KUL İHVANÎ SOHBET-İ SAHH

Cevapla
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

KUL İHVANÎ SOHBET-İ SAHH

Mesaj gönderen Gariban »

Resim

Tek Da'vâ, Tek Da'vet, Tek Duâ ve İKİlik-Şeytanlık Denâeti..

Tek DA'VÂCı, DA'VÂsı için Âlemleri VAR eden ALLAH celle celâluhu:
“Lâ İlâhe İllâ ALLAH MUHAMEDe’r- Rasûlullah”
Tek Dâvetçi, Âlemlere rAHMET OL-AN ve Silm AKILlar için; Tebliğ-Tenzir-Tebşir ve Teşhid İrsalcisi Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem..
Tek Duâcı, ALLAH celle celâluhunun SÖZünü Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemin SESinden DUY-AN ve UY-AN Mü’minler..
Bunun dışında kalan AKILlar, ÇOKluk ve YOKluk batağında boğulup da, TEKlik TEVHİDini BİLip-BULup-OLup Yaşama SEVİYEsine kavuşamamış olanlar ise DENÂET-ALÇAKLIK Ehlidirler..

Tek Noktadan-Nûr-u MİMden, Akl-ı Küll Habli’l-Verid'den, İlk ve Tek Çenberden,
Külli NOKTyı-Akılları, Nûrundan var eden Her Şeye ÖZünün ÖZÜnden de YAKÎN OL-AN El RABB celle celâluhu :
Nakil- Ruh- Rabbu'l-âlemin celle celâluhu..
Vekil-Kalb- Rahmeten li'l-âlemin sallallâhu aleyhi ve sellem
Akıl-Nefs-Esmâ
Şekil-Eşyâ-Sese kadar HÜKM u EMRini BUYURmakta ve DUYurmaktadır.
Hakîkat-ı MUHAMMEDiyyesine Ulaşan NEFSler İslah ve İflah OL-ANlardır.
SÖZü, ÖZün Özünden; SESi, Sâhibinin Nefesinden DUYup-UYmak için ise:


فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَاسْتَغْفِرْ لِذَنبِكَ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مُتَقَلَّبَكُمْ وَمَثْوَاكُمْ
Resim---“Fa’lem ennehu lâ ilâhe illâllâhu vestağfir li zenbike ve li'l-mu’minîne ve'l-mu’minât (mû’minâti), vallâhu ya’lemu mutekallebekum ve mesvâkum : Şimdi (Ey Rasûlum): Şunu bil ki, ALLAH’dan başka hiç bir ilah yoktur. Bir de kendi günahına ve mümin erkeklerle mümin kadınlara mağfiret dile. ALLAH (dünyâda) dolaştığınız yeri de bilir, (âhirette) duracağınız yeri de...” (Muhammed 47/19)

مُّحَمَّدٌ رَّسُولُ اللَّهِ …
Resim---“Muhammedun rasûlullâh(resûlullâhi)…: MUHAMMED (s.a.v.) ALLAH’ın peygamberidir..” (Fetih 48/29)

Küllî ŞEYin-Kâinâtın-İnsanın-AKLın Yaratılma maksadı-gâyesi olarak Kelâmullahta açıkça buyurulan TEVHİD DA'VÂSInı;

… وَقَالُواْ سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ
Resim---“... ve kâlû semi’nâ ve ata’nâ gufrâneke rabbenâ ve ileyke'l-masîr(masîru).”
(Bakara 2/285)

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemden HÜKMünce DUYup UYanlar Hizbullah HAK ve HAYRında Yaşayıp ALLAH celle celâluhunun TEVHİD Şâhidi OLdular.

لَا تَجِدُ قَوْمًا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ يُوَادُّونَ مَنْ حَادَّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَلَوْ كَانُوا آبَاءهُمْ أَوْ أَبْنَاءهُمْ أَوْ إِخْوَانَهُمْ أَوْ عَشِيرَتَهُمْ أُوْلَئِكَ كَتَبَ فِي قُلُوبِهِمُ الْإِيمَانَ وَأَيَّدَهُم بِرُوحٍ مِّنْهُ وَيُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ أُوْلَئِكَ حِزْبُ اللَّهِ أَلَا إِنَّ حِزْبَ اللَّهِ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
Resim---“Lâ tecidu kavmen yû’minûne billâhi ve'l-yevmi'l-âhîri yuvâddûne men hâddallâhe ve rasûlehu ve lev kânû âbâehum ve ebnâehum ve ihvânehum ev aşîretehum, ulâike ketebe fî kulûbihimu'l-îmâne ve eyyedehum bi rûhin minh(minhu), ve yudhıluhum cennâtin tecrî min tahtihe'l-enhâru hâlidîne fîhâ, radıyallâhu anhum ve radû anh(anhu), ulâike HİZBULLÂH (hizbullâhi), e lâ inne hizbullâhi humu'l-muflihûn(muflihûne) : ALLAH'a ve âhiret gününe îman eden hiçbir kavim (topluluk) bulamazsın ki, ALLAH'a ve elçisine baş kaldıran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar, ister babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (ALLAH) kalblerine îmanı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orada süresiz olarak kalacaklardır. ALLAH, onlardan râzı olmuş, onlar da O'ndan râzı olmuşlardır. İşte onlar, ALLAH'ın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz ALLAH'ın fırkası olanlar, felah (umutlarını gerçekleştirip kurtuluş) bulanların ta kendileridir.”
(Mucâdele 58/22)

Küllî ŞEYin-Kâinâtın-İnsanın-AKLın Yaratılma maksadı-gâyesi olarak Kelâmullahta açıkça buyurulan TEVHİD DAVASInı;

… قَالُواْ سَمِعْنَا وَعَصَيْنَا وَأُشْرِبُواْ فِي قُلُوبِهِمُ الْعِجْلَ بِكُفْرِهِمْ قُلْ بِئْسَمَا يَأْمُرُكُمْ بِهِ إِيمَانُكُمْ إِن كُنتُمْ مُّؤْمِنِينَ
Resim---“... kâlû semi’nâ ve aseynâ ve uşribû fî kulûbihimu'l-icle bi kufrihim kul bi’se mâ ye’murukum bihî îmânukum in kuntum mu’minîn(mu’minîne) : ... Onlar: “-Kulağımızla işittik, kalbimizle isyan ettik.” demişlerdi. Çünkü küfürleri sebebiyle kalblerine buzağı sevgisi sinmişti. Habîbim, onlara şöyle de: “Eğer siz mümin olsanız, îmanınız size buzağıya tapın ve Kur’an’ı inkâr edin diye” çirkin şeyleri emretmezdi.”
(Bakara 2/285)

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemden HÜKMünü DUYup da İSYAN edip-UYmayanlar Hizbu'ş-şeytan BÂTIL ve ŞERRinde Yaşayıp Kendi Ham AKIL İkilik Şeytanlığının sahtekâr Şâhidi OLdular:

اسْتَحْوَذَ عَلَيْهِمُ الشَّيْطَانُ فَأَنسَاهُمْ ذِكْرَ اللَّهِ أُوْلَئِكَ حِزْبُ الشَّيْطَانِ أَلَا إِنَّ حِزْبَ الشَّيْطَانِ هُمُ الْخَاسِرُونَ
Resim---“İstahveze aleyhimu'ş-şeytânu fe ensâhum zikrallâh(zikrallâhi), ulâike hizbu'ş-şeytân(şeytâni), elâ inne hizbe'ş-şeytâni humu'l-hâsirûn(hâsirûne) : Şeytan onları sarıp kuşatmıştır; böylelikle onlara ALLAH'ın zikrini unutturmuştur. İşte onlar, şeytanın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz şeytanın fırkası, hüsrana uğrayanların ta kendileridir.”
(Mucâdele 58/19)

Tek Noktadan Nûr-u MİMden, Akl-ı Küll Habli’l-Verid'den, İlk ve Tek Çemberden,
Külli NOKTyı-Akılları, Nûrundan var eden Her Şeye ÖZünün ÖZÜnden de YAKÎN OL-AN ALLAH celle celâluhu :
Nakil- Ruh- RABBu'l-âlemin celle celâluhu..
Vekil-Kalb- Rahmeten li'l-âlemin sallallâhu aleyhi ve sellem
Akıl-Nefs-Esmâ, ben, sen, o..
Şekil-Eşyâ-Beden-Ses’e kadar HÜKM ü EMRini BUYURmakta ve DUYurmaktadır..

Kur’ân-ı Kerîm gösterir ki, akdesteki yakın akraba RABBu'l-âlemîn'in mâsivâ’daki bütün varlığa akıl adına hitâbında;

ALLAHu Zu’l-Celâl,
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem
Şeytan ve
dördüncü olarak da İnsan var.
Bu söylediğim şey iyi düşünülmesi gereken bir husustur.

Kur’ân –ı Kerim de, Şeytan için “aduvvun mubîn” açık seçik düşmanınızdır buyruluyor ve bizim düşmanımız olduğu açıkça bildiriliyor, İKİLİK-İKİ ŞEYlik-ŞEYTANlık ana sorununuzdur ana probleminizdir.
TEVHİD TEKLİK SEVİYElenmesi ise emredilendir,
İkiliği seviyeleyip “Lâ ilâhe illâ ALLAH Muhammedu'r-Rasûlullah” demektir.
Bunu kime buyuruyor ALLAHu Zu’l-Celâl ?
Dördüncü sıradaki en alt sıradaki AKLa buyuruyor.
Akıl, ham akıl ya da akıllanmamış akıl, RABBu'l-Âlemine baktığı zaman ilk gördüğü nedir?
Şeytanıdır. AKLındaki İkiliktir yâni.
Emredilen nedir?
“İkiliği kaldır da Beni gör. Kendini bil Beni bil!”


Resim--- Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu : Kim nefsini bilirse kesinlikle RABB’ini de bilir. ” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfu’l-Hâfâ II/343 (2532)

Kendini nasıl bilir insan?
Bu “İKİ” lik şeytanını “TEK” lik hâline RASÛLÎ SEViyede getirirse,
TEVHİD hâline getirirse yapar.
İnsan, RABBu'l-âlemîn'in SÖZünu Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemin SESinden duymak istiyor.
Bir engeli var o da iki kulağı. İkilik kulakları.
İkilik gözü, ikilik burnu, ikilik hayâtı, engeli.
İşte bunu nasıl düzeltecek?
Nasıl seviyeleyecek, nasıl tekleyecek, nasıl birleyecek?
Tüm ana problem bu.
“Aduvvun mubin” olarak bildirilen şeytan, insan oğluna;


كَمَثَلِ الشَّيْطَانِ إِذْ قَالَ لِلْإِنسَانِ اكْفُرْ فَلَمَّا كَفَرَ قَالَ إِنِّي بَرِيءٌ مِّنكَ إِنِّي أَخَافُ اللَّهَ رَبَّ الْعَالَمِينَ
Resim---“Ke meseli'ş-şeytâni iz kâle li'l-insâni'kfur, fe lemmâ kefera kâle innî berîun minke innî ehâfullâhe rabbe'l-âlemîn(âlemîne) : Şeytanın durumu gibi; çünkü insana "İnkâr et" dedi, inkâr edince de: "Gerçek şu ki, ben senden uzağım. Doğrusu ben, alemlerin RABBi olan ALLAH'tan korkarım" dedi.” (Haşr 59/16)

Burada bir de sebe sûresinde bir âyet var Şeytan-İblis da'vâsında haklı çıktı diye ona da bakmak lâzım:

وَلَقَدْ صَدَّقَ عَلَيْهِمْ إِبْلِيسُ ظَنَّهُ فَاتَّبَعُوهُ إِلَّا فَرِيقًا مِّنَ الْمُؤْمِنِينَ
Resim---“Ve lekad saddaka aleyhim iblîsu zannehu fettebeûhu illâ ferîkan mine'l-mûminîn(mûminîne) : Gerçekten İblis, insanlar aleyhindeki, (muhakkak onları azdıracağım) vaadini yerine getirdi. Onun için, müminlerden ibâret bir fırkadan başkası, İblis’e tâbi oldular.” (Sebe 34/20)

Yukarıda neden şeytanı insanın önüne aldığımı söylemek için söylüyorum.
ALLAHu Zu’l-Celâl, hayyu'l-kayyum, vâcibu’l-vücud olarak ALLAHu Zu’l-Celâl, ve ALLAHu Zu’l- Celâl'in Rasûlullah(sav)’ı ve en uçta bir insan ve arada bir ŞEYTAN İKİLİĞİ var.
İnsanın tek yapması gereken bu ikiliği, tekliğe çevirmek.
Şeytanını öldürmek değil müslüman etmek.


Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Benim Şeytanım ALLAHın yardımıyla Müslüman oldu!” buyurmakta. “Öldürdüm, yok ettim!” buyurmamakta..

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: "Sizden her birinizin bir şeytanı vardır. Evet, benim de şeytanım var, fakat ALLAHu Teâlâ bana yardım etti ve şeytanım müslüman oldu, bana yalnız iyiliği emr eder!" buyurdu.
(İbn-i Mes'ud’dan; Müslim)

AKLın Kulluk İmtihanı gereği Fıtrında-yaratılışında Ana Kartında yüklü OL-AN İKİLİK-İKİ ŞEYlik-Şeytanlığını, Silm etmek ve selâmete ulaştırmak, önündeki ikiliği ki bu aslında kendi ikiliğidir İSLÂM-Müslüman etmek!..
Tevhiddeki Gizli Şirk, kendi iki şeyliğidir ve kendini-Nefsini BİL-mezliğidir, onun için bunun çok iyi belirlenmesi bakımından “aduvvun mubîn” diyorum.


وَلَا يَصُدَّنَّكُمُ الشَّيْطَانُ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُّبِينٌ
Resim---“Ve lâ yasuddennekumu'ş-şeytân (şeytânu), innehu lekum aduvvun mubîn (mubînun) : Sakın şeytan sizi yoldan çevirmesin. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır.”
(Zuhrûf 43/62)

Ana düşmanın, beyan ve binâ edilen “aduvvun mubîn” düşman olduğunu, tek düşmanının ikilik olduğunu bilince ANlarızki:
Bütün İslâm Dînimizin ÖZünün ve ÖZETinin sâdece TEVHİD olduğunu, bu dinin “Lâ ilâhe illâ ALLAH” tan ibâret olduğunu,
“Lâ ilâhe illâ ALLAH” diyenlerin ancak cennete girebileceğini;


Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “ALLAH'tan başka ilah olmadığına ALLAH'ın bir ve ortağı olmadığına ve Muhammed'in Onun kulu ve Rasûlu olduğuna, kezâ Cennet ve Cehennemin hak olduğuna şehadet ederse, ALLAHu Teâlâ onu Cennetine koyar.” Buyurdu.
(Buhari, Müslim, Tirmizi)

Kur’ân-ı Kerîm'imizin özü ve özeti sadece: “Lâ ilâhe illâ ALLAH” tır.
Tüm bunların temelindeki Ana Emir ise: “Şeytanını müslüman et!”
Şeytanın vasıflarını sayarken, nasıl bir düzen kurulduğunu, ALLAHu Zu’l-Celâl in Kulluk İmtihanı Kağıdında-HAYYatta, sayısız AKLı çeldiriciler ve AKLa yardımcılar yarattığını, çeldiriciler ve yardımcıların atbaşı gittiğini, insana bu hayatta cüz’i akıl ve cüz’i irâdenin kabı kadarınca-kaderince, kapasitesi kadar, kaldırabileceği kadar, yapabileceği kadar verildiği :


لاَ يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْ رَبَّنَا لاَ تُؤَاخِذْنَا إِن نَّسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا رَبَّنَا وَلاَ تَحْمِلْ عَلَيْنَا إِصْرًا كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِنَا رَبَّنَا وَلاَ تُحَمِّلْنَا مَا لاَ طَاقَةَ لَنَا بِهِ وَاعْفُ عَنَّا وَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَآ أَنتَ مَوْلاَنَا فَانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ
Resim---“Lâ yukellifullâhu nefsen illâ vus’ahâ lehâ mâ kesebet ve aleyhâ mektesebet rabbenâ lâ tuâhıznâ in nesînâ ev ahta’nâ, rabbenâ ve lâ tahmil aleynâ ısran kemâ hameltehu alellezîne min kablinâ, rabbenâ ve lâ tuhammilnâ mâ lâ tâkate lenâ bih(bihî), va’fu annâ, vağfir lenâ, verhamnâ, ente mevlânâ fensurnâ ale'l-kavmi'l-kâfirîn(kâfirîne): ALLAH, hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez. (Kişinin nefsinin) Kazandığı lehine, kazandırdıkları aleyhinedir. "RABBimiz, unuttuklarımızdan veya yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutma. RABBimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. RABBimiz, kendisine güç yetiremeyeceğimiz şeyi bize taşıtma. Bizi affet. Bizi bağışla. Bizi esirge, Sen bizim MEVLÂ'mızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et."
(Bakara 2/286)

Hiç bir nefse, vus’ahâ sının üzerinde bir yük, taşıyabileceğinden fazla bir yük yüklenmemiştir.
Herkes kabı kadar, aklı kadar alacak ve netîceyi bulacak şekilde yaratılmıştır.
Bütün çemberlerin üzerindeki noktaların, aynı merkez etrâfında dönmeleri ve ve yarıçapları kadar uzak durmaları gibi:
Yarıçapları, yerleri-kaderleri yönleri-kadarları değişiktir, fakat netice olarak rahmeten li'l-âlemini BİLip-BULacak ve böylece BİZ lik içinde RABBu'l-âlemin Hükmünde Olup YAŞAyacak bir şekilde ana dizaynda programlandığı, ve böyle yaratıldığı açık seçik ortada gözükmektedir...

İnşallâhu RAHMAN, her insan kendini bilir!
Bilmesi gerekir derken, kendi NEFS-AKLındaki ikiliği bilmesi gerekir.
Yâni Somut-Elle tutulan-gözle görülen, ortada bir dağ gibi taş gibi duran bir varlık olarak, bir yaratık olarak, zâhir ve bâtın olan bir varlık olarak değil,
Sâdece bâtında Soyutta, bir bâtın engeli, kapatan bir engel olan bir İKİLİK-Şeytanlık Mefhumu var.
İşte bu mefhumun, ana özelliği olarak “aduvvun mubîn”..
Ve biliyoruz ki: “Bana kulluk et bana!.” Buyruğu var.

.
أَلَمْ أَعْهَدْ إِلَيْكُمْ يَا بَنِي آدَمَ أَن لَّا تَعْبُدُوا الشَّيْطَانَ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُّبِينٌ
Resim---“E lem a’had ileykum yâ benî âdeme en lâ ta’budû'şeytân(şeytâne), innehu lekum aduvvun mubîn(mubinun) : "Ey Âdem oğulları, ben size and vermedim mi: Şeytâna tapmayın o sizin apaçık düşmanınızdır.” (Yâ Sîn 36/60)

وَأَنْ اعْبُدُونِي هَذَا صِرَاطٌ مُّسْتَقِيمٌ
Resim---“Ve eni’budûnî, hâzâ sırâtun mustekîm(mustekîmun) : "Bana kulluk edin, doğru yol budur."
(Yâ Sîn 36/61)

وَلَقَدْ أَضَلَّ مِنكُمْ جِبِلًّا كَثِيرًا أَفَلَمْ تَكُونُوا تَعْقِلُونَ
Resim---“Ve lekad edalle minkum cibillen kesîrâ(kesîran), e fe lem tekûnû ta’kılûn(ta’kılûne) : Andolsun o, sizden birçok insan neslini saptırmıştı. Yine de aklınızı kullanmıyor musunuz?”
(Yâ Sîn 36/62)

“İşte dosdoğru yol budur” diye bildirmedik mi, “seninle bir ahd etmedik mi şeytana tapma!” diye, “ikiliğe tapma ikiliği ilâh edinme!” diye.
Bir kural koymadım mı?
Neden sen bu ikiliği kaldırmadın ortadan?
Çok ana hatlarıyla net olarak bildiriyor onun “aduvvun mubîn” olduğunu, senin zürriyetinden cibilliyetinden pek çok kişiyi yolundan koydu, emri duydurmadı ve uydurmadı ve Hizbu'ş-şeytan içinde kaldılar, ikilik hizbi içinde boğulup gittiler :
Hizib, BİLE-lik Hakîkatine Sâhib çıkarsan o YOLun netîcesine varırsın, zehebe yürümek gitmek demektir.
Hizb hâlinde ikilik yolu üzerinde yürüdüğü için, ikilik dalâletinde kalır, tekliğin selâmetini bulamaz, bu öyle bir şeytan ki korkunç bir felâket gibi gözükmekte!.
Bu öyle bir mefhum ki Hükmü Saltanatı sâdece ve sâdece Eûzu Besmeleyi Sıdk ve İhlasla çekene kadar sürer:



Eûzu billâhi mine'ş-şeytâni'r-racîm. Bismillâhi'r-rahmâni'r-rahîm: Recm edilmiş, Kovulmuş Şeytan'ın şerrinden ALLAH'a sığınırım. RAHMAN ve RAHİM Olan ALLAH'ın Adı ile...

Eûzu Besmele Beden-Dil, Nefs-Akıl, Kalb-Gönül ve Ruh-HAKK ile çekilince Şeytanlığın kendisinin bir yetkisi saltanatı, saltası, yetkisi-etkisi, gücü kuvveti asla yoktur!


إِنَّ عِبَادِي لَيْسَ لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَانٌ إِلاَّ مَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْغَاوِينَ
Resim---“İnne ibâdî leyse leke aleyhim sultânun illâ menittebeake mine'l ğâvîn(ğâvîne) : Şüphesiz ki, kullarımın üzerinde senin hiçbir sultan yoktur; ancak şaşkın azgınlardan senin peşine takılanlar müstesnâ.”
(Hicr 15/42)

Çünkü BİZe böyle “aduvvun mubîn” gösterilen şeytan, bizi yoldan saptırdıktan sonra kendisi bir varlık olarak ALLAH’a karşı meydan okuyan bir varlık değildir.
“Ben RABBu'l-âlemîn'den korkarım!” diyen bir yaratıktır,
Onu, ALLAH’a meydan okuyan bir kabadayı gibi görmeyelim, ne diyor Kelâmullah'ta:

Resim---“İnnî ehâfullâhe rabbe'l-âlemîn(âlemîne):... Doğrusu ben, âlemlerin RABBi olan ALLAH'tan korkarım" (Haşr 59/16)

Ancak asla unutmamalıyız ki bu çetrefilli hayatta İKİlik SEViyelemesi-Kulluk İmtihanı kolay değildir ve çok NEFSler kaybeder Tevhidi Şehâdeti!..

