Euzu billahi mineş şeytanir racîm den ne anlıyoruz,

Cevapla
Kullanıcı avatarı
aldemira
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 13
Kayıt: 05 Tem 2013, 16:26

Euzu billahi mineş şeytanir racîm den ne anlıyoruz,

Mesaj gönderen aldemira »

Euzu billahi mineş şeytanir racîm den ne anlıyoruz,

ne demek,
niye diyoruz,

ne emrediliyor.
bu sözleri tekrar etmemiz mi, yoksa ne
Kullanıcı avatarı
gullale
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1362
Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00

Re: Euzu billahi mineş şeytanir racîm den ne anlıyoruz,

Mesaj gönderen gullale »

Resim

EÛZU BİLLÂHİ MİNE'Ş-ŞEYTÂNİ'R-RACÎM
Bİ'SMİ'LLÂHİ'R-RAHMÂNİ'R-RAHÎM


Resim

فَإِذَا قَرَأْتَ الْقُرْآنَ فَاسْتَعِذْ بِاللّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيم


Fe izâ kare’te'l-kur’âne festeız billâhi mine'ş-şeytâni'r-racîm(racîmi).

Öyleyse Kur'ân-ı Kerîm'i okuduğun zaman recmedilmiş (taşlanmış) Şeytan'dan hemen ALLAH'a sığın.


Kıymetli aldemira kardeşim, AKLımızı Kurân-ı Kerîm'i ANlamaya yoğunlaştıracak sorularınız için öncelikle teşekkür ederim. Zîra Âlemde her ne varsa ANlamaya çalışacağız diye zaman harcıyoruz neredeyse ömrümüz tükenecek...

Kurân-ı Kerîm'i ANlamanın İnsan'ı, Âlem'i, OLANı, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem efendimizi ve Sırât-ı Mustakîm'i, RABBi'l-Âlemîn olan ALLAHu Teâlâ'yı ANlamamıza, kulluğumuzu hakkıyla YAŞAmamıza vesîle olacağına yüreğimle inanıyorum...

aldemira yazdı:KURAN OKUMAK MI YAŞAMAK MI NE İÇİN İNDİ
neden kuran gönderildi, telaffuz etmek için mi.

okumak, telaffuz yani kelimeleri tekrar etmek mi, yoksa .......................

Kurân-ı Kerîm'i OKUmak Bedenimize, Nefsimize, Kalbimize ve RÛHumuza şifâ olmakta... OKUmakla dirilmekte, UYANmakta, UYmaktayız in şâe ALLAH... Âcizâne inancım şu ki; OKUmaktan murad, hem telaffuz etmek, harf harf, kelime kelime, âyet âyet... Hem ANlamak ve en mühimi YAŞAmak elbette... Kurân-ı Kerîm'in ŞİFÂsı dört vechde yedi yönde(Zâhir Âlem için; sağ-sol-ön-arka-alt-üst ve İÇ)... İnsanın BEDEN-NEFİS-KALB-RUH kıvâmında olduğundan hareketle bu dört vechimizle ŞERİAT-TARİKAT-MARİFET-HAKÎKAT âleminde ayrı hâli ile şifadır! SES-SÖZ-MÂNÂ-TEBDÎL ile...
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem efendimiz Kurân-ı Kerîm'in "yedi kıraat" üzere olduğunu belirten hadis-i Şerîfine isnad olarak hem yedi ayrı lehçede, yedi ayrı vurguda okunacağının yanı sıra her harfinin-kelimesinin-âyetinin yedi ANLAM ihtiva edeceğini de Anlayabiliriz... Ne kadarına muhit olabilirsek o kadar....

Blogunuzu ziyâret ettim, Kurân-ı Kerîm üzerine çalışmalarınız var. Sorarken, düşündürürken elbette düşündükleriniz ve aktaracaklarınız vardır... Bunları detaylı paylaşırsanız hem faydalanırız hem ANladıklarımızı geliştirir Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem efendimizin ANlayışınca ANlamaya vâsıl oluruz in şâe ALLAH...

