kendi koyunda en koyu kendiyle olmak

Kullanıcı avatarı
hamdolsun
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 496
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

kendi koyunda en koyu kendiyle olmak

Mesaj gönderen hamdolsun »

Sessizliğin bir sınırı yoktur. O yüzden sessizlikten korkarız. Her anın tıka basa doldurulması gerektiğine inandığımız bir çağda, sessizlik bize boşluk duygusu verir. Kontrolün elimizde olmadığı duygusu bizi ürkütür. Eve gelir gelmez radyo veya televizyonu açarız. Bir ses dış ve iç uzayımızı doldursun isteriz. Oysa kadim gelenekler se...ssizliğe değer verir, insanın sessizlikle içini duyabileceğini, sessizliğin sesine ulaşabileceğini öngörür.



Batı kültürünün bir özelliği de boşlukları doldurmak. Öte yanda, dili daha küçük doğrusal birimlere ayrıştıramayan kültürlerde, sessizlik de konuşma yerine geçer. Uzun veya kısa sessizliklerle bir kelime diğerinden ayırt edilir. Konuşmaya gerçek anlamını sağlayan şey sessizliğin ta kendisidir. Sözgelimi Eskimo dilinde tek bir kelimenin kısa bir şiir olabileceği söylenir. Şiir biraz da dile gelmeyendedir.


Sessizliği içermediği şeyle tanımlarız, ne olmadığıyla. Bu haliyle o günümüzün dünyasından kovulmak istenir. Onun boşluk veya tepkisizlik olduğuna çoktan hükmedilmiştir. Sonsuz bir gürültü çağıltısında o yapısal bir hatadır. Unuttuğumuz şey şu ki, dinlemek ancak insanın sessizliğiyle mümkündür. Dinlemek ve sessizlik ancak birlikte var olur. Günümüzün dünyasında pek azımız diğeriyle gerçekten konuşuyor. Daha çok, içimizde biriktirdiğimiz kelimeleri bir başkasına boşaltmış oluyoruz. İnsanlar sessizlik istediklerinde başkalarının susup kendilerinin konuşmasını bekliyor. Bireyciliğin bayraklaştırıldığı bir çağda, herkesin kendi kafasının içindekini fütursuzca boşaltması bekleniyor. Güç, kelimelerde. Kelimeler insanları ikna ediyor, yönlendiriyor, kandırıyor, kontrol ediyor. Konuşarak kendimizi ve karşımızdakini ne kadar biricik, ne kadar değerli olduğumuza ikna ediyoruz. Sessizliği bozan şey, işitilme endişemizden başkası değil.


'Çağımız bir gürültü çağı' diyor Aldous Huxley, 'fiziksel gürültü, zihinsel gürültü, arzunun gürültüsü.' Teknoloji sessizliğe saldırıyor. Reklam endüstrisi arzuyu kışkırtarak insan ve özü arasına duvarlar örüyor. Oysa sessizlik içimizde bekleyen insanı olgunlaştırır. İçimizde bekleyen sesleri açığa çıkarır. Bizi kendimizle karşılaştırır. Sessizlik insanı daha az fevri kılar. Yavaşlatır. 'Sakin ol/ Duvardaki tuğlaları dinle / Sessiz ol, onlar / Senin ismini söylüyor / Kimsin sen / Kimsin? / Kimin sessizliğisin?' Şairin dile getirdiği bu soruyu harika buluyorum: Sen kimin sessizliğisin? Evet, sessizlik konuşur. Sessizlik dilin ebedi akışıdır. Konuşmakla kesintiye uğrar. Bir keşiş, üstadına sormuş: 'İlk Kelime nedir üstad?' Üstad sessiz kalmış. Keşiş, başka bir üstada gitmiş ve bu hikâyeyi anlatmış. 'İlk Kelime sana zaten söylenmiş' demiş bu üstad. Sükût, içimizde keşfedilmeyi bekler. Onu keşfetmekle, kendimizi keşfetmiş oluruz.


Bilgeler konuşmak değil sükut sanatında ustalaşan insanlar arasından çıkar. Sükut, evet kimilerinde ahmaklığın bir örtüsü oluverir. Kimileyin incinebilirliğe karşı bir zırh olur. Ama sessizlik seçilebilir de. Gürültünün ortasında insan kendisini doğru bir var oluştan uzaklaştıran her türlü sese kulak tıkayabilir. Cep telefonunu kapatabilir. Lüzumsuz lakırdıdan perhiz yapabilir. Sözü uzatmayabilir. İnsanı ve âlemi, sessizliğin verdiği zenginlikle temaşa edebilir. Kendisini anlatmak telaşından geri durabilir. Böcekleri, yaprakların hışırtısını, okuldan dağılan çocukların neşesini dinleyebilir. Bir bulutun yer değiştirirken çıkardığı sese, 'bir hançerin paslanırken çıkardığı gürültü'ye kulak kesilebilir. Konuşulmayan hakkında susmayı deneyebilir. Dile gelmeyenin sesini araştırabilir.


