CUMA ZEVKLERiM
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12886
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
CUMA ZEVKLERiM
[ NûN kevn-i kÂN olur
MîM, NûNa mekÂN OLur
zamÂN zamÂNa DÜRRülür
“ÂN İÇİnde ÂN OL!” ur!..
ZEVK 4977
DOSTların DÂİM DERgÂHı.. dERûn DEM’i EMiR SultÂN!
BiNBiR BUHARa BAHARı… MîM MaHReMi EMiR SultÂN!
MeLÂMetin zÂHİR YÜZü… SeLÂMetin Bâtın sÖZü..
BULunmaz Bursa KUM-AŞ-ı… CUM’a CEM’i.. EMiR SultÂN!..
06.07.12 13:04
brsbrs.. emrsltncm…
tıknefes tırmandım Emir Sultan yokuşun..
lokma dökmekte aşçılar sağda-solda.. ve insanlar..
avluya girdim az ilerde hasıra çömelmiş birisi uzaktan el etmekte..
yavaşça yaklaştım yanına..
doğuştan özel-güzelim, yedi yöne yamuk suratıyla diyemediği kelimelerin en sonunda “burayaa!” diye haykırdı..
dizdize oturunca sokuldu, sokuldu.. içimi çok içten duyduğum İKRÂ KOKusu kapladı..
durmadan etrafa bakan genç yiğidim, ufacık Kur'ân-ı Kerîm'imi yan gözle İzledi sık sık baş SALLadı BİZledi..
birileri gofret dağıttı tek tek herkese, benimkini sormadan cebine soktu, kıkır kıkır güldü etrafa ve sakalımı kokladı ve de yelemi yellendirdi..
*
Avludaki havuzun Suyundan, YIKanan güvercinlerle su İçtim.. ak saçlarımı ıslattım, sıvazladım..
Döndüğüm de bastonu kendisinden sağlam harita yüzlü bir yaşlı dede, bastonunu yere attı ellerimi kıracakcasına sıkarak cancana salavat SALLadı, sakallarımızı ÖPüştürdü, duâ edip yol gösterdi…
**
Kurak gönül çÖLüme düşen rAHMET damlalarına ŞÜKÜr diyerek tam dERgÂHa “destur!..” çekERken dış kapıda, el pençe gördüm gönlü güzelimİZi..
Önce üstüme ATTladı.. elime saldırdı.. sonra defâlarca sağladı-solladı kucaklaşmayı.. şaşkınca bakarken ben.. “Efendim ben REMZi!” dedi..
Gayri ihtiYÂRi: “ReMZi BaBa!” dedim..
“O kadar da değil!” dedi.. kızıl-pembe yanakları aynısının tıpkısıydı ötekilerin.. bebek bakışları 7 yaşına ERmemişti..
Ben her zamanki hâlimle sertçe: “inşâe ALLAH öylesin!” deyince, başındaki ak tAKKesini havaya attı, seyrek kısa sakalını yolarak havalara zıpladı..
Geri döndü girişte sağdaki meşhur ŞİFÂ çEŞmesine da'vet etti..
Önce o içti.. sonra beni İZledi.. bense kıtmirce: “besmele-salavat- 3 ya da 7 Yudum!” dedim..
Tıpkı bir kuzu ya da çocuk gibi iki avcumdan içti tekrar..
Tiz ve gür bir SESle: “Ey Müslümanlar bu çEŞmeden Şefaat ŞİFÂsı AKmakta KoŞun!” dedi..
40-50 kişilik bir turdaki kız öğrenciler sıraya girdi..
Çaktırmadan beni sürükleyerek kaçırdı, mezarlığaa..
"geliyom!." diyerek koşarak gitti ve 2 adet lokma getirdi hayrattan diz çök yedik..
ve.. âniden kalktı, iki ayağıyla zıplayarak ve geri bakmadan bana el SALLayarak daldı gitti Emir SULTÂN dergÂHına, orta yaş-Remzi BaBamız..
