~ ALLAH AŞKI ~

Aşıklarımız ve Aşıklarımızdan ilhamlar ve ilahiler.
Kullanıcı avatarı
meryemnur
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 943
Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00

~ ALLAH AŞKI ~

Mesaj gönderen meryemnur »



"BiradamFudayl'asordu:"EyEbuAli!İnsanALLAH(c.c.)sevgisinindoruğunanezamanerişir?"

"ALLAH'ınsanaverdiğivesendenmahrumettiğişeylerseningözündeaynıseviyedeoluyorsasen,ALLAHsevgisinindoruğunavarırsın."



En son meryemnur tarafından 04 Ağu 2010, 19:55 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..…

Ahzâb Sûresi, 6
Kullanıcı avatarı
meryemnur
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 943
Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00

Mesaj gönderen meryemnur »





"SeninşusinenALLAH'ınözelyeridir.Gücünyettiğikadaryabancınınbuyeregirmesineizinverme!.."


Cüneyd-iBağdadi
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..…

Ahzâb Sûresi, 6
Kullanıcı avatarı
meryemnur
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 943
Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00

Mesaj gönderen meryemnur »





"AşıkolanALLAH'ıbulmuş,ALLAH'ıbulankendiniunutmuştur."


EbuHasanHarakani
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..…

Ahzâb Sûresi, 6
Kullanıcı avatarı
meryemnur
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 943
Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00

Mesaj gönderen meryemnur »




"ALLAHDostlarıkimlerdir?"

"ALLAH'ıherşeyetercihettikleriiçin,O'nuntarafındanherşeyetercihedilenler."


Zunnun-uMısri
En son meryemnur tarafından 08 Haz 2010, 13:04 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..…

Ahzâb Sûresi, 6
Kullanıcı avatarı
meryemnur
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 943
Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00

Mesaj gönderen meryemnur »



Resim

Zunnun Mısri, henüz O'na götüren yolu bulamamıştır. Fakat hazırlığı içindedir. Bir gün arkadaşlarıyla beraber bir viranede küp dolusu altın bulurlar.. Arkadaşları altınları yağmalamaya koşarken, Zunnun'un dikkatini, yerde duran, küpün kırık ağzı çeker. Kırık küp parçasının üzerinde besmele yazılıdır. Zunnun:

"-Burada dostumun adı yazılıdır", der ve o parçayı öperek, koynuna sokar. Ve hazineden hiç bir pay almaz:
"bu bana yeter!" der.
Gece, uykuda, bir rüya beklemektedir Zunnun'u.. Seslenirler kendisine:
"Ey Zunnun! Değerli kabul ederek herkes altını gümüşü yağma etti..
Sen ise gerçekten değerli olanı aldın.
Artık ilim ve hikmet kapısının açılmasını hak ettin
!"
Sonra Zunnun yavaş yavaş bildiğimiz Zunnun olmaya başlar..
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..…

Ahzâb Sûresi, 6
Kullanıcı avatarı
meryemnur
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 943
Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00

Re: ALLAH'I SEVMEK...

Mesaj gönderen meryemnur »


ALLAH
sevgisi,gerçekte,herhangibirşeyebağlıolarakgelmez...AncakyüceALLAH'ınahlakıileahlaklanankulagelir.BundanötürüdürkiEfendimiz,Peygamberimiz(s.a.v.):"ALLAH'ınahlakıileahlaklanınız."buyurmuştur.

AliSeyyidi


بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..…

Ahzâb Sûresi, 6
Kullanıcı avatarı
meryemnur
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 943
Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00

Re: ALLAH'I SEVMEK...

Mesaj gönderen meryemnur »



Hereksilengün,Sanabirgündahayaklaşmaktır...
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..…

Ahzâb Sûresi, 6
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Re: ALLAH'I SEVMEK...

Mesaj gönderen MINA »

''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Re: ALLAH'I SEVMEK...

