Gülüm benim, Yârim benim
Nedir çektiğim Senden benim
Ne duymak ne görmek istersin beni, bilirim
Ortalıkta kokan bir Gülsün Sen Sevdiğim.
Neden bahçelerde açmak istemezsin?
Neden hergün bir sulayanım olsun demezsin?
Neden bağını bahçeni unutur da yollara düşersin?
Bu bahçeye gir ki herkes Seni Sevsin.
Gel gir Bülbüller diyârına
Orda daima bulunur bir Yâr Sana
Yalnızlık hissetmezsin, kokarsın salına salına
Bülbülün bırakır mı Seni, dikenlerin olsa da
Rengini Hak tan, Kokunu Yâr dan almışsın,
Çevrende dönüp duranları görmeden bir kenarda ağlarsın,
Bu divâne Bülbülü Kendin gibi bir Gül sanırsın,
Sende soluklandığımı sonra havalandığımı anlamaz mısın?
Hep görüneyim istersin,
Kokunla BİZi kendine çekersin,
Yerin yurdun bilinmezse de, Sen hep BİZimlesin
Kokarsın a Sevdiğim!! Sen de böyle bilinirsin.
Sakın yapraklarını dal dal ayırma!
Sakın kokunu her yana saçma!
Sakın yanına varan her çileyeni Bülbül sanma!
Sonra koparırlar dalından kalırım yalnız başıma!
İncesin, nârinsin çok nazlısın Sen
Toprağına kızarsında Bülbüle batırırsın diken
Alınma! Kızma! Hep Salın! Sana yakışır bu Şe'n
Tek dileği Bülbülün Onu devamlı Sevmen
Karanlık soğuk gecelerde de öter Bülbüler
Sanmayın O sadece Güle hasretlik çeker
Koku saçılınca herbir yere öterde öter
Hayran kalır Kendine de Gül'e şükreder..
Şükürler olsun Gül'üm.
Gönderilme zamanı: 31 Ara 2007, 23:05
gönderen zahidzenderun
NE ÖTERSİN DERTLİ DERTLİ
Ah Ne ötersin dertli dertli AhDayanamam zara bülbül Hem dertliyim hem firkatli Yakma beni nara bülbül
Ötme bülbül ötme bülbül Derdi derde katma bülbül Benim derdim bana yeter Bir dert de sen katma bülbül
AhBilirim aşıksın güle AhBenim halimden kim bile Bizim bahçedeki güle El atıp dolaşma bülbül
Ötme bülbül ötme bülbül Derdi derde katma bülbül Benim derdim bana yeter Bir dert de sen katma bülbül
Ah Bülbüllerin nesli misin AhKafeslerde besli misin Benim gibi yaslı mısın Niçin geydin kara bülbül
Ötme bülbül ötme bülbül Derdi derde katma bülbül Benim derdim bana yeter Bir dert de sen katma bülbül
AŞIK VEYSEL
Gönderilme zamanı: 01 Oca 2008, 14:15
gönderen muhibb_
"Sakın yapraklarını dal dal ayırma!
Sakın kokunu her yana saçma!
Sakın yanına varan her çileyeni Bülbül sanma!
Sonra koparırlar dalından kalırım yalnız başıma!"
Yüreğinize sağlık kardeşlerim...Paylaşımlar çok anlamlı...
Muhabbetle...
***Bu paylaşımlarınızı alıntılayabilir miyim..?
Gönderilme zamanı: 11 Oca 2008, 02:30
gönderen illaedep
Gül sessiz sessiz salınmak istemiş
Esen geçen Rüzgara "Artık Dur" demiş
Rüzgar, narin Gülü rahatsız ettiğini anlayınca
Hemen o hoş esintisini Güle bırakmışta gitmiş...
Gül kendi kokusu ile mest olmak istemiş
Bülbül yapabiliyor da ben neden yapamayım demiş
Sağına soluna bakmışta bir türlü kendini görememiş
"Ahh keşke bir aynam olsaydı "diye içinden geçirmiş...