Sorunuza mukâbil âyet-i Kerîme'yi yazdım yukarıda. Eklemek ve açmak istediklerinizi bekleyeceğim...

MuhaMMedî MuHABBEtlerimle...

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
aldemira
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 13
Kayıt: 05 Tem 2013, 16:26

Re: Euzu billahi mineş şeytanir racîm den ne anlıyoruz,

Mesaj gönderen aldemira »

gullale yazdı:Resim

EÛZU BİLLÂHİ MİNE'Ş-ŞEYTÂNİ'R-RACÎM
Bİ'SMİ'LLÂHİ'R-RAHMÂNİ'R-RAHÎM


Resim

فَإِذَا قَرَأْتَ الْقُرْآنَ فَاسْتَعِذْ بِاللّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيم


Fe izâ kare’te'l-kur’âne festeız billâhi mine'ş-şeytâni'r-racîm(racîmi).

Öyleyse Kur'ân-ı Kerîm'i okuduğun zaman recmedilmiş (taşlanmış) Şeytan'dan hemen ALLAH'a sığın.


Kıymetli aldemira kardeşim, AKLımızı Kurân-ı Kerîm'i ANlamaya yoğunlaştıracak sorularınız için öncelikle teşekkür ederim. Zîra Âlemde her ne varsa ANlamaya çalışacağız diye zaman harcıyoruz neredeyse ömrümüz tükenecek...

Kurân-ı Kerîm'i ANlamanın İnsan'ı, Âlem'i, OLANı, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem efendimizi ve Sırât-ı Mustakîm'i, RABBi'l-Âlemîn olan ALLAHu Teâlâ'yı ANlamamıza, kulluğumuzu hakkıyla YAŞAmamıza vesîle olacağına yüreğimle inanıyorum...

aldemira yazdı:KURAN OKUMAK MI YAŞAMAK MI NE İÇİN İNDİ
neden kuran gönderildi, telaffuz etmek için mi.

okumak, telaffuz yani kelimeleri tekrar etmek mi, yoksa .......................

Kurân-ı Kerîm'i OKUmak Bedenimize, Nefsimize, Kalbimize ve RÛHumuza şifâ olmakta... OKUmakla dirilmekte, UYANmakta, UYmaktayız in şâe ALLAH... Âcizâne inancım şu ki; OKUmaktan murad, hem telaffuz etmek, harf harf, kelime kelime, âyet âyet... Hem ANlamak ve en mühimi YAŞAmak elbette... Kurân-ı Kerîm'in ŞİFÂsı dört vechde yedi yönde(Zâhir Âlem için; sağ-sol-ön-arka-alt-üst ve İÇ)... İnsanın BEDEN-NEFİS-KALB-RUH kıvâmında olduğundan hareketle bu dört vechimizle ŞERİAT-TARİKAT-MARİFET-HAKÎKAT âleminde ayrı hâli ile şifadır! SES-SÖZ-MÂNÂ-TEBDÎL ile...
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem efendimiz Kurân-ı Kerîm'in "yedi kıraat" üzere olduğunu belirten hadis-i Şerîfine isnad olarak hem yedi ayrı lehçede, yedi ayrı vurguda okunacağının yanı sıra her harfinin-kelimesinin-âyetinin yedi ANLAM ihtiva edeceğini de Anlayabiliriz... Ne kadarına muhit olabilirsek o kadar....

Blogunuzu ziyâret ettim, Kurân-ı Kerîm üzerine çalışmalarınız var. Sorarken, düşündürürken elbette düşündükleriniz ve aktaracaklarınız vardır... Bunları detaylı paylaşırsanız hem faydalanırız hem ANladıklarımızı geliştirir Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem efendimizin ANlayışınca ANlamaya vâsıl oluruz in şâe ALLAH...

