Bil ki

Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

Resim


sevgiyle inşaallah...
inşa eden ALLAH...

...Dedim; ağız tadı bal ile olmaz


Bana sencileyin Sultan gerektir.


Dedi; Hal iledir kal ile olmaz
Seven sevdiğine kurban gerektir...
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
dostemin
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 525
Kayıt: 19 May 2007, 02:00

ELEST

Mesaj gönderen dostemin »

Resim

ELEST

Sanma ezelde, “Elest” ANdadır
Senle birlikte, Rabbin candadır
Uzakta bilme, yakınındadır
“Beli” de hemen Rabbin candadır

“Elest Bezmi” de şimdi burdadır
Bunu bilmeyen aldanmadadır
“Beli” demeyen yanar, nardadır
“Beli” de hemen Rabbin candadır

Rabbini bil sen, O canındadır
Zikret ve fikret, O yanındadır
Dost Eminim der “Elest” burdadır
“Beli” de hemen Rabbin candadır


***

Maşuk BİR TANE
Aşıklar pek çok

Âşık Mâşuk’muş
Âşıklar hiç yok

BİR TANE Âşık
BİR TANE Mâşuk

VAR’lık BİR TANE
Gerisi hiç yok


***
Resim
Kullanıcı avatarı
dostemin
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 525
Kayıt: 19 May 2007, 02:00

Mesaj gönderen dostemin »

Değerli Canlar
Zaman zaman naçizane bir kaç satırımı gönderiyorum.
Zevk sahibi çalışkan yönetmenimiz öye anlamlı ve
estetik resimler ekleyerek sunuyor ki gerçekten teşekkürler...


ELEST şiirim beni çok düşündürüp duygulandırmıştı. Bu konu ile
ilgili bir alıntı yazıyı eklemek istedim.


----------------------------------------------------------------------

Kâlû Belâ’da Aşk...

Bağdatlı Ruhî (ö.1605) o ünlü terkîb–i bendine,” Sanman bizi kim şîre–i engûr ile mestiz, Biz ehl–i harâbâtdanız mest–i elestiz” diye başlar.

Şu demek olur: “Bizi üzümün şarabıyla sarhoş olmuş zannetmeyiniz sakın! Biz Elest meclisinin aşk içkisiyle sarhoş olmuş bir meyhane sakiniyiz.”

Allah, dünyada hiçbir şey yok iken, dünya diye bir şey de yok iken, bilinmeyi ve sevilmeyi isteyip de kainatı yaratmayı murad ettiğinde, önce ruhlarımızı yarattı ve onları bir araya toplayıp “Elestü bi–rabbikum (Ben sizin Rabbiniz değil miyim)?” diye sordu. Onlar da “Kalû: Belâ! (Evet, şüphesiz sen bizim Rabbimizsin, dediler.)”

Elest meclisinde (Ezel bezmi, elest bezmi) Allah’a söz veren ve O’nun İlah’lığını kabul eden insanoğlu, daha sonra bu sözünde durup durmadığının sınavını vermek üzere, ruhuna giydirilen bir beden içinde dünyaya gönderilmekte ve çeşitli şekillerde imtihan olunmaktadır. İnsanların ruhları nasıl ezel meclisinde birbirlerini görüp, tanıyıp sevmişlerse şimdi dünyada da onları dost ve sevgili edinirler. Ezel bezminde gerçek güzelliğe (Hüsn–i Mutlak) vurulan âşıkın dünyadaki hâli de tıpkı diğerleri gibi yine aynı Sevgili’yi arayıp bulur ve devamlı o güzelliğin sarhoşluğunu yaşamaktan ibaret olan bir ömür sürer. Bazı âşıklar, aşklarının daha ezel bezminde başladığını, yani o vakit verdikleri sözden asla dönmediklerini, aşklarında sabit kadem olduklarını tekrar ederken aslında bunu söylemekte ve Hak âşıkı olduklarını dile getirmektedirler. Hatta onlara göre ruh, gerçek vatanda kurulan elest meclisinden ayrılıp dünya gurbetine geldiğinde bir vuslat özlemi başlamış olur. Gurbetin süsüne aldanıp vatanı unutanlar ise bu imtihanda kayıpta olanlardır. Çünki gerçek âşık, vatanda tanıdığı Sevgili’den ayrılmanın acısını, azabını, elemini ve derdini çekerek bu gurbeti yaşayan âşıktır. Dünya işte bu sınavın verildiği bir gurbetten ibarettir.