Senmi divanesinbenmiyim bilmem Neyin var de hele eygaripbülbül Bölüştüm seninle kaç seherimi Neyin var de heleeygaripbülbül
Feryadı figanın varmı çaresi
Serkeş şimdi gönül dost avaresi Olmadıkmı dostaaşkpervanesi Neyin var de hele ey garipbülbül
Sen idin çalıya vatanım diyen Obanaben ona yeterim diyen Dalında doyunca öterim diyen Neyin var de hele ey garipbülbül
Eritir bu figan dağdaki taşı Mest olmazmı seni dinleyen kişi Yeter akıttığın didemden yaşı Neyin var de heleeygaripbülbül
Sezerim birazcık sitemlerinden Dağlanmış sinenden tütenlerinden Ver bana payıma düşenlerimden Neyin var de heleey garip bülbül
Sanma ikimiziz bu yolda yolcu Kime sorsak o yolcudur gül hancı Vuslat olmayınca bitmez bu sancı Neyin var de heleeygaripbülbül
Öyle kolay değil gül ile vuslat Yalnız sana değil bu güzel haslet Sen seçtin bu yolu gayrı var sabret Neyin var de heleey garip bülbül
Şerefim muzdarip zaten bu halden Her ne çekti isek belayı dilden Deme sakın bana daldaki gülden Neyin var de heleey garipbülbül
ŞERAFETTİN YILDIZ
NEFS BASAMAKLARI
Gönderilme zamanı: 18 Oca 2008, 16:22
gönderen illaedep
NEFS BASAMAKLARI
Sadece birBedenim deyip yaşarsın, Sıkışıp kalırsın, kurtulamazsın!
Darda kalırsın da farkında olmazsın! Nefis, Nefs-i Emmarededir, anlamazsın...
Akıl yavaş yavaş düşünmeye başlayınca, Dersin ki, " BuBeden ile ne işim var acaba?" Ne olacak sonum ? , Beden bir gün toprak olunca ? Nefis, Nefs-i Levvamededir, idrakler açılınca...
Akıl, Akl-ı Küll' den ilham almaya başlamıştır, İlhamların sonucuNefs-i Küll' e karışmıştır, Varlıklar aleminden çıkıpTek BİR Varlığa varmıştır, Nefis, Nefs-i Mülhimede Hak ile tanışmıştır
Hem idrak edip, hem yaşamak başkadır.
Tüm Fiillerin gerçek Faili Allah 'dır.
Varlıktaki tüm özellikler, tüm isimler Allah' ın Sıfatlarıdır. Nefis, Nefs-i Mutmain ile Fenafillah başlangıcındadır.
Herşeyi meydana getiren Hakkın Kendisidir.
Bu bilinç ile kişi, Rıza hali içerisindedir.
Hala kendini Beden görme gafletindedir Nefis, Nefs-i Raziye de herşeyden Razı haldedir.
Noktanın Sırlarını okumak ister,
Noktadan oluşan İsimlerde gezer,
Meşk içinde Esma Tecellilerini seyreder, Nefis, Nefs-i Radiye de durmadan akıp gider.
Beden ortadan kalkınca,
Görünürde hiçbir şey kalmayınca,
Hepsi BİR yerde toplanınca, Nefis, Nefs-i Mardiye de Vahdaniyet sırrında...
Nefsin tam ÖZ yaşam hali,
Halifem dediği yerdedir Kendi,
İrşad ederek yayılır her BİR'i Nefis, Nefs-i Safiye de ne hoştur şimdi...
18.01.2008 - 16:19
Gönderilme zamanı: 20 Oca 2008, 14:08
gönderen illaedep
Bakın Bakalım Bülbül' e ne olmuş?