Mesaj gönderen MINA »

Sevginin Allah Katı'ndan verilen bir nimet olduğunu Allah Kuran'ın birçok ayetinde bildirmiştir:

Katımız'dan ona (Hz. Yahya'ya) bir sevgi duyarlılığı ve temizlik (de verdik). O, çok takva sahibi biriydi. (Meryem Suresi, 13)

İman edenler ve salih amellerde bulunanlar ise, Rahman (olan Allah), onlar için bir sevgi kılacaktır. (Meryem Suresi, 96)

Onda 'sükun bulup durulmanız' için, size kendi nefislerinizden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet kılması da, O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır. (Rum Suresi, 21)
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
meryemnur
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 943
Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00

Re: ALLAH'I SEVMEK...

Mesaj gönderen meryemnur »



Resim

Gerçeği bilerek ölen aşıklar sevgilinin huzurunda şeker gibi erirler
Tatlı tatlı ölürler
Bir başka şive ile ölürler hasılı Elest hitabından sonsuzluk şarabı içenler…
Melekler kıskanırken güzelliklerini adem oğulları gibi ölmezler onlar
Sen aslanlar da köpekler gibi kapının dışında mı ölürler sanırsın?
Yolculukta ölen aşıkları karşılamaya padişah çıkar
Onlar ölmezler gaip gözlerini açarlar
Aşık olmayanlarsa kör ve sağır can verir giderler
O ay yüzlünün ayak ucunda solar aşıklar
Güneş gibi apaydın olurlar
Birbirlerinin canına can kesilenler birbirlerinin aşkı ile ölürler.
Ciğerlerinde aşk suyu…
Su gibi ölürler
Aşıklar gökyüzüne kanat açarlar
Münkirlerse cehennemin dibinde geberip giderler
Geceleri sevgilinin derdi ile korkusu ile uyuyamayanlar
korkusuzca huzur içinde ölürler…
Burada ota tapan öküzlerse eşek gibi çürür giderler
Sevgilinin bakışına kapılanlar güle oynaya feda ederler kendilerini o bakışa
Padişah onları kucağına alır bağrına basar
O bakışa kul köle olan hor hakir bir halde ölmez
Mustafa’yı arayanlar Ömer gibi Ebu Bekir gibi ölürler…
Ölüm yoktur aşıklara..


Hz. Mevlâna Celaleddin-i Rûmî

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..…

Ahzâb Sûresi, 6
Kullanıcı avatarı
meryemnur
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 943
Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00

Re: ALLAH'I SEVMEK...

Mesaj gönderen meryemnur »



Kulluğum başımda billurdan bir taç,
Kullukla erilmez payeye erdim!..
Kapında bu beden hep Sana muhtaç;
Aç kapını, tut elimden ben geldim!

Doğup esince nurun tepelerden,
Duyulduğunda namın kubbelerden,
Taşarken Celalin minarelerden,
Aç kapını, tut elimden ben geldim!


M. Fethullah Gülen


Resim
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..…

Ahzâb Sûresi, 6
Kullanıcı avatarı
meryemnur
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 943
Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00

Re: ALLAH'I SEVMEK...

Mesaj gönderen meryemnur »


Cüneyd-i Bağdadi'yi kabrinde Münker-Nekir sorgulamaktadır..
"Rabbin kim?"
Herkese sorulacak ve cevaba göre o kişinin sonsuzluk boyunca, devam edecek olan yaşamını belirleyecek olan bu "en ağır" soruya Cüneyd, tebessümle cevap verir:
"Elest Bezminde, "Ben senin Rabbin değilmiyim" diye sorulunca "evet" diye cevap vermiştim. Şimdi siz de gelmiş, aynı soruyu soruyorsunuz. Sultana cevap veren O'nun uşağından çekinir mi? Bugün de O'nun diliyle size "Beni yaratan, doğru yola iletir" (Şuara,79) diye cevap veririm."
Münker-Nekir bu cevabı tebessümle dinler.. Ve başka soru sormaz.. Kalkar, gider.. Giderken de kendi aralarında konuşmaktadırlar.
"Bu, hala ALLAH sevgisinin sarhoşluğu içinde.."
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..…

Ahzâb Sûresi, 6
Kullanıcı avatarı
meryemnur
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 943
Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00

Re: ALLAH'I SEVMEK...

