AŞIK VEYSEL ÖKSÜZ

Aşıklarımız ve Aşıklarımızdan ilhamlar ve ilahiler.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1111
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

AŞIK VEYSEL ÖKSÜZ

Mesaj gönderen nur_umim »

Vefat yıldönümünde bir Mevlâna âşığı şâir Veysel Öksüz

Ahsen-i takvim üzere yaratılan insanla ilgili biribirinden güzel değerlendirmeler var. Bir kısım ârifler insanı âlem-i ekber yani büyük âlem olarak değerlendirirken bir kısım tasavvuf ehl-i de her insanı tâzime şayan bulmuşlardır. Hz. Ali (R.A.) da insan için Senin cürmün küçük ama bütün âlemler sende saklıdır.buyurur.
Şeyh Galip de ne güzel söyler:

Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen
Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen

YaniKendine bir hoşça bak sen âlemin züptesi özüsün. Varlıkların gözbebeği olan âdemsin sen!
Tarih boyu insan-ı kâmil veya gönül adamı dediğimiz mükemmel insan tipi ya bir tasavvuf ehlinin elinde veya yolunda yetişmiş ve bu uğurda büyük çaba sarfetmiştir. Hiç kimse kendi sa’yi ve gayreti olmadan elinden tutulup da bir yerlere getirilmemiştir.
Kendi gayret ve çalışmaları ile kendi kendini yetiştiren gönül ehli örnek insanlardan birisi de Mevlâna âşığı şair Veysel Öksüz merhumdur. O istendiğinde insanın nelere kadir olduğunu gösteren bir örnek insandır.
Pullukçu Veysel Usta olarak tanınan bu güzel insan bir tarafta elinin emeği ve alın teri ile geçimini sağlarken diğer tarafta Mevlâna’nın nurlu yolunda sabahlara kadar çeşitli tasavvufî ilmî ve edebî eserler yanında Mesnevî ve Hamdi Yazır’ın tefsirini okur. Bilhassa Mesnevî şerhleri elinden düşmez. Yazır’ın tefsirini dört kez Mesnevî’yi baştan sona on kere devreder.
1970’li yıllardan itibaren dolup taşmaya aruzla divan şiirinin bütün nazım şekillerinde ve hece vezniyle şiirler kaleme almaya başlar. Şiirlerinin çoğu ilâhî aşk ve sevgi üzerinedir. Bence onu yüce kılan da ulaştığı bu aşk makamıdır.
Şiirlerindeki mânâ derinliği ve muhteva zenginliği insanı hayran bırakır.
Onunla ilgili bu yazı sıradan bir vefat yıldönümü yazısı değildir. Bu yazı bizi de hayrette bırakan ve Ziya Paşa’nın dilinden:

