7. sayfa (Toplam 11 sayfa)

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Gönderilme zamanı: 19 Tem 2017, 04:11
gönderen Gariban
Aşık gibi ağlamak mı, ahmak gibi (çok) gülmek mi seç [1],
Fakriyette istiğna bul, zenginlikte müflislik geç[2],
ŞuRa’nın [3] Rabbı’dır O, ağlayan-gülen cem eder [4]
Ağlayarak dirilik bul, çok gülmenin sonu heder [5]

garibAN
Kamiloba, 19.07.2017 05:10


[1]

وَتَضْحَكُونَ وَلَا تَبْكُونَ
Ve tadhakune ve la tebkûn.
ve gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz? [Necm Suresi, (53/60) ]

[2]

وَاَنَّهُ هُوَ اَغْنٰى وَاَقْنٰى
Ve ennehu huve ağna ve akna.
Hakıkat zengin eden, sermaye veren o [Necm Suresi, (53/48) ]

Ebü Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Rasülullah sallallahu aleyhi ve sellem:
"Müflis kimdir, biliyor musunuz?" diye sordu. Ashab:
- Bizim aramızda müflis, parası ve malı olmayan kimsedir, dediler. Rasülullah sallallahu aleyhi ve sellem:
"Şüphesiz ki ümmetimin müflisi, kıyamet günü namaz, oruç ve zekat sevabıyla gelip, fakat şuna sövüp, buna zina isnad ve iftirası yapıp, şunun malını yiyip, bunun kanını döküp, şunu dövüp, bu sebeple iyiliklerinin sevabı şuna buna verilen ve üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları kendisine yükletilip sonra da cehenneme atılan kimsedir" buyurdular.

وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَعْبُدُ اللّٰهَ عَلٰى حَرْفٍ فَاِنْ اَصَابَهُ خَيْرٌ اطْمَاَنَّ بِهٖ وَاِنْ اَصَابَتْهُ فِتْنَةٌ انْقَلَبَ عَلٰى وَجْهِهٖ خَسِرَ الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةَ ذٰلِكَ هُوَ الْخُسْرَانُ الْمُبٖينُ
Ve minen nasi mey ya'budullahe ala harf, fe in esabehu hayrunitmeenne bih, ve in esabethu fitnetuninkalebe ala vechih, hasirad dunya vel ahirah, zalike huvel husranul mubîn.
Nâstan kimi de Allaha kıyıdan kıyıya ıbadet eder, eğer kendisine bir hayır isabet ederse ona yatışır ve eğer bir mihnet isabet ederse yüz üstü dönüverir «dünyayı da ahireti de kaybetmiş» olur, işte husranı mübîn odur [Hacc Suresi, (22/11) ]

كَالَّذٖينَ مِنْ قَبْلِكُمْ كَانُوا اَشَدَّ مِنْكُمْ قُوَّةً وَاَكْثَرَ اَمْوَالًا وَاَوْلَادًا فَاسْتَمْتَعُوا بِخَلَاقِهِمْ فَاسْتَمْتَعْتُمْ بِخَلَاقِكُمْ كَمَا اسْتَمْتَعَ الَّذٖينَ مِنْ قَبْلِكُمْ بِخَلَاقِهِمْ وَخُضْتُمْ كَالَّذٖى خَاضُوا اُولٰـئِكَ حَبِطَتْ اَعْمَالُهُمْ فِى الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِ وَاُولٰئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ
Kellezine min kablikum kanu eşedde minkum kuvvetev ve eksera emvalev ve evlada, festemteu bi halakihim festemta'tum bi halaikum kemestem teallazine min kablikum bi halakihim ve hudtum kellezi hadu, ulaike habitat a'maluhum fid dunya vel ahirah, ve ulaike humul hasirûn.
Sizden evvelkiler gibi ki kuvvetce sizden daha çetin, mal ve evlâdca sizden daha çok idiler de dünya hayatından kısmetleriyle zevk sürmeğe bakmışlardı, o sizden evvelkiler kısmetleriyle nasıl zevk sürmek istedilerse siz de öyle kısmetinizle zevk sürmeğe baktınız, siz de o batağa dalan gibi daldınız, işte bunların Dünya ve Âhırette bütün amelleri heder oldu ve işte bunlar hep o husran içinde kalanlardır [Tevbe Suresi, (9/69) ]


[3]

Bu ayetteki Şi'Ra Muhammedi Şuur , o halde neye gülüp ağlandığının şuurunda olmak durumundayız. ALLAH gülmeyi ve ağlamayı , ölümü ve diriltmeyi ve ne kadar zıtlar var ise hepsini bir Şu'Ra (topluluk olarak ) olarak cem eder., tüm zıtların yaratıcısı O'dur. Lailahe ile İlla ALLAH'ı bir tevhidde cem eder.

وَاَنَّهُ هُوَ رَبُّ الشِّعْرٰى
Ve ennehu huve rabbuş şi'ra.
Ve hakıkat Şi'ranın rabbı o [Necm Suresi, (53/49) ]

[4]
وَاَنَّهُ هُوَ اَضْحَكَ وَاَبْكٰى
Ve ennehu huve adhake ve ebka.
Hakıkat odur güldüren ağlatan [Necm Suresi ,(53/43) ]


[5]
وَاَنَّهُ هُوَ اَمَاتَ وَاَحْيَا
Ve ennehu huve emate ve ahya.
Hakıkat odur öldüren, dirilten [Necm Suresi, (53/44) ]

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Gönderilme zamanı: 06 Ağu 2017, 14:55
gönderen kulihvani
Resim

BUZ DAĞı ->SU ARKI-ndaLar
->CihÂN ÇİLLe ÇARKI-ndaLar
->“YUseBBihu ->SEMÂSı”nda
>“YAŞA!.”dığın FARKI-ndaLar!.


ZEVK 8322

“OLsun!.<->OLmasın!. ->OLÂN”da ->NasıL Nicesin GARİBÂN
USTURA AĞZI-nda ->KULLuk!. -->KeMÂLÂtta ->KÂMİLOBA-N
YILLar YILı DİNLemiştiKk!
BİZ BİR-İZde İNLemiştiKk!
BaKk-> SARI GELİN ÜFfLüYOR ->DİLLi DüDükte GASPARYAN!.