Mesaj gönderen meryemnur »


Resim

Her defasında haberi taze bir müjde;
O var!
Her defasında, geç gafletten vecde;
O var!
Ne sen varsın, ne ben, ne yar, ne kimse;
O var!
Bütün sevdiklerin elden gittiyse;
O var!
Kalacak kim var ki, dost tomarından?
O var!
Sana daha yakın şah damarından;
O var!
Arama ilaç yok eczahanede!
O var!
Gayede, sebepte, bahanede;
O var!
Sevsiğini ebed boyu tutan dinç,
O var!
Ölümsüzlük şevki, ilahi sevinç;
O var!
Yıkılmaz dayanak, kırılmaz destek;
O var!
Tekten de tek, bir tek, tek başına tek,
O var!


Necip Fazıl KISAKÜREK
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..…

Ahzâb Sûresi, 6
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Re: ALLAH'I SEVMEK...

Mesaj gönderen MINA »

İSKENDER PALA'DAN
--------------------------------------------------------------------------------

Hastayım, yalnızım, seni yanımda
Sanıp da bahtiyar ölmek isterim


Bir hasta sabahı beklerken Leyla’ya giden yolda uçan kuşlar mı birer Kays; yoksa Kays’lar mı birer kuştur?!.. Her kuş bir türkü tutturmuş hasretini içine çekerken hangi Kays’tır kum tanelerince ayrı maceralarda sınanan, ve hangi kuştur Kays’lığa yükselen?!..

Her nefesinde başka dünyalar bulunan Leyla’ların mavera takılı dudaklarında can mı çığlıktır, çığlık mı can olur Kays’a doğru?!..

Bir hasta sabahı bekliyor... Çark–ı felek nakşında desenlerin en hüzünlü rengiyle... Acıların yüzünde beliren tebessümleriyle... Yarın bir kervan yola çıkacak; bir halay saltanat tahtına erecek... Oyası ateşle işlenen gergeflerin çırpındığı delicesine zamanların hastaları, acı tekilliklerin şelalesine rahmet serpiyor çevre çevre; peçesi yırtılan gecelerin yalnızlık dostlarını arıyor oda oda...

Gözbebekleri eskimiş harfler gibi masal acılarını anlatıyor koridorlarda ve yunup yıkanan bir paklık tarih olmaya hazırlanıyor beyaz yatakta.

Bir hasta sabahı bekliyor... Her nefeste bir tabut çıkıyor kapıdan; her saniyede bir mezar kazılıyor. İyodoform kokularında ülkeler batıyor; seherlerde tefe’üller okunuyor, ve her şey hayra yoruluyor. Melekler ağlıyor yukarılarda şefkat şefkat; yazılar tükenmez hayallerle yazıyor son cümlelerini. Eyyûb’a bağışlananın kendinden esirgendiğini sanıyor bir gelincik, ve bir bebek süt için ağlıyor sabah kuşlarına bakarak.

Bir hasta sabahı bekliyor... Yatakları kimin ölçüsüne göre yapıldığı belli olmayan hastahanelerde kutsal metinlerin şerh düştüğü hastalar yatıyor yan yana; ve akıldan sıyrılmış tevatürlerce çoğalıyor inlemeleri. Bir başka takvimdir duvarında asılı duran odanın ve saati bir başka saat. Çocuk koğuşunda acılar numara diye yazılmıştır neşe kokan yataklara.

Bir hasta sabahı bekliyor... Toprağın zehirini arıtarak nasıl gelişirse bir zakkum, öyle büyüyerek geliyor kokusu ıstırabın ve hastalıklar hiç ihanet etmiyorlar hastalarına.

Hekimler yalnızca kendi hüzünlerini aldatıyorlar balmumu kesilmiş benizlerin şeffaf örtülerini kaldırırken. Tasından iksir yerine humma içiliyor gecelerin ve şiirin son mürekkebi son redifi bitiremeden bitiyor...

Bir hasta sabahı bekliyor... Perhizini kaldırmışlar hekimler, ve içinden Sûr’u besteliyor tesbih tesbih bir ninecik. Dudaklarından döküp gözlerinde topladığı güller donmak üzere bir nazeninin. Son yaradan sonra çıldıran ayrılığını merhem diye sarıyor bir yiğit yüreğine. “Ben artık iyiyim!” diye yazıyor mektubunun son satırına bir anne. Virüsünü kendi bataklığında titizlikle üreten bir baba ödem yeşili kıyametler devşiriyor...