Sübhane men tahayyera fî sun’ihi’ l- ukûl
Sübhane men bikudretihi yâcizü’l fuhûl

Yani “Sanatıyla akılları hayran eden ve kudretiyle bilginleri âciz bırakan Allah’ı tebcil ve takdim ederim.” dedirten bir sevk ile kaleme alınmıştır. Bu bizim için mutlaka tesadüften öte fevkalâde bir tevafuktan ibarettir. Mesele uzun biz şairimizin kısaca hayatına bir göz atalım ve şiirlerinden birkaç örnek verelim.
Veysel Öksüz 1927 yılında Konya’nın Yarma Nahiyesi’nde dünyaya gelmiş babası Öksüzlerden Veyis Efendi annesi Cennet Hanım’dır.
Veysel Öksüz Yarma’da ilkokulda okurken ailesi ile birlikte Konya’ya yerleşir. Babası onu Sanat Okulu’nda okurken mektepten alıp bir usta yanına verir. Sanatkâr olarak yetişir.
Önce Buğday Pazarı sonra Lârende Caddesi’nde daha sonraları da Meram Sanayii’ndeki atölyesinde pulluk imalatı ile uğraşır. Yaptığı pulluklar orta Anadolu’da çok tutulur. Bu sebeple de Pullukçu Veysel Usta unvanıyla anılır.
Veysel Usta evlendiği Şerife Hanım’dan üç oğlu ve bir kızı olur. Oğulları Eczacı-Hattat Hüseyin Öksüz Diş Tabibi İsmail Öksüz küçük oğlu Sami Öksüz ise usta bir tezhip sanatçısı idi. Onu 2004 yılında çöken Zümrüt Apartmanı faciasında kaybettik. Rahmetle anıyoruz. Hüseyin Öksüz dostumuz halen Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak görevini sürdürmektedir. Kızı Hidayet Küçükbakırcı ev hanımıdır.
15 Şubat 1993 yılında kaybettiğimiz Veysel Öksüz’ün asıl dikkat çeken tarafı edebiyat ve tasavvufa duyduğu merak ve sevgi sonunda yarım bıraktığı tahsilini kendi kendine tamamlamış ve kendini yetiştirmiş olmasıdır.
Merhum Veysel Usta’nın Mesnevî Tercümesi Mesnevi Şerhi yanında bir de şiirlerinden oluşan Nazımlar başlığı altında topladığı üç eseri vardır.
“Nazımlar” isimli eseri geçen yıl Prof. Dr. Emine Yeniterzi Hanımefendi tarafından gözden geçirilmiş ve Selçuklu Belediyesi tarafından bastırılarak kültürümüze kazandırılmıştır. Bu konuda hizmeti geçenleri şükranla yadediyoruz.
Gönül adamı şair ve örnek insan Veysel Ustamızı bu vefat yıldönümünde rahmet ve minnetle anıyor kabri cennet bahçelerinden bir bahçe olsun diyorum.
Onun
Sevgibaşlıklı şiirinin bir bölümü ile bir dörtlüğünü örnek olarak veriyoruz.

Sevgi

Bu hayat hayat değil
İnsan olmak pek müşkil
Geçen gün geri gelmez
Vaktin kıymetini bil
Her ne yapsan nafile
Allah’tan sevgi dile
Sevgilerin sonu aşk
Visâle aşk vesile
Aşk Hüdânın sıfatı
Aşkla doldur hayatı
Aşk yüzünden Mevlâ
Halk etti kâinatı


Ülfet
Dünyada ne rahat ne de servet dilerim
Bir lâhza ne ikbal ne de devlet dilerim
Bildimse eğer kendimi bildim bileli
Bir ehl-i hâkikat ile ülfet dilerim...
Resim
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Re: AŞIK VEYSEL ÖKSÜZ

Mesaj gönderen MINA »

Kızıma

Bu dünya geçit yeri
Çift kapılı han kızım
Kurulduğundan beri
Geçiyor kervan kızım

Gençlik bahar gibidir
Emeksiz meyve verir
Bunun kadrini bilir
Sahibi irfan kızım

Akıl gençlik ve sıhhat
Büyük devlet hakikat
Elde iken bu fırsat
Ukbayı kazan kızım

Bizden evvel gelenler
Gittiler birer birer
Gelen gidermiş meğer
Ölürmüş doğan kızım

İnsan ömrü muazzez
Geçen gün geri gelmez
Allah aşığı ölmez
Ebedi inan kızım

Aleme ibretle bak
Gafillerden dur uzak
Alnı açık kalbi pak
Olmalı insan kızım

Bir şeyden etme nefret
Hepsinde var bi hikmet
Hoş görmeye gayret et
Eyleme isyan kızım

Bir gölgedir bu alem
Her şeyin sonu adem
Tefekkür et dem be dem
Unutma aman kızım

Olma dünya talibi
Bu his öldürür kalbi
Tekdir mülkün sahibi
O’nundur cihan kızım

Oyuncaktır mal para
Gönül verme onlara
Durma Allah’ı ara
Bulur arayan kızım

Olacak neyse olur
Her şey yerini bulur
İnananlar kurtulur
Kederden gamdan kızım

Kalbe hiç koyma keder
Hak aşkını kıl rehber
Allah her zaman eder
Bizi imtihan kızım