وَلَقَدْ صَدَّقَ عَلَيْهِمْ إِبْلِيسُ ظَنَّهُ فَاتَّبَعُوهُ إِلَّا فَرِيقًا مِّنَ الْمُؤْمِنِينَ
Resim---“Ve lekad saddaka aleyhim iblîsu zannehu fettebeûhu illâ ferîkan mine'l-mûminîn(mûminîne) : Gerçekten İblis, insanlar aleyhindeki, (muhakkak onları azdıracağım) vaadini yerine getirdi. Onun için, müminlerden bir fırka hâriç İblis’e tâbi oldular.”
(Sebe 34/20)

Velekad Saddaka: And olsun ki doğruladı, sâdık çıktı.
Aleyhim: Onların aleyhlerinde söylediği şeylerde, insanların aleyhinde söylerde andolsun ki sadık çıktı, İblis sâdık çıktı.
Zannehu: Zannında.
Fettebeuhu: ona tâbi oldular.
Demişti ki:“Bana tâbi olacaklar, öyle zannediyorum! demişti. Ama, İblis burada ne yapmakta buna dikkat etmek gerekir.
Şeytan olarak bile gözükmüyor ikilik olarak gözükmüyor.
İkilik olduğu halde üzerine bâtıl ve şerrken, hayır ve hak elbisesi giydirdiği için insanları kandırıyor zâten, İşte bu kandırma zannında sâdık çıktı. Ona uydular.

İllâ ferîkan mine'l-mûminîn: ancak ve ancak bir firka ki mu'min olanlardan bir firka hâriç olmak üzere, kim bunlar dikkat etmek lâzım. Bak bunlara dikkat et, insanlardan demiyor, mu'minlerden diyor.
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemin Fırka-ı Nâciyesi târif edilmekte.


Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Yahudiler yetmiş bir, Hıristiyanlar yetmiş iki fırkaya bölündüler. Benim ümmetim ise yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Bunların biri dışında hepsi ateşte olacaktır. Kurtulan (Fırka-i Naciye) ise biri olacaktır; o da benim ve ashâbımın yolundan gidenlerdir.” buyurdu.

(Tirmizi, İman,18; İbnu Mace, Fiten, 17; Ebu Davud, Sünne, 1)

Muhammedi MuHABBetlerimle..
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: KUL İHVANÎ SOHBET-İ SAHH

Mesaj gönderen Gariban »

Resim

Bezm-i Elest ile Mahşer dediğin iki nefes, ilk ve son nefesin arasında.
Bir insan bir ömür yaşıyor son nefes için.
Son nefesteki şehâdet şehâdettir, öbürleri değildir, ona hazırlıktır, olaylar, doğmalar ölmeler, tüm bunların sebebi bir sistem kurulduğu içindir.

“Eûzubillahimine'ş-şeytâni'r-racîm Bismillâhi'r-rahmâni'r-rahim”
Kur’ân’a eûzu besmele ile başlayınız.
Bismillâhi'r-rahmâni'r-rahîm ile değil, eûzu billâhimine'ş-şeytâni'r-racîm ile.
Kur’ân okumaya başlarken bir kere eûzu okumak farz-ı ayn dir.


فَإِذَا قَرَأْتَ الْقُرْآنَ فَاسْتَعِذْ بِاللّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ
Resim---“Fe izâ kare’te'l-kur’âne festeız billâhi mine'ş-şeytâni'r-racîm(racîmi) : Öyleyse Kur'an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan ALLAH'a sığın.”
(Nahl 16/98)

إِنَّهُ لَيْسَ لَهُ سُلْطَانٌ عَلَى الَّذِينَ آمَنُواْ وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ
Resim---“İnnehu leyse lehu sultânun alellezîne âmenû ve alâ rabbihim yetevekkelûn(yetevekkelûne) : Gerçek şu ki, îman edenler ve RABB'lerine tevekkül edenler üzerinde onun (şeytanın) hiç bir zorlayıcı gücü yoktur.”
(Nahl 16/99)

إِنَّمَا سُلْطَانُهُ عَلَى الَّذِينَ يَتَوَلَّوْنَهُ وَالَّذِينَ هُم بِهِ مُشْرِكُونَ
Resim---“İnnemâ sultânuhu alellezîne yetevellevnehu vellezîne : Onun zorlayıcı gücü ancak onu velî edinenlerle, onunla O'na (ALLAH'a) ortak koşanlar üzerindedir.”
(Nahl 16/100)

Onun için diyorum ki, biz şunu yapıyoruz bunu yapıyoruz.
Bu “İkra-AN” ı oku, Kur’ân ile bile “AN” oku!.
Diyorum ki Barboros, ALLAH vâcibu’l- vücud'tur. Ne ise o’dur.
Böyle yapıyor.
İşte yapmış ve yapmaya devam ediyor, insan aklıyla bunu kaldırmaya, çevirmeye döndürmeye, hayal bile edemezsiniz, ALLAH, ALLAH celle celâluhu'dur.
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemde öyledir, ALLAHu Zu’l-Celâl ’in Rasûlullah’ı dır, sıfatıdır yâni.
Esmâsının eşyâsının mazharı masdarı membâı melceidir. ALLAH’tan başka mâsivânın tümü Nûr-u Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem’dir. Nûr-u-Mim’dir.
Üçüncüsü diyorum insan değil Şeytandır.
Dördüncüsü İNSAN AKLıdır.
Şeytan dediğin şey, ondan önce şunu söylemek lâzım “Din nedir?” dediğin zaman tek kelimedir: “Lâ ilâhe illâ ALLAH” dır.
Bu “Lâ ilâhe illâ ALLAH nedir?” dediğin zaman,
“İKİ” lik şeytanlığının teslim olmasıdır, İslâm olmasıdır.
İnsan ile Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem arasında ikilik şeytanlığı vardır. Başka bir varlık yoktur.
Bütün olaylar, yaratılan eşyâlar, esmâlar, tüm bunlar insana imtihan sorularından başka bir şey değillerdir.
İmtihan’ın sorusu tektir.


أَلَمْ أَعْهَدْ إِلَيْكُمْ يَا بَنِي آدَمَ أَن لَّا تَعْبُدُوا الشَّيْطَانَ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُّبِينٌ
Resim---“E lem a’had ileykum yâ benî âdeme en lâ ta’budû'ş-şeytân(şeytâne), innehu lekum aduvvun mubîn(mubinun) : "Ey Âdem oğulları, ben size and vermedim mi: Şeytâna tapmayın o sizin apaçık düşmanınızdır.”
(Yâ Sîn 36/60)

وَأَنْ اعْبُدُونِي هَذَا صِرَاطٌ مُّسْتَقِيمٌ
Resim---“Ve eni’budûnî, hâzâ sırâtun mustekîm(mustekîmun) : "Bana kulluk edin, doğru yol budur."
(Yâ Sîn 36/61)

وَلَقَدْ أَضَلَّ مِنكُمْ جِبِلًّا كَثِيرًا أَفَلَمْ تَكُونُوا تَعْقِلُونَ
Resim---“Ve lekad edalle minkum cibillen kesîrâ(kesîran), e fe lem tekûnû ta’kılûn(ta’kılûne) : Andolsun o, sizden birçok insan neslini saptırmıştı. Yine de aklınızı kullanmıyor musunuz?”
(Yâ Sîn 36/62)

Ey insanoğlu, biz seninle bir anlaşma(ahd) yapmadık mı?
Şeytana tapma diye ikiliğe.
Bana tapacaksın bana doğru yol budur.
Bu şeytan senin beyan edilmiş tek düşmanındır.
Aduvvun mubîn'dir.
Senin tek sorun vardır, bundan ibârettir.
Hangi kaderde yaşatılırsan yaşatıl.
Sana tek soru sorulmuştur.
Ve tek cevab istenmiştir, kim olursan ol.
Efendim bu kadar ibâdet ettik şunu yaptık.
Anladım kardeşim sonucu bir söyle “Lâ ilâhe illâ ALLAH!” mı değil mi?
Neticeyi bir söyle, kelimeyi bir söyle!
Ne zaman söyleyeyim?
“Son nefeste söyle. Yakın gelince söyle.”
“Gelir mi?”
Mutlaka gelir. Gelince en son söyle!.


وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتَّى يَأْتِيَكَ الْيَقِينُ
Resim---“Va’bud rabbeke hattâ ye’tiyeke'l-yakîn(yakînu) : Ve yakîn sana gelinceye kadar RABB'ine ibâdet et.” (Hicr 15/99)

İşte ben bunu belirtmek istiyorum buğün, Fâtiha'ya geçeceğim de. Bakara'ya geçeceğiz de bizim bir şeyi çok iyi anlamamız lâzım.
O nedir?
Kendimi bilmeden önce kimi bilmem lâzım sorusu yanlış bir sorudur.
Neden?
Şundan dolayı yanlıştır, ALLAHu Zu’l-Celâl vardır, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem vardır, sen ve sendeki şeytanlık vardır.
İkilik sendedir, aklındadır. İkilik aklındadır.
Şeytan denilen şey senin seviyelenmemiş aklındır, teslim olmamış aklındır. İslâm olmamış aklındır.
Ki İslâm olması bile yetmediğini biraz sonra göreceğiz değil mi? İnsanlar değil mü’minler diyecek, îman etmişlerin içinden diyecek, değil müslüman olmak, bunun yetmediğini göreceğiz.
O zaman, ben kendimi bilmeden önce, kendimin düşmanının vasfını bileyim, bırak dostunu bir dur, önce ben bir düşmanım kim onu bir bileyim.
Benim bu âleme gelme sebebim nedir?
İnsanın yaratılma yaratılmış olma “seBeB” inin adı, oradaki sebbenin içindeki iki “B” nin ikisi de belirsiz dir, ve şeytanlıktır. RaBB’in iki “B” sinin ikiside Ham AKIL için ikiliktir.
Kemâl bulmamış İnsan aklı için ikiliktir.
Ham Akıl Silm Akıl olunca kendini BİLince ÖZünü Çözdüğü zaman RaBB’ini BİLir.
Çözmediği zaman şeytanlık-İkiliğindedir.

Onun için Hizbullah ve Hizbu'ş-şeytan vardır.
Başka hiç yolu yoktur, kim olursa olsun, hiçbir zaman.
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem babasını görememiştir ve yetim kalmıştır.
Babası gibi büyütmüştür Ebû Tâlib ama Rasûllüğünü kabul edemediği için küfürden Hizbu'ş-şeytanlıktan kurtulamamıştır, açıkça kurtulamamıştır.
Peygamberler doğurmuştur Nuh aleyhi's-selâmın karısı, Bütün peygamberler onun neslinden gelmiştir sütünü emmiştir. kurtulamamıştır. Kadın erkek olarak örnek veriyorum, içinde bulundukları NURlu Âlemden tersi olmuş NARlı Âleme geçmişlerdir..

Firavunun karısı ASİYE Anamıza ne olmuştur?
Mûsâ aleyhi's-selâm’a ana olmuştur ANA.
Mûsâ aleyhi's-selâm anasını görmemiştir, çocukken süt anası gibi içten gizli öz ana dıştan yabancı bir süt anası gibidir .
Asiye Ana büyütmüştür, ve dönmüş demiştir ki: “Sen bana cennette bir köşk binâ edersin değil mi?” diyor RABBısına.
Hani “binâ-beyan edilmiş düşman-aduvvun mubîn” vardı yaa.


وَضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا لِّلَّذِينَ آمَنُوا اِمْرَأَةَ فِرْعَوْنَ إِذْ قَالَتْ رَبِّ ابْنِ لِي عِندَكَ بَيْتًا فِي الْجَنَّةِ وَنَجِّنِي مِن فِرْعَوْنَ وَعَمَلِهِ وَنَجِّنِي مِنَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Resim---“Ve dareballâhu meselen lillezîne âmenûmreete fir’avn(fir’avne), iz kâlet rabbibni lî indeke beyten fî'l-cenneti ve neccinî min fir’avne ve amelihî ve neccinî mine'l kavmi'z-zâlimîn(zâlimîne) : ALLAH, îman edenlere de Firavun'un karısını örnek verdi. Hani demişti ki: "RABB'im bana kendi katında, cennette bir ev yap; beni Firavun'dan ve onun yaptıklarından kurtar ve beni o zâlimler topluluğundan da kurtar."
(Tahrîm 66/11)

Asiye Ana neden dolayı istiyor cennette köşkü?
Aklındaki ikiliği kaldırdığı için.
Oysa kocası Firavun: “Ben sizin yüce Rabbinizim” diyen Firavundu.


فَقَالَ أَنَا رَبُّكُمُ الْأَعْلَى
Resim---“Fe kâle ene rabbukumu'l-a’lâ: Dedi ki: "Sizin en yüce Rabbiniz benim."
(Nâziât 79/24)

CeheNNemin göbeğindeyken CeNNet Tercihini görüyor musunuz?
İşte budur asıl şeytanlık ve şeytanın müslüman olması herkeste.

Yâ-Sîn Sûresinde açık seçik bu şekilde “aduvvun mubîn” olarak belirtilirken, hizbu'ş-şeytan olarak îlan edilirken, insanlara açık hükümler bildirilirken, ne buyuruyor ALLAHu Zu’l-Celâl ?
Bakın:
Velekad: andolsun ki. ALLAHu Zu’l-Celâl and ediyor,. Rahmânu’r- Rahîm olan ALLAHu Zu’l- Celâl and ediyor, Settar olan Gaffar olan ALLAHu Zu’l-Celâl diyor ki:
Benim hükmüm budur.
Hükmüme uyup Mûsâ ol, uymayıp firavun olma!
Ben firavun olacagım, sen merhâmetlisin diyemezsin.
Merhâmetli olan ALLAHu Zu’l-Celâl koyuyor bu hükmü ve dönüyor diyor ki: Böyle bildirdiğin düşman var ya hani, o ne diyordu:
Onların kanlarına sâhip çıkacagım, dinlerine sâhip çıkacagım, evlatlarına sâhip çıkacagım, göreceksin diyordu, ALLAHu Zu’l-Celâl de diyor ki izin verdim sana, git ordularınla üstlerine saldır, onlardan sâlih olanlar sana uymayacaklardır.
Velekad: Andolsun ki, sâdık çıktı onların aleyhinde İblis!


وَلَقَدْ صَدَّقَ عَلَيْهِمْ إِبْلِيسُ ظَنَّهُ فَاتَّبَعُوهُ إِلَّا فَرِيقًا مِّنَ الْمُؤْمِنِينَ
Resim---“Ve lekad saddaka aleyhim iblîsu zannehu fettebeûhu illâ ferîkan mine'l-mûminîn(mûminîne) : Gerçekten İblis, insanlar aleyhindeki, (muhakkak onları azdıracağım) vaadini yerine getirdi. Onun için, müminlerden bir fırka, İblis’e tâbi oldular.”
(Sebe 34/20)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: KUL İHVANÎ SOHBET-İ SAHH

Mesaj gönderen Gariban »

Resim

Neden şeytan değil de İblis?
Çünkü şerr ve bâtıla, hak ve hayır elbisesi giydirdiği için.
Hiç kimşeyi ben düşmanınım diyerek değil, dostunum diyerek yakalamakta olduğu için, elbise giymiş birisi yâni.
İblis onların aleyhinde sâdık çıktı.
Zannehu: zannında.
Ne zannetmiştir şeytan, demişti ki: “Onlar zannediyorum sana değil bana uyacaklar.
Tevhide-TEKliğe değil İKİliğe uyacaklar.
Nakle değil Akla uyacaklar, sen istediğin kadar onları tehdit et, hayatta onları ez, tektek yaşatsan dahî buna rağmen beni tercih edecekler!”
İşte bu zannında şeytan sâdık çıktı.
Fettebeuhu: ALLAHu Zu’l-Celâl buyuruyor ki ona tâbi oldular. “Kim?”
Mü’minler, ancak illâ ferikan yâni bir fırka, mü’minlerden. Mu'minlerden bir fırka hâriç.
Geri kalan mü’minler nereye gitti?
Bir fırkası ALLAH’a tâbi oldu da geri kalan kime tâbi oldu?
Onlar bile şeytana tâbi oldular, ikiliğe tâbi oldular.
Bu kadar açık, bu kadar net, bu kadar belirgin bir insan aklı, kendi aleyhine bu kadar tuzaklar içerisinde kendi tuzak çünkü, kendi hatâ. Son nefesını veren bir insan düşün şu anda Barboros, can çekişen bir insan düşün, son ânını yaşayan bir insan düşün, bu halde bile tevhidi bu denli tehlikede. Burda şeytana sâhip çıkmakta, bir ham insan câhil insan değil, îman etmiş bir insandan bahsediliyor. Îman ettiği halde ona diyor tâbi olabilir. Bu kadar açık Kur’ân’ı Kerîm'in hükümleri.
Bir hadisi şerif vardi, 73 fırka diye.


Resim---Hz. Muâviye anlatıyor: "Rasûlullah aleyhissalâtu ve's-selâm (bir gün) aramızda doğrulup buyurdular ki:
"Haberiniz olsun! Sizden önce Ehl-i Kitap, yetmiş iki fırkaya bölündüler. Bu ümmet ise yetmiş üç fırkaya bölünecek. Bunlardan yetmiş ikisi ateşte, sâdece biri cennettedir. Bu da Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaattir."
[Ebu Davud, Sünnet 1, (4597).]

Resim---Bir rivâyette şu ziyâde var: "Ümmetimden bir kısım gruplar çıkacak, bunları bid'atlar istilâ edecek, tıpkı kuduzun, buna yakalanan kimsede hiç bir damar, hiçbir mafsal bırakmayıp her tarafını sardığı gibi, bu bid'at da onların her hallerine sırâyet edecek."

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Yahûdiler 71 veya 72 fırkaya ayrıldılar. Hıristiyanlar da 71 veya 72 fırkaya ayrıldılar. Benim ümmetim de 73 fırkaya ayrılacaktır.”
(Ebû Hureyre’den; Ebû Dâvud, Süleyman es-Sicistânî el-Ezdî, Sünen, Sünne, 1 (h. No: 4596); Hâkim en-Nisâburî, Ebû Abdillah Muhammed b. Abdillah, el-Müstedrek ala’s-Sahîhayn, Beyrut 1990, İlim (H. No: 441); Beyhakî, Ebû Bekr Ahmed b. El-Hüseyn, es-Sünenü’l-Kübrâ, Haydarâbâd 1355, X, 208; Zerkeşî, Bedrüddin Ebû Abdillah Muhammed b. Abdullah, et-Tezkira fî Ehâdîsi’l-Müştehira, Beyrut, 1986, s. 216. herhangi bir açıklama ve ayrıntı yoktur.)

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem bir gün ashâbının arasındayken ayağa kalktı ve şöyle buyurdu: “Dikkat edınız! Sizden önce Ehl-i Kitab olanlar 72 fırkaya bölündüler. Kuşkusuz bu ümmet de 73 fırkaya ayrılacaktır. Bunlardan 72’si Cehennemde, biri Cennette olacaktır.”(Muaviye b. Ebî Süfyan’dan; Dârimî, Ebû Muhammed Abdullah b. Abdurrahman, Dâru İhyâi Sünnetü’n-Nebeviyye tsz., Sünen, Siyer,75.; Ebu Davud, Sünnet 1, (4597).)

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “İsrâil oğulları 72 fırkaya ayrılmışlardır. Siz de bir o kadar fırkaya ayrılacaksınız. Biri hariç diğerleri Cehennemdedir.”
(Enes b. Mâlik’ten; İbn Hanbel, Ahmed b. Muhammed,Tahran tsz., Müsned, III, 120.
6 Ebû Dâvud, Sünne, 1, (H. No: 4597).


İşte 73 fırka, 72 fırka her nederlerse desinler, her ne yaparlarsa yapsınlar, bir fırka hâriç, kayboluyor.
Çünkü bu kadar ince, bu karışık ve zor bir hayat yaşamaktayız, gerçekten, değil kemiklerin çatırdaması, kemikler eriyor su haline geliyor Barboros.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: KUL İHVANÎ SOHBET-İ SAHH

Mesaj gönderen Gariban »

Resim

Şarıl şarıl akıyor, limon suyu gibi hayat sıkıyor.
Bu denli bir zorluk içerisinde insan oğlu, onun için dedim herkes şeytanını, ben dâima soruyorum “şeytanın hakîkatı nedir?” diye insanlara.
İnsanlar şeytana diyor ki düşman.
Doğru düşman ama hakîkatı nedir?
Bakın şu âyete, mü’minlerden bir fırka hâriç, şeytanın söylediği gibi şeytana tâbi oldular.
ALLAHu Zu’l-Celâl böyle buruyor.
Ve şeytan da sözünde sâdık çıktı.
“İnsanları saptırırım” demişti, gerçektende saptılar yani.
Kim?
İnsanları demiyor, hattâ müslümanlar demiyor, mü’minler diyor îman ettikleri halde.
Bu kadar, biz neden bu Kur’ân-ı Kerîm âyetlerını görmedik?
Neden görmüyoruz, neden görmüyorlar?
Neden Kur’ân çalışalım diye göbeğimiz çatlıyor, benim değil.
Elele tuttuklarımın tümünün göbeği.
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem BİZi beklemekte ıslah ve iflah oluşta.
Bu kadar insan, mü’min olduğu halde, ALLAH’a ve Rasûlu’ne inandığı halde, ALLAHu Zu’l- Celâl and içiyor duymuyor mu?
ALLAH'ımız ulûhiyetine ilah oluşuna yemin ediyor.
Aleyhim iblîsi zannehu: İblis onların aleyhlerindeki zannında sâdık çıktı.
Biz sâdık olacak ken İblis sâdık çıktı. Niye?
Fettebahu : ona tâbi oldular.
Kim?
Mü’minlerden bir fırka hâriç hepsi.
Bu kadar açık bir imtihan içerisindeyiz.
Net bir imtihan icerisindeyiz, onun için bu âyeti bulalım da okuyalım dedim Barboros.

Demek ki ALLAHu Zu’l-Celâl, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem ve Sırât-ı Mustakim..
Doğru koyalım dosdoğru, bunu böyle koysak, eminim ki yarın kıyâmet kopar.
İnsanın önüne getirdi şeytanı koydu derler.
Derler ama;


Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: "Sizden her birinizin bir şeytanı vardır. Evet, benim de şeytanım var, fakat ALLAHu Teâlâ bana yardım etti ve şeytanım müslüman oldu, bana yalnız iyıliği emr eder!" buyurdu.
(İbn-i Mes'ud’dan; Müslim)

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemin müslüman ettiği şeytan kim?
Soruyorum sana Barboros, şeytan kim?
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in müslüman ettiği şeytan sence kim?