Çağımızın bilge yazarlarından Nuri Pakdil, tanıştığı kişilerle bir sessizlik seremonisi gerçekleştirirmiş. Ankara'da Edebiyat dergisinin yönetim evinde kendisini ziyarete gelen insanlarla dört saat beş saat hiç konuşmadan oturdukları olurmuş. Ben buna bir tür dostluğa kabul töreni gibi bakıyorum. Usta diyor ki benimle sessizliği yürüyebiliyorsan, bir ömrü de yürüyebilirsin. Eğer sessizlik seni korkutup kaçırmıyorsa, içinin seslerini dinlemeye aday birisin ve seninle dostluk edebiliriz. Birlikte sessizlikten öğrenebiliriz.

Sessizliğin sesi içinde duruyor dostum. Sus ve onu açığa çıkar.

KEMAL SAYAR
Kullanıcı avatarı
hamdolsun
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 496
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Re: kendi koyunda en koyu kendiyle olmak

Mesaj gönderen hamdolsun »

Amacımız yaşamda kalmaktan çok insan olarak kalmaksa, tüm modern ilerlemeci söylemlere inat özümüzü bulduğumuz yerde kalıp, vefa ile orada varlığımızı tekamül ettirmek, derinleşmek için çaba göstermemiz gerekmez mi? Kimilerimizce yaşamımızın anlamı hayata mümince şahitlik etmekse eylemlerimizi lanetli konformizmden ve vicdan tatminlerinden azade etmeli değil miyiz? Aksi takdirde globalleşme derdine, piramitleşme yolunda ilerliyoruz. Her birimiz sömürü piramitlerine yeni taşlar taşıyoruz. Altta kalanlardan her birimiz sorumluyuz. Kurbanlarımızı, yardımlarımızı, salatlarımızı Rabbe yaklaştıran ve bizi arındırabileceklerden seçme konusunda daha çok emek vermeliyiz diye düşünüyorum. Ruhumuzu arındırmak istiyorsak ruhumuzda yer eden varlıklarımızdan feragat etmeli, bu yolda emek vermeliyiz.

Ve nakarat:
Yaşadım sanki çağlar boyu. Nasıl bir yorgunluktur bu bendeki. Firavun’un soy ağacına taş taşıttığı o yorgun köle sanki benim. Oysa Tih’de hapsolmuş bir neslin arasından sıyrılmaya çalışanlardan sadece biriyim.

[Dilsizmütercim-Meryem Rabia Taşbilek-211120101854]
Kullanıcı avatarı
hamdolsun
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 496
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Re: kendi koyunda en koyu kendiyle olmak

Mesaj gönderen hamdolsun »

"Allah'ı bulana kadar ellerimle her yere dokunacağım
ve bulduğumda da, kalbimin bütün sırları dahil, herşeyi anlatacağım.”

cennetin rengi mecid mecidi
Kullanıcı avatarı
hamdolsun
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 496
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Re: kendi koyunda en koyu kendiyle olmak

Mesaj gönderen hamdolsun »

yurdunu terk etmişti mecnun, çölü de terk etsin
söyleyin, görme hevesinde ise Leyla'yı da terk etsin

ey derviş, burada, olgunluğa erişince elde edilir erek
sen dünyayı terk etmişsin bir tek, öte dünyayı da terk et

öykünmekten daha iyidir kendini yok etmek
kendin ara yolunu, Hızır'ı beklemeyi terk et

sanki kalemsin dilin ellerin sözleriyle dolu
elin sözüyle gereksiz övünmeyi terk et

Muhammed İKBAL
Kullanıcı avatarı
hamdolsun
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 496
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Re: kendi koyunda en koyu kendiyle olmak

Mesaj gönderen hamdolsun »

hani adı yeter ya abdülkadirgeylanimiz...abdülkadir geylani ...hani isimelrinin insanda örtünme hissi yaratacak kadar Allahın kudretiyle kudretlenmişler...

not almışım başka bir siteden

kitabın ilk cümlesi ner müimine bütün hallerinde üç şey gereklidir
-emredilene itaat
-nehyedilene terk
-kadere rıza


kitabın son cümlesi
''Sevenleri her kapı kabul eder''


Abdülkadir Geylani Fütühül Gayb
Kullanıcı avatarı
hamdolsun
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 496
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Re: kendi koyunda en koyu kendiyle olmak

Mesaj gönderen hamdolsun »

ben dizüstüne bakarken bunu tv den duydum çok hoşuma gitti

''seven insan besbelli olur yaaa '' tabii daha isyankar bir tonla

hüzünle titreyen kalbe ince bir aaah dokunur
kalbi kırık olanın kalbine Allah dokunur

AHH Rabbim ahhh dokun tüm yaralı ümmeti muhammedin kalbinee..
Kullanıcı avatarı
hamdolsun
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 496
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Re: kendi koyunda en koyu kendiyle olmak

Mesaj gönderen hamdolsun »

Yapacağınız tek bir şey var...Sevmek...
Biliyor musunuz? Kalbimizi açıp çok derinlere daldığımızda orada başkalarına değil, sadece kendimize sevgi bulacağız. Başkalarını sevmek üstün bir meziyettir. Tüm bilinçaltı korkularımızı yenmeyi gerektirir. Açgözlülüğü, güvensizliği, kontrolü, aşağılamayı, yargılamayı, kıskançlığı bırakmamız lazım. Yoksa o frekanslar bize benzer frekanstaki varlıkları getirir.
Korku korkuyu, sevgi sevgiyi çeker.
Kullanıcı avatarı
simurg
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 928
Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00

Re: kendi koyunda en koyu kendiyle olmak

Mesaj gönderen simurg »

hamdolsun yazdı:"Allah'ı bulana kadar ellerimle her yere dokunacağım
ve bulduğumda da, kalbimin bütün sırları dahil, herşeyi anlatacağım.”

cennetin rengi mecid mecidi

tir tir titredim bu cümleyi okuyunca,
cesaretinize ve ümidinizin kuvvetine hayran olmamak imkansız,

bu istek ve azimin size verilmesi boşa değil elbet,
muhakkak verilecek olan istetiliyordur.

