KUL İHVANİ CUMA SOHBETİ 25 Mart 2011

Kullanıcı avatarı
simurg
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 928
Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00

Re: KUL İHVANİ CUMA SOHBETİ 25 Mart 2011

Mesaj gönderen simurg »

"Hatta necidha vikâyeten lena min nâri’l- cahim. Ve musileten ilevvelineâ ve âhirina ma'şera’l- Mu'minine ila dari’n-nâim Ve rü'yeti cemâli vechike’l- kerim. Yâ azîmu yâ Allah!"

Hatta necidha Onunla biz bulalım.
Vikâyeten lenâ Biz bir vikâye bulalım. Bir koruma.
Bizi Vâkî etsin; Saklayan, koruyan, vikaye eden, esirgeyenimiz olsun!
Takvâ var ya, koruyucumuz olsun Sahibimiz olsun.
Arka çıksın bizi kayırsın, bizi kurtarsın, elimizi tutusun, düşmemizi engellesin, şaşmamızı engellesin, taşmamızı engellesin!

min nâri’l- cahim Cahim narından, en sıcak nardan.
Ne garip değil mi Barbaros, Rahîm var, Cahim var.
Bir sürü “him” var.
Başına “ce”alıyor cahim oluyor, “re” alıyor Rahîm oluyor.

Nasıl işler bunlar?
Uydur kaydır değil yalnız.
“Nâri’l- Cahim”. Nâri’l- Cehennem değil “nâri’l- cahim”. Biz ne zaman bu Cahimi, Rahîm yapacağız?
Ne zaman bu “Cim”in yerine “Re” geçecek, “Rasûl” geçecek,” Rabb” geçecek Barbaros?
“R” geçerse Rahîm olur bu aynı zamanda Rabb’tır.
Ve Aynı zamanda Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’dir raûfun rahîm aleyhisselâm!.


لَقَدْ جَاءكُمْ رَسُولٌ مِّنْ أَنفُسِكُمْ عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرِيصٌ عَلَيْكُم بِالْمُؤْمِنِينَ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ
Resim---“Lekad câekum resûlun min enfusikum azîz(azîzun), aleyhi mâ anittum harîsun aleykum bil mu’minîne raûfun rahîm(rahîmun) : Şanım hakkı için size bir Resul geldi ki: kendinizden, gayet ızzetli, zorlanmanız ona ağır geliyor, üstünüze hırs ile titriyor, mü'minlere raûf, rahîmdir” (Tevbe 9/128)

Raûfun rahîm’dir O bu âyeti bildiği halde kasden: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e Rahîm denemez!” diyen ve gülüşen karacübbeli porösörler seyrettik videolarında .
Bildiği halde unutuyor.
Neden?
İşte El Ezher Üniversitesi’nde okudu ya.
Oralardan mikrop kaptı ya.
Arap ırkçılığı ve parası tadı ya Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e karşıtlık yapacak ki Vehhabî zihniyetinin atak temsilcisi görüne ağa babalarına!.
“Biz Kur’ân’a bakarız!” diyor değil mi
?
“Hangi Kur’ân’a bakarsınız?”
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’ın mübârek ağzından duyduğunuz ve tıpkı hadisleri de söyleyen ASHAB-ı GÜZİNin getirdiği Kur’ân’a değil mi
?
Demek Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e hâşâ “geldi gitti postacı gibi” mi diyorsunuz?.
Biz, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in bir tek saçının telinin toprağa düşmesine rıza göstermeyiz ALLAH celle celâluhu ALLAH korusun!
İsterse babamız olsun. Çünkü bu böyle bir İnanç Hakkıdır.


Onun için ALLAH celle celâluhu, Nuh aleyhi’s-selâm’a ne buyruyor bakınız:

Tufan Kopmuş..
Nuh aleyhisselâm oğlu Kenan’ı Fıtri sevgi-merhemetle Necât Gemisine çağırıyor:
Yavrucuğum! (Sen de) bizimle beraber bin, kâfirlerle beraber olma! diye seslendi.

