KUL İHVÂNİ 22. SALÂVÂT-I ŞERÎFE ŞERHi

Cevapla
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

KUL İHVÂNİ 22. SALÂVÂT-I ŞERÎFE ŞERHi

Mesaj gönderen nur-ye »

ResimKUL İHVÂNİ 22. SALÂVÂT-I ŞERÎFE ŞERHi

Euzû billâhi's-semîi'l-alîmî min e'ş-şeytâni'r-racîm!.
Bi'smi'llâhi'r-rahmâni'r-rahîm!..

Resim


22. SALÂVÂT-I ŞERÎFE :Şeyh Ahmed el Halebî Hazretlerinin Salâvâtı

Şeyh Ahmed el Halebî Hazretlerinin olup sıkıntıların atlatılmasında şifâdır


Resim

Esselâtü vesselâmü aleyke yâ Sâhiben nizâm
Sana olsun salât ve selâm, ey gerçek düzenin sahibi olan!


Resim

TÜRKÇESİ:
Allâhümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyidinâ ve Mevlânâ Muhammedin
Kad dâkat hilleti edrikni yâ Rasûlullah.

MÂNÂSI:
Ey Rabbim, çârem kalmadı, sen Seyyidimiz, Efendimiz Muhammed(salallahu aleyhi ve sellem)'e salât, selâm ediver, onu mübârek kıl!.
Ey Allah Resûlü (salallahu aleyhi ve sellem) sen hâlimi gör, yetiş!


Meşhur Şeyh Ahmed el Halebî Hazretleri ALLAH celle celâlihu rahmet eylesin çok değerli bir zâttır kısacık bir salâvâtı vardır..

Allâhümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyidinâ ve Mevlânâ MuhaMMedin
kad dâkat hilleti edriknî yâ Rasûlullah!.


ALLAHım!. Salli, SALL et ve sellim ve bizim teslimimizi sağla teslim olalım O’na.. ve bârik.. ve bunu bereketli kıl bütün ömrümüze yay ömrümüzün sonunda cennetlere yay bu bereketi.. nedir bereket, KÛN fe ye KÛN Rızasında BİLE olmaktır.. Fiilen ŞeÂNuLLAHa iştiraktir.. BİLmek BULmak OLmak ve bunun sonunda Şehadeti YAŞAmaktır.. BİLdiğini BULmak, bULduğunda OLmak, OLduğunu YAŞAmaktır.. Öz Tasavvuf budur, doğru din budur..
Neden böyledir?.
Çünkü, ALLAHu zü’L- CeLÂL’in kendisi El HAYydır, hayal değildir HAYydır.. MuhaMMed aleyhi's-selâmın RasûLuLLAH SALLallahu aleyhi ve SELLemin kendisi HAYydır, fiilen HAYydır, ebediyyen HAYydır bizim dinimiz.. Velâyet olarak söylüyorum Velâyetin başındaki Ali keremullahi veche, ŞEHîDuLLAHtır ve el ÂN HAYydır..
Ben de ALLAHu zü’L- CeLÂL’in Hayatında şu ÂNda, HAYyım hamdolsun!. Konuşuyorum daha ölmedim yâni.. Siz de HAYysınız.. bu dört HAYyın iştiraki olmaz mı.. Kendi nefsim için söylüyorum, hayvan bile olsam olur ama HAYyım.. Kendim için söylüyorum özür dilerim kendim için söylüyorum.. Ne ise ne olur.. “Ne olur” yazarsın kağıt üzerine..
ALLAH celle celâlihu yazarsın..
Resûllah celle celalehu yazırsın..
Şâh Ali keremullahi veche yazırsın..
Yazdıklarını kendinde okursun.. ne olur.. sadece ilimle olmaz, ilim bilmekle olmaz.. BİLmek BULmak, OLmak, YAŞAmaktır şehâdet..
Bu SELÂMete ULaşmak için; Fikir, Zikir ve Şükür olanların tümüne Sabır.. Bu noktada durabilmek..
Tüm bunlar, tüm hayat kâinât bütün varlığın yaradılış sebebi olan ALLAHu zü’L- CeLÂL’in, ALLAH celle celâlihu olduğunu isbattır ki buna Elest Ezelinde söz vermişiz.. elestu biRABBukum?. Kâlû ->BeLÂ!.
Henüz hiçbir şey yok iken ortada..
RABBınız değil miyim?.
Şu anda kıyamete kadar var olan ve var olacak tüm varlık ne diyorlar: BeLÂ!. Bilâkis RABBımız SENsin..
Size bir emânet yüklesem ve dağlar bundan kaçınsa.. AKIL diye bir şey versem.. İnsanoğlu hemence kabul ediverdi ki innehu kâne zalûmen cehûlâ..