İnşallah ve amin bütün kalbimle.

..........................................
Bu hafta radyo sohbetinde bir fıkra vardı,
size de anlatayım.

"Dursun futbol maçı izlemeye stadyuma gidiyor,
tribünlerde otururken,taa karşı tribünlere seslenmeye başlıyor.
-Temeeel, Temeeeel!
Yanında birisi;
-Hemşerim ne bağırıyorsun? diyor

Dursun hiç oralı olmuyor bağırmaya devam ediyor,
-Temeeeel,Temeeeel!
Yanındaki diyor ki;

-Onun Temel olduğunu nereden biliyorsun?
Dursun;
-Kırmızı kazaklı Temel'dur.

Bu sefer yanındaki kişi elindeki dürbünü Dursun'a uzatıyor baksın diye,
Dursun bakınca, en kısık sesi ile,

-Ula Temel bir saattir bağırıyorum, ne ses vermiyorsun? diyor."


Sohbetin devamına ince bir nükte iz bırakıyordu,

"Uzakta olan bağırarak çağırılır, yakındakine bağırmazsın!"


Tabi şimdi toparlayıp anlatamayacağım şekildeki içerik çok lezzetliydi.

Ancak anlayabildiklerimi söylemeye çalışayım.

Allah şah damarımızdan yakındır derken,
hep bir sürü gürültüler eşliğinde kendimizi kaybediyoruz.
Çokluk büyük bir gürültü patırtı oluşturuyor,
karmaşadan göz gözü görmüyor.
Hepside olmasa da olur onca gürültü bizi uzaklara bağırmaya sevkediyor.

Sonra dönüp ellerime bakıyorum ben,
kendimin malı olmayan ,ama kendim dediğim için çalışan ellerime.
Ellerim kendi elimden tutmalı diyorum,
yani ruhumun elinden,

Gözlerim kendime bakmalı ve görmeyi de başarmalı,
Sesim içime seslenmeli,hemde bağırmasına gerek olmadığını bilerek,
ne kadar kısık sesle, hatta sözsüz ve harfsiz konuşsa duyulduğunu bilerek.

Ve Sözlerim sonra,
boşa sarfettiğim, havaya saçıp savurduğum,ardıma bile bakmadığım sözlerim,

onlar nasılda boynu bükük.

Hep bunların olması için o dürbüne ihtiyaç var.

Ve bir dürbün sahibinin lutfedip izin vermesi de gerek.

Ve sonra...

sonrasında elbette uzayıp gidiyor herşey.

minnet ve teşekkürler cümlelerimin hep baş konukları.

Kalbime emek verenlere, asılda ise kalbimin sahibine çook teşekkür ederim.
Kullanıcı avatarı
hamdolsun
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 496
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Re: kendi koyunda en koyu kendiyle olmak

Mesaj gönderen hamdolsun »

sevgili simurg yazın için müteşekkür oldum evvel (: başta güzel şeyler yazmışsınız heralde ayna misal hüsnü kalbini gördünüz yazılarınızı ilği ve sevgiyle takip ediyor varsa bir tesir samimiyettendir muhabbetendir heralde

samimiyetki oda sonradan çözdüğüm bir olgu yunus emrem hani dergaha ilk başta girmek istemiyor ya bende içimden diyorum ki olmadı yunus niye öyle dedin niye girmedin dergaha ? tabi bunlar nefsi terennümler işte dürüstlük budur dergaha girmek evet iyi bir şey ama İÇİnden gelmiyorsa bu hususta DÜRÜST davranan yunusu görememiştim ilk başta olaya ucuz tüccarcı kar zarar zihniyetiyle bakmıştım dergaha girmek istemiyordu bu karlı bir iş değildi ...oysa DÜRÜST davranan hep kazanır ama kısa vadede değil sitemzide çok güzel bir söz okumuştum Allahın değirmen taşı ağır döner ama ince öğütür ...Allah DÜRÜSt kulunu sevdi ve yolundan geri döndürüp Yunusu dergaha vardırdı ...

biri diğerine hıyanet etmedikçe iki ortağın üçüncüsü benim .eğer ona hıyanet ederse ben onların aralarında çekilirim 114 edu davut

bu çok vurucu bir hadis dürüstsek birbirimize karşı ALLAH bizimle hakk söz daha ne olsun sen sadece dürüst olcan i ikinin üçüncüsü Allah olacak bilmiyorum niye bu kadar gevezelik ettim bu sayfada zaten öyle esenleri yazıyorum yalan söylemenin ne kadar kötü bir şey olduğunu yeni öğrenmiş gibiyim ilkokuldan beri on iki sene okula gidiyorsun hiç kimse mi bunu anlatamazdı ya ..eğitim sistemsizliğine çok kızgınım ondan
Kullanıcı avatarı
hamdolsun
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 496
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Re: kendi koyunda en koyu kendiyle olmak

