İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

İmam İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri, Mektupları Ve Hikmetli Sözleri
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
1. Hutbe

Hz. Ali keremullahi veche bu hutbesinde insan, gökyüzü ve yeryüzünün yaratılışından bahsetmektedir.


"Hamd Allah'a mahsustur ki övenler onu hakkıyla övemezler, sayıcılar nimetlerini sayamazlar, çalışıp çabalayanlar hakkını eda edemezler. Yüce himmetler O'nu derk edemez, akıl-zekâ denizine dalanlar O'na erişemez. O'nun sıfatlarının belli bir sınırı yoktur. Bir vasfı mevcut değildir. Sayılı bir vakti, uzatılmış, bir süresi yoktur. Yarattıklarını kudretiyle yaratmış, rüzgârları rahmetiyle estirmiş ve yarattığı yeryüzünü kayalarla perçinlemiştir.

Dinin evveli O'nu tanımak, O'nu tanımanın kemali O'nu tasdik etmek, O'nu tasdik etmenin kemali O'nu bir bilmek, O'nu bir bilmenin kemali, O'na karşı ihlâslı olmaktır. O'na karşı ihlâslı olmanın kemali, O'ndan sıfatları nefyetmektir. Zira her sıfat mevsuftan (sıfat sahibinden) ayrıdır. Hakeza her mevsuf da sıfattan ayrıdır.

Dolayısıyla Allah'ı tavsif eden O'nu başkasına eşlemiş olur. O'nu eşleyen O'nu ikilemiş olur. O'nu ikileyen O'nu tecezzi etmiş (cüzleri ayırmış) olur. O'nu tecziye eden O'nu tanımamış olur. O'nu tanımayan O'na işaret eder.

O'na işaret eden O'nu sınırlamış, mahdut kılmış olur. O'nu mahdut kılan O'nu saymış olur. "Neyin içindedir?"diyen O'nu bir şeyde sanır. (O'na mekân isnat eder.) "Neyin üstündedir?" diyen yerleri O'ndan boş bilmiş olur.

Allah sonradan olmaksızın vardır. Mevcuttur; yokluğu tatmaksızın. Her şey iledir; eşleşmeksizin. Her şeyden başkadır; ayrılmaksızın. Faildir, hareket ve alet olmaksızın. Basir'dir (görendir); yaratıklarından görülen yokken. Tektir; kendisiyle varlığında ünsiyet edineceği ve yokluğunda dehşete kapılacağı birisi olmaksızın.

Yaratmaya koyuldu, yarattı, öyle bir yaratma ki!.. Öyle ki âlemi önceden düşünüp kurmadan, hiç bir tecrübeden istifade etmeden, harekete girişmeden ve ızdıraba düştüğü bir amacı olmadan yarattı. Her şeyi vaktinde yarattı, birbirinden farklı şeyleri yakınlaştırdı/uzlaştırdı. Her şeyde bir kabiliyet ve tabiat yarattı. Suret ve şeklini düzdü, koştu. Her şeyi olmadan bilendir. Eşyayı sınırları ve sonlarıyla (tümüyle) ihata eden/kuşatandır. Eşyanın nefsini ve şeklini (iç ve dış yüzlerini) bilendir.

Sonra münezzeh olan Allah gökleri ayırdı, kenarlarını yardı ve hava katmalarını (atmosferi) oluşturdu. Sonra ondan dalgalı ve yüksek birikintisi olan bir su akıttı. Sonra o suyu her şeyi yerinden söküp koparan ve her şeyi kasıp kavuran bir rüzgâra yükledi ve ona bu suyu iade etmeyi emretti. Rüzgârı suya musallat ve suyun sınırlarına yakın kıldı. Hava altından yarık ve su üstünden dökülmektedir.

Sonra münezzeh olan Allah-u Teâlâ gökleri kazıyan bir rüzgâr yaratmış, devamlılığını sağlamış, cereyan ettirmiş, durgunluktan uzak kılmıştır. Rüzgâra, çağıldayan suyu altüst etmesini ve denizleri dalgalandırmasını emretmiştir. Böylece rüzgâr suyu bardakta çalkalanırcasına çalkalayıp göğe fırlatmıştır. Başı sonuna geldi, durgunu harekete geçti. Sonunda böylesine evire çevire su kabardı ve birikintisi köpük verdi. Bunu yarıkları olan ve açık-geniş bir havanın içine kaldırdı. Böylece yedi kat gök oluştu.

Alt tabakasını durgun bir dalga, üst tabakasını dayandığı bir direk ve düzgün durmasını sağlayan çiviler olmaksızın sağlam-korunmuş ve yüksek bir tavan kıldı. Sonra onu gezegenlerle ve ışıldayan yıldızlarla süsledi. Bunlar arasında ışıldayan bir kandili (güneş) ve nurlu bir ayı; döne-gelen bir mecrada, hareketli bir tavanda ve hedefli bir çizgide hareket ettirmektedir.

Sonra o yüce göklerin arasını yardı ve burasını çeşitli meleklerle doldurdu. Bazıları rüku etmeksizin sürekli secde halindedir. Bazıları Dik durmaksızın, rükû halindedir. Bazıları Saflar halinde kıyamda durmuş, birbirinden ayrılmazlar. (Hepsi de) usanmaksızın tespih ederler. Gözlerine uyku girmez, akılları yanılmaz, bedenleri zayıf düşmez ve unutma gafletine düşmezler. Bazıları O'nun vahyinin eminleri ve elçilerine (vahyini bildiren) dilidir, emrini ve kesinleşmiş hükümlerini getirir götürüler. Bazıları kullarını gözetler. Bazıları cennet kapılarında hizmetçilik eder. Bazılarının ayakları yeryüzünün en alt katmanlarında sabittir, boyunları en yüksek göklerden (yukarı) taşmış haldedir, organları âlemin kenarlarına taşmıştır, omuzları arşın ayaklarını yüklenmeye uygundur. Gözleri O'nun karşısında eziktir. O'nun altında kanatlarına bürünmüşlerdir. Kendilerinden başkası arasına izzet örtüsü ve kudret perdesi gerilmiştir. Rablerini tasvir (şekillendirme/betimleme) vehmine kapılmazlar, yaratıkların sıfatlarını O'na isnat etmezler, O'nu mekânla sınırlamazlar, O'na benzerleriyle işaret etmezler.

Sonra münezzeh Allah yerin sarpından ve yumuşağından, tatlısından ve tuzlusundan toprakları bir araya topladı, suyla karıştırıp halis bir kıvama getirdi. Nemlendirerek yapışkan hale getirdi. Bundan yönleri, ilişik yerleri, organları ve bölümleri olan bir suret (beti) yarattı. Pekinleşinceye kadar kurutmuş, belli ve sınırlı bir süre sıklaştırmıştır. Sonra O'na ruhundan lifleyince kendini idare edecek zihni, tasarrufta bulunduğu fikirleri, hizmetinde kullandığı organları, evirip-çevirdiği araçları; hak ile batılı, tadarı, kokuları, renkleri ve türleri ayıran bir bilgisi olan bir insan olu-verdi. Ayrı renklerdeki topraklarla yoğruldu. Benzer ve zıtlarla birleşik hale getirildi. Soğuk-sıcak yaş ve kuru farklı unsurları ile yoğruldu.

Münezzeh olan Allah meleklerden insana saygı için secde ederek ve huzuda bulunarak yanlarındaki emanete riayet etmeyi (hakkı eda etmeyi) ve vasiyeti uygulamaya geçirmeyi istedi. Nitekim münezzeh olan Allah-u Teâlâ şöyle buyurdu: "Secde edin Âdem’e. İblis dışındakiler secde ettiler." (Bakara: 34)

Gurur onu baştan çıkardı. Şekavete mağlup düştü. Ateşten yaratılmış olmakla böbürlendi. Topraktan yaratılmayı küçümsedi. Böylece Allah-u Teâlâ gazabı hak etsin, imtihanı bitirsin ve vaktini doldursun diye ona mühlet verdi. (Ona) şöyle buyurdu: "Sen vakti bilinen o güne kadar ertelenenlerdensin." (Hicr: 37)

Sonra münezzeh olan Allah-u Teâlâ Âdem’i rahatça ve güzel bir şekilde yaşayabileceği bir diyara yerleştirdi. Çevresini güvenli kıldı. Âdem’i İblis'e ve düşmanlığına karşı uyardı. Ama düşmanı, onu bulunduğu yerden ve iyilerle dostluğundan kıskandığı için aldattı. Böylece yakinini şekke, kararlılığını gevşekliğe değiştirdi; sevincini korkuya, kandırılmasını pişmanlığa dönüştürdü. Sonra münezzeh olan Allah ona geniş tövbe kapısını açtı. Rahmet sözünü telkin etti. Cennetine dönüşü vaat etti. Onu neslin çoğaldığı imtihan yurduna indirdi.