Bir hasta sabahını bekliyor, neden sabah olmak istemiyorsunuz bir hastaya?!.. “Gözyaşı” birleşik bir kelimeyse eğer, neden yaşınızı gözünüzden esirgemektesiniz?!..

Mutluluklarınıza alacalar üşüşmeden, elinize bir güğüm süt alıp ve bir demet de gül, neden bir hastahaneye götürmüyorsunuz deste deste gülümsemelerinizi bugün?!..

Elden ayaktan düşmeden, bozlaklarınızı, hoyratlarınızı şeker diye eritip bir bardak suda, neden sunmuyorsunuz bir hastaya?.. Sizin de orada bir hastanızın olmasını mı bekliyorsunuz acep?!.. Bize hiç dokunmamış ellerinden tanımak için bir hastayı, yolların ihanetine mi uğramaktasınız?!..

Paylaşılmayan lokmaların ve yalnız yenilen gamların kıskacında ne vakte değin mahpusluklarda kalacaksınız?!.. Başka hastaları ziyaret etmeyen kendi hastasını da ziyaret edemeyebilir, hiç düşündünüz mü?!..

Umudunu yitirmeden bir Eyyûb... Ve çın seherde matem dolu sabahlar olmadan... Hangi hastanın yüzünü aydınlatırsan aydınlat;

selam sana!..

Bir hastaya vardın ise, bir içim su verdin ise
Yarın anda karşı gele, Hak şarabın içmiş gibi ....


__________________


Resim
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Re: ALLAH'I SEVMEK...

Mesaj gönderen MINA »



Allahc.ciçin,Birbirimizisevmek….

Hikmetehlizatlarbuyuruyorki:
Birinsanbirmümineçatıkkaşlabaksabilekulhakkıolur.

Gıybetetse,kalbinikırsafalandeğil,çatıkkaşlabaksa.

OyüzdenMüslümanolarakbirbirimizisevmekmecburiyetindeyiz.

Hepimizbüyüknimetiçerisindeyiz.Hepimizseçilmişiz.

Allahüteâlâ,malı,rütbeyiisteyeneverir,

fakatimanı,ehl-isünnetitikadınıistediğineverir.İmannimetininşükrünüedaedebilmekiçin,birbirimizisevmemizşarttır.
Ehl-isünnetâlimleri,(Allahüteâlâyaşükretmekiçinbirbirinizisevin)buyuruyorlar.

Eğerbirbirimiziçokseversek,çokfaydalarıvar.

Birincisi,Allahüteâlâyaşükretmişoluyoruz;

çünküAllahüteâlâverdiğinimetininşükrünüistiyor.

Onunşükrüdemüminlerinbirbirinisevmesidir.

İkincifaydası,dünyadakimkimiseverse,ahiretteberaberolacaktır.

Üçüncüsü,birbiriniAllahiçinsevenler,ahiretteherkesingıptaettiğibüyüknimetlerekavuşacak,cenab-ıHakkınrazıolduğu,sevdiğiyerdebuluşacaklardır.
İmanımuhafazaedip,imanlaölmekiçin,görmemeli,işitmemeli,dilitutmalıdır.Ehl-isünnetitikadınıöğrenip,kendihatavekusurlarımızıdüzeltmeye,eksiklerimizitamamlamayaçalışmalıdır.Dünyahayatındabiryolcuyuz.

Bavulumuzuahiretteaçacağız.Onanedoldurduğumuzadikkatetmeliyiz.

Lüzumluvekıymetlişeyleri,gittiğimizyerdegeçerlişeyleriseçmeliyiz.

Onunbununeşyasınıda,kendibavulumuzakoymayalım.
Dünyadainsanlarkarışıktır.Müslümanlarlakâfirlerkarışıktır.

AllahüteâlâMüslümanlara,imanlarınınkarşılığıolarak,

budünyadahemennimetlervermiyor.Öyleolsaydı,

kâfirler,demekkiMüslümanolmakiyibirşeydeyiphemenimanederlerdi;

fakatgördüklerineimanetmişolurlardı.Hâlbukiiman,gaybaolmalıdır.

Muhammedaleyhisselamınbildirdiklerineimanetmeklazımdır.
İmançokmühimvehassastır,yavardır,yadayoktur,ortasıolmaz.