***
cÂNlar cENgi cihÂNında CUM’a CEM’i CüNBüŞümüz müBÂrek olsun!..
ÂMİN!.. Yâ MUÎN ALLAH celle celâluhu!
Es SELÂM Yâ Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem!..
- simurg
- Özel Üye
- Mesajlar: 928
- Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00
Re: CUMA ZEVKLERiM
Emir Sultan Hazretlerinin ziyaretine birkaç defa gitmiştim,
ama burada okuduğum güzellik ve özelliklerden hiç hissem olmamıştı.
Şimdi okuyunca aldığım zevk ve neşenin haddi ve hududu yok.
Elhamdülillahirabbilalemin
Çok teşekkürler ederiz Sultanım Hocam.
kulihvani yazdı:Tıpkı bir kuzu ya da çocuk gibi iki avcumdan içti tekrar..
İşte Ab-ı Kevser de ancak bu şekilde içilir.
İnşaallah Havz-ı Kevser'den, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Hazretlerinin Pak avucundan içmek nasibimiz olsun.
Bu nimet-i mübarek ile Cümle Ümmet-i Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) şerefyab olalım inşaallah.
Amin.
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12886
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
Re: CUMA ZEVKLERiM
ZEVK 3960
Kanat Çırpınca KALbimde, Şeenullah HaYY Humâsı
Sînemin Acı SUyunun gÖZ BeBeğimi YÛması
Cevr-i Cihan Çark-ı Çilem Derunî Dürbünüm OLur
Nur-u Mîmden Nurullaha, cAN cİSİMde CeM CUMAsı!...
01.01.10 12:40
hamidiye câmisi ayazağa-istnbl.
Hamidiye Câmisi: Sultan Abdülhamid Hanın Hamidiye İçme Suyunun kaynağının olduğu Tepenin Koynunda şirin bir Câmi. Hamidiye SUyu gibi berrak ve leziz Kurân-ı Kerim okuyan genç İmamı Ali Efendi Türkiye birinciliği almış dinlenmeye değer bir Hafız..
Şeenullah: Allah celle celâlihu nun he AN OL-AN kûn fe yekûnu...
Hüma kuşu: (Farsça:Homā), çoğu kez Cennet Kuşu olarak da adlandırılan, görünmeyecek şekilde çok yükseklerde dinlenmeksizin sürekli uçan, asla yere değmeyen -bazı kaynaklarda ayakları olmadığı da nakledilir- efsanevi kuş.
Arapçası Bulah olup bazı kaynaklarda Arapça'daki Ruh anlamına gelen Hu ve Su anlamındaki Mâ kelimelerinden oluştuğu savunulmuştur.
Başına konduğu kimseye mutluluk getirdiğine inanılması sebebi ile Talih Kuşu veya Devlet Kuşu olarak da isimlendirilir. Bunun kaynağı eskiden bir hükümdar ölünce halkın bir meydanda toplandığı ve Hüma'nın başına konduğu ya da gölgesinin üzerine düştüğü kişinin hükümdar olduğuna dair halk inancıdır. Hümayun kelimesinin hükümdar, padişah anlamlarını alması ve Hüma'ya Devlet Kuşu denmesi Hümâ'nın gölgesi ile ilgili bu inançlar sebebi iledir. Hüma'nın canlısının asla yakalanamayacağı ve Hüma'yı bilerek öldüren kişinin kırk gün içinde öleceği de yaygın inançlar arasındadır.
Hüma Kuşu, Osmanlı, Türk, Fars ve Urdu edebiyatında sıklıkla başvurulan motiflerden biridir. Bunlar arasında Hüma ve Hümayun Mesnevileri ile kuşlar arasındaki konuşmalara dayalı alegorik eserler başı çeker. XII. yüzyılda yazılan Gazali'nin Risaletü't-tayr'ında, Ferîdüddîn-i Attâr'ın bu eserden yararlanarak yazdığı Mantık-ut Tayr'da ve Ali Şîr Nevaî'nin Attar'ın eserine nazire olarak kaleme aldığı Lisânü't-Tayr'da sıklıkla geçmektedir.