وَهِيَ تَجْرِي بِهِمْ فِي مَوْجٍ كَالْجِبَالِ وَنَادَى نُوحٌ ابْنَهُ وَكَانَ فِي مَعْزِلٍ يَا بُنَيَّ ارْكَب مَّعَنَا وَلاَ تَكُن مَّعَ الْكَافِرِينَ
Resim---“Ve hiye tecrî bihim fî mevcin kel cibâli ve nâdâ nûhunibnehu ve kâne fî ma'zilin yâ buneyyerkeb meanâ ve lâ tekun meal kâfirîn(kâfirîne) : Gemi, dağlar gibi dalgalar arasında onları götürüyordu. Nuh, gemiden uzakta bulunan oğluna: Yavrucuğum! (Sen de) bizimle beraber bin, kâfirlerle beraber olma! diye seslendi.” (Hûd 11/42)

Ama İbret Sahnesini Tercih eden oğlu küfrü tercih etti ve: Beni sudan koruyacak bir dağa- BeN DAĞIma sığınacağım! dedi.

قَالَ سَآوِي إِلَى جَبَلٍ يَعْصِمُنِي مِنَ الْمَاء قَالَ لاَ عَاصِمَ الْيَوْمَ مِنْ أَمْرِ اللّهِ إِلاَّ مَن رَّحِمَ وَحَالَ بَيْنَهُمَا الْمَوْجُ فَكَانَ مِنَ الْمُغْرَقِينَ
Resim---“Kâle seâvî ilâ cebelin ya'sımunî minel mâ'(mâi) kâle lâ âsımel yevme min emrillâhi illâ men rahim(rahime), ve hâle beynehumal mevcu fe kâne minel mugrakîn(mugrakîne) : Oğlu: Beni sudan koruyacak bir dağa sığınacağım, dedi. (Nuh): "Bugün Allah'ın emrinden (azabından), merhamet sahibi Allah'tan başka koruyacak kimse yoktur" dedi. Aralarına dalga girdi, böylece o da boğulanlardan oldu.” (Hûd 11/43)

Kaza-Kader İşledi.. Tufan durdu ama Nuh aleyhisselâm ehlini-oğlunu kaybetti!

وَنَادَى نُوحٌ رَّبَّهُ فَقَالَ رَبِّ إِنَّ ابُنِي مِنْ أَهْلِي وَإِنَّ وَعْدَكَ الْحَقُّ وَأَنتَ أَحْكَمُ الْحَاكِمِينَ
Resim---“Ve nâdâ nûhun rabbehu fe kâle rabbi innebnî min ehlî ve inne va'dekel hakku ve ente ahkemul hâkimîn(hâkimîne) : Nuh Rabbine dua edip dedi ki: "Ey Rabbim! Şüphesiz oğlum da ailemdendir. Senin vâdin ise elbette haktır. Sen hakimler hakimisin." (Hûd 11/45)

Ve en ağır cevabı aldı: “Câhillik etme. O senin oğlun değildir. Belinden oldu. Yolundan olmadı. Câhillik etme!”

قَالَ يَا نُوحُ إِنَّهُ لَيْسَ مِنْ أَهْلِكَ إِنَّهُ عَمَلٌ غَيْرُ صَالِحٍ فَلاَ تَسْأَلْنِ مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ إِنِّي أَعِظُكَ أَن تَكُونَ مِنَ الْجَاهِلِينَ
Resim---“Kâle yâ nûhu innehu leyse min ehlik(ehlike), innehu amelun gayru salih(salihin), fe lâ tes'elni mâ leyse leke bihî ilm(ilmun), innî eızuke en tekûne minel câhilîn(câhilîne) : Allah buyurdu ki: Ey Nuh! O asla senin ailenden değildir. Çünkü onun yaptığı kötü bir iştir. O halde hakkında bilgin olmayan bir şeyi benden isteme! Ben sana câhillerden olmamanı tavsiye ederim.” (Hûd 11/46)

Prof. Olmuş şu olmuş bu olmuş MuhaMMedî Olamamış ya!
Bu zavallı adamı babasının evlatlıktan reddettiğini ağabeyinden duymuştum..