06.08.17 15:31
brsbrsmm.. tktktrstkkmdylnzLıkk..


Resim

SIFIR-SONsuz KÜLLî ŞEY’in
SIRR-ı SEMÂsına>İNLerİZz!
NÂZ-NiYÂZ EL MEVLÂ NEY’in
BİZ ÇALarız!. BİZ DİNLerİZz!.



Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Gönderilme zamanı: 08 Ağu 2017, 02:40
gönderen Gariban
Yandım derken soğuk vurur , ateşim kar olur Hocam
Dondum derken ateş yağar, buzum yanar n'olur Hocam
Karı küllü tevhid tülü, gübrede açtırır gülü
Kamış İçini boşaltsa, İçi Neyyle dolur Hocam

garibAN
08.08.2017 03:39 K-M-L-O-Ba

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Gönderilme zamanı: 22 Ağu 2017, 23:19
gönderen Gariban
Zaman zaman “rahmetim gazabımı geçmiştir” [*] hadisi neyi ifade eder ve ben bunu bu alemde nasıl görürüm diye düşünürüm. [/color]


Kenan-ı Rıfai (k.s)’ye, sohbetler kitabında okumuştum, bunu sordular o da anlatıyordu ben de hatırladığım kadarıyla nakledeyim:

Kenan-ı Rıfai (k.s), sokakta bir arkadaşıyla giderken bir sokak satıcısının soğukta verdiği mücadeleyi görünce , adamcağız üzülür, fakat Kenan-ı Rıfai (k.s) kendisine
“Rica ederim, lütfen üzülme, sakın! Bu rahmetim gazabımı geçmiştir hadisi kutsisinin bir manası işte , öyle ki iki lağım işçisi , bütün gün pislik içinde çalışmalarına rağmen yaptığı işteki başarısından dolayı diğer arkadaşına , bugün şu kadar ton pislik attık ne büyük iş yaptık diyerek bundan kıvanç duyar “.

İşte bunun gibi, şu an öyle bir dünya da yaşıyoruz ki, bir Budist rahibinin “bu dünya eskiden yaşanılacak bir yer idi ama şu an tamamen böyle bir yer olmaktan çıktı” dediği gibi bir halde olan bir dünya da yaşıyoruz, bugün halen insanlar bunca olan biten acılara, şiddete , yaşam çabasına, binlerce cephede verdiği çeşitli savaşlara rağmen halen umudunu kaybetmeyip köşe de aldığı bir nefeslik cigarası, bir bardak çayı , beş dakikalık bir muhabbet v.b. şeylerle bir nebze soluk alıyorda bunca çileyi çektiği halde yaşama sarılıyorsa bu demektir ki rahmet gazaba galebe çalmaktadır. Bu sabır bu tahammül bir şekilde rahmetin gazaba galebe çalışı değil midir?

Bir suyu plastik pet şişe içinde ateşe koysanız hiçbir şey olmaz, su ısınır belki amma plastik erimez, içi boş olsa ama hemen erir gider, ALLAH rahmetiyle takviye ediyorki bugün dışarıdan ateş dolu cehennem gibi olan şu dünyanın ateşinde yaşama sıkı sıkı sarılmış insanlar ve bir şekilde hayatlarını sürdürmekteler, halen gülebiliyorlar çok şükür…

garibAN
Kamiloba 23.08.2017


[*][/color] (1982)- Hz. Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah(aleyhissalâtü vesselâm) buyurdular ki: "Allah celle şânühû mahlukâtın olmasına hükmettiği zaman -Müslim'in rivâyetinde: "Allah mahlûkâtı yarattığı zaman"- yanında bulunan, Arş'ın fevkindeki bir kitaba şunu yazdı: "Muhakkak ki rahmetim gazabıma galebe çalmıştır." [Buhârî, Tevhîd 15, 22, 28, 55, Bedi'ül'-Halk 1; Müslim, Tevbe 14, (2751); Tirmizî, Daavat 109, (3537).]
Buhârî'nin bir diğer rivâyetinde: "Rahmetim gazabıma galebe çaldı" denmiştir.
Buhârî ve Müslim'in bir rivâyetlerinde: "(Rahmetim) gazabımı geçti" denmiştir.[/size][/b]

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Gönderilme zamanı: 04 Eyl 2017, 22:40
gönderen Gariban
وَالَّذٖينَ كَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا صُمٌّ وَبُكْمٌ فِى الظُّلُمَاتِ مَنْ يَشَاِ اللّٰهُ يُضْلِلْهُ وَمَنْ يَشَاْ يَجْعَلْهُ عَلٰى صِرَاطٍ مُسْتَقٖيمٍ
"Vellezine kezzebu bi ayatina summuv ve bukmun fi'z- zulumat, mey yeşeillahu yudlilh, ve mey yeşe'yec'alhu ala siratim mustekîm.:
Âyetlerimize yalan diyenler, bir takım sağırlar ve dilsizlerdir, zulmetler içindedirler, kimi dilerse Allah şaşırtır, kimi de dilerse bir tarikı müstekîm üzerinde bulundurur." (En’am (6/39)

Âhirete inanmayan kişinin Din’de hedefide olmaz, âhiret inancı dinin gayesidir. Bu ne demektir ?
İnsan için ölümün bir yok oluş olmadığının tasdikidir.
Âhirete inancı olmayan kişiler için ölüm bir yok oluştur, yokluk ise karanlıktır.
Böyle bir düşünce sistemi insanın yaşam içerisinde hayatını mânâsız kılar, âhireti olmayan kişinin bugünü de yoktur.
Bu ise hakikaten insan için zulmet demektir.
Dününü , bugününü ve yarınını karanlığa gömmek demektir.
Böyle bir inançla yaşayan kişiler için kural yoktur, her toplumun kurallarından kendi nefsine hoş olanları kabullenirler, nefsinin hoşlanmadığı bir kaideye uymak istemezler, akılları sürekli gittikleri darmadağın yönlerin doğruluğuna dâir felsefik hayat teorileri üretir, açılımları kendilerinden dışa sonsuz yöne dağınık olduğundan parçaları birleştiremezler. Halbuki dine sözü olan insanların yönü merkeze dönük olduğundan mânâ ile yol alırlar. Âhiret inancı olmayan kişiler kendilerini özgür olarak ve dine bağlı olanları ise sınırlandırılmış özgür düşünemeyen bireyler olarak algılarlar, psikolojik olarak hasta olan, nefislerinin hevâ ve heveslerine köle olan ve yardıma ihtiyacı olan esas kendileridir fakat göremezler..