Gönderilme zamanı: 20 Oca 2008, 15:10
gönderen zahidzenderun
EY SEVDİĞİM SANA BİR ŞİKAYETİM VAR
Ey Sevdiğim Sana Şikayetim Var Ne Sevdiğin Belli Ne Sevmediğin Ben De Bir İnsanım Bir De Canım Var Ne Sevdiğin Belli Ne Sevmediğin
Hainsin Oy Zalimsin Oy Nedeyim Oy
Eski Günler Hayalimden Gitmiyor Dün Dediğin Bugünkünü Tutmuyor Yiğidim Ya Sana Gücüm Yetmiyor Ne Sevdiğin Belli Ne Sevmediğin
Hainsin Oy Zalimsin OyNedeyim Oy
Akarsuyum Böyle Miydi Ahtımız Onun İçin Viran Oldu Tahtımız Umudum Yok Gülmez Artık Bahtımız Ne Sevdiğin Belli Ne Sevmediğin
Hainsin Oy Zalimsin Oy Nedeyim Oy
MUHLİS AKARSU
Gönderilme zamanı: 28 Oca 2008, 03:25
gönderen zahidzenderun
BÜLBÜLLERDEBALSAÇAR
Bir güzel gülünce kar erir buz erir; Sevinçten bülbüller bal saçar her yana... Süzülür o gözler aşk ile söz erir Dosdoğru bir yolda kol açar her yana...
Öteler ötesi daha da ötesi, Bekliyor yolcuyu bir müjdedir sesi, Hakikat ararken gönülden hevesi Bayram hediyesi gül seçer her yana...
Nakış nakış her şey işlenmiş boş değil, Her gördüğün bir sır - sadece taş değil, "Iman" çilesini çekmeyen baş değil Yanlış yolda olma mal kaçar her yana...
Belli bir mekânda yaşarsın ey "Peri," Vakti zamanında gezersin bu yeri, Kalırsan imanda yükselir değeri Mutlu bir âlemi bul uçar her yana...
Ey güzel gayen ne, bir düşün, kafa yor! Bilirim bu teklif gelir herkese zor, Kısacık hayatta bir nurlu kapı var Ancak Hakkı bilen kul geçer her yana...
Yaradan bizleri her şeyde deniyor, Ressam Halil, seni görmeden tanıyor, Her anında senden bir kıssa anıyor Şiirden öteye dil göçer her yana...
Munir Hocamın yıllardır hizmet ettiğisin,
Seni unutmak mümkün mü, bundan sonra bizim de Hüsnü Dedemissin,
Nasıl da zor koşullarda yaşamışsın da artık yeter dememişsin,
Gönlün Hak ile dolmuşta bilinmemişsin.
Bizzat Resûl'un gelerek almış seni,
Ayağa kaldırmışsın o yerinden kıpırdamayan bedenini,
Canlandırıyorum da şimdi Senin o halini,
Nasılda huzurla teslim olmuşsundur değil mi?
Gül kokusu bırakmış ardından giderken,
Munir Hocam mest olmuş O'na bakarken,
Okuyalım ardından bir Fatiha bu dar zamanlardayken,
Belki bize de atar bir gül, gül bahçelerinde gezinirken.
03.01.2008- 17:05
Gönderilme zamanı: 03 Şub 2008, 18:25
gönderen fatmaana
RÜHANİYET-î RESÛLULLAH'IN HAKÎKÎ MÜMİNE İLTİFATI
Dr. MÜNİR DERMAN (kaddesallahu sırrehu)
Bundan 26 sene evvel, küçük bir kasabada devlet hizmetinde doktorluk yapıyordum.
Kasabaya gelişimden 6 ay sonra 80 yaşlarında, beş evlâdını harb meydanlarında şehid olarak bırakmış, hayatta ancak ellibeş yaşında çocuksuz dul kalmış kızının çamaşır yıkayarak temin ettiği nafaka ile geçinebilen Hüsnü Dede isminde zaif, fersiz gözlü, nûranî yüzlü bir ihtiyarı kazanın müftüsü bana gösterdi.