Taklit etme kimseyi
Bilerek yap her şeyi
Unutma hiç gayeyi
Bir an bir zaman kızım

Şekle hiç verme değer
Manaya eyle sefer
Hak indinde muteber
Olan şey iman kızım

Hiç kimseye tutma kin
Ne incit ne de incin
İyilik yap HAK için
Buldukça imkan kızım

Tok gönüllü, tok gözlü
Manalı,güzel sözlü
Her zaman güleryüzlü
Olur Müslüman kızım

Dinleme boş kelamı
Bil helali, haramı
İyi anla islamı
Geçmeden devran kızım

Mesneviyi çok oku
Kur’anın bir şerhi bu
Manada yok hududu
Hak dostu yazan kızım

Dünyayı bir rüya bil
İyi düşün kıl tahlil
Çünkü burası değil
Bizlere vatan kızım

Öz ve kısa söyledim
Zaten o anlar dedim
Bu sözleri eyledim
Sana armağan kızım

Bir şeyim yok öksüzüm
Dünyayı görmez gözüm
Sensin varlığım, özüm
Bedenimde can kızım

Aşık Veysel Öksüz
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
gullale
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1362
Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00

Re: AŞIK VEYSEL ÖKSÜZ

Mesaj gönderen gullale »

GÖRMÜŞÜZ

Bağ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz
Biz neş'âtın da gâmın da rûzigârın görmüşüz

Çok da mağrûr olma kim meyhâne-i ikbâlde
Biz hezârân mest-i mağrûrun humârın görmüşüz

Top-ı âh-ı inkisâra pây-dâr olmaz yine
Keşver-i câhın nice sengîn hisârın görmüşüz

Bir hurûşiyle eder bin hâne-i ikbâli pest
Ehl-i derdin seyl-i eşk-i inkisârın görmüşüz

Bir hadeng-i can-güdâz-ı âhıdır sermâyesi
Biz bu meydânın nice çâbuk-süvârın görmüşüz

Bir gün eyler destbeste paygâhı caygâh
Bîadet mağrûr-i sadrın îtibarın görmüşüz

Kâse-i deryûzeye tebdîl olur câm-ı murâd
Biz bu bezmin Nâbiyâ çok bâd-ı hârın görmüşüz


Urfalı Şair NÂBİ

Şiirin Kul İhvânî Şerhi:


Bağ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz
Biz neşâtın da gâmın da rûzigârın görmüşüz


Biz bu dünyâ-zaman bağının hem güzünü hem de bahârını görmüşüz.
Biz neşe-sevinçlerin de gam-tasaların da gelip-geçen vakitlerin görmüşüz
.

Çok da mağrûr olma kim meyhâne-i ikbâlde
Biz hezârân mest-i mağrûrun humârın görmüşüz


Gelecek baht açıklığı -Tâlih Meyhânesinde, hayallerine güvenip kendini emniyette sanma!
Biz pek çok kerre kendine güvenmek mestliği içinde nice sarhoşlar-sersemler görmüşüz.


Top-ı âh-ı inkisâra pây-dâr olmaz yine
Keşver-i câhın nice sengîn hisârın görmüşüz


Vurduğunu yıkıp geçen beddua “ÂH Topu” nun hışmına uğrayanları zulmünde sürekli sanmayasın!
Bu âlemde Câh (makam, mansıb. Kadr, itibar..) Ülkesinin Benlik Kalelerinin nice yerlere serilmiş taşlarını görmüşüz.


Bir hurûşiyle eder bin hâne-i ikbâli pest
Ehl-i derdin seyl-i eşk-i inkisârın görmüşüz


Derdlilerin bir kerre cân u hıraş coşmasıyla sellenen göz yaşlarıyla, binlerce bahtına güvenenlerin yerle bir olup yıkıldığın görmüşüz..