İslam Dini kesin Kural Dinidir.
Ne Ayırır ne Kayırır!
Ebu Talib, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i 40 yaşına kadar öksüz ve yetimi olarak baktı, barındırdı büyüttü.
Ancak
Ben Rasûlullah’ım! buyurunca reddetti ve bıraktı.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hiçbir şey yapamadı küfrü tercih edince babası gibiydi..
Onun için diyorum:
“Hz. Hamza şehid-i şahtır. Ebu Leheb Hizbuşeytandır.”
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile aralarında bir karış göbek bağı var tek BABAsı Abdullah aleyhisselâm.
Kan meselesi filan yok! Cahim-Rahîm böyle bir iştir işte!.


Resim
Kullanıcı avatarı
simurg
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 928
Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00

Re: KUL İHVANİ CUMA SOHBETİ 25 Mart 2011

Mesaj gönderen simurg »

"Ve musileten lievvelinâ ve âhirina ma'şera’l- Mu'minine ila dari’n-nâim."

Ve musileten lievvelinâ Bize vesile olsun, vusile olsun, isale ettiren olsun.
Nedir vusile?
Yetiştiren, ulaştıran vusl ettiren vusuldan yani vardıran olsun bize, ki öyledir ZÂTen!
Sall-ı geriye çekendir. Rusûl’de öyledir.
Uydur kaydır kelimeler değil bunlar.
Elçi, meçliymiş..
Ne elçisi? Bizans elçisi mi?
ALLAH’ın elçisiymiş. ALLAH’ın ne elçisi?
Elçi neymiş, elçi kelimesinin kökünü kösteğini bana bir söylesen ya!.
Sall edici ne demek?
Sıla’ya götürücü ne demek?
İrsal edici, isâle ne demek?
Keban’dan her yere elektirik taşıyan ANA HATlara İSALE HATları ve Barajlardan sulama sahalarına SU taşıyan ANA KANALlara da İSALE KANALI deriz Su İşlerinde..
Rusûliyyet böylesine ebeden can ceryanı ve can Suyu taşıma gibidir İRSÂLdir, Rusul’dur.
İşte Anlatımı zor ama İrsaliye Kâğıdı gibidir.
Ya da Rasûl’un Ehl-i Beyt’idir.
Ya da ALLAH Dost’larıdır.
Yani MuhaMMed aleyhi’s-selâm’den başka kimse yoktur.
Elçimidir bu
?
Sıla ettiren. Beni elektriğin kaynağına, elektiriği bana ulaştıran.
Nasıl, nedir? Aracı mıdır?, Verici midir?
Bin kere hâşâ!
Sen neden bahsediyorsun kardeşim!.
TAMlayan bilmiyor tümleyen bilmiyor.
Teslimiyet ve İstikamet bilmiyor.
Teknik-Tasavvuf Antipotun BİLmiyor!
İslâm Dinini ÜMMünü BİLmiyor!

Ben kimseye bir şey demiyorum.

Sadece şunu diyorum açıkça: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’ın yolunu temizlemek zorundayız!
Kirlendiğini söylemiyorum. Tozlandığını söylüyorum.
Kimseyi çağırmaya gerek yok.
Güneş kendini gösterir, şu aradaki perdeleri kaldırabilirsen eğer.
o zaman Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem;
Bizim vesilemiz olsun!
Bizim bilemediğimiz sonsuz Deryada Rota Reisimiz olsun!.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’imiz olsun ki RASÛLî Rotayı o biliyor çünkü.


Lievvelineâ evvelimiz için. âhirinâ” âhirimiz için.

Ma'şeral Mu'minine ila dari’n-nâim
Bu mü’minlerin mahşer olduğu, tümünün Şu ÂN ŞE’ENuLLaHta, a’yanı sabitelerinde, İlm-i İlâhide eşyanın ezelden beri sâbit olan sûret ve hakikatları olan Hakikat-ı MuhaMMedîyette cem’ oluşları mahşerinde.
Yine Kevserde birleşmeleri haşr edilişlerinde mü’minler içerisinde bizim de evvel ve âhirimize vesile olsun!.

Ne demek bu? Türkçesi?
Elimizde ki sopayı büke büke büke büke evvel ve âhiri öpüştürüp hitam buldurup hablel verid için çemberi tamamlasın diye!

ila O zaman ne olurmuş?

