SEKİZ KÖŞE ZEVKLERim

Konu başlıkları sadece Kul İhvani'ye aittir.
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SEKİZ KÖŞE ZEVKLERim

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


DÂVA>DÂiM YüCe ALLAH’ın
->DÂVeti ->RASuLULLAH’ın
->HiMMet Hakkı >ÂLİŞÂH’ın
->DUÂ ->KULu ABDuLLAH’ın!.


celle celâlihu
sallallahu aleyhi vesellem
kerremallahu vechehu…


ZEVK 7563

İnsÂN AKLı ->ÇıRıLÇıPLak DOĞar ->DeRtLer DÜNYâ-Sı-nda
KÂR-ü-BeLÂ ->ÇiLLe ÇÖLü ->MecNÛN’una ->LEYyLÂ-Sı-nda

MuhaMMedî MuhaBBetten
MuhaMMedî MeRHaMetten

MuhaMMedî ->DOST DUÂsı ->ZamÂNın ->ZEMZEM TASI-nda!.


12.04. 16. 05:45
brsbrsm.. tktktrstkkmdcvlÂNnn..


KORKu ->KURakLık RüYÂsı
UMUT->YÂR YAĞmuRu TASı
RESûLuLLAH GÜL DİLi-nden
SEKiZ KÖŞe >“DOStt DU”sı!.


Resim

MUHAMMEDî CEMMü'L- DUÂ..

Ebû Ümâme radıyallahu anh şöyle dedi: “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem birçok dua okudu, fakat biz ondan hiçbir şey ezberleyemedik. Bunun üzerine:“Yâ Resûlallah! Pek çok duâ okudunuz, biz onları ezberleyemedik!” dedik. O zaman Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu: “O duâların hepsini içine alan bir duâyı size öğreteyim mi? Şöyle deyiniz:


Resim

Türkçe Okunuşu: “Allâhümme innî es’elüke min hayri mâ seeleke minhu nebiyyüke Muhammedün sallallahu aleyhi ve sellem. Ve eûzü bike min şerri mesteâzeke minhü nebiyyüke Muhammedün sallallahu aleyhi ve sellem. Ve ente’l- müsteân, ve aleyke’l- belâğ, ve lâ havle velâ kuvvete illâ billâh”
Anlamı: “ALLAHım! Peygamber’in MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’in senden dilediği hayırları ben de dilerim. Peygamber’in MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem’in sana sığındığı şerlerden biz de sana sığınırız. Yardım ancak senden beklenir. İnsanı dünya ve âhirette muradına ulaştıracak sensin. Günahtan kaçacak güç, ibadet edecek kuvvet ancak ALLAH’ın yardımıyla kazanılabilir.”
(Tirmizî, Daavât 89)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SEKİZ KÖŞE ZEVKLERim

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

HaKK Dostların DİLekLeri
DİLe DÖKer GerÇEKLeri
TeVHiD TeCELLÎ Ettikçe
>AÇar ÇİLLE ÇiÇeKLeri!..


ZEVK 7666

TeŞeHHüD İKRÂR CeNNeti.. TEVHiD İNKÂR İLÂCıdır
ERLere >CihÂN CiHÂDı.. ->NiSÂya MeBRÛR HACıdır

Yuta BİLmek KiBRi KİNi
>İSLÂM İSTiKâMet DÎNi

TeSLim OLmak ->İsLÂM OLmak.. YAŞAmanın AMACıdır!.


26.06.16 17:31
voiciistnbL..kozyatğıalprvhd..


TeŞeHHüD: Şehâdet getirmek. Şâhidlik. Bir şeyin doğruluğuna inanmak. ALLAH’ı şu hayatta yaşarken TEK-BİR lemek..

Mikdad İbnu’l-Esved radıyallahu anh şöyle demiştir:
“Yâ Rasûlullah! Ben küffardan bir adama rastlasam ve aramızda mukatele/savaş çıksa. O kılıcıyla vurup elimin birini kesip atsa. Sonra adam (sıkışıp) bana karşı bir ağaca sığınsa ve:
“Allah için Müslüman oldum!” dese, bu sözünden sonra ben onu öldürebilir miyim?” Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Hayır! Sakın onu öldürme” buyurdu.
Ben ısrar ettim:“Ama Yâ Rasûlullah! O benim bir elimi kesti ve sonra Müslüman olduğunu söyledi!” dedim.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Hayır! Sakın onu öldürme, eğer öldürürsen, o adam, sen onu öldürmezden önceki senin makamındadır ve sen de, onun söylediği kelimeyi söylemezden önceki durumunda olursun!.” buyurdu.”

(Buharî, Diyat 1, Megazî 11; Müslim, İman 155, (95); Ebu Davud, Cihad 104, (2644).

Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: “Yâ Rasûlullah!” dedim, “Cihâdı amellerin en faziletlisi görüyoruz, biz de (kadınlar) cihâd etmiyelim mi?”
Şu cevabı verdi: “Ancak, cihâdın en efdal ve en güzeli Hacc-ı Mebrûrdur. Sonra şehirde kalmaktır.”
Hz. Aişe der ki: “Bunu işittikten sonra haccı hiç bırakmadım.”

(Buhârî, Hacc 4, Cezâu's-Sayd 26, Cihâd 1; Nesâî, Hacc 4, (5, 113).

Mebrûr: Hayırlı. Makbul. Beğenilmiş. Sadık olmakla makbule geçmiş olan.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SEKİZ KÖŞE ZEVKLERim

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim İŞte HAYyat!.

AKıL KİLİt >NAKL ANAhtar
AŞKı AÇANsa ->YEDuLLAH
ÖMüR KÜRREside ->NE Var
HER NEFES YAŞAr ABDuLLAH!.


ZEVK 5471

->KıRKa KATladı ->KaDERim.. ->KıRK BOĞum BOĞaz NE DERim!
“OLsun!. OLmasın!” a DÜŞtüm! ->OL-AN Hükm-ü HaKK SEVerim!
-> İÇİMdeki ->ÇILGIN ÇOCUK!.. -> d e v r -i ÂLEM G E C E sinde!..
->GÖZlerimden YAĞan ->YAĞmur!.. ->DÖKülen ATEŞ >KADERim!..

-
30.06.13 22:01
brsbrs..dvr-iâlemm…



UÇtan UCa-> NEŞE-KEDER
ÖMÜR DEdğim ->ÖRDüğüm
bEN NELer YAŞAdm ->NELeR
OLSun! OLMasın. GÖRDüğüm!.


Resim


إِنَّ الَّذِينَ يُبَايِعُونَكَ إِنَّمَا يُبَايِعُونَ اللَّهَ يَدُ اللَّهِ فَوْقَ أَيْدِيهِمْ فَمَن نَّكَثَ فَإِنَّمَا يَنكُثُ عَلَى نَفْسِهِ وَمَنْ أَوْفَى بِمَا عَاهَدَ عَلَيْهُ اللَّهَ فَسَيُؤْتِيهِ أَجْرًا عَظِيمًا
Resim---"İnnellezîne yubâyiûneke innemâ yubâyiûnallâh (yubâyiûnallâhe), yedullâhi fevka eydîhim, fe men nekese fe innemâ yenkusu alâ nefsihî, ve men evfâ bi mâ âhede aleyhullâhe fe se yu’tîhi ecren azîmâ (azîmen).: Muhakkak ki onlar, sana tâbî oldukları zaman Allah’a tâbî olurlar. Onların ellerinin üzerinde (Allah senin bütün vücudunda tecelli ettiği için ellerinde de tecelli etmiş olduğundan) Allah’ın eli vardır. Bundan sonra kim (ahdini) bozarsa, o taktirde sadece kendi nefsi aleyhine bozar (Allah’a verdiği yeminleri, ahdleri yerine getirmediği için derecesini nakısa düşürür). Ve kim de Allah’a olan ahdlerine vefa ederse (yeminini, misakini ve ahdini yerine getirirse), o zaman ona en büyük mükâfat (ecir) verilecektir (cennet saadetine ve dünya saadetine erdirilecektir).”
(Fetih 48/10)

HAK nedir?. BÂTIL nedir?. Nerede, ne zaman ve hangi HÂLde HAK veya BÂTILdır?!.
İmtihân nedir?. Fitne nedir?. "OLsun!" nedir? "OLmasın!" nedir? "OLÂN!" nedir?.
Hükm-ü HAKK nedir?. ÇiLLe nedir?.. Çeken kimdir?. Çektiren kimdir?.
BİZBİR-İZ NaHNu-su NEdir!.

İŞte, gerçek HaKk ERENlerin ELi ->EhL-i Beyt aleyhumusselâm’ın ELi -> Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ELiyle ->YEDuLLAH’a ALLAHın ELİNe ULaŞan, aklen anlatabilmek ve diğer kişileşmiş, şirketleşmiş, köksüz vekuru içi boş kabuk kalmış tarikatçılıklardan ayırabilmek için MuhaMMedî Tasavvuf dediğimiz;


MuhaMMedî İLim
MuhaMMedî Edeb
MuhaMMedî İrfân
MuhaMMedî Erkânın Sırat-ı Mustakîm Hakk YOLu budur inşâeaLLAHu TeÂLÂ..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SEKİZ KÖŞE ZEVKLERim

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

MUSÂ OL!up HIZIR’ın BUL
SADAKAtın SABRı MAKBUL
->HÂL-i HAZIR->HAZİNEsi
“CÂNında>CÂNÂNın”a>KUL!.
Aleyhumusselâm..

ZEVK 8200

YEDi RENK NEFS ->Şu BEDENde... ASHÂB-ı KEHF ->GöNüL GÂRı
->İMKÂNLa >İMTİHÂN ->KULLuk… ->Şu ÂLEM ->KITMÎR DİYÂRı
EMMÂREsin ->LEVVÂMEsin
MÜLHİME ->MUTMÂİNNEsin
RÂZİYYEsin ->MERZİYYEsin
NEFS-i SÂFİYYE --->SÎNEsin
BİLip –>BULup –>OLup ->YAŞA!. ->CÂNda>CÂNÂN ->NÂZLı YÂRı!.


13.06.17 16:39
brsbrsmm.. tktktrstkkmdzmÂNn..HaCRrirfÂN>ALmanya..



Resim

Muhammedî ŞUURu BİLerek İLİMle Muhammedî MeZHeBte,
Muhammedî NûRu BULarak EDEBle Muhammedî MeSLeKte,
Muhammedî SüRûRda OLarak İRFANla Muhammedî MeŞReBte,
Muhammedî O-NûRu YAŞAyarak ERKANla Muhammedî MeRCİ’de Şehâdet Eri İMTİHANındayız

ALLAH celle celâluhu RIZA ister KULundan.
RIZA ise Vuslât SILAmızdır.
SALL Hedefimizdir.
SALLavât ->TESLİMİYYET SELL-imizdir Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e..
SALLât ->İSTİKAMET SALL-ımızdır ALLAH celle celâluhu’ya..
SALL.. SILA YOLUnda NaZZ ve NiYaZZdı..
SALL.. Her NeFeS Hazır Nazır NAMAZZdı..
SALL..
Söz ->Sohbet ->ZeVKti ->HaZZdı..

Sen de GeL ->Mukaddes, Muhterem, Mükemmel, Muhteşem, Muazzam, Mübârek ve Müşfik MUHAMMEDî MaVeRâ'ya;
BeDeL-siz
KıYaS-sız,
ŞART-sız,
SeBeB-siz, ÇırıLçıpLak, Tertemiz ve TekLifsiz daL!. ->İnşâe ALLAHu TeÂLÂ!.


Resim

NEFS, bu ÂLEMde KULLUK İmtihÂNında-aklı olan tek yaratıktır.
Süngerimsi (emici-uyucu-değişken-delişmen-izâfî-iğreti) yapıda olduğundan kendi nefsanî özellikleri yanında hayvanî ve şeytânî vasıflara da kapısı açıktır. Zâten bu Kapı İmkÂNla İmtihÂNda KULLUK KAPIsıdır..
Elbette ki aynı zamanda ve diğer KAPIsı MuhaMMedî ve Rahmânî vasıflara da açıktır...

Nefs:
1-) Hidâyet üzeredir: Sâdıktır, âdildir.
2-) Gaflet üzeredir: Cenâbettir, zavallıdır.
3-) Cehâlet üzeredir: Ahmaktır, zâlimdir.
4-) Dâlâlet üzeredir: Sapıktır, hâindir, ölüdür.


AKIL, NEFSin hayat nakti (parası) dır. Hayra ya da şerre harcayabilir. NEFS kendini meşgul etmeyeni meşgul eder. Oyuna dalan bir çocuk gibi zaman ve mekanı unutur dalar gider..
NEFSin tıpkı bir çocuk büyütür gibi kemâlât-Gelişim aşamaları 7'li sistemdedir. Ancak sarmal ve zarf hâli ilginçtir.

Nefs : ALLAHÜ ZÜ'L-CELÂL'e, Bezm-i Elest’te vermiş olduğu Kulluk-Abdullahlık Ahdullahını/antlaşmasını, bu DÜNya Âleminde kendisine verilen İmkÂNlar içinde İmtihÂNla isbatlamakla emrolunmuş ve Emrullah nefse KeLÂmullah ve Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemle bildirilmiş ve enine boyuna anlatılmıştır..
Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem Kur'ÂN-ı Kerîm'le teşrif buyurarak Mükemmel, Mükerrem, Muhterem ve Mübârek bir Örnek-i Mutlak olarak, bizzât yaşayarak, tatbikatını yıllarca yaparak nefslerimize imtihÂNı nasıl başaracağımızı göstermiştir.
Ancak fitraten NEFSin; ilâhî düzende, Muradullah olan Rızaullah'ı bulmasının, kıldan ince kılıçtan keskin sırlar (sırat) üzerinde yürüyen tel canbazı gibi zor bir işi olduğu da açık ve seçiktir.
NEFSin İÇ yüzü, görevi gereği DIŞ dünyaya dönüktür.
Aslında ÖZü ise ALLAH'a dönüktür... ve RABBu’l- Âlemin Özünün Özünde şahdamarından da AKRABa/Yakîndir..


وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---“Ve lekad halakne’l- insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh (nefsuhu), ve nahnu AKREBu ileyhi min habli’l- verîdi : Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha YAKINız.” (Kaf 50/16)



ResimKul İhvÂNi
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SEKİZ KÖŞE ZEVKLERim

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

RasûLuLLAH ->ALLAHtır YÂR
->İŞin BAŞı ->KuL İhvÂNim
EBDÂL-EBRÂR-AHYÂR-AHRÂR
->KÖŞE TAŞı->KuL İhvÂNim!.


EZELden -->ELi ZiLLiyİZ
MUHİte MeRKeZ MiLLiyİZ
>MuhaMMedî MeLÂMiyİZ
KULuna >Kur'ÂN DİLLiyİZ..


ZEVK 8007

NEBîLere BeDeL ->EBDÂL.. -->NÂiM Ni’meti>EBRÂRın
RaSÛLULLAH AHLÂKıyLa -->HAYRın Zimmeti AHYÂRın
EL VELÎ ELi VeLiYyuLLAH
EHL-i BEYt ELLi EHLULLAH
KORKusuz HÜZÜNsüz HÜRLer ->EREN Himmeti AHRÂRın..


celle celâlihu..
sallallahu aleyhi vesellem..
kaddesallahu sırrahu…


27.02.17 03:04
brsbrsm tktktkkmdtkLkvedeçLLçÖLümdhcrÂN..




DÖRt ÂLEMin->BAHt-ı YARı
ŞE’ÂNuLLAH -->ŞEHSUVARı
Resim EBDÂL-EBRÂR
Resim AHYÂR-AHRâR
->AŞK ÂLEMin ->ANAHTARı!.


EBDÂL-Lar: En Bedel olanlar, tebdil olanlar. Büdelâlar. AŞK u CEZBe Ehlidirler.
EBRÂR-Lar: En İyi Olanlar, özü-sözü dosdoğrular.. Birr u Takvâ, ZüHD ü TaKVâ Ehlidirler.
AHYÂR-Lar: En Hayırlılar, En zor yolun Rehberleri. SıDK u HuŞû Ehlidirler.
AHRÂR-Lar: En HüRRler, halka karşı fütursuzlar. HaVF u RECÂ Ehlidirler..



Resim

EBDÂL-Lar: En Bedel olanlar, tebdil olanlar. Büdelâlar. AŞK u CEZBe Ehlidirler.

Ebdâlların ahlâkî ve mânevî kişilikleri hakkında söylenenler, her Müslümanda bulunması gerekli vasıflardır. Buna göre ebdâllar, bütün insanlara karşı iyi, kendilerine kötü muamele edenleri bağışlayan, kaza ve kadere gönül hoşnutluğuyla boyun eğen, haramlardan kaçan, ibâdetlerini ihlâs ve samimiyetle yerine getiren, sevgi, şefkat ve ahlâkî vasıflarla donanmış kişilerdir.
Maneviyat büyüklerinden bir kısmına, bedel kelimesinden türeyen ebdâl denir. “Üçler-Yediler-Kırklar” Ebdâl Tâifesindendir..

Bedel: Bir şeyin yerine verilen ve yerini tutan şey. İvâz..
Tebdil: Değiştirmek. Tağyir etmek. Bir şeyi başka bir hâle veya şeye değiştirmek.
EBDÂL: (Bedil veya Bedel. c.) Evliyâdan, ziyâde nuraniyyet kazanmış olanlar. Evliyâ zümresinden bir cemâat. Arapçada halkın lüzumlu işlerinin tasarrufuna memur bir cemâata denir. Mâsivâ alâkasından mücerred ve Cenâb-ı Hakk'ın muhabbetinde fâni ve müstağrak olan zâtlar..
B-D-L: LutfuLLAH daîmiyyeti BiLE-liğidir..


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Bu ümmet içerisinde kırk kişi İbrahim Meşrebi üzerinde, yedi kişi Musa meşrebi üzerinde, bir kişi de Muhammed Meşrebi üzerinde bulunur. Bunlar mertebelerine göre insanların efendisidir.” buyurdu.
(İmam Ahmed b. Hanbel’in "Kitabu’z Zühd"ünde sahih, hatta mütevâtir olarak belirtilmektedir. Ayrıca bk. Süleyman Ateş, ‘Sülemi ve Tasavvufi Tefsiri’, İstanbul, 1969, s. 200)


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Halkın içinde üç yüz kişi Âdem’in kalbi üzere/meşrebi üzerindedir, kırk kişi Musa’nın meşrebi üzerindedir, yedi kişi İbrahim’in meşrebi üzerindedir, beş kişi Cebrail’in meşrebi üzerindedir, üç kişi Mikail’in meşrebi üzerindedir; bir kişi de İsrâfil’in meşrebi üzerindedir.” buyurdu.
(Aclunî, Keşfu’l-hâfâ, 1/26; Suyutî, el-Havî li’l-fetavî, 2/298)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Bu ümmetin Ebdâlleri otuzdur. Hepsi de Halilu’r-Rahman gibidir (yani ALLAH’a olan sevgi ve dostluğunda çok samimidirler). Her ne zaman onlardan biri ölse, ALLAH onun yerine bir başkasını getirir.” buyurdu.
(Nûreddin el-Heysemî, Mecmau’z- zevâid, 10/62)

Resim---İmam Ali kerremâllahu vechehu, Irak’ta iken, bir gün yanında Şam halkından bahsedildi. Bazıları, onları lânetlemesini istediler. Bunun üzerine İmam Ali kerremâllahu vechehu, Resûlüllah (aleyhisselâm)’tan şunları işittiğini söyledi: “Ebdâller kırk kişi olup Şam’da ikamet ederler. Onlar sayesinde yağmur yağar, onlar sayesinde düşmana karşı zafer kazanılır ve onlar sayesinde Şam halkından azap uzaklaştırılır.” buyurdu.
(İmam Ahmed b. Hanbel , Müsned, 1/112)

Resim---Şurayh b. Ubeyd el-Hımsî şöyle demiştir: “İmam Ali kerremâllahu vechehu, Irak'ta iken yanında Şam ehlinden bahsedildi. Ona: "Ey mü’minlerin emiri! Onlara lânet et!" denilince şu
cevâbı verdi: “Hayır! Ben Rasûlullâhın (aleyhisselâm) şöyle buyurduğunu işittim: "Abdâl kırk kişidir ve Şam'da bulunurlar. İçlerinden birisi öldüğünde ALLAH onun yerine bir başkasını koyar. Yağmura onlar vasıtasıyla kavuşulur, düşmanlara onlar vasıtasıyla galip gelinir, onlar vesilesiyle Şam ehlinden belâ (başka bir rivâyette azab), uzak tutulur."
Şurayh'tan diğer bir rivâyette bu son kısım: "Yer ehlinden belâ ve boğulma onların (duaları) sebebi ile kaldırılır" buyurulmuştur.

(İ.Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, Tahk. Muhammed Abdulkâdir Atâ, Dâru'l-Kütübi'l-İlmiyye, Beyrut 2008, c. I, s. 320 (hadis no: 908)


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Ebdâl Şam'da bulunur. Kırk kişidirler. Bunlar yüzünden yağmur görürsünüz. Bunlar yüzünden düşmana galip gelirsiniz. Bunlar yüzünden arzın batmasından, sizlere belâ gelmesinden kurtulursunuz.” buyurdu.
(Ahmed Ziyâuddin Gümüşhanevî, Ramuz El-Ehadis, 95/6 Râvi: Hz. Ali kerremâllahu vechehu)


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Ümmetimin Ebdâlı Cennete amelleriyle girmez. Lâkin onlar, ALLAH'ın rahmeti, nefislerinin cömertliği, göğüslerinin (gönüllerinin) selâmeti ve bütün Müslümanlara merhametleri sebebiyle girerler.” buyurdu..
(Ahmed Ziyâuddin Gümüşhanevî, Ramuz El-Ehadis, 110/5, Râvi: Hz. Ebû Said radiyallahu anhu)


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Bu ümmet içinde Ebdâllar otuz kişidir. Bunların kalbleri İbrahim (aleyhisselâm)'ın kalbi gibidir. Onlardan biri vefât edince ALLAHü Teâlâ, onun yerini başka biriyle doldurur.” buyurdu.
(Ahmed Ziyâuddin Gümüşhanevî, Ramuz El-Ehadis, 187/4, Râvi: Ubâde İbni Samit radiyallahu anhu)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Ümmetimde Ebdâller otuzdur. Dünya onlar sayesinde ayakta durur. Yine onlar sayesinde yağmur yağdırılır. Ve ALLAH Teâlâ’nın yardımı, onlar sâyesinde gelir.” buyurdu.
(Ahmed Ziyâuddin Gümüşhanevî, Ramuz El-Ehadis, 187/5, Râvi: Ubâde İbni Samit radiyallahu anhu)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Ebdâllar Şamdadırlar. Kırk kişidirler. Biri vefât ettiğinde ALLAH Teâlâ onun yerine başkasını getirir. Onlar sayesinde yağmur yağdırılır, düşmanlara karşı galip gelinir ve yine onlar sayesinde Şam ehlinden azab kaldırılır.” buyurdu.
(Ahmed Ziyâuddin Gümüşhanevî, Ramuz El-Ehadis, 187/6 Râvi: Hz. Ali kerremâllahu vechehu)


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Ebdâllar kırk erkek, kırk da kadındır. Bunlardan bir erkek vefât ettiğinde, ALLAH Teâlâ onun yerine bir erkek ve kadın vefât ettiğinde de ALLAH Teâlâ onun yerine bir kadın getirir.” buyurdu.
(Ahmed Ziyâuddin Gümüşhanevî, Ramuz El-Ehadis, 187/7, Râvi: Hz. Enes radiyallahu anhu)]


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Ebdâllar Şam ehlindendir. Onların sâyesinde yardım görülür; ve onlar sâyesinde rızıklanılır.” buyurdu.
(Ahmed Ziyâuddin Gümüşhanevî, Ramuz El-Ehadis, 187/8, Râvi: Avf İbni Mâlik radiyallahu anhu)]


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Ebdâllar altmış kişidir. Onlar sözü çok derinleştirmezler. Bid'at sahibi değildirler. Batıl ve günah sözlere dalmazlar. Ve ucub sahibi (kendini beğenmiş) de değildirler. Onlar nail oldukları bu dereceye çok namaz kılmak, çok oruç tutmak ve sadaka vermekle ulaşmamışlardır; lâkin nefislerinin cömertliği, kalblerinin selâmeti/gönüllerinin paklığı, yöneticilerine/insanlara yaptıkları nasihatler sâyesinde elde etmişlerdir. Ey Ali! Onlar ümmetimin içinde kibrit-i ahmerden daha azdır.” buyurdu.
(Ahmed Ziyâuddin Gümüşhanevî, Ramuz El-Ehadis, 187/9 Râvi: Hz. Ali kerremâllahu vechehu)]


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Üç şey bir kimsede bulunursa o kimse Ebdâller/kırklardandır. Ki dünya ve dünya halkının kivâmı onlarladır (onların yüzü suyu hürmetine yaşarlar): Kazaya rizâ, ALLAH’ın haram ettiği şeye sabır etmek, ALLAH’ın hakkından ötürü gazab etmek/Nefsin için pireye bile kızmayacaksın.” buyurdu.
(Ahmed Ziyâuddin Gümüşhanevî, Ramuz El-Ehadis, 264/1, Râvi: Muaz radiyallahu anhu)]



Resim

EBRÂR-Lar: En Birr Olanalar, özü-sözü dosdoğrular, en İYİler… Birr u Takvâ, ZüHD ü TaKVâ Ehlidirler.