Sorunuza mukâbil âyet-i Kerîme'yi yazdım yukarıda. Eklemek ve açmak istediklerinizi bekleyeceğim...

MuhaMMedî MuHABBEtlerimle...

Resim
güzel açılımlar yapılmış vesselam.

Allaha sığınmakla başlayalım.
Sığınmak, ne anlıyoruz.
nasıl bir olgu.
sözel bir tutum mu.
euzu.... lafzını söylemek mi.

cevap maile bildirilmiyor, anlamadım bir sorun mu var.
Kullanıcı avatarı
Ahmed
Admin
Admin
Mesajlar: 1128
Kayıt: 27 Şub 2010, 02:00

Re: Euzu billahi mineş şeytanir racîm den ne anlıyoruz,

Mesaj gönderen Ahmed »

aldemira yazdı:
güzel açılımlar yapılmış vesselam.

Allaha sığınmakla başlayalım.
Sığınmak, ne anlıyoruz.
nasıl bir olgu.
sözel bir tutum mu.
euzu.... lafzını söylemek mi.

cevap maile bildirilmiyor, anlamadım bir sorun mu var.
Öncelikle Muhammedinur Sanal Yuvamıza Hoşgeldiniz aldemira kardeşim.
Mail server tanımı forumumuz için yapılmamıştır.
Hosting firmamızın güvenilir spam kontrol aracı bulunmadığından zararlı e-amailleri engellemekte sıkıntı yaşıyoruz.
Profilinizde "Yeni özel mesaj geldiğinde beni haberdar et:" e "evet" işaretlesenizde e-mail gönderilmeyecektir, üzgünüz.
Hayrlı Cumalar inşallah!
***"En Kötü KÖRlük, gÖZünü GÖRmeyiştir!.." Kul İhvani
Kullanıcı avatarı
nafile
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 169
Kayıt: 02 Kas 2008, 02:00

Re: Euzu billahi mineş şeytanir racîm den ne anlıyoruz,

Mesaj gönderen nafile »

İstiaze ve Besmele Tefsiri - Mustafa İSLAMOĞLU

İsti’aze: Akleden kalbe aldırılan abdest İstiaze demektir. Kur’an’ın açık bir emridir. İki ayrı ayette gelir. İkisi de birbirine yakın zamanlarda inmiş olan Nahl ve Mü’minun surelerinde yer alır. Birincisinde doğrudan Kur’an okuyana bir emirdir: “Kur’an okuyacağın zaman, aşağılanarak kovulmuş Şeytan’ın şerrinden Allah’a sığın!” (16:98) İkincisinde Kur’an okuyanla sınırlı olmaksınız yine emir olarak gelir: “Ve de ki: Rabbim! Şeytanların fitleme ve dürtüklemelerinden Sana sığınırım!” (23:97).

Bu iki emir arasında birçok fark vardır. Bu farkları anlamak, Allah’a sığınma emri olan istiazeyi de anlamayı kolaylaştırır. Nahl suresinin 98. ayeti Kur’an okumaya niyetlenen kimseye emirdir. Ayette kara’e fiili kullanılmıştır, telâ fiili değil. Bu da “anlamak için okumaya” delalet eder. Bu, aktarmak ve saklayıp ezberlemek için okumaya delalet eden tela’dan farklıdır. Demek ki, ayetteki Şeytan’dan Allah’a sığınma emrinin “anlamayla” doğrudan bir ilişkisi vardır. Şeytan’dan Allah’a sığınma emrinin amacı “Kur’an’ı doğru anlamak”tır. Dahası Kur’an’ı yanlış anlamaya sebep olan her tür görünür görünmez saptırıcıdan uzak kalmaktır. Emrin ilk yarısı budur. İkinci yarısı ise Allah’a sığınmaktır. Bu ikisi arasındaki irtibat kelime-i tevhidin iki yarısı arasındaki irtibat gibidir. İstiğfar ve tevbe arasındaki irtibat gibidir. Her iki boyutuyla istiaze, Şeytan’dan yüz çevirip Allah’a yüzünü dönme işlemidir. Aynı zamanda Allah’ın anlamın hem kaynağı hem de garantisi olduğunu ifade eder.