وَإِنَّ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ عَنِ الصِّرَاطِ لَنَاكِبُونَ ﴿٧٤﴾
Ve innellezîne lâ yu’minûne bil âhırati anis sırâtı le nâkibûn(nâkibûne).
Ve muhakkak ki ahirete (Allah'a hayatta iken ulaşmaya) inanmayanlar, mutlaka yoldan (Sıratı Mustakîm'den) sapanlardır (dalâlette olanlardır).
Mu'minun Suresi (23/74)

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Gönderilme zamanı: 07 Eyl 2017, 21:49
gönderen Gariban
Dal eğrilir büğrülür, göğe yolun bulur
Yaşken eğilmeyen dal, ne eğilir ne burkulur…

garibAN
07.09.2017

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Gönderilme zamanı: 08 Eyl 2017, 15:29
gönderen Gariban
Resim

N’den garibAN?.

Çiçek gibi ÖZünden doğ,
Ateş gibi kÖZünden doğ,
Kâinâtın gÖZünden doğ,
Doğmak N’dir AH garibAN?.

Güneş N’den doğar batar,
ZamAN AN’ı AN’a katar,
Ölen N’den yerde yatar,
DOĞsun diye mi garibAN?.

N’den SU’dan doğar bebek,
Bir tırtıldır- bir kelebek,
ŞEYtAN bile önce melek,
DÖNsün diye mi garibAN?.

Âdem Havva N’den kandı?
Onlar başta tek bir cANdı,
Âdem -> HaVVa çatallandı
BİZim için mi garibAN?.

08.09.2017
SAPRO - garibAN

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Gönderilme zamanı: 11 Eyl 2017, 12:33
gönderen Gariban
Resim
Ağlayan HaKK, ağlatan HaKK, bir deryâda lütfu saklı.
Öz Damla, döken gÖZ bulut, HaYY SeTTAR’da yorma aklı..

11.09.2017
garibAN
SPR'da..

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Gönderilme zamanı: 27 Eki 2017, 12:40
gönderen Gariban
Resim

Sonsuz sebep var alem de, ilk sebep müsebbibin bil
Virgüllere dalıp kalma, Nokta’dan Nokta’ya tekmil
Sevdiklerin fedâ edip, Cefa çekip vefa eden
Samimi sadık sabırla, Üzme–Üzülme-Sev-Sevil!.


27.10.2017 Selimpaşa

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Gönderilme zamanı: 07 Kas 2017, 22:43
gönderen Gariban
Resim


Bilim adamının ortaya koyduğu izafiyet teorisini, Kur'ÂN 1400 sene evvel bildirirken Hakikat ehli bu Kur’ÂN bildirisine yaşayarak şâhidlik eder. Bu şuna benzer, Keppler uzayda belli bir konumda olması gerektiğine inandığı yıldızın koordinatlarını hesaplarıyla te’yid edip bu noktada yıldız olmalı derken henüz teleskop icad edilmediği halde adamın birinin o koordinata gidip “haklısın burada hakikaten yıldız var” demesi gibidir. Yaşayarak bilen daimâ ilmî delil ve isbat ehlinin önündedir, bunu ilmî izaha fennî izaha dökecek fennî bilgisi olmasa dahi, yakîn olduğu için bu böyledir. Keppler hesaplarından emin olsaydı o yıldızın varlığı hususunda hesaplarının yanlış olup olmadığı üzerine şüpheye düşüp koordinatları tekrar araştırmazdı. Halbuki yıldızda bulunan kişi için şüphe ve tekrar hesap söz konusu değildir. Bu sebepledir ki Fahreddin-i Razi (kaddesallahu sırrahu)'nun: sorduğu “ALLAH'ı nasıl billirsiniz?” sorusuna Necmettin-i Kübrâ (kaddesallahu sırrahu)'nun verdiği "Bize bahşettiği bir nurla bilirim " yanıtını duyduğunda Fahreddin Razi (kaddesallahu sırrahu)'nin ağlaması gibi, bu büyük tefsir âlimi kendi yüz küsür delille bildiği ALLAH'a dâir delillere dayalı bilgisinden daha yakîn olanı gördüğünde bunun kıymet ve değerini hissettiği için göz yaşı dökmüştür.

Einstein, genç yaştayken kendine şunu sorar: “Bir ışık demeti üstüne binsem ve öylece seyahat ediyor olsam, acaba ne görürdüm?”. Bir başka sözünde: "Evrendeki her şeyin uyumuna iknâ oldum. İnsanlar, sebzeler ve kozmik toz, hepimiz esrarengiz bir tonda dans ediyoruz. Uzaklarda, görünmez bir kavalcının çaldığı müzik eşliğinde." Buyrun Einstein!..

Şimdi Rumî (kaddesallahu sırrahu)'ya bakalım :
“Ey gün, uyan, zerreler dans ediyor.
bütün evren dans ediyor
mutluluktan perişan olmuş ruhlar dans ediyor.
kulağına danslarının onları nereye götürdüğünü söyleyeceğim
havadaki ve çöldeki bütün zerreler
iyi bilin, onlar sanki deliler
her bir zerre mutlu ya da mahzûn
hakkında hiçbir şey söylenmeyen güneşe tutulurlar .”
Rumî (kaddesallahu sırrahu)

Buyrun bir de Kur’ÂN'a bakalım:

تُسَبِّحُ لَهُ السَّمَاوَاتُ السَّبْعُ وَالأَرْضُ وَمَن فِيهِنَّ وَإِن مِّن شَيْءٍ إِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدَهِ وَلَكِن لاَّ تَفْقَهُونَ تَسْبِيحَهُمْ إِنَّهُ كَانَ حَلِيمًا غَفُورًا
"Tusebbihu lehu’s- semâvâtu’s- seb’u ve’l- ardu ve men fîhinne, ve in min şey’in illâ yusebbihu bi hamdihî ve lâkin lâ tefkahûne tesbîhahum, innehu kâne halîmen gafûrâ (gafûran).: 7 kat gökler ve yeryüzü ve onlarda bulunanlar, O’nu (ALLAH’ı) tesbih ederler. O’nu hamd ile tesbih etmeyen bir şey yoktur. Ve fakat onların tesbihlerini siz fıkıh edemezsiniz (anlayamazsınız, idrak edemezsiniz). Muhakkak ki O; Halîm’dir, Gafûr’dur (mağfiret edendir).” (İsrâ 17/44)

Ne diyecekti ALLAH celle celâlihu?. Tesbih kelimesi içinde sebbaha vardır , “yüzmek” demektir, atomun dansı de, zerrelerin titreşimi de, yüzmesi de ne dersen de!.