"Doktor Bey, bu zât Kur'ân'dan bir iki küçük sûre ve Elham'dan başka bir şey bilmez.
Para verirsin almaz, bulursa ekmeği suya batırarak yer; garip olduğu kadar hoş, sessiz, hakîkî bir mü'mindir.
Kasabamız zenginlerinin, nedendir bilmem, şefkat ve yardım kolları kısadır.
Kızılaydan bu zavallı ihtiyara yardım yapabilir miyiz?" diyerek hükümetteki daireme gelmişti.
Ben : "Müftü efendi, bu adamcağıza ben bir fırın göstereyim oradan her gün iki ekmek alsın, haftada da beş lira cebimden yardım yapayım.
Amma kendisi bunu şahıstan değil Kızılaydan aldığını bilsin." dedim.
Böyle yapmamın sebebi o küçük kazada Kızılay teşkilâtı olmamasındandı. Müftü memnun oldu ve bu düşündüğümüz işi tatbike başladık.
Bu hâl dört sene sessizce devâm etti.
Hüsnü Dede bâzan camiden çıkarken değneğine dayanarak daima yaşlı olan gözlerini silerek bana dua ederdi.
Bir gün:
"Doktor bey, ben ölürsem gazhanenin yukarısındaki mezarlık var ya, onun en tepesine beni gömdürür müsün?" demişti.
Aradan birkaç ay geçmiş, bugünkü gibi hatırlıyorum, Eylül ayı 22 nci günü, hava soğuk, bir rüya görmüştüm; Yemyeşil bir üzüm bahçesinde dolaşıyordum.
Karşıdan Hüsnü Dede bana :
"Dr. Bey, bana üzüm verir misin?" dedi.
Uyandım; Eylül 23, evimden çıktım.
Rüzgârsız bir hava, hafif hafif kar başladı.
Hükümete gidiyordum.
Sağ tarafta küçük bir meydanlığın dibinde büyük bir kahve vardı.
Kahvenin önünde bir ağız münakaşası işittim, oraya yanaştım.
Dinç, sakallı, iriyarı bîr adam orta cesamette bir sepetin içinde siyah üzümler getirmiş, bir manav da bunu almak istiyor.
Kilosuna 60 kuruş istiyor.
Manav : "Baba sen delirdin mi, bundan bir ay evvel 10 kuruşa üzüm satıyorduk!".
Üzümcü : "Oğlum bu son üzümdür. Son üzüm, ben sakladım bunu, şimdi getirdim; ister alırsın, ister almazsın!" diyordu.
Üzümcüye yanaştım :"Amca iki kilo üzüm ver!" dedim.
Tarttı, kahvenin yanındaki bakkaldan bir kesekâğıdı alarak Üzümleri koydum.
Daireye, geldim.
Kar devâm ediyordu.
Dairenin alt katında Müftülük dairesi vardı.
Müftüyü aldım yanıma, bir de sağlık memuru alarak kasabanın son evlerinden başlıyan küçük bir tepenin yamacında bulunan kulübe şeklindeki Hüsnü Dede'nin evine gittik.
Sağlık memurum evin kapısına yanaştı.
Seslendi : "Hüsnü Dede, Doktor Bey geldi. Müftü Efendi de var!".
Yaşlı kızı kapıyı açtı, biz hemen odanın içindeydik.
Ben : "Hüsnü Dede, sana üzüm getirdim!" deyince,
"Doktor Bey, ben bu gece seni üzüm bağında gördüm, üzüm de istemiştim. Bunu nereden biliyorsun?" dedi.
Titrek elleriyle üzümden üçbeş tane yedi.
Hüsnü Dedeyi muayene ettim.
Senelerin erittiği vücutta artık öteki tarafa niyetli olduğunu belirten emareler görülmeğe başlamıştı.