İkinci ayet şeytanların şerrinden mücerret olarak sığınmayı ifade eder. Bu şeytanlara sadece görünmeyen cin şeytanları değil; aynı zamanda görünen şeytanlar da dahildir. Mesela insan şeytanları (Bkz: 6:112). Zira insan şeytanları da insanın algılarını köreltebilir, idrakini rotasından saptırabilir, aklını çelebilir, bilincini dumura uğratabilir ve hakikati bulanık görmesine sebep olabilir. Yine bu şeytanlara insanın öteki kişiliği haline gelen nefsi, bilinçaltı, güdüleri ve ayartıcı duyguları da dahildir (Krş: 43:36). Belki de cevhere yönelik sapmadan Allah’a sığınmanın temel sebebi de budur.

İki ayet arasındaki bir diğer fark; Nahl 98’de Allah’a sığınılırken Mü’minun 97’de Rabbe sığınılmaktadır. Birincisi Allah’ın zatına sığınmayı, ikincisi sıfat ve fiiline sığınmayı ifade eder. Şeytan’dan Allah’ın uluhiyetine sığınmak, aslında Şeytan’ın insanın cevherine yönelik ayartmalarına taalluk eder. Allah’a sığınma bütün istiaze çeşitlerini kapsar. Yine Şeytan’ın hakikatin cevherine yönelik anlayışını saptırma teşebbüslerine taalluk eder. Rabbe sığınmak ise her tür şeytanın ve şeytansıların şerrinden Allah’ın fiillerine sığınmadır

İşte Hz. Peygamber’in şu istiazesi, iki ayeti de kapsayan muhteşem bir sığınma örneğidir:“Allah’ım! Senin gazabından hoşnutluğuna, cezandan bağışlayıcılığına, Senden Sana sığınırım.” (Müslim, Salât 222, vd.) Hadisin son cümlesi olan “bike mink” ibaresi tam da Zattan Zata sığınmadır ki, sığınmanın en yücesini teşkil eder. Ondan önce Allah’ın fiillerine ve sıfatlarına sığınılmıştır. Çünkü gazabı, rızası ve cezası fiilleri, bağışlayıcılığı ise sıfatıdır.

İki ayet arasındaki bir başka fark; birinci ayetin bizzat fiili bir emir olmasıdır. Bu bir “yap” emridir. Yapılması istenen iş “sığınma” işidir. İstiaze cümlesini söylemek, bu emri tutmak için yeterli değildir. Yani e‘ûzü billahi mine’ş-şeytani’r-racim demek dil ile istiazedir. Bu olsa olsa Mü’minun 97’nin bir gereğidir. Zira orada “de ki” emriyle gelmiştir talimat. Fakat Nahl 98’de demek değil yapmak emredilmektedir. Bu da gösterir ki, istiaze halden kale, gönülden dile, bilinçten eyleme, içten dışa doğru bütüncül bir sığınmayı ifade eder.

Bir insan diliyle Allah’a sığınırken, haliyle Şeytan’a sığınabilir. Sözüyle Allah’a sığınırken özüyle sığınmanın gereğini yerine getirmeyebilir. Bu ise gerçek bir sığınış değildir. Allah böylesi bir sığınmayı kabul etmeyecektir. İstiaze’den sanki Şeytan’dan korkuluyormuş gibi bir izlenim edinilebilir. Bu doğru değildir. Zira Şeytan’ın Allah’ın has kulları üzerinde hiçbir gücünün ve otoritesinin olmadığını Kur’an’dan öğreniyoruz. Eğer Şeytan ve şeytansılar biri üzerinde otorite kurmuşlarsa, bu Şeytan’ın gücüne değil, otorite kurdukları insanın Allah’ın verdiği iradeyi Şeytan’a transfer edip onu güçlendirdiğine delalet eder.