Hadi Keppler'e geri gidelim, 1619 yılında yayınladığı Harmonica Mundi eserinde uzay boşluğunda dönen gezegenlerin bir musiki ile hareket ettiklerini bir müzik çıkardıklarını bahseder. Keppler bunun geometrik şekillerle bağlantılı kılar ve ALLAH'ın en büyük Geometrici olduğuna inandığını ifâde eder. Keppler'in bu sözü, onun ALLAH'ın el-Musavvir (Biçim veren) esmâsının tecellilerini seyretmesinden başka nedir? “Harmonica” dediğinde denge ve uyumun kâinâttaki akışına değinmektedir.

Zamanın izâfiliği ve “ÂN” SÖZleri yüz yıllardır yüzlerce ERENin şiirlerinde yazılarında konu olmuştur. Bazı şeylerin bilimsel açıklamasını delillerle isbat etmekte kıymetlidir buna sözümüz yok. Bu tarz keşiflere düçâr olan bilim adamları bunu IQ seviyelerinin yüksekliğiyle değil Rabbanî ilhamın kendisine lutfu kereminden bahşetmesiyle bu keşifleri yaparlar, bundan zeki olmak adına bir kibir duyulmaz!..

Isac Newton bunu ne kadar güzel açıklamıştır : "ALLAH âlemi ben keşiflerde bulunayım diye yaratmış". Bu bilim adamının Cambridge Üniversitesi profesörlüğü devresinde yazdığı 100 makalenin 70'i din üzerineydi, monoteist idi. Keşiflerinin kaynağını RABBı'na bağlamıştır. El-Âlim olan, ilmin yaratıcısı olan ALLAH celle celâlihu'dur. Evrensel Akıl, küllî akıl, el Âlim esmâsının tezâhürü ise, bu sonsuz deryâdan tecellî eden ve donmuş bir damla olan bireysel bir buz damlası olan “akl”ın deryâya kafa tutması ve suyunun kaynağına kibirli olması, bunu ANlayan için sadece dramatik ve vahim bir durumdur...
garibAN
07.11.2017

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Gönderilme zamanı: 14 Kas 2017, 22:24
gönderen Gariban
يَنْظُرُونَ اِلَّا تَاْوٖيلَهُ يَوْمَ يَاْتٖى تَاْوٖيلُهُ يَقُولُ الَّذٖينَ نَسُوهُ مِنْ قَبْلُ قَدْ جَاءَتْ رُسُلُ رَبِّنَا بِالْحَقِّ فَهَلْ لَنَا مِنْ شُفَعَاءَ فَيَشْفَعُوا لَنَا اَوْ نُرَدُّ فَنَعْمَلَ غَيْرَ الَّذٖى كُنَّا نَعْمَلُ قَدْ خَسِرُوا اَنْفُسَهُمْ وَضَلَّ عَنْهُمْ مَا كَانُوا يَفْتَرُونَ

Hel yenzurune illa te'vileh, yevme ye'ti te'viluhu yekulullezine nesuhu min kablu kad caet rusulu rabbina bil hakk, fe hel lena min şufeae fe yeşfeu lena ev nuraddu fe na'mele ğayrallezi kunna na'mel, kad hasiru enfusehum ve dalle anhum ma kanu yefterûn.: Onlar hele bakalım nereye varacak diye onun ancak te'vilini gözetiyorlar, onun te'vili geleceği gün önceden onu unutmuş olanlar şöyle diyecekler hakıkat rabbımızın Peygamberleri hakkı tebliğ etmişlermiş, bak şimdi bizim şefaatçilerden hiç biri var mı ki bize şefaat etsinler? Veya geri döndürülür müyüz ki yaptığımız işin gayrisini yapsak? Yok doğrusu nefislerine yazık ettiler ve o iftira ettikleri şeyler onlardan gaib olub gittiler. (A'râf 7/53.)

Bugün gece sohbetinde Hocam bu âyeti açıklarken içimden şunlar geçti, hazır aklımdayken kaydedeyim inşâe ALLAH. Bir şeyin te'vili onun yorumudur, fakat yorum şerh gibi zâhiren parça parça açmak gibi olabileceği gibi anlayış olarak ise manen ve bâtınen tamlayıp tümmlemek ve tek noktaya yani sonuca çekmek gibidir. Burada te'vil , MuhaMMedî lütfun (Kur'ÂN'ın) senin akıl senliğinde zuhurudur. Bunun argosu "Aklına dank ettiği ÂN'dır"! Neden sonUÇta diyorum çünkü bu insanların geri döndürülür müyüz dediği nokta işte o iş işten geçti noktası ve yapılanların sonucunun görüleceği noktadır. Bütün virgüllerin noktaya çekildiği ÂN insan anlar ne getirdiğini ve Kur'ÂN hakikaten ne diyormuş. Burada Kıyamet gününün bir adı olarak Te'vil Günü diyebilir miyiz? ALLAH en doğrusunu bilir, ben bu şekilde anlıyorum. Çünkü bütün parçalar sonuca varınca yerli yerine oturacaktır. Toplanma günüdür o gün çünkü insanlar toplanacağı gibi herşeyin toptan sonucunu göreceği günde o gündür. Kıyamet günüdür o gün çünkü bekledikleri te'vil kıyam eder ama iş işten geçmiştir artık.