BiRR: Temizlik. Günahtan çekinmek. Takvâ. İn'âm ve ihsan etme. * Amel-i sâlih, iyi amel. Koyunu sevketmek. Gönül, kalb.
BeRR: (c.: Ebrâr) Va'dinde sâdık. Sözünde duran. Muhsin. Keremkâr. Nimetleri herkese, umuma ihsan eden. Gerçeklik, sıdk. Susuz, kuru yerler. Toprak. Yeryüzü, yer.
EBRÂR: (Berr. c.) Özü sözü doğru olanlar, hamiyetliler. Sâdıklar. İyiler.

ALLAHu zü’L- CeLÂL Kur'ÂN-ı Kerîmde;


رَّبَّنَا إِنَّنَا سَمِعْنَا مُنَادِيًا يُنَادِي لِلإِيمَانِ أَنْ آمِنُواْ بِرَبِّكُمْ فَآمَنَّا رَبَّنَا فَاغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَكَفِّرْ عَنَّا سَيِّئَاتِنَا وَتَوَفَّنَا مَعَ الأبْرَارِ
Resim ---Rabbenâ innenâ semi’nâ munâdiyen yunâdî li’-l îmâni en âminû bi rabbikum fe âmennâ, rabbenâ fagfir lenâ zunûbenâ ve keffir annâ seyyiâtinâ ve teveffenâ mea’l- EBRÂR (ebrâri): Rabbimiz! Muhakkak ki biz, “Rabbiniz’e imân edin” diye îmâna davet eden davetçiyi işittik, böylece îmân ettik. Rabbimiz artık bizim günahlarımızı mağfiret et, seyyiatlarımızı ört ve bizi ebrâr olan (RABBın'a ulaşan ve veli olan cennetlik) kullarınla beraber vefât ettir.”
(ÂL-i İmrân 3/193)

لَكِنِ الَّذِينَ اتَّقَوْاْ رَبَّهُمْ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا نُزُلاً مِّنْ عِندِ اللّهِ وَمَا عِندَ اللّهِ خَيْرٌ لِّلأَبْرَارِ
Resim ---Lâkinillezînettekav rabbehum lehum cennâtun tecrî min tahtihâ’l- enhâru hâlidîne fîhâ nuzulen min indillâh (indillâhi), ve mâ indallâhi hayrun li’l- EBRÂR (ebrâri): Fakat Rab'lerine karşı takvâ sahibi olanlar...Onlar için altlarından nehirler akan, içinde ebediyen kalacakları cennetler, Allah tarafından ziyâfet sofraları vardır.Ve Allah’ın katında olan şeyler, ebrâr kullar için daha hayırlıdır.”
(ÂL-i İmrân 3/198)

إِنَّ الْأَبْرَارَ يَشْرَبُونَ مِن كَأْسٍ كَانَ مِزَاجُهَا كَافُورًا
Resim ---İnne’l- EBRÂRa yeşrebûne min ke’sin kâne mizâcuhâ kâfûrâ (kâfûren):
Muhakkak ki ebrâr olanlar, içinde kâfur bulunan kadehlerden içecekler.”
(İnsân 76/5)

إِنَّ الْأَبْرَارَ لَفِي نَعِيمٍ
Resim ---İnne’l- EBRÂRe lefî naîm (naîmin): Muhakkak ki ebrar olanlar, elbette ni’metler içindedir.
(İnfitâr 82/13)

كَلَّا إِنَّ كِتَابَ الْأَبْرَارِ لَفِي عِلِّيِّينَ
Resim ---Kellâ inne kitâbe’l- EBRÂRi le fî illiyyîn (illiyyîne): Hayır, muhakkak ki ebrar olanların kitabları (kayıtları, hayat filmleri) elbette illiyyin’dedir”
(Mutaffifin 83/18)

إِنَّ الْأَبْرَارَ لَفِي نَعِيمٍ
Resim ---İnne’l- EBRÂRe le fî naîm (naîmi): Muhakkak ki ebrar olanlar, elbette ni’metler içindedir.”
(Mutaffifin 83/22)



Resim

AHYÂR-Lar: En Hayırlılar, En zor yolun Rehberleri. SıDK u HuŞû Ehlidirler.

Hayr: Meşru iş. Faydalı, nurlu ve sevâblı amel. Halkın rağbet ettiği akıl, ilim. İbâdet, adalet, ihsan, mal gibi ni’met. KuLun, enfüsündeki-ÖZündeki RuBubiyyet>Rusûliyyet BİZ BİR-İzliğini YAŞAmak Hakikkatı…
Hayru’l- Beşer: İnsanların en hayırlısı olan Hz. MuhaMMed aleyhisselâm.
Hayru’l- Beriyye: İnsanların en iyisi-seçkini olan Hz. MuhaMMed aleyhisselâm.
Hayru’l- Verâ: (Hayr-ül Enam) Halkın hayırlısı. Mahlukatın en hayırlısı olan Hz. MuhaMMed aleyhisselâm..
AHYÂR: EN Hayırlılar.


وَإِنَّهُمْ عِندَنَا لَمِنَ الْمُصْطَفَيْنَ الْأَخْيَارِ
Resim ---Ve innehum ındenâ le mine’l- mustafeyne’l- AHYÂR (ahyâri): Ve muhakkak ki onlar, katımızda, gerçekten "hayırlılardan ve seçilmişlerden"dir.”
(Sâd 38/47)

وَاذْكُرْ إِسْمَاعِيلَ وَالْيَسَعَ وَذَا الْكِفْلِ وَكُلٌّ مِّنْ الْأَخْيَارِ
Resim ---Vezkur ismâîle velyesea ve ze’l- kifl (kifli), ve kullun mine’l- AHYÂR (ahyâri): Ve İsmail (aleyhisselâm)’ı ve İlyas (aleyhisselâm)’ı ve Zülkifli (aleyhisselâm)’ı da zikret. Hepsi hayırlı olanlardandır.”
(Sâd 38/48)



Resim

AHRÂR-lar: En HüRRler, halka karşı fütursuzlar. Havf u Recâ Ehlidirler..

HüRR: Kimsenin baskısı, zorlaması olmadan meşru' dairede istediği gibi yaşayabilen. Esir veya köle olmayan. Serbest.
Hürriyyet: Serbestlik, hür oluş. Adalet kanununda ve te'dibte, başka hiç kimse, kimseye taarruz ve tahakküm etmemesi ve herkesin hukukunun meşru' olarak korunması, herkesin meşru' hareketlerinde tam serbest olması
AhRâR: (Hür. c.) EN Hürler. Esir veya köle olmayan kimseler. Silsilesinde esir veya köle bulunmayanlar. Hürriyetçiler.


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “ALLAHın öyle kulları vardır ki, onlar ne peygamberdir, ne de şehittirler ama, hem peygamberler, hem şehidler onlara gıbta etmektedirler. Kıyamet günü onlarin ALLAH katındaki makamları , bu gıbtaya sebeb olmaktadır.”
Bunun üzerine soruldu: “O bahtiyar kişiler kimlerdir?”
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Onlar, aralarında akrabalık ve birbirine mal verme konusu olmaksızın, ALLAH için birbirlerini severler. ALLAH'a and olsun ki onların yüzleri nurdur. Onlar NUR üzerindedirler. İnsanlar korktuğunda, onlar korkmazlar. İnsanlar üzülduğunde, onlar üzülmezler.
Haberiniz olsun ki, ALLAH dostları üzerinde hiçbir korku yoktur. Ve onlar üzülmeyeceklerdir de.....”
buyurdu.

(Ebu Davûd)]


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “ALLAH’ın öyle kulları vardır ki, peygamber olmadıkları, şehid olmadıkları halde, kıyamet günü ALLAH’ın katındaki dereceleri sebebiyle; peygamberler de, şehidler de onlara imrenirler. Bunlar öyle bir grup insanlardır ki, aralarında ne bir akrabalık ve ne de bir menfaat alış verişi olmadığı halde, sırf ALLAH rizâsı için birbirilerini severler. ALLAH’a kasem ederim ki; yüzleri nur kaplıdır ve kendileri nurdan bir minber üzerindedirler. İnsanlar korktukları zaman onlar korkmanzlar, insanlar mahzun oldukları zaman onlar mahzun olmazlar.” buyurdu.
(Ebû Davûd.. Gönül Erleri İstanbul Ve Anadolu Evliyaları 1992 Sabri Yılmaz C1/2 Giriş)]


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Mutlaka ALLAH’ın kullarından, nebilerin ve şehidlerin, kendilerine gıbta edecekleri kullar vardır.” Buyurunca, sahabeler tarafından denildi ki: Onlar kimlerdir Yâ Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, bize haber ver ki onları sevelim.”
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem onların bu isteği üzerine, şöyle buyurdu: “Onlar öyle bir topluluktur ki, aralarında mal (ticarî ilişki) ve akrabalık olmaksızın birbirlerini severler. Onların yüzleri nurdur. Nurdan minberler üzerindedirler. Halk korktuğu zaman korkmamayı sürdürürler. İnsanlar mahzun oldukları zaman onlar üzülmezler.”
buyurdu
ve sonra:

أَلا إِنَّ أَوْلِيَاء اللّهِ لاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ
Resim ---E lâ inne evlîyâallâhi lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn (yahzenûne): Muhakkak ki ALLAH’ın evliyasına (dostlarına), korku yoktur. Onlar, mahzun olmazlar, öyle değil”
(Yûnus 10/62) Âyetini okudu.”
(Tefsiru’l Kurani’l-Azîm II, 422; Hak Dini IV, 2731; Riyazu’s- Sâlihin s. 874)


Bu konuşmayı Ömer radiyallahu anhu’den de rivâyet olarak öğrenmekteyiz. Yani ALLAH dostlarının tanımının doğruluğunu farklı birçok kanattan tesdik etmekteyiz.
(Mecma‘ût-Tefâsîr (Lubâbu’t-Te’vîl) III, 267; Hak Dini IV, 2731; Tefsîru’l-Kurâni’l-Azîm, II, 422-423; III, 291 Nur Sûresi 35. âyeti tefsir edilirken, Nur üzerinde olan kimse hakkında: “kelâmı nurdur, ameli nurdur, medhali nurdur, mahrecleri nurdur, kıyamet gününde dönüşü nura cennetedir” açıklaması yapılır. Ayrca bk. Hak Dini IV, 2730; Yûnus, 64. âyeti ile ilgili olarak yüzleri nur, nurdan mimberler üzerinde olan mü’minlerden, ALLAH’ın evliyasından bahsedilmektedir.


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “ALLAH’ın veli kulları öyle kimselerdir ki, görüldükleri zaman ALLAH’ı hatırlatırlar” buyurdu.
(El-Hakim, İbn Abbas radiyallahu anhu’dan)


Resim---Enes İbnu Mâlik radiyallahu anh anlatiyor: "Halası Rubeyyi', bir genç kızın on dişini kırmıştı. Ondan affetmesini taleb ettiler, kabul etmediler; diyet teklif ettiler, bunu da kabul etmediler. Resûlullah aleyhisSalâtu vesselâm'e gittilerse de, kız tarafı kısas talebinde direndiler. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, bunun üzerine kısas emretti.
Enes İbnu'n-Nadr: "Rubeyyi'nin dişi kırılır mı? Hayır! Seni hak ile gönderen Zat-i Zu’l- Celâl'e yemin olsun, onun dişi kırılmaz!" dedi.
Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:
"ALLAH'ın öyle kulları var ki, (bir iş için) ALLAH'a yemin etse, ALLAH onu boş çevirmeyip dilediğini yerine getirerek yemininde hanis kılmaz" buyurdu.

(Buharî, Diyat 19, Sulh 8, Tefsir, Bakara 23, Tefsir, Mâide 6; Muslim, Kasame 24, (1675); Ebu Davud, Diyat 39, (4595); Nesaî, Kasame 16, (8, 27)
Hanis: Sinen, dönen.



>AŞK u CEZBe EBDÂLLARına HUu!
ZüHD ü TaKVâ EBRÂRLARına HUu!
>SıDK u HuŞû AHYÂRLAR ına HUu!
->Havf u Recâ AHRâRLaR ına HUu!.. celle celâlihu..


Resim


3. SALÂVÂT-I ŞERÎFEmİZ : İmâm-ı Alî kerremullahi vecheye ait salâvâtı şerîfe:


Resim

TÜRKÇESİ: Lebbeyke Allahümme Rabbiye ve sâ’deyke Resim Salâvâtu’llahi’l-Berri’r-Rahîm Ve’l-melâiketi’l-mukarrebîn Resim Ve’n- nebîyyine ve’s-sıddıkîne ve’ş-şühedâi ve’s-sâlihîn Resim Vemâ sebbiha leke min şey’in yâ Rabbe’l-âlemîne Resim Alâ seyyidinâ ve Mevlânâ Muhammedin ibni Abdillahi hâtemi’n- nebîyyîne Resim Ve Seyyidi’l-mürselîne ve imâmi’l-mûttâkîne Resim Ve Resûli Rabbü’l-âlemîne’ş-şâhidi’l-beşiri’d- dâi ileyke bi iznike es sirâce’l-münir Resim Ve aleyhi’s- salâtü ve’s- selâmû ve rahmetullahi ve berâkâtuhu.

MÂNÂSI:
“Emret (buyur) ALLAH’ım! Ve başim-gözüm üstüne (emret, saâdetle Senden mutluluk istiyorum), RABB’im, ALLAH’ım! İyilik ve merhamet dolu Salâvâtullahı, gözde (yakîn) meleklerin salâvâtı, peygamberlerin, sıddıkların, şehîdlerin, sâlihlerin; Ey âlemlerin RABBi Seni tesbih (ve tenzih) eden herşeyin salâvâtı, Efendimiz Abdullah oğlu Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’e, Hatemü’l-Enbiyâya (peygamberlerin sonuncusuna), peygamberlerin Efendisine, müttakîlerin (günâhlardan korunup ALLAH'a sığınanların) imâmına; âlemlerin RABBinin, şâhid ve müjdeci Resûlüne, Senin izninde Sana dâvet eden ve aydınlatan kandile (sayısız- sonsuz) selâm (sıla, salâvât, rahmet, istiğfâr, dua, ulaşım) olsun!”


Resim MMM MuHABBetLerimLe..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SEKİZ KÖŞE ZEVKLERim

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

hER GeCe AŞKk PENCEREmde
HIÇKIRIKLar=>HANÇEREmde
=>KORku-UMUt MAHŞERİmde
=>İkİ ARA ==>BiR DEREmde!.


ZEVK 8747

UMUtsuz KORku =>KÖRdüğüm.. UMUt VARsa =>ÇÖZüm ÇOKktur
HASsretten KORkup “AHh!.” ÇEKmek =>UMUta ATıLan =>OKktur
ES SEMİ’uL- BASîR ALLAH
KÜLLî ŞEYY’in KADîR ALLAH
BiR GüN YiNE =>GEL!.eceksin.. =>UMUtLuyum KORkum YOKktur!.
celle celâlihu..


03.03.18 06:18
brsbrsm..tktktkkmddtkLkkk..


TEKe TEKte TEKLiYORum
AŞKıma AŞKın EKLiYORum
=>"KIYAMet'in KIYAMı"nda
=>SIRat SIRtı BEKLiYORum..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SEKİZ KÖŞE ZEVKLERim

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Atan KALBim GiBi AToM
ŞEKiLLenmiş SEVgi AToM
KÜRRenin ASLen ANNesi
SEVene =>SEVgiLi AToM!.

MuRaDuLLAH HAKk’ın MutLak
KÜLLî ŞEYyi>YARAtAN HAKk
RESÛLuLLAH ÜMMeti OLup
Yüce ŞERef =>KULu OLmak
TERCih EDip =>BİLip-BULup
HALKa HAKk’ın YOLu OLmak!.


ZEVK 8860


AKL-ı SİLM SâHiBi İÇin =>ZEVk-i ZÂHİR ZERRE DÖNer
KÛN EMRinde NedEN NİÇin =>KÂiNÂttır KÜRRE DÖNer
MîM MAHŞERİnin SÜRÛRu
KÜLLî ŞEYy ALLAH’ın NÛRu
FİİLİn FÂİLi =>ALLAH =>DÖNer SONSUz KERRE DÖNer!.


26.05.18 05:10
brsbrsm..tktktrastkkmdeshrsyrÂNnn..


BEDEN ARZ RÛHum SEMÂsı
"YuSeBBiHu RAKSı"-ndaLar
CÂN-CÂNÂN-CihÂN CEM’ası
MUHiT MERKEZ AKSındaLar!.


Resim

MMM MuHABBetLerimLe..

Resim

ANLAt KuL İhvÂNim ANLAt
SUBHÂN SIRRIn SAÇar Gibi
AŞKın KANadı =>Kırk KANat
ARZ'dan =>ARŞ'a KAÇar Gibi
=>GÜL SIRRın SUNmak SANat
=>RABBıma =>ELin AÇar Gibi!.


KÜLLî ŞEYy'i YARatAN ->HAKk TeÂLÂ.:

اللَّهُ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ وَكِيلٌ
Resim---"Allahu hâliku kulli şey’in ve huve alâ kulli şey’in vekîl (vekîlun).: Allah, herşeyin Yaratıcısı’dır ve O, herşeye vekildir.” (Zümer 39/62 )

ذَلِكُمُ اللَّهُ رَبُّكُمْ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ لَّا إِلَهَ إِلَّا هُوَ فَأَنَّى تُؤْفَكُونَ
Resim---"Zâlikumullâhu rabbukum hâliku kulli şey’in lâ ilâhe illâ huve fe ennâ tu’fekûn (tu’fekûne).: İşte o Allah ki, sizin Rabbinizdir. Herşeyi Yaratan’dır. O’ndan başka İlâh yoktur. Öyleyse nasıl döndürülüyorsunuz?.” (Mümin 40/62)

ResimResim

BedENimi ->FiiLimi ->DÜŞÜNcemi YARatAN ->HAKk TeÂLÂ.:

ALLAHu Zü'l-Celâl: “Kâinâtı ben yarattım! Bedenini ben yarattım! Fiillerini ben yaratmaktayım! Düşüncelerinizi de ben yaratırım..” buyurmaktadır..

Zü'l-Celâli Ve'l- İkrâmü :
Resim

Sizi Yaratan BENim.:

وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ
Resim---“Ve mâ halaktu'l- cinne vel inse illâ li ya'budûni.: Ve Ben, insanları ve cinleri (başka bir şey için değil, sadece) Bana kul olsunlar diye yarattım.” (Zariyat, 51/56 )

FiiLLerinizi Yaratan BENim.:

وَاللَّهُ خَلَقَكُمْ وَمَا تَعْمَلُونَ
Resim---"Vallâhu halakakum ve mâ ta’melûn (ta’melûne).: Ve (oysaki) sizi de, yaptığınız şeyleri de Allah yarattı.” (Sâffat 37/96) (Zariyat, 51/56 )

فَلَمْ تَقْتُلُوهُمْ وَلَكِنَّ اللّهَ قَتَلَهُمْ وَمَا رَمَيْتَ إِذْ رَمَيْتَ وَلَكِنَّ اللّهَ رَمَى وَلِيُبْلِيَ الْمُؤْمِنِينَ مِنْهُ بَلاء حَسَناً إِنَّ اللّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
Resim ---“Fe lem taktulûhum ve lâkinnallâhe katelehum, ve mâ rameyte iz rameyte ve lâkinnallâhe ramâ, ve li yubliyel mu’minîne minhu belâen hasenâ (hasenen), innallâhe semîun alîm: Onları siz öldürmediniz (Bedir’de o kâfirleri kendi kuvvetinizle öldürmediniz), ama onları Allah öldürdü; (Ey Rasûlüm, bir avuç toprak) attığın zaman sen atmadın, ama Allah attı. Mü'minleri kendinden güzel bir imtihanla imtihan etmek için (yaptı.) Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir.” (Enfâl 8/17)

DÜŞÜNceLerinizi Yaratan BENim.:

وَمَا تَشَاؤُونَ إِلَّا أَن يَشَاء اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ
Resim ---“Ve mâ teşâûne illâ en YEŞÂALLÂHu RaBBu'l- âlemin (âlemîne): Ve âlemlerin RaBBi Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.”(Tekvîr 81/29)

Resim

ÖZden de ÖZde AKRABa..
AŞKta CÂNda CÂNAN OLmak..:

Ben size sizden daha yakınım:


وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---"Ve lekad halakne’l- insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh (nefsuhu), ve nahnu AKREBu ileyhi min habli’l- verîdi:Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha yakınız-AKRABAyız..””(Kaf 50/16)



Resim


3. SALÂVÂT-I ŞERÎFEmİZ : İmâm-ı ALî kerremullahi vecheye ait salâvâtı şerîfe:


Resim

TÜRKÇESİ: Lebbeyke Allahümme Rabbiye ve sâ’deyke Resim Salâvâtu’llahi’l-Berri’r-Rahîm Ve’l-melâiketi’l-mukarrebîn Resim Ve’n- nebîyyine ve’s-sıddıkîne ve’ş-şühedâi ve’s-sâlihîn Resim Vemâ sebbiha leke min şey’in yâ Rabbe’l-âlemîne Resim Alâ seyyidinâ ve Mevlânâ Muhammedin ibni Abdillahi hâtemi’n- nebîyyîne Resim Ve Seyyidi’l-mürselîne ve imâmi’l-mûttâkîne Resim Ve Resûli Rabbü’l-âlemîne’ş-şâhidi’l-beşiri’d- dâi ileyke bi iznike es sirâce’l-münir Resim Ve aleyhi’s- salâtü ve’s- selâmû ve rahmetullahi ve berâkâtuhu.

MÂNÂSI:
“Emret (buyur) ALLAH’ım! Ve başim-gözüm üstüne (emret, saâdetle Senden mutluluk istiyorum), RABB’im, ALLAH’ım! İyilik ve merhamet dolu Salâvâtullahı, gözde (yakîn) meleklerin salâvâtı, peygamberlerin, sıddıkların, şehîdlerin, sâlihlerin; Ey âlemlerin RABBi Seni tesbih (ve tenzih) eden herşeyin salâvâtı, Efendimiz Abdullah oğlu Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’e, Hatemü’l-Enbiyâya (peygamberlerin sonuncusuna), peygamberlerin Efendisine, müttakîlerin (günâhlardan korunup ALLAH'a sığınanların) imâmına; âlemlerin RABBinin, şâhid ve müjdeci Resûlüne, Senin izninde Sana dâvet eden ve aydınlatan kandile (sayısız- sonsuz) selâm (sıla, salâvât, rahmet, istiğfâr, dua, ulaşım) olsun!”
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SEKİZ KÖŞE ZEVKLERim

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

AŞK =>KÂBE SEKiZ KÖŞEsi
DEVR-i DEVRÂN
SEYR-i SEYRÂN
MEŞKi =>MuhaMMed NEŞEsi
CEVL-i CEVLÂN
HAYR-ı HAYRÂN!.

NAZLı YÂR YETİMi=>YÜREk
İLİM<->EDEB MEMEsi İSTEr
OLÂN HÜKM-ü HAKk’a DİREk
BİZ BİR-İZ BESMELEsi İSTEr!.


ResimZEVK 9020

OLsun!. OLmasın!. KAVGAsı.. =>OLÂNı GÖRmemek >KİR-dir
EL =>ELe =>ELLer =>ALLAH’a.. RESÛLÜ-ne REHBER PÎR-dir

ZOM UYKUda.. UYURGEZer..
SARHOŞLar CÂNından BEZer..

RABB’ını BİL!. =>VAKTini BİL!. =>İŞLer =>VAKTine ESİR-dir!.


29.09.18 14:43Resim 19.mHRRm.1440..
brsbrsm..tktktrstkkmdcevLÂNnn..

“NÂSİB”indir =>“KISMEt” ARA
RABB’a>DUÂ =>MÜKERREMLik
=>İFFETLi OL!. =>“İSMEt” ARA
EHL-i BEYT EDEBi =>ERDEMLik!.


Resim SEKİz DUÂ..

قُلْ مَا يَعْبَأُ بِكُمْ رَبِّي لَوْلَا دُعَاؤُكُمْ فَقَدْ كَذَّبْتُمْ فَسَوْفَ يَكُونُ لِزَامًا
Resim--- “Kul mâ ya’beu bikum rabbî lev lâ DUÂukum, fe kad kezzebtum fe sevfe yekûnu lizâmâ (lizâmen).: De ki: "Sizin DUÂnız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi? Fakat siz gerçekten yalanladınız; artık (bunun azabı da) kaçınılmaz olacaktır." (Furkân 25/77)

Resim SEKİZ RENKk..

hER DUÂ =>HAKk NÂSİBine ESİRdir
hER NÂSİB =>KISMet VAKTine ESİRdir!.