إِنَّا عَرَضْنَا الْأَمَانَةَ عَلَى السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَالْجِبَالِ فَأَبَيْنَ أَن يَحْمِلْنَهَا وَأَشْفَقْنَ مِنْهَا وَحَمَلَهَا الْإِنسَانُ إِنَّهُ كَانَ ظَلُومًا جَهُولًا
Resim---"İnnâ aradnâ’l- emânete alâ’s- semâvâti ve’l- ardı ve’l- cibâli fe ebeyne en yahmilnehâ ve eşfakne minhâ ve hamelehâ’l- insânu, innehu kâne zalûmen cehûlâ (cehûlen).: Muhakkak ki Biz, emaneti göklere, arza ve dağlara arz ettik (sunduk, teklif ettik). Onu yüklenmekten çekindiler ve ondan korktular. Ve insan onu yüklendi. Muhakkak ki o (nefs), çok zâlimdir, çok câhildir.(Ahzâb 33/72)

İnsan aklı ki tümm esmâları yükeniverdi.. akıl aklı kabul ediverdi..
NAKiLsiz-NÛRsuz akıl materyalist ve çok câhil ve zâlimdir..
Bunu nerde görüyoruz?.
Dışardaki ÇÖPLÜKte, yüreklerimizdeki ÇÖLde görüyoruz..

Onun için kendimizi BİLmede..
EhL-i Beyt aleyhumu's-selâm’ı ki Velâyeti BULmada..
RasûLuLLAH SALLallahu aleyhi ve SELLem’in yüreğinde OLmada..
RABBımızı, şah damarımızdan da yakın-AKRABa olan RABBımızı YAŞAmada ve YAŞATmada..
Dosdoğru, emrolunduğu gibi dosdoğru YAŞAyış ki, bu insanlığın şerefi, hasiyeti ve onurudur..
Böyle OLaBİLmek üstünlük müdür?. Asla değildir RESULî bir SEViyedir. Olmayışı ise, alçaklıktır..
Böyle oluş üstünlük değildir.. Böyle olmayış alçaklıktır ki, kıyas Şeytanlıktır İblisliktir..
Bizde kıyas olmaz TEK-Lik esastır.. TEVHİD, yokluk ve çokluk da olmaz.. Seviyede olur ki; RasûLuLLAH SALLallahu aleyhi ve SELLemin yolu, Sırat-ı Müstakîm Yolu, ALLAHu zü’L- CeLÂL’in yolu SEVİYE üzerine kurulmuştur..

Cehennem iki tanedir.
İfrat Cehennemi ki Kur'ÂN-ı Kerîmde “cahîm”dir, en sıcaktır..
Tefrit Cehennemi Kur'ÂN-ı Kerîmde “zemherirâ” dır, en dondurucudur..
CeNNNet ise, Tefrit Cehennemi ve İfrat Cehennemi ARA Kesitinde İ’TİDÂL CENNEti vardır el ÂN ŞeÂNuLLAHta Hamdolsun!.

Ham ve nakilsiz Aklıyla KULLuğa kalkışan, aklıyla din kurmaya çalışan ne diyor, akıllı ya: “Ben size şaşıyorum, ALLAHu zü’L- CeLÂL, buyuruyor ki “Şeytanı cehenneme sokacağım!” ama Şeytan ateşten yaratıldı, ateş ateşi yakar mı?!.” deyip bir de kahkaha atıyor ahmak adam..

AHh bu ceheNnem!. OHh şu ceNNet!.

TEVHİD.. YOKLuk ve ÇOKLuktan ARInıp ->NÛR-u MÎm’de ->VâHiDu’l- AHAD NÛRunda BİZ BİR-İZ-Lik “TEK”Liğine ki ->KÛN feyeKÛNu’na fiilen İŞtirak..

ŞeHÂdet.. şu ÂNda ->ŞeÂNuLLahta ->YENiden Yaratılış Aşamalarında EZELde-ELEStteki RuBuBiyyet TEVHİDimizi Yaşamak ve isbat etmek İŞLemi..

Şey: bir şey.. Şeyun: çok Şeyler.. ŞeY-t-ÂN: İKİ Şey..

ŞeY-t-ÂN: İKİ Şeyde kalış ki TEVHİDsizlik Şaşkınlığı ve de Taşkınlığı hatta Azgınlığı.. , “Haris”in Hırsına dalışı.. imkÂNla KULLuk İmtihÂNı..

ceheNNem.. İfratta-Maximumda veya Tefritte-Minumumda Kalış AZabı.

Cahim: YANdırıcı Maximum İfrat CeheNNemi.. -VüCÛD ısımız 500 C OLsa!.-
ceNNet: YAŞAtıcı Optimum İ’tidal CeNNetimİZ.. -VüCÛD ısımız 370 C OLsa!.-
Zemherira: Dondurucu Minumum Tefrit CeheNNemi.. -VüCÛD ısımız 200 C OLsa!. giBi..-

Cahame: kat kat ve şiddetli yanan ateş.
Ceheme: çirkin asık yüzle karşılamak.
Cehume: yüzü ekşitmek.
Cehâmu: yağmuru olmayan kısır bulut.. Serâb SiSi.. Rahmetsiz KALış..
Rukyetü Cünham: dipsiz kuyu..
CeheNNem: merhametsizlik mAHhşeri.. İşte her ÂN şu ÂN ki Şe'ÂN CeheNNemi..