İnsaların bazıları da Kur'ÂN'ı kendi düşünce ve din anlayışına göre yorumlayacak bir açılım beklerler, onda verilen işlerine gelmeyen emirleri hiçe sayarak, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in sünnetini izleyen ve Şeriat-ı Garraya uyan kişilere yobaz ve gerici diye yukarıdan bakarlar. Mânâ ERlerini küçümserler, tefsir alimlerini küçük görürler. Onlarda kimmiş, biz onların açıklamalarına itibâr etmeyiz, bizim anlayışımız en moderen en güzel anlayıştır, onlar değil biz biliyoruz, eğer bir açıklama bir yorum yapılacaksa bizim düşüncelerimize uyan te'villerle gelinsin yoksa biz diğer açıklamaları kabul etmeyiz derler. Onlar Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i de sollarlar. Bu sebeple sonuç te'vil olarak gelince herşey ayan olur ve hastalıkları kendilerine görünür de şifâ için şefaatçi ararlar . İyi amel işlemek için geri dönmek isterler ama kapı kapanmıştır artık..

garibAN


Te'viL: (Tef'il veznindendir) Bir nesneye redd ve irca' etmek. Döndürmek. Te'vil kelimesi, bazı müfessirlere göre, rücu' mânasına olan "Evl: " den alınmıştır. Müfessirlerce: Bir âyet-i kerimenin mânasını bir nesneye irca' ile beyan etmektir. Bazılarınca da (Evvel: ) lâfzından alınmış olup kelâmı evveline sarf ve irca' eylemektir. Bazılarınca da hükümet ve siyaset mânasına olan (İyalet: ) den alınmıştır ki, te'vil eden kimse, zihin ve fikrini kelâmdaki sırrın tetebbuuna taslit etmekten ibarettir ki, kelimeden maksud olan mâna zâhir ve söyleyenin muradı aşikâr ola. Tefsir ve te'vil beynindeki fark ise: Tefsir: Nüzul-ü âyetin sebebinden bahs ve lügat cihetinden kelâmın mevzuuna müteallik maddeye mübâşerettir. Te'vil ise: Âyetlerin sırlarını ve istar-ı kelimatı (kelimeler perdesini ve zarını) inceden inceye araştırmak ve âyetin mâna ihtimâllerinin birini tâyin etmekten ibarettir ki, muhtelif vecihlere muhtemel olan âyetler olur. Kur'anın anlaşılmasında birinci mertebe tenzil, ikinci mertebe te'vildir.Te'vil, bundan başka "rüya tâbir etmek" mânasına gelir ve "hoş kokulu bir nebat" adıdır. (Kamus Tercemesi)

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Gönderilme zamanı: 03 Nis 2018, 16:37
gönderen Gariban
NeFRet : "NeFeRe" kökünden gelmekte yani; çıkış yapan, atılan, fırlayan manasında, nefr etmek manasında. Nefer buradan gelmektedir, askere verilen isimdir, asker saldırı için atılım yapan, çıkış yapan kişidir. Nefret, bir eylemdir ki; kökünde kin vardır fakat nefret kinden daha şiddetli bir İÇ çÇIKıştır. Kişinin kendi içindeki içsel bir negatif fiildir, içindeki atılım ve fırlayıştır. "Nefrim döndü" kelimesi bu içsel fiili özetlemektedir. Henüz dışarıda eyleme dökülmemiştir. Nefret tuzlu su gibidir ki, İÇtikçe SU-sarsınız denmiştir.

KiN: Farsçadan gelmektedir. "Gizli düşmanlık" demektir. Kin, bir haldir. Kin, nefret ağacının köküdür. Kin, dışarıya vurulmadığı, eyleme dönüşmediği için gizlidir, örtülüdür.

İntikam : İntikam zarara ve haksızlığa uğradığını düşünen kişinin buna sebep olduğunu düşündüğü kişi ya da, kişilere karşılık vererek kendi nefsinin ve adalet anlayışının uygun gördüğü ölçüde karşıya zarar verme eylemidir. Yasama, Yürütme ve Yargı burada bireyin kendisindedir. Kısas ise, intikam hadisesinin topluma zarar verici olmaktan çıkarılması için zararı en minimal kayıpla, dinsel bir kanun olarak Rabbani bir düzenlemeyle çözümüdür. Kısas’ta nefsanî bir aşırılık yoktur ve ayeti kerimede bağışlamada opsiyon olarak ardından gelmektedir. Toplumsal kanun içinde cezâ (karşılık ) vardır, adalet vardır. El-HaKiM olan ALLAH j.j'nun HüKMü içinde HaK ve HiKMet vardır. Kısas intikamı dallanıp budaklanmadan minimal kayıpla boğar. Bu yüzden âyette "kısasta hayat vardır" buyrulmaktadır. İntikamda başlangıçta zarara uğramak, bundan dolayı kinlenmek, eyleme geçecek şekilde nefret duygusu, ve nefret haddi aştığında dışarıda zahirde bunu harekete geçiren ve hedef koyan bir düşmanlık ve sonuç olarak ta nefsanî bir intikam eylemi vardır. İntikam nefsanîdir, kısas Rahmanî’dir…

يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِصَاصُ فِى الْقَتْلٰى اَلْحُرُّ بِالْحُرِّ وَالْعَبْدُ بِالْعَبْدِ وَالْاُنْثٰى بِالْاُنْثٰى فَمَنْ عُفِىَ لَهُ مِنْ اَخٖيهِ شَىْءٌ فَاتِّبَاعٌ بِالْمَعْرُوفِ وَاَدَاءٌ اِلَيْهِ بِاِحْسَانٍ ذٰلِكَ تَخْفٖيفٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَرَحْمَةٌ فَمَنِ اعْتَدٰى بَعْدَ ذٰلِكَ فَلَهُ عَذَابٌ اَلٖيمٌ
Ya eyyuhellezine amenu kutibe aleykumul kisasu fil katla, el hurru bil hurri vel abdu bil abdi vel unsa bil unsa, fe men ufiye lehu min ehihi şey'un fettibaum bil ma'rufi ve edaun ileyhi bi ihsan, zalike tahfifum mir rabbikum ve rahmeh, fe meni'teda ba'de zalike fe lehu azabun elîm.
Ey o bütün iman edenler! Maktuller hakkında üzerinize kısas yazıldı: hürre hür, köleye köle, dişiye dişi, bunun üzerine her kim kardeşinden cüz'î bir afve mazhar olursa o vakit vazife birinin o marufu takib etmesi birinin de ona borcunu güzellikle ödemesidir bu, rabbınızdan bir tahfif ve bir rahmettir, her kim bunun arkasından yine tecavüz ederse artık ona elîm bir azab vardır [Bakara Suresi 178.ayet]


وَلَكُمْ فِى الْقِصَاصِ حَيٰوةٌ يَا اُولِى الْاَلْبَابِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ
Ve lekum fil kisasi hayatuy ya ulil elbabi leallekum tettekûn.
Hem kısasta size bir hayat vardır ey temiz aklı temiz özü olanlar! gerek ki korunursunuz [Bakara Suresi 179.ayet]


Düşmanlık: Bu kelime kök itibariyle uzak doğu tarafından gelmekte deniliyor, kötü düşünce beslemek. Kin ve Nefretin kişinin kendi içinden çıkıp dışarıda bir hedefe yönlendiği ve kişi hedef hakkında kötü düşünceler ve planlar kurmaya başladığı zaman buna "düşmanlık" denir. Fakat düşmanlık, saldırıya yahut intikam eylemine dökülmediği müddetçe içsel olarak kalma durumu vardır..