Sonra münezzeh olan Allah Âdem’in çocuklarından nebiler seçti. Onlardan vahiy üzerine söz ve risaletini tebliğ üzerine emanetlerini (emanete riayet edeceklerine dair söz) aldı. İnsanların çoğu Allah'ın kendilerine şart koştuğu sözünü değiştirince, hakkını inkar edince, Allah'a eşler koşunca, şeytanlar onları Allah'ı tanımaktan alıkoyunca ve Allah'a ibadetten ayırınca Allah da onlara elçiler gönderdi ve insanlardan fıtri sözlerini tutmalarını istemek, insanlara unuttukları nimetini hatırlatmak, davetle hücceti tamamlamak, aklın definelerini (gizliliklerini) ortaya çıkarmak ve onlara kudret ayetlerini göstermek için kesintisiz nebiler gönderdi; üstlerinde yüksekçe bir tavan, altlarında serilmiş bir döşek, ihya eden bir rızık, öldüren zaman, ihtiyarlatan zorluklar ve peş-peşe gelen olaylar bu kudret ayetlerin-dendir. Münezzeh olan Allah kullarını gönderilmiş elçilerden, indirilmiş kitaptan, gerekli bir hüccetten ve apaçık doğru yolu göstermekten mahrum bırakmamıştır. Sayılarının azlığı ve yalanlayıcılarının çokluğu peygamberleri engellememiştir. Önce gelen bir sonrakini, sonra gelen öncekini tanıtmıştır. Böylece asırlar birbiri ardınca geçti, zaman akıp gitti. Babalar gitti, yerine oğullar geçti.

Ta ki münezzeh olan Allah vadini gerçekleştirmek, nübüvvetini tamamlamak ve peygamberlere verdiği sözü tutmak için kendini müjdeleyen elçilerin kitaplarında yazılı, alametleri meşhur ve doğumu yüce olan Muhammed'i (s.a.a) gönderdi. Yeryüzü ehli o gün çeşitli dinler, dağınık istekler ve farklı yollara yönelmişlerdi. Kimisi Allah'ı yaratıklarına benzetmiş, kimisi isminde ilhada düşmüş (müsemmanın hakikatinde yanılgıya düşmüş) kimisi de başkasına işaret etmişti, (şirk koşmuştu.) Böylece Allah Peygamber vasıtasıyla onları hidayete erdirdi ve onları cehaletten kurtardı. Sonra Allah Muhammed'e (s.a.a) kendine kavuşmayı seçti. Onun için katındakileri beğendi. Dünya yurdundan ayırmak ve imtihan diyarından çekip-almak ikramında bulundu. Sonunda saygıyla onun ruhunu kabzetti ve sizlere nebilerin ümmetlerine bıraktığı şeyleri bıraktı.

Böylece peygamberler, ümmetini başıboş bırakmadı, apaçık bir yol belirtmeden ve hidayet bayraklarını dikmeden gitmedi.

Rabbinizin kitabı artık yanınızdadır. Bu kitapta Allah'ın helal ve haramları, farz ve faziletleri, nesih ve mensuhu ruhsat ve azimet yerleri, özel ve genel anlamları, ibret ve örnekleri, şartlı ve şartsız olanları, muhkem ve müteşabihleri apaçık bir şekilde açıklanmıştır. İcmalen anlatılanları tefsir edilmiş, zor olanları açıklanmıştır. Bu kitapta öyle hükümler vardır ki mutlaka bilinmesi hususunda söz alınmıştır. Öyle hükümleri de vardır ki bilinip bilinmemeleri noktasında kullara bir genişlik-serbestlik verilmiştir.([1])

Öyle hükümleri de vardır ki kitapta farzdır; ama sünnetle neshedilmiştir.([2]) Öyle hükümleri de vardır ki sünnetle farz kılınmış, ama kitapta terk edilmesi hususunda ruhsat verilmiştir. Öyle hükümleri vardır ki vaktinde farzdır, ileri zamanlarda (süresi bittiğinden) hükmü kalkar. Haramlarının da hükümleri farklıdır. Öyle büyük haramları vardır ki yapana ateş vaat edilmiştir. Bazı küçük haramları da vardır ki yapanı bağışlar, (suçunu) örter. Öyle hükümleri vardır ki en azı da makbuldür, daha çoğunu da yapabilir.

İnsanlara kıble kıldığı Beyt'ül Haram'ını (Kâbe’yi) ziyaret edip haccetmeyi sizlere farz kıldı, insanlar, (suya koşan susuz) hayvanlar gibi oraya koşuşurlar, güvercin kafilesi gibi oraya sığınırlar. Münezzeh olan Allah Beyt'ül Haram'ı kendi azameti karşısında insanların tevazu ve alçak gönüllülüğüne bir işaret ve izzetini (yüceliğini) kabul için bir gösterge kıldı. Yaratıklardan duyarlı olanlarını seçti ve onlar da davetine icabet ettiler, sözünü doğruladılar, peygamberlerine uydular, arşın etrafında dönen meleklere benzediler; O'na ibadet ticaretinde büyük karlar elde ettiler. Mağfiret ve bağışlamayı vaat ettiği yerlere akın ettiler. Münezzeh olan Allah-u Teâlâ Beyt'ul Haram'ı İslam'a bir bayrak ve sığınanlara bir harem (güven yeri) kıldı.

Size Beyt'ül Haram'ın hakkını eda etmeyi gerekli, haccını ve ziyaretini farz kıldı. Nitekim münezzeh olan Allah şöyle buyurdu: "Onda (Kâbe’de) apaçık deliller vardır, İbrahim'in makamı vardır; kim oraya girerse, güvenlik içinde olur; oraya yol bulabilen insana Allah için Kâbe’yi haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim küfrederse bilsin ki; doğrusu Allah âlemlerden müstağnidir."(Al-i İmran: 96)


DiPNoTLaR;


[1]- Mukattaa harfleri gibi
[2]- Örneğin: "Kadınlarınızdan fuhuş yapanlara karşı aranızdan dört şahit getirin. Eğer şahitlik ederlerse o kadınları ölüm alıp götürünceye yahut Allah onlara bir yol açıncaya kadar evlerde hapsedin." (Nisa/15) ayeti sünnette yer bulan recm ile neshedilmiştir.


KAYNAKLAR;
1. Hutbe: Uyun'ııI-Mevaiz ve'l-Hikem, el-Vasiti; Bihar'ııl- Envar c.ll, s.300 ve 423, el-Meclisi; Rebi'ul-Ebrar, Zemahşeri (Bab-u Sema ve'l-Kevakib); Şerh-u Nehc'ül-Belağa, el-Kutb'ur- Ravendi; Tuhef'ul-Ukul, el-Harrani, Usul-u Kafi, c.l, s. 140, Kuleyni; el-İhticac, Tabersi, c.l, s. 150; Metalibu's-Suul, Muhammed Talha Şafii; Destur-u Mealim 'il-Hikem, el-Kadı Kudai, s. 153; Tefsir-i Fahr-i Razı c.l, s. 164; el-Hikmet ve'l-Mevaiz, Ali bin Muhammed bin Şakiri el-Vasiti; el-İrşad s. 105-106, Şeyh Mufid; et-Tevhid, s.24, Şeyh Saduk; Uyun 'ul-Ahbar, Şeyh Saduk; Emali, c.l, s.22, Şeyh Tusi
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ





Resim
2. Hutbe

Hz. Ali keremullahi veche Sıffin'den dönerken okuduğu bu hutbesinde insanların bi'setten önceki hali, Peygamberin, Ehl-i Beyt'in vasıfları ve diğer insanların durumu söz konusu edilmiştir.


"Nimetini tamamlamak, izzetine teslim olmak ve günahlarından korunmak için Allah'a hamd ederim. Yeterliliğine (kifayetine) olan ihtiyacımdan dolayı O'ndan yardım dilerim. Allah'ım hidayet ettiği sapmaz, kendisine düşmanlık eden kurtulmaz, kendisine yeterli olduğu (kifayet ettiği) kimse yoksul olmaz. O'na hamd etmek ölçülüp tartılan ve saklanıp korunan her şeyden daha üstündür.

Şahadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur, tektir, ortağı yoktur. Bu öyle bir şahadettir ki ihlâsı imtihan edilmiş ve halis olduğuna inanılmıştır. Bizleri sağ bıraktığı (yaşattığı) müddetçe sadece O'na sarılırız. Bu şahadeti, göreceğimiz korkulu anlar için saklanırız. Şüphesiz ki bu şahadet imanın azimeti, ihsanın anahtarı, Rahman'ın razı olduğu ve Şeytan'ı uzaklaştıran bir şahadettir.

Hakeza şahadet ederim ki Muhammed O'nun kulu ve elçisidir. Onu meşhur bir din, aktarılmış bir ilim, yazılmış bir kitap, parıldayan bir nur, ışıldayan bir ışık ve insanlar arasında hükmeden bir emirle şüpheleri gidermek, apaçık delillerle delillendirmek, mucizeleriyle sakındırmak ve cezalarla korkutmak için gönderdi.