Dari’n-Nâim Bu dairenin adı Ni’met Dairesi olur Barbaros.
Aynen daire dairedir.
“Nâim”de MuhaMMedîyet A’yniyet Nudur.

Hocam hakikat?”
Hakikat yenmez oğlum!.
Hakikat şeriata gelince şerbet olur ve içilir.
Hakikat pancar tohumunun içindeki şekerin adıdır.
Pancar şekeri tohumu var ya pancar olur, onu ben bilirim.
Onun içindeki şekerin adına denir Hakikat-ı MuhaMMedîyye diye.
O yenmez. Sürersin, ekersin, sularsın, terbiye edersin, tezkiye edersin. Hizmet edersin.
Kucaklar dolusu semereler verir sana.
Yapraklar verir. Çok güzel turşular yapılır ondan, sarmalar yapılır. Yaprağı da yenilir.
Sonra baldır gibi pancarlar olur.
Onların suyu işlemlerden geçer.
Şeker diye gelir şeriatta yenir.

İşte bu “Dari’n-Nâim”e kadar.

“Dari’n-Nâim” nere? Ni’met Yurdu-Dairesi tamamlandığı anda evvel ve âhir Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’da cem’ olduğu mahşer!.
Artık bu dairenin üzerindeki her nokta aynı noktadır. Hepsi aynıdır.
Yarı çapı “r” dir yani. Var ya. Teknikte de öyledir.
Ne hikmetse “r” koymuşlar. Çok harika koymuşlar.
Bu merkezle bu dairenin arasındaki alan ne alanıdır
?
Melekût Âlem’idir.
Çemberin üzerindedir Rasûliyyet.

Rabb merkezden de Özde Akaraba-Yakındır burada.
ALLAH ve Rasûl’u buyurulan Rabb ve Rasûlu demektir aynı zamanda sıfatlar.
Sall ederler dediği zaman çemberin yarıçapını çekiyorsun oraya, MERKEZe!.
“Ben buradayım hocam!” dersin.
Ben de burdayım. Bir yarıçapta bana. Aynı yarı çap.
Desen ya Barbaros “Biz aynı dairede dönüyoruz.”

DEVR-ÂNımız BİR,
SEYR-ÂNımız BİR,
CEVL-ÂNımız BİR,
HAYR-ÂNımız BİR.
Elhamdulillahi…

Elbette hocam. Biz gerçekten MuhaMMedîyiz elhamdulillah!
Bunu demek bir üstünlük getirmez, dememek bir alçaklık getirir.
Demek üstünlük getirmez,
RASÛLÎ SEVİYE getirir, İ’tidal getirir.

Resim
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Re: KUL İHVANİ CUMA SOHBETİ 25 Mart 2011

Mesaj gönderen MINA »

Biz gerçekten MuhaMMedîyiz elhamdulillah!”
Bunu demek bir üstünlük getirmez, dememek bir alçaklık getirir.
Demek üstünlük getirmez, RASÛLÎ SEVİYE getirir, İ’tidal getirir.
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
simurg
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 928
Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00

Re: KUL İHVANİ CUMA SOHBETİ 25 Mart 2011

Mesaj gönderen simurg »

"Ve rü'yeti cemâli vechike’l- kerim. Yâ azîmu yâ Allah."

Ve rü'yeti Görmek. Hani var ya Rü’yet, Rüşd, Rıza, Resûl, Rabb.
İşte Rü’yet, görmek için.
cemâli vechikel ne ise senin vechinin cemâlini.
Rü’yet cihetin. Rü’yet cemliğin, Rü’yet cimliğin ne ise.
Vücuda gelişi. Nasıl anlatılıyorsa, bunu görmek için.
Nasıl bir “cemâli vechike’l- Kerîm”
?
El Kerîm olan, bütün ikramların yaratıcısı olan.


Resim

El Kerîmü : Her hususta; iyilik, faydalılık, fazîlet ve kerem ile sıfatlanmış. İhsân ve inâyet sahibi. Şerefli ve izzetli, muhterem ikrâm edici, cömert, musamahakâr, muazzez, mükerrem olan. Mutlak Kerîm olan ALLAHU ZÜ'L-CELÂL.

