bir kimse yüzyıl gölgesinde yürüse onu katedemez. İsterseniz şu ayeti okuyun: "Daimi gölgededirler, çağlayıp duran su başlarındadırlar."
[(Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s. 427/9]


"Cennette hiçbir ağaç yoktur ki gövdesi, altından olmasın."
[(Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s. 427/10]


Yunus Emre de şiirlerinde bu ağaçtan sık sık sözetmiştir:

Cennette tuba ağacı
Kökü arşta dal aşağı,
Öter bülbüller durağı,
Ne acaip ötüşü var.

Başka bir şiirinden:

Salınır tuba dalları,
Kur'an okur hem dilleri,
Cennet bağının gülleri,
Kokar Allah deyu deyu…
Resim
Kullanıcı avatarı
gullale
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1362
Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00

Mesaj gönderen gullale »

Değerli kulihvan, yazmış olduğunuz konuyu okuyunca aklıma gelen,Tuba ağacının halinin Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin "cennet annelerin ayakları altındadır" hadisi şerifine ne kadar benzediği...
Tuba ağacının kökleri(annenin ayakları) cennette...
Başı dünyada...
Anne burada bize sadakat samimiyet sabır sembolu olabilirmi?
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen Gariban »

Abla dün gece Tuba ağacından kaç meyve yiyebildin sen ?
Resim
Kullanıcı avatarı
mim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2416
Kayıt: 07 Şub 2008, 02:00

Mesaj gönderen mim »

Cennetteki Tûbâ ağacı

Cennetteki Tûbâ ağacı konusunda 1 sayfada 2 kayıtlı hadis var

Fasil : BED`ÜL-HALK BAHSİ
Konu : Cennetteki Tûbâ ağacı
Ravi : Enes b. Mâlik
Baslik : CENNET`E İLK GİREN İSLÂM ÜMMETİNİN KEMMİYYET VE KEYFİYYETİ
Hadis : Rivâyete göre, Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: "Ashâbım! Cennet`de (Tûbâ denilen) bir ağaç vardır ki, bir süvârî onun gölgesinde yüz sene gezse onun gölgesini asla bitiremez" buyurmuştur.
HadisNo : 1346



Fasil : BED`ÜL-HALK BAHSİ
Konu : Cennetteki Tûbâ ağacı
Ravi : Ebû Hüreyre
Baslik : CENNET`TE ENBİYÂ MENZİLLER
Hadis : Bir rivâyette de Enes İbn-i Mâlik hadîsi gibi vârid olmuştur. (Ziyâde olarak) Ebû Hüreyre: [İsterseniz (bu haberi te`yîd için) "Ashâb-ı yemîn = defterleri sağ taraflarından verilenler, bu gölgede sâyebân olurlar" (meâlindeki âyet) i okuyunuz!] demiştir.
HadisNo : 1347
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/mimimza.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur-ye »

TUBA AĞACI


Resulullah S.A.V Efendimiz, tuba ağacı için şöyle buyurdu:
--''Cennette bulunan hemen her kesin bir ağacı vardır.Bu ağacın adına - Tuba ..denir bunlardan herhangi biri, üstüne giysisini giymek istediği zaman ; o ağacın yanına gider. Oraya gittikten sonra, ağacın çiçekleri açılır. Bunların içinden elbise çıkar..
Bu çiçekler esas olarak altı renk olup bunların her biri dahi, yetmiş renge sahiptir.
Bu renklerden meydana gelen elbise;ne renk, ne de şekil olarak birbirlerine benzerler..
O kimse, bunlardan hangisini isterse onu alır...
''

KAYNAK - ABDÜLKADİR GEYLANİ (R.A) GÜNYETÜT TALİBİN
Resim
Kullanıcı avatarı
katre-iNur
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 272
Kayıt: 13 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen katre-iNur »

Dileriz ki;

Allah Azze ve Celle Bütün Ümmet-i Muhammedi'ye Tuba ağacının gölgesini ve onun meyvesinden olan giysileri giymeyi nasip etsin...


Es Selam
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/katreimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
nisa77
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 133
Kayıt: 01 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen nisa77 »

Resim

Büyük bir ağaç düşünün.
Öyle büyük bir ağaç ki, ucu göğün tavanına varmış; dalları doğudan batının en uç noktasına kadar uzanmış.
Bu muazzam ağaçtan öyle bir 'Nur' çıkmakta ki, güneş, bu nurun yanında çok sönük kalmakta!
Bazen görünüp kaybolsa da, bu muazzam 'Nûr' anbean artmakta.
Bazı insanlar, ağacın dallarına tutunmaya çalışırken, bazıları da, onun köklerini kesme çabasında...



Resim
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/berivan.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
dibbace
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 222
Kayıt: 15 Nis 2008, 02:00

Re: TUBÂ AGACI

Mesaj gönderen dibbace »

Re: TUBÂ AGACI

Tuba: Ne mutlu.. Lûgatta "tayyib" kelimesinden türemiş, en güzel, en hoş, en iyi gibi anlamlarında bir ism-i tafdil.