Barboros: Aklın ikiliği değil mi hocam?

Kulihvani: Tamam, senin aklın, benim aklım, bizim aklımız.

Barboros: Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'in müslüman ettiği, bütün akılların toplamı olan aklı küll mü yoksa?

Kulihvani: Aklı küll ama kendinde aklı küll. Sende?
Neden diyor sana: “Oğlum Barboros bana uy!” diye?
Kim O'na uyacak?
Senin aklın . Senin aklını müslüman etmediğin sûrece nasıl uyacaksın?
Nasıl duyacaksın, mü’min olsan bile duyamıyorsun.
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Ben şeytanımı müslüman ettim!” derken bize ne diyor?
“Şeytanınızı müslüman etmeden tevhid ehli olamazsınız.”
Ben arıyorum dışarıda bir şeytan, iyi mi?

Sen bir Hacc'a gitsen ve müslümanların hâlini, kahredersin yâhu!
Adam ayakkabısını, şemsiyesini atıyor şeytanı taşlıyacağım diye, kafasında şeytan duruyor hâlâ.
Aklın kendisinde iken İKİlik şeytanlığı, nasıl teslim olmuş oluyor? Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem, ALLAH’ın Rasûlu olarak şeytanını müslüman etti??
Hani O'nu duyacaktık, uyacaktık, “ALLAH’a ve Rasûlu’ne teslim olun!” buyururken, ben nasıl teslim olacağım?
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem ile benim aramda bir şeytan var ki ben teslim olamıyorum zâten.
Ben aklımı SEV-iyelesem, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'in eli benim elimde.
Songul söylüyordu sabahleyin “Nerde Ali’nin eli?” diye.
Ali’nin eli ortada.
Hava gibi, güneş gibi, yağmur gibi ortada, gizlemiş mi elini yâni, aratıyor mu?
Yok. Açık. Tutan nerde onu söylermisin? Tutan nerde? Mesele bu ya neden tutmuyor?
Neden tutmuyor, İKİl-iğini kaldıramadığı için tutmuyor.
Aklını müslüman edemediği için tutmuyor.
Aklını ilâh kabul ettiği için tutmuyor.
Bu sıradan bir müslüman, bir mü’min de değil mü’min olsa dahî, “mü’minlerden bir fırka” buyruluyor, “şeytan zannında haklı çıktı” buyruluyor.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: KUL İHVANÎ SOHBET-İ SAHH

Mesaj gönderen Gariban »

Resim

Bakınız ne buyuruluyor:

كَمَثَلِ الشَّيْطَانِ إِذْ قَالَ لِلْإِنسَانِ اكْفُرْ فَلَمَّا كَفَرَ قَالَ إِنِّي بَرِيءٌ مِّنكَ إِنِّي أَخَافُ اللَّهَ رَبَّ الْعَالَمِينَ
Resim---

“Ke meseli'ş-şeytâni iz kâle li'l-insânikfur, fe lemmâ kefera kâle innî berîun minke innî ehâfullâhe rabbe'l-âlemîn(âlemîne) : Şeytanın durumu gibi; çünkü insana "İnkâr et" dedi, inkâr edince de: "Gerçek şu ki, ben senden uzağım. Doğrusu ben, alemlerin RABBi olan ALLAH'tan korkarım" dedi.” (Haşr 59/16)

Bu kadar tehlikeli gözüken bu şeytan kim?
ALLAHu Zu’l-Celâl'in karşısında bir ilâh mı?
Bir saltanatı mı var, bir gücü kuvveti mi var?
Herhangi bir yetkisi mi var?


Bakınız:
Şeytanın meseli gibi ki insana “lil insânikfur”, yâni şeytan insana “küfret!” der.
Ne zaman ki küfür etti, der ki: “Ben şeytanlığımdan vaz geçmiyorum, ben aklımın şeytanlığına râzıyım!"
Burada tekrar bir şey söylüyorum, birisi çıkıpta sakın şunu söylemesin:
“Ben bir mü’minim kardeşim benim aklım mü’min!” demesin.
“Ben ALLAH’ı biliyorum, kitabı biliyorum, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’i biliyorum, ALLAH diyorum, namaz kılıyorum, mü’minim mü’min!”
Böyle demesin mü’minlerden bir fırka hâriç yine şeytandadırlar. Ben demiyorum, ALLAHu Zu’l- Celâl buyuruyor.
“Ulûhiyyetime yemin ederim ki bunu iyi anlayın!” buyuruyor gibi.
Bunu şunun için söylüyor, ben bir ALLAH adamıyım dediğim doğrudur.
Bir dakîka, dediğim doğruyu bırak, doğru ALLAH’ın dediğidir.
O ne buyuruyor Kur’ân-ı Kerîm’de ?
İşte bak, insana küfrü emreder, insan da küfreder.
O zaman ne diyor şeytan?
Şeytan salatanat sâhibi mi?
Şeytan insanlara bir ilah gibi gösterilmemek için böyle . “innî berîun minke” ben senden uzaĞım!.
“İnnî” şüphesiz ki ben var ya, ben: “ehâfullâhe rabbİ'l-âlemîn” âlemlerin RABBi olan ALLAH’tan korkarım! Ama sen korkmuyorsun. Çünkü beni dinledin beni!”
Kim diyor?
Şeytan diyor: “Sen bana uydun, halbuki uyma denmişti sana. Seninle anlaşma yapmıştı RABBi'l-âlemin, bana tapmayacaktın. Sana buyurmuştu ki:

“Ve eni’budûnî, hâzâ sırâtun mustekîm”
“Seninle anlaşma yaptım âdemoğlu sakın şeytana tapma, Bana tap, doğru yolun bu!” buyurmuştu.
“Oysa sen döndün bana taptın!. Senden bana hayır gelmez ki zâten. Kendine gelmedi hayır, ben seni terkederim. İşim bitti çünkü!” diyor.
Sen imtihanı zâten kaybettin!..


Bir Soru:
“Bu nasıl şeytandir ki hem ALLAH’tan korkuyor, hem insanı da yoldan çıkarıyor, bu nasıl korkmaktır diyorum.
Hah, bende diyorum ki: Şeytan’ın hakîkatını soruyorum durmadan, şeytanın hakîkatı nedir diyorum, değil mi?

Nedir şeytanın hakîkatı ? Soruyu sorduğun için soruyorum.

Bu şeytanın da bir hakîkatı olmalı gerçekten.
Nasıl bir şeytandır ki bu, bir saltanatı da yok ama çok tehlikeli?”


Barboros:
ALLAHu Teâlâ’nın esmâsı değil mi hocam? Ed-Dall esmâsı gibi.

Kulihvanı:
Evet, Ed-Dall esmâsı da El-Rahîm esmâsı kadar kudsaldır ve İmtihan Aracıdır.
ALLAH celle celâluhu’nun ismidir, Kur’ân’ı Kerîm'in içindedir. Tıpkı şeytanın içerde olduğu gibi, cennette olduğu gibi, açık seçik bir ifâdedir.
Ve şeytan insanın kendisindeki olgunlaşmamış Ham Aklıdır.
ALLAH celle celâluhu’yu kabul etmemiş aklıdır.
Kendi kendini tamamlamamış, tümlememiş akıldır, tevhid edememiş akıldır.
Bu İKİ-lik mefhûmundan ALLAH insanı koruyor.
ALLAH celle celâluhu İNSANı basit bir şey için yaratmıştır.
İKİ-lik Esfel-i Sâfilîne indirip sormakta: “İlliyine çıkacak mısınız çıkmayacak mısınız?”
Size cüz’i bir irâde verdim, cüz’i bir güç verdim, bak ayağa kalkıyorsunuz, halbuki siz ayağa kalkamazsınız, nefes alıp veriyorsunuz göreceksiniz ki nefesinizi alamayacaksınız.
Önünüzde ölüyor ananız ölüyor babanız ölüyor, sizde de da olacak bu!
Siz: “Yok hayır olmayacak bu!” mu diyorsunuz!.
Bu, şu demekten ne zaman vazgeçeceksin?.
Farkına vardığımızda da iş işten geçiyor gerçekten.
O zaman fırsatın geçtiğini görmeden
UY-ANalım inşâALLAH!..
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: KUL İHVANÎ SOHBET-İ SAHH

Mesaj gönderen Gariban »

Resim

“ehâfullâhe rabbi'l-âlemîn”

“Sendeki İKİ-lik mefhumu bir SALTA-Dayatma değil!” buyuruyor ALLAH celle celâluhu.
Sanmaki iki tâne Saltanat var.
Onun için: “Şeytanın saltanatı yoktur!” diye buyuruyor.
Şeytan korksa ne, korkmasa ne?
RABBu'l-Âlemîn kim?
“RABB” dediğin nedir senin?
Can ve cisim cem’i nedir?
Ben bir canım bir de cisimim, öyle şey mi olur?

“Suyun testisi buzdan mı?”
Buzdan tabi!
BUZ-dan ama sen bu İKİ-liği ne zaman kaldıracaksın?
Ben ne zaman kaldıracağım?
Onun için zâten, şeytanın hakîkatını arıyorsan kendinde ara!
ALLAHu Zu’l-Celâl'in hakîkatını arıyorsan da kendinde ara, senden başka kimse yok bu ÂLEMde Ey ÂDEMoğlu!...
Senden başka kimseye ALLAHu Zu’l-Celâl “sen” demeyecek. Muhatab almayacak seni bu âlemde!
Tek Muhatabı Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemdir .
O da senin şeytanını müslüman etmek için gönderildi.
Kâinatta onun için yaratıldı, sen de ondansın.
Bunu çok iyi anlamamız lâzım.
Hani şeytan avcılığı var ya!
Hayâlet gibi bir varlık olarak, bâtın bir varlık aramalar!

Bunları niye söylüyorum, şunun için söylüyorum, ben diyorum yeni bir şey söylüyorum,
ALLAHu Zu’l-Celâl,
Ve Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem.
Ve Mâsiva var diyorum.
Mâsiva tektir, ALLAH’tan başka TEKtir.
İKİ-lik Âlemi olduğu için iki gözükür aslında tektir.
Hani diyor ya Munir Hocam: “Bunu söyleme sakın kâfir olursun!”
Ama kapalı olarak diyorum, çünkü ben öyle anlıyorum işte.
ALLAHu Zu’l-Celâl'in NÛR-undan başka ne var Bu ÂLEMde?
Bunu BİZe BİLdiren Nûr-u MîM, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem var!
Ama SEViyelendiğinde elbet.
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem buyuruyor: “Ben şeytanımı müslüman ettim!”
Bunu Buyuran BİZ-ler gibi BEŞERiyyet içinde Abdullah OL-AN MuHaMMeD Rasûlullah sallallâhu aleyhi vesellem!..
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in güyâ bir şeytanı varmış onu almış seviyelemiş değil..
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in şeytanı yok, ahmaklık etme!.
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem ile benim aramda benim AKLımın BENlik İKİliği Şeytanım var!.