Vechini, cemâlini görmek için Yâ azîmu yâ ALLAH!

Resim

El Azîmü : Azamet, ululuk, büyüklük sahibi. Her bakımdan azametini zâhiren sergileyen, gösteren. zâtî ve sıfatî mâhiyeti akılla anlaşılamayan. Mutlak ulu ve azamet sahibi ALLAHU ZÜ'L-CELÂL.

ALLAH: ALLAH (celle celâluhu) İsm-i Şerîfi, İsm-i Zât, İsm-i Hass'tır. Sadece ALLAH (celle celâluhu)'ya aittir.
Varlığı zorunlu, lâzım ve hamde lâyık olan Zât-ı Hakk'ın özel esmâlarının tümünü kapsayan ZÂT ismidir. Tüm Esmâü'l-Hüsnâ'yı cem eden bohçadır. Tercüme edilemez. Tefsir edilebilir. Harf-i Târif almayan Zâtullah Esmasıdır. Tüm târifleri içinde toplayıp CEM' etmiştir.
ALLAH - LİLLAH - LEHU - HU...
Bütün Sıfat-ı Kemâliyeyi cem' eder.
Tirmzî'nin listesi : "HüveALLAHullezi la ilâhe illâ hüve : O ALLAH ki O'ndan başka gerçek ilâh yoktur" ile başlar.


Resim


Azamet sahibi ALLAH celle celâluhu. MuhaMMedîyet. Hulki’-Azîm.
Mâsivâ ya da MuhaMMedîyet Zıllıyetini a’ynen yaratan
ALLAH celle celâluhu.

Aynı şeyin iki yüzüymüş
Nâr-Nûr, İnkâr-İkrâr!.
Ben bir kızıyordum bir kızıyordum Firavun’a ki ateş edecektim, öldürecektim!.
Arkasından Musa aleyhi’s-selâm dedi ki:
O’na ateş etme beni vuracaksın! Ben gübreye çok kızıyordum, çok berbat diye.
Gül dedi ki:
Kızma ona, beni altın tohumu içinde yetiştirmesin. O benim anamdır, onu Anla ve Terbiye et-Hizmet et!

Kulluk böyle bir iştir. Akıl böyle birşeydir.
Mıknatıs gibidir AKIL!.
Seviyelediğin zaman işe yarar.

“La ilâhe” küfürdür. ALLAH’da dahil, ilâh yok demektir.
Bu İnkârdır!

“illâ ALLAH” dediğin anda ALLAH’tan başka El İlâh yoktur! dersin
Bu da İkrârdır.
Bu İnkâr ve İkrâr SEVİYElendiği anda adı İnkâr-İkrâr olmaz TEVHİD olur. Tevhidde İnkâr ve İkrâr yoktur, Tevhid vardır.
Parçaladığın zaman ancak İnkâr ve İkrâr diye ayırırsın.


Evet ne diyordu Nuriye?
Sağ olsun ben de ordan okumuştum zâten


Âli İmrân Sûresi 133. âyete bakalım ve bitirelim İnşae ALLAH.

وَسَارِعُواْ إِلَى مَغْفِرَةٍ مِّن رَّبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا السَّمَاوَاتُ وَالأَرْضُ أُعِدَّتْ لِلْمُتَّقِينَ
“Ve sâriû ilâ magfiretin min rabbikum ve cennetin arduhâs semâvâtu vel ardu, uiddet lil muttekîn(muttekîne) : Rabbinizin bağışına ve genişliği göklerle yer arası kadar olan, ALLAH'tan gereği gibi korkanlar için hazırlanmış bulunan cennete koşun! (Âl-i İmrân 3/133)

Ben ve bu sohbette baştan beri pek çok şeyleri planlamadan söylemeye çalıştım.
İçimden geldiği şekilde irticâlen Anlatmaya çalıştım.
Ama umarım ki
İnşae ALLAH TEVHİD temelli sohbet olmuştur.
Olmasını dilerim Rabb’ımızdan.
Salâvât olarakta Ayşe’de mesela çok meraklı.
Bunun daha da açılımlı olmasında beni de teşvik ettiğini söylüyorum.
Salâvâtları biraz daha o kısa açıklamlı halinden biraz genişleterek anlatmalı ve anlamalıyız
İnşae ALLAH!
Genişletebiliriz hepsini, açabiliriz.