BirkimsePeygamberefendimizingetirdiğiherşeyeinansa,

birmevzuda,acabaöylemiböylemidese,tereddütetseveyabirmeseleyibeğenmese,

Allahkorusunküfregirer.
Büyüklerinyolununesasıedeptir.Yaptıklarımızçokiyişeyler,

faydalıveiyiişlerolabilir;fakatbunlaredeplebirleşmeyincebirişeyaramaz.
KimAllahiçinse,Allahüteâlâdaonuniçindir.Bundanuzaklaşansıkıntıyadüşer.İstiğfaredin,mutlakaOnuaffedicibulursunuz.Dua,kazayıvebelayıdefeder.
Sıkıntıyıkendineanlatan,yanişükretmeyip,sabretmeyipoflayıppuflayıpduran,

Allahüteâlâyınefsineşikâyetetmişolur.

Başkasınaanlatan,buseferanlattığınaşikâyetetmişolur.
Makbulinsanüzüntülü,sıkıntılıolur.Buüzüntüler,sıkıntılaronumakbuleder.

MEHMETALİDEMİRBAŞ16.03.2008(ALINTI)
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Re: ALLAH'I SEVMEK...

Mesaj gönderen MINA »

Resim
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
habibi
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1059
Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00

Re: ALLAH'I SEVMEK...

Mesaj gönderen habibi »

Resim

Temiz ruhlar, Yüce Allah’a aşıktır.
Onlar yerde gökte Yüce Allah’a ait şeyler arar, sevgiyi yoklar, ihlâsı koklar, Arş’a kimden ne çıktığına bakarlar.
Oraya kim yönelmişse onusever, tanır ve kendisine dua ederler.
Böylece ruhlar o iklimde tanışmış olurlar.

Bu durumu Efendimiz s.a.v. şöyle ifade buyurmuşlardır:

“İki müminin ruhu bir günlük mesafede karşılaşıp tanışır.
Halbuki onlar birbirlerini zahiren hiç görmemişlerdir.”
(Buharî)

Herim b. Hayyan rh.a. anlatır:

“Veysel Karanî Hazretleri’ni görmek için Kûfe’ye gittim.
Tek arzum kendisiyle görüşmek ve hayır duasını almaktı.
Onu öğle vakti Fırat kenarında abdest alırken buldum.

Kendisini ilk defa görüyordum. Anlatılan vasıflarından onu tanıdım.
Yanına vardım, selam verdim. O da selamımı aldı ve:

– Allah sana rahmet etsin. Nasılsın ey Herim b. Hayyan? dedi.

Ben, benim ve babamım ismini nereden bildi diye hayret ettim.

Kendisine:

– Allah sana rahmet etsin, benim ve babamın ismini nereden bildin?
Bundan önce seni hiç görmemiştim, dedim.

Biraz sükût etti ve:

– Bana senin ve babanın ismini her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olan Allah bildirdi.

Nefsim seninle konuşurken ruhum senin ruhunu tanıdı.
Hiç şüphesiz bedenler birbiri ile tanışıp kaynaştığı gibi, ruhlar da Allah sevgisiyle birbirlerini tanırlar ve severler.

Zahiren hiç karşılaşmamış, tanışmamış olsalar ve oturdukları yerler çok uzak da olsa bu böyledir, dedi.

(İbnu Asakir, Tarihu Dımaşk; Ebu Nuaym, Hilye; Zehebî, Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ)
Resim
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/hbbi.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Re: ALLAH'I SEVMEK...

Mesaj gönderen MINA »

ALLAH'IN EMRİNE TESLİM OLMAK


İyiliğin gelmesini, kötülüğün gitmesini isteme… Eğer kısmetinde sana gelecek bir nimet varsa, istesen de gelir, istemesen de…. Bela da aynı… Eğer sana gelecek bir bela varsa, kaçsan da gelir, dursan da… İstersen o belanın kalkması için duaya sarıl… İstersen sabret. İstersen Allah (CC) için kendini bir yere attır; elbette gelecek olan gelir…


Sana lazım olan bunların hepsinde Hakk’a (CC) teslim olmaktır. Hepsini O’na (CC) teslim et.