Cennette yaşaması, çok yükseklerde uçup yedi kat göğün üzerindeki felekler ve burçlar arasında dolaşmasıyla Hüma, erişilemeyecek yüksekliklerin bir sembolüdür. Hüma, Divan Şiirinde mitolojik kuşlar içinde özellikleri nedeniyle en çok sözü edilendir. XVI. yüzyıldan başlayarak şiirlerdeki kullanım sıklığı sürekli bir artış göstermektedir. Bâki'nin divanında geçen bir beyit:
Zülf-i siyahı sâye-i perr-i Hümâ imiş
İklîm-i hüsne anun içün pâdişâ imiş.
Siyah zülfü Hümâ kanadının gölgesiymiş.
Güzellik Ülkesine onun için padişahmış.
Burada siyah zülfü Hüma'nın gölgesine benzetilen sevgili bu güzelliği sebebi ile güzellik ülkesinin padişahı olarak adlandırılmakta ve Hümâ'nın gölgesinin üstüne düştüğü kişinin padişah olması inancına telmih yapılmaktadır.
Derunî: f. Gönülden, içten. Kalbden Kafaya AK-AN..
gurbeti BİLen BİLir ki
hasreti ÇEKen BULur ki
hatıra tüneline sokar
öyle bir zamAN olur ki…
ZEVK 4991
mihrabda secde İZim var.. hoş BULduk eğri minârem
Şeyh Remzi’nin Gece Kuşu.. sen dedinledim bîçârem
“sürgün, her yerde sürgündür..” savurdu kader rüzgârı
şikâyet değil şükründür.. YÂR yüzünde “ben” dir YÂRem…
13.07. 12 12:48
drsslmd-slmd-aksry-eğrimnr camisi..
eğri-kızıl minare:
Aksaray kent merkezinde Çerdiğin-Şamlı Mahallesi Nevşehir Caddesi’nde bulunan tarihi “Eğri Minare”, görenleri şaşırtıyor. Halk arasında “Kızıl Minare” olarak da bilinen, eğikliği ve İtalya’daki Pisa Kulesi’ne benzerliği nedeniyle de “Aksaray’ın Pisa Kulesi” diye adlandırılmaktadır.
Yaklaşık 30 metre yüksekliğinde, 800 yıllık, tuğla işçiliği ile yapılan ve dönemin özelliklerini yansıtan eşsiz minareye 27 derece eğri olduğu için Eğri Minare denilmektedir.
XIII. yüzyıl Selçuklu eserlerinden olup, Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat’ın babası Sultan I.Keyhüsrev tarafından 1221-1236 yıllarında yaptırılmıştır.
Minare, kare kaideli silindirik gövdelidir. Tuğla gövde ince bir silme ile ikiye ayrılmış olup, yer yer zikzaklı bezemeler, üst kısmında da büyük çoğunluğu dökülmüş olan mavi- yeşil çiniler bulunuyordu. Tek şerefeli olan minarenin içerisinde 92 basamak bulunmaktadır.
DOST!..
Kızıl Minarede bir kuş
Öter dururdu geceler boyu
Seherde susardı hani
Belki de devrederdi bülbüllere
Sevgiyi derdi, Aydınlığı kuşkuyu…
“Gece kuşu bu” demişdi
Hak dostu Şeyh Remzi
Elektrik direklerine yaslanıp
Ney dinlercesine yürekten
Kaç kez dinlemiştim o sesi
Yorulmadan eğik duran minârede
Hangi aylarda tüner de
İnler dururdu unuttum
O güzelim minâreyi özledim
O güzelim kuşla dosttum.
Hıçkırarak ötüşün
Bir sen miydin sevdâlı
İlk akşamla mı dönerdi derdin.
Gün ışığında göremediğim
O gündür bu gündür benim
İçimde çığlık oldu sesin
Ah güzelim kuş…
Ah sevgilim…
Kul İhvanî
Nisan 1980 Antalya