Âli İmrân sûresi 133. âyette Allahu Zul Celâl buyruyordu ki:
“Ve sâriû” isrâ.. “sâriû” Nedir isrâ?
Gece yolculuğuna isrâ denir, gizli yolculuğa denir.
Bâtını yolculuğa denir. Hacet yolculuğuna denir.
“Gitmem gerekiyor. Yayanda olsa gideceğim” dersin.
Öyle icabetmiştir. “Tek gideceğim” dersin. Böyle bir şey ki sessiz kimsesiz gece yürüyüşü..

“Ve sâriû”.. Hepiniz böyle koşun. Anladığım şekilde isrâ.
Koşmak çok Arapçada ama bu isrâ dediğimiz “sarae” fiili böyle bir fiildir onu diyorum.

“İlâ magfiretin min rabbikum” Rabbinizden bir mağfirete koşun!.
Önce mağfirete koşun. Neden?
Siz bir geçmiş zaman yaşadınız, nasıl yaşadınız siz de bilmiyorsunuz?
En iyisi önce bir mağfiret dileyin!
Onun için:
estağfirrullahel- Azîm ve etûbî ileyhi.
Sûbhanallahi ve bihamdihi estağfirrullahe’l- Azîm ve etûbî ileyhi! bu işte. Mağfiret dilemek. “Min rabbikum” Rabbinizden.
Sonra
“ve cennetin”.
“Ve sâriû cennetin” Cennete koşun!. Mağfiretten sonra cennete koşun.
“Onlara mağfiret var, azîm ücret var!” biliyoruz ya işte bu ücret ise eğer bu.
eCRR.. Cerr bu çekiş yapılana karşılık değil ama onun yapılması da gerekli.

“Ve cennetin arduhâ” O’nun arzı ne kadarmış?.
Onun genişliği arz kadar.
Arz elimesini kullanması da çok ilginç onu demek istiyorum.
Aynı arzı meleklere arz etti de bu kelimeyi kullanacak ALLAH celle celâluhu. Aynı bu kelimeyi kullanacak.
Genişlik, orda “arzetmek” iken burada “genişlik.” Oldu.
Çok zor Arapça anlarsın anlatamazsın.
Anlatırsan karşıyı bozarsın.
Yani şimdi Barbaros gidiyor Bedelya’ya diyelim ki 6-7 yaşında çocuk. “Hakikatı MuhaMMedîyeyi” anlatıyor.
Çocuğu yıkar yani. Onu demek istiyorum.
Çocuğun az olduğundan onun fazla olduğundan falan değil, doğru değil yapılan.

Lâzım ve lâyık halde değil. Ve Zaman çok önemli.
Onun için de mesela bu sohbetlerde diyelim ki Hümeyra yeni geldi.
Kafası karışıyor. Şöyle oluyor böyle oluyor. Anlamakta zorluk çekiyor.

“Cennetlere koşun arzu onun arduha genişliği
“es semâvâtu vel ard” Semalarla yer ve arası kadardır.
“Uiddet lil muttekîn” O cennet ancak Muttâkiler için hazırlandı.
Rabbinizin mağfiretine koşun!
Genişliği göklerle yer arası kadar olan ve ALLAH’a karşı gelmekten kavi olanlar ALLAH hususunda kavi olanlar, Takva sahipleri, Kendi nefislerini ALLAH yerine koymayanlar için Hazılandı!
demektir.
“Onlar için hazırlanmış olan genişliği yerden göklere kadar her yeri kaplayan cennete koşun!”
Bu âyet geldiği zaman Bizanslı bir bilgin adam Bizans casusu diyelim.
Turist gibi ama ne var ne yok görmek istiyor.
Çünkü “Mekke’de bir hareket var, birşeyler oluyor burada, bakalım bunun sonucu bize ne getirecek?” diyor.
Getirmiştir de nitekim İstanbul’u almıştır ellerinden.
O elçi çok zeki bir Arap casusu.