Müslüman ettiğin edeceğin, geliş sebebin senin, sen denilen ne isen, iğne ucu gibi yap kendini göreceksin ki, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’i DUYdurmayan bir şey var, işte o sendeki şey şeytanlıktır.
Teslim olamayışın ondandır, Şeytanın sana teslim olduğun da bilirsin.
Müslümansın, “mü’min oldum çok şükür” dersin, bu da doğrudur. Ama mü’min oldum diye kurtulduğunu sanma, öyle incedir ki bu, mü’minlerden bir fırka hâriç, şeytana kul olmuşlardır.
Tâbi olmuşlardır ona tâbi, ifâdeye bakıyor musun?
Teslim olmak değil, îman etmek değil, tâbi olmak.
Bak şeytana teslim olmuş aşağıda ayrı, îman etmiş o da ayrı.
Tâbi olmuş da Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem yerine şeytana tâbi olmuş.
İtaat ettiler buyrulmuyor, böyle bir âyet yok.
Çünkü şeytana itaat etmek ALLAH’a karşı tam ALLAH'lık iddiası olur, hâşâ!.
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem yerine koydu gibi, tâbi oldu ona.
Mü’min makâmındadır Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem , ALLAH makâmında değildir.
Nûr-u MiMi göz ardı ediyor.
Daha doğrusu çiğniyor.
Onun için buyuruluyor :


وَلَقَدْ صَدَّقَ عَلَيْهِمْ إِبْلِيسُ ظَنَّهُ فَاتَّبَعُوهُ إِلَّا فَرِيقًا مِّنَ الْمُؤْمِنِينَ

Resim---

“Ve lekad saddaka aleyhim iblîsu zannehu fettebeûhu illâ ferîkan mine'l-mUminîn(mUminîne) : Gerçekten İblis, insanlar aleyhindeki, (muhakkak onları azdıracağım) vaadını yerine getirdi. Onun için, müminlerden bir fırka İblis’e tâbi oldular.”
(Sebe 34/20)

Ben bu âyeti okuduğum zaman dedim ki “Vay be!” gerçek biz var ya tam bir ketenperenin ortasına oturmuşuz!.
Mü’min kurtulamaz buyuruluyor, bir fırka hâriç: “Fırka-yı Nâciye” hariç.
Şimdi ben sana hangi masalı anlatacagım ALLAH aşkına!.
Şimdi uçursam kaçırsam ne seni?
Kâbe’nin içinde eritsem döksem ne seni?
Neden mü’minlik yetmiyor, veliyyullahlık gerekiyor Barboros? Neden o da yetmiyor da Ehlullah’lık gerekiyor?
Hani vardı ya
: Müslim, Mü’min, Velî, Ehlullah...
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: KUL İHVANÎ SOHBET-İ SAHH

Mesaj gönderen Gariban »

Resim

Nerde Ali SıRRı?
Nerdeymiş Ali SıRRı?
Mü’min kimdir?
Îman ettiğini fiilen yaşayandır.
"Bir düzen kurdum" buyuruyor ALLAHu Zu’l-Celâl.
İnsana kendi sıfatlarını, vasıflarını yüklemiş halîfe yapmış, mukerrem yaratmış. Muhteşem yaratmış.
“Şuna bak, ben onu bir zerreden yarattım, şimdi çıktı “Hasımu'n-mubîn” oldu bana!” buyuruyor.
“Aduvvun mubîn” kimdir?
Bir bakar mısın mubînlere?..
Reddedilendir, böyle şey mi olur?
“Veliyyu'l-mubîn” olacak iken bu kadar açık şekilde ALLAHu Zu’l-Celâl’e meydan okuyor.
Meseleyi anlatmak için vaadedilen, ortaya konulan, gösterilen şeytan!
Amma da güçlü yâhu!

ALLAHu Zu’l- Celâl izin vermiş, kanlarına gir, dört yönden yaklaş, canlarına gir, evlâtlarına sâhip çık, mallarına sâhip çık, eşlerine sâhip çık, işlerine sâhip çık, serbestsin!
Buyurulmuş gibidir..


قَالَ فَبِمَا أَغْوَيْتَنِي لأَقْعُدَنَّ لَهُمْ صِرَاطَكَ الْمُسْتَقِيمَ
Resim---

“Kâle fe bimâ ağveytenî le ak'udenne lehum sırâteke'l-mustakîm(mustakîme) : İblis: “Öyle ise, beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki, insanoğullarını saptırmak için, muhakkak senin doğru yoluna oturacağım, vesvese verip pusu kuracağım.”
(A'râf 7/16)

ثُمَّ لآتِيَنَّهُم مِّن بَيْنِ أَيْدِيهِمْ وَمِنْ خَلْفِهِمْ وَعَنْ أَيْمَانِهِمْ وَعَن شَمَآئِلِهِمْ وَلاَ تَجِدُ أَكْثَرَهُمْ شَاكِرِينَ
Resim---

“Summe le âtiyennehum min beyni eydîhim ve min halfihim ve an eymânihim ve an şemâilihim, ve lâ tecidu ekserehum şâkirîn (şâkirîne) : "Sonra muhakkak önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Onların çoğunu şükredici bulmayacaksın."
(A'râf 7/17)

قَالَ اخْرُجْ مِنْهَا مَذْؤُومًا مَّدْحُورًا لَّمَن تَبِعَكَ مِنْهُمْ لأَمْلأنَّ جَهَنَّمَ مِنكُمْ أَجْمَعِينَ

“Kâlehruc minhâ mez'ûmen medhûrâ(medhûren), le men tebiake minhum leemleenne cehenneme minkum ecmaîn(ecmaîne).: (ALLAH) Dedi: "Kınanıp alçaltılmış ve kovulmuş olarak ordan çık. Andolsun, onlardan kim seni izlerse, cehennemi sizlerle dolduracağım."
(A'râf 7/18)

قَالَ رَبِّ فَأَنظِرْنِي إِلَى يَوْمِ يُبْعَثُونَ
Resim---

“Kâle rabbi fe enzırnî ilâ yevmi yub’asûn(yub’asûne) : Dedi ki: "RABB'im, öyleyse onların dirileceği güne kadar bana süre tanı."
(Hicr 15/36)

قَالَ فَإِنَّكَ مِنَ الْمُنظَرِينَ

“Kâle fe inneke mine'l-munzarîn(munzarîne) : ALLAH buyurdu ki, sen mühlet verilenlerdensin,”
(Hicr 15/37)

إِلَى يَومِ الْوَقْتِ الْمَعْلُومِ
Resim---

“İlâ yevmil vakti'l-ma’lûm(ma’lûmi) : "Bilinen günün vaktine kadar."
(Hicr 15/38)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: KUL İHVANÎ SOHBET-İ SAHH

Mesaj gönderen Gariban »

Resim

قَالَ رَبِّ بِمَآ أَغْوَيْتَنِي لأُزَيِّنَنَّ لَهُمْ فِي الأَرْضِ وَلأُغْوِيَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ
Resim---“Kâle rabbi bi mâ ağveytenî le uzeyyinenne lehum fi'l-ardı ve le uğviyennehum ecmaîn(ecmaîne) : Dedi ki: "RABBim, beni kışkırttığın şeye karşılık, andolsun, ben de yeryüzünde onlara, (sana başkaldırmayı ve dünya tutkularını) süsleyip çekici göstereceğim ve onların tümünü mutlaka kışkırtıp saptıracağım." (Hicr 15/39)

إِلاَّ عِبَادَكَ مِنْهُمُ الْمُخْلَصِينَ
Resim---“İllâ ıbâdeke minhumul muhlasîn(muhlasîne) : "Ancak onlardan muhlis olan kulların müstesna." (Hicr 15/40)

قَالَ أَرَأَيْتَكَ هَذَا الَّذِي كَرَّمْتَ عَلَيَّ لَئِنْ أَخَّرْتَنِ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ لأَحْتَنِكَنَّ ذُرِّيَّتَهُ إَلاَّ قَلِيلاً
Resim---“Kâle eraeyteke hâzellezî kerremte aley(aleyye), le in ahharteni ilâ yevmi'l-kıyâmeti le ahtenikenne zurriyyetehû illâ kalîlâ(kalîlen) : İblis, baksana şu üzerime mükerrem kıldığın kimseye! Eğer kıyâmet gününe kadar beni geciktirirsen, yemin ederim ki, Âdem’in zürriyetini (nesilini) -azı müstesna olmak üzere- muhakkak kandırıp kendime bağlarım, demişti.”
(İsrâ 17/62)

وَلأُضِلَّنَّهُمْ وَلأُمَنِّيَنَّهُمْ وَلآمُرَنَّهُمْ فَلَيُبَتِّكُنَّ آذَانَ الأَنْعَامِ وَلآمُرَنَّهُمْ فَلَيُغَيِّرُنَّ خَلْقَ اللّهِ وَمَن يَتَّخِذِ الشَّيْطَانَ وَلِيًّا مِّن دُونِ اللّهِ فَقَدْ خَسِرَ خُسْرَانًا مُّبِينًا
Resim---“Ve le udillennehum ve le umenniyennehum ve le âmurennehum fe le yubettikunne âzâne'l-en’âmi, ve le âmurennehum fe le yuğayyirunne halkallâh(halkallâhi), ve men yettehızi'ş-şeytâne veliyyen min dûnillâhi fe kad hasira husrânen mubînâ(mubînen) : Onları -ne olursa olsun- şaşırtıp saptıracağım, en olmadık kuruntulara düşüreceğim ve onlara kesin olarak davarların kulaklarını kesmelerini emredeceğim ve ALLAH'ın yarattıklarını değiştirmelerini emredeceğim." Kim ALLAH'ı bırakıp da şeytanı dost (veli) edinirse, kuşkusuz o, apaçık bir hüsrana uğramıştır.” (Nisâ 4/119)

Açıkça sonucu gözüken uyarılar ne yazık ki fiilen gerçekleşiyor, onun için zâten doğru anlamamız lâzım, doğru, sâdece şeytan değil bizim “aduvvun mubîn” düşmanımız.
Ya kim?
Anlayışsızlığımız!
Onun için “İkra-AN”, AN’ı Oku!
An sensin Barbaros, ne An’ı arıyorsun dışarıda!
AN Sende, Kur’ân Sende..
Ne Kur’ânı arıyorsun dışarıda, ne insanı arıyorsun?
Ne YARATANı arıyorsun dışarda?
Ne Şeytanı arıyorsun?
Sensin. Sen kimsin gerçekten? Sen kimsin?
Sen AKLından ibâretsin
.
Bu Ham Aklı emredildiği yere çek!
Ham Aklın emrettiği yere gitme!
Ham Akıl İKİ-liktir ŞEYTANlık-tır, AKLına uyma!
Teslim Olmuş AKL-ı SİLM için
Muhammedî İlim, Edeb ve İrfanı Erkânullah içinde VER!..

Akıl nedir?
Lutfullah Kudretinin âyân-ı sâbiteye yüklenmesi demektir.
ALLAHU Teâlâ Kudretinden cüz’i güç vermiştir ona.
1000 iblis ve şeytan solda sıfıra kalır onun yanında.
Bâzıları bana: “O bir zırr delidir!” diyeceklerdir, ama demezlerse hakkım kalır onlarda.
Desinler, ALLAHu Zu’l-Celâl var, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem var,
Maalesef aramızda, ortada basbayağı, Hasan Dağı gibi İblis var, Şeytan var.
Ve uçta Madde ve İmtihan Âleminde de sen varsın, ben varım, o var insanlar var.
Yiğitsen geç bu dağı.
Del de yüreğini göreyim hadi.
Delemeyecek misin?
Bir mezar taşı da sana dikeriz Barbaros.
“Falan oğlu falan burada öldü gitti” diye, “toz toprak oldu” diye.
Ama deleceksen del de, o zaman Somuncu Baba gibi gök yüzüne yazarız:


Diriyiz daim ÖLmeyiz
Çürüyüp toprak OLmayız
Karanlıkta da KALmayız
BİZ-e LeYL ü NeHaR Olmaz...