Bazı sufilere göre ezel bezminin bir özelliği de orada verilen sözün “Belâ!” ile ifade bulmasıdır. Belâ kelimesi Arapçada olumsuz sorulara verilen olumlu bir “evet” cevabıdır. Olumlu sorulara evet demek için “neam” ifadesi kullanılır. Allah ruhlarımıza “Rabbiniz değil miyim?” şeklinde olumsuz bir soru yönelttiği için ruhlar da aksini tasdik sadedinde “Şüphesiz Rabbimizsin!” anlamında “Belâ!” demişlerdir. Ne var ki bu cevap aynı zamanda bela denilen şeyi de beraberinde insanoğluna yüklemiş ve dünya insan için bir bela olup çıkmış, orada imtihanların çoğu belalar ve musibetler ile yapılır olmuştur. Bunu insanoğlu ezel bezminde “Belâ!” diyerek kendisi istemiş ve hatta davet etmiş, sonuçta ayrılık, elem, azab, çile, hicran, hasret vs. acısını tatmıştır. Halk perdesi ile perdelenme, masiva ile kuşatılmışlık, dünyayı önemseme ve Allah’tan uzaklaşma, hep bu belayı çoğaltır. Oysa beladan kurtulmanın yolu teslimiyet ve “Allah’ım beni bana bırakma!” diyebilmektir. Hani Fuzulî’nin,

Ya Rab hemîşe lûtfunu et rehnümâ bana
Gösterme ol tarîki ki yetmez sana bana

“Tanrım! Lûtfunu benim için daimi bir rehber eyle. Sana ulaşmayan yolu bana asla gösterme!” demesi gibi. O’nu bilmek ve O’nu sevmek... Teslimiyeti bu dereceye vardırmak yani. Hani dünyadan önce, hani dünyadaki her şeyden önce, hani Elest meclisinden de önce Allah’ın muradı olan “bilinmek ve sevilmek”. Ve bir imtihan olsun diye de şu yalan dünyayı yaşamak.

Bilirim seni yalan dünyasın
Evliyaları alan dünyasın...


İskender Pala


Resim
Kullanıcı avatarı
dostemin
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 525
Kayıt: 19 May 2007, 02:00

GÜL

Mesaj gönderen dostemin »

Resim


GÜL

Değer verdiğim, saygı ve sevgi duyduğum bir kardeşimi ziyarete gitmiştim.
İşyerinde çalışma odasının duvarında bir tablo dikkatimi çekti.
Tabloda bir çöl manzarası vardı .
Boz renkli çölün üstünde mavi bir gökyüzü görünse de asıl dikkat çeken, gökyüzü üzerinde yer alan kırmızı ve muhteşem bir güldü…
Zaten tabloda öne çıkarılan obje bu güldü sanırım.