O zaman insanlar din ipini koparan fitnelere düşmüş, yakin (kesin inançlar) direkleri şiddetle sarsılmış, esasta/temelde ihtilaf çıkmış, işler darmadağın olmuş, çıkış yeri (kurtuluş) daraldıkça daralmış ve giriş köreldikçe körelmiş, hidayet gizli kalmış, körlük her yanı kaplamış, Rahman'a isyan edilmiş, Şeytan'a yardım edilmiş, iman yardımsız kalmış, sütunları yıkılmış, işaretleri belirsizleşmiş, yolları viran olmuş, geçitleri silinip gitmişti. İnsanlar Şeytan'a itaat etmiş, onun yollarını tutturmuş, onun yataklarına akmıştı.

Şeytan'ın işaretleri onlarla yürüyor, bayrağı dikilip dalgalanıyordu, insanlar kendilerini tabanlarıyla ezen, tırnaklarıyla kırıp geçiren fitnelere düşmüştü. Fitneler tırnaklarının ucuna basmış, kalmıştı.

İnsanlar bu fitneler içinde yollarını kaybetmiş, şaşırıp kalmış, bilgisiz hale gelmişlerdi. Fitneler içinde kıvranıyorlardı. En hayırlı evin en kötü komşular idiler. Uykuları uykusuzluk ve sürmeleri gözyaşıydı. Bilgi sahiplerinin ağzına gem vurulmuş, cahil/bilgisiz insanlara ikram edilir olmuştu.

...Allah'ın sırrının yeri, emrinin sığınağı, ilminin kaynağı, hükümlerinin merkezi, kitaplarının barınağı, dininin dağları Ehl-i Beyt'tir. Dinin bel büküldüğü onlar ile doğrulur ve titremesi onlar sayesinde gider, dincelir.

(Münafıklar) Kötülük tohumları ektiler, onu aldanışla suladılar, helak ve azap biçtiler.

Bu ümmetten hiç kimse Muhammed (s.a.a)'in Ehl-i Beyt'iyle mukayese edilemez. Hiç bir zaman (Ehl-i Beyt'in) nimetlerinin üzerine aktığı kimseyle (Ehl-i Beyt) bir sayılmaz. Onlar dinin esası, yakinin direğidir.

İleri gidip aşırıya kaçanlar döner, onlara katılır. Geri kalan gelir onlara uyar (Orta yol anlardır.) Velayet hakkının özellikleri sadece onlarındır. Vasiyet ve veraset de onlardadır. Hak şimdi ehline döndü ve intikal etmesi gereken yerine intikal etti."

KaYNaKLaR;

2. Hutbe: Metalib 'us-Suul, Muhammed bin Talha Şafii, Gıırer 'ul-Hikem, el-Amedi; el-Musterşid s.73, Taberi; Uyun'ul-Ahbar, c.l, s.326, İbn-i Kuteybe; el-İkd'ul-Ferid, c.3, s.l 12, İbn-i Abdurabbih
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
3. Hutbe


Şıkşıkiye Hutbesi adıyla meşhurdur. Hz. Ali keremullahi veche'nin Hilafet hakkındaki şikâyeti, neden sabrettiği ve halkın kendine biati hususunda...


"Allah'a andolsun ki falan kimse, hilafete göre yerimin, değirmen taşının mili gibi olduğunu bildiği halde hilafeti bir gömlek gibi giyindi. Oysa sel benden akar ve hiç bir kuş benim uçtuğum yerlere uçamazdı. Ben de hilafetle arama bir perde çektim, ondan yüz çevirdim.

Başladım düşünmeye; kesilmiş elimle atağa mı geçeyim, yoksa kapkaranlık körlüğe sabır mı edeyim? Öyle bir karanlık ve körlük ki bu, büyüğü tamamıyla yıpratır, küçüğü tümüyle ihtiyarlatır, mümin kimse de Rabbine ulaşıncaya dek bu karanlık körlükte zahmetten zahmete düşer.

Gördüm ki sabretmek akla daha yatkın, sabrettim. Ama gözümde diken vardı, boğazımda kemik. Mirasımın yağ­malandığını görüyordum. Ta ki birincisi yolunu tamamlayıp, onu kendinden sonraki falana verdi, gitti.

Hz. Ali daha sonra A'şa'nın şu beytini okudu.;
Cabir'in kardeşi Hayvan nezdinde yaşadığım hayat ile
Şimdiki hayatım arasında ne benzerlik var!


(Yani, ben bu gün sıcak havada bir lokma ekmek için uzun çölleri kat ediyorum. Cabir'in kardeşi Hayvan ile birlikte yaşadığım dönemlerde ise nimetler içinde yaşıyordum.) ([1])

Ne kadar ilginç! Yaşarken halkın kendisini bırakmasını isterdi. Ama ölümden sonra yerine öbürünün geçmesini sağladı. Bu iki kişi hilafeti devenin iki memesi gibi kendi aralarında paylaştılar. Hilafeti öyle sert ve kaba bir yere attı ki sertliği insanı derinden yaralar, oldukça kaba davranırdı

Hilafeti boyunca oldukça düştü, sürçtü. Habire sürçtükçe özür diledi, Hilafet sahibi, huysuz bir deveye binmişe benzerdi. Öyle bir deve ki yularını çekse burnu yırtılır, yaralanırdı, dizginlerini salsa nefsini yokluğa, helake atardı.

Allah'ın bekasına (varlığına) andolsun ki insanlar onun zamanında ihtilafa düştü, huysuzlaştı, renkten, renge büründü ve birbirini suçladı. Ama ben bu uzun zaman boyunca bir çok zahmet, mihnete düşmeme rağmen yine de sabrettim. Derken o da yolunu kat etti ve hilafeti bir topluluğa bıraktı ki benim de o topluluktan biri olduğumu sanıyordu.

Allah'ım sana sığınırım, ne şuraydı bu! Benim hakkımda birincisiyle ne zaman şüphe hâsıl oldu ki bu tür kimselere denk tutuldum ben! Ama buna rağmen (kuşlar gibi) inerlerken onlarla indim, uçarlarken onlarla uçtum. İçlerinden biri (Sa'd b. Ebi Vakkas) haset ve kininden ötürü doğru yoldan saptı, öbürü (Abdurrahman b. Avf da) damadı olduğundan ona meyletti, öbürleri de öyle şeyler yaptılar ki söylenmesi, anılması bile çok çirkin...

Derken onların üçüncüsü iki yanı şişmiş bir halde kalktı. Yediği yerle kirlettiği yer arasında yaşadı.

Onunla beraber babasının oğulları da (mensubu olduğu Ümeyyeoğulları da) işe giriştiler. Allah'ın malını devenin ilkbaharda otlan, çayır, çimeni yiyip hazmettiği gibi yiyip hazmettiler. Sonunda onun da ipleri çözüldü. Amelleri işini bitirdi. Karnının dolgunluğu, onu yere serdi.

Derken halk sırtlanın boynundaki kıllar gibi (yoğun bir şekilde) her taraftan etrafıma üşüştüler, neredeyse izdihamdan Hasan ve Hüseyin ayaklar altında kalacaktı. İki tarafımda çizikler, yaralar oluştu. Koyunların ağıla üşüşmesi gibi çevreme toplandılar.

Ama işi elime alınca bir bölük hemen biatten döndü, ahdini bozdu. Başka bir bölük ok yaydan fırlar gibi fırladı, çıktı, öbürleri de zulme saptılar.

Sanki onlar her türlü noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah'ın "İşte ahiret yurdu; biz onu yeryüzünde yücelik ve bozgunculuk dilemeyenlere veririz." (Kasas: 83) ve "Akıbet takva sahiplerinindir." (A’raf: 128) buyurduğunu duyma­mışlardı!

Evet, andolsun Allah'a elbette duydular ve anladılar da. Ama dünya gözlerine süslenmiş, bezenmiş bir şekilde gö­ründü, onun bezentisi, süsü hoş geldi onlara.

Evet, tohumu yarana ve insanı yaratana andolsun ki eğer bu topluluk biat için toplanmasaydı, yardımcıların varlığıyla hüccet ikame edilmeseydi ve Allah zalimlerin çatlayasıya doyarken, mazlumların açlıktan kırılmasına (mani olması) hususunda âlimlerden söz almasaydı hilafet devesinin yularını sırtına atar, terk ederdim. Hilafetin sonunu ilk kâsesiyle suvarırdım (Daha önce peşinde koşmadığım gibi şimdi de peşinde koşmaz, onu hemen terk ederdim.)

Sizler de biliyorsunuz ki şu dünyanızın değeri bir keçinin aksırığından daha değersizdir bence."

Denildiği üzere söz buraya gelince Irak halkından biri kalktı ve Hz. Ali'ye bir kâğıt sundu. Hz. Ali kâğıdı okumaya başladı. Okuyup bitirince İbn-i Abbas, "Ey Müminlerin Emiri, sözüne kaldığın yerden devam etsen." dedi. Hz. Ali şöyle buyurdu: "Ey İbn-i Abbas bu azdığında devenin boğazının altında oluşan şişiklikti ki geldi, sonra geri indi." ([2])

İbn-i Abbas, ''Vallahi bu sözün istediği gibi bitiremeden yarım kalmasına üzüldüğüm gibi hiç bir şeye üzülmedim. Müminlerin Emiri ne olurdu dilediğini söyleseydi' dedi."