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Gönderilme zamanı: 26 Nis 2018, 00:19
gönderen Gariban
"Titanik filminde bir sahne var, gemi batıyor, gemi batarken orkestra geminin güvertesinde çalıp duruyor. Yolcular sağa sola bağırıp birbirini ezip kaçışırken onlar çalmaya devam ediyorlar. Halim can'ın derdindemiyim başlıklı dörtlüler vardı hani közlüyorduk , o geldi akşam akşam aklıma, o tam bu sahneye uygun. Ağlarmısın güler misin ? Dünya batıyor deseler biz halen bu gümbürtünün içinde sitede hizmete devam edeceğiz inşae'ALLAH..."

https://www.youtube.com/watch?v=U41txhi2nfY

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Gönderilme zamanı: 26 Haz 2018, 20:33
gönderen Gariban
Resim

Ataşın halin garibAN, közdeki feraşeye sor,
Gülün halin karga bilmez, özde öten bülbüle sor,
Her halin bir bileni var, sinek çiçek sırrın bilmez,
Balla çiçek arasını, petekteki arıya sor...


garibAN
25.06.2018 spr

feraşe: pervane kelebekleri

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Gönderilme zamanı: 25 Tem 2018, 10:32
gönderen Gariban
Nefsin bilerek Rabb bilinir, ezberî bilgiyle değil!...
Ben aynası sırrı silinir, göz yaşıyla, silgiyle değil!...


Bilmekten kasıd ârif olmaktır. İlim irade idrak’tan geçmektir. Hafızaya bilgi yüklemek değil!.

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Gönderilme zamanı: 02 Ağu 2018, 17:31
gönderen Gariban
Doğar doğmaz ağlar bebek,
Gülen bebek gördün mü hiç
Ölmeden ölen, kelebek
Neden keder, Neden sevinç
İyiki doğdun diyen çok,
İyiki öldün diyen yok,
Bu nasıl bir muamma,
Bilenler aç bilmeyenler tok
[*]

garibAN
02.08.2018[/color]

[*] Bilenler ,ANlayanlar daima şe'en deki gibi ilmi tazeliğe açtırlar. Yeni yeni ilmin hakaik ve dekaiklerini keşfederler. Keşif ehli gavslık eden daima derine dalar yeni bilgiler getirirler. Bilmeyenler ise görmek istemedikleri için kör ve mideleri kaldırmadığı ve kustukları için tokturlar...[/color][/size][/b]

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Gönderilme zamanı: 06 Ağu 2018, 15:32
gönderen Gariban
Resim

Rüzgardır her işi yapan ama, her nefis çevirir yedi renkli taşını
Değirmende ezilen buğday değil, her can ezer kendi başını
Kuru dalı rüzgar kırar, yaş çimense secde eder
Kadere inat etme garibAN, doğru yönde öğüt aşını
[1]

garibAN
04.08.2018 AVŞA


[1] فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ وَمَن تَابَ مَعَكَ وَلاَ تَطْغَوْاْ إِنَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ
Festekim kemâ umirte ve men tâbe meake ve lâ tatgav, innehu bi mâ ta’melûne basîr(basîrun).
Artık sen, sana tövbe ederek, tâbî olanlarla birlikte emrolunduğun gibi istikamet üzere ol. Ve azgınlık yapmayın (aşırı gitmeyin). Muhakkak ki O, yaptıklarınızı görendir.

يُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ وَيُسَارِعُونَ فِي الْخَيْرَاتِ وَأُوْلَئِكَ مِنَ الصَّالِحِينَ
Yu’minûne billâhi vel yevmil âhiri ve ye’murûne bil ma’rûfi ve yenhevne anil munkeri ve yusâriûne fîl hayrât(hayrâti), ve ulâike mines sâlihîn(sâlihîne).
Onlar, Allah'a ve yevmil âhire îmân ederler, mâruf (irfan) ile emreder ve kötülükten nehyederler (men ederler) ve hayırlara koşarlar. İşte onlar, sâlihlerdendir.

Rüzgarın çok esmesi ve senin ters yöne döndürme gayretin: Kader'de OL-AN'a rıza göstermemek sana verir üzülürsün, boşuna sıkıntı çekersin, yese düşer umudunu yitirirsin.

Rüzgarın çok ya da az esmesi ve senin doğru yönde gayretin: Kaderde olana sabır ve rıza göstermen. Bu durumda seninde doğru yönde itmenle daha çabuk öğütürsün kendini ve olgunlaşma sürecin hızlı olur.

Yaş çimenin rüzgarın yönünde eğilmesi kadere rızadır. Çimen Muhammedi Hak Erlerinin CEMidir. Kuru dal, eğrelti olarak yerinde duran kopmuş parmak gibidir, ilk zorlamada yerinden ayrılır. Diri olanda can vardır.