Beni bir duygu kapladı ve tabloya bakıyorken sanki çöllere gittim…
Bir çölü bir gülü düşledim…
Her an değişen kumların şekillendirdiği çölde, damla su arasanız damla su yokken, nasıl olur da bu cansız, bu susuz ortamda bir muhteşem gül açar…
Bu mucizedir işte…
İlahi rahmet suyu ile sulanan ilahi bir tohum yeşerir, büyür ve sonrası malum muhteşem bir gül açar çölde…
Bu gül ne görülmüş ne de görülebilecek bir güldür…
Çölde açan ŞAH’ın Gülüdür…
Bir çiçekten çok üstün, yani çiçeklerin şahıdır…



Papatya var, gelincik var
Çiçeklerin şahı güldür
Karanfil var, laleler var
Çiçeklerin şahı güldür


Her çiçekte güzellik var
Kimi zambak kimi güldür
Rengarengi çeşidi var
Çiçeklerin şahı güldür


Her çiçekte bir koku var
Kimi nergis kimi güldür
Her kokuda ayrı zevk var
Çiçeklerin şahı güldür


Her çiçeğin bir balı var
Arı için tercih güldür
Çiçeklerde şifalar var
Çiçeklerin şahı güldür


Birbirinden süslüsü var
Bülbül için çiçek güldür
Menekşesi sümbülü var
Çiçeklerin şahı güldür


Her çiçekte özellik var
En özeli güzel güldür
Çiçekte de mertebe var
Çiçeklerin şahı güldür


Sözde çiçek benzetmedir
Bir semboldür bir simgedir
Ya Velidir ya Nebidir
Çiçeklerin şahı güldür


Dost Emin der rahmet güldür
Peygamberim Ahmet güldür
Muhammed’e sembol güldür
Çiçeklerin şahı güldür



Dilde salavat (ASM..) bağlanmışken gönülden, gözüm güldeydi ve Rasulullah ( sav ) o an benimleydi…
Misler gibi gül kokuyordu her yer…
Bakın gül nasıl koktu…



GÜL KOKTU

Muhammed geldiğinde gökler yerler gül koktu
Muhammed dendiğinde bütün diller gül koktu
Muhammed girdiğinde tüm gönüller gül koktu
Alemlere rahmetti cümle ȃlem gül koktu


Arş-ı Rahman nurlandı arş-ı ȃla gül koktu
Yedi göklerden indi tüm semȃvat gül koktu
Dünyaya şeref verdi çöller dağlar gül koktu
Hakk yolunu gösterdi mümin kullar gül koktu


Çöllerde bir gül açtı bütün kumlar gül koktu
Nuruyla Muhammed’in tüm kainat gül koktu
Salavat söylendikçe nefeslerden gül koktu
Kalemime gül taktım kelimeler gül koktu


Allah “Habibim” dedi nurunu O’na verdi
Onun nuruyla bizi bu cihanda var etti
Tüm gülistan şenlendi çünkü Şah gülü geldi
Çöllerde bir gül açtı bütün kumlar gül koktu


Nurlandı bütün ȃlem aydınlandı her bir yer
O’nun nuru gelince hayır geldi gitti şer
Elinde yüce Kur’an hakikatleri söyler
Nuruyla Muhammed’in tüm kȃinat gül koktu



Putlar yerle bir oldu gönüle girdi Allah
Kulluk bilinci geldi ümmeti dedi Allah
Şehadetim; Allah bir, Muhammed Resullullah
Salavat söylendikçe nefeslerden gül koktu


Müminlere ne mutlu ümmetiyiz biz O’nun
Hatem-i Enbiya’nın O en büyük Resulün
Adını andıkça ben Muhammed Mustafa’nın
Kalemime gül taktım kelimeler gül koktu


Şah gülü’nü kokladım içim dışım gül koktu
Salavat çektim durdum nefesimden gül koktu
Nuru gönüle doldu, dilim, gönlüm gül koktu
Muhammed’in nurundan Dost Eminim gül koktu



O kokuyu alabilen meftun olur, mümin olur…
Bu koku ezel ebed tüter ve halen tütmektedir, duyabilenlere ne mutlu…

Selam ve salat Yüce Peygamberim (sav)’ e olsun, onun sevgisini veren Rabbime sonsuz hamd-ü senalar olsun…
Elhamdülillah…
Resim
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen zahidzenderun »

Resim



Güllerin ve Gönüllerin Efendisine



Yerde Ahmed, semâda Muhammed olan ey gül!
Selâmlar olsun hakkı fermân eden ey gönül!