Mesaj gönderen hamdolsun »

bırak everesti ..gavurdağını...ovayı vadiyi af dağlarına çıkabildin mi hakikatperestler af dağlarında kamp kurmuşlar ..dünyalık maceramı üfleyince sönecek gel senle ahiret güreşine girelim ..gördün mü içlerinde horasan eri huuu çekenlerde canlar yaka ! bir ferman var aman okunmaya ...ağlamanın ölçüsü mü söyleyeyim tek derdi suyu çok kullanmak olan gassalına yetecek kadar ağla
Kullanıcı avatarı
Ahmed
Admin
Admin
Mesajlar: 1128
Kayıt: 27 Şub 2010, 02:00

Re: kendi koyunda en koyu kendiyle olmak

Mesaj gönderen Ahmed »

Selamün Aleyküm!!!
Sevgili Hamdolsun kardeşim, af dağlarına çıkmaya çabaladım : 4-5 ay önce Sevgili Münir Hocamızın(Cenabı ALLAH Gani gani Rahmet Etsin) bir sohbetinde "Affet ki affedilesin" diyordu. Derin düşüncelere daldım ve geçmişle olan hesaplaşma, geçmişte olan olayları ve insanları affetmeye başladım. Kalbimin taş duvarlarının tuğlalarını kırıyordum tek tek...Yüklerimi bayağı bir boşalttım, malum hedef zirve, dağ engin ve yüksek daha başındayız yolun. Başladım tırmanmaya attığım her adımı kalbimin taş duvarlarından söktüğüm tuğlalarla desteklemeye çalışıyordum. Maksat temel sağlam olsun, bir daha inmemek, hedefe kilitlenmek ve yolumuza kayıpsız devam edebilmekti. Ama gelin görün ki zamanla teker teker söktüğüm taşların ardına birden fazla duvar örülmüş, bir de baktım ki yuvarlanmışım aşağı üç beş adım çıktığım yerden...Şimdi yolun başındayım gene neye uğradığımı anlamadım, şoku atlatmaya çalışıyorum. Tekrar güç toplamaya çalışıyorum. Aynı istek ve hevese sahip olmak istiyorum, nerede hata yaptım bilmiyorum ama bir yandan da "Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemeyince, siz dileyemezsiniz."(TEKVİR-29, İNSAN 30) ve "Allah kimi dilerse onu saptırır, ve kimi dilerse onu doğru yola koyar." (ENAM - 39) Ayetleri aklıma geliyor. Halimiz böyledir, arzumuz yola devam. Katip arzuhalim yaz yare bööyle...Ne diyelim ALLAH CÜMLEMİZE KOLAYLAŞTIRA!
***"En Kötü KÖRlük, gÖZünü GÖRmeyiştir!.." Kul İhvani
Kullanıcı avatarı
hamdolsun
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 496
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Re: kendi koyunda en koyu kendiyle olmak

Mesaj gönderen hamdolsun »

esselamm esselamm esselamm muhammedicanlara daim esselam edelim hürmet ederim acakir lütfen ümitvar olunuz af dağlar zor dağları ...bende ovalarda oyalanan biri olrak bunları söylüyorum ama muhammedicanlara derman hocama kul ihvani hocama duamız var öyle bir dua ki bu sımsıcacık ve birde aradan zaman geçiyor işlerine aşkına sır ermez Allahım yine size ''hamdolsun'' dedirtmiyor mu çok güzel bir şey ya hu hamdolsun...
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Re: kendi koyunda en koyu kendiyle olmak

Mesaj gönderen halimkok »

SEVEN' in sevdiği KENDİ' sidir... Daha DOĞRU' su; SEVEN-SEVİLEN BİR' dir...

Lâkin insan olarak BİZler kusurlu ve noksan oluşumuzdan dolayı SEVGİ' nin O SAF HÂLine ulaşamadığımız için,
sanarız ki kendimizi seviyoruz... ya da BİR BAŞKAsını...

Oysa gerçekten seven kendinden geçmiştir...
Kendinden geçen başkasını N bilsin...

Bizler; "Artık sevmeyeceğim" diyebiliyoruz...
Sevgi sanki bizim hükmümüze tabi imiş gibi..
Hakikatte ise biz hükme tabiiyizdir...
Öyle olmasa üzüntüler geldiğinde kolayca "Hayır" diyebilir ve geri gönderebiliriz...
Veya gülüşlerimizi engelleyebiliriz...

Gecenin şu geç vaktinde ne söylediğimi çok ta biliyor değilim doğrusu...
Ve yazdıklarımın nasıl bir sonuca ulaşması gerektiğine dair de hiç bir fikrim yok...
Ama içimden geçenleri yazmak istedim... Engel olamadım nedense... İşte ben de şimdi içime gelen bu isteğe tabi oldum.
Hani denebilir ki; Dilersen yazmayabilirsin...
E o zaman da o isteğe tabi olmuş olurum...
Sonuç fiil-eser açısından değişse bile tabi olduğum gerçeğini değiştirmez.
Ayrıca iş kendimden de ibaret değil... Şu anda ben nasıl bir yarın yaşayacağım bilmiyorum....
Ya da yaşayacak mıyım bilmiyorum... Benim dışımda olanları benim belirleyemediğimi biliyorken...
Ben, BEN' i ben ve benim sandığımdan kendi üzerimde bir söz hakkım veya hükmüm-kudretim olduğu zannına kapılıyorsam
bu henüz kendimi bilmediğim içindir...
Oysa birazcık düşünsem şu an yazan ellerim aniden tutmayıverse yapabileceğim hiç bir şey yok...
Ben ve bedenim olarak sahip olduğuma inandığım ne kadar imkan varsa hepsi bir anda elimden alınabilir...
(Sanki elimdeymiş gibi elimden alınabilir diyorum)