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Gönderilme zamanı: 25 Ağu 2018, 01:31
gönderen Gariban
ÇİLE de BİLE yER BULur, SİNESİNDEn gÖZlERiz BİZ
KaLB MeRMeRini çatlatır, yaş çIKaRır ÖZlERiz BİZ
ACiZiz, FaKiRiz aMMa, sakın sen BİZi aç sanma
SeCCade sacı HaRRlatır, NaRda MıSıRR kÖZlERiz BİZ

garibAN
06.07.2011

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Gönderilme zamanı: 29 Ağu 2018, 00:14
gönderen Gariban
Lailahe tasfiyesi,
illa ALLAH tavsiyesi,
Boşalt İÇini garibAN,
Tevhid AKLın tesviyesi

Umudun yitirme sakın [1]
Korkuyu kalkan et takın
İki uçlu değnek garibAN
İPte yürü hedef yakın [2-3]

29.08.2018 01:13 garibAN
Kamiloba


[1]
قُلْ يَا عِبَادِيَ الَّذِينَ أَسْرَفُوا عَلَى أَنفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا مِن رَّحْمَةِ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمِيعًا إِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
Kul yâ ıbâdiyellezîne esrefû alâ enfusihim lâ taknetû min rahmetillâhi, innallâhe yagfiruz zunûbe cemîâ(cemîan), innehu huvel gafûrur rahîm(rahîmu).
De ki: "Ey nefsleri üzerine israf yüklemiş (haddi aşmış) kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Muhakkak ki Allah, günahların hepsini mağfiret eder (sevaba çevirir). O, muhakkak ki O; Gafûr’dur (mağfiret eden), Rahîm’dir (rahmet nuru gönderen)."
[Zümer, 39/53]

[2]
وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Ve lekad halaknâl insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuhu, ve nahnu akrabu ileyhi min hablil verîd(verîdi).
Ve andolsun ki insanı Biz yarattık. Ve nefsinin ona ne vesveseler vereceğini biliriz. Ve Biz, ona şah damarından daha yakınız.

[3]
وَاعْتَصِمُواْ بِحَبْلِ اللّهِ جَمِيعًا وَلاَ تَفَرَّقُواْ وَاذْكُرُواْ نِعْمَةَ اللّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ كُنتُمْ أَعْدَاء فَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَأَصْبَحْتُم بِنِعْمَتِهِ إِخْوَانًا وَكُنتُمْ عَلَىَ شَفَا حُفْرَةٍ مِّنَ النَّارِ فَأَنقَذَكُم مِّنْهَا كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللّهُ لَكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ

Va’tasımû bihablillâhi cemîân ve lâ teferrakû, vezkurû ni’metallâhi aleykum iz kuntum a’dâen fe ellefe beyne kulûbikum fe asbahtum bi ni’metihî ihvânâ(ihvânen), ve kuntum alâ şefâ hufratin minen nâri fe enkazekum minhâ, kezâlike yubeyyinullâhu lekum âyâtihî leallekum tehtedûn(tehtedûne). [Kaf , 16/16]

Ve hepiniz, Allah’ın ipine sımsıkı tutunun, fırkalara ayrılmayın! Ve Allah’ın sizin üzerinizdeki ni’metini hatırlayın; siz (birbirinize) düşman olmuştunuz. Sonra sizin kalplerinizin arasını birleştirdi, böylece O’nun (Allah’ın) nimeti ile kardeşler oldunuz. Ve siz ateşten bir çukurun kenarında iken sizi ondan kurtardı. İşte Allah, âyetlerini size böyle açıklıyor. Umulur ki böylece siz hidayete erersiniz. [Ali İmran, 3/103]

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Gönderilme zamanı: 24 Eyl 2018, 22:28
gönderen Gariban
kulihvani yazdı:Resim


ZEVK 3454

Yanar Dağ gibi yürekler! Yeşil Çimen – Kuru Kütük
Ömür Kömür – AŞK ATEŞse! Hayat Kumar, Üten-Ütük
Gariban’ın Gönül Bağı! UY-Ansın cAN, UYkusundan!
SÖYLEr misin MÜNİR Hocam! Niye ağladık niye GÜLdük!..

14.12.2008 12:28
L a r a


Hakk'ın ve Hayrın Hasbî Hizmetçisi Gariban Can,

Hizmet ile dest-i Kemâl
Himmet ile dest-i Cemâl

Hepsini BUL ve YAŞA!
İnşâallah...

Muhammedi Muhabbetle Dostta Dostum...

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Gönderilme zamanı: 09 Eki 2018, 12:21
gönderen Gariban
Cehennemde açan çiçek
Muhammedî yol bir gerçek
Sabr et Şükr et Fikr et garibAN
Elbet selâmet gelecek..

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Gönderilme zamanı: 15 Eki 2018, 14:27
gönderen kulihvani
Resim GELincik TarLası YÜRek..

MUHİTe =>MERKEZ MİLi OL!
=>“KELÂMuLLAHın DİLi” OL!
“RESÛLuLLAH>MuHABBeti”n
=>“MELÂMEtin MENZİLi” OL!.


ZEVK 9042


ASLı>HEP’in.. =>fASLı HİÇ’in.. NAHNU SIRRı CÂN-CÂNÂN’ım
CEVÂBIdır =>NAsıL NİÇiN.. OLur!. OLmaz!.=>OLÂN Şe’ÂN’ım
YAŞAmamızın=>SEBEBi
Son-UÇ’u HİZMEt EDEBi
=>ALLAH ve RASÛLü İÇİN.. =>HASBî HİZMEt =>GARİBÂN’ım!.

celle celâlihu..
sallallahu aleyhi vesellem..


15.10.18 15:08.
brsbrsm..tktkterastekkemizzdcevLÂNn..


ZİKİR HAKk HALk’ına HİZMEt
FİKİR =>ZÂHiR BÂTıN AZMet
ŞÜKÜR =>HAMDin İLe>ELBet
SABIR>HAKk’a HAYR’a HİZMEt!.



Resim
Gariban yazdı: Resim

Es Selâm Hocam,
Bizim “Şeriat Tarikat Mârifet Hakikat” çevirimiz Washington'da yayınlanan bir mistik kitaba referans olarak girmiş.
Dörtlü sistemi açıklarken bizim siteye değinmiş.

Veysel Karanî çevirimizde Boston Üniversitesindeki bir doktora tezine referans olmuş.
Siteden faydalananlar oluyor demek ki çok şükür.
Ve’s Selâm..
garibAN..