Sen’i yüceltmek için değildir sözlerimiz,
Nûrunla kemâl buldu hep kelimelerimiz,

Âlem Sen’le övüldü, biz Sen’inle hep güldük,
On dört asırdır dâim sensizliğe sürüldük.

Gülden manâlar bulan aşkla tutuştu cihân!
Bir gül açtı tam on dört asırdır hiç solmayan!

Sönmeyen bir hasrettir sana olan aşkımız,
Toprağın mahviyeti fırtınada farkımız!

Ummanlar kurudu hep, hayat çöl ortasında
Dert varsa dermân da var, dert; Sen, dermânımız da..
....................................................................
......................................................................



Sana salât ve selâm.. gönlümüz senle dolsun
Bizleri sana ümmet yapana hamdler olsun.




Zafer Şık
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
habibi
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1059
Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen habibi »

Bilmeyenler seni çok uzaklarda sanıyor,
Bilenler seni görür gibi sana el sallıyor,
Sana ulaşmamız bir salavat kadar yakın oluyor,
Seninle yüreklere miski amber kokusu siniyor,

Resim
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/hbbi.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
Nurten
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 724
Kayıt: 25 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen Nurten »

EZELİ GÜL SEVİLMEZ Mİ
KOKUSU MECNUN ETMEZ Mİ
GÜL ÜN SIRRINI ÖĞRENEN
CAN AHMED E ERİŞMEZ Mİ....
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/krgl.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
dostemin
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 525
Kayıt: 19 May 2007, 02:00

BENİM MUHAMMED’İM VAR

Mesaj gönderen dostemin »

Resim

BENİM MUHAMMED’İM VAR

Beni Hakk’a bağlayan güzel bir rehberim var
Müslüman müminlere yolu gösterenim var
Hakk’a beni “sall” eden şah-ı Peygamberim var
Ahmet, Mahmut, Mustafa, benim Muhammed’im var

Çölde açan Şah Gülü, mis kokulu gülüm var
Nuruyla aydınlatan sönmez bir kandilim var
Ezel, ebed ışıtan Nur-u Muhammed’im var
Ahmet, Mahmut, Mustafa, benim Muhammed’im var

Allah’ın sevgilisi Habib-i Kibriya’m var
Nebilerin önderi Sebeb-i Hilkat’im var
İlk ve son olan Nebi, Hatem-ül Enbiya’m var
Ahmet, Mahmut, Mustafa, benim Muhammed’im var

Canlı, cansız her şeyi Allah için seven var
Muhtaca yardım eden Allah için veren var
İnsana örnek olan insanüstü insan var
Ahmet, Mahmut, Mustafa, benim Muhammed’im var

Vahiy duyup dinleyen Kur’an’ı söyleyen var
En büyük mucizeyi Kur’an’ı getiren var
Kȃinatın özeti Yüce Kur’an diyen var
Ahmet, Mahmut, Mustafa, benim Muhammed’im var

Hakk’ın kulu, Resulü, dilde şahadetim var
Her gün günde beş vakit namazını kılan var
Gece gündüz daima secdeye kapanan var
Ahmet, Mahmut, Mustafa, benim Muhammed’im var

Allah için orucu tutan ve tutturan var
İhtiyacı olana zekatını veren var
Putlardan temizleyip Kȃbe’de Hac yapan var
Ahmet, Mahmut, Mustafa, benim Muhammed’im var

Mahşerde ümmetine şefaatçi olan var
Ümmetini çok seven kucaklayan Nebi’m var
Tutunacak tek dalım canım Peygamberim var
Ahmet, Mahmut, Mustafa, benim Muhammed’im var

Dost Emine dost olan gerçek tek rehberim var
Gönülde hüküm süren daim bir Resul’üm var
Mȃna ȃlemlerinde parlayan güneşim var
Ahmet, Mahmut, Mustafa, benim Muhammed’im var
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen Gariban »

Eyvallah Emin abim, ALLAH razı olsun. Ne hoş Peygamberimizin kadir ve kıymetini BİLE BİLmek.