DUÂ; AYNıYyet-i ASL DÂİMiYyeti DİLEmek.
DUÂ, ALLAHu zü’L- CELÂL’in İNÂYet, HİDÂyet ve SELÂMet RIZÂsı İÇin;
ALLAH celle celâlihu ve Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e TESLİMiYyet ve İSTİKÂMette BAŞARı YARDIMı DİLEmek ve YALVARmaktır.
DUÂ; ALLAHu zü’L- CELÂL’e SILÂ-ULAŞIm SALÂTı, Namazı, Rağbeti, Hak ve Hayrı YAŞAmak RAHMeti Niyâzı, Yalvarışı, Tazarrusudur.
RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’e SILÂ-ULAŞIm SALÂVÂTı ve SIRR-ı SIFIR SILÂ SAYHAsıdır..

NÂSİB; ALLAHu z’L- CELÂL’in ZÂTına Mahsus MutLak MURADuLLAH’ında KULuna Tahsis Buyurduğu KaDER-i MÜBREM HAYyat PAYIdır..
HAYyat Irmağındaki, Sırtlarında Kul İhvÂNi Yazan ve bana âit-mahsus AVım BALIKlar gibi NÂSİB..

KISMet; KULun EZELde-MURADuLLAHta Takdir Edilen NÂSİBini, EMRULLAHı DUYup UYarak, Şimdi-Şu ÂNda-ŞE’ÂNULLAHta, HAYyat Irmağındaki bana âit-mahsus AVım olan BALIKlar için OLTA Atmam Şartıyla NÂSİBimden ELe geçirdiğim KaDER-i MUALLAKta KISMetim..



Resim SEKİz NÂSİB =>TEk KISMEt..


KADER-i MÜBReM NEdir?. =>KADER-i MUALLAK NEdir?.:


1-) KaDeR-i MuaLLâk:
Zuhûr etmesi/ortaya çıkması bazı hususların oluşmasına bağlıdır. Hadis-i şerîfte duanın kaderi değiştirmesi, sadakanın ömrü uzatması gibi... Duaya ve sadaka verme şartına bağlı.


يَمْحُو اللّهُ مَا يَشَاء وَيُثْبِتُ وَعِندَهُ أُمُّ الْكِتَابِ
Resim---"Yemhûllâhu mâ yeşâu ve yusbit (yusbitu), ve indehu ummu’l- kitâb (kitâbi).: Allah, dilediği şeyi siler, yok eder (mahveder) ve (dilediği şeyi) sabit kılar ve ümmülkitap (ana kitap), O'nun indindedir (nezdindedir).(Ra’d 13/39)

2-) KaDeR-i MüBRem:
Kesin olan tebdili/değiştiririlmesi ve tağyiri/başkalaştırılması mümkün olmayan levh-i mahfûzdaki (ALLAH tarafından takdir edilen şeylerin yazılı bulunduğu mânevî levha, ilm-i ilâhî) Ümmü’l-Kitâb’da mahfûz (korunup, saklanmış) kader...


وَلِكُلِّ أُمَّةٍ أَجَلٌ فَإِذَا جَاء أَجَلُهُمْ لاَ يَسْتَأْخِرُونَ سَاعَةً وَلاَ يَسْتَقْدِمُونَ
Resim---"Ve li kulli ummetin ecel (ecelun), fe izâ câe eceluhum lâ yeste’hırûne sâaten ve lâ yestakdimûn (yestakdimûne).: Bütün ümmetler için bir ecel (süre, zaman dilimi, müddet) vardır. Onların ecelleri geldiği zaman ne bir saat ileri, ne bir saat geri alınmaz(A’râf 7/34)

Tehir; geriye bırakmak, ertelemek, takdim; öne almak demektir. Ecelin süresinin kısaltılması, takdim; uzatılması, tehirdir. Bir şeyin oluşması için belli bir süre geçmesi lâzımdır. Eğer bu süre daha önceye alınmışsa, takdim; daha sonraya kalmışsa tehirdir.

Resim SEKİz SALL..

Unutmamalıyız ki; ALLAHÜ Zܒl-CELÂL, Hayrı emreder ve Şerre rızası yoktur.

Ecel-i mübrem : Elinden kurtulunması mümkün olmayan, kaçınılmaz olan ecel.
Ecel-i muallak : Levh-i Mahv İsbat'ta mukadder olarak yazılı, bâzı şartlarla mukayyed olan ecel. Ecel-i müsemma.
Ecel-i müsemma : f. Muayyen bir zamana kadar, Allah'ın takdir ettiği ölüm.
Ecel: Her mahlukun ve canlının Allah tarafından takdir edilen ölüm vakti.


ALLAHu Zü'L-CELÂL, her ÂN ŞeÂNuLLAHta SüNNetuLLAH üzere Kûn -> feyeKÛn EMruLLAH ile MuraDuLLAHça Kâinatını KüLLi ŞEY’in; Merkezinde-İÇinde DENGe, Muhitinde-DIŞında DÜZEN esasınca Yaratmakta, yaşatmakta ve bu Âlemde MevCÛDiyetlerini korumaktadırlar.
Bu düzen, çoğunlukla zıtların dengesi, bütün pozitiflerle negatiflerin dengesi, dolayısı ile faydayla zararın ve faydalıyla zararlının dengesidir ki, tüm Olan ve olaylar,
ALLAHu Zü'L-CELÂL’in Ed Dârru celle celâluhu ve EN Nâfiu celle celâluhu isimlerinin Tecellîleridir..

Unutmamalıyız ki, ALLAHu Zü'L-CELÂL; hayrı emreder ve şerri yasaklar.. ancak kul yerinde aklı ve kendi nefsi ile hangisini tercih ederse yaratır ve hesabını da sorar ki, bu ULUHİYYETi gereği ve farkıdır..:


قُلْ أَتَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللّهِ مَا لاَ يَمْلِكُ لَكُمْ ضَرًّا وَلاَ نَفْعًا وَاللّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
Resim---"Kul e ta’budûne min dûnillâhi mâ lâ yemliku lekum darran ve lâ nef’â (nef’an) vallâhu huve’s- semîu’l- alîm (alîmu).: De ki; “Allah’tan başka, size zarar ve fayda (yarar) vermeye gücü yetmeyen (malik olmayan) şeylere mi kul oluyorsunuz?” Ve Allah, O, en iyi işitendir, en iyi bilendir.(Mâide 5/76)

وَيَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللّهِ مَا لاَ يَضُرُّهُمْ وَلاَ يَنفَعُهُمْ وَيَقُولُونَ هَؤُلاء شُفَعَاؤُنَا عِندَ اللّهِ قُلْ أَتُنَبِّئُونَ اللّهَ بِمَا لاَ يَعْلَمُ فِي السَّمَاوَاتِ وَلاَ فِي الأَرْضِ سُبْحَانَهُ وَتَعَالَى عَمَّا يُشْرِكُونَ
Resim---"Ve ya'budûne min dûnillâhi mâ lâ yedurruhum ve lâ yenfeuhum ve yekûlûne hâulâi şufeâunâ indallâh (indallâhi), kul e tunebbiûnallâhe bimâ lâ ya'lemu fî’s- semâvâti ve lâ fî’l- ard (ardı), subhânehu ve teâlâ ammâ yuşrikûn (yuşrikûne).: Ve onlara fayda ve zarar vermeyen Allah’tan başka şeylere (putlara) kulluk (ibâdet) ediyorlar. Ve “Bunlar, Allah’ın yanında bizim şefaatçilerimiz.” diyorlar. De ki: “Yeryüzünde ve semâlarda bilmediği bir şeyi Allah’a haber mi veriyorsunuz?” O, Sübhan’dır (münezzehtir), onların ortak koştuğu şeylerden yücedir.(Yûnus 10/18)

سَيَقُولُ لَكَ الْمُخَلَّفُونَ مِنَ الْأَعْرَابِ شَغَلَتْنَا أَمْوَالُنَا وَأَهْلُونَا فَاسْتَغْفِرْ لَنَا يَقُولُونَ بِأَلْسِنَتِهِم مَّا لَيْسَ فِي قُلُوبِهِمْ قُلْ فَمَن يَمْلِكُ لَكُم مِّنَ اللَّهِ شَيْئًا إِنْ أَرَادَ بِكُمْ ضَرًّا أَوْ أَرَادَ بِكُمْ نَفْعًا بَلْ كَانَ اللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرًا
Resim---"Se yekûlu leke’l- muhallefûne mine’l- a’râbi şegaletnâ emvâlunâ ve ehlûnâ festagfir lenâ, yekûlûne bi elsinetihim mâ leyse fî kulûbihim, kul fe men yemliku lekum minallâhi şey’en in erâde bikum darren ev erâde bikum nef’â (nef’en), bel kânallâhu bi mâ ta’melûne habîrâ (habîren).: Arablardan muhallefunlar (geride kalanlar), sana: “Mallarımız ve ailelerimiz bizi meşgul etti. Artık bizim için mağfiret dile.” diyecekler. Onlar, kalblerinde olmayanı dilleri ile söylüyorlar. De ki: “Eğer Allah, size bir zarar veya fayda dilerse, bu taktirde sizin için Allah’tan (gelen) bir şeye kim mani olabilir (fayda veya zararı önleyebilir)? Hayır (öyle değil), Allah yaptığınız şeylerden haberdardır.(Fetih 48/11)

TECELLî; Kaza ve Kaderin içinde bulunduğumuz İMKÂN ÂLEMide KULLuk İmtihÂNı TERCiHinde fiilen YAŞAnması. İlâhi Kudretin meydana çıkması, görünmesi. Hak Nurunun te'siriyle kulun kalbinde hakikatın bilinmesi,
Tecellî yeri; İlâhi kudretin, İlâhi Sırrın meydana çıktığı, göründüğü yer.. MuhaMMedî KULun KaDER GÖRüntüsü..


Resim SEKİz SALÂVÂt..

Resim

Es selâtu ve's- selâmu aleyke Yâ RasûLuLLaH!.!
''Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebîyyi'l- ÜMMîyyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's- sahbihi ve ÜMMetihi...''
Dâimen ebeden İn şâe ALLAH.
Subhâneke ALLAHümme ve bîhamdike eşhedu en Lâ ilâhe illâ ente vahdeke lâ şerîke leke estağfiruke ve etûbu ileyke..
Ve'l- hamdu lillâhi RABBi'l- âlemin..



Resim

MuhaMMedi MuHABBEtLeriMLe!....
Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SEKİZ KÖŞE ZEVKLERim

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

SEKiz KÖŞe =>KÂBEm GiBi
=>ALtı YÜZLü SIRR-ı SEVgi
=>ON İKİ AYRıtı ==>VARdır
AŞKtadır=>SEVen<->SEVgiLi!.


AŞKa İNANmış =>ÖZe BAKın
SIRR-ı SIFIR ==>SÖZe BAKın
KÜLü>ARZda=>DUMANı>ARŞta
ÂŞIK>YANmış!.. =>KÖZe BAKın!.


KUL İHVÂNİm=>VAKtin GÖZet
“SU GiBi AKAN =>ÂN”a=>BAk!
HALka>HAYR-ı HAKktan SÖZ et
“NÂRın>NÛRu =>şU CÂN”a BAk!.


KUL İHVÂNİm=>CÜMMLe CÂNLar
=>KULLuk İÇİN==>şU İMKÂNLar
=>DEHR’in==>AKAN ZAMÂN SELi
=>İBNü’L- VAKTin KIZı =>ÂN-Lar!.


ZEVK 9249

YARım DAMLA SU MaSALı =>TOPRAK-tan=>TOPRAK-a İNSÂN
=>TEKMİL TEVHİD =>TESTİcisi=>ÇİLLeLer=>ÇAMUR-KÂRıyım!.
YARım LOKma LETÂİFi =>HABLİ’L- VERîD =>CÂNda =>CÂNÂN
FAZL-ı FURKÂN FIRINI-nda =>HALKa =>HAKk HAMUR-KÂRıyım!.


18.05.19 03:12.
brsbrsm..tktktrstkkmdbirÂNnn..


Resim

==>BAĞIRıp DURma İHVÂNİm
YER>BAKıR!. GÖKLer>SAĞIRdır
=>BoŞ HAYAL KURma İHVÂNİm
=>HeR TAŞ YERİnde =>AĞIRdır!.


RAKS Eder Sistem RÂM Etme
DONan SU =>SU-sar BİLirsin
AHMAĞa =>AŞKı İKRÂM Etme
ET-SEN>de =>KUsar BİLirsin!.


>RÜZGÂR UĞRAğı-na YATma
HALKın BATağı-na =>BATma
HER ŞEYy>ÖZÜ-nün EMRİnde
AHKÂM KESme=>ALıp-SATma!.


SÎN SIRRIn SAÇma İHVÂNİm
>KIRk KANAt AÇma İHVÂNİm
>SIKILma =>ARZ ÂLEMİnden
>ARŞ-ına =>KAÇma İHVÂNİm!.


ÇAMUR-KÂR.: TESTİ YAPımında çamur karan-hazırlayan..
HAMUR-KÂR.: EKmek YAPımında hamur karan-hazırlayan..
…KÂR.: f. (Kelimeye bir ek olup, isimleri sıfat yapar) Eden, edici, yapan mânâlarına gelir ve li, lı, cı, ci gibi eklerin de karşılığıdır. İtaat-kâr, hilekâr, isyan-kâr, hamur-kâr, kanaatkâr...gibi.



Resim


AŞKta AŞKtan AŞKa AŞKLa!..


MuhaMMedi MuHABBEtLerimLe!....

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SEKİZ KÖŞE ZEVKLERim

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

HALk’ın İFRAt YOLu ÇOKLuk,
HALk’ın TEFRİt YOLu YOKLuk,
VÂHİDü’L- KAHHÂR ALLAH-ın,
=>İ’TİDÂL YOLUdur=>TEKLik!

TEFRİt.. BUZ=>DONarsa UMUt,
İFRAt.. SU==>YANarsa BUHAR,
=>BUHAR’ın KIZIdır ==>BULUt,
HER DAMLAsı==>BiNBiR BAHAR!.

BiR DAMLa GÖZ YAŞım=>ASL’ım,
=>ÂDEM’in ZAHRI’nda=>fASL’ım,
CÂNdan=>CÂNa=>CÂNLı GELdim,
BiR DAMLa GÖZ YAŞım=>hASL’ım!.


ZEVK 9506

HAKk’tan->HAKk’ta->HAKk’a>HAKk’La=>HAKk’ın SÖZÜnü HAk DUYmak,
NEFESin->SES->SÖZün=>HAKk’ın=>HAKk’tan>HALk’a>Kur'ÂN >KELÂM!.
=>HALk İÇİnde==>HAKk’La OLup==>R A S Û L U L L A H I’na=>UYmak,
=>HAKk YOL==>SIRÂT-ı MüSTâKîM==>DOSt DiYÂRı==>DÂRü’s- KELÂM!.


celle celâlihu..
sallallahu aleyhi vesellem..


22.12.19 02:22
brsbrsm.. tktktrstkkmdcevlânnn..



“BAL! BAL!”dır DEMEkLe GÜLüm,
KİMSE-nin AĞZı==>TATLANmaz!.
=>HAKk sonUÇ=>EMEkLe GÜLüm,
İHVÂNim=>AŞKk’a==>ATLANmaz!.
EMEksizz=>AŞKk=>KANATLANmaz!.


FARAZİye.: (Fr: Hipotez) Var sayma, kabul. Bir hâdiseyi, bir olayı açıklamak, bir düşünceyi isbat etmek için isbatı yapılmamış başka düşünceleri dayanak olarak alma..
TERAZi.: (Rıza. dan) Birbirini razı etme. Uyuşma..
TERAZi.: Bir kolun iki ucuna asılı iki kefeden oluşan tartma aracı, tartı, tartaç..
Fart.: İfrat, çok aşırı olmak..
Furutâ.: Haddi aşanlar, ifratta olanlar..
İfrat.: Haddinden geçmek. Pek ileri gitmek. * Takatinden ziyade iş vermek..
Tefrit.: Ortalamanın yani vasatın çok altında kalmak, geride kalmak. Normalden aşağı olmak..
İ’tidal.: Bir şeyde veya halde ifrat veya tefrite düşmemek. Vasat derece olmak..
ZAHR: Sırt, arka. Bel.. omurilik.. Zâhirin Zuhurat ilk-tek tohumu..



ÂDEM’in ZAHRI’nda=>fASL’ım.:

وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِن بَنِي آدَمَ مِن ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ قَالُواْ بَلَى شَهِدْنَا أَن تَقُولُواْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ
Resim---“Ve iz ehaze rabbüke mim beni ademe min zuhurihim zürriyyetehüm ve eşhedehüm ala enfüsihim e lestü bi rabbiküm kâlû belâ şehidnâ en tekulu yevmel kiyameti inna künna an haza ğafilin : Kıyamet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye Rabbin Âdem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şahit tuttu ve dedi ki: Ben sizin Rabbiniz değil miyim? (Onlar da), Evet (buna) şâhit olduk, dediler.” (A’raf 7/172)

Her debelenen DABBe gibi İNSANOĞLU da Bir Damla Su dan yaratılmıştır:

وَاللَّهُ خَلَقَ كُلَّ دَابَّةٍ مِن مَّاء فَمِنْهُم مَّن يَمْشِي عَلَى بَطْنِهِ وَمِنْهُم مَّن يَمْشِي عَلَى رِجْلَيْنِ وَمِنْهُم مَّن يَمْشِي عَلَى أَرْبَعٍ يَخْلُقُ اللَّهُ مَا يَشَاء إِنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Resim---“Vallâhu halaka kulle dâbbetin min mâin, fe minhum men yemşî alâ batnih(batnihi) ve minhum men yemşî alâ ricleyn(ricleyni) ve minhum men yemşî alâ erba’(erbain), yahlukullâhu mâ yeşâu, innellâhe alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun): Allah, her canlıyı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üzerinde yürümekte, kimi iki ayağı üzerinde yürümekte, kimi de dört (ayağı) üzerinde yürümektedir. Allah, dilediğini yaratır. Hiç şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir.” (Nûr 24/45)



ALLAH celle celâluhu'nun SALLat YOLU TEKtir.:

Resim---İbni Mes'ud radiyallahu anhu.: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, bize düz bir çizgi çizdi ve.: "Bu Rüşd Yoludur." dedi. Sonra bunun sağından ve solundan bir çok çizgiler daha çizdi: "Bunlar da bir takım yollardır ki her birinde bir şeytân vardır, ona (kendisine) çağırır!" buyurdu ve En'âm 6/151-153 Âyetlerini okudu."
dedi..
(Buhârî , Rikak 4;Tirmizî, Kıyâmet 22; Ibn. Mâce, Mukaddime 1; Darimî , Mukaddime 23)

وَأَنَّ هَذَا صِرَاطِي مُسْتَقِيمًا فَاتَّبِعُوهُ وَلاَ تَتَّبِعُواْ السُّبُلَ فَتَفَرَّقَ بِكُمْ عَن سَبِيلِهِ ذَلِكُمْ وَصَّاكُم بِهِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ
Resim---“Ve enne hâzâ sırâtî mustekîmen fettebiûh (fettebiûhu), ve lâ tettebiû's- subule fe teferreka bikum an sebîlih (sebîlihi), zâlikum vassâkum bihî leallekum tettekûn (tettekûne).: Bu benim dosdoğru olan yolumdur. Şu halde ona uyun. Sizi O'nun yolundan ayıracak (başka) yollara uymayın. Bununla size tavsiye etti, umulur ki korkup sakınırsınız!.” (En’âm 6/153)

ALLAH celle celâluhunun MuRaDı ve EMRi OLan =>Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleminin DİN-i İSLÂM YOLu TEKtir ve O ORTA YOL=>İ’TİDÂLdir ZÂTen..

İ’TİDÂL =>YOKluğun TEFRİTinden, ÇOKLuğun İFRATından kurtulup =>TEK-liğin TEVHİDine ULAŞımın Anası, Esası ve Temeli ve =>ALLAH’ın YOLUdur..


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, kumu düzleyip asası ile ortaya bir dikey çizgi çizdi ve.: “Bu ALLAH’ın YOLUdur” buyurdu. Sonra o çizginin sağına ve soluna başka çizgiler çizdi ve “Bunlar da yollardır ve her yolun başında oraya çağrıda bulunan bir ŞEYTÂN vardır!” buyurdu. Sonra da şu âyeti okudu: “Şüphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur. Bana uyun. (Başka) yollara uymayın. Zîrâ o yollar sizi ALLah’ın yolundan ayırır. İşte sakınmanız için ALLAH size bunları emretti.” (En’âm 6/153)" buyurmuştur.
(İbni Kesir 2/190)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem; ALLAHu TeÂLÂ’nın YoLu olan Orta Yol, Fırka-i Nâciye, İ’tidal YoLu olan Sırat-ı Müstakîmin sağına çizgiler çizerek ifratçıları, aşırı dincileri ve bidadçıları; soluna çizgiler çizerek tefritçileri, dini ve Sünnet-i Seniyyeyi ibtale/hükümsüz bırakıp, bozmaya çalışan “ben”likçileri ve her ikisinin de başlarındaki şeytânları ne güzel târif buyurmuştur..

İnsÂNoğLu için Hakk'a KULLukta=>NEFSini-RÛHunu;

İFRATsız ve TEFRİTsiz =>İ’TİDÂL üzere =>FIRKa-i NÂCİYe’ye ki =>Sırât-ı Müstakîm olan İnterkollekte/ortak sisteme bağlamak ESAStır...

Hazreti MeVLâNâ kaddesallahu sırrahu Efendimiz,
İ’TİDÂLi ne güzel tÂRİF BUYURmuş.:

Ne
RENDE gibi =>Hep SaNa =>Hep SaNa DEme!. =>TEFRİTte KALırsın!.
Ne KESER gibi =>Hep BaNa =>Hep BaNa DEme!. =>İFRATta OLursun!.
HeP TESTERE gibi =>Bir SaNa =>Bir BaNa DE!. =>İ’TİDÂLi YAŞARsın!.


لَهُمْ دَارُ السَّلاَمِ عِندَ رَبِّهِمْ وَهُوَ وَلِيُّهُمْ بِمَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ
Resim---“Lehum dâru’s- selâmi inde rabbihim ve huve veliyyuhum bimâ kânû ya’melûn (ya’melûne).: RABB'lerinin katında onlar için selâm yurdu (teslim yurdu) vardır. Yapmış olduklarından dolayı, O (ALLAH), onların dostudur.” (En'âm 6/127)

وَاللّهُ يَدْعُو إِلَى دَارِ السَّلاَمِ وَيَهْدِي مَن يَشَاء إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
Resim---“Vallâhu yed'û ilâ dâri’s- selâm (selâmi), ve yehdî men yeşâu ilâ sırâtin mustekîm (mustekîmin).: ALLAH, selâmet yurduna çağırıyor ve dilediğini de doğru yola hidâyet ediyor.” (Yûnus 10/25)




AŞKta AŞKtan AŞKa AŞKLa!..

ResimMuhaMMedi MuhabbetLerimİZLe...
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SEKİZ KÖŞE ZEVKLERim

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

DEVR-i HABBeh,
>SEYR-i SEBBah,
>CEVL-i DÂBBeh,
>HAYR-i RABBeh!.

GEÇmiş=>İBREt,
ŞuÂN =>GURBEt,
YARın =>HASREt,
HERÂN=>HİKMEt!.


ZEVK 9764

KENDİnde =>KENDİn BİLen =>DEVRÂNda==>DEVR-i ÇİLe,
KENDİnde =>KENDİn BULan=>SEYRÂNda===>SEYR-i DİLe,
KENDİnde =>KENDİ OLan ===>CEVLÂNda====>CEVL-i İLe,
KENDİnde =>KENDİn YAŞAyan=>HAYRÂNda==->HAYR-i BİLe,
RABB’ıyLa=>RABBın ANLAyan=>BAYRAMda=>EReR MENZİLe!.


01.10.2020. 01:10.2020
brsbrsmd..tktktrstkkmdyârrrr...


BİLen==->BULur!.
BULan===>OLur!.
OLan===->YAŞAr!.
YAŞAyan>KULdur!.


* ResimbEN AbduLLah..
** ResimPîR kaddesallahu sırrahu..
*** ResimReSûLuLLaH sallallahu aleyhi vesellem..
**** ResimALLAH celle celâlihu..


HABBeh.: Tane. Tohum..
SEBBah.: Yüzücü. Yüzgeç..
DÂBBeh.: Yürüyen mâhluk. Debelenen..
İBREt.: Uyanıklığa sebeb olan ders..
HİKMEt.: İnsanın, mevcudâtın hakikatlerini bilip hayırlı işleri yapmak sıfatı. Hakîmlik. Eşyânın ahvâlinden, hâricî ve bâtinî keyfiyetlerinden bahseden ilim..

RABB.: Sâhib, mâlik, seyyid. Cenâb-ı HAKk celle celâlihu. Besleyen, yetiştiren, terbiye eden..


Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem.: RABBımı RABBımla TANIdım. Eğer RABBımın yardımı olmasaydı Onu tANIyamazdım!. (bulamazdım.)” buyurmuştur.
(Gürüzânfer, Ehadis-i Mesnevî shf. 2)


Resim AŞKta AŞKtan AŞKa AŞKLa!..

M.M.M. MuhaBBetLerimLe...


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SEKİZ KÖŞE ZEVKLERim

Mesaj gönderen kulihvani »

...

4X6=24.. =>16.000 ÂLEM..
6 YÜZLü KÂBE.. =>4 ÂLEM'de..
ÂLEM'de OLANdır==>ÂDEM..
İnsÂN KALBi=>DEM bU DEM'de..

6 YÜZ……ZÂHiR-BÂTıN..6X2=12..
8 KÖŞe….ZÂHiR-BÂTıN..8X2=16..
12 AYRıt..ZÂHiR-BÂTıN..12X2=24..


ZEVK 9787

EBDÂLLaR=>BEDEL'siz EDEB->TOPRaK GiBi=>LÂZıM OLAN MevCÛD,
==>EBRÂRLaR==>KIYAS'sız İLİM==>ATEŞ GiBi=>LÂYıK OLAN ŞüHÛD,
==>AHYÂRLaR==>ki ŞART'sız İRFÂN->SU GiBi=>LÜTÛF OLAN SüCÛD,
==>AHRÂRLaR==>SEBEB'siz ERKÂN=>HAVA GiBi=>LATÎF OLAN UHÛD,
Zü’L- CELÂLü’L- VÂHİDu’L- KAHHÂRu’L- AHADu’L-VÂCiBu’L- VüCÛD!.
Resim MUTLAk SON=>UÇç Resim ALLAH celle celâlihu..


31.10.2020. 01:31
brsbrsmd..tktktrstkkmdvahdettt..


EKmeği AŞKk=>SU’yu SEVgi,
GURBEtte GARîB İHVÂNi’m!.
====>GÜNEŞLe<->IŞIğı GiBi,
RABB’ımız KARîB İHVÂNi’m!.

GİRiş-ÇIKış=->BOĞAZI”nda,
İNKÂR-İKRÂR’ın=>TEKLeyen!.
SÖZ-SOHBet-ZEVki-HAZı’nda,
HUZUR-u HIZIR==>BEKLeyen!.
İHVÂNİ-m=->NİYAZ-NAZI’nda!.
NEFES’e=>NEFES==>EKLeyen!.



Resim

==>GÜNEŞLe<->IŞIğı GiBi,
RABB’ımız KARîB İHVÂNi’m!.:

KuR'ÂN-ı KeRîM’imizde;
AKREB..AKRABA..
ÖZ’den de=>ÖZ..
ENn YAKıNnn..


يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُونُواْ قَوَّامِينَ بِالْقِسْطِ شُهَدَاء لِلّهِ وَلَوْ عَلَى أَنفُسِكُمْ أَوِ الْوَالِدَيْنِ وَالأَقْرَبِينَ إِن يَكُنْ غَنِيًّا أَوْ فَقَيرًا فَاللّهُ أَوْلَى بِهِمَا فَلاَ تَتَّبِعُواْ الْهَوَى أَن تَعْدِلُواْ وَإِن تَلْوُواْ أَوْ تُعْرِضُواْ فَإِنَّ اللّهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرًا
Resim---“Yâ eyyuhâllezîne âmenû kûnû kavvamîne bil kıstı şuhedâe lillâhi ve lev alâ enfusıkum evi’l- vâlideyni ve’l- AKRABîn (akrabîne), in yekun ganiyyen ev fakîran fallâhu evlâ bihimâ fe lâ tettebiû’l- hevâ en ta’dilû, ve in telvû ev tu’rıdû fe innallâhe kâne bi mâ ta’melûne habîrâ (habîran).: Ey iman edenler! Kendinize, anne ve babanıza ve yakınlarınıza bile olsa, zengin veya fâkir de olsalar, ALLAH için adaleti yerine getiren şâhidler olun. Çünkü ALLAH, ikisine de DAHA YAKINdır. Adaletli davranmak için, artık hevânıza (nefsinize) uymayın. Ve eğer dilinizi eğip bükerseniz (sözü değiştirirseniz) veya (haktan, adaletten) yüz çevirirseniz o taktirde muhakkak ki ALLAH, yaptıklarınızdan haberdâr olandır.” (Nisâ 4/135)

أُولَئِكَ الَّذِينَ يَدْعُونَ يَبْتَغُونَ إِلَى رَبِّهِمُ الْوَسِيلَةَ أَيُّهُمْ أَقْرَبُ وَيَرْجُونَ رَحْمَتَهُ وَيَخَافُونَ عَذَابَهُ إِنَّ عَذَابَ رَبِّكَ كَانَ مَحْذُورًا
Resim---“Ulâikellezîne yed’ûne yebtegûne ilâ RABBihimu’l- vesîlete eyyuhum AKREBu ve yercûne rahmetehu ve yehâfûne azâbeh(azâbehu), inne azâbe RABBike kâne mahzûrâ(mahzûren).: İşte o çağırdıkları (da), kendi RABB'lerine “onların hangisi DAHA YAKINdır” diye (O'na en yakın) vesileyi ararlar ve O'nun rahmetini ümit ederler, O'nun azâbından korkarlar. Muhakkak ki RABBinin azâbı, hazer edilendir (korkulandır).” (İsrâ 17/57)

إِلَّا أَن يَشَاء اللَّهُ وَاذْكُر رَّبَّكَ إِذَا نَسِيتَ وَقُلْ عَسَى أَن يَهْدِيَنِ رَبِّي لِأَقْرَبَ مِنْ هَذَا رَشَدًا
Resim---“İllâ en yeşâallâhu vezkur RABBeke izâ nesîte ve kul asâ en yehdiyeni RABBî li AKRABe min hâzâ reşedâ (reşeden).: Ancak ALLAH'ın dilemesiyle (yapacağım de). Ve unuttuğun zaman RABBini zikret ve de ki: “RABBimin beni (ALLAH'a) bundan DAHA YAKIN (daha üstün) bir irşad seviyesine ulaştırmasını umarım.” (Kehf 18/24)

فَأَرَدْنَا أَن يُبْدِلَهُمَا رَبُّهُمَا خَيْرًا مِّنْهُ زَكَاةً وَأَقْرَبَ رُحْمًا
Resim---“Fe erednâ en yubdilehumâ RABBuhumâ hayren minhu zekâten ve AKREBe ruhmâ (ruhmen).: Böylece onların RABBinin, onu (öldürülen genci) ondan daha hayırlı, temiz ve merhamete DAHA YAKIN olanla değiştirmesini istedik.” (Kehf 18/81)

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---“Ve lekad halakne’l- insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh (nefsuhu), ve nahnu AKREBu ileyhi min habli’l- verîdi.: Ve andolsun ki insanı Biz yarattık. Ve nefsinin ona ne vesveseler vereceğini biliriz. Ve Biz, ona şah damarından DAHA YAKINız.” (Kâf 50/16)

وَأَنتُمْ حِينَئِذٍ تَنظُرُونَ
Resim---“Ve entum hîne izin tenzurûn (tenzurûne).: Ve siz, o anda (ona öylece, bir yardım yapamayarak sadece) bakarsınız.” (Vâkıa 56/83)

فَلَوْلَا إِذَا بَلَغَتِ الْحُلْقُومَ
Resim---“Fe lev lâ izâ belegati’l- hulkûme (hulkûme).: O halde can boğaza gelmiş olsa değil mi ki (siz öylece).” (Vâkıa 56/84)

وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنكُمْ وَلَكِن لَّا تُبْصِرُونَ
Resim---“Ve nahnu AKREBu ileyhi minkum ve lâkin lâ tubsirûn (tubsirûne).: Ve BİZ, ona sizden DAHA YAKINız fakat siz görmezsiniz.” (Vâkıa 56/85)



Resim AŞKta AŞKtan AŞKa AŞKLa!..

M.M.M. MuhaBBetLerimLe...


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SEKİZ KÖŞE ZEVKLERim

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim
SIRRa>SALmıŞş,
HALda HALmıŞş,
=->YAŞA!.dığım,
BiR>MASALmıŞş!.


BiR ÇOKkmuŞş BiR YOKkmuŞş,
BiR YOKkmuŞş BiR ÇOKkmuŞş,
HER MASALL-ın>ASLı VarmıŞş,
NAKiL YAYmıŞş AKıL OKkmuŞş!.

Resim

HAyyat HEPi<->HİÇi’ndeYydim,
NASıL? NEdEN? NİÇin-deYydim,
=>kENdimi->KÂBE’de BULdum,
ATEŞ TOPUn=>İÇi”ndeYydim!.


HUuu DOStt!.
HAYy DOStt
!.


KABı OLdum>RAHMÂN NEFESi’n,
==>İÇİnde===>KULLuk KÂBEsi’n,
DUYdum>UYdum>DOStun SESi’n,
==>YAŞAdım===>NİYÂZ NEŞEsÎ’n!.

Resim

BÜLBÜLdüm=>NEFESsİZ KALdım,
TEKe TEKk”te=>SESsİZ KALdım,
SOYUNdum==>KAFESsİZ KALdım,
==>ALtı YÜZ..=->SEKiZ KÖŞEsÎ’n!.

Resim

ALtı YÖN=>SIKtıkça===>SIKtı,
UMUDum<->KORkumu==>YIKtı,
SANdım CÂNım=->bENdEN ÇIKtı,
DEdim=>GÖZ YAŞım=>DÜŞ!.esÎN!.

Resim

bENLiKk SIRRım=>KIyamadımm,
=>AKıL AYNAm=->YUyamadımm,
=>CÜMLe ÂLEMi=>DUyamadımm,
=>KIRdım====>KRİSTAL ŞİŞEsi’n!.

Resim

İHVÂNİm==->GÜNdüz-GECE mi,
=>bENi=>FİİL==->DÜŞÜNCE’mi,
=>YARATAN==>DEVRÂNı>DEM’i,
bEN”de>“BEN” OLAN YAŞAsın!.


04.01.2021 04: 01
brsbrsm...tktktrstkkmizdehayrÂNnn..


Resim
ATEşş DERVİşş,
=>BU NİCe İŞş,
YÂRım NEfESs,
GELİŞş>GİDİŞş!.

YÂRim>BANa,
CÂN>CÂNÂNa,
ŞarÂB>SUNdu,
=>KANa KANa!.

bEN MASALIn>YAKAZAsı’n,
KuL KEMÂLi”-nde YAŞAttı!.
KULLuk KaDERin>KAZAsı’n,
NAHNU HÂLi”-nde YAŞAttı!..

CÂHiMde-CENNEtte=->DEVRÂNda KALdım!
=>SÛREtte-SÎREtte==->SEYRÂNda KALdım!
=>HÂLVEtte-CELVEtte>CEVLÂNda KALdım!
DEHŞEtte-HAYREtte==>HAYRÂNda KALdım!
=>AŞKktan ALEV ALdım==->ÂLEMe SALdım!
YAŞAmayan=>BİLmez==>BİLdik MASALdım!.

BiR ÇOKkmuŞş BiR YOKkmuŞş,
BiR YOKkmuŞş BiR ÇOKkmuŞş,
HER MASALL-ın>ASLı VarmıŞş,
NAKiL YAYmıŞş AKıL OKkmuŞş!.

Resim

GEÇmiş zamÂN İÇindeymiŞşim..
YAKAZAymıŞş/UYANıkmıŞşımm..
DERin DERuNî DÜŞÜNcedeymiŞşim..
ANLAtaBİLeceğim Kadarımca-Kaderimce..
Sadece DÜNya değil tümm KÂiNÂt ALev ALıp ATEŞ TOPu gibi YANarak dönmekte ve DIŞtan/Muhitten =>İÇe/Merkeze doğru =>KıpKızıL ama her rengin de görüldüğü bir YANgın Her Şeyi yutarak her YÖNden GELmekteydi..
İşte Kıyamet Koptu!.” dEdim..

**

Bir ÂNda kendimi sanki 2x2x2 m. Boyutunda CAMdan KÂBE KÜBü içinde BULdum.. CAM O kadar kalındı ki 1-2 metre Kalınlığındaydı sanırım, kapı yok pencere yokk.. ÖNce çokk korktum.. 6 Yüzü de DÜZ AYNaydı.. NEreye BAKsam Kendimi GÖrüYORdum..
Ben hİÇç dışarıya ÇIKamaycağım BİLdiğim DUÂLarı EDeyim!.” dedim.. Aklım Hafızam yerindeydi.. Ben NE DERsem Tavandaki, Tabandaki ve 4 yüzdeki AYNALardaki bENLer de, bENimle DUÂ ediyorlardı.. Kendime kızıp bağırıp çağırsam onlar da bANa saydırıyorlardı!.”
O kadar çokk zaman geçti ki çâresiz kaldım.. hiç oturmadan ayakta beklerken.. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem aklıma geldi..

***

AĞLa!. Bir damLa VARLık SUyunu gÖZ YAŞı OLarak dökk!.” sesini DUYdum.. ANLAtılamaz bir bİÇimde UMut ve SEVinç DUYdum.. Ne var ki, her ne ettiysem, düşündüysem, çabaladıysam boşaydı AĞLAyamıyordum!..
ANLAtılamaz bir bİÇimde KORku ve KEDeRe düştüm..
Ve.: “AĞLAyamıyorum ki!.” dedim.. ÖNce biraz sessizlik OLdu..
Sonra.: “sENin yerine kimse AĞLAyamaz!” sesini her ZERREden ve Her HÜCRemden duydum..
Bu HÂLe DÜŞmüş OLuşum öylesine zoruma gitti ki.: “YAZıkLar OLsun koskoca bir ÖMRüm boşa gitti.. YUhh OLsun bANa!.” derken sol GÖZüme asit dökülmüş gibi bir ağrıyla=>AYNALara baktım ki, gözümde bembeyaz ateşten bir köpük kaynamaktaydı.. başımı eğdim, yüzümü yakarak ve oyarak sol burnumun bır kısmını da eritip tek damla olarak iki ayağımın ARAsına düştü.. ağrım kesilmişti.. Düşen damla bir matkap gibi dönüyor ve beyaz köpük kaynıyordu.. bEN bekliyordum ki, KÂBEmin TABANını delip sustu ve bembeyaz ateşten köpük kayboldu.. Taban AYNAsı BUZLU CAM gibi SıRRı SİLindi binlerce parçalara ayrıldı ve Masmavi GÖK YÜZüne dönüştü.. Hızla 4 yüz ve Tavandaki AYNALarın SIRRLarı da CAMLarı da yok OLdu.. Masmavi gökte…

****

DEHŞEtte-HAYREtte->HAYRÂNda KALdım!
=>AŞKktan ALEV ALdım=>ÂLEMe SALdım!
YAŞAmayan=>BİLmez=>BİLdik MASALdım!.

Bu MASALda BiR ÂNda OLmuŞş-BİtmiŞş.. miŞş..

HUuu DOStt!. celle celâlihu..


YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihu!.

Resim

ResimSesli ve görüntülü dinlemek için tıklayınız


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Re: SEKİZ KÖŞE ZEVKLERim

Mesaj gönderen aNKa »

Resim
Kullanıcı avatarı
Zehra
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 422
Kayıt: 10 Ağu 2007, 02:00

Re: SEKİZ KÖŞE ZEVKLERim

Mesaj gönderen Zehra »

ResimHAYyyy ALLAH celle celâlihu Razı OLsun ANKAmız,
Bir yakaza HâLİnde yaşanmışLık ancak bu kadar güzeL ve MükeMMeL ANLAtıLaBİLir..
Emeğine sağLık muhteşem bir ANLAtım OLmuşşş..
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: SEKİZ KÖŞE ZEVKLERim

Mesaj gönderen Gul »

Resim

İNSÂNKâMiLi =>BİL,
İNSÂNKâMiLi =>BUL,
İNSÂNKâMiLLe=>OL,
İNSÂNKâMiLLe YAŞA!..

ZEVK 4383

ZâHiRi MEZHeB İNSÂN'ın.. =>MuhaMMedî İZ HAMd OLsun!
BâTıNı MeŞReB İNSÂN'ın..=>MuhaMMedî BİZ HAMd OLsun!
EVVeLisi MâHiYYeTi.. =>NûRuLLaH'tan->NûR-u MîM HaYy!
ÂHiRinde MâLiYYeTi.. =>“MîM” de BİZ BİR-İZ HAMd OLsun!.


Kul İhvÂNi
12.03.11 15:01
gkkşğ..gnlbğ..



وَإِذِ اسْتَسْقَى مُوسَى لِقَوْمِهِ فَقُلْنَا اضْرِب بِّعَصَاكَ الْحَجَرَ فَانفَجَرَتْ مِنْهُ اثْنَتَا عَشْرَةَ عَيْناً قَدْ عَلِمَ كُلُّ أُنَاسٍ مَّشْرَبَهُمْ كُلُواْ وَاشْرَبُواْ مِن رِّزْقِ اللَّهِ وَلاَ تَعْثَوْاْ فِي الأَرْضِ مُفْسِدِينَ
Resim---Ve izisteskâ mûsâ li kavmihî fe kulnâdrib bi asâke'l-hacer(hacere) fenfeceret minhusnetâ aşrete aynâ(aynen), kad alime kullu unâsin meşrebehum kulû veşrebû min rızkıllâhi ve lâ ta’sev fî'l-ardı mufsidîn(mufsidîne) : (Yine) Hatırlayın; Musa kavmi için su aramıştı, o zaman biz ona: "Asanı taşa vur" demiştik de ondan oniki pınar fışkırmıştı, böylece herkes içeceği yeri bilmişti. ALLAH'ın verdiği rızıktan yiyin, için ve yeryüzünde bozgunculuk (fesad) yaparak karışıklık çıkarmayın.” (Bakara 2/60)


Resim

6 Yüzü, 8 Köşesi ve 12 AYRıtı OLan,
Penceresiz, TEK KAPı-Lı KapaLı KUTU'dur AKIL-ŞEKİL KÂBEmİZ
ALLAH celle celâluhu'muzun EVi.. BEYTuLLAHımız..
HARAM MESCİDİ'mizin KALBİ


ÂLEMLerin gÖZ BeBeği ÂDEMoğlu..
ÂLEM’deki ÂDEM’de, ÂDEM’deki ÂLEM’de..
İNSÂNın RABBısı ÖZ AKRABA-sı HEMMde..
MuhaMMedî MerHÂBe DİRİ KÂBE..
MutaHHaru’l- TaYYubu’l- TÂBE..


sÖZ EDelim
SoHBeT EDip,
ZeVK EYYleyelim,
HİRÂ HaZZımız OLsun!
BİZ-iM HAMD-iM-İZ OLsun!..

İzâfî, İğreti, Gel-Geç, Sınırlı-Sorumlu, Kalıplı Kayıdlı,
KULluk NAKİL-VEKİL KÂBE-m-İZ-in TEKNİKte Olduğu gibi,
MuhaMMedî MeLÂMî TaSaVVUfta “N” dir ki YÜZleri, KÖŞeleri ve de AYRıntıları HAMd OLsun!.


6 YÜZLü kapalı ZAR İNSÂN..

MuhaMMedî Şeriat,
MuhaMMedî Tarikat,
MuhaMMedî Mârifet,
MuhaMMedî Hakîkat Yan YÜZlerimiz ile,
ESFELİn TehLike TABANımız ve,
İLLİYyîn TEVHİD TAVANımız..

Eğer BİR YEVM Olur da,
Asansör kabini gibi bu CAMdan CAN-KÜB-KAB-KÂBE içinde Kalakalırsan,
ÂFaktan-DIŞtan SIRRlı Sana,
ENfüste-İÇte Sana SABİT AYNa..
6 yÖNden GÖRüntü Sana SENden ve SEN,
SESini YUtarsa-TUtarsa KÂBE'n,
KORK'un ve UMUt'un YOKk OLursa ÖZünde,
ÖZ-ünden de YAKÎN OL-AN AğLarsa ÖZ-ünden.
En ACI ve EN YAKıcı bir damLa ASİt gibi,
Bir DAMLA MuhaMMedî MEŞKin DÜŞerse,
AYAK ARAna..
7. inci YÖN gÖZ KIRPacak Sana TAHtından ve BAHtından..
HAMd OLsun vE,
HAMd OLsun DE!.

8 KÖŞELi DâR İNSÂN..


MuhaMMedî BİL,
MuhaMMedî BUL,
MuhaMMedî OL,
MuhaMMedî YAŞA,
MuhaMMedî ŞÂHİD OL,
MuhaMMedî CEM’ OL,
MuhaMMedî ceNNEt OL ve,
MuhaMMedî Es SELÂM ALLAH celle celâluhu...

Bu DOSt DiYâRında 12 DâR İNSÂN..

12 yi Bilirsin sen HAMd OLsun!
Hani MuSâ aleyhisselâm Bir DAMLLA SU-dan yaratılan AYNı KıVaM KaVMini,
SU-SU-z luktan SU-lamak DİLEmişti de, RABBımız ALLAH celle celâluhu: “HaCeRRe ÂsÂn ile VUR!” bUYurmuştu Ya,
Ve de Kaf KALBinden 12 AYN Fışkırmıştı,
Herkesler BİLmişti Şehâdet ŞARÂBın, ŞE’ÂNuLLAHta ELinde MAŞRABA..
İŞte ÖYLEsi bir AYRıt ve AYRıntı GÜLüm!.

Bir zamANlar "12 İ" ZEVK etmiştim..
UsûL BİLinsin de VüSuL BULunsun DEye..
Şeceretu’l-AŞKk.. Şeceretu’l-İNSÂN..
Şeceretu’l-cÂN.. ve Şeceretu’l-ÂN...


İLk O...
İLiM,
İNS-ÂN,
İM-ÂN,
İBÂD-et,
İTâ-eT,
İZ’-ÂN,
İRF-ÂN,
ERK-ÂN,
İK-ÂN,
İHs-ÂN,
İLLâ O...
ALLAH celle celâluhu!.
HAMd OLsun!. HAMd OLsun!.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: SEKİZ KÖŞE ZEVKLERim

Mesaj gönderen Gul »

Resim NEFs-i EMMÂRe

Emr (ç: evâmir): iş buyurmak, buyruk, buyrultu, iş, şey, husus, vakı'a hadise... gibi anlamlara gelir. Hadise olarak-bir olay için emr kullanırsa çoğulu umûr olur.
Emr-i bi'l ma'ruf ve nehy an'il münker: şerîatın ma'ruf (herkesçe bilinen, irfân edilen, tanınmış, belli, meşhur, ünlü) emirlerine uygun olanı emretme ve şerîatça münker (nekr'den: inkâr edilmiş, kabul ve tasdik edilmemiş, reddedilmiş) olân herşeyi nehyetme (yasak etme) dir.
Emr-i ilâhî: ALLAH'ın emri olan ölüm.
Emr-i müşkil:
zor iş.
Emmâre:
mübalagalı şekilde çok emredici, cebredici... (zorlayıcı)
Nefs-i Emmâre: insan nefsinin dostu olan Halik Tealâ'nın değil de düşmanı olan şeytânın hileli, desiseli ve kaydırıcı teşviki kışkırtması ve uyutması ile dünya zevk ve lezzetlerine dadanıp, tiryâkisi olup aşırı bir şehvetle (şehvet: her türlü aşırı maddî istekler) sarılıp ayrılmaması.. Kulu kölesi olması...
Burayı aslî vatanı zannedip postu sermesi...
İşi, bâtıl ve şer olan şeytânî bir âmir (emreden) hatta emmâr (çok, çok emredici) olması...


Aslında nefsin imtihÂN âletleri ve RABB'isinin ona lûtfü ikrâmı olan Beden Organlarını Şeytânın keyfince emrederek kullanıp yaptırması...
"Ayaklara: cehenneme gideceksin!..."dese, ayaklar çâresiz oraya gidiyor...
Ellere : "şu yetime vuracaksın!..." dese, vuruyor...
Ağzı ise, artık sahibiymiş gibi olan Şeytânın adına konuşuyor...
Allah bizleri korusun!. Âmin!..