Çünkü bu âyet gelince diyor ki: “Hayret bir şey!. Mantık diye bir şey var! müslümanlara öyle bir cennete koşun diyor ki genişliği yeri göğü kapsıyor! Peki cehennem nereye gitti, ona yer kalmadı ki?” diyor.
Bir de cehennem var diyordu ya!..
Ve gidiyor Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e:
Buyurduğunuz âyette cennet her yeri yuttu ama cehennem nere gitti? Sizin cennet yeri göğü kapladı cehenneme yer kalmadı!.. deyince,
Ne buyuruyor Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Fesubhanallah ben “Güneş doğdu!” diyorum sen de: “Gece nere gitti?” diyorsun.
Ya! Ben güneş doğdu diyorum sen de gece nereye gitti? diyorsun.
Sana nasıl anlatayım ben?
Nasıl anlatacağız Barbaros?
Nasıl anlatacağız Barbaros’a biz.
Bir cennet bir de cehnnem yok.
Bir gündüz bir de gece yok.
Ankara, Ankara aynı Ankara.
Gece Ankara’sı gündüz Ankara’sı yok!.
Güneşsiz ve Güneşli Ankara var.
Ankara’da güneş yoksa gece diyorlar.
Güneş oldu mu gündüz diyorlar.
Güneş batmasa var ya hep cennet. Hiçç gece olmayacak.
Hadi
MuhaMMedî Gayretle gönüllerinize Hakikati MuhaMMedîye güneşi doğsun İnşae ALLAH.
Ve hiç batmasın, Gecesiz Gönül sahibi olalım. Ebedîyyen.
İşte budur SEVİYElenmek. Rasûli SEVİYE, MuhaMMedî SEVİYE deyip durduğumuz İnşae ALLAH.
Ahmet canım işte böyle!
Bizim sözlerimiz, sohbetlerimiz, zevklerimiz hazlarımız da müşterektir.


Hamdolsun ben diyorum binlerce şiir yazmışım.
Ben değil de anlayan yazmıştır.
Ben anlansın diye yazdım çünkü.
Desinler ki? Ne desinler? Ne desinler?
Dediler. Ne oldu dediler de. İyi dediler. Değil dediler.
Mesele bu değil ki.
Ne diyorlar Yunus Emremiz için?
Hiç. Ben
“ALLAH razı olsun” diyorum sende öyle diyorsun.
Bütün mesele bundan ibaret.
“Bizim yunus mu?” diyor değil mi Taptuk Babamız!
Ne diyor Anne?
“Yunus, Baba sana gücendi çektin gittin ya. Kapıyı çektin çıktın ya, ne yapayım. Kapıya yat. Bak biliyorsun Taptuk Baba âmâdır. Ayağını sürerek kapıya gelir. Takılırsa “Kim var burada?” der. “Yunus!” de sen!”.
“Olur, yaparım!” der ve kapıya yatar.
Taptuk Baba ayağı takılınca: “Kim var burada?” der.
“Yunus!”
“Bizim Yunus mu?” diyor.
Rahmetli Hocam anlatırdı. Naz etmiş mübârek. Geri çekilmiş. Kafayı uzatınca kafa, kapıylan kasanın arasında kalmış.
Taptuk Babada fark etmiş öyle olduğunu ama bastırıyomuş kapıyı kapansın diye.
Yunus Emre boğulacak hırlıyormuş aşağıda.
O bastırıyor çünkü. Kafada kaldı arada.
Taptuk Baba “Ne diyor?” diye dinliyormuş ki: “Çok şükür başım sen olsun içerde kaldın!” diyormuş.
Aslında içerde kalan başın kâmil kalbinden çıkmayan BAŞtır!
ALLAH celle celâluhu Kemal Kıblelerimizi kapatmasın!
Ehl-i Beyt aleyhumusselâm ELİmizin Bağını kesmesin!
MuhaMMed aleyhi's-salâtu ve's-selâm’ın Neşesini gönüllerimizden eksik etmesin!
ALLAH cellle celâluhu a’yan-ı sabitelerimizdeki cAN ceryanlarımızdan bizi ayırmasın!
Aslımıza sıla edenlerden etsin
İnşae ALLAH…

Evet bir sorusu olan var mı?
Diyeceği, sorusu olan varsa lütfen söylesin.
Çünkü kafanızda kalmasın, gönlünüzde kalmasın.
Ben bir sürü şeyler yazıp söyleyen bir insanım.
İyi izlendiğinde birlikte neler düşünüyoruz.
Bunları kabul etmek anlamında değildir, geliştirmek
BİZ-BİRlikte İnşae ALLAH.