Selam ve sevgiyle
Gariban
Resim
Kullanıcı avatarı
dostemin
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 525
Kayıt: 19 May 2007, 02:00

İNSAN OLARAK

Mesaj gönderen dostemin »

Resim


İNSAN OLARAK

Gelmedin dünyaya hayvan olarak
İnsan ol, insan kal, insan olarak
Neden, niçin geldin, kafa yorarak
Yaratanı tanı insan olarak

Canlıyı, cansızı, seni ve beni
Mevlâmız yarattı bütün evreni
Aklını kullan da bil sen kendini
Allahın kulusun insan olarak

Gördüğün hayalin gerçeği de var
Zâhir’in dışında Bâtın âlem var
Hem orda hem burda bir tek Tanrı var
Gerçeği bilmeli insan olarak

Gerçeği bilirsen Hakk’ı görürsün
Her işte, oluşta, O’nu bulursun
O’nunla BİR olur O’nla olursun
Hem O’sun, hem O’ndan, insan olarak

Dost Emin diyor ki, inan bilerek
“Vücud”da “Şuhud”da “Vahdet” görerek
Gerçeğe erersin Hakk’ı bularak
Sen hiçsin Hakk vardır, insan olarak
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur_umim »

"İnsanı İNSAN İnsan Eder!"
Münir Derman (ks)


Yüreğinize Nur dolsun dostemin kardeşimiz..
Resim
Kullanıcı avatarı
habibi
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1059
Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen habibi »



RAHMANA yakışır bir çiçekler gibikokusunu rengini ışıgını saçan RABBİM esmasını yansıtan insAN ve âDEM olmayı nasiplendirsin İNŞALLAH.....



dua ile.....
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/hbbi.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
anlamak
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 546
Kayıt: 12 May 2008, 02:00

Mesaj gönderen anlamak »

Ne yalanlarda var, ne hakikatta,
Gözümü yumdukça gördüğüm nakış.
Boşuna gezmişim, yok tabiatta,
İçimdeki kadar iniş ve çıkış.
N.F.K.
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/anlamak.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

Mesnevî: “Âh, tabiatı bize uymayan dostun verdiği ıztıraplardan!.. Âh, onların kalbimizde açtığı derin yaralardan! Ey ulu kişiler, ey büyük insanlar; aklınızı başınıza alın da kendinize iyi dostlar, uygun arkadaşlar arayınız!” (c.6, 2950)

“Kendine gel de, görünüşe kapılma, güzel sûrete tapma; öyle bir söz de söyleme! Aynı cinsten oluşu görünüşte, sûrette arama!” (c.6, 2953)



Dostluk, müsbet veya menfî vasıflardaki ortaklıktan kaynaklanır. Gerçek dostluk ise yalnız samîmî ruhlarda barınır. Bu vasfa, insan şahsiyetinin en yüksek kademelerinde rastlanır.

Her hâdise karşısında, iki kişinin aynı duygulara sahip olması ile dostluk yaşatılır. Gerçek dostluk, iki gönül arasındaki cereyan hattıdır. Bu cereyanla, yani muhabbet akışı netîcesinde, sevilenin her hâli sevene sirâyet eder.

Gönüldeki aşk deryaları coşmaya ve sevda güneşleri tutuşmaya başlar. Bu îtibarla, müşterek duygulara sahip olmayanların, arkadaşlık ve kardeşlik gibi zahirî ve tesâdüfî yakınlıklarının dostlukla alâkası yoktur.

Zîrâ Ebû Leheb, Hazret-i Peygamberin öz amcası olduğu hâlde, O’na en uzak düşen bedbahtlardan biriydi.
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
anlamak
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 546
Kayıt: 12 May 2008, 02:00

Mesaj gönderen anlamak »

MESNEVİDEN
"Bir gün, bir bilge, kendi türleriyle uçmayı reddeden iki ayrı cins kuşa rastlar yol kenarında.