Onun için dir ki ALLAHÜ ZÜ'L-CELÂL Buyurup DUYurmakta oysa:


الْيَوْمَ نَخْتِمُ عَلَى أَفْوَاهِهِمْ وَتُكَلِّمُنَا أَيْدِيهِمْ وَتَشْهَدُ أَرْجُلُهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ
Resim---“El yevme nahtimu alâ efvâhihim ve tukellimunâ eydîhim ve teşhedu erculuhum bimâ kânû yeksibûn: Bugün biz onların ağızlarını mühürleriz; (günahtan ve sevaptan yana) kazandıklarını, elleri bize söylemekte, ayakları (aleyhlerinde) şahitlik etmektedir.” (Yâsîn 36/65)

Nefs-i emmâre; Nur-u MuhaMMed (Nurullah) den nâsibini, kısmet hâline henüz getirmemiş nefs olup zifiri bir zulmet (karanlık) içinde yaşar.
Ne kendini görüp bilebilir, ne kıbleyi ne de RABB'ını...
Ne mutfağı ne de tuvaleti... Ne koca, ne baba, ne oğul, ne kardeş, ne damat, ne de ERKEKtir...
Ne eş (zevce), ne anne, ne kız, ne kız kardeş, ne gelin ne de KADINdır... Yâni İnsÂN değiller…

İşler öylesine terstir ki at (nefs), suvârisine (ruha) binmiştir.
At, sarayda et yemeye uğraşmakta iken suvârisine ise ahırda ot (saman) yedireceğini sanmaktadır!..
Onun içindir ki MuhaMMedî MeLÂMette İte OT, Ata ET atılmaz.. Nefse dikkat edilir…

Bu hâllerin olması ise, aslında kötü ve abes (boş) birşey olmayıp İlâhî KuLLuk İmtihanının özellik, güzellik ve gereklerindendir.
Zâten böylesine nefs-i emmâreye kul olup benlik batağında boğulmak üzere olan kimselere; MuhaMMedî Şuûra ulaşan Kâmil Mü'minler, değil bu hâllerini çok görmek, derhâl MuhaMMedî Merhamet, MuhaMMedî Muhabbetle ve hasbi hizmetlerine koşarlar.
Biz şahsen çok defa gördük ki hak dostları, çokça içmiş, Nefs-i Emmârelerini zilzurna sarhoş etmiş, alttan pislik-üstten kusmuk içinde kalmış ve gelen geçen çoluk çocuğa eğlence ve maskara olmuş insanların imdadına yetişip: "Kalk filân bey oğlum! Şöyle bir tenhaya gidelim, olabilir insanlık hâli v.s." dediklerini duyduk ve yaşadık... Rahmetli Hoca Babamla yaşamıştım..

Nefs-i Emmâre Makamı, her türlü haşarat (kötü ahlâk ve alışkanlıklar) ın yerleşip, gelişip ve başa belâ olmalarına en uygun nefs makamı ve hâlidir. Köleliği kabul eden Emredici Nefs hergün yeni sahibler bulur.
HaKKı ve HaYRıymışçasına yaptığı alıışkanlık v.s. derken yerleşmiş, kesinleşmiş Nefsî Ahlâkı ve Kalbî Huyu oluverir.
İçki, kumar, gece hayatı, hırs, haram, yalan-dolan v.s. vız gelir tırıs gider...
Peşpeşe sardıkça sararlar ve kolay kolay da bırakmazlar...
Nefs-i Emmârenin Bedende Makamı olan SADRı-SÎNEyi mahveder..
Eğer Nefs-i Emmâre, "BİZ"liğin ve "BİLE"liğin kudsî karargâhı olan KALBin dünyevî kapısını şeytânî şehvetle kırar, ele geçirir, işgal eder, saltanatını sağlar ve uhrevî (âhiret) kapısını kapatıp ruhu etkisiz hâle getirip sesini keserse Firavun gibi kendi RABB'liğini ilân eder...
Şeytânın her istediğini ve işini işler.
Me'mur iken Âmir durumuna geçer ve Köle iken Sultân tahtına oturduğunu zanneder ve KULLUKta işleri de duman eder.. İşin acı tarafı ise, bu saltanatının ebedî olduğunu sanmasıdır...

Elbette kendisine verilen imkÂNlarla imtihÂN olan insanı, HaKKın ve HaYRın Mutlak İmâmı Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem ile Bâtılın Ve Şerrin Lideri İblis durmadan kendi saflarına çağırmaktadırlar.
Her zamanda her "ÂN" okunmakta olan MuhaMMedî EzÂNı ÖZünde duyuveren Nefs-i Emmâre bir ANda UYanır ve elektriği gelmiş âlet gibi çalışmaya başlar... Can dirilir ve nefs, aklını başına alır...

Nefs-i Emmâre, nefsin özündeki İlâhî Emânete bilerek - bilmeyerek ihâneti hâlindeki nefsin bedenî makamı olup MuhaMMedî Öğretim-Tâlim ve Eğitimi-Terbiyesi çok çok önemlidir:

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Recâ'nâ mine'l-cihâdi'l-asgari ilâ'l-cihâdi'l-ekber: Küçük cihâddan büyük cihâda döndük!..." buyurmuştur.
(Aclûnî, Keşfü'l-Hâfâ I-511 (1362) ; Bagdadî Tarihi XIII-493)

Dünya sevgisi ve yaşamını neticede kıble edinen Nefs-i Emmâre bedensel, hayvanî belki de daha sapık ve alçak bir makama yerleşirse, bedenin kan rengi olan kıpkırmızı bir gözlük takmış demektir. Hayvanların kendilerine yüklenen ve sınırlı Hayvanlıklarından da aşağı rezil bir hayata düşer:


وَلَقَدْ ذَرَأْنَا لِجَهَنَّمَ كَثِيرًا مِّنَ الْجِنِّ وَالإِنسِ لَهُمْ قُلُوبٌ لاَّ يَفْقَهُونَ بِهَا وَلَهُمْ أَعْيُنٌ لاَّ يُبْصِرُونَ بِهَا وَلَهُمْ آذَانٌ لاَّ يَسْمَعُونَ بِهَا أُوْلَئِكَ كَالأَنْعَامِ بَلْ هُمْ أَضَلُّ أُوْلَئِكَ هُمُ الْغَافِلُونَ
Resim---“Ve lekad zere’nâ li cehenneme kesîran minel cinni vel insi lehum kulûbun lâ yefkahûne bihâ ve lehum a’yunun lâ yubsırûne bihâ ve lehum âzânun lâ yesmeûne bihâ, ulâike kel en’âmi bel hum edallu, ulâike humul gâfilûn(gâfilûne):Ve andolsun ki; cehennemi, insanların ve cinlerin çoğuna hazırladık (yarattık). Onların kalpleri vardır, onunla fıkıh (idrak) etmezler. Onların gözleri vardır, onunla görmezler. Onların kulakları vardır, onunla işitmezler. Onlar hayvanlar gibidir. Hatta daha çok dalâlettedirler. İşte onlar, onlar gâfillerdir.” (A’râf 7/179)

Siz ona hangi rengi gösterirseniz gösterin o, hâliyle kendi gözlüğünün rengi olan kırmızı "BENLİK" Rengi ile görecektir... Sanki Nefs-i Emmâreyi, 6 yüzü de dıştan sırlı ayna olan bir odaya hapsetmişiz gibi, her yüzde kendisini görür... Ayna duvarlarına bakarak küfretse, aynadaki sûreti de ona küfreder... Rastgeleye namaza dursa, görüntüsü de kendisine karşı namaza durur...
Altı yönde gördüğü görüntülerin tümü de "Ben, Ben, Ben, Ben, Ben, Ben!..." dir…

Zirâ yedinci yön olan ÖZüne "Ben"lik-İKİlikki ŞEY-t-ÂN-lık hâkim olmuştur...
Bu hâliyle tüm organları “Ben” liktedir...
Kulağı, “ben” liğinden başka sesi duyamaz....
Gözü “ben”likten başkasını göremez...
Özü ve kalbi çalışamaz, ölüdür...
Onun için ALLAHÜ ZÜ'L-CELÂL; Nefs-i Emmâreliği (Benlik'i) tercih eden kulları için:


اَفَلَمْ يَس۪يرُوا فِي الْاَرْضِ فَتَكُونَ لَهُمْ قُلُوبٌ يَعْقِلُونَ بِهَٓا اَوْ اٰذَانٌ يَسْمَعُونَ بِهَاۚ فَاِنَّهَا لَا تَعْمَى الْاَبْصَارُ وَلٰكِنْ تَعْمَى الْقُلُوبُ الَّت۪ي فِي الصُّدُورِ
Resim--- “E fe lem yesîrû fî'l-ardı fe tekûne lehum kulûbun ya’kılûne bihâ ev âzânun yesmeûne bihâ, fe innehâ lâ ta’ma'l-ebsâru ve lâkin ta’ma'l-kulûbulletî fî's-sudûr (sudûri):"(Ey Resûlüm MuhaMMedîm! Sana karşı çıkanlar) Hiç yer yüzünde dolaşmadılar mı? Zirâ dolaşsalardı elbette düşünecek kalbleri ve işitecek kulakları olurdu. Ama gerçek şu ki gözler kör olmaz; lâkin göğüsler içindeki kalbler kör olur!." (Hacc 22/46)

Âyet-i celilede ALLAH celle celâluhu, Aklını başına alacak kalb (de Nefs-i Mülhime) için, duyacak kulak ve görecek göz için İbret Sahnesi olan Kâinât ve Hayatta LÂzımı ve LÂyıkı ve yeteri kadar hikmetler olduğunu ne güzel beyân ediyor...
BASARların (kafa gözü) körlüğü ne ki, asıl körlük BASÎRETin (sadr gözünün, ÖZ GÖZü) körlüğüdür ve beteridir...

Sadr ise nefsin doğal sarayıdır.
Nefsin gözü kör oldu mu, beden gözü, sanki, bir körün gözlüğü gibi oluyor aksesuvar oluverir.. "Fe inneha: hakikat olan şu ki!" ifâdesi ile pekiştirilen, nefsin HaKKa ve HaYRa olan körlüğü kendi kendisine ihâneti ve zulmüdür.

Nefs-i Emmârenin, zâten kendisi olan bu Tevhidsizlik Tuzağından kendi başına kurtulması mümküm değildir.
Aklını Şeytâna teslim edip, nakli yok sayarsa kafasını vura vura benlik aynalarını kırabilir ama kurtulamaz!..
Zararı şu olur ki daha önce bir yönde "Ben!" varken; şimdi, her parçada, ayrı ayrı (binlerce) Ben!... ler çıkar... tıpkı baktığınız ve burnunuzu dayayıp da birebir kendinizi gördüğünüz DÜZ AYNAnızı parçalayın ve her parçaya bakın yine siz varsınız o parça büyüklüğü kadar ve sayısınca çok..
Zorlanma... ANLA ve Zevk et!...


Resim

İyi de, ihânet ve zulüm hapishânesinden (benlikten) çıkış imkÂNı hiç mi yok?
Elbette var! ALLAHÜ ZÜ'L-CELÂL tüm yüce sıfatların sahibidir.
ERHAMÜ'R RAHÎMİN'dir celle celâluhu, el Adildir, el Vedûddur.
Oturup adam gibi sükût ve sükûn içinde düşünür ve dinlerse.
ÖZünün ÖZünden Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem SÖZünden, HaKKın ve HaYRın ve sistemin sahibi olan RABBÛ'L ÂLEMİN 'in emrini duyar, muradını anlarsa, kaya gibi katı kalbinden 4 ırmak fışkırır.
İçini yıkar da; içinin Ekşisi, Tuzlusu, Acısı ve Tatlısı gÖZlerinden damla damla dökülmeye başlar.
Ayaklarının dibine düşen ilk damla, asit gibi deler geçer can camını ve aynanın arkasını (sırrını) azıcık da olsa siler.

İşte o kadarcık kısımdan kâinâtı seyreder de kendini göremez.
AYNa Cam oldu, Hakk ve Hayr ilhâm oldu, MuhaMMedî UYANış tam oldu koca âşık!. Mübârek olsun!..
Mes'ud ve mutlu ol, şuûra ermiş bir MuhaMMedî olarak.
Sen, ben, o, biz: Biz MuhaMMedîyiz.
Hepimiz birimiz.. Birimiz hepimiz.. BİZ BİR-İZ..
Biz gerçekten ve hamdolsun MuhaMMedîyiz!.
Bu ayna odasında olanları, masal sanma sakın!..

RABB'imizin ihsânı Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'in şifâsı ve erenlerin HiMMeti ile bu zavallı âşık kardeşiniz, bu hâli birebir yaşamıştım...
Anlatmasam sana yazıktı. Anlatsam bana yazıktı..
Ama "ben, sen yok, biz varız, biz ise MuhaMMedîyiz!..." deyip duruyorduk ya..
O zaman anladım ki bu işin benimle ne alâkası var...
İş, ALLAHÜ ZÜ'L-CELÂL ve Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem Efendimizin işi...
Ben ise hâin ve zâlim bir mücrim idim!.
Neyi ile övünüp neyi ile sevinecekmişim!.
Kaldı ki biz yaşadık, seninle beraber!.
Farkında değilim deme, işte farkına vardın ya!.

Azîz kardeşlerim;
Bu sistemin (imtihÂN) tümü maddî-mânevî "BENlik" üzerine kurulmuştur.
Varlık; canlı, cansız buna mecbur ve mahkûmdur. İmtihÂN ise, benliğin hududundadır.
İfrat edip (maksimum) ilâhlık ilân etmek..
Tefrit edip (minimum) "kulluktan istifâ ettim!.." demek..
Anormal olandır. MuRaDuLLAH ve EMRuLLAH bu değildir.
İnsan ve kâinâtın yaratılışının hikmeti asla bu değildir...

Normal, doğru, HaKK ve HaYR olup, Emredilen ve Murad edilen (dilenen) ise; adam gibi "Abd" (kul) olmaktır..
İtidal (optimum) budur. Aklı olan ve insan kılığına giren her nefs için kuLLuğun kuralları, ellerinin içinde, gözlerinin önündedir..
Bütün bunlara rağmen Nefs-i Emmârenin rengi son nefese kadar yok olmaz.
Eser hâlde bile olsa kalır... Hiç değilse anısı...

Sakın! Sakın ha!...
Nefs-i Emmâreyi çirkin, kötü, düşman v.s. sanma!.
Nefs-i Emmârenin kötülüğü; bâtıla inanıp şerri emretmesinden ve kararından dönmeyip inad edip direnmesindendir..
Yoksa HaKKa inanıp HaYRa yönelse ne gelişmeler geçireceğini göreceğiz İnşâe ALLAH!...

Ne var ki nefsin aslı nefsdir: Cennet de dese Cemâl de dese kendisi için ister..
Bu da İlâhî İhsânın yerini bulması için MuRaDuLLAH'ın muhteşemliğini yaşamda göstermesi için tek Tecellî Tezgâhı oluşundandır..
Mesele nefsin, haddini bilip bilmemesi meselesidir..

Azîz kardeşlerim,
Neler gördüm, neler yaşadım!...
70 yaşında ak saçlı, ak sakallı sözüm ona meşayih olmuş ve binlerce insanı peşine takmış ve her birisine:
"Rüyânızda nefsinizi görün... Kuş, kedi, köpek, hatta hınzır (domuz) sûretinde görürseniz vurun öldürün onu!" diyenleri bizzât duydum.
Cehâletin tek çıkışı CeheNNemedir..
"Nûh" diyor da, "Peygamber" demiyor... "İllâ da illâ odunumun parası!."diyor..

Meseldir:
Bir genç öğretmeni vermişler Beydağı'nın tepesinde bir köye..
Zaman eski zamanda, şehre inecek yol-yolak yok..
Kar kış basmış ve kalkmıyor.. Vasıta hak getire..
Çâre ne?.
Çâre, Katırcı Osman Emmi!.
Odun taşıyor kasabaya 20 liraya satıp geliyor karda kışta, ama iyi para...
Öğretmen koşmuş varmış ki yola hazır hâlde katır yüklü...
"Osman Emmi bu odunu kasabada kaça satarsın sen?." demiş
O da.: "20 paraya!"
Öğretmen.: "İyi o zaman al sana 20 para kasabaya beni götür!." demiş..
Osman Emmi odunu yıkmış yıkmasına, parayı da almış almasına ama aklı basmamış işe..
Soruyormuş.: "Peki Öğretmen Bey, benim odunun parası nerde?"


Arabın dediği:"lâ fâide!.:faydasız!."

Bilinçli bir itiraz oldu mu, cedelleşmek bize haramdır!...

Adamcağızın fecri doğmamışsa, sen ona istersen elli kere oku ki:


يَا أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ
Resim---"Ya eyyetuhennefsu'l-mutmeinnetu: Ey, RABBine, itaat edip huzûra eren nefis!” (Fecr 89/27)

ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً
Resim---"İrci'iy ilâ RABBiki râdiyeten merdiyyeten: RABBine DÖN-üver, sen râzı, O da senden razı olarak." (Fecr 89/28)

فَادْخُلِي فِي عِبَادِي
Resim---"Fedhulî fî 'ibadî: Gir kullarımın içine!" (Fecr 89/29)

وَادْخُلِي جَنَّتِي
Resim---"Vedhulî cennetî: Gir cennetime!." (Fecr 89/30)

"Ey mutmaînne nefs, razı olmuş ve razı olunmuş olarak,
RABB'ine dön!...Kullarımın (abd sırrına eren, MuhaMMedî "Biz" olan) arasına katıl!... Ve cennetime gir!...
"


ResimGÜL
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SEKİZ KÖŞE ZEVKLERim

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


Bu ÂLEMde;
=>İkİ GERÇEKk VARdıR,
=>BİRİNCİsi=>AŞKktır,
=>ÖLÜMü BOŞş VeR!.


ZEVK 9886

=>GÜNDÜZ GÜNEŞi İSTEmez====>SERMÂYEsi=>BUZ OLANLar,
Bu GüN YAĞMuR YAĞsa!. DEmez=>SERMÂYEsi TUZ OLANLar,
ÜZER<- ve ->ÜZÜLüR=>TAŞAR,
SEVip<-->SEVİLmeye=>ŞAŞAR,
==>ÖMRü BOYUnca=>KAŞINIR===>HAM AKLı =>UYUZ OLANLar!.


27.02.2021 02:27
brsbrsm...tktktrstkkmizdaşkkk...


AŞKkın ADı>KuL İHVÂNİm,
SEVgi tADı KuL İHVÂNİmm!.
SEVgi==>HERKEsin HAKkıdır,
AŞKk MURADı KuL İHVÂNİm!.


ResimM.M.M. MuhaBBetLerimLe...


ResimKUL İHVÂNİmResim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SEKİZ KÖŞE ZEVKLERim

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

KÂBE’min=->SEKiZ KÖŞEsi,
HÂKk NÂZ’a NiYÂZ NEŞEsi,
ZEVKLerim ve->ŞİİRLerim,
Şu ÂN===>ŞEHÂDEt ŞiŞEsi!.

SİSTEMin SEVki=>CEMîYyet,
ŞE’ÂN’ın ŞEVki=->CEMîYyet,
EZVÂC=->BUna SÂHiB OLAN,
ZITLARın ZEVki=->CEMîYyet!.

DÖNmeyen NE VAR=>ÂLLEMde,
ZERRe-KÜRRe==>YUSEBBİHuu!.
KuL İHVÂNİ’m->DEM Bu DEMde,
OLÂN=>Lâ HUVe==>İLLâ HUuu!.

BAK!ıp GÖR!üp=>GÖZü ANLA!mak,
İŞİt!ip-DUY!.up=>SÖZü ANLA!mak,
==>KULLuk==->ZITLARın ZEVKidir,
ÖMRÜN’de=>=>=->ÖZü ANLA!mak!.


ZEVK 9961

RAHMÂNîYyet=>TAMLAyanı=>TEVHiD ZİRVe-DiBi NİSÂ,
RAHÎMîYyet=>TÜMLEyeni==->RİCÂLe CÂN GiBi=>NİSÂ,
RESÛLîYyet=>TECELLîsi==>KÛN’un>feyeKÛN SEVDÂsı,
ULUHîYyet==>CEM’LEyeni==>BESMELE TERKiBi=>NİSÂ!.


ZEVK 9961

TEVHiD ZİRVe-DiBi NİSÂ=>RAHMÂNîYyet=>TAMLAyanı,
RİCÂLe CÂN GiBi=>NİSÂ=>RAHÎMîYyet===>TÜMLEyeni,
KÛN’un=>feyeKÛN SEVDÂsı=>RESÛLîYyet=>TECELLîsi,
BESMELE TERKiBi=>NİSÂ=>ULUHîYyet==>CEM’LEyeni!.


03.06.2021.. 03:54
brsbrsm...tktktrstkkmizdecnntbhçmzzdehyrÂNımızzz..


ÂŞIKk=>ŞEYdâ=>GÜLü=>SEVdâ,
ZITLARın ZEVKin>TÜLü>SEVdâ,
===>SEVgi====>AŞKın ANAsıdır,
MecNÛN<->LEYLâ ÇÖLü>SEVdâ!.

PANZEHiR ZEHRİne GİR!mek!.
Eş ŞEMS’in ŞEHRine GİR!mek!.
NÂZ-NİYÂZ NEHÂRı==>SEVdâ,
EL LEYL’in NEHRine GİR!mek!.

KULaKk VER=>KUR'ÂNDİNLe,
İŞTİRAk Et===->“İKRÂ!.İNLe,
NÂZ-NİYÂZ NAHNU’sun->YAŞA!
KÜLLî ŞEYy>TEKk’tir>SENİNLe!.

HAYyay-HAYyaL-RüYâ-DÜŞün,
AĞLARken>GÖNÜL GÜLÜŞün,
ZİKR-FİKR-ŞÜKRün>SABiR BİL,
=>“ANA RAHMİ”ni->KABiR BİL,
İLk NoKTA>SOn NoKTA DÜŞün,
HeR ÂN’da>DOĞuş<->ÖLÜŞün!.

DiVÂNE OL=>DEVR-i ÂN DEVRet,
SEYRÂNE OL=>SEYR-i ÂN SEYRet,
CEVLÂNE OL=>CEVL-i ÂN CEVLet,
HAYRÂNE OL=>HAYR-ı ÂN HAYRet!.

TEKk BiR DAMLa SU’dur=->LEYyLâ,
==>DERÛNî DUYGU-dur==>LEYyLâ,
==>ÜÇ HARFLi BiR=->AŞKk ŞARKIsı,
LUTFunYAŞAyış LUTFU’dur LEYyLâ!.

AŞK’a=>MUHTACım->MECBURum,
=>MEŞK-i MELÂMEt=>ME’MURum,
=>NÂZda==>NÛRun ALâ NÛR’um,
=>NAHNU==>NİYÂZa MAHKUMum,
=>MUHAMMEDî ŞE’ÂN=->ŞÛURum,
=>İHVÂNİyyem=>ŞİİR==->SÛR’um!.

RÛHunu TANı ==>CÂN’ın BİL,
MekÂNın BİL! ZamÂN’ın BİL,
GEÇen-GELen->SENLe DEğiL,
KUL İHVÂNİm=>Şu ÂN’ın BİL!.


Resim

CEMi’.: CüMLe, hep, bütün..
CEMi’yyet.: Cemiyet. Topluluk, birlik. Hey'et. Bir yere cem' olma.
EZVÂC.: Çiftler. Zevceler. Nikâhlı karılar. Kocalar..
RİCÂL.: (Recül. c.) Erkekler, Er kişiler..
NİSÂ.: (c.: Nisvân) Kadınlar..
TECELLî.: TECELLâ.: İlâhî Kudretin meydana çıkması, görünmesi. HAKk TeÂLÂ NÛRu’nun te'siriyle kulun kalbinde hakikatın bilinmesi.. Görünme. Bilinme. Kader. ALLAH celle celâlihu lütfuna uğrama..
ŞEYdâ.: f. GÜLe Tutkun BüLBüL. Divâne. Çok sevgiden hâsıl olan hâl..
PANZEHiR.: Zehire karşı ilâç..
NEHÂR.: (c.: Enhür) Fecrin doğuşundan güneşin batışına kadar olan aydınlık..
SABiR.: Tahammül eden, sabreden, bekleyen. Zorluğa karşı göğüs geren, hâlinden şikâyet etmeyip acı ve sızıya katlanan. Belâ ve musibete karşı şikâyet etmeyip ALLAH celle celâlihu'ya şükreden..
KABiR.: Kabr. Mezâr. Merkad. ÖLünün toprağa gömüldüğü yer..


Resim

RÛHunu TANı ==>CÂN’ın BİL,
MekÂNın BİL!. ZamÂN’ın BİL,
GEÇen-GELen->SENLe DEğiL,
KUL İHVÂNİm=>Şu ÂN’ın BİL!.


Resim--- Resûlullah sallALLAH u aleyhi vesellem.:
Men arefe nefsehu =>fekad arefe RABBehu.: Nefsini/Kendini TANıyan/BİLen =>RABB’ini TANır/BİLir.” buyurmuştur.

(Aclunî, Keşfu’l-Hâfâ, II, 236.)