Hani Hz.Ali (kv) diyor ya; Allah' ı (cc) istediklerimin olmamasıyla bildim...
İnsanın istedikleri oldukça kendini gerçekten bir şey sanabilir...
Ama kendinden üstün bir GÜÇ' ün varlığına her an ŞAHİD olan kimse için böyle bir şey söz konusu olamaz.
O GÜÇ ve KUDRET SAHİBİ... ne dilerse elbet dilediği olur...

O "Biz ona şahdamarından daha yakınız" buyurur...
Oysa bu yakınlığı hissedemediğimizi düşünür ve buna üzülürüz Allah' a ulaşmayı dileyen kimseler isek.

İşte bu yakınlığı hissedebilmenin yolu olduğuna inandığımız namaz için denir ya; Allah' ın (cc) huzuruna çıkıyorsun...
Sanki namazda değilken Allah' ın huzurunda değilmiş gibi...

İnsan;
"Gideyim de namaza... Allah' ın yakınlığını hissedebileyim" gibi bir düşünce ile hareket ederken...
Tüm âlemleri ayakta tutan Allah cc. o insanın her hareketi için de imkan vermekte ve bizzat yaratmakta iken...
insan nasıl uzak olabilir ki Allah' a (cc)

Biz belki de yakınlık hayallerimiz nedeniyle yakından da yakın olanı uzak zannettiğimiz için
yaklaşmanın yollarını aramakta ve bulamadığımız için üzülmekteyiz.
Ve bu üzüntüye de engel olamıyoruz.
Diliyoruz ki bir gün tüm üzüntülerimizi ebedi saadete çevirsin Rabbimiz...

Önümde faturalar yığılı...
İstesem de istemesem de her ay bunu yaşıyorum...
Çünkü aklım gönlüm başka şeylerle meşgulken mecbur kalıncaya kadar bu işleri erteliyorum...
İşte böyle bir hal içinde bilmeden sürçü lisan ettikse affola...

Herkese hayırlı cumalar dilerim...
Muhammedi Muhabbetlerimle...
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
Ahmed
Admin
Admin
Mesajlar: 1128
Kayıt: 27 Şub 2010, 02:00

Re: kendi koyunda en koyu kendiyle olmak

Mesaj gönderen Ahmed »

hamdolsun yazdı:esselamm esselamm esselamm muhammedicanlara daim esselam edelim hürmet ederim acakir lütfen ümitvar olunuz af dağlar zor dağları ...bende ovalarda oyalanan biri olrak bunları söylüyorum ama muhammedicanlara derman hocama kul ihvani hocama duamız var öyle bir dua ki bu sımsıcacık ve birde aradan zaman geçiyor işlerine aşkına sır ermez Allahım yine size ''hamdolsun'' dedirtmiyor mu çok güzel bir şey ya hu hamdolsun...
halimkok yazdı:

Hani Hz.Ali (kv) diyor ya; Allah' ı (cc) istediklerimin olmamasıyla bildim...
İnsanın istedikleri oldukça kendini gerçekten bir şey sanabilir...
Ama kendinden üstün bir GÜÇ' ün varlığına her an ŞAHİD olan kimse için böyle bir şey söz konusu olamaz.
O GÜÇ ve KUDRET SAHİBİ... ne dilerse elbet dilediği olur...

O "Biz ona şahdamarından daha yakınız" buyurur...
Oysa bu yakınlığı hissedemediğimizi düşünür ve buna üzülürüz Allah' a ulaşmayı dileyen kimseler isek.

İşte bu yakınlığı hissedebilmenin yolu olduğuna inandığımız namaz için denir ya; Allah' ın (cc) huzuruna çıkıyorsun...
Sanki namazda değilken Allah' ın huzurunda değilmiş gibi...

İnsan;
"Gideyim de namaza... Allah' ın yakınlığını hissedebileyim" gibi bir düşünce ile hareket ederken...
Tüm âlemleri ayakta tutan Allah cc. o insanın her hareketi için de imkan vermekte ve bizzat yaratmakta iken...
insan nasıl uzak olabilir ki Allah' a (cc)

EYVALLAH hamdolsun ve Halimkok kardeşlerim size de hayırlı cumalar... İçimi ferahlattınız bu mübarek günde, Cenabı ALLAH ta sizi ferahlatsın!
Herkese Hayırlı Cumalar Muhammedi canlar !!!

***"En Kötü KÖRlük, gÖZünü GÖRmeyiştir!.." Kul İhvani
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Re: kendi koyunda en koyu kendiyle olmak

Mesaj gönderen halimkok »

acakir77 yazdı:
EYVALLAH hamdolsun ve Halimkok kardeşlerim size de hayırlı cumalar... İçimi ferahlattınız bu mübarek günde, Cenabı ALLAH ta sizi ferahlatsın!
Herkese Hayırlı Cumalar Muhammedi canlar !!!