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Gönderilme zamanı: 07 Ara 2018, 17:39
gönderen Gariban
Sinan'ın Mihrimah'ı, Ve Eş Şemsu Ve El Kameru,
Celâliyet-Cemâliyet, Kamerde yanan Şemsin Nuru,
Basit bir aşk öyküsü değil, halkın dilinde dolaşan,
Resûl-ALLAH'a âyettir, Her AN âlemler zuhuru...

garibAN
07.12.2018 S-P-R'da


Günümüzde halkın arasında bir söylentidir dolaşır, Mihrimah Sultan Kanuni Sultan Süleyman'ın kızıdır. Kızına bu adı Kanuni Sultan Süleyman vermiştir. Söylentiye göre Mihrimah Sultan'a Mimar Sinan taliptir ama kızı babası başka bir kişiyle evlendirir ve Mimar Sinan bu aşkı kalbinde saklayıp sanatına yansıtır. Bu Mihrimah Sultan Câmilerini Mihrimah Sultan adına yapar. Üsküdar ve Edirnekapı'da bir birine bakan iki câmi ve külliye yapar. Mihr kelimesi Farsça Güneş ve Mah ise kamer anlamına gelmektedir.

21 Martta bu câmilerin arasında bulunan bir kişi bir câminin arkasından güneş batarken diğerinde ayın doğduğunu görür. Bu özel hesapla yapılmıştır. Mimar Sinan hakkında söylenen bu söylentiye baktığımızda buradan garibçene gördüğüm şey aslında şu âyetlerdir:



وَمِنْ آيَاتِهِ اللَّيْلُ وَالنَّهَارُ وَالشَّمْسُ وَالْقَمَرُ لَا تَسْجُدُوا لِلشَّمْسِ وَلَا لِلْقَمَرِ وَاسْجُدُوا لِلَّهِ الَّذِي خَلَقَهُنَّ إِن كُنتُمْ إِيَّاهُ تَعْبُدُونَ ﴿٣٧﴾
"Ve min âyâtihi'l- leylu ven nehâru ve'ş- şemsu vel kameru, lâ tescudû liş şemsi ve lâ li'l- kameri vescudû lillâhillezî halakahunne in kuntum iyyâhu ta’budûn (ta’budûne)." (SECDE ÂYETİ)

1. ve min : ve den
2. âyâti-hi : onun âyetleri
3. el leylu : gece
4. ve en nehâru : ve gündüz
5. ve eş şemsu : ve güneş
6. ve el kameru : ve ay
7. lâ tescudû : secde etmeyin
8. li eş şemsi : güneşe
9. ve lâ : ve değil
10. li el kameri : aya
11. vescudû : ve secde edin
12. li allâhi : Allah'a
13. ellezî : ki o
14. halaka-hunne : onları (ikisini) yarattı
15. in : eğer
16. kuntum : siz oldunuz
17. iyyâ-hu : yalnız, sadece ona
18. ta'budûne : kul olursunuz

"Gece ve gündüz, Güneş ve Ay, Allah’ın âyetlerindendir. Güneş’e ve Ay’a secde etmeyin. Eğer sadece O’na (Allah’a) kul olduysanız, onları yaratan Allah’a secde edin." Fussilet Suresi 37.âyet.

الشَّمْسُ وَالْقَمَرُ بِحُسْبَانٍ ﴿٥﴾
Eş şemsu vel kameru bi husbân (husbânin).

1. eş şemsu : güneş
2. ve el kameru : ve kamer, ay
3. bi : ile
4. husbânin : hesaplar

"Güneş ve Ay (yaratılışları ve yörüngelerindeki hareketleri), (astrofizik) hesaplarladır (hassas dengelerle dizayn edilmiştir)."
[Rahmân Sûresi 5.âyet]

İki caminin Güneş ve ayın altlarında bulunması, ve bunun gece ve gündüzün geçiş arafında bulunması Fussilet Sûresindeki âyeti insana hatırlatır. Güneş'te Ay'da gece ve gündüz de Allah (c.c.)'ın âyetlerindendir ikili sistemdir. Celâliyet -Cemâliyet tecellîleridir. Celâliyetin yangını cemâliyetten tecellî ederken soğur itidâlle gelir. "Bunlara secde etmeyin ALLAH'a secde edin" diye de altlarında câmiler vardır. Bu ANı yaşasak ve 21 Mart'ta orada olsaydım herhalde secde âyeti manzarası görmüş gibi olup yere kapanırdım. Mimar Sinan bu âyeti gönlündeki Rahmâniyet ve Rahîmiyeti oraya işlemiş âdeta. Câmilerin içinde bulunan yuvarlak levhalara hatla koyulmuş ALLAH ve Muhammed (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) yazıları ise Güneş ile Ayın câmiler içinde oluşudur. Câmiler mü'minlerin kalbidir. Onların kalplerinde RESÛL-ALLAH vardır. Mimar Sinan sanki burada Rahmân Sûresi 5.âyette Güneş ve Ay hesaplarladır ve bende bu hesaplara dayalı bunu sembolik yaptım buyrun sizde bu ayetleri görün demektedir. Gönlümce..
Es Selâm ve Sevgiyle..
garibAN


Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Gönderilme zamanı: 09 Ara 2018, 00:09
gönderen Hilmi
Garibancan

Tarihçilerin anlatımına göre halk arasında anlatılan ve Mimar Sinan ile Mihrimah Sultan’a atfedilen bu hikayenin doğru olması mümkün değildir. Saraydaki katı harem-salamlık ayrımından dolayı Mimar Sinan’ın değil Mihramah Sultan’a aşık olması onu görmesi bile mümkün değildir. Öte yandan Osmanlı devlet adabı gereği bir mimarın padişah kazına talib olması mümkün değildir, Osmanlı devlet terbiyesine uymaz. Ayrıca Mimar Sinan mimarbaşı olduğunda 45-50 yaşındaydı, Mihrimah Sultan çok daha genç olmalıdır. Son olarak hayatını, imparatorluğun dört bir yanında inşa faaliyetleriyle geçiren Mimar Sinan kaç defa Saraya gelecek, ne kadar kalacak da kimi görecek.

Bu hikayeye yukarıdaki ayet ışığında değişik yaklaşımını çok beğendim. Allah ilmini artırsın Garibancan.

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Gönderilme zamanı: 10 Ara 2018, 00:14
gönderen Gariban
Hilmicanım bilgi için Allah razı olsun, Mimar Sinan gibi nice ER gibi ERlerin gönlünde Kur'ÂN'ın ve Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in merkez olduğunu bildiğimiz için bu İZ BİZi doğru adrese çeker gördürür inşâeALLAH.
Es Selâm ve Sevgiyle..
garibAN