Batmayan Nûr-u Mim Güneşi İkliminde ebedî gündüz DİRİlerinden Olunca Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Yüreğinde BİZ BİR-İZ inşâALLAH!..

Biz bu diriliği, her zerremizi eriterek buluruz ALLAHu Teâlâ'da.
Onun için diyor Münir Hocam:
Kişinin bedeni ve rûhu erir toprak olursa ona cennetten bahsetmek abestir!.”
Kimdir bu kişi?
Bu tâbiri açıklar mısın bana bir Barboros?
“Erir toprak olursa, cennetten bahsetmek abestir” lafını bana bir açıklar mısın?
Bedeni kim, Rûhu kim bu adamın?
Biliyor musun söyle?
Senin üstüne gidiyoruz bu gün biraz.


Barboros:
Ne diyeyim Hocam ben, eridim bittim zâten burda. Beden-Ruh hepsi birbirine karıştı.

Kulihvani:
Erime eritme de artık yaşa!.
Ya sohbetleri bitireceğiz, ya da sohbetleri ALLAHu Teâlâ'mız hayır versin, dişimize takacağız, otuz iki dişimiz sökülünceye kadar sürükleyeceğiz.
Erime! Sen gençsin, bizim gibi yaşlanmadın.
Münir Hocam şunu söylüyor yavrum, diyor ki
“Ey insanlar, bende Beden ve Ruh diye bir İKİ-lik var.”
Söze iyi dikkat et!
Subhânîlerin Sırr Sancağıdır.
Kendi devrinde dediğinde: “Kimin bedeni ve rûhu toprak olursa!”
Hemen o kendi şeytanını ilah bilen akıllılar derler ki: “Yuh be, ruh ta mı toprak olur. Emr âlemindendir, görüyor musun kâfiri?”


Barboros: Der hocam.

Kulihvani: Der der de, Münir Derman kaddesallâhu sırrahu da der ki:
“Ahmaklık yapma, ahmaklık etme bir Beden ve bir Ruh var İKİ-liği içindesin, daha sen AKLınla teslim olmadın ALLAHu Zu’l-Celâl ve Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve selleme. Şeytanınla BİLesin!.
Toprağı ve Rûhu ayrı görüyorsun, TEVHİDi ANlamadın gitti!
Şeytan!..
Ne Şeytanı arıyorsun, sen kendinsin.
Toprak da ALLAHu nûru's-semâvâti ve'l-ard: ALLAH, göklerin ve yerin nûrudur”,
Ruh ta “ALLAHu nûru's-semâvâti ve'l-ard” dır.
ALLAH’ mıdır Ruh hâşâ?
Öyle mi, öyle değil mi Barboros?


Barboros: Değildir Hocam, Zât değildir.

Kulihvani: Evet canım ben de onu söylüyorum.
Kim şeytanını müslüman ederse, ona cennetten bahsetmek abes olur, çünkü cennette bile ikilik diyor.
ANlamayanı bırak bir şeyden bahsetme!.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: KUL İHVANÎ SOHBET-İ SAHH

Mesaj gönderen Gariban »

Resim

“ALLAH!” demesine hacet yok!
Var mı?
“ALLAH!” demesine gerek yok, gerek yok!
Çünkü gereği kendisi.
O akıldaki topraklık ve ruhluğu, “illâ ALLAH” dedi bitti.
Bir daha nefes alamadı ki “ALLAH” diyeydi yâni.
Senin kalbin, dimağın geniş Barbaros, umarım ki inşaallah kaslar iyi çalışır da hazmedersin.
ALLAH celle celâluhu , ALLAH'lığını her AN gösteriyor ve gösterecektir.
Sistemi Ku’rân O’dur, götüren O’dur.
Bütün var zannettiğimiz şeylerin yok olduğunu bilen O’dur.
İşte Şeytan, bizim meşhur düşmanımız böyle bir şeydir.
Böyle bir mefhumdur.
Ne diye Şeytan’a bir kimlik giydiriyorsun, Ya RABBi böyle başımıza belâ ettin, ne güzel cennette yaşayacakken çıkardın ortaya onu, anamız babamızı kandırdı, ondan sonra bizi indirdi, böyle başımıza işler açtın,

Ne buyuruyor?
“Eğer siz günah işlemeseydiniz, yeni bir millet yaratırdım, onlar günah işlerdi ve tevbe ederlerdi bana.”
İşte yaratma sebebi budur.
“Biz isteseydik melekler yaratırdık.”
Yarattı zâten melekleri.

ALLAH’a karşı söz eden sâdece İblis miydi?
Ondan önce melekler konuştu zâten.
İblis daha ağzını açmadıydı o zaman.
O da onların içinde idi, âyetler var.

‘Biz seni tesbih edip dururken, sen kan dökecek birisini mi yaratacaksın? “ diyen melekler idi.
Neden hepsini şeytan yapıvermedi?
Kime îtiraz etti onlar?
Oysa şeytan Âdem’e îtiraz ediyor, anlıyor musun?
Âdem aleyhi's-selâm‘a îtiraz etti.
“Onu topraktan yarattın, beni nardan yarattın” dedi.


Barbaros: toprak nedir, nar nedir şimdi?

Kulihvani: Toprak nedir?
Bu âlem, böyle batık bir âlemdir Barbaros, bu âlemden nice Sultan Süleyman'lar geçer, ne köleler geçer, ne inleyenler geçer, ne Fâtımâtu’z Zehrâ’lar geçer, ve nice nice topraklarda sürünen sokak kadınları geçer. Erkek kadın.
Bu âlem böyle temâşâdır, mahşerdir, bu âlem Bezm-i Elest'tir, Mahşer-i Kübrâ'dır.
Bir AN da olur her şey.
Bir AN da dersin
“Lâ ilâhe illâ ALLAH.”
Bir AN’da insan olursun, bir AN’da Ali olursun, bir AN’da Veli olursun, bir AN’da Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'de olursun, bir AN’da Ulûhiyyet İrfanı kazanırsın, Kudsî İnsan olursun.
Hani diyor ya melekler,”hoş geldiniz sefâlar getirdiniz! İşte dâru’s-selâm’a girdiniz!” derler.
“Elhamdulillah” derler melekler.
Ne güzel ettiniz de geldiniz. Hamd ile geldiniz!
İşte bu Muhteşemlik, Mubâreklik, Muazzamlık ve Mukaddeslik “İNSAN” ın Hak alın yazısıdır.
ALLAH hiç bir yarattığının alnının çatına: “Şeytana kulluk yapsın hizbu'ş-şeytan olsun” diye yazmaz, “Sen-Ben” dediğin, bir “İKİ” likten ibâretsin, ne zaman diyeceksin ki “Ben yokum!”.


“Ben yokum” derken “Ben varım!” mı diyorsun?
“Ben varım” diyorken “Ben yokum!” mu diyorsun?


İşte bu dörtlüyü de unutmayalım.
ALLAH celle celâluhu,
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem
Şeytan lâin olan.
Ve insan.

Nûrullah’ı kendi içinde latif olarak görenler “lâin” dir.
Kendi benliğini ilah kabul edenler “lâin” dir.
Bunu gönül dünyâmıza yazalım inşaallah.
O zaman Fâtiha'yı bir daha okuyalım.
Bir daha okuyalım, biz dışarda duralım.
İki gözümüzle, ikilik gözümüz ile, ikilik kulağımız, ikilik burnumuz, ikilik dilimizle, müslüman olmamış, teslim olmamış aklımızla okuyalım.


B-ismillah i'r-Rahman i'r- Rahîm diyor Nefs-i Emmâre.
Elhamdu lillâhi Rabbi'l-âlemîn diyor Nefs-i Levvâme.
Er-Rahman Er-Rahiym diyor Nefs-i Mülhime
Mâliki yevmi'd-dîn Nefs-i Mutmainne
Iyyâke na'budu ve iyyâke nestaîn Nefs-i Râdiyye
Ihdina's-sırâte'l-mustakîm-Sırâtellezîne enamte aleyhim . diyor Nefs-i Mardiyye

Hani nimet verdiklerin var ya.
Sana uyanlar var ya, mü’min olup da ancak bir fırka ona uymuştu ya ALLAHu zu'l celâle ve birileri de geride kalmıştı, onlardan etme bizleri!

Ğayri'l-mağdubi aleyhim ve le'd-Dâllîn diyor Nefs-i Sâfiyye
Çünkü onlar kimler?
Gazâbına uğramış oldular ve DÂLLin oldular.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: KUL İHVANÎ SOHBET-İ SAHH

Mesaj gönderen Gariban »

Resim

Akdes’e vardık, iş bitti!
Bitmedi!
Bitmedi!…
Ben demiyorum bitmedi diye,
ALLAHu Zu'l-Celâl buyuruyor, ne buyuruyor?
“Mu’minlerden bir fırka hâriç!”
O zaman ben mü’minliğimi bir daha gözden geçireceğim!
Nisa sûresi 136. Âyet'e bakalım:


يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ آمِنُواْ بِاللّهِ وَرَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِي نَزَّلَ عَلَى رَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِيَ أَنزَلَ مِن قَبْلُ وَمَن يَكْفُرْ بِاللّهِ وَمَلاَئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلاَلاً بَعِيدًا

“Yâ eyyuhellezîne âmenû âminû billâhi ve rasûlihî ve'l-kitâbillezî nezzele alâ rasûlihî ve'l-kitâbillezî enzele min kabl(kablu), ve men yekfur billâhi ve melâiketihî ve kutubihî ve rusulihî vel yevmi'l-âhıri fe kad dalle dalâlen baîdâ(baîden) : Ey mü’minler! ALLAH’a, Peygamberine ve Peygamberine indirdiği Kur’ân’a, daha önce indirdiği kitaplara olan îmânınızda devamlı bulunun. Kim ALLAH’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve âhiret gününü inkâr ederse, muhakkak hidâyetten uzak bir sapıklığa düşmüştür.” (Nisâ 4/136)

“Yâ eyyuhellezîne âmenu, âminu!”
Ey îman edenler bir daha iman edin.
Bir daha îman etmeye çalışacağım, o zaman âfâk gözüm, dış gözüm, ikilik gözüm, şeytanlık gözüm, kendimi bilmek gözüm, SEVİYElenirse, dosdoğru olursa, kendi özümdeki, akdesimdeki, kudsî karargâhımdaki, merkezimdeki habli'l-veridimin içindeki kara delik, Vâhidu’l-Kahhâr olan o meşhur karadelik, beni çekerse, cerr ederse, cezb ederse, bende cerr olursam, akarsam oraya, orada bir daha okurum.
Yeniden bir daha okurum Fâtiha’yı Barbaros,
Önceki müslümanlığım boşa gitti, önceki mü’minliğimde boşa gitti çünkü ben velî olamadım, ben ehilde olamadım, velî olamadığım için.