ALLAH celle celâluhu GEÇEN zamanımızda ki, ömrümüzdeki bilerek, bilmeyerek, isteyerek, istemeyerek yaptığımız yaramayan yaramazlıklardan ALLAH celle celâluhu bizi kurtarsın!.
Onları burada halletmek nasip etsin!.
İnsanlarla helâlleşmek ya da Rabbımız’dan bağışlanmak mağfiret nasib etsin İnşae ALLAH!.
Bizim geçmiş için tevbe istiğfarlarımızı Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Tevbe istiğfarına katsın, Ulaştırsın.

BİZ BİR- İZ TEVBE istiğfarında kılsın!

GELECEK için dualarımızı Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in BİZ BİR- İZ DUA-larında birleştirsin!.
Duacımız kılsın Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i!.


Yaşadığımız sürece razı olacağımız şeyleri Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin Rasûlu ravzasında BİZ BİR- İZ RIZA-sında kılsın! Kevserinde Damlası kılsın İnşae ALLAH cümlemizi.

Son nefeslerimizde
İnşae ALLAH son sözlerimizi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin mübârek nefesinden BİZ BİR- İZ ŞehÂDETinde: Eşhedü en Lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne MuhaMMeder- Resûlullah! şehadetinde BİZ BİR-İZ Şehadetiyle şereflendirsin.
Bizi ebedî ni’metler ve selâmetler yurdu olan cennet ve cemâliyle şereflendirsin İnşae ALLAH.
BİZi BİR kılsın Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin Hasbî Hizmetinde inşâe ALLAH!.


Aziz Kardeşlerim!
ALLAH hepimize hayrlar nasip etsin.
Hakta Hayrda Rızasında kılsın, Affetsin, bağışlasın, rahmetine gark etsin!.
Birlikte birbirimize Gıyabî Dualar içinde olalım.
Elimizden gönlümüzden geldiği kadar hizmet edelim.
Biliyorsunuz bizim sitemizin Allahın izniyle hiçbir şeye ihtiyaç yoktur.
Yani maddî mânevî bir çıkar düşünmez sadece MuhaMMedî Hasbî Hizmeti düşünür.
Bunun bütün nedeni orası bir güvercinlik ve bir deniz feneri gibidir.
Buradaki her şey Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem içindir ve de öyle olmalıdır.
Sen, ben görüntüdür, esas olan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in İnancıdır, Amelidir, Ahlâkıdır, Halleridir.
Hepimiz, hep söyleyip durduğum gibi Biz Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e giden AHMEDÎ Arabanın TEKERleriyiz.
Eğer orda yer almak istiyorsak ya da biz yolun kendisiyiz zâten.
Tozu, toprağıyız, onu demek istiyorum.
Biz ne cehennemden kaçıyoruz ne de cennete koşuyoruz.
Cehennem üzerindeki köprüyüz İnşae ALLAH.
Yani Rasûlî SEVİYE köprüsüyüz, MuhaMMedî köprüyüz.
Ve bu böyledir hep. Ve doğrudur.
Onun için amaç düşünmeyiz.
“Şöyle yaptım böyle yaptım” değil mesele.
Mesele, ne lâzımsa onu yapabilmek.
Bir anne annelik yapar, baba babalık yapar. İnsan insanlık yapar.
Bu âlemde var mı başka bir şey.
Siz koyunluk yapan bir kedi görmediniz ve görmeyeceksiniz.
O zaman biz ne yapmamız gerektiğini hamdolsun biliriz ve öyle yaparız ve yapıyoruz da elhamdulillahirabbu’l-âlmein!.

Es Selâmun Aleykum ve rahmetullahi ve berakatuhu

Resim

Ve Aleykum Es Selâm
Cevapla

“►Sohbetleri◄” sayfasına dön