Resim

BAK!ıp GÖR!üp=>GÖZü ANLA!mak,
İŞİt!ip-DUY!.up=>SÖZü ANLA!mak.:


SıNıRLı ve SORUMLu KULLuk İMTiHÂNı ÖMRümüzde, İLAHî ve RESÛLî ANA REHBERimiz OLan Kur'ÂN-ı Kerîm’imizin İLgiLi ÂyetLerinden BazıLarı.:

وَلَقَدْ كَرَّمْنَا بَنِي آدَمَ وَحَمَلْنَاهُمْ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَرَزَقْنَاهُم مِّنَ الطَّيِّبَاتِ وَفَضَّلْنَاهُمْ عَلَى كَثِيرٍ مِّمَّنْ خَلَقْنَا تَفْضِيلاً
Resim---“Ve lekad kerremnâ benî âdeme ve hamelnâhum fî’l- berri ve’l- bahri ve razaknâhum mine’t- tayyibâti ve faddalnâhum alâ kesîrin mimmen halaknâ tafdîlâ (tafdîlen).: Ve andolsun ki; Âdemoğlunu kerem sahibi (şerefli) kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık. Ve onları helâl şeylerden rızıklandırdık. Ve onları yarattıklarımızın çoğundan fazilet (açısından) üstün kıldık.” (İsrâ 17/70)

لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ
Resim---“Lekad halakne’l- insâne fî ahseni takvim (takvîmin).: Andolsun ki BİZ, insanı (nefsini), ahseni takvim içinde (nefs tezkiyesi ve tasfiyesi yaparak en güzele ulaşabilecek en mükemmel özellikte-KIVAMda) yarattık." (Tîn 95/4)

وَهُوَ الَّذِي أَنشَأَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ وَالْأَفْئِدَةَ قَلِيلًا مَّا تَشْكُرُونَ
Resim---“Ve huvellezî enşee lekumus sem’a ve’l- ebsâra ve’l- ef’ideh (ef’idete), kalîlen mâ teşkurûn (teşkurûne).: Ve sizin için işitme hassası, görme hassası ve fuad hassası (idrak hassası) inşâ eden (yaratan) O'dur. Ne kadar az şükrediyorsunuz.” (Mü'minûn 23/78)

خَتَمَ اللّهُ عَلَى قُلُوبِهمْ وَعَلَى سَمْعِهِمْ وَعَلَى أَبْصَارِهِمْ غِشَاوَةٌ وَلَهُمْ عَذَابٌ عظِيمٌ
Resim---“HatemALLÂHu alâ kulûbihim ve alâ sem’ıhim, ve alâ ebsârihim gışâveh (gışâvetun), ve lehum azâbun azîm (azîmun).: ALLAH onların kalblerinin üzerini ve işitme (sem'î) hassasının üzerini mühürledi ve görme (basar) hassasının üzerine gışavet (perde) çekti. Onlar için azîm (büyük) azâb vardır.” (Bakara 2/7)

أُولَئِكَ الَّذِينَ طَبَعَ اللّهُ عَلَى قُلُوبِهِمْ وَسَمْعِهِمْ وَأَبْصَارِهِمْ وَأُولَئِكَ هُمُ الْغَافِلُونَ
Resim---“Ulâikellezîne tabeallâhu alâ kulûbihim ve sem’ihim ve ebsârihim, ve ulâike humu’l- gâfilûn (gâfilûne).: İşte onlar, ALLAH'ın kalblerini, işitme hassalarını ve görme hassalarını tabettiği (mühürlediği) kimselerdir. Ve işte onlar; onlar, gâfillerdir.” (Nahl 16/108)

يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّا خَلَقْنَاكُم مِّن ذَكَرٍ وَأُنثَى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا إِنَّ أَكْرَمَكُمْ عِندَ اللَّهِ أَتْقَاكُمْ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ
Resim---“Yâ eyyuhe’n- nâsu innâ halaknâkum min zekerin ve unsâ ve cealnâkum şuûben ve kabâile li teârefû, inne ekremekum indALLÂHi etkâkum, innALLÂHe ALÎMun HABÎR(habîrun).: Ey insanlar! Muhakkak ki Biz, sizi bir erkek ve bir kadından yarattık. Ve sizi milletler ve kabileler kıldık ki, birbirinizi (soyunuzu, babalarınızı) tanıyasınız. Muhakkak ki ALLAH'ın indinde en çok kerim olanınız (ikram olunanınız, en şerefli olanınız), (ırk ya da soy olarak değil) en çok takva sahibi olanınızdır. Muhakkak ki ALLAH, en iyi bilen ve haberdâr olandır.” (Hucurât 49/13)

لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي كَبَدٍ
Resim---“Lekad halakne’l- insâne fî kebed (kebedin).: BİZ, insanı (yüzyüze geleceği nice) zorluklar-meşakkat içinde yarattık.” (Beled 90/4)

بَلِ الْإِنسَانُ عَلَى نَفْسِهِ بَصِيرَةٌ
Resim---“Beli’l- insânu alâ nefsihî basîreth (basîretun).: Hayır, insan kendi nefsine basîrdir (şâhiddir).” (Kıyame 75/14)

إِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ جَزُوعًا
Resim---“İzâ messehu’ş- şerru cezûâ (cezûan).: Kendisine bir şerr (kötülük) dokunduğu zaman feryadı basar.” (Mearic 70/20)

إِنَّا عَرَضْنَا الْأَمَانَةَ عَلَى السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَالْجِبَالِ فَأَبَيْنَ أَن يَحْمِلْنَهَا وَأَشْفَقْنَ مِنْهَا وَحَمَلَهَا الْإِنسَانُ إِنَّهُ كَانَ ظَلُومًا جَهُولًا
Resim---“İnnâ aradne’l- emânete ale’s- semâvâti ve’l- ardı ve’l- cibâli fe ebeyne en yahmilnehâ ve eşfakne minhâ ve hameleha’l- insân (insânu), innehu kâne zalûmen cehûlâ (cehûlen).: Muhakkak ki BİZ, EMANETi (KuLLuk-AKıL) göklere, arza ve dağlara arz ettik (sunduk, teklif ettik). Onu yüklenmekten çekindiler ve ondan korktular. Ve insan onu yüklendi. Muhakkak ki o (nefs), çok zâlimdir, çok câhildir.” (Ahzâb 33/72)

وَلَقَدْ صَرَّفْنَا فِي هَذَا الْقُرْآنِ لِلنَّاسِ مِن كُلِّ مَثَلٍ وَكَانَ الْإِنسَانُ أَكْثَرَ شَيْءٍ جَدَلًا
Resim---“Ve lekad sarrafnâ fî hâze’l KUR'ÂNi li’n- NÂSi min kulli mesel (meselin), ve kâne’l- insânu eksere şey'in cedelâ (cedelen).: Ve andolsun ki; bu Kur'ÂN-ı Kerim'de, İNSANLara bütün meseleleri (misâlleri) açıkladık. Ve insan, konuların çoğunda cidalleşen (kavga eden)dir.” (Kehf 18/54)

وَآتَاكُم مِّن كُلِّ مَا سَأَلْتُمُوهُ وَإِن تَعُدُّواْ نِعْمَتَ اللّهِ لاَ تُحْصُوهَا إِنَّ الإِنسَانَ لَظَلُومٌ كَفَّارٌ
Resim---“Ve âtâkum min kulli mâ se’eltumûh (se’eltumûhu), ve in teuddû ni’metallâhi lâ tuhsûhâ,inne’l- insâne le zalûmûn keffâr (keffârun).: Ve ondan istediğiniz herşeyden size verdi. Ve eğer ALLAH'ın ni'metini saysanız onu sayamazsınız. Muhakkak insan, gerçekten çok zâlim ve çok nankördür (inkârcıdır).” (İbrahîm 14/34)

عَلَّمَ الْإِنسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْ
Resim---“Alleme’l- insâne mâ lem ya’lem.: İnsana bilmediği şeyleri öğretti.” (Alak 96/5)

كَلَّا إِنَّ الْإِنسَانَ لَيَطْغَى
Resim---“Kellâ inne’l- insâne le yatgâ.: Hayır, muhakkak ki insan gerçekten azgınlık yapar.” (Alak 96/6)

يَا أَيُّهَا الْإِنسَانُ إِنَّكَ كَادِحٌ إِلَى رَبِّكَ كَدْحًا فَمُلَاقِيهِ
Resim---“Yâ eyyuhe’l- insânu inneke kâdihun ilâ RABBike kedhan fe mulâkîh (mulâkîhı).: Ey insÂN! Muhakkak ki sen, RABB’ine doğru (yola çıkarak) cehd ile (nefsinle) cihâd edersin. Sonunda O'na mülâki olursun (ruhunu Allah'a ilkâ’ edersin, ulaştırırsın).” (İnşikâk84/6)

وَالْعَصْرِ
Resim---“Ve’l- asr (asri).: Asra yemin olsun.” (Asr 103/1)

إِنَّ الْإِنسَانَ لَفِي خُسْرٍ
Resim---“İnne’l- insÂNe le fî husr (husrin).: Muhakkak ki insan, gerçekten hüsrÂNdadır.” (Asr 103/2)

إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ
Resim---“İllellezîne âmenû ve amilû’s- sâlihâti ve tevâsav bi’l- hakkı ve tevâsav bi’s- sabr (sabrı).: Ancak iman edip sâlih amellerde bulunanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka.” (Asr 103/3)

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ عَلَيْكُمْ أَنفُسَكُمْ لاَ يَضُرُّكُم مَّن ضَلَّ إِذَا اهْتَدَيْتُمْ إِلَى اللّهِ مَرْجِعُكُمْ جَمِيعًا فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Resim---“Yâ eyyuhâllezîne âmenû aleykum enfusekum, lâ yadurrukum men dalle izehtedeytum ilÂLLÂHi merciukum cemîân fe yunebbiukum bimâ kuntum ta’melûn (ta’melûne).: Ey iman edenler! Nefsleriniz, üzerinizedir (nefsinizin sorumluluğu üzerinize borçtur). Siz hidâyette iseniz, dalâletteki bir kimse size bir zarar veremez. Hepinizin dönüşü ALLAH'adır. O zaman yapmış olduğunuz şeyleri size haber verecek.” (Mâide 5/105)

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَلْتَنظُرْ نَفْسٌ مَّا قَدَّمَتْ لِغَدٍ وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ
Resim---“Yâ eyyuhâllezîne âmenûttekullâhe ve’l- tenzur nefsun mâ kad demet ligad (ligadin), vettekûllah (vettekûllahe), innALLÂHe habîrun bi mâ ta’melûn (ta’melûne).: Ey iman edenler! ALLAH'a karşı takvâ sâhibi olun! Ve her nefs, yarın için ne takdim ettiğine baksın! Ve ALLAH'a karşı takvâ sâhibi olun. Muhakkak ki ALLAH, yaptıklarınızdan haberdârdır.” (Haşr 59/18)

وَالَّذِينَ آمَنُوا وَاتَّبَعَتْهُمْ ذُرِّيَّتُهُم بِإِيمَانٍ أَلْحَقْنَا بِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَمَا أَلَتْنَاهُم مِّنْ عَمَلِهِم مِّن شَيْءٍ كُلُّ امْرِئٍ بِمَا كَسَبَ رَهِينٌ
Resim---“Vellezîne âmenû vettebeathum zurriyyetuhum bi îmânin elhaknâ bihim zurriyyetehum ve mâ eletnâhum min amelihim min şey’in, kullumriin bi mâ kesebe rehînun.: İman edip zürriyetleri de kendilerine îmân ile tâbî olanların zürriyetlerini de kendilerine ilhak ettik (yanlarına kattık). Ve onların amellerinden bir şey eksiltmedik. HERKES kazandığına (dereceler) karşılık bır REHİNdir.” (Tûr 52/21)

كُلُّ نَفْسٍ بِمَا كَسَبَتْ رَهِينَةٌ
Resim---“Kullu nefsin bimâ kesebet rehîneh (rehînetun).: Bütün NEFSLER, iktisap ettikleri (kazandıkları) dereceler sebebiyle (karşılığı olarak) REHİNEdirler (bağlıdırlar).” (Müddessir 74/38)

فَاتَّقُوا اللَّهَ مَا اسْتَطَعْتُمْ وَاسْمَعُوا وَأَطِيعُوا وَأَنفِقُوا خَيْرًا لِّأَنفُسِكُمْ وَمَن يُوقَ شُحَّ نَفْسِهِ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
Resim---“Fettekûllâhe mesteta’tum vesmeû ve etîû ve enfikû hayren li enfusikum, ve men yûka şuhha nefsihî fe ulâike humu’l- muflihûn (muflihûne).: Artık ALLAH'a karşı gücünüzün yettiği kadar (en üst seviyede) takvâ sâhibi olun. Dinleyin ve itaat edin! Ve kendiniz için hayır olarak infâk edin (verin). Ve kim nefsinin cimriliğinden kendini korursa (sakındırırsa), o taktirde işte onlar; onlar FELÂHa (kurtuluşa) ERENLerdir.” (İTeğâbun 64/16)

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَقُولُوا قَوْلًا سَدِيدًا
Resim---“Yâ eyyuhâllezîne âmenûttekullâhe ve kûlû kavlen sedîdâ (sedîden).: Ey iman edenler! ALLAH'a karşı takvâ sâhibi olun ve sedîd (yalan olmayan, doğru) söz söyleyin!.” (Ahzâb 33/70)

Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Dünya tatlı, göz kamaştırıcı ve çekicidir. ALLAH onu sizin kullanmanıza verecek ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyaya aldanmaktan sakının. Kadınlara kapılmaktan korunun. Çünkü İsrailoğullarında ilk fitne kadınlar yüzünden çıkmıştır.” buyurmuştur.
(Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh’den; Müslim, Zikir 99. Ayrıca bk. Tirmizî, Fiten 26; İbni Mâce,Fiten 19.)

Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “İnsanlar kötülüğü gördükleri halde onu değiştirmezlerse, ALLAH’ın hepsini cezâlandırmasından korkulur.” buyurmuştur.
(İbn Kesir, Tefsir, II, 109; Kurtubî, Tefsir, VI, 342-343.)

Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Bir şeyi yapmak veya yapmamak üzere yemin eden, sonra da (yemininin) zıddını takvâya daha uygun bulan kimse, (yemininden vazgeçip) takvâya yönelsin!.” buyurmuştur.
(Ebû Tarîf Adî İbni Hâtim et-Tâîradıyallahu anh’dan; Müslim, Eymân 15.)

Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ALLAHım! Senden hidâyet, takvâ, iffet ve gönül zenginliği isterim!.” buyurmuştur.
(İbni Mes’ud radıyallahu anh’dan; Müslim, Zikir 72. Ayrıca bk. Tirmizî, Daavât 72; İbni Mâce, Dua 2.)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SEKİZ KÖŞE ZEVKLERim

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

KULaKk VER=>KUR'ÂNDİNLe,
İŞTİRAk Et===->“İKRÂ!.İNLe.:


اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ
Resim ---“IKRA’bİSMi RABBikellezî halak (halaka).: YARATAN RABBinin İSMİ ile OKu!.”(Alak 96/1)

خَلَقَ الْإِنسَانَ مِنْ عَلَقٍ
Resim ---“Halaka’l- insâne min alak (alakın).: İnsânı bir alaktan (embriyodan) yarattı.”(Alak 96/2)

اقْرَأْ وَرَبُّكَ الْأَكْرَمُ
Resim ---“IKRA’ ve RABBuke’l- EKREM (ekremu).: OKu ve senin RABBin, sonsuz Kerem Sâhibidir..”(Alak 96/3)


Resim

KÛN’un>feyeKÛN SEVDÂsı
=>RESÛLîYyet=>TECELLîsi.:

ZÂTen =>KÛN feyeKÛN KÂiNÂTında her zerre AHADİYYET Denizinde yüzen AHMEDî ESMÂLardır..
MuhaMMedî KÂiNÂT/Mâsivâ Kürresinde aynı İlahî Kuralla yüzmekteler, Tesbih ve SaLât ETmektedLer.. ZeRRede de KüRRede de..

Bu
SUBHÂNî SıRRa ULAŞım ve RASÛLî Saâdeti ELde Etmek için ise, =>KULa düşen iş;
MERKEZde-İÇte-ENFüSte =>YALANsız=>HAK’ka SÂDık HAYÂTı TeRCih EDip,
MUHİTte-DIŞta-AFÂKta =>HARAMsız =>HAYRda HELÂL HAYÂTı TeRCih EDip,
ALLAHu zü’L- CELÂL tarafından DOĞuştan/Fıtrî Olarak VERiLen=>CÜZ-i İRÂDEsini,
=>İDRAk Edip =>İŞTİRAkLa ŞEHÂDEt ÂLEMİnde YAŞAyarak HAKk’ın ŞÂHİDi OLmasıdır..


Resim

ZERREde/ATOMda =>CEZB-MERKEZÇEK-İÇ DENGe
KÜRREde/KÂİNÂTta =>CERR-MERKEZKAÇ-DIŞ DÜZEN..

İNsÂN AKLı İÇin;
=>NAKLen =>Her ÂN =>ŞE’ÂNuLLAH’ta
=>SÜNNETuLLAH Üzere =>YENİden OLUŞş-YARATIŞş!.

“OLÂN-Lar”-ın =>fASLı =>ASLı.. =>“LÂ HUVe İLLâ HU!.”


اَوَلَيْسَ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ بِقَادِرٍ عَلٰٓى اَنْ يَخْلُقَ مِثْلَهُمْۜ بَلٰى وَهُوَ الْخَلَّاقُ الْعَل۪يمُ
Resim---“Eve leyse-llezî haleka's- semâvâti ve'l-arda bikâdirin ‘alâ en yahluka mislehum belâ ve huve'-l- Hallâku-l’Alîm(u).: Gökleri ve yeri yaratan (ALLAH) onlar gibisini yaratmağa gücü yetmez mi? Elbette buna gücü yeter. O, her şeyi yaratandır, her şeyi bilendir.”(Yâsin 36/81)

إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
Resim---“İnnemâ emruhu iżâ erâde şey-en en yekûle lehu kun feyekûn(u).: Bir şeyi dilediği zaman, O'nun emri yalnızca: 'Ol' demesidir; o da hemen oluverir.”
“Allah’ın şânı, birşeyin olmasını dilediği zaman ona sadece ‘Ol!’ demektir; o, oluverir.”
(Yâsin 36/82)

Resim yuSEBBİHu SEMÂ’mız..

MERKEZde HAKk MUHİTte HAYy
DÖNdürEN DOst!. DÖNENi DOst!
MAHŞER<->ELESt ÂHiDde HAYy
YÖNdürEN DOst!.. YÖNENi DOst!.


“OLÂN-Lar”ın =>fASLı =>ASLı.. =>“LÂ HUVe İLLâ HU!.”..
Yâ HAYy DOSt celle celâlihuu!.


YuSEBBih..:


يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
Resim ---"Yusebbihu lillâhi mâ fî's-semâvâti ve mâ fî'l-ardı'l-meliki'l-kuddûsi'l-azîzi'l-hakîm(hakîmi).: Göklerde ve yerde olanların hepsi, mülkün sâhibi, eksiklikten münezzeh, azîz ve hakîm olan ALLAH'ı tesbih eder."(Cumâ 62/1)

SeBBeHa: tesbih eder. Yüzer. Döner durur. AKL-ı SiLm BİLir ki, ATOM yaratıldığı günden beri durmadan dönmektedir ve kıyâmete kadar da dönecektir. Enerjiyi nerden almakta ve alacak sorusunun cevâbının “KÛN feye KÛN-hER ÂN ŞE’ÂNULLAHta yENiden Yaratış” olduğunu materyalist fizik çok geç anlayacaktır sanırım..

Resim

ULUHîYyet==>CEM’LEyeni
=>BESMELE TERKiBi=>NİSÂ!.:


يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُواْ رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالاً كَثِيرًا وَنِسَاء وَاتَّقُواْ اللّهَ الَّذِي تَسَاءلُونَ بِهِ وَالأَرْحَامَ إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَقِيبًا
Resim ---"Yâ eyyuhâ'n-nâsuttekû RABBekumullezî halakakum min nefsin vâhidetin ve halaka minhâ zevcehâ ve besse minhumâ ricâlen kesîran ve nisââ (nisâen), vettekûllâhellezî tesâelûne bihî ve'l-erhâm (erhâme). İnnALLÂHe kâne aleykum RAKÎBâ (rakîben).: Ey insanlar sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip yayan RABB'inizden korkup sakının. Ve (yine) kendisiyle, birbirinizle dilekleştiğiniz ALLAH'tan ve akrabalık (bağlarını koparmak)tan sakının. Şüphesiz ALLAH, sizin üzerinizde gözeticidir.
(Nisâ 4/1)


DÖNmeyen NE VAR=>ÂLLEMde,
ZERRe-KÜRRe==>YUSEBBİHuu!.
KuL İHVÂNİ’m->DEM Bu DEMde,
OLÂN=>Lâ HUVe==>İLLâ HUuu!.:


=->ZERRe-KÜRRe SEBBEHAsı,
NANNU==>BİZ BİR-İZ SAHAsı,
TÛR’da=>SÛR SESin DUYarsa,
=>AKIL=>MUKADDES TÛVÂsı!.
=>İHVÂNim->VUSLÂt VÂHÂsı!.


celle celâlihu..
aleyhumusselâm..


Resim SEBBEHA!.
Resim NuNuNuN..
Resim VaVaVaVaV..
Resim MiMiMiMiMiM..


وَلَا تَكُونُوا كَالَّذِينَ نَسُوا اللَّهَ فَأَنسَاهُمْ أَنفُسَهُمْ أُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ
Resim ---“Ve lâ tekûnû kellezîne nesûllâhe fe ensâhum enfusehum, ulâike humu’l- fâsikûn (fâsikûne).: ALLAH'ı unutan kimseler gibi olmayın! Böylece (ALLAH da) onlara, kendi nefslerini unutturdu. İşte onlar, onlar fâsık olanlardır.”(Haşr 59/19)

Et Tâmmu celle celâlihu.:
Resim

Resim

YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihu!.


Resim

Şe’ÂN.: her ÂN YENiden YARATış SeBBehâsı..

Şu ÂN <-> Şe’ÂN =>ŞeHÂDeti..:
SeBBeHa.. TeSBih!. feSEBBih!.:


يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
Resim ---"YUSEBBİHU lillâhi mâ fî's- semâvâti ve mâ fî'l- ardıl meliki'l- kuddûsi'l- azîzi'l- hakîm (hakîmi).: Göklerde ne var, yerde ne varsa (HEPSİ) O mülk-ü melekûtun eşsiz hükümrânı, noksaanı mucib herşeyden pâk ve münezzeh, gaalib-i mutlak, yegâne hukûm ve hikmet saahibi ALLÂHI TESBÎH (ve TENZÎH) ETMEKDEDİR." (Cumâ 62/1)

Yusebbihu: tesbih eder.
Sebbaha: yüzmek..

Yerdeki göklerdeki ZeRReler yani ATOMlar ve de Kürreler-Galaksiler,
NeşRlerinden HaŞRlerine kadar döndüler, dönmekteler ve dönecekler.
Bu SeBBaHa yüzüş RAKSı hep sürecek her AN yeniden Yaratılan ŞE'ENULLAHta..
Ve ne zamAN AKILLarımız DEVR-ÂNı ANLarsa ve DEVRe İştirak ederse Yusebbuhu Zikr-i Dâimindeyiz İnşâe ALLAH!.
İşte her ZeRReye bahşedilen bu Rüşd Raksı, Yeniden Yaratış Hareketi Merkezin DENGE için ÇEKimine karşı MerkezKAÇ DÜZEN Kuvvetini doğurup VARlığı oluşturmaktadır her ÂN ŞeÂNullahta..


SeBBeHa: tesbih eder. Yüzer. Döner durur. AkL-ı SiLm BİLir ki ATOM yaratıldığı günden beri durmadan DÖNmektedir ve kıyâmete kadar da dönecektir. Enerjiyi nerden almakta ve alacak sorusunun cevâbının =>“KÛN feyeKÛN” olduğunu materyalist fizik çok geç anlayacaktır sanırım!.


Sebehâ: yüzmek, SubhânALLAH demek.
Sebbaha (mübalağa ile) ALLAH’u TeÂLÂyı tenzih ve takdis etmek.
Zerrenin
(atomun) ve kürrenin (kâinâtın) bir saniye durmaksızın takdir edilen yörüngede ve şartlarda kimseye dayanmadan/mesnedsiz parmak izleri gibi tek başlarına /RABB’larıyla başbaşa, sonsuz FeLeKLer içinde YÜZüp DURmaLarı...

Her hücrenin
"HAYY!" HAYy-kırışı...
Doğuştan-ölüme bir kere bile susmadan TEVHiD tıklayan KALBLer...
Her ŞEYy =>Her YERde, Her zamÂN, Her HÂLde ve Her NEFESte =>HeRKeSLe NAHNU=BİZ BİR-İZ BİLELiği İLE Beraber =>Sistemin Sâhibi
AZÎZÜ’r- RAHÎMÜ’s-SUBHÂN ALLAH TeÂLÂ yı Maddî
/somut ve Mânevî/soyut noksanlık, benzetme ve zıddı var sanmalardan uzak kılıyorlar.. Canlı şâhidleriyiz diyorlar...

“Zâtında, Sıfatında, Esmâsında, Fiilinde ve Hükümlerinde Münezzehtir!..” MüezzinLeri!..
Yu sebbuhu: Tesbih ederler hep yüzerler..
Yüsebbuhu!: Şimdi şu ÂN da KüLLî ŞEYy =>YARATANı'nı durmadan tesbih ederken birbirine asla mesnedlenip, dayanamadan tek başına boşlukta-fezâda yüzüp-dönüp durmaktalar. Zerre-Atom ve Kürre-Kâinât =>DurmadAN Dost Raksında..
Yesebbihu: Noksansızı Et TAMM celle celâlihu'yu tesbih ve zikri ele yüzmekteler İLâHî RAKSta hamd OLsun!..