DiPNoTLaR;

[1]- Hz. Ali'nin bu şiirle şunu demek istemiştir: Ben Resulullah zamanında ona herkesten daha yakındım ve herkesin saygı duyduğu biriydim. Ama bugün hilafeti elden ele dolaştırıyorlar ve benimle asla ilgilenmiyorlar bile.
[2]- Metinde geçen "şıkşıketun hederet" cümlesi bir darb-ı meseldir ve bir anlık gelip geçen haleti ifade etmektedir. Bu hutbenin adı da bu kelimeden alınmıştır.



KaYNaKlar;
3. Hutbe: el-Cemel, s.62, Şeyh Müfid; Fihrist-i Neccaşi, s.92; Fihrist-i İbn-i Nedim, s.224; el-İnsaf fi'l-İmamet, İbn-i Kubbe-i Razi; Meani'l-Ehbar, Şeyh Saduk, s.343; İlel'uş Şerayi, Şeyh Saduk,; el-İkd'ul-Ferid, c.4, İbn-i Abdurabbih (Ö.H. 328); el-Muğni, Kadı Abdulcebbar (Ö.H. 415); Nesru'd-Durer; Nezhet'ıd-Edib, Vezir Ebu Said el-Abi (Ö.H. 422); Şafii, s.203, Şerif Murtaza; Emali, Ebu'1-Feth Hilal bin Muhammed bin Cafer el Heffar; Emali, Şeyh Taife et-Şeyh Tusi; Tezkiret'ul-Havas, s. 133, Sibt bin Cevzi, (Ö.H. 654); Tuhef'ul-Ukul, Harrani, s.313; Şerh-u Hııtbet'ut-Şıkşıkiyye, Seyyid Murtaza Alem'ul-Hüda, (Ö.H. 436); İfsah, s. 17, Şeyh Mufid; el-İhticac, s.281, Tabersi; el-Mehasin, el-Barki; el-Musteksa, c.l, s.393, Zemahşeri; Mecma'ul-Emsal, c.l, s.197, Meydaniyye(H 518)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
4. Hutbe

Hz. Ali bu hutbesini Talha ve Zübeyr'in öldürülmesinden sonra irad etmiştir.

"Karanlıklarda doğru yolu bizimle buldunuz, üstünlüklere bizimle eriştiniz, akşam sonu karanlıklarında bizimle sabah aydınlığına erdiniz. Sağır olsun apaçık öğüdü duymayan kulak! Yüksek sesin sağır ettiği kulak, fısıltıyı nasıl duysun? (Allah korkusundan) Boyuna çarpan titrek yürekler yatışsın/itminana ersin.

İşin sonunda haksızlığa sapacağınızı bekliyor, üzerinizde hileciler ve aklanmışların özelliklerini görüyordum. Niyetimin doğruluğu (gönül sefam) bana sizin gerçek halinizi gösterdiği halde din perdesine büründüğünüz için bunun görmezlikten geldim.

Batıl yol üzerinde toplandığınızda, sizin için hak yolun başında durdum. Her yana şaşkınca bakıyordunuz, kılavuzunuz yoktu, kuyu kazıyordunuz su bulamıyordunuz. Bugün artık beyan sahibinin konuşmayan/sessiz dilini konuşturuyorum. (Halimi beyan eden bu sır dolu hutbeyi irad ediyorum) Bana muhalefet eden kimselerin reyi/görüşü yerin dibine batsın!

Bana gösterildiğinden beri hak konusunda şüpheye düşmedim. Musa nefsi için değil, cahillerin ve sapık/batıl devletlerin hâkimiyetinden/galebesinden korkmuştu. Bugün hak yolla batılın karşı karşıya geldiği yerde bir araya gelmiş bulunuyoruz. Suya kavuşacağından emin olan kimse (bana itaat eden kimse) hiç susamaz (sapıklığa düşmez.)"

KaYNaKLaR;


4.Hutbe: el-İrşad, s. 147, Şeyh Mufid; el-Müsterşid, s.95, Taberi
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
5. Hutbe


Resulullah'ın vefatından sonra Abbas ve Ebu Sufyan b. Harb, Hz. Ali'ye biat etmek için geldiğinde onlara şöyle buyurdu:


"Ey insanlar! Fitne dalgalarını kurtuluş gemisiyle aşın, nefret yolundan ayrılıp gurur tacını başınızdan atın. Kanadıyla uçan (yeterli taraftarlarıyla kıyam eden) kurtulur ve teslim olan (yeterli taraftarı olmadığından inzivaya çekilen) halkı rahatlığa kavuşturur. Bu (yeterli taraftar olmadığı halde iddia ettiğiniz kıyam) kokmuş ve rengi değişmiş bir sudur. Yiyenin kursağında düğümlenen bir lokmadır. Vakti gelmeden ham meyveyi devşiren, başkasının toprağına tohum ekene benzer.

Konuşacak olursam hükümet hırsına kapıldığımı söylüyorlar. Susacak olursam ölümden korktuğumu iddia ediyorlar. Heyhat! Başımdan geçen bunca sayısız zor ve ağır olaydan sonra mı ölümden korkacağım. Allah'a andolsun ki Ebu Talib'in oğlunun (Ali'nin) ölümle ünsiyet ve dostluğu çocuğun anne memesine olan ünsiyet ve dostluğundan daha çoktur. Ama ben şu anda gizli ilimlere daldım. Öyle ki eğer bildiklerimi açığa vuracak olursam derin kuyuya sarkıtılmış ip gibi titrer, ızdırap içinde kıvranırsınız."

KaYNaKLaR;

5.Hutbe: Tezkiret'ul-Havas, 6-Bab, Sibt bin Cevzi; el-İhticac, c.l, s. 127, Tabersi; el-Mehasin ve 'l-Mesavi, c.2, s.139, Beyhaki
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
6. Hutbe


Talha ve Zübeyr Hz. Ali'ye biatlerini bozarak Basra'ya kaçtılar. Hz. Hasan babasına onların ardından gitmemesini ve onlarla savaşmamasını söyleyince söyle buyurdu:


"Vallahi ben yuvasında uyuyan sırtlana benzemem.([1]) Onu gözetleyen avcı (yuvadan çıkarmak için herhangi bir şeyle yavaşça) yere vurarak (onu sesin peşice yuvadan çıkartır,) yakalar ve hileyle aldatır. Ben ise hayatta olduğum müddetçe hakka yönelenlerle birlikte, ondan yüz çevirenlerin; itaatkâr ve söz dinleyenlerle birlikte, isyan edenler ve haktan şek edenlerin üzerine yürür ve onları bulduğum yerde vururum. Vallahi Allah elçisini katına aldığı zamandan bu güne dek, hakkımdan mahrum olmuş, hakkımı elde etmekten men edilmiş, işlerimde yalnız bırakılmıştım.



DiPNoTLaR;

[1]- Bu cümle Arapça'da bir deyimdir. İşlerinden gafil olan kimseler için kullanılır.


KaYNaKLaR;
6.Hutbe: et-Tarih, c.6, s.3107, Taberi, H. 36. Yıl olaylarında; Garib'ul-Hadis, Ebu'l-Kasım bin Selam; es-Sihah, Cevheri, (Nehc'ül-Belağa yazılmadan 5 yıl önce vefat etmiştir. ); el-Emani, c.l, s.52, Şeyh Tusi; el-Garibin, Ebi Ubeyde Herevi; el-Kamil, c.3, s.476, Taberi; Simar 'ul-Kulub, s.403, Ebu Mansut Sa'übv, el-Müsterşid, s.74, Taberi
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
7. Hutbe



Hz. Ali bu hutbesinde muhaliflerini eleştirmektedir.


"İşlerinde şeytanı ölçü aldılar, şeytan da onları ortaklar edindi. Şeytan gönüllerinde yuva yaptı, yumurtladı, civciv çıkardı, onları kendi eteğinde terbiye etti, büyüttü. Böylece onların gözleriyle baktı, dilleriyle söyledi. Onları hatalar merkebine bindirdi, onlara kötülükleri süsleyip güzel gösterdi. Sonunda işleri, güç ve saltanatında şeytanla ortak olanın ve onun diliyle batıl söz söyleyenin işine benzedi."

KaYNaKLaR;

7. Hutbe: Rebi'ul-Ebrar, Zemahşeri, c.l, s. 109; en-Nihaye fi Garib'il-Hadis, c.2, s.50, İbn-i Esir
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
8. Hutbe



Hz. Ali bu hutbesinde Zübeyr'i kastetmiştir.


"(Zübeyr) Eliyle biat ettiğini, gönlüyle etmediğini sanmaktadır. Biatini ikrar ettiği halde kalbinde bunun aksini gizlediğini iddia etmektedir. Öyleyse ya bunu ispat eden bir delil getirsin, ya da çıktığı biatine geri dönsün."

KaYNaKLaR;

8. Hutbe:el-Cemel, Şeyh Mufid, s. 175; el-Cemel, Vakidi
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
9. Hutbe



Hz. Ali, Talha ve Zübeyr'i Cemel savaşında şu şekilde eleştirmektedir.




"Gök gibi gürlediler, şimşek gibi çaktılar. Ancak korkuyla kala-kaldılar, dağıldılar. Biz ise çakmadan gürlemeyiz, yağmadan akmayız."