Ve el ÂN ceNNeti.. NûR-u RESÛLuLLah -> NûRuLLah.. CEM’i.. CÂNda -> cÂNÂN cÜMLesi..
SefîL İhvÂNimin SıRR-ı SıFıR SeBBehâ SARAYı..
İşte bu AŞKın AŞKuLLaH ARŞımızın ANAhtarını ELde EDişimİZi;
ŞeY-t-ÂNlığımızdan-İKİ ŞeyliğimİZden TEVHİD TEKLiği-mize GEÇiş KAPımız, Cevâimu’l- KeLim/ Lâfızları az, mânâsı çok kelâmların, sözlerin, ibârelerin SâhiBi RasûLuLLAH SALLallahu aleyhi ve SELLem Efendimiz BUYurup/DUYurmakta ki:

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: "Sizden her birinizin bir şeytanı vardır. Evet, benim de şeytanım var, fakat ALLAHu Teâlâ bana yardım etti ve şeytanım müslüman oldu, bana yalnız iyiliği emr eder!" buyurdu.
(İbn-i Mes'ud’dan; Müslim)

مُتَّكِئِينَ فِيهَا عَلَى الْأَرَائِكِ لَا يَرَوْنَ فِيهَا شَمْسًا وَلَا زَمْهَرِيرًا
Resim---"Muttekiîne fîhâ alâ’l- erâiki, lâ yeravne fîhâ şemsen ve lâ zemherîrâ (zemherîran).: Orada tahtlar üzerinde yaslanırlar. Orada güneş (şiddetli sıcak) ve şiddetli dondurucu soğuk görmezler.” (İnsân 76/13)

وَإِنَّ الْفُجَّارَ لَفِي جَحِيمٍ
Resim---"Ve inne’l- fuccâre le fî cahîm (cahîmin).: Ve muhakkak ki füccar, mutlaka alevli ateş içindedir.(İnfitar 82/14)

İfrat Cahîminin ve Tefrit Zemherîrâsının olmadığı İ’tidâl CeNNetimiz..

اِنَّ اللّٰهَ اشْتَرٰى مِنَ الْمُؤْمِنٖينَ اَنْفُسَهُمْ وَاَمْوَالَهُمْ بِاَنَّ لَهُمُ الْجَنَّةَ يُقَاتِلُونَ فٖى سَبٖيلِ اللّٰهِ فَيَقْتُلُونَ وَيُقْتَلُونَ وَعْدًا عَلَيْهِ حَقًّا فِى التَّوْرٰيةِ وَالْاِنْجٖيلِ وَالْقُرْاٰنِ وَمَنْ اَوْفٰى بِعَهْدِهٖ مِنَ اللّٰهِ فَاسْتَبْشِرُوا بِبَيْعِكُمُ الَّذٖى بَايَعْتُمْ بِهٖ وَذٰلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظٖيمُ
Resim---''İnnellaheştera minel mu'minine enfusehehum ve emvalehum bi enne lehumul cenneh, yukatilune fi sebilillahi fe yaktulune ve yuktelune va'den aleyhi hakkan fit tevrati vel incili vel kur'an, ve men evfa bi ahdihi minellahi festebşiru bi bey'ikumullezi baya'tum bih, ve zalike huvel fevzul azîm. Allah mü'minlerden canlarını ve mallarını; Cennet muhakkak kendilerinin olmak bahasına satın aldı, Allah yolunda çarpışacaklar da öldürecekler ve öldürülecekler, Tevratta da, İncilde de Kur'anda da hakka taahhüd buyurduğu bir va'd, Allahdan ziyade ahdine vefa edecek kim? O halde akdettiğiniz şu bîatten dolayı size müjdeler olsun, ve işte, o fevzi azîm bu(Tevbe 9/111)

Ancak aklı kör insanlar, bilmiyor ki o âyetin hemen altında zemheria âyeti gelmekte..
“zemheri” nedir?.
Bizim köylülere sorsanız Zemheri Ayını size anlatır “çat ayaz”ın, karakışın ne olduğunu..
Onun için yeni bir şey icâd edilmiyor hepsi Kur'ÂN-ı Kerîmimiz ve tahkik hadislerimizde mevCÛDdur..