Hayli merak eder bu iki farklı yaratığın nasıl olup da kendi aileleriyle, ait oldukları yerlerde yasamak istemediklerini, nasıl olup da bir 'yabancı 'yı kendi kardeşlerine yeğlediklerini.

Biri karga, biri leylek...

O kadar farklıdır ki kuşlar ihtimal veremez birbirlerini sevdiklerine, türdeşleriyle değil de birbirleriyle uçmayı yeğlediklerine.

Öyle ya, karga dediğin kargalarla uçmalıdır, leylek dediğinse leyleklerle.

Yaklaşır ve merakla inceler kuşları. Ta ki her ikisinin de topal olduğunu keşfedinceye kadar.

O zaman anlar ki, birlikte kaçar, birlikte uçar, beraber yaşamaları beklenenlerin yanında tutunamayanlar.

O zaman anlar ki, sahip oldukları değil, sahip olmadıklarıdır kimilerini birbirlerine yakin kılan.

Topal kuşlar birbirlerinin 'arıza’larını bilir ve sömürmek ya da örtmek yerine kabullenirler öylesine.

En sahici dostluklar ortak varlıklar üzerine değil, ortak yoksunluklar üzerine kurulanlardır.

Aynı şekilde zengin, aynı şekilde mesut olanların ortak paydaları sabun köpüğü gibidir, uçar.

Ortak acı, ortak hüzün, ortak pürüzdür esas yakınlaştıran, yaklaştıran...."

EN SEVDİĞİM HİKAYELERDEN BİRİDİR.


[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/anlamak.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

Allah c.c razı olsun anlamak kardeşimiz...

Gerçekten yeri geldiğinde bir dostunuz, kan bağınız olan bir yakınınızdan size daha yakın olabiliyor. Nice akrabalarımız var ki onlarla dünya birlikteliği yaşasak ta ölüm ötesi yaşam boyutunda birçoğu ile yolarımızın ayrılacağı kesinlik kazanıyor. Aslında mesele tahmin edemeyeceğimiz kadar önemli şöyle ki:

Allah Rasullerinin hayatlarına ibretle bir göz atın. Hazreti Yusuf’a kendi öz kardeşleri tuzak kurup kuyuya atmadılar mı? Hazreti Lut’a karısı iman etmeyip ona ihanet etmedi mi? Hazreti Nuh’a kendi öz oğlu inanmamakta ısrar etmedi mi? Hazreti Rasulullah’a kendi öz amcası inandı mı?.

Kur’an’da kendilerinden irtibatın kesilmemesi istenen kesim kanaatimizce kurbiyet ehli olan mukarreb veliler ve Salih insanlardır. Zira akrebiyeti inkişaf etmiş (Allah’a yakiyn derecesi yükselmiş) olan insanlar Allah’a B sırrıyla iman etmiş olan insanların gerçek yakınlarıdırlar.

Nasıl ki Seyitlik müessesesinde Rasulullah’a genetik olarak bağlı oluş yanında fıtri istidat ve özellik olarak bağlılıktan da söz edilebiliyorsa aynı şekilde kurbiyet ehliyle mümin insanların yakınlığından da rahatlıkla söz edilebilir.

Yakın olmamaları düşünülemez zira her iki kesim de Allah’a yakiyn kazanmışlardır. Onların aralarındaki yakınlık ölçüsü kanbağı ve ona bağlı bir takım dünyevi ilişkiler değil, öz hakikatleriyle olan irtibatlarıdır.

Nazım Akpınar
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
anlamak
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 546
Kayıt: 12 May 2008, 02:00

Mesaj gönderen anlamak »

MINA yazdı:Allah c.c razı olsun anlamak kardeşimiz...