KaYNaKLaR;

9. Hutbe:el-Cemel, Vakidi; el-Cemel, Şeyh Mufid, s. 177; İbn-i A'sem Fııtuh adlı kitabında ve hakeza Hatip Harezmî de nakletmiştir.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
10. Hutbe

Cemel savaşının müsebbipleri hakkında...


"Dikkat edin şeytan ordusunu toplamış, atlısını yayasını yanına almıştır. Ben ise basiretimi kaybetmedim. Ne gerçeği gizledim, ne de gerçek benden gizlendi. Allah'a yemin olsun suyunu çektiğim havuzu onlarla öyle bir dolduracağım ki bir daha ne oradan çıkabilirler ne de oraya dönebilirler."

KaYNaKLaR;

10.Hutbe: el-İrşad, s. 118, Mufid
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
11. Hutbe

Cemel savaşında sancağı verdiği oğlu Muhammed b. Hanefiyye'ye..



"Dağlar yerinden ayrılsa sen yerinden ayrılma, dişini sık, başını Allah'a emanet et, ayağını yere bas ve diren, gözünü ordunun ta sonuna dik, gözünü kıs ve bil ki yardım ve zafer ancak şanı yüce olan Allah kârındandır."

KaYNaKLaR;

11.Hutbe: Nezhet'ııl-Ebsar, Metamiri; Rebi'ul-Ebrar, el-Katl ve'ş Şehadet babı, c.4, Zemahşeri
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
12. Hutbe



Cemel savaşında galip gelince Hz. Ali'ye ashabından biri şöyle dedi:
"Falan kardeşimin de bu savaşta bizimle olmasını ve Allah'ın seni nasıl zafere eriştirdiğini onun da görmesini öyle isterdim ki?" Hz. Ali: "Kardeşin bizimle olmayı ister miydi?" diye sordu. "Evet" cevabını alınca da şöyle buyurdu.

"Öyleyse o da bizimle beraberdi. Şu askerlerimiz içinde öyle kişiler var ki henüz babalarının bellerinde, analarının rahimlerindedirler. Zaman, burundan gelen pıhtı gibi onları ortaya atacak, iman onlarla kuvvet bulacaktır."

KaYNaKLaR;

12.Hutbe: el-Mehasin, c. 1, s.262 (Kilab-ıı Mesabih 'iz-Zulem) Barki
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
13. Hutbe

Hz. Ali Cemel savaşında galip gelip Basra'yı ele geçirince şehrin merkez camisinde kıldırdığı ilk Cuma namazı hutbesinde halka söyle buyurdu:


''Bir kadının (Aişe'nin) ordusu oldunuz, bir hayvana (Aişe'nin devesine) uydunuz. (Devesi) Bağırdı, koştunuz; öldürüldüğünde de kaçtınız. Ahlakınız kötülük, ahdiniz ayrılık, dininiz nifak, suyunuz tuzludur. Sizinle yaşayan günahının cezasına duçardır. Sizden ayrılan Rabbin rahmetine ermiştir. Mescidiniz sanki denizde yüzen bir gemi gibi… Allah da azap olarak üstten yağmur yağdırmada, alttan dalgalar denizi coşturmada ve içindeki herkes boğulmaktadır."

(Diğer bir rivayet:)

''Andolsun Allah'a şehriniz batacaktır. Hatta ben mescidinizi denizde bir gemi veya denizin ortasında çırpınan bir kuş gibi görüyorum..."

(Diğer bir rivayet:)

''Mescidiniz büyük bir denizin dalgaları arasında yüzen bir kuş gibidir."

(Başka bir rivayet:)

"Şehriniz Allah'ın beldeleri içinde toprağı en pis kokanı, suya en yakını, göğe en uzağıdır. Şerrin onda dokuzu buldadır, içinizde olan günaha duçardır. Sizden ayrılan Allah'ın affına kavuşur. Bu beldenizi sanki suyun üzerini kaplamış gibi görüyorum. Hatta mescidin en yüksek yeri dışında olan bir şey görünmüyor. Sanki denizin coşkun dalgaları arasında çırpınan bir kuş gibidir."



KaYNaKLaR;

13.Hutbe: el-Ahbar'ut-Tıval, s. 153, Dinveri; Muruc'uz-Zeheb, c.2, s.377, el-Mes'udi; Uyun'ıd-Ahbar, c.l, s.217, İbn-i Kuteybe; el-ikd'ul-Ferid, c.4, s.328, İbn-i Abdurabbih; Bihar, Meclisi; Tezkiret'ul- Havas, Sibt bin Cevzi; el-İrşad, s.123, Şeyh Mufid; el-Cemel, Vakidi, s.203; el-Cemel, s.201, Mufid; el-İhticac, s.250, Tabersi
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
14. Hutbe

Basra ve ehlini kınamaktadır.


"Topraklarınız suya (denize) yakın, (ya deniz seviyesinin alanda olduğu için ya da şehir ehlinin kötü ahlakından dolayı) ama göklere uzaktır. Aklınız hafif, hilminiz gereksiz/yersizdir. (Dolayısıyla da) Atıcılar için hedef, yiyiciler için lokma ve saldırganlar için bir avsınız."

KaYNaKLaR;

14. Hutbe: el-Cemel, s.217, Mufid; el-Cemel, Vakidi; el- Ahbar'ut-Tıval, s. 151, Dinveri; Uyun'ıtl-Ahbar, c.l, s.217, İbn-i Kuteybe; Munıc'uz-Zeheb, s.368, Mes'udi; el-İkdu'- Ferid, c.2, s. 169; Tezkiret'ul-Havas, Sibt bin Cevzi
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
15. Hutbe

Hz. Ali (a.s) hilafeti samanında 3. Halife Osman'ın haksız yere akrabalarına verdiği arazileri sahiplerine geri çevirdi ve söyle buyurdu:


"Allah'a andolsun ki Osman'ın (akrabalarına) verdiği şeylerle kadınlar evlendirilmiş ve cariyeler alınmış olsa bile onları sahiplerine geri çevireceğim. Zira adalet ve dürüstlükte genişlik vardır. Adalet ve dürüstlükten sıkılanlar, zulüm ve haksızlıktan daha çok sıkılırlar.''

KaYNaKLaR;

15. Hutbe: Kitab 'ul-Evail, Ebu Hilal Askeri; Deaim 'ul-İslam c.l, s.396, Kadı Numan; İsbat 'ul-Vasiyye, s.120, Mes'udi;
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
16. Hutbe

Hz. Ali kendisine Medine'de biat edildikten sonra şöyle buyurdu


"Ben sözüme kefilim, söylediklerimi yapacağım. Önündeki bela ve olaylardan ibret alan kimseyi şüpheli şeylere düşmekten takva alıkoyar. Bilin ki mihnet ve bela (ihtilaf ve cehalet) Allah'ın nebinizi (s.a.a) gönderdiği günkü şekliyle aranıza geri dönmüştür.

Peygamberi hak üzere gönderene andolsun ki büyük imtihandan geçecek, sınanma kalburunda elenip ayrılacak ve kazandaki yemeğin (pişerken) alt-üst olduğu gibi alt-üst olacaksınız. Sonunda en aşağınız, en yüce makama erecek ve en yüceniz en aşağı makama alçalacaktır.

Geri kalmışlar ilerleyecek, öne geçecekler, (İslam'da) herkesi geçenler, ileri gidenler ise geri bırakılacaklardır.

Allah'a andolsun ki hiç bir sözü gizlemedim ve asla yalan söylemedim. Peygamber tarafından daha önce bu makamdan (biat edeceğinizden) ve bugünden (biat için toplanacağınızdan) haberdar edilmiştim.

Bilin ki günahlar, dizginleri kopmuş azgın atlara benzer. Onlara binenler günahkârdır ve binicilerini ateşe atarlar. Takva ise itaatkâr/ram olan bir deve gibidir ki dizginleri/yuları binicilerinin elindedir ve onları cennete götürür.

Hak ve batıl; her iki yolun da ehli vardır. O halde eğer batıl hükümet olursa (ilginç değildir. Zira) eskiden beri vardı, yapılır giderdi. Şüphesiz hak az olursa çoğalması umulur. Ama bir şey giderse, dönüşü nadir olur.([1])

Cennet ve cehennem önünde olan kimse, meşgul olur. (insanları cennete veya cehenneme götüren amelleri göz önünde tutar.)

(İnsanlar üç kısımdır:) Bir kısım insan acele çalışır, (salih amelleri sayesinde) kurtulur. Bir kısım insan ağır davranır, yavaşlar (ama Allah'ın mağfiret ve bağışını) ümit eder. Bir kısım insan ise günah/suç içinde (hakkı görmezlikten gelmiş), bu yüzden de ateşe düşer.

Sağ ve sol sapıklık yoludur. Doğru yol, orta yoldur. Kur'an ve peygamberlik eserleri (sünneti) de bunun şahididir. Resulullah'ın yolu ve sünneti de bu yoldan çıkar. Mutluluk da bu yola döner.

Haktan gayrisini iddia eden helak olur, iftira/yalan eden kaybeder. Hakka karşı koyan helak olur, Kendi makam/derecesini bilmeyene, bilgisizlik/cehalet yeter.