Dünyanın en büyük sinema arşivi Şeytan’a aittir. Eğer insan Şeytan sahnesinin sorgusuz sualsiz seyircisi olmayı kabullenirse, seyrettiği oyunların kendisini yönlendirme ve yöneltmesinin gerçek sebebi Şeytan değil kendisi olacaktır. Ve siz seyirci olursanız, Şeytan’ın oyunu bitmeyecektir. İnsan başta olmak üzere, kötülük odağı olan görülen ve görülemeyen her türlü varlıkla birlikte, tüm olumsuz duygu ve düşünceleri temsil eden şeytan, insanın içgüdü ve tutkularına esir olmasını ister. Çünkü ancak o zaman insana söz geçirebilir.

Bu sebeple de insanı diri bir bilince ve uyanık bir idrake sahip kılacak olan herhangi bir eylemin getireceği tüm olumlu sonuçları sıfırlamak için çok çaba sarf eder. İnsanı diri bir bilince ve uyanık bir idrake sahip kılacak olan şeylerin başında bilgi, tefekkür, iman ve bunlarla bütünleşmiş eylem gelir. Kur’an ise bu dört unsuru da bünyesinde taşıyan bir kaynaktır. O halde, şeytanın Kur’an okumak isteyen kimseye musallat olmasından daha doğal bir şey olamaz
Şeytanın şerri, sadece Kur’an okuyanla sınırlı değildir. Onun, özünde iyilik barındıran her işi amacından saptırmak isteyeceği Kur’an tarafından vurgulanır. (7:200) “Şeytanın şerri” işte budur. Peygamber’in istiazesinin amacının vahyin iniş üssü olan kalbini tahkim için olduğunu, bunun vahyin selameti açısından ne derece önem arzettiğini şu ayetten anlayabiliriz:“Senden önce hiçbir rasul ve nebi göndermedik ki, o birşey temenni ettiği zaman şeytan onun ümniyyesine bir şeyler atmasın. Fakat Allah şeytanın attıklarını nesheder, sonra kendi ayetlerini sağlamlaştırır.” (22:52. Ayrıca 53-54. ayetlere bkz)

Özetle, akleden kalbi vahyin konukluğuna hazırlamak anlamına gelen istiazenin aklı-kalbi her türlü modern hurafe tarafından işgale uğramış modern insan için ne denli gerekli olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Kur’an’ın okunduğu halde ne dediğinin anlaşılmayışının, ne dediği anlaşılsa bile ne demek istediğinin anlaşılmayışının, Kur’an’ın sadece “okunulan” bir kitap değil, iman edilen İlâhi bir referans ve yaşanılan bir hayat olamayışının ilk sebebi, belki de istiaze adı verilen bu ön hazırlığın gereği gibi yapılamamasıdır.“İstiaze”, “yardım almak için imdat dileme, tehlikeden korunmak için sığınma” anlamına gelir. Bu anlamı göz önüne aldığımızda “Euzu billahi mineşşeytaniracim” diyen, kalpler üzerinde yegane tasarruf sahibi olan Allah’tan yardım istemiş, duygusal ve düşünsel planda istiaze eylemini gerçekleştirmesi durumunda da, içgüdülerinin ayartıcı tahrikinden en emin sığınağa, yani Allah’a sığınmış olur (bkz. 7:200).Bu ön hazırlık, Kur’an’da Hz. Peygamber’in özelliklerinden biri olarak geçen “ümmi” vasfını Kur’an okumaya başlayan insanın akleden kalbine kazandırma yolunda atılmış ciddi bir adım olacaktır. Ümmi, yani “anadan doğduğu gibi temiz ve bakir” bir kalp ve kafayla Kur’an’a yaklaşacak, iletişim araçlarının da katkısıyla modern kültürün her türlü duygusal ve düşünsel atıklarıyla manevi bir çevre felaketi yaşayan kalbi temizleyip tahkim edecektir