وَلَقَدْ صَدَّقَ عَلَيْهِمْ إِبْلِيسُ ظَنَّهُ فَاتَّبَعُوهُ إِلَّا فَرِيقًا مِّنَ الْمُؤْمِنِينَ

---“Ve lekad saddaka aleyhim iblîsu zannehu fettebeûhu illâ ferîkan mine'l-mûminîn(mûminîne) : Gerçekten İblis, insanlar aleyhindeki, (muhakkak onları azdıracağım) vaadını yerine getirdi. Onun için, mü'minlerden bir fırkadan başkası, İblis’e tâbi oldular.”
(Sebe 34/20)

Hiç kimse bu kadar müslümanın içinde, Ehl-i Beytin ve veliyyullahın kıymetini gereğince takdir edememişlerdir.
Yığınla gitmişlerdir mü’min olmuşlardır, fakat velî olamamışlardır ki ehl olsunlar, ehl-i beyt, ehlullahtır, başka ehlullah yoktur.
Kimin elinde Ali’nin eli varsa, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in ve
ALLAH’ın eli vardır.
Başka el arayanlar, gerçekten hizibçidir, ahmaktır.

Ben açık söylüyorum, diyorum ki: Övünmeyin sakın sakın, kendinizi kandırmayın mü’min olduk diye, gelin gelin, B Sırrına erin de, hani konuşuyorsunuz ya B Sırrı diye duydunuz, Sırr-ı Süveydâ diye duydunuz, duydunuz ama uymadınız.
Bir kere ellerinizi verin Ali’nin eline ki şu kör olasıca İKİ-lik kalksın da,

RABB'il âlemini görün, şah damarınızdan daha yakın, o zaman anlayacaksın ki B Noktası nerdeymiş, o zaman anlayacaksın ki Haceru’l- Esved kara deliği, akdesin kara deliği,
Resim
Kullanıcı avatarı
hamdolsun
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 496
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Re: KUL İHVANÎ SOHBET-İ SAHH

Mesaj gönderen hamdolsun »

Tevbe 71
Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridir; iyiyi emreder kötülükten alıkoyarlar; namaz kılarlar, zekat verirler, Allah'a ve peygamberine itaat ederler. İşte Allah bunlara rahmet edecektir. Allah şüphesiz güçlüdür, hakimdir.
Kullanıcı avatarı
hamdolsun
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 496
Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00

Re: KUL İHVANÎ SOHBET-İ SAHH

Mesaj gönderen hamdolsun »

-fil suresi-
Bu güzelim sûremizin zevkindeyse;
Her zaman iç âlemimizdeki Kalb Kâbe’mize, inatçı filleriyle saldıran Ebrehe gibi şer güçleri olacaktır ki netice de liderleri İblistir.
Hayatında Şeytanı tercih edenler zaten bu şeytan ordusunda fil veya asker uşaklığı yapacaktır.
Hizbüşşeytanlık…

Resûlullah (sav)’i tercih edenler ise olur ya bâtıl ve şerr güçleri tarafından sarılsa- kuşatılsa bile,
Biiznillah derhal Hak ve hayr güçleri Hakk Erenler eliyle zikir, fikir, şükür ve sabır silahlarıyla yardıma koşmuşlar, koşarlar ve koşacaklardır..
Hizbullah bir hakk ve hayr bütünüdür

Bâtıl ve Şerr güçleri her yeri yağlasalar :
“Artık delileri de kayar velîleri de!..” deseler,
Hayatın tüm çile çemberlerini başımıza geçirseler,
Ellerinden geleni tüm yapsalar dahi,
Ölümü öldürüp kabir kapısını kapatamadıkları sürece şerre uşaklık eden zavallı Ebrehe askeri ve şeytan uşağı olarak hep kaybederler..
Yerle bir olurlar..

Yeter ki bizler;
İmanda,
Âmelde,
Ahlâkta,
Ve Hâllerimizde,

Halis, muhlis, sıddık ve âdil Muhammedîler olarak;
Ulaştığımız Muhammedî Nurun, Şuûrun, Onurun ve Sürûrun sahibi olalım..
Resûlullah (sav)’in İzinde, Sözünde ve Özünde BİZ ve BİR olalım..
BİZ biribirimizin; önünde, ardında, altında, üstünde değil de yanında olalım…
Tıpkı İmam-ı Mutlak Muhammed Resûlullah (sav)’in arkasında Farz Namazı kılar gibi hayatımızın her kısmında O’nu duyalım ve O’na uyalım…
İnşâllah..


Birbirimizin müridi mürşidi olma yarışını, İlâhi insafla terk edip de;
Mürşid-i Mutlak Muhammed Resûlullah (sav)’in ve her şeyin - her canın Hasbî ve habibî Hizmetçileri olalım..
İnşâllah..

O zaman emin olalım ki, Kur’ân-ı kerîm’imizde vâdedildiği üzere;
Geçen ömrümüz için Tevbede
Yaşanan ömrümüz için Rızada
Kalan ömrümüz için Duâda
Ömrümüzün hesabını vermek için Şehâdette

Muhammedî “BİZ ” lik ve “BİR” lik Denizinde Dost Damlası oluruz..
İnşâllah..

Muhamedî Muhabbetlerimle..

01.12.07 16:51
a n t a l y a
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: KUL İHVANÎ SOHBET-İ SAHH

Mesaj gönderen Gariban »

Resim


Fâtiha'yı bir daha okumalı!.
İÇten DIŞa..
Okuyalım mı?

Eûzubillahi min e'ş-şeytâni'r-racîm deyin.
Yâni; şeytanınızı müslüman edin.
Onun için En En En, An An An, En ÂN şu ÂN!...
Şe’EN de, Şu AN’dan başka EN AN yok.
Şu ÂN’dan başka bir ÂN yok.
Ben bu yaşa geldim, neler yaşadım neler gördüm neler ettim, Şeytanla arkadaş oldum,[/color] RABBu'l-âlemîn'le dost oldum.
Ama sana bir şey dedim, dedim ki B Sırrının ASLı, yoksa şah damarımızdan yakın olan NOKTA mıdır?
Neden diyorum?
Çünkü bir insan müslüman oluyor, kurtulamıyor daha, mü’min oluyor kurtulamıyor, ancak veliyyullah olursa kurtulacak.
Bende diyorum ki Veliyyullah olmak için Ali’nin eli gerekir.
Ehlullah olabilmek için Ehl-i Beyt diyorsun.

ALLAH ALLAH‘dır,
ALLAH sıfatlarıyla ALLAH’tır,
Esmâsıyla ve Eşyâsıyla
ALLAH’tır.
B Sırrına ereceğim diye laflar konuşmanın, şeytan adına konuşmanın bir yararı yok.
Sen, Sen, bir gün kör olacak gözlerini dürbün gibi doğruya döndür. Eûzu besmeleni doğru çek, şeytanını müslüman et!
Eûzu billâhi min e'ş-şeytâni'r-racîmdemeyle kurtulamam, öyle diyorum ama hâlen onun kulluğunu yapıyorsam.
Yalan söylüyorsam, iftirâ ediyorsam, düpedüz Hizbu'ş-şeytan iken Hizbu'llah gibi hareket ediyorsam
ALLAH korusun!
Kendime söylüyorum!

Hiç şaşmaz, şarttır, bu bir bâtın kânunudur.
Bâtın babası gibidir Ali çünkü.
Ebû Turab’dır ama, Ebû Turâb'ı anlamadın daha, toprağa yattığı için Ebû Turab değildir.
Tüm toprağın babasıdır, Topraktan yarattık Âdem'i ile AN-la bakalım Ebû Turabî ne imiş?
Rastgele mi buyurmuş Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem?
O’na
Ebû Turabdiye.
Kalk toprağın oğlu kalk!heee.
Hepimizin babasıdır, mânâda, hepimizin akıllarını doğuran doğurtanın babası.
Adam gibi adam olacaksak,
ALLAHu Zu'l-Celâl'in Kur’ân da yazdığı gibi mü’min olacaksak, Veliyyullah ve Ehlullah olacaksak, Munir Hocam’ın bir sözü var:
Ben bütün yazdıklarımı bir kişi için yazdımdiyor.
Onun için yazdımdiyor.
Ben de konuştuklarımı ancak onun için konuşuyorum.
Bunun için söylüyorum, yoksa sokağa dökerim herkes duyar, ne gereği var ki yazık olur, ben bir propagandacı değilim, ben bir çağırıcı değilim.
Ben ilânat versem kimse beni Ali Efendimizin yanına sokmaz ya.
Önüme binlerce insan geçer yâni.

Biz varken sana ne oldu?diye.
Bizim derdimiz o değil, bizim derdimiz şu:
Ey millet, Kebanın elektriğini alıyorsanız
ALLAH aşkına şu fişi şu prize sokun.
Onun bunun prizine parmağınızı sokmayın ananızı ağlatır!diyoruz.
Başka bir laf yok, işte burada, ikinci resimde bunun bir yenisini yapacağımızda, 7 Letâif Şeması'nın katlarında bâtını fâtiha dediğimiz de akdes’e, hani kendimizi bildik ya, dedik ya Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem varmış ya?
He var!.
Ku’rân varmış ya.
Var!.
Birde canlı Kur’ân varmış ya Ali diye onu da bildik.
Ebû Turab'mış, mış mış... mış mış ama;
İşte onu onun edebiyle edeblendiğin anda, Senin bildiğin artık İblis bilgisi değildir.
Ali bilgisidir, Kur’ân bilgisidir, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem bilgisidir,
ALLAH celle celâluhu bilgisidir, dosdoğrudur, Kur’ân-ı kâfir de okur, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem de okudu.
Okumak değil mesele.
İşte o zaman kendini bildiği zaman neyi bilir?

RABBını bilirdi ya hani, kim bildirdi?
Onun bunun Ali’si değil, Ali nedir?
Lûtfullah’ın Aynen gelişidir.
Lûtfullah’ın Aynen gelişidir aynen, ona buna uğramadan dosdoğru, Keban’dan ceryanın dosdoğru geldiği gibi gelişidir.
Öyle lafınan sözünen yok.
Konuşma, düğmeye bas, lambada elektrik var mı yok mu?
Konuşacaksan git Şeytan'ınla konuş.
İşte bu.
Bu anlayış içinde iken, akdesde yazıcaksın akdeste ki
RABBu'l-âlemin diyecek ki:
-Eûzu bi'llâhi min e'ş-şeytâni'r-racîm- sözüne sâdık ol!
Ondan sonra başla...
Resim
Kullanıcı avatarı
Mecnun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 681
Kayıt: 23 Ara 2007, 02:00

Re: KUL İHVANÎ SOHBET-İ SAHH

Mesaj gönderen Mecnun »

Gariban yazdı:



Öyle lafınan sözünen yok.
Konuşma, düğmeye bas, lambada elektrik var mı yok mu?
Konuşacaksan git Şeytan'ınla konuş.
İşte bu.
Bu anlayış içinde iken, akdesde yazıcaksın akdeste ki RABB u'l-âlemin diyecek ki:
-Eûzu bi'llâhi min e'ş-şeytâni'r-racîm- sözüne sâdık ol!
Ondan sonra başla...

''Euzubillâhissemi’ul alimimineşşeytanirraciym.
Bismillâhir Rahmânirrahiym.
''

Tamamlamak nasip olur inşaallah
Kardeşlerim cümlenizden Allah razı olsun
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/imza4.gif[/img]
Cevapla

“►Sohbetleri◄” sayfasına dön