Yarım saat sonra yanından ayrıldık.
Ertesi günü Müftü Efendi, ben, sağlık memuru tekrar Hüsnü Dedeyi erken saatte görmeğe gittik..
Hüsnü Dede zâten 26 günden beri yerinden kıpırdıyamıyor.
Bana: "Doktor Bey, Gazhanenin üstünü unutmadın değil mi?" dedi.
"Ben artık yolcuyum. Bana hemen şimdi Kur'ân oku!" dedi.
Okumağa başladım.
Aşağı yukarı 6-7 âyet okudum.
Birdenbire Hüsnü Dede ağlamağa başladı.
"Beni kaldırın, kaldırın!".
Müftü efendi, ben, sağlık memuru yatağından Hüsnü Dede'yi ayağa kaldırdık.
Koltuk altlarından tutuyorduk.
Bütün vucudu kollarımızdaydı.
Birden : "Lâ İlahe İllaallah Muhammedur Resûlullah" dedi.
Gözlerini küçük kulübesindeki pencereye doğru dikti.
Yüzünde bir tebessüm belirdi ve yüksek sesle :
"NiÇiN ZAHMET BUYURDUNUZ YA RESÛLULLAH!"
derken Hüsnü Dede kollarımızın arasında ruhunu teslim etti.
Bir anda odayı hiçbir kokuya benzetemiyeceğim ve kelimelerin belâgatiyle bile ifadesi gayr-i mümkün hoş bir koku kapladı..
Bugün rahmetli olan Müftü Efendi yüksek sesle tekbir getiriyordu, ikinci günü Hüsnü Dedeyi bana söylediği Gazhanenin Üstündeki toprağa vermiştik.
Bu canlı hâtırayı okuyasınız, diye sizlere anlatmamın sebebi,
Hüsnü Dedeyi geçende rüyamda gördüm.
Bana dedi ki:
- "Doktor Bey, beni unuttun mu?" sebep budur.
Nûr içinde yatsın Hüsnü Dede!
(Sen de nûr içinde yat Kâmil İNSAN, Azîz Hocam, Muhteşem Muhammedî Münir Derman!)
Gönderilme zamanı: 03 Şub 2008, 21:15
gönderen Hakan
Sen de nûr içinde yat Kâmil İNSAN, Azîz Hocam, Muhteşem Muhammedî Münir Derman!. İnşallahu Teala Rasulullah sav. in hizmetinde daim olmaya azmeyledik, yardımlarını bekliyoruz. Dosd Muhammedi Derman dağıtıcısı Şifa hane Münir Derman...
Gönderilme zamanı: 03 Şub 2008, 23:47
gönderen illaedep
ATEŞ İCAT OLUP
Ateş icat olup tütün tütmeden
Aşkın ocağında biz yanıp tüttük
Güller açılmadan bülbül ötmeden
Mana aleminde şakıdık öttük
Her kaynaktan akmaz böyle duru su
Bu yer gerçek erenlerin korusu
Duygu çiçeğinden ilham arısı
Sevgiden bal yaptı önce biz tattık
Gönül diyarında sevda elinden
Hasret dağlarından çile çölünden
Peygamber izinden Allah yolundan
Yirminci asırda biz geldik gittik
İrfan sofrasının altın tasıyım
Muhabbet suyunun şelalesiyim
Hüdai Yunus'un sülalesiyim
Tasavvuf ilmini biz tamam ettik
Aşık Hûdai
Gönderilme zamanı: 15 Şub 2008, 01:08
gönderen illaedep
İYİ Kİ VAR BU GÜLLER
Nazlı GÜLümün tohumunu Bugün toprağa atmışlar
Her gün sulamışlar, özenle bakmışlar
Başına bekçi olarak Bülbülünü bırakmışlar
Dönüp durmayın GÜLümün çevresinde! Gidin Kargalar!