İkinci kuşaktan Ata, ayetin formunu delil göstererek namaz içinde ya da dışında her Kur’an okumaya başlarken istiazeyi dînî bir zorunluluk olarak görmüştür (Râzî). İbn Sirin, ömürde bir defa istiazeyi farz görmüştür. Diğer müçtehitler farz saymamakla birlikte namaza ilk girişte söylenmesini “güzel” olarak nitelendirmişlerdir. Şafiî el-Ümm adlı eserinde İbn Ömer’in namazda istiazeyi içinden, Ebu Hüreyre’ninse dışından okuduğunu aktarır. Ebu Hanife, Şâfiî ve daha başkalarına göre en geçerli metin “Euzubillahimineşşeytanirracîm” formundaki metindir. Bazı alimler ise kimi rivayetlerde yer alan “Euzu billahi’s-semi’i’l-alimi mine’ş-şeytani’r-racîm” ibaresini tercih ederken daha başkaları bu ibarenin dışında rivayet edilen daha farklı formları tercih ederler (İbn Kesir, Tefsir I, 14)

...

Kur'an Hayat Dergisi-1.sayıdan alıntıdır.
HAYYatta hiçbir şey nafile değildir.
Her şey ama her şey NÂFİdir,
BİR HİKMET'e tâbidir...
Kullanıcı avatarı
aldemira
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 13
Kayıt: 05 Tem 2013, 16:26

Re: Euzu billahi mineş şeytanir racîm den ne anlıyoruz,

Mesaj gönderen aldemira »

acakir77 yazdı:
aldemira yazdı:
güzel açılımlar yapılmış vesselam.

Allaha sığınmakla başlayalım.
Sığınmak, ne anlıyoruz.
nasıl bir olgu.
sözel bir tutum mu.
euzu.... lafzını söylemek mi.

cevap maile bildirilmiyor, anlamadım bir sorun mu var.
Öncelikle Muhammedinur Sanal Yuvamıza Hoşgeldiniz aldemira kardeşim.
Mail server tanımı forumumuz için yapılmamıştır.
Hosting firmamızın güvenilir spam kontrol aracı bulunmadığından zararlı e-amailleri engellemekte sıkıntı yaşıyoruz.
Profilinizde "Yeni özel mesaj geldiğinde beni haberdar et:" e "evet" işaretlesenizde e-mail gönderilmeyecektir, üzgünüz.
Hayrlı Cumalar inşallah!
CEVAPLARDAN HABERDAR EDİLMENİN bir yolu bulusa da dostların düşüncelerinden anında haberdar olup, müzakereyi
daha sıklıkla yapabilsek,
ne güzel olurdu, değil mi.
Kullanıcı avatarı
aldemira
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 13
Kayıt: 05 Tem 2013, 16:26

Re: Euzu billahi mineş şeytanir racîm den ne anlıyoruz,

Mesaj gönderen aldemira »

nafile yazdı:İstiaze ve Besmele Tefsiri - Mustafa İSLAMOĞLU

İsti’aze: Akleden kalbe aldırılan abdest İstiaze demektir. Kur’an’ın açık bir emridir. İki ayrı ayette gelir. İkisi de birbirine yakın zamanlarda inmiş olan Nahl ve Mü’minun surelerinde yer alır. Birincisinde doğrudan Kur’an okuyana bir emirdir: “Kur’an okuyacağın zaman, aşağılanarak kovulmuş Şeytan’ın şerrinden Allah’a sığın!” (16:98) İkincisinde Kur’an okuyanla sınırlı olmaksınız yine emir olarak gelir: “Ve de ki: Rabbim! Şeytanların fitleme ve dürtüklemelerinden Sana sığınırım!” (23:97)

Kur'an Hayat Dergisi-1.sayıdan alıntıdır.....