Gerçekten yeri geldiğinde bir dostunuz, kan bağınız olan bir yakınınızdan size daha yakın olabiliyor. Nice akrabalarımız var ki onlarla dünya birlikteliği yaşasak ta ölüm ötesi yaşam boyutunda birçoğu ile yolarımızın ayrılacağı kesinlik kazanıyor. Aslında mesele tahmin edemeyeceğimiz kadar önemli şöyle ki:

Allah Rasullerinin hayatlarına ibretle bir göz atın. Hazreti Yusuf’a kendi öz kardeşleri tuzak kurup kuyuya atmadılar mı? Hazreti Lut’a karısı iman etmeyip ona ihanet etmedi mi? Hazreti Nuh’a kendi öz oğlu inanmamakta ısrar etmedi mi? Hazreti Rasulullah’a kendi öz amcası inandı mı?.

Kur’an’da kendilerinden irtibatın kesilmemesi istenen kesim kanaatimizce kurbiyet ehli olan mukarreb veliler ve Salih insanlardır. Zira akrebiyeti inkişaf etmiş (Allah’a yakiyn derecesi yükselmiş) olan insanlar Allah’a B sırrıyla iman etmiş olan insanların gerçek yakınlarıdırlar.

Nasıl ki Seyitlik müessesesinde Rasulullah’a genetik olarak bağlı oluş yanında fıtri istidat ve özellik olarak bağlılıktan da söz edilebiliyorsa aynı şekilde kurbiyet ehliyle mümin insanların yakınlığından da rahatlıkla söz edilebilir.

Yakın olmamaları düşünülemez zira her iki kesim de Allah’a yakiyn kazanmışlardır. Onların aralarındaki yakınlık ölçüsü kanbağı ve ona bağlı bir takım dünyevi ilişkiler değil, öz hakikatleriyle olan irtibatlarıdır.

Nazım Akpınar
Sevgili MİNA CAN,
Çok güzel bir konuya değindiniz ki benim de muzdarip olduğum bir durum bu konu. Ailem de çevrem de ve kocaelinde nerdeyse yapayalnızız. Yani sohbet edeceğimiz gerçek dostlarımız yok. Yoksa elbette yalnızlığımız somut değil ancak en kalabalıkta bile kendimi yalnız hissedip boğulmam sıkılmam insana yetiyor. Ancak paylaştığınızı okuyunca hiç böyle düşünmemiştim. Çok teşekkür ederim. Ayna oldunuz...
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/anlamak.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
habibi
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1059
Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen habibi »

Şeriatte, bu senindir, bu benim,
Tarikatte, hem senindir, hem benim,
Hakikatte ne senindir, ne benim…



hakikate eren kullarından olabilmek BİR halkasında coşabilmek duasıyla.....



RAHMAN bizleri can dostlarımızdan mahrum eylemesin inşALLAH....
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/hbbi.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
habibi
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1059
Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen habibi »

Irak durma dostum yakın gel şöyle
Yanımız da birdir yöremiz de bir
Derdin varsa eğer bilene söyle
Yaramız da birdir beremiz de bir

Doğumlarda on gün dokuz da ayız
Ne umman ne nehir ne de bir çayız
Bölmüşlerdir bizi parça parçayız
Damlamız da birdir deremiz de bir

Kimimiz gamdayız kimimiz demde
Hemi canavarız insanız hem de
Halbuki bizlerin o bezm-i cemde
Safımız da birdir sıramız da bir
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/hbbi.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
habibi
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1059
Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen habibi »

Rahmandan rahime bir mermi attık
Mermerleri deldi geçti ömrümüz
Ne zaman doğduk biz ne zaman battık
Bahr-i gafle daldı geçti ömrümüz

Açtık solduk gonca bağda gül gibi
Estik tozduk yüce dağda yel gibi
Boz bulanık akan azgın sel gibi
Coştu taştı geldi geçti ömrümüz