Sevgili Münir Derman kaddesallahu sırrahu Hocamın buyuruğu gibi: “Sizi SALLıyorum, SALLıyorum ama uyanmıyorsunuz!.”
SALLamak güzel şeylerdir.. Çünkü SALL ULAŞımdır, SALL SILAdır..
Kendi aramızdaki es SeLÂM SeLÂMetimiz.. Bizim aramızdaki SALLar ve birbirimize bağlantılarımız “es SeLÂM aleyküm!.” demelerimiz nedir?.
SALLardır..
Nedir SALâvât?.
RasûLuLLAH SALLallahu aleyhi ve SELLeme ULAŞımdır..
Nedir Namaz dediğimiz SALât, SALLar ALLAHu zü’L- CeLÂL’e ULAŞımdır, ASLına rücû’dur.. Ulaşamazsak bu nasıl namazdır, neyin namazıdır!.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: KUL İHVÂNİ 22. SALÂVÂT-I ŞERÎFE ŞERHi

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim

İşte bu Fâtih-ı Şerifi okuyan ben miyim, şahdamarımdan yakın olan Sahibimin sesi mi nedir?. RasûLuLLAH SALLallahu aleyhi ve SELLemin sesindeki söz kimindir?. ALLAHu zü’l- CeLÂL’indir..
Ses kimindir?. RasûLuLLAH SALLallahu aleyhi ve SELLemindir..
sendeki bendeki kimindir.. kullandığımız elektirik şu ÂNda fiilen kullandığımız elektrik, Keban’ın değil mi?. Keban burada değil mi?.
şu ÂNda benim bulunduğum âlet Keban’da değil mi?.
Türkiyede olanlar için söylüyorum..
hep bütün âlet Keban’da değil mi?.
Hepimizde Keban yok mu?.
Neydi bizim işimiz?. BİLmekte BULmaktı OLmaktı YAŞAmaktı..
Allahümme ve sellem ve bârik.. bereketli kıl, budur KÛN feyeKÛN işte.. Neyle bereketli kıl?. alâ ondaki lütufları ayan-ı sabite olarak bize aktardığın seyyidinâ Efendimiz ve Mevlâna Efendimiz MuhaMMed’in; Bedenen Nefsen Kalben MuhaMMed aleyhisselâm’a ulaştır, bağla; bedenimizi, nefsimizi, kalbimizi.. ne yapacak oraya ulaştırınca?.
Emir âleminden gelen Ruhumuz başlangıcı o dur çünkü.. ana merkezi odur.. RasûLuLLAH SALLallahu aleyhi ve SELLemsiz ALLAHı arayanlar ahmaklardır.. var ya hani boydur boyuttur bilinçtir ötedir bötedir bir sürü şeyle uğraşanlar aklın kendi kuyusuna düşmüş bir böcek gibi debelenenler.. bahsettiği şeylerin tümü şeydir tüm gözükenler tek şeydir tek.. “küllî şey”in buyurmaktadır ALLAHu zü’l- CeLÂL hepsini bir tek kaleme indirdim diyor.. bir noktaya indirdim nedir bu?.
Nur-u MuhaMMeddir sallallahu aleyhi ve sellem..
başka bir şey var mı?.
hani nere gitti ötekiler; ışıkdır dalgadır şudur budur nere gitti bunlar!. cennet nere gitti, cennet cehennem nere gitti.. ağaç nere gitti ALLAHu Teâla'dan başka her şey nere gitti?.
Mâsivâ akla bakın.. kendi başına bıraktığınız zaman nasıl kendi kendisini sarmalıyor, elini ayağını buduyor, mahvediyor.. ama dediğim gibi akıl kendi şah damarından yakın olanla buluştuğu ÂNda, tıpkı bir ampul gibi bir güneş gibi bütün kâinâta ışık saçmaya başladığı ÂNda; gölgesiz kalıverir, gecesiz kalıverir, şeytansız kalıverir, cehâletsiz kalıverir, cehennemsiz kalıverir.. çünkü kendisi cennet olur..

يَا أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ
Resim---Yâ eyyetuhân nefsu’l- mutmainnetu: Ey mutmain (tatmin bulmuş) nefis,” (Fecr 89/27)

ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً
Resim---İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeten: Razı olmuş ve kendisinden razı olunmuş bir halde Rabbine dön.” (Fecr 89/28)

فَادْخُلِي فِي عِبَادِي
Resim---Fedhulî fî ibâdî: Gir KULLarımın içine!” (Fecr 89/29)

وَادْخُلِي جَنَّتِي
Resim---Vedhulî cennetî: Ve cennetime gir!” (Fecr 89/30)

Tut yanındakini.. ne olacak?. Vedhulî cennetî.. işte cennetime girdim..
yâni zâhir ve bâtın cennet nedir?. çift “nun” “cim”dir.. iki “nun”un cem’i ne demektir?. Zâhir ve bâtın nun’larının cem’i nedir?. İşte bu zâhirde ve bâtında MuhaMMed aleyhesselâtı vesselâmın Nurunu alan.. Gerçekten alan Şuurunu ve Nurunu alan zâhirdeki şuurunu bâtındaki nurunu bağlayan kişi irtibatı kurmuştur cennet budur olur mu olur tabi bunlar burada kazanılır zâten orda kulluk yoktur.. kazanç yoktur, zarar yoktur yâni orada bir şey yoktur burdan gider burda yapılanların bir dökümüdür seriül hesaptır çünkü hesap bile görülmez seridir neyin hesabını göreceksin herşey kendi şâhiddir zâten her zerre..:

''Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ ve Mevlânâ MuhaMMedîni'l- fâtihi limâ uğlika ve'l- hâtimi limâ sebeka Ve'n- nâsiri'l- hakkı bi'l- hak ve'l- hâdi ilâ sırâtike'l- mustakîm Sallallâhu aleyhi ve alâ âlihi ve ashâbihi hakka kadrihi ve mikdârihi'l- azîm.
Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidina ve mevlâna MuhaMMedîn sallallâhu Teâlâ aleyhi ve sellem.
Hakk vekad hılleti edrikni Yâ Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem..
''

Biliyorsunuz sıkıntıya düşüldüğünde felan okunan bir salâvâtı şerifedir.. ve çok etkili olduğunu biliriz ve söylenir.. vekad hılleti öyle bir sıkıntılı haldeyim ki sıka sıka canını çıkarmak gibi bir kelimedir yâni Kahharî bir dalalet içinde kalmış gibiyim.. yâni hiç çözümsüz bir kördüğüm halindeyim.. ne bileyim çıkışı olmayan bir mahvoluş halindeyim gibi.. çaresiz bir şey yâni bir bilye gibi düşün bilyenin içindesin çıkamıyorsun.. böyle bir hılleti böyle bir haller içindeyim yâni.. işte edrikni beni idrak et yâni ya Resûllah yâni beni doruğuna çek yardımıyın nuruyun RasûLuLLAH SALLallahu aleyhi ve SELLemliliğin bana hizmet için gelmiştin ya ben de böyle zordayım ya ne yapabiliyorsan yap yâni.. doruğa çek idrak budur biliyorsunuz.. ilim şimdi.. bana bir bardak getiriyorlar içerisinde ne bileyim ben masmavi bir içecek var ben bilmediğim için “nedir bu?” diyorum bana bir bilgi veriyorlar, ilim veriyorlar.. işte bu da şöyledir böyledir ben bir düşünüyorum aklımla bu bana ne getirir, ne götürür irade ediyorum ilimle ayırmak için sonra karar veriyorum diyorum ki güzel bir şeymiş henüz daha orda alıyorum elimle kaldırıp ağzıma kadar götürüyorum, doruğa çekiyorum ki, artık içeceğim diye ama ayrıyız daha yâni.. işte bu idrak doruğa çekiş yaşama geçtiği ÂNda ben içerim onu eğer siyanürse birkaç dakika sonra duman eder ama bal şerbeti ise birkaç dakika sonra bendeki ses olur vücudumdaki tüm benim enerjilerim olur benim, diriliğim olur.. benim hayatım olur..

İLİM İRADE İDRAK ve İŞTİRAK… şâir olduğumuz için ya da âşık olduğumuz için uyduruverdiğimiz şeyler değildir MuhaMMedî Tasavvufun temel taşlarıdır tıpkı “ ilâhe illâ ALLAH” gibidir.. benzetmek için söylemiyorum lâzımdır ve lâyıktır diye söylüyorum.. yoksa allame-yi cihan gibi durmadan artık kendim için söylüyorum.. yük eşeği gibi bütün kitaplara sararız kitaplarda kahkahayla gülerler ki, iyi bir yük eşeği bulduk diye..
RasûLuLLAH SALLallahu aleyhi ve SELLem ben böyle bir sıkıntı içerisine düştüm.. edrikni.. yetiş bana yetiş imdat et!.

ALLAH celle celâlihu razı olsun Şeyh Ahmed el Halebî Hazretlerinden subhaneke allahümme vebihamdike estağfiruke eşhedu enla ilahe ille ente vehdeke la şerike leke estağfiruku ve etubu ileyk..
Ben geçmiş zaman içerisindeki bilerek bilmeyerek bütün hatalardan kendime sığmayan, velâyet yoluna sığmayan RasûLuLLAH SALLallahu aleyhi ve SELLeme sığmayan, uluhiyet yoluna sığmayan, doğru olmayan bütün hususlardan ALLAH celle celâlihu’dan bağış diliyorum ve bu bağışımın RasûLuLLAH SALLallahu aleyhi ve SELLemdeki Kur'ÂN-ı Kerîmdeki MuhaMMed Sûresinin 19 âyetindeki “yâ MuhaMMed sen tevbe istiğfar et ALLAH celle celâlihu senin ve mü’minlerin istiğfarını kabul edecektir”i mazhar kılmasını istiyoruz..

فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَاسْتَغْفِرْ لِذَنبِكَ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مُتَقَلَّبَكُمْ وَمَثْوَاكُمْ
Resim---"Fa’lem ennehu lâ ilâhe illâllâhu vestagfir li zenbike ve li’l- mu’minîne ve’l- mu’minât (mu’minâti), vallâhu ya’lemu mutekallebekum ve mesvâkum.: Bu durumda Allah’tan başka İlâh olmadığını bil ve kendi günahların için, mü’min erkekler ve mü’min kadınlar için mağfiret dile. Ve Allah, sizin dönüşünüzü ve sizin yurdunuzu bilir.” (MuhaMMed 47/19)

Bu nedenle RasûLuLLAH SALLallahu aleyhi ve SELLem Efendimizin Tevbe BİZliğinde bir olmak istiyoruz.. bütün bunlar RasûLuLLAH SALLallahu aleyhi ve SELLemi çok sevmeye bağlıdır..

Resim---Ömer radiyallahu anhu buyuruyor ki::
"Yâ Resûlullah! Ben sizi canımdan başka her şeyden daha çok severim." dedi
Peygamberimiz: "Ey Ömer, canımı kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, beni canından daha çok sevmedikçe mü'min olamazsın." buyurdu.
Peygamberimizi dikkatle dinleyen Hz. Ömer: " Yâ Resûlullah! Vallahi ben şimdi sizi canımdan da daha çok seviyorum." deyince Peygamberimiz: "İşte Yâ Ömer, şimdi mü'min oldun." buyurdular.
(Aynî, Umdetü'l-Kârî,1/144)

Arkasından âyet-i celîle iniyor:

النَّبِيُّ أَوْلَى بِالْمُؤْمِنِينَ مِنْ أَنفُسِهِمْ وَأَزْوَاجُهُ أُمَّهَاتُهُمْ وَأُوْلُو الْأَرْحَامِ بَعْضُهُمْ أَوْلَى بِبَعْضٍ فِي كِتَابِ اللَّهِ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُهَاجِرِينَ إِلَّا أَن تَفْعَلُوا إِلَى أَوْلِيَائِكُم مَّعْرُوفًا كَانَ ذَلِكَ فِي الْكِتَابِ مَسْطُورًا
Resim---"En nebiyyu evlâ bi’l- mu’minîne min enfusihim ve ezvâcuhu ummehâtuhum, ve ulû’l- erhâmi ba’duhum evlâ bi ba’dın fî kitâbillâhi mine’l- mu’minîne ve’l- muhâcirîne illâ en tef’alû ilâ evliyâikum ma’rûfâ (ma’rûfen), kâne zâlike fî’l- kitâbi mestûrâ (mestûran).: Peygamber, mü’minlere kendi canlarından daha önce gelir. Onun eşleri de mü’minlerin analarıdır. Aralarında akrabalık bağı olanlar, Allah’ın Kitab’ına göre, (miras konusunda) birbirleri için (diğer) mü’minlerden ve muhacirlerden daha önceliklidirler. Ancak dostlarınıza bir iyilik yapmanız başka. Bu (hüküm) Kitap’ta yazılıdır.(Ahzâb 33/6)
Hadis-i Şerifeler çokçadır;

النَّبِيُّ صلى الله عليه وسلم ‏"‏ لاَ يُؤْمِنُ أَحَدُكُمْ حَتَّى أَكُونَ أَحَبَّ إِلَيْهِ مِنْ وَالِدِهِ وَوَلَدِهِ وَالنَّاسِ أَجْمَعِينَ ‏"
Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Sizden biriniz beni annesinden-babasından, çoluk-çocuğunuzdan ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe iman etmiş olamaz.”buyurmuştur.
(Buharî, Sahih, İman, 2/8 (I;9)

İmanın tadı Allah'ı ve Peygamberi sevmekle alınır:

عنِ النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ ‏"‏ ثَلاَثٌ مَنْ كُنَّ فِيهِ وَجَدَ حَلاَوَةَ الإِيمَانِ أَنْ يَكُونَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَحَبَّ إِلَيْهِ مِمَّا سِوَاهُمَا، وَأَنْ يُحِبَّ الْمَرْءَ لاَ يُحِبُّهُ إِلاَّ لِلَّهِ، وَأَنْ يَكْرَهَ أَنْ يَعُودَ فِي الْكُفْرِ كَمَا يَكْرَهُ أَنْ يُقْذَفَ فِي النَّارِ ‏"‏‏
Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Üç özellik vardır; bunlar kimde bulunursa o, imanın tadını tadar: Allah ve Resûlünü, (bu ikisinden başka) herkesden fazla sevmek. Sevdiğini Allah için sevmek. Allah kendisini küfür bataklığından kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi, ateşe atılmak gibi çirkin ve tehlikeli görmek.” buyurmuştur.
(Buharî, Sahih, İman,2/9 (I;9)

أَنَّ أَعْرَابِيًّا، قَالَ لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مَتَى السَّاعَةُ قَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ‏"‏ مَا أَعْدَدْتَ لَهَا ‏"‏ ‏‏ قَالَ حُبَّ اللَّهِ وَرَسُولِهِ ‏‏ قَالَ ‏"‏ أَنْتَ مَعَ مَنْ أَحْبَبْتَ ‏"‏
Resim---Bir bedevî Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e: "Kıyamet ne zaman kopacak?" diye sordu.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Kıyamet için ne hazırladın?” buyurdu.
Bedevî :"Allah ve Resûlünün sevgisini." dedi.
Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “O halde sen, sevdiğin ile berabersin.” buyurdu.
(Müslim, Sahih, Birr ve Sıla,45/50 (III; 2032)