Bir hadeng-i can-güdâz-ı âhıdır sermâyesi
Biz bu meydânın nice çâbuk-süvârın görmüşüz


Biz bu meydanda sermâyesi can alıcı AH OKları olan derd ehlinin yerle bir ettiği, nice kendine güvenen çevik-hızlı biniciler (zâlimler) görmüşüz..


Bir gün eyler dest-beste pây-gâhı cây-gâh
Bî-aded mağrûrun sadr-ı i’tibârın görmüşüz


Bu günkü nice makam-mevkisine güvenen mağrurların, itibarlarının başında mekan-mertebe için nasıl el pence divan durdukların görmüşüz..

Kâse-i deryûzeye tebdîl olur câm-ı murâd
Biz bu bezmin Nâbiyâ çok bâd-ı hârın görmüşüz


Bu Hayat sahnesinde-meyhânesinde Murad Kadehini Dilenci Çanağına dönüştüren nice alçak bâdeciler-içkiciler görmüşüz..


Urfalı Şair Nâbi
Resim
Kullanıcı avatarı
gullale
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1362
Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00

Re: AŞIK VEYSEL ÖKSÜZ

Mesaj gönderen gullale »

Yahya Kemal'in bu şiire cevâbı:

Hayli şeb encümden efzûn câm-ı Cemler görmüşüz
Bezm-i meyden sonra subh-i muhteşemler görmüşüz

Hüsn ü Aşk iklîminin feyziyle sermest-i bahâr
Reng u bûy eksilmeyen bâğ-ı İremler görmüşüz

Meyle Hâfız, neyle Mevlânâ’yı tezkâr eyleyen
Pür-terennüm kişver-i Rûm u Acemler görmüşüz

Şûh Şîrinler yüzünden dağ delen Ferhâdlar
Aslıhanlardan yanan âşık Keremler görmüşüz

Zikre lâyık bahsi ancak zevkıdır ömrün Kemâl
Gerçi tâli’den nihâyetsiz sitemler görmüşüz


Yahya Kemâl
Resim
Kullanıcı avatarı
gullale
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1362
Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00

Re: AŞIK VEYSEL ÖKSÜZ

Mesaj gönderen gullale »

Veysel ÖKSÜZün Yahya Kemâlin cevâbına yazdığı TAHMİSİ;

Rengi yâkut, lemsi âteş gonce femler görmüşüz
Yâre dert, ağyâre dermân çok sanemler görmüşüz
Mest olur yâdıyla yârân, özge demler görmüşüz

Hayli şeb encümden efzûn câm-ı Cemler görmüşüz
Bezm-i Cemden sonra subh-i muhteşemler görmüşüz


Seyre dalmış gül görüp gülşende lâl olmuş hezâr
Besteler nakletti hûblar meclisinden rûzigâr
Teşnedir bir lâhza ayrılmaz çemenden cûy-i bâr

Hüsn u Aşk iklîminin feyziyle sermest-i bahâr
Reng u bûy eksilmeyen bâğ-ı İremler görmüşüz


Binde birdir şimdi dilden yâr için zâr eyleyen
Kendisin inkâr eder hep aşkı inkâr eyleyen
Ehl-i dil olmak gerekdir meyl-i dildâr eyleyen

Meyle Hâfız, neyle Mevlânâ’yı tezkâr eyleyen
Pür-terennüm kişver-i Rûm u Acemler görmüşüz


Duymuşuz gurbette sessiz canhırâş feryâdlar
Zâhiren şen, bâtınen âh eyleyen nâ-şâdlar
Çâresizlikden içip berbâd olan âbâdlar

Şûh Şîrinler yüzünden dağ delen Ferhâdlar
Aslıhanlardan yanan âşık Keremler görmüşüz


Gül figân eylerse âşık andelîb olmaz mı lâl
Keşf-i esrâr eylemek ey dil mehabbetsiz muhâl
Aşkı anlatmazsa Öksüz, bunca tahmîs kîl u kâl