Sağolasın Canım benim...
Mübarek Cuma günü ne güzel bir İKRAM' dır bu..

Allah cc. Hz. Musa’ya:
“Ya Musa bana günahsız bir ağızla dua et!” diye buyurdu.

Musa (a.s.):“Yarabbi bende öyle bir ağız yok ki, sana nasıl günahsız bir ağızla dua edeyim,” dedi.

Bunun üzerine Allah’ü Teala:
“Başkalarının ağzıyla dua et çünkü sen başkalarının ağzıyla günah işlemiş olmazsın" buyurdu


Kendi adımıza günahkâr olsak bile... Başkaları için ettiğimiz duada Allah cc. bizleri temiz-tahir kabul etti.

Biz kendimizi unutup başkaları için hayır duaları ettiğimiz müddetçe bu tahir makamda daimi oluruz.

Elbette kendimiz için de tövbe istiğfarlar ederiz lakin başkası için ettiğimiz dua esnasında temiz olduğumuzu
belirten bizzat Allah cc.' tur.

Belki de GüNaH; Kendini düşünmenin ta kendisidir.

Zaten gönlümce GüNaH; HAKK' ın NURU' ndan GAYR' ını görmektir...

Çünkü;
"Allah (cc) yerlerin ve göklerin nurudur" Nur Suresi 35.Ayet

Allah cc. en doğrusunu bilir.
Ben de hem senin için hem de Ümmed-i Muhammed için HAKK ve HAYR diliyorum Alemlerin Rabbi olan Allah cc.'tan
Muhammedi Muhabbetlerimle....
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
Ahmed
Admin
Admin
Mesajlar: 1128
Kayıt: 27 Şub 2010, 02:00

Re: kendi koyunda en koyu kendiyle olmak

Mesaj gönderen Ahmed »

halimkok yazdı:


Allah cc. en doğrusunu bilir.
Ben de hem senin için hem de Ümmed-i Muhammed için HAKK ve HAYR diliyorum Alemlerin Rabbi olan Allah cc.'tan
Muhammedi Muhabbetlerimle....
Sağolasın Halim can kardeşim... Allah sana gani gani İKRAM'da bulunsun inşallah! Hani yazmışsın ya:
Hz.Ali (kv) diyor ya; Allah' ı (cc) istediklerimin olmamasıyla bildim...
İnsanın istedikleri oldukça kendini gerçekten bir şey sanabilir...

Bana bambaşka bir perspektif kazandırdın. Daha önce hiç bu açıdan düşünmemiştim. Hz. Ali'nin bu sözünü biliyordum ama şimdi senin sayende İnşallah bu sözle de HALleneceğiz. Allah Razı Olsun!!!
***"En Kötü KÖRlük, gÖZünü GÖRmeyiştir!.." Kul İhvani
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Re: kendi koyunda en koyu kendiyle olmak

Mesaj gönderen halimkok »

Hani gece yazdığım mesajda demişim ki;
halimkok yazdı:Gecenin şu geç vaktinde ne söylediğimi çok ta biliyor değilim doğrusu...
Ve yazdıklarımın nasıl bir sonuca ulaşması gerektiğine dair de hiç bir fikrim yok...
Ama içimden geçenleri yazmak istedim... Engel olamadım nedense... İşte ben de şimdi içime gelen bu isteğe tabi oldum
Öyle anlaşılıyor ki içimden geçenlerin nedeni senmişsin Sevgili Can...
OL-AN Allah cc. sayesinde olmakta... Her BİR' imiz BİR' imiz için VeSiLe' yiz...
Ne güzel bir şeye VeSiLe OLmama VeSiLe OL' dunuz.

VeSiLe' mizde...
Ve SıLa' mızda...
Ve SâLL' imizde...BİZ BİR OL' duk Güzel Can...

Allah cc. BİZ' leri

SeLâM diYÂR' ında da BİR eyler inşallah...

Muhammedi Muhabbetlerimle...
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
Ahmed
Admin
Admin
Mesajlar: 1128
Kayıt: 27 Şub 2010, 02:00

Re: kendi koyunda en koyu kendiyle olmak

Mesaj gönderen Ahmed »

Cenab-ı Allah Gönlüne göre versin Halim kardeşim...gönül pınarından gelen NURla BİZi de NURlandırdın.
Cenab-ı Allah BİZ' leri SeLâM diYÂR' ında da BİR eyler, Hz. Ali'ye Komşu eyler inşallah!
***"En Kötü KÖRlük, gÖZünü GÖRmeyiştir!.." Kul İhvani
Kullanıcı avatarı
hamdolsun
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 496
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Re: kendi koyunda en koyu kendiyle olmak

Mesaj gönderen hamdolsun »

-Ama Kuranda yazdığı gibi ''her şey çiftiyle yaratılmıştır '' deneyimler bile Yani hiç kise sadece kurban değildir o tacizcide olmuştur ya da öldürülen bi kez olsun katilide oynamıştır terk eden terkedilmiştir. Seda Diker-
Kullanıcı avatarı
hamdolsun
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 496
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Re: kendi koyunda en koyu kendiyle olmak

Mesaj gönderen hamdolsun »