RasûLuLLAH SALLallahu aleyhi ve SELLeme salâtü selâm getirmek sevginin gereğidir:

اَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ الْبَخِيلُ مَنْ ذُكِرْتُ عِنْدَهُ ثُمَّ لَمْ يُصَلِّ عَلَيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ‏‏
Resim---Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: "Cimri, yanında adım anıldığı halde bana salâtü selâm getirmeyen kimsedir.” buyurdu.
(Ahmed b. Hambel, Müsned, I, 201)

Ben bâzen kendime soruyorum: “RasûLuLLAH SALLallahu aleyhi ve SELLemi seviyor musun?.” Cevabı zordur..
Bütün insanlar fıtraten, yaradılışları gereği ölmemek üzere programlanmışlardır.. can vermek üzere çok az insan çıkar.. şehidler onun için canlarıyla şâhid oldukları için hep HAYy kalırlar.. en kıymetli şeylerini verdikleri için.. yaşayanların ne verip ne vermeyeceği belli değildir.. onun içinde son nefesi verinceye kadar.. doktordur ötedir bötedir..
Bu arada işte Hatice kardeşime ALLAH celle celâlihudan rahmet dilerim herhalde Nuriye yok.. çünkü bir işi çıktı acilen.. işte hatice ne diyor kanser olmuştu.. kendisi de bu işi çok iyi biliyordu zâten doktora götürelim diyenlere diyor ki: “Ben bunu biliyorum ne yapacağını RABBımla araya onu sokmak istemem artık..”
Yâni doktoru araya sokmak istemem çünkü ben biliyorum neticeyi.. yâni bir çâresi olsaydı bende giderdim ama.. dediği gibi çok kısa sürede geçmiştir o âleme.. işte böyle yürek.. böyle film gibi sessiz, yapayalnız bir insan.. bütün çileleri çekmiş bir insan.. RABBısıyla o kadar barışık o kadar içli dışlı ki, “aramıza da böyle bile bile bir şey sokamam ki” diyor yâni.. bunu da not olarak söylüyorum..

Böyle bir tevbe istiğfar BİRliğimizde BİZliğimizde OLaBİLmemiz için RasûLuLLAH SALLallahu aleyhi ve SELLemi çok candan BİLmemiz BULmamız kesinlikle yüreğinde OLmamız ve mutlaka yüreğindeki şah damarından yakın olan RABBısında RABBımızı BULmamız zâten öyledir de birleşmemiz BİZ BİR-İZ OLmamız şart İnşeâ ALLAHU’r- Rahmân..
ALLAHu zü’l- CeLÂL’den niyaz ederiz dua ederiz yalvarrız yakarırız her ne ise yapmak isteriz zâten öyle Emrolunduk buna biz Muhtacız ihtiyacımız var zâten, biz buna Mecburuz, biz buna Me’muruz, biz buna Mahkumuz hükmedilmişiz zâten İnşeâ ALLAHU’r- Rahmân..

