Sevgili Nuriye Ablacığım,
Bu kelimeler size ve ailenize bayram hediyemdir...Allah (c.c) sizden ve ailenizden razı olsun..Her zaman sizlere kolaylıklar nasip etsin...
Yazı gönlümden aktığı gibi yazılmıştır..Selametle...
BAYRAM İnşaAllah...
Bu yazı Nuriye Ablamıza bayram hediyesidir.
İster ramazanın son gecesi deyin, ister arife gününün gecesi deyin, ister bayram gecesi..Ne dersiniz deyin ...
Arife günün gecesi karışık bir gece idi...Uykuya geçmeden önce 7 tomurcuğuma bakmıştım ne ALEMdeler diye...Gül çiçeğimin adı Hüvallahüllezi Lailahe İlla HU du. Bu çiçeğim tek dalda 7 tomurcuk vermişti..Ana daldaki tomurcuk patlamaya hazırlanıyordu hemen ana daldan üreyen yan kollardaki diğer tomurcuklarımda sırasını bekliyordu beyaz perdeye çıkmak için...Yedisi birden geliyordu bayram yerine...Gülümün yanında hemen rahim ismini verdiğim aslan ağzı vardı..Aslan ağzı tüm canlılığı ile 7 çiçek açmıştı bİLE...Çiçeklerin yanı sıra tomurcukları da vardı üstünde....Epey geç olmuştu...Bir süre daha çiçeklerimi izledikten sonra gidip yattım...
Belli olmakla olmamak arasında kalmış, surete bürünmekle bürünmemek arasında kalmış bir şekilde bütün gece karanlıklarda sıra bekledim Nuhun Gemisine binebilmek için....Bu belirsizlik içinde BAYRAMda açıldı gözlerim..Sabah olmuştu...Alem-Adem ilişkili her zerrem tebrik etmek ve tebrik edilmek istiyordu. Bu ilginç bir duygu idi. Bir alış-veriş isteği vardı her yerimde... ..Namazın ardından İmamın eşliği ile başlayan gizli kulluk itirafımla, Subhanallah-Elhamdülilah-Allahu Ekber ve La ilahe illallah zikrleriyle bu karşılıklı alış-verişe başlanılmıştı....
Kahvaltıda babama hocamızın la ilahe illa Allah tevhidini mutmainne nefsi anlatırken anlattığı şekilde anlatmak istemiştim..
Eşyâ kökenli olan beden "Lâ: asla olamaz!" diyor.
Esmâ kökenli olan nefs akıl nûruyla ayılınca "ilâhe: ilâh yok (mu ?)" diyor.
Sifatî kökenli Kalb "illâ: ancak!... İlâh yoktur" diyorsun ancak, basîret olan Nûrullahla (Nûr-u Muhammed'le) Emr Âlemi (ilâhî âlem) kökenli Ruhu dinle" deyince ve
ZAT can kulağını verince, RUH hâliyle: "ALLAH" diyerek tevhidi tamamlıyor :
Baba-kız o sabah çok güzel sohbet ettik...(O sabah rüzgara YELKEN açmışız meğer...)
Daha sonra başka bir şehirdeki evimize gitmek üzere evden çıktık...Babam-annem kardeşim ve ben 4 kişiydik...Az bir yol aldıktan sonra Nuriye Abla aklıma geldi. Ve kendisine gönlümden bir hediye alıp göndermek geçti. O sırada bir dua düştü gönlümden dilime!Allahım senin razı olacağın Onun da gönlüne sinecek bir hediye verebilmeyi nasip et bana şeklinde...
Bu sırada kardeşim müziği açmış, o çok sevdiğim Volkan Konak şarkılarını dinliyorduk ...Annem ve babam arabanın arka koltuğunda oturuyorlardı..Aynadan babama takıldı gözüm..Ve Anneme...İçimde bir huzur vardı..O huzurla Allahım babamdan ve annemden bizi büyütüp besledikleri için razı oldiyiverdim. Diyiverdim ama bu sadece başlangıçmış.Hemen ardından dedelerimi,babaannemi, anneannemi unutmak olmaz dedim.E onları büyütüp besleyen dedeler nineler ne olacak. Derken 7 göbek geriye kadar gittim. Bitti mi hayır bitmedi. Ya daha gerisi!..Y ok yok bu böyle olmayacaktı..Bunun kolay bir yolu olmalıydı, derken işte o DUA : Allahım Hz .Adem (a.s)dan ba-ba-maaaa diyordum ki bembeyaz bir minare..Minarenin başı sonu ucu heryeri SÜT BEYAZ....O an içime bir ATEŞ düştü....SÜT BEYAZ BİR ATEŞ...İbrahim (a.s)'i yakmayan ateş aklıma geldi.. O ATEŞ bu ATEŞmiş dedim kendi kendime...
SÜT BEYAZ BİR ATEŞ
O ATEŞŞŞ ATEŞ!