Takva üzere (kurulu) sağlam temel/ kök çürümez, oraya ekin ekenlerin ekini asla susuz kalmaz. (Takva üzere kurulu inançlar düşmanın çağrılarıyla yıkılmaz, takva üzere ekilen ekinler fitne sıcaklığında kurumaz.)

Evlerinize saklanın, aranızdaki ihtilafları Islah edin. Tövbe arkanızda duruyor. (Ne zaman günahlarınızdan pişman olur ve tövbe ederseniz, tövbe sizden uzak/ayrı değildir.)

Hamd eden sadece Rabbine hamd etsin ve kınayan sadece kendini kınasın."


DipNoTLaR

26- Seyyid Razi bu sözün çok fasih ve akıllara durgunluk veren bir söz olduğunu beyan etmektedir.

KaYNaKLaR;
16. Hutbe:Kitab'ul-Beyan ve't-Tebyin, c.2, s.65, Ebu Osman Cahiz; en-Nihaye, c.l, s.123, İbn-i Esir; el-İrşad, s.139, Şeyh Mufid; Uyun'ul-Ahbar, c 2, s.236 ve c.l, s.60, İbn-i Kuteybe; el-İkd'ul-Ferit, c.2, s.163, İbn-i Abdurabbih; et-Tarih, c.2, s.187, Ya'kubi; Ravzetü’l-Kafi ve Usul'ul-Kafi, c.l, s.369, Kuleyni; el-Hikmel'ul-Halide, s.111. İbn-i Miskeveyh; Kuvvet'uI-Kıılub. c.l, s.290, Ebu Talib Mekki; Kitab'ul-Gaybel, s. 107, Nuraani; Isbat'ul-Vasiyye, s. 124. Mes'udi; el-Musterşid, s. 175; el-Cemel, s.46. Şeyh .Vlufid; el-Cemel. Medaini; Kitab'ıtlHuteb-iAli (a.s) Medaini
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
17. Hutbe


Hz. Ali, ehil olmadıkları halde halka hükmetmeye kalkışanlar hakkında şöyle buyurmaktadır:


"Allah'ın yarattıklarından en fazla buğzettiği-sevmediği iki kişidir. Birincisi Allah'ın (günahları sebebiyle) kendi başına bıraktığı kimsedir. Bu kimse doğru yoldan sapmış; bidat sözler ve halkı saptırıcı çağrılara yönelmiştir. O halde bu kimse, kendisi vasıtasıyla fitneye düşenler için bir fitnedir. Kendinden önce doğru yoldan gidenlerin yolundan sapmıştır ve hayattayken veya ölümünden sonra kendine uyanlar için saptırıcıdır. (Dolayısıyla) Hem kendi günahının ipoteğindedir, hem de başkalarının günahını yüklenmiştir.

(Allah'ın en çok buğzettiği) ikinci kimse ise bilgisizlikleri kendinde toplayan ve bilgisizler arasında kendine bir yer edinmiş kimsedir. (Bu kimse) fitne ve fesat karanlığında (kurtuluş yolunun olmadığından) habersiz yaşamakta ve (insanların arasını) Islah ederken kör mü kör olmaktadır. İnsan suretinde olanlar onu bilgin sayar. Hâlbuki öyle değildir. Her gün, azı çoğundan hayırlı olan şeyleri çoğaltmanın peşinden koşar, kokmuş sudan kanasıya içer ve boş şeyler biriktirir.

Halkın arasında hüküm vermek için oturur, insanları, şüpheli/bilinmez şeylerden kurtarmayı iş edinir. Kendine belirsiz bir şey sorulsa kendi görüşlerince saçma-sapan sözler ifade eder. Sonra da buna kendisi de inanır, yakin eder.

O şüpheleri örtmede ağını ören örümcek gibidir. Doğru mu yanlış mı hüküm verdiğini bilmez. Doğru hüküm vermişse de hata etmekten korkar. Yanlış hüküm vermişse doğru hükmettiğini ümit eder. Cahildir, cehaletler içinde birçok hata yapmaktadır. Daima önünü görmeyen develere biner (Meselelere nasıl cevap vereceğini bilememenin şaşkınlığı içindedir.) Kesin cevaplar veremez. Rivayetleri faydasız/kuru otları savuran rüzgâr gibi savurur. (Bilgisi olmadığından rivayetlerin sıhhat ve budanma dikkat etmeksizin her yerde nakleder.)

Allah'a andolsun ki kendine sorulan şeylerde hüküm vermeye gücü yok, kendisine bırakılan iş hususunda ehliyet ve liyakate sahip değil. İnkâr ettiği (bilmediği) şeyi başkasının bilebileceğini tahmin etmez. Başkasının kendisinin dediğinin aksine bir ilminin olabileceğine inanmaz. Kendisine karanlık kalan bir şey oldu mu bilmediğini de bildiği için, hemen örter. Onun zulüm-haksızlık üzere verdiği hükümler neticesinde dökülen kanlar (hal diliyle) feryat etmektedir, miraslar zalim elinden inlemektedir (ki, haksız hükümleri neticesinde sahibine erişmemiştir.)

Cahil yaşayanları ve sapık yol üzere ölenleri Allah'a şikâyet ederim. Hakkıyla okunduğu, değiştirilmediği müddetçe onlar nezdinde Allah'ın kitabından daha değersiz bir meta/şey yoktur. Ama değiştirilir/tahrif edilirse onlar nezdinde Allah'ın kitabından daha değerli bir şey olamaz. Onlar nezdinde iyilikten daha kötü ve kötülükten daha iyi bir şey düşünülmez.


KaYNaKLaR;
17. Hutbe: Usul-u Kafi. c.l, s.55, Kuleyni; Kuvvet'ul-Kulub. c.l, s.290, Ebu Talib Mekki; el-Cem Beyne'l-Garibeyn. Herevi; en-Nihaye. Habl maddesi, İbn-i Esir; Usul'ul-Mezheb, s. 135, Kadı Numan; el-Emali. c.l, s.240. Şeyh Tusi; el-İhticac. c.l, s.390. Tabersi; el-İrşad. s. 109, Mufid; Uyun'ul-Ahbar. c.l, s.61, ibn-i Kuteybe; Deaim'ul-İslam, c.l. s. 118; el-Musterşid. s.75, Taberi; Garib'ııl-Hadis, İbn-i Kuteybe
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim 18. Hutbe


Hz. Ali (a.s) birbirlerine aykırı fetva veren -şer'i deliller üzere değil kendi görüşleri esasınca kıyas üzere fetva veren- âlimleri kınayarak söyle buyuruyor.


"Onlardan birine hükümlerden bir hüküm gelince kendi reyince-görüşünce hüküm verir. Daha sonra aynı mesele olduğu gibi bir başkasına anlatılır, o da (öncekine) aykırı bir fetva verir. Sonra bunlar kadı'ul-kudat (başkadı)'ın yanına toplanır, verdikleri hükümleri anlatırlar. O da hepsinin hükmünün doğru olduğuna hükmeder. Hâlbuki ilahları bir, peygamberleri bir, kitapları birdir. Allah-u Teâlâ bunlara birbirine aykırı hüküm vermelerini emretmiş de, bunlar da o emre mi itaat ediyorlar? Yoksa onları bundan nehyetmiş de bunlar isyan mı ediyor? Yoksa (hâşâ) Allah noksan bir din indirmiş de bunlardan dininin tamamlamak için yardım mı diliyor! Yoksa ortak mıdırlar onunla da, onlar söyleyecek, o da razı olacaktır onlardan? Yoksa Allah-u Teâlâ tam/kâmil bir din indirdi de (hâşâ) tebliğ ve edası hususunda peygamber (s.a.a) bir hata mı etti? Hâlbuki noksanlıklardan münezzeh olan Allah bizzat şöyle buyurmaktadır: "Kitapta biz hiç bir şeyi eksik bırakmadık.(En’am: 38)

Hakeza onda her şeyin açıklamasının olduğunu, kitabın bazısının diğer bazısını tasdik ettiğini ve onda hiç bir ihtilafın olmadığını bildiriyor.

Nitekim şöyle buyuruyor: "Eğer o Allah'tan başkasından gelseydi, onda çok aykırılıklar bulurlardı.”(Nisa: 82)

Gerçekten de Kur'an'ın zahiri/dışı güzel mi güzel, batını/içyüzü oldukça derin mi derindir. İlginç şeyleri asla bitmez. Esrarı ve nükteleri sona ermez. Karanlıklar ancak onunla keşfolur, aydınlanır."