Toprağını çok sevmiş bir güzel yerleşmiş
İlk filiz verip Güneşi gördüğünde, "Benden Güzelide var demek ki" demiş
Halbuki Güneşin de Kendisi için doğduğunu nedense bilememiş
O Yalnızca bir GÜLmüş, hiç bir Güneşe gücü yetebilirmiymiş.
Her gün biraz daha hızla Göğe çıkarken
Dallarıyla her iki yanına uzanırken
Kökü biraz daha toprağa bağlanırken
Nasıl vazgeçebilir tüm bu güzelliklerle yaşamak varken.
Kırmızı kırmızı açtı her BİR tanesi
Sulamaya devam etti OnuEfendisi
Ne zaman ses duymak istese yetişti Bülbülün nefesi Allah Allah dendikçe geldi yerine neşesi.
Bu muhabbetler hiç bitmez Gül olmaya devam ettikçe BİZden ilham hiç gitmez
Eğer topraktan bitirene şükretmezsek GülBİZe küserde bir daha hiç GÜLmez...
Gönderilme zamanı: 16 Şub 2008, 14:10
gönderen kuloglan
Hak DOST!!!!!!!
Gönderilme zamanı: 17 Şub 2008, 22:01
gönderen zahidzenderun
BÜLBÜLLE HASBİHAL
Şu derdimi dinle Bülbül, derdim ile inle Bülbül Sinemdeki dertlerime ağlasak seninle Bülbül
Kaç asırdır yaşım Bülbül, ayrılıklar aşım Bülbül Ne aşklar başladı bitti, hiç bitmedi yaşım Bülbül
Söyle derman nerde Bülbül? Derman var mı derde Bülbül? Aşka dûçâr şu gönlümden kalkmaz siyah perde Bülbül
Ah Bülbülüm, bilmez miyim, aşkı saran hicran gitmez Gün gelip vade bitmeden, yürekteki hicran bitmez.
Miyaser Gülşen
Gönderilme zamanı: 25 Şub 2008, 19:52
gönderen zahidzenderun
NE AĞLARSIN BÜLBÜL BİR DERDİN Mİ VAR
Ne ağlarsın bülbül bir derdin mi var Ömür mü tükenir zamanın mı dar Hasret mi çektirir o vicdansız yar Vefasıza gönül bağlama bülbül.
Her seherde bülbül figan edersin Hüzünlü ötersin bağrım ezersin Yardan mı ayrıldın yalnız gezersin Yaram yürektedir dağlama bülbül.
Kederlenme bülbül altındır tahtın Yıllardır ağarmaz şu kara bahtın Güle sevdalısın vuslattır ahtın Coşkun seller gibi çağlama bülbül.
Gam çekme ey bülbül bitap düşersin Terk edip gitse de sevgi yeşersin Beni yaktı kendi murada ersin Gözlerin dolsa da ağlama bülbül.
Mustafa Alpaydın
Gönderilme zamanı: 01 Nis 2008, 01:17
gönderen illaedep
GÜL NEFESLİM
Bülbül uçmaktan yorulunca
Nefes almak için varmış Gülünün yanına
Gül Bülbülünü sarmış kendi kokusuyla
Ne bülbül kalmış, ne gül ortada
Sormuş Bülbül Gülüne
"Sıkıntım var gene içimde"
Sen olmadan olmuyor sebebi ne?
Alışkanlık mı yoksa Aşk mı hele bir şeyler de?
Bülbül havalana havalana Arşa kavuşmuş
Gülün kokusunu her yana saçmış savurmuş
Kendi sesinde Gülün sesini duymuş
Bu hal içerisinde her derde deva olmuş
Gülün Sahibi, Bülbülünde sahibi
Nerde bunun İLK SAHİBİ
Hem Gül de hem Bülbül de
Ancak Gülün hatrına sarmış BÜTÜN ALEMİ...