Eski zaman. O zamanlar, 'aşka âşık olmak' henüz bir kadın dini haline gelmemişti.
Aşk, bütün duygusal pozisyonlarıyla kadın dergilerinde pornografik bir teşhire henüz uğramamıştı.
Aşkın simyasından kimyasına henüz geçilmemişti. Aşk toplumsal bir yük değil, çok şahsi bir yüktü.
O zamanları özlüyor muyum? Hayır. Ama hatırlıyorum.
İşte böyle eski bir zamanda. Oslo Üniversitesi'nde, felsefe bölümündeyiz.
Küçücük bir sınıf.
Dersin başlığı Schopenhauer. Dersin hocası Norveç'in en yaşlı hocası. Kendisi Schopenhauer uzmanı. Sınıftaki öğrencilerin hepsi felsefe bölümü öğrencileri. Ta ki kapı çalınıp içeri O girene kadar.
O, felsefe bölümü öğrencisi değil. Bu her halinden belli. Tam da bu yüzden, felsefe öğrencisi olmadığını içeri girer girmez söylüyor. Hocadan izin istiyor ve oturuyor. Meraktan gelmiş, öyle söylüyor. Bir denemek istemiş. Bir görmek istemiş.
Evet, bi görmek istemiş. Görmenin bedeli eninde sonunda nal gibi her yerden görünmektir.
Bunu bilmiyor. Ya da biliyor. Ama o kadar, o kadar güzel ki, bunu umursamıyor.
Görünmeye çok alışmış.
Hatta görünmemek diye bir şeyin varlığını belki de bilmiyor. Görünmeyi umursamıyor.
Halbuki o sınıfta görünmeyi umursamayan hiç kimse yok. Hepsi de görünmekten korkan bir avuç adam, bir felsefe masasının etrafında görünmez oluşun tadını çıkarıyor. Bir avuç röntgenci, hiç görünmeden her şeyi görebilmenin sırrının peşinde koşuyor. Bir avuç korkak ve sessiz siyasetçi.
Ama onun görünmeme şansı yok. O bu kısmeti ve bu laneti doğuştan üzerinde taşıyor.
O, önce konuşmayı öğrenip sonra görünme şansına hiç sahip olmamış. O, önce felsefe öğrenip sonra ahkâm kesme ihtimalini hiç tanımamış.
O, güzelliğin ta kendisi. Çok güzel, çünkü baştan sona tek başına.
Derken Schopenhauer uzmanı dinozor dersine başlıyor. Anlatıyor. Anlatıyor. Anlatırken beş dakikada en az 50 kere 'ABSOLÜT' diyor. Absolüt, yani 'mutlak'.
Felsefenin bir türlü unutamadığı eski aşkı, Mutlak. Dinin tek sahibi Mutlak.
İnsanın insana en büyük ihaneti Mutlak.
O, 10 dakika bekleyemiyor. Beş dakikanın sonunda elini bile kaldırmadan hemen soruyor.
"Nedir bu absolüt absolüt dediğiniz allah aşkına? Rica ediyim de bir anlatın bana."
O anda bütün sınıf adeta donuyor. Hoca hiç kıpırdamadan ona bakıyor. Sanki onu görmezden gelmeye çalışıyor. Ama onu görmemek ne mümkün. O, yine umursamadan devam ediyor. Herkese bir şans daha veriyor.
"Canım yani o kadar büyütmeyin, diyor, Mutlak nedir diye sordum, bi cevap verin, yani en azından YAKLAŞIK OLARAK bir şeyler söyleyin. Yaklaşık olarak Mutlak ha?..
Bu iki kelimeyi yan yana getirdi densiz. Hoca bakışlarının içini daha da boşaltıyor ve bakmaya devam ediyor. Bu arada bütün röntgenciler kıpırdamadan ona bakıyor. Hiç görünmeden büyük bir felaketi seyrediyorlar. Bir taş kadar mutlular. Çok mutlular.
Ve aniden beklenen siyasi tepki geliyor. Taşlar büyük gürültüyle patlıyor. Bütün felsefe öğrencileri müstehcen çapta kahkahalarla gülüyorlar.
Hatta nasılsa gülmeye aynı anda başlayıp aynı anda kesmeyi bile başarıyorlar. Dinozor, küçük dinozorlarının 'anlayışından'
memnun, mesut, sırıtıyor.
Ve küçücük bir cevaba bile tenezzül etmeden derse devam ediyor.
O da, hiç ikiletmeden, ama masadan defterlerin kaptığı gibi topuklarını vura vura arkasına bakmadan sınıfı terk ediyor. Evet, kapıyı da çarpıyor arkasından. Bir daha da o kapının çevresinde de hiç görünmüyor. Ve o çıktıktan sonra sınıf yine eskisi gibi görünmez oluyor.
Onu beş dakikadan fazla görmedim. Yüzünü, sesini unuttum. Ama varlığından, yani yokluğundan hiç kurtulamadım. Uzaklaşan topukları uzaklaşmaktan hiç vazgeçmedi.
Burada artık aşk giriyor araya. Ve izin verin de, bana yıllardır yük olan bu aşkı yavşamış kelimelerle ortalık yerde bitireyim.
Ömrüm boyunca onun bu sorusuna bir cevap bulmak istedim.
Yıllar sonra sorusunun cevabını buldum.
Mutlak olan, felsefeye ihtiyaç duymayandır.
'Yaklaşık olarak Mutlak' olana gelince.
O sendin, o gün o sınıfta. Çünkü senin felsefeye ihtiyacın yoktu. Yani neredeyse yoktu. Çünkü senin siyasete ihtiyacın yoktu. Çünkü sen hiç siyaset yapmayacaktın hayatta. Siyaset senin için yapılacaktı. Bazen seni elde etmek için. Bazen de, seni devirmek, yok etmek için.
Çünkü sen, niyetin olmadan kısmetliydin. Günahın olmadan lanetliydin. Adımını attığın her yerde, hiç siyaset yapmadan iktidar sendin.
O gün ben de güldüm sana. Affet beni.
Bak senden kurtulmak için ben de artık görünür oldum. Kendi lanetimi kendi ellerimle kurdum.
"Aşk, ortalık yerde teşhir edilmeye başladığı anda yok olmaya yüz tutar."