Zikre lâyık bahsi ancak zevkıdır ömrün Kemâl
Gerçi tâli’den nihâyetsiz sitemler görmüşüz


Veysel ÖKSÜZ


TAHMİS: Son iki mısrâsı şâirine âit olan Gazelin her beyitinin üstüne başka bir şâir tarafından eklenen üç mısra ile beş mısralık şiir hâline getirmek.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1111
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: AŞIK VEYSEL ÖKSÜZ

Mesaj gönderen nur_umim »

MEVLÂNA ÂŞIĞI KONYALI BİR ŞAİR:

VEYSEL ÖKSÜZ

Resim

Yazar : Prof. Dr. Emine YENİTERZİ
Yayınevi : Selçuklu Belediyesi Yayınları

Ahmet KOÇAKOĞLU
Türkçe Öğretmeni

Modern Türk şiirinin köşe taşlarından İsmet Özel, şiir için yapılmış pek çok tanımlara birini daha ekliyor ve “Hayvan için çığlık, mırıltı, haykırış, homurtu, inleme ne ise insan için de şiir odur.” diyor.
Şiir hem en insanî, hem de en insanüstü sanat olmuştur.
Söz beşerin diline düşer ve kelam olur.
Kelam gönül ehlinde ışık olur, nağme olur, şiir olur.
Dil şiirle tomurcuklanır, çiçek olur.
Hâsılı şiir kelamla yaşıttır, diyebiliriz. İşte bu efsunlu dili terennüm edenlere şair diyoruz.
Dili yeşertip ona ruh üfleyen gönül erleri, kimi zaman toplumun baş tacı olmuş, kimi zaman da diyar diyar sürülmüştür. Gün olmuş “Hak yaranıdır” denerek kudsallaştırılmış, ya da “kâfirdir” denilerek ateşe atılmıştır.
Zaman olmuş sultan elinden üzüm yemişler ya da sultan emriyle boyunları vurulmuştur.
Gün olmuş devran dönmüş, şairler hep çok konuşulan kişiler olmuşlardır. Her halükarda diyebiliriz ki şiir ne kadar hayatsa, hayat da o kadar şiirdir.
Edebiyatımızın altı yüz yıllık geleneği divan şiiri, Tanzimat ve Meşrutiyet’ten sonra gözden düşmeye başlamış, ediplerimiz Batı hayranlığı rüzgârıyla, Batı şiiri formlarını da edebiyatımıza uygulamaya çalışmışlardır. Ve bu yabancı rüzgâr dinmemiş, aksine güçlenerek büyümüş, Cumhuriyet döneminde kasırga
haline gelerek, geleneğe ait neyimiz varsa silip süpürme arzusuna tutulmuştur.
Tevfik Fikret ve Mehmet Akif, aruzu Türk şiiri içinde yoğururken, Batı rüzgârı bu köklü çınarı sarsmaya başlamıştır.
Yahya Kemal ‘kuğunun son şarkısı’nı söylemiş ve Klasik şiirimiz eski ihtişamlı günlerinden uzaklaşmıştır.
Ancak bu köklü gelenek ölmemiş, Ferit Kam, Arif Nihat Asya, Mahir İz, Âmil Çelebioğlu, Cemal Kurnaz ve Nejat Sefercioğlu gibi şairlerin dilinde dipdiri olduğunu göstermiştir.