Tubâ Ağacı:
Hadisi şeriflerde ifade edildiği üzere cennet ve cehennemden bu dünyaya dallar uzamakta Cehennemden uzanana "Şecere-i zakkum", cennetten uzanana da "Şecere-i tuba" denmektedir.

*****************************************************
*****************************************************
*****************************************************


Esmâ-ül Nebi

-----------------

Abdullah: Allah (cc)' ın kulu

Âbid: Kulluk eden, ibadet eden

Âdil: Adaletli

Ahmed: En çok övülmiş, sevilmiş

Ahsen: En güzel

Alî: Çok yüce

Âlim: Bilgin, bilen

Allâme: Çok bilen

Âmil: İşleyici, iş ve aksiyon sahibi

Aziz: Çok yüce, çok şerefli olan

Beşir: Müjdeleyici

Burhan: Sağlam delil

Cebbâr: Kahredici, gâlip

Cevâd: Cömert

Ecved: En iyi, en cömert

Ekrem: En şerefli

Emin: Doğru ve güvenilir kimse

Fadlullah: Allah-ü Teâlanın ihsânı, fazlına ulaşan

Fâruk: Hakkı ve bâtılı ayıran

Fettâh: Yoldaki engelleri kaldıran

Gâlip: Hâkim ve üstün olan

Ganî: Zengin

Habib: Sevgili, çok sevilen

Hâdi: Doğru yola götüren

Hâfız: Muhafaza edici

Halîl: Dost

Halîm: Yumuşak huylu

Hâlis: saf, temiz

Hâmid: Hamd edici, övücü

Hammâd: Çok hamdeden

Hanîf: Hakikate sımsıkı sarılan

Kamer: Ay

Kayyim: Görüp, gözeten

Kerîm: Çok cömert, çok şerefli

Mâcid: Yüce ve şerefli

Mahmûd: Övülen

Mansûr: Zafere kavuşturulmuş

Mâsum: Suçsuz, günahsız

Medenî: Şehirli, bilgilive görgülü

Mehdî: Hidayet eden, doğru yola erdiren

Mekkî: Mekkeli

Merhûm: Rahmetle bezenmiş

Mes'ûd: Mutlu

Metîn: Çok sağlam ve güçlü

Muallim: Öğretici

Muktedâ: Peşinden gidilen

Mübârek: Uğurlu, hayırlı, bereketli

Müctebâ: Seçilmiş

Mükerrem: Şerefli, yüce

Müktefî: İktifâ eden, yetinen

Münîr: Nurlandıran, aydınlatan

Mürsel: Elçilikle görevlendirilmiş

Mürtezâ: Beğenilmiş, seçilmiş

Muslih: Islah edeci, düzene koyucu

Mustafa: Çok arınmış

Müstakîm: Doğru yolda olan

Mutî: Hakka itaat eden

Mu'tî: Veren ihsân eden

Muzaffer: Zafer kazanan, üstün olan

Müşâvir: Kendisine danışılan

Nakî: Çok temiz

Nakîb: Halkın iyisi, kavmin en seçkini

Nâsih: Öğüt veren

Nâtık: Konuşan, nutuk veren

Nebî: Peygamber

Neciyullah: Allah' ın sırdaşı

Necm(i): Yıldız

Nesîb: Asil, temiz soydan gelen

Nezîr: Uyarıcı, korkutucu

Nimet: İyilik, dirlik ve mutluluk

Nûr: Işık, aydınlık

Râfi: Yükselten

Râgıb: Rağbet eden, isteyen

Rahîm: Mü'minleri çok seven

Râzî: Kabul eden, hoşnut olan

Resûl: Elçi

Reşîd: akıllı, olgun, iyi yola götürücü

Saîd: Mutlu

Sâbir: Sabreden, güçlüklere dayanan

Sâdullah: Allah' ın mübârek kulu

Sâdık: Doğru olan, gerçekci

Saffet: Arınmış, seçkin kişi

Sâhib: Mâlik, arkadaş, sohbet edici

Sâlih: iyi ve güzel huylu

Selâm: Noksan ve ayıptan emin olan

Seyfullah: Allah' ın kılıcı

Seyyid: Efendi

Şâfi: Şefaat edici

Şâkir: Şükredici

Tâhâ: Kur'ân-ı Kerîm' deki ismi

Tâhir: Çok temiz

Takî: Haramlardan kaçınan


Tayyib: Helal, temiz, güzel, hoş

Vâfi: Sözünde duran, sözünün eri

Vâiz: Nasihat eden

Vâsıl: Kulu Rabb'ine ulaştıran

Yâsîn: Kur'ân-ı Kerîm' deki ismi, gerçek insan, insan-ı kâmil

Zâhid: Mâsivadan yüz çeviren

Zâkir: Allah' ı çok anan
Cevapla

“Kul İhvÂNi SÖZ SOHBETi ZEVKleri” sayfasına dön