ALLAH celle celâlihu.:

Resim

M.M.M. MuhaBBetLerimLe...

Resim
KUL İHVÂNİ
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SEKİZ KÖŞE ZEVKLERim

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim
Resim UMUt...

KORkan=->KÖLe,
UMaN=->HÜRdür!.
ÖLeN ====>ÖLe,
DİRi=>ÖZGÜRdür!.

BEDEN-NEFiS-KALB AYAKLı,
KUL İHVÂNim Haksız-HAKLı,
YAŞAMAK ÇARMIHı=>ÇİLLe,
AKLetmezse=->İNSÂN AKLı!.

=>E-Lestu..RABB..=>KâLû->BELiyyi,
->VÂHDEt-i VASL-ı VUSLât-ı VELiyyi,
BİLmek->BULMak>OLmak>YAŞAmak,
======>ASHÂBu’s- SIRAtı’s-SEViyyi!.


ZEVK 10.155

ÇIKktı!. ÇIKacak!. KORkusu==>NEFSin BOĞAZI’nda=>ÇİLLe,
==>İĞNEnin UCUnda=>UMUt===>USTURA AĞZI’nda=>ÇİLLe,
==->ANAhtarsız KİLit GiBi,
SıFıR>TePe=>SONsuz>DiBi,
=>Her YÖNe YOLLaR KAPALı=>CÂN’ın ÇIKMAZI’nda=>ÇİLLe!.


16.10.2021.. 07:00
brsbrsm...tktktrstkkmdcançarmıhımızzz..


LEYyLâ LEYyLâ,
=>KARA SEVdâ,
>MecNÛN Mîmi
>KERîM MEVLâ!.

>BEDEN TERBİyesi GEREKk,
NEFSin->TEZKİyesi GEREKk,
KALBin=>TASFİyesi GEREKk,
==>MuHaMMeDî KEMÂLatta,
RÛHun=->TECLİyesi GEREKk,
KuL İHVÂNİm KULLuk EMEKk,
AKLın=>TEKEMMÜLü DEmeKk!.


Resim

AKıL=->HAKk KEREM KAŞIğı,
SULTÂN EYyLeYyeN=->ÂŞIğı,
YOLda->AVCUNda->YÜREğin,
YANsa=>SÖNmez AŞKk IŞIğı!.
NÛRLanmış AKıL==>DİREğin!.


Resim

ÇARMIH.: f. (Çar: Dört; Mıh: Çivi) Sâlib. Suçluyu haça germek için kurulmuş, haç şeklinde darağacı.. Birbiri üzerine çapraz konmuş iki tahtadan oluşan, suçlunun öldürülmek amacıyla çivilendiği haç biçimindeki darağacı..
ASHÂB.: Ashâb, sâhib, ehil olan..
SIRAtı’s-SEViyyi.: Sıratı Mustakîm..
VÂHDEt.: Birlik. Yalnızlık. Teklik. (Kesretin zıddıdır.) Tas: ALLAH'a yakınlık. Gönlünü, kalbini tamamen ALLAH ile meşgul etme hâli..
VASL.: Âşığın sevdiğine kavuşması. Kavuşmak. * Birleştirmek, ulaştırmak..
VUSLât.: Visal. Sevdiğine kavuşma, ulaşma, bitişme. Bitiştiren..
VELiyy.: Sâhib, mâlik. * Evliyâ. * Muîn. Muhafaza eden. * Küçük çocukların hâlinden mes'ul kimse. * Sıddık. Fık: Hayatını mücâdelelerle ve azîmet ve fevkalâde bir zühd ve takvâ ile ibâdet ve taata sarfederek kendisinden ALLAH celle celâlihu'ın izniyle gaybdan haber vermek ve gaybî ahvâli keşfetmek gibi ilmî ve kevnî hârikalar zuhura gelen zât. ALLAH celle celâlihu'a manevî yakınlık kesbetmiş olan şerif zât. * Cenâb-ı HAKk celle celâlihu'nun isimlerinden birisi..
ÇIKMAZ.: İlerisi kapalı çıkmaz yol.. Kördüğüm hâl..


=>E-Lestu..RABB..=>KâLû->BELiyyi.:


Resim

YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihu!.

UYuLan=>BEZM-i ELESt BESTEsi,
DUYuLan====>“BELÂ!.”sın SEsi.:


وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِن بَنِي آدَمَ مِن ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ قَالُواْ بَلَى شَهِدْنَا أَن تَقُولُواْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ
Resim---Ve iz ehaze RABBüke mim beni ademe min zuhurihim zürriyyetehüm ve eşhedehüm ala enfüsihim elestü bi RABBiküm kâlû belâ şehidnâ en tekulu yevme'l- kiyameti inna künna an haza ğafilin.: Kıyamet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye RABBin Âdem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şâhid tuttu ve dedi ki.: BEN sizin RABBiniz değil miyim? (Onlar da), Evet (buna) şâhid olduk, dediler." (A’raf 7/172)

Resim Azîz CÂNLarımız,
ALLAHu zü’L- CELÂL’e KULLuk =>Son NEFESe kadar kesintisizdir. Hiçbir kimse şefaat edileceğini bilmediği ve bilemeyeceği için son nefesine kadar var gücümüzle Sırat-ı Mustakîm üzere, MuhaMMedî bir Mü’min OLarak KULLuğa devâm etmek zorundadır.



وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتَّى يَأْتِيَكَ الْيَقِينُ
Resim---"Va’bud RABBeke hattâ ye’tiyeke’l- YAKÎN (yakînu).: Ve sana “yAKÎN” gelinceye (son yakîne, HAKku’l- YAKÎN'e, ALLAH’a KULLuğa ULAŞıncaya) kadar RABB’ine KuL OL!.-İbâdet et!." (Hicr 15/99)


Resim
HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihu!.

ASHÂBu’s- SIRAtı’s-SEViyyi.:

قُلْ كُلٌّ مُّتَرَبِّصٌ فَتَرَبَّصُوا فَسَتَعْلَمُونَ مَنْ أَصْحَابُ الصِّرَاطِ السَّوِيِّ وَمَنِ اهْتَدَى
Resim---“Kul kullun muterebbisun fe terabbesû, fe se ta’lemûne men ashâbu’s- sırâtı’s- seviyyi ve menihtedâ.: (Ey Rasûlüm) De ki.: “Herkes beklemekte, öyleyse siz de bekleyin! Artık kim Sırat-ı Seviyye (Sırat-ı Mustakîm) ehlidir (üzerindedir) ve kim hidâyete ermiştir, yakında bileceksiniz.” (Tâ-Hâ 20/135)

يَا أَبَتِ إِنِّي قَدْ جَاءنِي مِنَ الْعِلْمِ مَا لَمْ يَأْتِكَ فَاتَّبِعْنِي أَهْدِكَ صِرَاطًا سَوِيًّا
Resim---“Yâ ebeti innî kad câenî minel ilmi mâ lem ye’tike fettebi’nî ehdike sırâtan seviyyâ(seviyyen).: (İbrâhîm aleyhisselâm) Ey babacığım, muhakkak ki bana, sana gelmeyen bir ilim gelmiştir! Öyleyse bana tâbî ol. Seni, Sırat-ı Seviye'ye (düzgün, seviyeli, ALLAH'a ulaştıran yola) hidâyet edeyim (ulaştırayım).” (Meryem 19/43)

قَالَ هَذَا صِرَاطٌ عَلَيَّ مُسْتَقِيمٌ
Resim---“Kâle hâzâ sırâtun aleyye mustekîm (mustekîmun).: ALLAHu TeALÂ şöyle buyurdu.: “İşte bu, BANA yönlendirilmiş (BANA ulaştıran) yoldur.” (Hicr 15/41)

Resim

>BEDEN TERBİyesi GEREKk,
NEFSin->TEZKİyesi GEREKk,
KALBin=>TASFİyesi GEREKk,
==>MuHaMMeDî KEMÂLatta,
RÛHun=->TECLİyesi GEREKk,
KuL İHVÂNİm KULLuk EMEKk,
AKLın=>TEKEMMÜLü DEmeKk!..:


Resim

Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'in NEFSle CiHâDı;
=>NEFSin, BÂtıLı ve ŞERri TercihEDerek,
=>ŞeYytÂNî AhLâkı ve HAYyatı YAŞAmasına mÂNi olup,
=>
HAKkı ve HAYRı Tercih ve MuhaMMedî =>Sırât-ı Müstakîm YOLUnda,
=>HİZBULLAH OLan =>Fırka-i Nâciye'de;

MuhaMMedî SÖZ,
MuhaMMedî FİİL,
MuhaMMedî AHLâk ve,
MuhaMMedî HÂL İLe YAŞA!.yıp,
=>SONunda ŞeHâDet EHLi OLmasını Temin İçin,

MuhaMMedî TÂLiM/ÖĞREtim ve MuhaMMedî TÂLiM/EĞİtimLe TEKeMMüLüdür..

BUrada ÖNEMLi OLan =>7 YAŞında bir ÇoCuk gibi OLan
NEFS-i EMMÂReyi;

=>ŞeRîatMuhaMMedîyye OKULUnda KAVLî (Kur'ân-sahih hadis) OLarak (ilkokulda okurcasına) İLİM OKUtup Hakkı-Bâtılı ÖĞRETip HakLa EĞİTip TERBİYE EDip MEZÛN Etmek..

=>TaRikatMuhaMMedîyye OKULUnda AMELî (sünnet-i seniyye) Tatbiki OLarak (ortaokulu okuturcasına) Hayrı-Şerri İRADE Ettirip Hayrı İŞLEterek, TEZKİYe EDip (noksan, yanlış, yasak işlerden temizleyip) MEZÛN Etmek..

=>Mârifet-i MuhaMMedîyye OKULUnda aHLÂKî (Hulku'l-Azim) HUY EDİNmiş OLarak (lisede okuturcasına) Hakkı ve Hayrı Kesin Tercih ve İDRAKLe TASFİYE EDerek (ahlâk gibi gözüken şüpheli gizli ahlâksızlıklardan) ARINdırıp MEZÛN Etmek..

=>HaKikat-i MuhaMMedîyye OKULUnda AHVÂLî (maddî-mânevî her şeyi MuhaMMedî şuûrda, üniversite okuturcasına) TeCLiye (cilâlayıp, tecellîye hazır hâlde) EDerek, MEZÛN Edip, ELde Ettiği DÖRt OKULun MAHSÜLü:

İLMULLAH - HAŞYETULLAH - MUHABBETULLAH - RIZAULLAH TEVHİDiyLe İmtihÂN Sahnesine ÇIKarmaktır..
HAKk YOLUn DIŞındakiler, kuru gürüLtü, boş Lâf, saçma sapan hayaLLer ve sonucu hüsrandır..


ALLAHÜ ZÜ'L-CELÂL'in SÜNNETULLAHı ve RASÛLULLAH SALLallahu aleyhi ve SELLem'in SüNNeti BUdur..
MuhaMMedî; MâHiyet, MeZheb, MeŞreb ve MâLiyet de BUdur..

ALLAH celle celâluhu'ya ve RASÛLULLAH SALLallahu aleyhi ve SELLem'e İNANan ve TÂBİ' OLanlara EMRedilen ve sonUÇta MURAD edilen YOL bu YOLdur..

MuhaMMedî ŞUûRu BİLiş,
MuhaMMedî NûRu BULuş-ERiş,
MuhaMMedî SüRûRda OLuş,
MuhaMMedî ONURu YAŞAyış,
MuhaMMedî ŞEHÂDet Şerefi,
MuhaMMedî ŞEFÂat ŞİFÂsı, MuhaMMedî DİRİLiş ve MuhaMMedî CeNNet ve CEMÂL de BUdur..

Ve her NEFSe FITRaten-DOĞuştan AÇık bir KAPIdır.
Her
NEFS bu ÂLEMde İSLÂM DİNİyLe MükeLLefse =>HaKkı ve HaYRı ki =>HaKK’a KULLuku Tercih etmeğe;

=>MUHTAç,
=>MECBUr,
=>ME’MUr ,
=>MAHKUmdur

NEFSini BİLmeden UYdur KAYdır, AKTARma Mesnedsiz ALIŞKANLıkLarLa ÖZ BENLiği-NEFSini BİLmeden MuhaMMedî TÂLİM-ÖĞRETİM ve MuhaMMedî TERBİYe-EĞİTİMi VERmeden ÖLdürmeye Kalkan ZavaLLı AHMAKLara DUYuRuLur!..

YiğitLik;
=>NEFS-i EMMÂREyi (kötülüğü, bâtıLı ve şerri emredici oLan),
=>NEFS-i LEVVÂMe (kendini kınayıcı),
=>NEFS-i MÜLHİMe (ALLAHÜ ZÜLCELÂL, Kur'ÂN-ı Kerîm ve Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den iLhâm aLıcı, )
=>NEFS-i MUTMAÎNNe (inancında tatmîn oLmuş),
=>NEFS-i RÂZİYye (RABB'ısından razı),
=>NEFS-i MERZÎYye (RABB'ısı da ondan razı),
=>NEFS-i KÂMİLe (sırf, saf, tam ve kâmiL MuhaMMedî NEFS-i KÂMİLe) HÂLe ULAŞTIRmaktır..

“NEFSini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiştir.”


قَدْ أَفْلَحَ مَن زَكَّاهَا
Resim---"Kad eflaha men zekkâhâ: Kim ki temizlendi kurtuldu". (Şems 91/9)

Resim

UnutmayaLım ki BİZ, hüküm koymuyoruz, dava etmiyoruz. ANLAmak için ZEVk ediyoruz..
Dünya Hayatının devâmı ve
imtihÂNı için, maddeye meyilli yaratılan NEFS; kendi zaafları ve harikülâdelikleri yanında, dışardaki iyi ya da kötü huyları da =>sünger gibi emicidir..
Ahlâken kangren hâline gelen NEFS =>Bedeni =>Bâtıla ve Şerre kuLLanmanın yanında berzahı/kalbi berbat eder, RÛHu ise İSLendirir-PİSLendirir.
Böylesi NEFSin =>HABiBî HastahÂNesi=>
MuhaMMedî Tasavvufun Yoğun BAKım Ünitesidir.
Bî-İZNİLLAH
Tevhid Tezkeresi ile Taburcu OLduğunda ise;

=>TERBİYE EDİLmiş (edeblenmiş) bir BEDEN,
=>TEZKİYE EDİLmiş (temizlenmiş) bir NEFS,
=>TASFİYE EDİLmiş (arıtılmış) bir KALB ve
=>TECLİYE EDİLmiş (cilâlanmış-duman isi siLinmiş, cam gibi) RÛH
İLe MuhaMMedî OLuş ŞEHÂDet Şerefi ve ŞEFÂat ŞİFÂsı, ŞUÛRUna Kavuşmuş OLarak HAYyat Sahnesine yENiden DOĞar..

=>Her yerde =>her zaman =>her HÂLde ve =>her NEFESte;
=>HAZIR ve NAZIR OLan
HAKK celle celâluhu iLe
=>HALkının İÇİnde
HAKk ve HaYR ÜZere KaDERini YAŞA!.r ve =>DEFTERini DOLDUR!.ur.
=>SoN SATIRIna ise ŞEHADETNÂme ŞARTını SoN NEFESi ile YAZ!.ar
İnşâe ALLAHu TeÂLA.:

Resim

İLe ÖMRünü MÜHÜRLer ve’s- SeLÂM!..

AKIL NÛR-u MuhaMMed =>Cüz’i NÛRULLAHtır..
ALLAHÜ ZÜ'L-CELÂL’in; =>Şe’ENuLLAHta =>SüNNeTuLLAH Üzere Her ÂN YENİdEN YARATIŞında:

=>ZÂT=>Sıfat=>Esmâ=>EŞyâsı..
İNSÂN =>BedEN =>SÎNe =>SaDR =>NEFS =>KaLB =>FUaD/GöNüL =>RÛH =>SIR =>HAFî =>AHFâ =>AKDes..

İnsânın Fıtraten Manevî Yapısını Teşkil Eden ve Bu İmkÂNLa İmtihÂN ÂLEMinde NEdir İNSÂNda ki bu TeMeL ÖZELLİkLer ki, KENDİmizde KENDİmizi-NEFSimiz =>BİLip =>BULup =>OLup da =>gEReğini YAParak =>YAŞAyaLım!. İnşâe ALLAHu TeÂLÂ!..


M.M.M. MuhaBBetLerimLe...

Resim
KUL İHVÂNİ
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SEKİZ KÖŞE ZEVKLERim

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

HaMiD-i MahMûd SÜVEYDÂ,
MuhaMMed Üç MiM-i LEYLÂ,
ÜÇ KARA GÜLü->KÂR-BELÂ,
AHMEDÎYyet->KARA SEVDÂ!.

=>AHADÎYyet->BİLinmEZi,
->KARASEVDÂ KAPKARAsı!.
AHMEDÎYyet NAHNU TEZi,
KÛN-feye-KÛN’un>ARAsı!.


ZEVK 10.306

GÜBRE YANaR.. GÜL de YANaR.. NÂR’da=>DUMAN-KÜLü İÇiN,
SONsuz<->SıFıR=->USTURA AĞZıSEVDÂ SIRRIdır=>SÜVEYDÂ,
==>YEDi MEVSiM.. YEDi GÜNde.. ==>BİNBİR DİKEN-GÜLü İÇiN,
DÖKeR KANI’n.. VERiR CÂNI’n..=>AŞKk ŞARKısın ŞAKıR ŞEYDÂ!.


07.04.2022..07:04
brsbrsm...tktktrstkkmzd6RMZN-seyrânseyrimizzz..


=>ÇİLLEdir>ÖMÜR TÖRPÜSü,
TEVHiDdir>TÖRPÜnün SÜSü,
=->HAKk ÂŞIK KARASEVDÂsı,
KÂBE’nin==->KARA ÖRTÜSü!.

=>TESLİMîYYEt SIRR-ı SELAH,
=>İSTİKÂMEt=>SIRR-ı FELAH,
KUL İHVÂNiM>KULLuk YOLu,
KELÂMULLAH>RESÛLULLAH!.
Lî-VECHULLAH>SEBîLuLLAH!.



ŞEYDÂ.: f. Tutkun. Divane. BüLBüL.. Çok sevgiden hâsıl olan hal.
SEVDÂ.: f. Fazla sevgi sebebiyle meydana gelen bir çeşit hastalık. AŞKk. SİMSiyAH..
ESVED.: Çok siyah. kara renkli olan.
ESVEDü’l-KALB.: Süveydâ..
SÜVEYDâ.: Kapkara siyahlık..
SÜVEYDâü’l-KALB.: (Sevâdü’l- kalb, Sevdâü’l- kalb) Kalbin ortasında varlığı kabul edilen SİYAH NOKTA. Kalbdeki gizli mahzen. Buna Habbetü’l- kalb, Esvedü’l- kalb de denir. Kalbdeki basîret mahalli diye bilinir..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SEKİZ KÖŞE ZEVKLERim

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

==>İyİ BAKıN=>GÖZLeRime,
SÖNükLeşen=>GÖZ FERime,
SİZe=>HAYyatı ANLAtmakta,
BAKkmakta MEZÂR YERime!.


ZEVK 10.478

HAYy AYNAsın=>ARDı<=>ÖNü=>KALB KAZANı<=>KAFA TASı,
KOGAN=>ECEL! KAÇAN=>EMEL=>NEFİSLe<>GÖLge MAKASı,
ZERRe<=>KÜRRe SEBBEHAsı,
=>SONSUZun=>SIFIR SAHAsı,
=>BAKIŞLaRda=>HAYy IŞIğı===>YÜZde=->HAYyat HARİTASı!.


20.09.2022.. 02:19
brsbrsm…tktktrstekkmdhayrÂNımızzz..


ECEL=>EMEL=->YARIŞında,
İNSÂN=>Son-UÇ’u UNUtur!.
=>SoN NEFEse->VARIŞında,
CÂN’ın HAYyı’nı>KURUtur!.


DEHR-ü-ZAMÂN>VAKit=>ECEL,
HEVâ<=>HEVEs=>TÛL-i EMEL,
HAYyat=>CURCUNa CÜNBÜŞü,
SÜNNETuLLAH NE MÜKEMMEL!.
==->MUHAMMEDî ŞÛUR’a GEL!.
KUL İHVÂNİm=>EBED<=>EZEL!.



FER.: f. Işık, parlaklık, zinet, süs. * Fazl ve vakar. * İktidar; şevket, kuvvet..
GÖZ FERi.: Bakışlarının canlılığı-diriliği, parlaklığı, aydınlığı..
DEHR.: Sonsuz EZEL-EBED..
ECEL.: Her mahlukun ve canlının ALLAH tarafından takdir edilen ölüm vakti. Âhirete göç etmek. * İleride olacağı şüphesiz olan. * ALLAH'ın takdir ettiği ömür..
EMEL.: Ricâ, ümid, şiddetli istek. Ummak. Gâye
TÛL.: Boy. * Uzunluk. * Ömür ve hayat. * Uzamak. * Zaman çokluğu. * Çokluk, bolluk..
TÛL-i EMEL.: Bitmeyen istek. * Hiç ölmeyecek gibi dünyaya dalmak ve düşünmek..
CURCUNa.: (bir yerde) çok gürültülü, karışık ve biraz da eğlenceli durum..
CÜNBÜŞ.: Canlılık, coşku. (bir yerde) çok gürültülü, karışık ve biraz da eğlenceli durum..
SÜNNETuLLAH.: İlâhî Kanunlar. * Kanun, âdet. (Bak: Âdetullah)
ÂDeTuLLAH.: (Sünnetullah da denir.) Tabiatta canlı cansız bütün varlıkların nasıl hareket edeceklerini belirliyen ALLAH'ın Emirleri, O'nun koyduğu değişmez düzen. Meselâ oksijenle hidrojenin birleşmesinden su meydana gelir. Işık, geldiği açıya eşit bir açı ile yansır ki, bunlar birer Âdetullahdır..
ŞÛUR.: Anlayış, idrak. Vicdan. Hiss-i zâhirle duymak. * Nefsin mânâya ilk vusul mertebeleridir..
HEVEs.: Gelip geçici istek. Nefsin hoşuna gitmek. Devran edip gezmek. Akıl ile olmayıp nefis ile olan istek.. son UÇta RABBLığa kalkışmak=>FiravunLuk..
HEVâ.: İstek. Nefsin isteği. Düşkünlük. Gelip geçici olan heves. Nefsin zararlı ve günah olan arzuları.. son UÇta İlâhLığa kalkışmak=>NemrudLuk..
EZEL.: Ebedîlik. Zevalsizlik. Sonu olmamak..
EBED.: İbtidası ve başlangıcı olmayan, her zaman var olan..