Veysel Öksüz de Divân Edebiyatı geleneğini kendi gücü nispetinde devam ettirenlerden, kuğunun sesine kulak verenlerdendir.
Yazımızda Prof. Dr. Emine Yeniterzi’nin bu şair hakkında “Mevlâna Âşığı Konyalı Bir Şair Veysel Öksüz” adlı eserini tanıtmaya çalışacağız.
Yeniterzi bu çalışmasında, Veysel Öksüz’ün hayatı, sanatı ve eserlerini akademik titizlikle, kapsamlı ve sistematik bir biçimde incelemiştir. Mayıs 2006’da Selçuklu Belediyesi Yayınlarından çıkan eser 348 sayfa olup, üç bölümden oluşmaktadır.
Bu bölümlere geçmeden evvel, Prof. Dr. Emine Yeniterzi’nin özgeçmişine, Doç. Dr. Âdem Esen’in “Takdim” yazısına, “İçindekiler” bölümüne ve yine yazar tarafından kaleme alınan “Önsöz”e yer verilmiştir.
Kitabın birinci bölümünü, Veysel Öksüz’ün hayatı, eserleri ve şiirleri hakkında değerlendirme, ikincisini, şairin aruz vezniyle yazdığı şiirler, üçüncü bölümü ise de hece vezniyle kaleme aldığı şiirler oluşturmaktadır.
Eserin sonuna da sözlük eklenerek okuyucuların istifadesine sunulmuştur.
Sözlük çalışmasının ardından eser Öksüz’ün fotoğraflarıyla zenginleştirilmiştir.
“Veysel Öksüz, Hayatı ve Eserleri” adlı I. bölümde, Veysel Öksüz’ün hayatı, eserleri ve şiirleri ayrı ayrı başlıklar altında değerlendirmeye tabi tutulmuş, arkasından “Veysel Öksüz Hakkında Yazılanlar” kısmına yer verilmiştir.

Öksüz, 1927 yılında Konya’nın Yarma Nahiyesi’nde doğmuştur. Babası Veyis Efendi Aşağı Hâdim’de Ebû Yusuf Efendinin torunlarından İsmail Efendinin oğlu olup İstiklal savaşında ordunun yetiştirdiği ilk şoförlerdendir.
Sanatçı, eğitim hayatına Yarma’da başlar. Dördüncü sınıfta ailesiyle birlikte Konya’ya yerleşen şair, ilkokulu bitirince Sanat Okulu’na yazılır.
Burada sınıfının birincisi, başarılı bir öğrenci iken ikinci sınıfta babası onu okuldan alıp, kaynakçı Zeki Usta’nın yanına verir. Böylece Veysel Öksüz’ün düzenli eğitim hayatı da burada sona erer.
Bu noktadan sonra Öksüz kendi kendini yetiştirmeye, pişirmeye, tecessüs arzusunu doyurmaya çalışmıştır.
Ömrü, bir taraftan ziraat makineleri imalatı, diğer taraftan önüne geçemediği edebiyat ve tasavvuf aşkıyla kitaplarının arasında geçmiştir.
‘Bilmek’ arzusuyla kitap deryasına öyle bir dalmıştır ki şair, ömrünün sonuna kadar bu deryadan kana kana içmiştir.
Kitapları kendine mesken edinen Öksüz, gönüllü bir talebe olmuş, okuduğu kitaplardan notlar çıkarmış, sözlüklerini oluşturmuş, kendi idrak imbiğinden ağır ağır süzmüştür. Mesnevî’yi on kere, Elmalılı’nın tefsirini dört kere okur.
Kitap kendine sadık olanları her zaman ödüllendirmiştir.
Şair de derviş sabrıyla çilesini çektiği, ateşiyle yandığı tecessüsünün mükâfatını alır.
Küp dolmuştur artık. Kelebek kozasını yırtmıştır.
Öksüz’ün dili açılmıştır.
Divan şiirinin bütün nazım şekillerinde aruzla şiirler yazarken, heceyle şiirler söylemeyi de ihmal etmez.
Ömrünün son yıllarında kendini Mesnevî’nin manzum
tercümesi ve şerhi işine adar.
Veysel Öksüz yaşarken şiirlerini yayımlamak için fazla uğraşmamış, eserlerini dostlarıyla paylaşmayı yeğlemiştir.
Şairin Mesnevî Tercümesi (1 Cilt), Mesnevî Şerhi (1 Cilt) gibi eserlerinin
yanında 485 adet aruz vezniyle, 362 adet hece vezniyle yazılmış, toplam 847 şiiri mevcuttur.
Bu bölümde Yeniterzi, Öksüz’ün hem aruzla, hem de heceyle
yazdığı şiirlerinin veznini ve nazım şeklini tespit etmiş ve bunları kendi aralarında tasnif ederek şairin eserlerini titiz bir incelemeye tabi tutmuştur.
“Veysel Öksüz Hakkında Yazılanlar” bölümünde yazar, şairle ilgili, yerel ve ulusal yazılara değinmiştir.
Ayrıca Nevzat Küçükerdoğan’ın Veysel Öksüz’e ithafen yazdığı yayımlanmamış bir dörtlüğünü ve şairin bestelenen bir şiiri
hakkındaki bilgileri de bu bölümde görüyoruz.
İkinci bölümde, şairin aruz vezniyle yazdığı 485 şiir toplanmış ve bu şiirler, tür esasına göre sınıflandırılmıştır.
Aynı türdeki şiirlere, adı ile birlikte numara verilmesi ve her şiirin vezninin belirtilmesi, hem okuma hem de inceleme kolaylığı sağlamaktadır.
Bu bölümden rastgele seçtiğimiz dörtlükler, Öksüz’ün
ifade gücünü, zevkini ve aruzdaki ustalığını göstermesi açısından yeterli olacaktır kanaatindeyiz:

“Hasretle yanan kalbime imdâd edecek yok
Vîrâne gönül mülkünü âbâd edecek yok
Aşkıyla helâk olsa bu can yâd edecek yok
Vîrâne gönül mülkünü âbâd edecek yok”
(…) (s. 63)

“Eş gerek gönlüme Leylâ gibi eşsiz edemem
Kararan ufkuma sen doğ ki güneşsiz edemem
Sönmesin dilde bu âteş ben âteşsiz edemem
Ebedî sönmeyecek âteşe yandır beni sen”
(…) (s. 63)

Üçüncü bölümde, şairin hece vezniyle yazdığı 362 şiir toplanmış ve bu şiirlerin tasnifinde de ikinci bölümde izlenen metod uygulanmıştır.
Aşağıdaki örnekler, şairin aruzda usta olduğu kadar hecede de usta olduğunu göstermektedir:

“Hicrânınla ey güzel sînede cân eksildi
Feryâd eylesin bülbül bir gülistân eksildi”
(…) (s. 182)

“Gâhî tanbûr gâhî nâyı dinleriz
Gâh segâhı gâh nevâyı dinleriz
Kuş dilinden rûha gıdâ nağmeden
Hep ilâhî hoş sadâyı dinleriz”
(…) (s. 243)

Dostu Nevzat Küçükerdoğan Veysel Öksüz için:
“Hayâl âlemine dalmış da aşka dâir olmuşum
Ehl-i dile bende olup Cem’de sâir olmuşum
Öksüzün mısraların okudukça anladım ki
Ben kazârâ şiir yazıp sözde şâir olmuşum” (s. 19) diyor.
Bu satırlar Öksüz’ün şiir kudretini göstermesi açısından dikkat çekicidir.
Bizce şairi önemli kılan unsurlardan biri de edebiyatımızın geleneklerine bağlı oluşudur. Yahya Kemal “Kökü mazide olan âtiyim” diyor.
Mazimiz olmadan ne bugünümüz, ne de geleceğimiz olabilir. Bu anlamda hem tarihimize hem edebiyatımıza hem de bizim olan her şeye sahip çıkmalı, onları korumalıyız.
İhtişamlı geçmişimizi, görkemli bir geleceğe ancak bu şekilde taşıyabiliriz.
Veysel Öksüz ve şiirleri de sahip çıkıp korunması gereken edebî zenginliklerimizdendir.
Böyle bir hazineyi keşfetmemize vesile olan ve titiz bir çalışma ile
ilim âlemine sunan Prof. Dr. Emine Yeniterzi’ye müteşekkiriz..
Resim
Cevapla

“►Aşıklar◄” sayfasına dön