KaYNaKLaR;
18. Hutbe:Metalib'ııs-Suul, c.l,s.141, Talha eş-Şafii; el-İhticac, s.139, Tabersi (Ö.H. 558); Deaim'ııl-İslam. c.l, s.93. Kadı Numan; Besair'ud-Derecat, Seffar; bu hutbeyi İmam Sadık'ın (a.s) ashabından olan İbn-i Ezine de nakletmiştir, Mustedrek'ul-Vesail. c.3. s.l74'e bakınız; el-Besair ve'z-Zehair. c.l, s.7. Ebu Hayyan Tevhidi
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
19. Hutbe

"Hz. Ali Küfe'de minbere çıkmış hutbe okuyordu. Hz. Ali bu hutbesinde Muaviye ile yaptığı savaşta seçilen iki hakem mevzusunu beyan edince Eş'as b. Kays "Önce bizi hakemleri kabul etmekten sakındırdın, ama sonra kendin kabul ettin. Bu ikisinden hangisi doğrudur bilemiyorum " diye itiraf edince Hz. Ali elini elinin üstüne koyarak, 'Biati bozan toplumun cezası budur." dedi. Eş'as b. Kays, 'Bu söz senin lehine değil, aleyhinedir." deyince de Hz. Ali ona sert bir şekilde bakarak şöyle buyurdu:


"Hangi şey aleyhime hangi şey lehime sen ne bilirsin? Allah'ın ve lanet edenlerin laneti sana olsun ey çulha oğlu çulha, ey kâfir oğlu münafık! ([1]) Andolsun Allah'a ki babanın intikamını almak için bir defa küfürde (Murad kabilesiyle yaptığın savaşta), bir defa da İslam'da (Resulullah'ın vefatından sonra mürted olup zekat vermeyen Hazremut ehliyle birlikte Ebu Bekir'in gönderdiği Ziyad b. Buseyd komutasındaki birliğe karşı yaptığı savaşta) esir oldun. Ne malın, ne de büyüklüğün seni bu iki esaretten kurtarmadı. Kavmini kılıca sevk eden (hile ile Halid b. Velid'e mağlub düşüren) ve ölüme götüren kimseyi; yakınlarının düşman ve yabancıların da emin bilmemesi haktır (gerekir)." ([2])


DipNoTLaR;

[1]- İbn-i Ebi'l-Hadid ve Şeyh Abduh yazarlar ki: Eş'as İmam'ın ashabı arasında, Resul-u Ekrem'in ashabı arasındaki Abdullah b. Ubey gibidir. Her ikisi de kendi dönemlerinde münafıkların önde gelenlerinden idiler. Hz. Ali'nin hilafeti döneminde baş gösteren tüm belaların kaynağı Eş'as idi. Hatta Nehrevan Savaşı dahi onun fitneleri yüzünden çıkmış ve Leylet'ül-Harir (Sıffin'de Muaviye'nin ordusu yenik düştüğü gece)'de yaptığı konuşmaları casuslar Muaviye'ye iletmiş, Muaviye de bu nedenle Kur'an'ın mızrakların ucuna geçirilmesi fikrini benimseyerek böyle bir hileye başvurmuştu. Böylece Hz. Ali (a.s)'ın Eş'as ile neden bu denli sert konuştuğu açıklığa kavuşuyor.
Şunu da hatırlatalım ki İmam Hasan (a.s)'ı zehirleyerek şehit eden eşi, Eş'as'ın kızı idi.
[2]- Seyyid Razi'nin bu hutbenin sonundaki açıklamasını parantezlerde aktardık


KaYNaKLaR;
19. Hutbe: el-Ağani, c.8, s. 159. Ebu'l-Ferec İsfahanı. (Nehcü’l- Belağa yazılmadan 44 yıl önce ölmüştür.)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
20. Hutbe


Hz. Ali bu hutbesinde insanları gafletten uyandırmaktadır.


"Gerçekten de siz, içinizden ölen kimselerin gördüğünü görseydiniz feryat eder, inleyip sızlardınız; korkar dinler, itaat ederdiniz. Ama onların gördüklerini göremi­yorsunuz, onların gördükleri şey örtülüdür sizlere. Ama yakında kaldırılacak o perde. Gerçekten sizler görücü olursanız sizleri görücü kıldılar; duyucu olursanız, sizleri duyucu kıldılar; Hidayeti kabul ederseniz, sizlere hidayet ettiler! Gerçek söylüyorum; şüphesiz ki ibret verici şeyler açıklandı, zahir kılındı size. Sakıncalı şeylerden de men edildiniz. Gök elçilerinden (meleklerden) sonra da Allah'ın hükümlerini ancak bir insan tebliğ eder, ulaştırır size. (Meleklerin gelip de size ilahi hükümleri tebliğ etmesini beklemeyin.)"

KaYNaKLaR;

20.Hutbe: Usul-u Kâfi, c.l, s.405, Kuleyni
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
21. Hutbe


Hz. Ali ölüm ve kıyamet hakkında şöyle buyurmaktadır:


"Şüphesiz işin sonu (kıyamet) önünüzdedir. Sizi sevk eden ölüm de ardınızdadır (sizden önce gidenlere erişin). Çünkü ilk gideniniz son gelecek kişiyi beklemektedir."

Merhum Seyyid Razi şöyle diyor: İmam'ın bu sözü Allah ve Peygamberi dışında herkesin sözünden üstün gelen bir sözdür. "Öyleyse (yükünüzü) hafifletin, katılın" sözü ise çok anlamlı ve kısa bir sözdür. Ne kadar derin ve anlamlı bir ifade! İlim susuzluğunu gideren hikmetli bir sözdür. Bu sözün şerafet ve azametini "el-Hasais" adlı kitabımda beyan ettim."

KaYNaKLaR;

21.Hutbe: el-Hasais, s.87, Seyyid Razi; et-Tarih, c.5, s.157, Taberi
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
22. Hutbe


Hz. Ali bu hutbesinde kendini Osman'ın katlinden sorumlu tutan Talha ve Zübeyr gibi kimseleri eleştirmekte, Onların iddiasını çürütmekte ve sonra da kendi cesaret ve kahramanlığını dile getirerek şöyle buyurmaktadır:


"Duyun ve bilin ki şeytan zulmü yurtlarına döndürmek ve batılı aslına geri çevirmek için taraftarlarını harekete geçirdi, topladı. Allah'a andolsun ki onlar bende hiç bir kötülük görmediler, benimle kendileri arasında insaflı davranmadılar.

Onlar gerçekte benden, terk ettikleri bir hakkı istemekteler ve döktükleri bir kanı dilemekteler. O kanın dökülmesinde onlarla ortak olmuşsam, kendilerinin de onda payı var. Yok, eğer o kanı onlar döktülerse, benden değil, kendilerinden istemelidirler. En büyük delilleri kendi aleyhlerinedir. (Aslında onlar Osman'ın kan davasını gütmüyorlar; aksine) Sütten kesilmiş anadan süt emmek istiyorlar, ölmüş bidati diriltmek, canlandırmak istiyorlar. Ey ümitsizlik davetçisi! Çağıran kim ve neye icabet edilir?

Ben onların aleyhine olan Allah'ın hüccetine ve Allah'ın onların içindeki ilmine razıyım. O halde isyan ederlerse kılıcın keskin yüzünü çeviririm onlara. Bu Onları batıl (hastalığından) kurtarmaya yeter ve hakka yardım eder. Bana mızrakları karşısında hazır bulunayım ve kılıçlan çekmek için sabırlı olayım diye haber göndermeleri ne de şaşılacak şey! Anaları yaslarını tutasıcalar. Ben şimdiye kadar asla savaşla tehdit edilmedim ve kılıç darbesinden korkmadım.

Ben Rabbimden bir yakin üzereyim. Dinim hakkında hiç şüphem olmadı benim."

KaYNaKLaR;

22.Hutbe: el-İmame ve's-Siyase, c.l, s. 154, İbn-i Kuteybe; el-Garat, Hilal Sakafı; el-Musterşid. s.95, Taberi; Keşf'ul-Mııhacce, s. 174, Seyyid İbn-i Tavus; el-Emali, c.l, s. 172, Şeyh Tusi; el-Menakıb, s.117, Harezmi; en-Nihaye, c.l, s.171 ve c.2, s.167. İbn-i Esir; el-İrşad, Mufid, s. 120; el-Vafi, s.27, Kitab'ul-Cihad, el-Feyz; el-Cemel, s. 128. Mufid; el-Kafı, c.5, s.53, Kuleyni
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
23. Hutbe

Hz. Ali bu hutbesinde fakirlere zenginleri kıskanmamasını öğütlemekte, zenginlere de riyakâr davranmamalarını emretmekte­dir. Ayrıca da yakınları ziyaret etmenin faydalarını ve onlara yardım ve merhamet edilmesini beyan etmektedir.


"Gerçekten de rızık yağmur damlaları gibi gökyüzünden yere iner, herkese ayrılan miktar eksiksiz-artıksız gelir çatar. Dolayısıyla biriniz kardeşinizin aile veya malında, ya da bizzat kendi üzerinde bir fazlalık görürse bu onun fitne-fesada düşmesine neden olmamalıdır.

Zira Müslüman olan kişi; anıldığı zaman aşağılanacak ve alçak-dar görüşlü kimselerce kınanacak bir aşağılığa düşmedikçe, ilk etapta yenecek ve zarar-ziyan görmeyecek bir yarışmacıya benzer.