Bir hamd edin.. neye hamd edelim?.. şükür nedir?. şükür azametle gözüken ni’metin ne demek bir koyunun otunu yediği zaman açlıktan melemeyi kesmesi gibi, bir çiçeğin susuzken boynunu bükmesi suyu alınca gülmeye başlaması gibi, zâhir olan azamet olan ni’metlerde teşekkürdür şükür..
Ama hamd öyle değildir.. Hamd için, akıl gereklidir akıl potonsiyel olan gözükmeyen bâtın olan kullanılmakta olan muhteşemlikleri seyreden sebepleri sonuçları bilen muhteşem bir şükür tarzıdır ki bunu sadece akıl yapabilir..
Onun için de, Ahadiyyet bilinemezlik..
Ahmed onu bilen hamd edendir.. başdaki “e” dir “elif”tir onu çekerseniz geride “hamede” kalır.. “Ahad”i göbekten “mim”lerseniz zâten “AhMed” olur.. MuhaMMedîyet.. Münir Hocamın da buyurduğu gibi yüreklerinizden gelen bize gelen MuhaMMedîyettir.. “MuhaMMedîyenize sahıp çıkın” diyor ya.. MuhaMMedî oluş bir laf mıdır.. herkes birşeyciymiş biz de hâşâ MuhaMMedîci miyiz!.. Öyle değil biz O’nun nurundan halk edildik ve O’nun nurunu yaşıyor ve yaşatıyoruz İnşeâ ALLAHU’r- Rahmân..
Bu dava değildir ki dava, ALLAHu zü’l- CeLÂL’indir. ve kendi davasını yürütmektedir zâten..
Davet RasûLuLLAH SALLallahu aleyhi ve SELLeme aittir ve yürütmektedir kendisi HAYydır..
Duayı ise, şu ÂNda yaşayan ehl-i beyt aleyhisselâm ve velâyet erleri yapmaktadır, bizde onlara iştirak ediyoruz..
Bunun dışında ne kaldı dava gitti davet gitti dua gitti “deneat” kaldı.. deneat ise, dünya gibi olan “alçaklık” kaldı talibi olan varsa buyursun kalan bu..
Onun için biz hepimiz sadece SEVİYElenmek için RasûLuLLAH SALLallahu aleyhi ve SELLemin İmamı mutlak olan RasûLuLLAH SALLallahu aleyhi ve SELLemin hemen arkasında saflara geçip yüreklerimiz aynı şekilde “Allahuekber!” demek için gökyüzünde bir Resûllahımız yok bizim hâşâ.. RasûLuLLAH SALLallahu aleyhi ve SELLem, bizim gibidir biz O’nun gibiyiz.. öyle bir ütobik hayalci öyle ulaşılamaz varılamaz kayıp, yok böyle bir şey.. ne RABBımız öyledir, ne Resûllahımız öyledir, ne de bizim velâyetimiz öyledir ki, hepisi bizim gözümüz kulağımız elimiz gibi bizimdir ve bizde hazır nazırdır, ayıktır o zaman evet böyle bir hamd edelim İnşeâ ALLAHU’r- Rahmân.. ElhamdulillâhirRABBulâlemin diyoruz ondan sonra evet ve biliyorsunuz ben yapım gereği, iç yapım gereği çok içiyle konuşan bir insanım.. öyle konuşmak istediğimden değil.. yâni başka türlü yapamam demek istiyorum.. gönlümden ne geçiyorsa onu konuşuyorum.. ama bunlar uygundur değildir ve bunları gerçekten kontrol edemem ve etmeye çalışmam.. ama şunu isterim ki, biz birbirimize teslim olmuş sohbet olarak söylüyorum site olarak değil, insanlar oraya hepsi girer.. ama sohbet sistemindeki insanlar olarak söylüyorum biz RasûLuLLAH SALLallahu aleyhi ve SELLemi yâni kendimizi bilmede RasûLuLLAH SALLallahu aleyhi ve SELLemi kanını canının her şeyini taşıyan tüm vasıflarını İmamiyetini Hilafetini tüm sistemini taşıyan fiilen taşıyan kanıyla canıyla taşıyandan bahsediyorum velâyet yolunu bulmada ve ALLAHu zü’l- CeLÂL’in Rasûlunda olmada yaşarken olmada ve şah damarımızdan yakın olan RABBımızı yaşamada ve yaşatmada diyorum gerçekten canı yürekten her şeyimizle buna karar vermişiz.. İlim İrade İdrak İştirak şeklinde TÜMMlemişiz Tevhid gibi “ ilâhe illâ ALLAH” demişiz.. böyle insanlar olarak da kendi aramızda hiç ayrı görmüyorum.. cennet lâzım mı?.
Lâzım.. Kim lâyık?. Biz lâyıkız..
Siz kimsiniz?. Biz RasûLuLLAH SALLallahu aleyhi ve SELLemi Duyan ve Uyanlarız..

CeNNet ve CeNNetlikler..:

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Size cennetlikleri bildireyim mi? Onlar hem zayıf oldukları hem de halk tarafından zayıf görüldükleri için kimsenin önemsemediği ve fakat şöyle olacak diye yemin etseler, isteklerini Allah’ın gerçekleştireceği kimselerdir.
Size cehennemliklerin kimler olduğunu söyleyeyim mi? Katı kalbli, kaba, cimri ve kurularak yürüyen kibirli kimselerdir.”
buyurmuştur.
(Buhârî, Eymân 9, Tefsîr, 68/1, Edeb 61; Müslim, Cennet 47)

Resim---Bir adam Resûlullah sallallahu aleyhi veselleme: “Ben şu “kul hüvellahü ahad” sûresini seviyorum” dedi.
Peygamberimiz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Şüphesiz ki onun sevgisi seni cennete koyar” buyurdu.
(Buhârî, Ezân 106. Ayrıca bk. Tirmizî, Fezâilu’l-Kur’ân 11)

Ben ise, afedersiniz KervÂN Köpeği olduğum için ve aynı zamanda insan olduğum için hep dua ederim: “Yâ RABBî beni RasûLuLLAH SALLallahu aleyhi ve SELLemin yüreğinde CeNNetine sok!.”
Cennet de bir yaratıktır ve bütün yaratıklar RasûLuLLAH SALLallahu aleyhi ve SELLemin nurundan yaratılmıştır.. dosdoğru söylüyorum çünkü ALLAHu zü’l- CeLÂL’in izni ve inâyetiyle İnşeâ ALLAHU’r- Rahmân..
Resim
Cevapla

“►Salavat Şerhleri◄” sayfasına dön