H. Gökhan Özgün/Radikal
Kullanıcı avatarı
hamdolsun
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 496
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Re: kendi koyunda en koyu kendiyle olmak

Mesaj gönderen hamdolsun »

-Demek ki bilinçdışı kişiye bilincinde olmadan etki eden bir dil gibi yapılanmıştır. Bu etkiler kendiliğinden (spontane) davranışlar veya kasıtsız eylemler, hatta hayatımızda neden aldığımızı bilmediğimiz kararlar olarak ortaya çıkar.-

bilincimizn içini dışını sağını solunu kıyını bucağını Muhammedi eyle Rabbimm Rabbimm Rabimmmm ..
Kullanıcı avatarı
hamdolsun
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 496
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Re: kendi koyunda en koyu kendiyle olmak

Mesaj gönderen hamdolsun »

eyvallah mina ablam çok iyi geldi ...
sesini sözünüde sazınıda YAR ede YARyoluna sere inşAllahuuu...Ahhhh İnşAlllahh
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Re: kendi koyunda en koyu kendiyle olmak

Mesaj gönderen MINA »

inşaAllah canım....
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
hamdolsun
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 496
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Re: kendi koyunda en koyu kendiyle olmak

Mesaj gönderen hamdolsun »

İbadetimize, ilmimize, hizmetimize asla güvenmiyoruz!.. Günah işlemeyen insan olamaz. Çünkü Allah melekleri yaratmış, günah işlemezler. Şeytanları yaratmış, sevap işlemezler. İnsanları yaratmış, hem sevap hem günah işlerler. Yani her yaratık yapısıyla uygun bir hayat yaşıyor. Melek günahı bilmez. Şeytan sevaba yaklaşamaz. Çünkü yapıları böyle. Fakat insanın organizması haram işlemeye müsaittir. İnsanları sevk eden, zevkleri ve menfaatleridir. Her insanda bu hal vardır. Mesela birisi diyor ki: "Ben içki içeceğim." "Neden?" diyoruz, "Canım istiyor." diyor. Bir başkası diyor ki, "Ben camiye gideceğim." "Neden?" diyoruz; "Allah emrettiği için." diyor. Bu tabloya çok dikkat etmek lazım. İki insandan biri canının istediğini yapıyor. Yani onun Rabb'i canıdır, nefsidir. Çünkü Rab kelimesinin manası terbiye edendir.

Bir insan ya Kur'an ahlakıyla ahlaklanacak veya nefsine göre yaşayacak. Kur'an dışındaki hayat Müslümanca yaşamanın dışındadır. İslamiyet gün gün hatta saat saat yaşanır. Çünkü her an ölme ihtimalimiz var. Öyleyse İslamiyet'i yaşarken ölmek cennetin yolunda ölmektir. Şuur, heyecan, cezbe; onlar bizim elimizde olmayan şeylerdir. Bizim elimizde olan iradedir. Geçmişi bırak geri döndüremezsin. Geleceği bırak hükmedemezsin. Bulunduğun ânı İslam'a uydur. Eğer ayağın kaymış günah işlemişsen tövbeyle temizlen. Derler ki harama bakan göz, gözyaşıyla gusül abdesti alır. Her haram bir bataklıktır. Bataklıklar insan yutan kumsallara benzer...

Ona düşen perişan olur.



hekimoğlu ismail abimizden...

gel bre gönüll gell delii gönüll perişAN olma AN be AN dem BE dem Rabbinde ol
Amin Ya Muİn..
AMİN YA Settar
Amin Ya AFÜVV
Aminn Ya Tevvabb
Amiiinn Ya Veduddd
Aminn Ya Latiiff
................................................... .:::: y a A l l a h ::::. .......................................................
Kullanıcı avatarı
hamdolsun
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 496
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Re: kendi koyunda en koyu kendiyle olmak

Mesaj gönderen hamdolsun »

Allahın ''Ya Sabır '' esması var gönül ...
YA Sabır
Ya Sabır
Ya SaBIR
Ya Sabır
Ya Sabır
Ya Sabır
Ya Sabır
Ya Saburr
Ya Sabırr


öfkene sabrı kalkan ettiğin zamanlarda sevgiliden '' vedud yağmurları '' gelir diye hislenn ...uzaklaş oradan yerin sevgilinin bahçesidir doyduğun yarin yağmurladır ...güslun gözyaşı..kim olmak istiyordun ya ?... o dervişi unutma ...kimsin ki sen..fazla fazla agaçlar altında gölgenip giden seyyah ...Mevlana mukimm ol masivaya yolcuuu...
Cevapla

“Toplum ve aile” sayfasına dön