الَّذِينَ اتَّخَذُواْ دِينَهُمْ لَهْوًا وَلَعِبًا وَغَرَّتْهُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا فَالْيَوْمَ نَنسَاهُمْ كَمَا نَسُواْ لِقَاء يَوْمِهِمْ هَذَا وَمَا كَانُواْ بِآيَاتِنَا يَجْحَدُونَ
“Ellezînettehazû dînehum lehven ve leiben ve garrethumul hayâtu'd- dunyâ, felyevme nensâhum kemâ nesû likâe yevmihim hâzâ ve mâ kânû bi âyâtinâ yechadûn (yechadûne).: Onlar, onların dînini oyun ve eğlence edinen ve Dünyâ hayatının onları aldattığı kimselerdir. Böylece onlar bugünlerine ulaşacaklarını nasıl unuttularsa ve nasıl âyetlerimizi bile bile inkâr ettilerse, bugün de Biz onları unuturuz.” (A’râf 7/51)

اللّهُ الَّذِي رَفَعَ السَّمَاوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ تَرَوْنَهَا ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ كُلٌّ يَجْرِي لأَجَلٍ مُّسَمًّى يُدَبِّرُ الأَمْرَ يُفَصِّلُ الآيَاتِ لَعَلَّكُم بِلِقَاء رَبِّكُمْ تُوقِنُونَ
“ALLAHullezî refea's- semavâti bi gayri amedin terevnehâ summestevâ ale’l- arşı ve sehhare’ş- şemse ve’l- kamer (kamere), kullun yecrî li ECELin musemmâ (musemmen), yudebbiru’l- emre yufassılu’l- âyâti leallekum bi likâi RABBikum tûkınûn (tûkınûne).: Görmekte olduğunuz semâları (gök katlarını) direksiz olarak yükselten ALLAH'tır. Sonra arş’a istiva etti. Ve Güneş'i ve Ay'ı emri altına aldı. Hepsi belirlenmiş/isimlendirilmiş bir süreye/ECEL’e kadar akıp gider. İşleri düzenleyip idâre eder. Âyetleri ayrı ayrı açıklar ki; böylece RABBinize mülâki olmaya yakîn hasıl edersiniz.” (Ra’d 13/2)

اللّهُ يَعْلَمُ مَا تَحْمِلُ كُلُّ أُنثَى وَمَا تَغِيضُ الأَرْحَامُ وَمَا تَزْدَادُ وَكُلُّ شَيْءٍ عِندَهُ بِمِقْدَارٍ
“Allâhu ya’lemu mâ tahmilu kullu unsâ ve mâ tegîdu'l- erhâmu ve mâ tezdâd (tezdâdu), ve kullu şey’in indehu bi mıkdâr (mıkdârin).: ALLAH, her dişinin neyi yüklendiğini (neye hamile kaldığını) ve döl yataklarının neyi eksiltip neyi eklediğini bilir. O'nun katında her şey bir miktar (KADER-ölçü) ile bir miktarla takdir edilmiştir..” (Ra’d 13/8)

وَاضْرِبْ لَهُم مَّثَلَ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا كَمَاء أَنزَلْنَاهُ مِنَ السَّمَاء فَاخْتَلَطَ بِهِ نَبَاتُ الْأَرْضِ فَأَصْبَحَ هَشِيمًا تَذْرُوهُ الرِّيَاحُ وَكَانَ اللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ مُّقْتَدِرًا
“Vadrıb lehum mesele'l- hayâti'd- dunyâ ke mâin enzelnâhu mine's- semâi fahteleta bihî nebâtul ardı fe asbeha heşîmen tezrûhur riyâh (riyâhu), ve kânallâhu alâ kulli şey'in muktedirâ (muktediren).: Onlara Dünyâ hayatını örnek ver ki; o, semadan indirdiğimiz su gibidir. Yeryüzünün nebatları (bitkileri), onunla karıştı (yeşerdi, büyüdü). Sonra da kuruyup, ufalandı ki rüzgâr, onu savurur. Ve ALLAH, herşeye muktedir olandır (gücü yetendir).” (Kehf 18/45)

يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا وَلَا يَغُرَّنَّكُم بِاللَّهِ الْغَرُورُ
“Yâ eyyuhe'n- nâsu inne va’dallâhi hakkun fe lâ tegurrennekumu'l- hayâtu'd- dunyâ, ve lâ yegurrennekum billâhi'l- garûr (garûru).: Ey insanlar! Muhakkak ki ALLAH'ın vaadi haktır. Öyleyse Dünyâ hayatı sizi sakın aldatmasın. Aldatıcılar da sizi ALLAH ile (affına güvendirerek) aldatmasınlar.” (Fâtır 35/5)

Abdullah b. Mesud radiyallahu anhu.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, bir hasır üzerinde yatıp uyumuştu. Uyandığında, vücudunun yan tarafında hasırın izleri vardı.
Bizler.: Yâ Rasûlallah! Sizin için bir döşek tedarik etsek!.” dedik.
Bunun üzerine Rasûlallah sallallahu aleyhi vesellem.: “Benim Dünyâ ile ilgim ne kadar ki? Ben bu Dünyâda bir ağacın altında gölgelenen, sonra da oradan kalkıp yoluna devam eden bir yolcu gibiyim!.”
buyurdu.
(Tirmizî, Zühd, 44)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Sizin için beni en çok korkutan şey, hevâya (şehvetlere) uymanız ve UZUN EMELdir. Hevâya uymak HAKk’a ulaşmanızı engeller. UZUN EMEL ise Dünyâ sevgisinden kaynaklanır!.
Dikkat edin!. ALLAHu TeALÂ Dünyâyı sevdiklerine de sevmediklerine de verir. Fakat bir kulunu sevdiği zaman ona İMÂNı bahşeder.
Dikkat edin!. Bazı insanlar DİNin, bazıları ise Dünyânın derdine düşerler. Sizler DİNin derdine düşün, Dünyânın kulu kölesi olmayın.
Dikkat edin!. Dünyâ arkasını dönüp gidiyor. Âhiret ise yönelmiş, size doğru geliyor.
İyi bilin ki =>Sizler amelin olduğu fakat hesabın olmadığı bir Dünyâdasınız; amelin olmadığı Hesab Gününe doğru yaklaşmaktasınız!.”
buyurmuştur.
(İhya, V, 115; Kenzü’l-Ummâl, nr. 44167)

Bir defasında Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, eline üç tane sopa aldı. Birini önüne, diğerini yan tarafına, üçüncüsünü de uzak bir yere dikti. Sonra ashabına hitâben.: “Bunun ne anlama geldiğini biliyor musunuz?” diye sordu.
Ashab.: ALLAH ve RASÛLü daha iyi bilir!” dediler.
Bunun üzerine Rasûlallah sallallahu aleyhi vesellem meseleyi şöyle izâh etti.: “Bu (önümdeki sopa) İnsÂN, bu (yanımdaki sopa) ECELi, bu da (uzaktaki sopa) EMELLeridir. İnsânoğlu EMELLerinin peşinden koşarken, daha ona ulaşamadan ECELi onu yakalayıverir!.” buyurdu.
(İhya, V, 116)

İbnu Mes’ud radiyallahu anhu.: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, birgün yere çubukla, kare biçiminde bir şekil çizdi. Sonra, bunun ortasına bir hat çekti, onun dışında da bir hat çizdi. Sonra bu hattın ortasından itibâren bu ortadaki hatta istinad eden bir kısım küçük çizgiler attı. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, bu çizdiklerini şöyle açıkladı.: "Şu çizgi İnsÂNdır. Şu onu saran kare çizgisi de ECELidir. Şu dışarı uzanan çizgi de onun EMELidir. (Bu emel çizgisini kesen) şu küçük çizgiler de MUSİBETLerdir. Bu musibet oku yolunu şaşırarak İnsÂNa değmese bile, diğer biri değer. Bu da değmezse ECEL Oku değer!.” buyurdu.
(Buharî, Rikak 3; Tirmizî, Kıyamet 23, (2456); İbnu Mâce, Zühd 27, (4231) Hadis No : 0144.)

Enes radiyallahu anhu.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, yere bir çizgi çizdi ve.: “Bu İnsÂNı temsil eder” buyurdu. Sonra bunun yanına ikinci bir çizgi daha çizerek.: “Bu da ECELini temsil eder” buyurdu. Ondan daha uzağa bir çizgi daha çizdikten sonra.: “Bu da EMELidir” dedi ve ilâve etti.: “İşte İnsÂN daha böyle iken (yani EMELine kavuşmadan) ona daha yakın olan (ECELi) ansızın geliverir.” buyurdu.
(Buharî, Rikak 4; Tirmizî, Zühd 25, (2335); İbnu Mâce, Zühd 27, (4232))

İbnu Ömer radiyallahu anhu.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem omuzumdan tuttu ve.: “Sen Dünyâda bir garib veya bir yolcu gibi ol!” buyurdu.
İbnu Ömer radıyallahu anh şöyle diyordu.: “Akşama erdinmi, sabahı bekleme, sabaha erdinmi akşamı bekleme. Sağlıklı olduğun sırada hastalık hâlin için hazırlık yap. Hayatta iken de ölüm için hazırlık yap!.” buyurdu.
(Tirmizî’nin rivayetinde, “yolcu gibi ol sözünden sonra şu ziyade var.: “Kendini kabir ehlinden added!.” buyurdu.)
(Buharî, Rikak 2; Tirmizî, Zühd 25, (2334))

Büreyde radiyallahu anhu.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem elindeki iki çakıl(dan birini yakına, diğerini uzağa) atarak.: “Şu ve şu neye delâlet ediyor biliyor musunuz?” dedi. Cemaat.:ALLAH ve RESÛLü daha iyi bilir!” dediler. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Şu (uzağa düşen) EMELidir, bu (yakına düşen) de ECELidir. (Kişi EMELine ulaşmak için gayret ederken ulaşmadan oluverir)”. buyurdu.
(Tirmizî, Emsal 7, (2874)

Ebu Hüreyre radiyallahu anhu.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: ECELini altmış yaşına kadar uzattığı kimselerden Cenâb-ı HAKk, her çeşit özür ve bahâneyi kaldırmıştır.” buyurdu.
(Metin Buharî’den alınmıştır. Tirmizî’nin metni şu şekildedir.: “Ümmetimin vasati ömrü 60-70 yıldır. Bunu aşabilenler azınlıkta kalacaklardır!.” buyurdu.
Rezin der ki.: “Çoklukla ölümün cereyan ettiği dönem 60-70 yaş arasıdır. ALLAH, kime ömründe 40’ına kadar mühlet verdi ise, ondan özrü kaldırmıştır.” buyurmuştur.
(Buharî, Rikak 4; Tirmizî, Da’vat 113, (3545), Zühd 23 (2332); İbnu Mâce, Zühd 27, (4236))

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “İnsÂN yaşlandıkça, mal hırsı ve TUL-i EMELi gençleşir.” buyurmuştur.
(Müslim.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: ALLAH’tan utanın!. Başkalarına kalacak şeyleri toplamakla vaktinizi kaybetmeyin! Kavuşmayacağınız şeyleri ele geçirmek için uğraşmayın; ihtiyacınızdan fazla binâ yapmakla hayatınızı harcamayın!.” buyurmuştur.
(Beyhekî.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “İnsanların en iyisi, ömrü uzun ve ameli güzel olandır, en kötüsü de, ömrü uzun ameli kötü olandır.” buyurmuştur.
(Tirmizî.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Müslümanlıkta ağaran kıllar, kıyamette NÛR olur.” buyurmuştur.
(Tirmizî.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “CeNNeti isteyen, UZUN EMELLi olmasın, Dünyâ işi, ona ölümü unutturmasın!” buyurmuştur.
(İ.EbidDünyâ)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Müslümanlıkta ağaran kıllar, kıyamette NÛR olur.” buyurmuştur.
(Tirmizî.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “CeNNeti isteyen, UZUN EMELLi olmasın, Dünyâ işi, ona ölümü unutturmasın!” buyurmuştur.
(İ.Ebid Dünyâ.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “İnsana vâiz [nasihatçı] olarak ölüm yeter.” buyurmuştur.
(Beyhekî.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Beş şeyden önce, beş şeyin kıymetini bilin! İhtiyarlıktan önce gençliğin, hastalıktan önce sıhhatin, fâkirlikten önce zenginliğin, meşguliyetten önce boş VAKtin ve ölümden önce hayatın kıymetini biliniz!.” buyurmuştur.
(Hâkim.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Şu kişiye şaşılır ki, o Dünyâya tâlib, ölüm de ona tâlibdir.” buyurmuştur.
(Ebu Nuaym.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Âhir zamanda, helal para ile kendisine itimat edilen arkada/DOSt az bulunur.” buyurmuştur.
(İ. Asakir.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Âdemoğlu ihtiyarlarken onda iki şey gençleşir (kuvvetlenir): Mal tutkusu ve tûl-i emel.” buyurmuştur.
(Müslim, Zekât, 115)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SEKİZ KÖŞE ZEVKLERim

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim DÜŞüNmekk!.

HeR AKLın=>YAŞAmak DÜŞü,
BESLENmek==>ÜREmek İÇin!.
CİHÂNda=>CÂNLaR CÜNBÜŞü,
İBREt-HİKMEt=>NASıL- NİÇin!.
AÇILIMı==->HEP’in<=>HİÇ’in!.


ZEVK 10.511

=>SELÂMEt İÇiN=>SABIRLa==>KÜLLî ŞEYyLe=>TEZEKKüRü,
SUSUyAN ÇİÇEKk.. CÂN SUyu..TOMuR TOMuR->TEŞEKKüRü,
BELHUM EDALLÛN OLmadan,
AKIL BAĞI”nı=>YOLmadan,
ELin BAŞa DESTEKk EDip=>HAKk’ın<=>HALKın TEFEKKüRü!.


30.10.2022. 06:54
brsbrsm…tktktrstekkmtevhidtefekkürümüzzz..


KEŞiŞ DAĞ’da BiR KUYtu BUL,
DÜŞÜN=>KITMiR KUL İHVÂNi!.
BELki OLuR==>DUÂ’n KABUL,
DUÂ=>BÂKi!. İNSÂN==>FÂNi!.

HERKEs İLe===>KÜLLî ŞEYyLe,
İNSÂN====>BiR GARiB İHVÂNi!.
HAMD OLsun de=>ŞüKR EYyLe,
===->RABB’ıma KARîB İHVÂNi!.
KALBi NEYZEN>DUDAk NEYyLe,
=>AŞKk->DERDe TABîB İHVÂNi!.



FiKR..FiKiR.: Akıl. Re'y, istek, düşünce.
TEFEKKÜR.: Fikretmek. Düşünmek. Fikri harekete getirmek.. bir şey hakkında iyice düşünmek, bir işin sonucunu hesablamak..
Kur'ÂN-ı Kerîm'de bu kavram fiil şeklinde 18 âyette geçmiş, düşünülmesi teşvik edilmiş ve düşünenler övülmüştür..


إِنَّ فِي خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَاخْتِلاَفِ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ لآيَاتٍ لِّأُوْلِي الألْبَابِ
“İnne fî halkı’s- semâvâti ve’l- ardı vahtilâfi’l- leyli ve’n- nehâri le âyâtin li ulî’l- elbâb (ulîl elbâbı).: Muhakkak ki, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde, ulû’l- elbâb için elbette âyetler (deliller) vardır.” (Âl-i İmrân 2/190)

الَّذِينَ يَذْكُرُونَ اللّهَ قِيَامًا وَقُعُودًا وَعَلَىَ جُنُوبِهِمْ وَيَتَفَكَّرُونَ فِي خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هَذا بَاطِلاً سُبْحَانَكَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
“Ellezîne yezkurûnallâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbihim ve yetefekkerûne fî halkı’s- semâvâti ve’l- ard (ardı), rabbenâ mâ halakte hâzâ bâtılâ (bâtılan), subhâneke fekınâ azâbe’n- nâr (nârı).: Onlar (ulû’l- elbâb, lüblerin, ALLAH'ın Sırr Hazinelerinin sâhibleri), ayaktayken, otururken, yan üstü yatarken (daima) ALLAH'ı zikrederler. Ve göklerin ve yerin yaratılışı hakkında TEFEKKüR ederler (ve derler ki).: "Ey RABBimiz! SEN bunları bâtıl olarak (boşuna) yaratmadın. SEN SUBHÂN'sın, artık bizi ateşin azabından koru.” (Âl-i İmrân 3/191)

أَفَلَا يَنظُرُونَ إِلَى الْإِبِلِ كَيْفَ خُلِقَتْ
“E fe lâ yanzurûne ile’l- ibili keyfe hulikat.: Onlar hâlâ deveye bakmıyorlar mı ki, nasıl yaratılmış?” (Gâşiye 88/17)

وَإِلَى السَّمَاء كَيْفَ رُفِعَتْ
“Ve ile’s- semâi keyfe rufiat.: Ve semâya nasıl yükseltilmiş?” (Gâşiye 88/18)

وَإِلَى الْجِبَالِ كَيْفَ نُصِبَتْ
“Ve ile’l- cibâli keyfe nusıbet.: Ve dağlara, nasıl dik olarak yerleştirilmiş?” (Gâşiye 88/19)

وَإِلَى الْأَرْضِ كَيْفَ سُطِحَتْ
“Ve ile’l- ardı keyfe sutıhat.: Ve yeryüzüne, nasıl düzleştirilmiş (bakmıyorlar mı)?” (Gâşiye 88/20)

فَذَكِّرْ إِنَّمَا أَنتَ مُذَكِّرٌ
“Fezekkir innemâ ente muzekkir (muzekkirun).: Artık zikret (hatırlat), SEN sâdece müzekkirsin (hatırlatıcı-öğüt vericisin).” (Gâşiye 88/21)

قُلْ إِنَّمَا أَعِظُكُم بِوَاحِدَةٍ أَن تَقُومُوا لِلَّهِ مَثْنَى وَفُرَادَى ثُمَّ تَتَفَكَّرُوا مَا بِصَاحِبِكُم مِّن جِنَّةٍ إِنْ هُوَ إِلَّا نَذِيرٌ لَّكُم بَيْنَ يَدَيْ عَذَابٍ شَدِيدٍ
“Kul innemâ eızukum bi vâhideh (vâhidetin), en tekûmû lillâhi mesnâ ve furâdâ summe tetefekkerû, mâ bi sâhıbikum min cinneh (cinnetin), in huve illâ nezîrun lekum beyne yedey azâbin şedîd (şedîdin).: De ki.: "Size sadece tek bir şey vaazediyorum. ALLAH için ikişer ikişer ve teker teker kalkın. Sonra TEFEKKüR edin." Sizin Sâhibinizde (arkadaşınızda) cinnet (delilik) yoktur. O, ancak sizin için önünüzdeki (gelecek olan) şiddetli azâba (karşı) bir nezîrdir (uyarıcı).” (Sebe’ 34/46)

أَمْ تَحْسَبُ أَنَّ أَكْثَرَهُمْ يَسْمَعُونَ أَوْ يَعْقِلُونَ إِنْ هُمْ إِلَّا كَالْأَنْعَامِ بَلْ هُمْ أَضَلُّ سَبِيلًا
“Em tahsebu enne ekserehum yesmeûne ev ya’kılûn (ya’kılûne), in hum illâ ke’l en’âmi BEL HUM EDALLU sebîlâ(sebîlen).: Yoksa sen, onların çoğunu (söz) işitir ya da aklını kullanır mı sayıyorsun? Onlar, ancak hayvanlar gibidirler; hayır, onlar yol bakımından daha şaşkın (ve aşağı)dırlar.” (Furkân 25/44)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: TEFEKKüR gibi ibâdet yoktur.” buyurmuştur.
(Beyhakî, Şuâb, IV, 157)

Ebu’d-Derdâ radıyallahu anhu.: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Bir saat TEFEKKüR; kırk gece nâfile ibadetten üstündür.” buyurmuştur.
(Deylemî, II, 70-71, no: 2397, 2400)


M.M.M. MuhaBBetLerimLe...

Resim
KUL İHVÂNİ
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SEKİZ KÖŞE ZEVKLERim

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

HAYy TOHuM=>TARLASı HAVVa,
HAYy ZİNCİR=>SüT TASı HAVVa,
HAVVa=>TÜMMLeR,
=>ÂDEM->TAMMLaR,
=>HAYyÂt HÜLÂSASı==>HAVVa!.


ZEVK 10.616

HeR İNsÂN’ın HAYyÂtı=>HAYy===>HAVVa ANA NEFESİ’nde,
=>SEViLeNiN=>NÂZ NEŞEsi==>SEVeN’iN=>NİYÂZ SESİ’nde,
=>EŞYâ=>OLAy=>ZamÂN=>ZÂNN’da,
=>KALMAZsan=>SIRR ÇOKk İNSÂN’da,
BüTüN MEVSİMLeR=>İLKk BAHAR=>HAVVa ANA SÎNESİ’nde!.


01.04.2023 07:14
brsbrsm..tktrstekkemzdecevlÂNımızzz..


HAYy ZİNCİRi’nin=->SAÇağı,
ANA RAHMİ’n=>GÖBEk Bağı,
DİRİden=>DİRİye=->HAYyÂt,
KUL İHVÂNİ’m=>ÇİLLe Çağı!.


aleyhumusselâm..

Resim
Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yârimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
bizim kadınlarımız..

Nazım Hikmet..


Resim

KADıN;
=>ANAmız->EŞimiz->KIZımız->GELiNimiz ve =>Geri kalanTüMM KADıNlar =>KıZ KARDeŞimiz.. çünkü =>Onlarla Zinâ Yasaktır =>Yüce İsLâm DÎNİ’mizde..


Resim KELÂMULLAH’ta KADıN;


أُحِلَّ لَكُمْ لَيْلَةَ الصِّيَامِ الرَّفَثُ إِلَى نِسَآئِكُمْ هُنَّ لِبَاسٌ لَّكُمْ وَأَنتُمْ لِبَاسٌ لَّهُنَّ عَلِمَ اللّهُ أَنَّكُمْ كُنتُمْ تَخْتانُونَ أَنفُسَكُمْ فَتَابَ عَلَيْكُمْ وَعَفَا عَنكُمْ فَالآنَ بَاشِرُوهُنَّ وَابْتَغُواْ مَا كَتَبَ اللّهُ لَكُمْ وَكُلُواْ وَاشْرَبُواْ حَتَّى يَتَبَيَّنَ لَكُمُ الْخَيْطُ الأَبْيَضُ مِنَ الْخَيْطِ الأَسْوَدِ مِنَ الْفَجْرِ ثُمَّ أَتِمُّواْ الصِّيَامَ إِلَى الَّليْلِ وَلاَ تُبَاشِرُوهُنَّ وَأَنتُمْ عَاكِفُونَ فِي الْمَسَاجِدِ تِلْكَ حُدُودُ اللّهِ فَلاَ تَقْرَبُوهَا كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللّهُ آيَاتِهِ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ
“Oruç gecesinde KADıNlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, sizin örtüleriniz, siz de onlara örtüsünüz. ALLAH, gerçekten sizin, nefislerinize ihânet etmekte olduğunuzu bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve ALLAH'ın sizin için yazdıklarını dileyin. Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırd edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde itikafta olduğunuz zamanlarda onlara (KADıNlarınıza) yaklaşmayın. Bunlar, ALLAH'ın sınırlarıdır, (sakın) onlara yanaşmayın. İşte ALLAH, insanlara âyetlerini böylece açıklar; umulur ki sakınırlar.” (Bakara 2/187)

يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُواْ رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالاً كَثِيرًا وَنِسَاء وَاتَّقُواْ اللّهَ الَّذِي تَسَاءلُونَ بِهِ وَالأَرْحَامَ إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَقِيبًا
“Ey insanlar, RABBiniz'e karşı takvâ sâhibi olun. O ki, sizi bir tek nefsten (Âdem aleyhis selâm'dan) yarattı. Ve ondan Zevcesi’ni yarattı ve ikisinden birçok Erkekler ve KADıNlar üretip yaydı. Ve O'nunla (O'nun adı ile) birbirinize dilekte bulunduğunuz ALLAH'a karşı takvâ sâhibi olun ve rahimlerden (akrabalık haklarından) sakının. Muhakkak ki ALLAH, sizin üzerinizde murakıbtır (sizi kontrol edendir).” (Nisâ 4/1)

يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّا خَلَقْنَاكُم مِّن ذَكَرٍ وَأُنثَى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا إِنَّ أَكْرَمَكُمْ عِندَ اللَّهِ أَتْقَاكُمْ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ
“Ey insanlar! Muhakkak ki BİZ, sizi bir Erkek ve bir KADıNdan yarattık. Ve sizi milletler ve kabileler kıldık ki, birbirinizi (soyunuzu, babalarınızı) tanıyasınız. Muhakkak ki ALLAH'ın İndinde en çok kerim olanınız (ikram olunanınız, en şerefli olanınız), (ırk ya da soy olarak değil) en çok takvâ sâhibi olanınızdır. Muhakkak ki ALLAH, en iyi bilen ve haberdâr olandır.” (Hucurât 49/13)


Resim RESÛLULLAH’ta KADıN;

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "CeNNet ANNELerin ayakları altındadır." buyurmuştur.
(Nesâî, Cihâd, 6)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Sizin hayırlınız, KADıNlarına hayırlı olan (iyi davranan)dır.” buyurmuştur.
(Müslim, Birr 149)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Ey insanlar! KADıNların haklarına riâyet ediniz! Onlara şefkat ve SEVgi ile muâmele ediniz! Onlar hakkında ALLAH'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz KADıNları, ALLAH Emâneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini ALLAH Adına söz vererek helâl edindiniz!" buyurmuştur.
(Müslüm, Hac,147)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: KADıN-Erkek bütün insanlar, tarak dişleri gibi birbirlerine eşittirler.” buyurmuştur.
(Bilmen, Ömer, Nasuhi, Hukuk-u İslâmiye ve İstilahat-ı Fıkhiye Kamusu, II/73-74)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "KADıNlar Erkeklerin, diğer yarısıdır/(TÜMMLeyenidir)" buyurmuştur.
(Ebu Davûd, Tahanet,94; Tirmizî Tahanet 827)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Bir mü'min, Erkek bir mü'mine KADıNa buğzetmesin. Çünkü onun bir huyunu beğenmezse başka bir huyunu beğenir.” buyurmuştur.
(Müslim, Radâ' 61, hadis no: 1469)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "En güzel Dünya Ni’meti, insanın sâhib olabileceği ni’metlerin en hayırlısı.: Zikreden dil, şükreden kalb ve insanın imân doğrultusunda (Müslümanca) yaşamasına yardımcı olan KADıNdır." buyurmuştur.
(Tirmizî, Birr 13)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "EŞLerinize yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin, sakın onları dövmeyin ve onları incitecek çirkin sözler söylemeyin." buyurmuştur.
(Ebu Davud, Nikak, 40-41)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "KADıNlara ancak kerîm olanlar ikrâm ederler (değerli olanlar değer verirler); onlara kötülük edenler ise leîm (kötü) kişilerdir." buyurmuştur.
(İbn Mace, Edeb 3; Ebû Davud, Edeb 6, Rikak 22, İ'tisam 3; Müslim, Akdiye 11)
Resim
Cevapla

“►Kul ihvâni ZEVKleri◄” sayfasına dön