Ne fareye kalırmış ne de file
Süleyman olsan da gene nafile
Ben falanım filanım diyen gafile
Dudak büküp güldü geçti ömrümüz

Ekabiri asır sadece bir an
Vücut şehrimizi eyledi viran
Zaman zımparası ne tezdir heman
Faniyi sildi geçti ömrümüz
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/hbbi.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
dostemin
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 525
Kayıt: 19 May 2007, 02:00

GÜL

Mesaj gönderen dostemin »

Resim


GÜL

Papatya var, gelincik var
Çiçeklerin şahı güldür
Karanfil var, laleler var
Çiçeklerin şahı güldür

Her çiçekte güzellik var
Kimi zambak kimi güldür
Rengarengi çeşidi var
Çiçeklerin şahı güldür

Her çiçekte bir koku var
Kimi nergis kimi güldür
Her kokuda ayrı zevk var
Çiçeklerin şahı güldür

Her çiçeğin bir balı var
Arı için tercih güldür
Çiçeklerde şifalar var
Çiçeklerin şahı güldür

Birbirinden süslüsü var
Bülbül için çiçek güldür
Menekşesi sümbülü var
Çiçeklerin şahı güldür

Her çiçekte özellik var
En özeli güzel güldür
Çiçekte de mertebe var
Çiçeklerin şahı güldür

Sözde çiçek benzetmedir
Bir semboldür bir simgedir
Ya Velidir ya Nebidir
Çiçeklerin şahı güldür

Dost Emin der rahmet güldür
Peygamberim Ahmet güldür
Muhammed’e sembol güldür
Çiçeklerin şahı güldür
Resim
Kullanıcı avatarı
dostemin
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 525
Kayıt: 19 May 2007, 02:00

İHMAL ETTİN!..

Mesaj gönderen dostemin »

Resim

İHMAL ETTİN!..

Kaynaktan çıkmaktasın, sel olup taşmaktasın
Büyük bir ırmaktasın, sonsuza akmaktasın
Bir anda doğmaktasın, ani, yok olmaktasın
Neden hiç düşünmedin, kendini ihmal ettin

Her şeye sıfat verdin, güzel ve çirkin dedin
Çevrenle ilgilendin, yedin, içtin eğlendin
Nerden geldim demedin, menşeini bilmedin
Neden hiç düşünmedin, kendini ihmal ettin

Akıl neden verilmiş, insanoğlu düşün sen
Yaratanın ne demiş, görevini düşün sen
İbadet et Allah’a , sınavını düşün sen
Neden hiç düşünmedin, kendini ihmal ettin

Sen kendini bilirsen, Rabbini de bilirsin
Resȗlüne uyarsan, kemȃlȃta erersin
Kemȃlȃta erersen, menşeine dönersin
Neden hiç düşünmedin, kendini ihmal ettin



***


“Ol” der ise ol Padişah
Hemen olur isterse Şah
İsmi Hüda, Mevla, Tanrı
“Ol” diyen O, O’dur ALLAH


***

Çalabına yalvarırsan
Belki sana nurlar saçar
Sarayına alacaksa
Sultan sana kapı açar


***

Cahil zahid bunu bilmez
Sanır dilsiz Allah demez
“Her şey O’nu tesbih eder
Gönüldedir Hakk silinmez


***
Resim
Kullanıcı avatarı
Nurten
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 724
Kayıt: 25 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen Nurten »

DOST EMİN İN SADIRINDAN
HAK KONUŞMUŞ SATIRLARLA
ÖZ E DÖNMÜŞ ÖZDEN BAKAR
KATRE OLMUŞ UMMANLARDA
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/krgl.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur_umim »

değerli dostemin canımız,

başkaları için yaşayayan toplulumumuzda,
ne güzel bir dikkat çekme olmuş!
yüreğinize selamet!

Muhammedi Muhabbetle..
Resim
Cevapla

“Kendi Şiirleriniz” sayfasına dön