İBRAHİMİN ATEŞİ BU ATEŞ
Bir yandan duamı toparlamaya çalışıyorum bir yandan gözlerimdeki nemler belli olmasın diye gözlüğümü takmaya çabalıyorum, bir yandan da dinlediğim şarkının tamda o andaki sözlerinin süt beyaz kalemle yüreğime yazılmasına şahidlik ediyorum yangında yanmadan...
Sen kalem ol ben de kağıt
YAZ beni YARİM yarim
ÇİZ beni YARİM yarim
ÇÖZ beni YARİM yarim
Ah BENİ beni...
Az kendime geldikten sonra hemen duamı toparladım.... Allahım Hz .Adem (a.s)dan babama kadar tüm HAYY( el Hayy(c.c)) zincirinden sen RAZI ol...."
Ruhumun aldığı derin nefes kalbime esip, kalbimden nefsime (es) Selam-ed-erek son nokta olan bedenimde HAYYat bulmuştu....Geriye dönüşünde ise son nokta olan bedenimden bu defa ilk nokta olarak çıkıp oradan nefsime uğrayıp oradan kalbime kalbimden ruhuma ruhumdan ALLAH(c.c) elhamdülillah diyerek semaya karışıyordu... Derin bir nefes ALIŞ-VERİŞinden sonra artık herşeyin sahibi la ilahe illa Allahtı...
Babamın o günki tişörtü lacivert üzerine sırasıyla enine kırmızı-turuncu-yeşil-mavi çizgiliydi.....
Yolculuk devam ediyordu...Bir köy camisi daha...Minarenin kendisi beyaz, ucu şu an yazdığım yeşildendi...Hemen ileride karşı tarafında bir minare daha..Kendisi beyaz, ucu lacivert...Gökyüzüne yeşil uçla, lacivert la ilahe illa Allah yazılıyordu... Hocamızın ancak mutmain olmuş bir nefs la ilahe illa Allaah diyebilir...sözü geliyor aklıma....
Memleketimize gelmiştik. Hemen girişte bir tabela ilişti gözüme... Beyaz bir fon üzerinde lacivert yazılarla devlet hastanesi yazıyordu... La ilahe illa Allah muhammeden resulullah diyordu bu tabela da....Ve herşey...Herşey....
Eve geldik...Babam kabristana gitmek istedi...Peygamberimizin(s.a.v) kabristan ziyaretiyle küçük günahlarımızın affolacağı müjdesi varken, babamın bu isteğini bir fırsat ve vesile bilmiştim...
Evden çıkarken yanıma bir dua kitabı aldım...
Kabristana gelmiştik...Babam bir çok yakınımızın kabrini ES geçmişti... Annesinin(babaannemin) kabri yanından geçerken annem diye eliyle işaret etti..İyide baba bu telaş niye ne arıyorsun niye akrabalarımızın kabirlerini ES geçiyorsun diye içimden geçirirken ..İşte buldum burası dedi..Babamın kabri...Eliyle de bana dedemin ayak ucunu işaret edip otur buraya dedi...
Yerim rahattı... Bakalım o yerde yatarken de rahat olacak mıydım?...
Dualarımızı edip tüm Hayy zincirine hediye ederken ya kadınlar dedim..Onlar bu zincirin neresinde!....KADINlar la beraber SILA-İ RAHİM kavramı düşmüştü aklıma. Papağan gibi tekrarlıyordum.Sıla-i rahim, sıla-i rahim, sıla-i rahim...Sıla-i rahimle beraber Nuh (a.s)ın gemisini de düşünmeye başlamıştım.Bir BAĞ vardı aralarında ama neydi!...Israr etmedim... İbrahim (a.s)a (es) Selam ederek, kısmetse BAĞlanırız dedim Nuh (a.s)a.....
Kabristandan çıkınca babam arabanın içinin ve dışının temizlenmesini istedi...Öyle ya yolculuklar esnasında bineğimiz olan arabamız kirlenmişti...Burada aklıma peygamberimizin(s.a.v) günde 70 defa istiğfar ettiği geldi...
Şimdi zaman tevbe-istiğfar zamanı diyerek, temizlik kısmını uzun uzadıya anlatmak istemiyorum...
Şimdilik bu kadar deyip 'inşaAllah devam ederiz'le noktalayalım...
Hocamızın o güzel 1071 zevkiyle zevklenip bir sonraki 1072ye Yelken açalım inşaallah!
nur-ye yazdı: >>>>>> GÖNLÜMÜZÜN SESİ >>>>>>
ZEVK 1071
Gör cemâl-i Ahadiyyeti!.. Perde olmasın seyre kesret!
Üryan olan ayân - beyân (İbrahim ol!) RABBın ara!
Halile çözdür göz bağın, soyunsun sûreti sîret
Nuhun gemisine gir - gel! Emân dalgaya - dağlara!..
Kul İhvani
17.11.1994 10:08 dr..