Ahh DOSTUM
Gönderilme zamanı: 18 Nis 2008, 00:13
gönderen illaedep
Çekilmekteyim
Durmadan çekiliyorum
Gel beri, gitme öteye seslerini işitiyorum
Ya Huuu topladın pılını pırtını nereye böyle yolculuk?
Gideceğini mi sanıyorsun?
Kurtulacağını mı düşünüyorsun?
Kendinden kaçamassın bilmiyor musun?
O'nun içinde sıkışıp kalmışsın Dostum.
Didikler durur
Yer bitirir
Sukut nedir dedittirir
Herşeyi sana unutturur
Gaflet mi desem ne desem
Bilmem ki hep erteler durur
Bana ASLımı özlettirir
Ahh Dostum ahh
Hadi durma söyle,
Beni bu hale KİM getirir?
Fâtır Suresi 8. Ayet "" Kötü işi, kendisine süslendirip de onu güzel gören kimse, vehmine aldanmayarak kötü ameli güzel görmeyen, akliyle gerçeği gören kimse gibi olur mu? Allah dilediğini yola iletir. Bundan dolayı nefsin onlar için hasretlere (üzüntülere) girmesin, yok yere kendinin harap etme. Allah onların ne yaptıklarını biliyor.""
Ya Huuuu Çok Şükür...
Gönderilme zamanı: 18 Nis 2008, 16:32
gönderen halimkok
BİR İNSAN KENDİ KENDİ'ne konuşmaya başladıysa
Ya deli olur ya da veli. Belki deli de velidir de
bilmez bunu gerçek deli.
Ha deli, ha veli... O'nunla olmak en güzeli.
KENDİ'nde O'nu...
ve O'nda KENDİ'ni bulanlara ulaştırsın BİZ'leri MEVLAMIZ.
Selamlar kardeşime... Hayırlı Cumalar dilerim
Gönderilme zamanı: 19 Nis 2008, 08:38
gönderen zahidzenderun
SEVGİLİ GÖNÜL DOSTUM
KIYMETLİ İLLAEDEP
İçinde bulunduğun haller ne güzel müjdeler getirecek sana..
Ümit MERİÇ bu tür halleri bak nasıl anlatıyor..
"Bazen kâinatla aramdaki göbek bağı, annemin karnındaymışçasına kuruluyor. O zaman -kimse duymasın- pencereyi açıp ya da dağlara çıkıp Allahu Ekber diye bağırasım geliyo. Bazen de kopuyor bu bağ. O zaman Hazret-i Havvanın ya da Âdemin cennetten dünyaya düşmesi gibi değil, cennetten cehenneme düşer gibi mutlak bir yuvarlanma başlıyor içimde. Merkez-çekin ihtişamından, merkezkaçın felaketine savrulup gidiyorum. Acı bana Allahım..."
(Kesitler)
"Ben, sen, o, dünyamız ve kâinatımız, hep birlikte mukadder akıbetimize doğru hızla yaklaşıyoruz. Allah'ım! Zaman içinde zaman halk eyle ve biz aciz kullarına bu zamanı Senin rızana en uygun şekilde kullanmayı nasib eyle"
(Kesintiler)
KİMSİN EY BENLİĞİM
Ey benliğim sen içimde sedası yankılanan bir şarkı,
Görmediğim gizli bir sanatkarı elinin çaldığı
Sen rüzgar, sen meltem, sen dalga, sen deniz
Sen şimşek, sen gök gürültüsü, sen gece, sen şafak
Sen Tanrı'dan tecelli
HALİL CİBRAN
(Gözlerin fısıltısı)
Gönderilme zamanı: 19 Nis 2008, 21:48
gönderen zahidzenderun
BENLİK
Ah şu kahrolası benlik duygusu
Beni mahveden elbette ki sensin
Nerdedir o beraberlik coşkusu
Har daim rüyalarda beklenensin