Hakeza kendinde hainlik olmayan Müslüman da Allah'tan iki güzel şeyden birini bekler. Ya Allah'a çağrılır, bu takdirde kendisine Allah'ın nezdinde olanlar daha iyidir. Ya da Allah'ın rızkına erer ki böylece ailesi ve malı olur, din ve hasebi (ilim, edep ve sabrı) de onunla olur, ayrılmaz. Şüphesiz ki mal ve evlat dünya ekinidir (ki fani olacaktır.) Salih amel ise ahiret ekinidir (ki bakidir.) Allah bazı kişilere de her ikisini verir. O halde Allah'ın sizleri korkuttuğu şeyden sakının. Allah'tan özür dilemek ihtiyacını duymayacak şekilde korkun. Gösteriş ve kendini beğenmişlik günahına bulaşmadan amel ediniz. Zira Allah'tan gayrisi için amel edeni Allah amel ettiği kimseye havale eder Allah'tan şehitlerin makamını, saadet ehlinin yaşayışlarını ve peygamberlerle birlikte olmayı dilerim.

Ey insanlar hiç kimse her ne kadar mal-mülk sahibi de olsa yakınlarından ve onların kendini elleri ve dilleriyle savunmalarından müstağni (ihtiyaçsız) olamaz. İnsanın yakınları, insanın ardında en iyi, en büyük koruyucularıdır. İnsanın dağınıklık ve perişanlığını en iyi derleyip toplayanlar onlardır. Zorluk ve acılarda kendine (yabancılardan) daha merhametli olurlar.

...Allah'ın insana halk arasında verdiği iyi-hayırlı isim, başkasına miras olarak bırakacağı maldan daha hayırlıdır.

Sakın ola ki fakir yakınlarınızı gördüğünüzde onlardan yüz çevirmeyin, onlara vermediğinizde çoğalmayacak ve verdiğinizde ise azalmayacak malı ihsan ediniz. Her kim akrabasından el çekerse onlardan bir el çekilmiş olur, ama kendisinden birçok el çekilmiş olur.

Her kim etrafındakilere alçakgönüllü ve merhametli olursa, onların sürekli dostluğunu kazanır.([1])

DiPNoT:

[1]- Merhum Seyyid Razi bu hutbenin sonunda bazı kelimelerin açıklamasını yazmıştır ki biz de tercümede bunu yansıtmaya çalıştık.

KaYNaKLaR;
23.Hutbe: el-Kafı, c.2.'s.294, Kuleyni; el-İkd'ııl-Ferid. c.2. s.366, İbn-i Abdurabbih; Kitab-ıı Sıffın, s. 10. Nasr bin Mezahim; İbn-i Vazıh de "Tarih'' kitabında bu hutbeyi nakletmiştir, c.2, s. 149; Rebi'ııl-Ebrar, el-Kesb ve'l-Mal Babı, Zemahşeri; Kenz'ul-Ummal . c.8, s.225, Muttaki Hindi; Tarih 'ut-Dimeşk, İbn-ı Asakır; Garib'ul-Hadis, c.2, s. 183, Ebu Ubeyd bin Selam; en-Nihaye, c.3, s.468, İbn-i Esir; el-Cem Beyn'el-Garibeyn, Herevi; Uyun'ul-Ahbar, c.l, s.189; el-Kafı, c.2, s.123, sıla-i rahim babı; el-İmame ve's-Siyase, c.l, s.97. İbn-i Kuteybe; et-Tarih, c.2, s. 182, Yakubi
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
24. Hutbe


Hz. Ali (a.s) bu hutbesinde kendisi için "savaşta gevşeklik ediyor. " diyenleri reddederek insanları takvaya davet etmektedir.


"Canıma andolsun, hakka karşı duranlara ve sapıklık yolunda yürüyenlere karşı savaşmak hususunda müsamaha ve gevşeklik göstermem. O halde ey Allah'ın kulları, Allah'tan korkun. Allah'tan, yine Allah'a (hışmından rahmetine, azabından bağışlamasına adaletinden fazlına) sığının, size apaçık duran, apaydın olan yolda yürüyün. (Allah'ın) Sizi mükellef kıldığı şeyleri yerine getirin. Bugün kurtuluşa eremezseniz de, Ali sizin gelecekte kurtuluşa ereceğiniz garantiler."


KaYNaKLaR;

24.Hutbe: en-Nihaye, İbn-i Esir. c.3, s.244
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
25. Hutbe


Sürekli Muaviye'nin askerlerinin şehirleri birbiri ardınca ele geçirdiği haberleri geliyordu. Muaviye'nin gönderdiği Busr b. Ebi Ertat komutasındaki askerler Yemen'e girince Hz. Ali'nin Yemen valileri Abeydullah b. Abbas ve Said b. Nemran şehri terk ederek Kufe'ye Hz. Ali'nin yanına vardılar. Yemen'de Osman'ın taraftarı olan bir grup, bir takını maslahatlar üzere Hz. Ali'ye biat etmişlerse de Irak halkı muhalefete kalkınca, Hz. Ali'nin Mısır valisi Muhammed b. Ebi Bekir öldürülünce ve Şam ehlinin zulmü artın ca, hu olayları fırsat bilerek Hz.. Ali'nin bu iki valisine muhalefet ettiler. Hz. Ali bunu duyunca hemen bir mektup yakarak onları tehdid etti. Onlar ise Hz.. Ali'den bu iki valiyi azletmesini, aksi takdirde kendisine biat etmeyeceklerini söylediler ve Hz.. Ali'nin gönderdiği mektubu Muaviye'ye göndererek durumu ona da bildirdiler. Muaviye de hemen bu durumu değerlendirerek fitneci ve kan dökücü birisi olan Busr b. Ebi Ertat'ı onların yardımına gönderdi. Busr San'a şehrine girince Hz. Ali'nin iki valisi Abeydullah ve Said, Abdullah-i Sakafi'yi yerlerine geçirerek oradan kaçıp Kufe’ye doğru yola koyuldular. Busr ise Abdullah-i Sakafi'yi katletti. Hz. Ali San'a'yı bırakıp kaçan bu iki valisini Busr ile savaşmadığı için kınadı, iki vali bir takım özürler, bahaneler ileri sürdüler. Hz. Ali ashabının cihad hususundaki tembelliği ve emrine muhalefeti nedeniyle oldukça üzgün bir halde minbere çıkarak şöyle buyurdu:


"Elimde sadece sıkıp gevşettiğim (tasarruf edebildiğim) Küfe kaldı. Ey Küfe eğer elimde senden başka bir yer kalmayacak ve sende de fırtınalar esip kasırgalar kopacaksa (ehlin fitne, fesat ve nifak içine girecekse) Allah seni çirkinleştirsin (seni harabeye çevirsin, viran etsin... Hz. Ali daha sonra örnek olarak şairin şu beytini okudu:)

"Ey Amr hayırlı babanın ömrü hakkı için bana sadece kabın dibindeki yağlı artık kaldı."

Hz. Ali daha sonra şöyle buyurdu:

"Bana Busr'un Yemen'i ele geçirdiği haberi geldi. Vallahi onlar, batıl yolda birlik içindeyken, sizin hak yolunuzda ayrılığa düşmeniz; onlar batıl yolda imamlarına itaat ederken, sizlerin hak yolunda imamınıza isyan etmeniz; onlar emaneti sahibine verirken, sizin emanete hıyanetin etmeniz; onlar şehirlerinde Islah edici-düzgün hareket ederken sizin fesat-bozgunculuk etmeniz sebebiyle çok geçmeden sizlere galip geleceklerini sanıyorum.

Sizlere bir sağrak emanet etsem (devenin semerine asılan) ipini götürmenizden korkuyorum.

Allah'ım ben onlardan (Küfe ehlinden) bezdim, usandım Onlar da benden usanıp bezdiler. O halde bana onlardan hayırlısını ver ve onlara da benden kötüsünü musallat kıl. Allah'ım onların kalplerini tuzun suda eridiği gibi erit.

Allah'a andolsun ki sizin yerinize (gayret, cesaret ve dostlukla ün yapmış) Firas b. Ganm oğullarından bin atlım olmasını daha çok isterdim. (Daha sonra şu beyti okudu:)

"(Ey Ümmü Zenba!) Yardım için Temimoğulları'ndan yardım isteseydin, yaz bulutları gibi atlıları gelirdi sana."

Daha sonra minberden aşağı indi.

Seyyid Razi burada şöyle demektedir: "Şair yaz bulutları demiş, zira yaz bulutları fazla suya sahip olmadığı için hızlı hareket etmektedir., Kış buludan ise fazla suya sahip olduğundan yavaş hareket etmektedir. Şair de bu yüzden yardıma koşanları yaz bulutlarına benzetmiştir."


KaYNaKLaR;

25.Hutbe: Muruc'uz-Zeheb, c.3, s. 149, Mes'udi; İkd'ul-Ferid, c.3, s.337, İbn-i Abdurabbih; Tarih-i Dimeşk, İbn-i Asakir, c.l, s.305 ve c.10, s.225; Ensab'ul-Eşraf c.2, s.383, Belazuri; el-irşad, s.131, Mufid; el-İhücac, s.257, Tabersi', Mecma'ul-Emsal, c.2, s.34, Meydan
Resim
Cevapla

“►Nehc'ül-Belağa◄” sayfasına dön