ne güzel,

sevgili dost,
senin de ne düşündüğünü, ne anladığını, yaklaşımını,
yazmanı da bekleriz.


evla olanı bu ayeti lafızlarıyla anlamını bilerek gönülden tekrar etmekle birlikte,
yaşama geçirmektir.
Kuran, hayat kitabıdır. Yaşamak için gönderilmiş nurdur.
Peygamberimiz de bunu YAŞAYAN KURAN olarak göstermiştir.

o halde bu ayette istenilen emredilen ne ise onu anlayıp yaşama geçirmemiz, hayat rehberi yapmamız asıldır.

bu nedenle, giriş yapmak açısından
euzu/sığınmak
veya
euzubillahi/Allaha sığınmak
tan ne anladığımızı
paylaşalım.
Kullanıcı avatarı
aldemira
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 13
Kayıt: 05 Tem 2013, 16:26

Re: Euzu billahi mineş şeytanir racîm den ne anlıyoruz,

Mesaj gönderen aldemira »

BEKLERKEN,
GÖRÜŞLERİNİ PAYLAŞACAK DOSTLARI,
BEN DE KISA BİR
BAŞLANGIÇ YAPARAK,
DAVETE UYALIM,

KONUYA BİR BAKIŞ SUNALIM.

........
Sığınmak, bir ortamdan/halden, şartlardan, kurallardan kaçınıp, başka bir ortama/duruma, şartlara, kurallara iltica etmektir. Ortamı başkalaştırmaktır. Değişimdir, dönüşümdür.
Başka bir deyişle insanı sarmalayan kuralları, şartları bilinçli olarak değiştirmektir.
Ayartılardan kaçınıp, Allah’a Kurana iltica etmektir. Hayatı değiştirmektir.
Nitekim 7/200 Ne zaman şeytândan bir kötü düşünce seni dürtüklerse, Allah'a sığın; çünkü O, işitendir, bilendir. Ayetinde, kötü düşünceden kaçınıp Allah’a sığınmak, yani o konudaki ayartılardan uzaklaşıp Kuranın ilke ve ölçülerine uymak gerektiği vurgulanmaktadır.
Felahın Rabbine sığınmak, her türlü konumdan, şerden, olumsuzluktan sıyırıp, aydınlığa, nura, huzur ve mutluluğa, cennete ulaştıran Rabbin terbiyesine girmektir. Hayata rehber, nur olarak indirilmiş olan vahye uygun yaşamaktır. Yoksa, karanlıklara, ahlaksızlığa, cehalete, neffesatil fil ukadlara, bağımlısı esiri olunanlara, hasetçilere değil, bunlardan sıyırıp çıkaran Rabbe sığınılması gerekmektedir.

Rabbe sığınmak, Onun Vahyine uymaktır. Kuran ölçüsünü rehber edinmektir. Sorunlarla/ayartılarla karşılaşınca yine bunlardan, Kurana iltica edip Allah’tan yardım almaktır. Sadece Allah’tan, Kurandan yardım, ölçü, ilke edinmektir.Kuran ölçülerine göre yeniden yapılanmaktır. Değişmektir. Kuran ahlakına dönüşmektir.
Kuranı okumak, anlamak, ders çıkarmak ve bunları yaşamaktır. Sadece Kurandan yardım, ölçü, ilke almak ve ona göre davranmaktır. Allah’a güvenmek, bağlanmak ve öğretisine uygun yaşamaktır.
1/5 İyyake na'budu ve iyyake nesteîn. Ancak sana kulluk eder, ancak Senden yardım isteriz! İlkesini hayatlaştırmaktır.
Her türlü misalle, döndürüp döndürüp, ayrıntılarla, noksan bırakmaksızın, apaçık anlatılan vahye, vahyin ilke ve ölçülerine uygun yaşam sürmektir.

Kimden sığınılmalıdır
......
http://aaldemira.blogspot.com/
Cevapla

“İlim” sayfasına dön