Eğer nimet gelirse şükretmeye başla!.. Bela da gelirse sabretmeye çalış. Belayı hoş gör… Onu da bir nevi nimet bil. Gizlemeğe çalış! Gücün yettiği kadar gidermeğe gayret et. Hele onu her yerde anlatmaktan sakın.

Allah’ın (CC) sana verdiği manevi halin kuvveti ile ve gittiğin yolun icabı olarak bunları yapmak mecburiyetindesin. Öyle bir yoldasın ki, Hakk’a (CC) taatla ve her şeyi hoş görmekle emrolunmuşsun. Ancak böyle refik-i A’lâ’ya çıkabilirsin.

Bu hale gelince senden evvelkilerin yerine, makamına varırsın. Senden evvel padişaha gidenleri ve yaklaşanları orada bulursun. O’nun (CC) yanında her iyilik yolunu, rahatı, kerameti ve nimeti görürsün; kavuşursun.



Belayı bırak gelsin, seni ziyaret etsin… Yolunu aç. Kapama. Önünde durma. Sana gelmesinden ve seni yoklamasından korkma. Nasıl olsa, onun ateşi cehennemin ateşinden daha şiddetli değildir.



Yaratılmışın hayırlısı, yerin yüklendiği, semanın gölgelendirdiği, varlığın gözdesi Efendimiz Muhammed Mustafa (SAV)’den şöyle bir Hadis-i Şerif rivayet edilmiştir.



- “Kıyamet günü cehennemin üzerinden geçildiği zaman, cehennem bağıracak, çabuk geç! Ey mümin nurun alevimi söndürdü.”



O cehennemin ateşini söndüren nur, ancak dünyada kazandığın ve beraber götürdüğün iman nurudur. O nur, hem isyan eden, hem de itaat edende vardır. Ama isyan eden ondan faydalanamaz…



İşte dünyadaki bela ateşini de söndüren bu nurdur. Sen de eğer sabreder Hakk’a (CC) uyarsan mükafatını görürsün. Belanın sana gelmesi seni heyecana düşürmesin. Yaklaşması seni çekindirmesin. Çünkü bela seni öldürmek için gelmez, seni tecrübe etmek için gelir, imanın sıhhatini ölçmek için gelir. Hakk’a (CC) olan bağlılığını kuvvetlendirmek ister. Senden memnun olur. Seni Hakk’a (CC) müjdeler… Allah-ü Teala (CC) buyurdu:



- “Biz sizi imtihan ederiz. Ta ki, içinizdeki mücahitleri anlayalım… Ve işlerinizden haberdar olalım.”



Hakk’a (CC) karşı imanın doğru olması ve O’nun (CC) işlerine boyun eğmek muvafakat göstermen yine O’nun (CC) sana bir lütfu ve merhametidir. Bunu böyle bil ve sonuna kadar sabra devam et. Hakk’a (CC) uyar bir müslüman ol. Artık bu halle bezendikten sonra, senden ve başkasından Allah’ın (CC) emirlerini yapmaktan başka bir şey bekleme. Ve yasaklarından kaçmaktan başka bir şey umma.



Her hangi bir yerde dini emirlere dair bir şey olursa derhal ona koş. Onları doğru işitmeğe çalış. Yerine getirmeğe gayret et. Derhal harekete geç, miskin miskin oturma. Kadere teslim olup kalma… Zuhurata uyup durma. Allah’ın (CC) emirlerini yerine getirmek için bütün gücünü kuvvetini sarf et. Aciz kalırsan Allah’tan (CC) yardım iste. O’na (CC) tazarru et, yalvar. Acaba:



- “Niçin ibadetten geri kaldım?”



De ve sebebini araştır. Belki de buna sebep senin bazı lüzumsuz şeyler istemen olmuştur. Belki de bazı edebe uymayan haraketler yapmışsındır. İhtimal ki, ibadete gevşek davrandın, gücüne kuvvetine güvendin… Ve nihayet bilgine güvendin, nefsi ve halkı, Allah’a (CC) karşı ortak yaptın. Netice, bunların hepsi senin helakına sebep oldu. Mevla da (CC) sana bu yüzden rahmet kapılarını kapadı. Taatından azletti. Hizmetinden kovdu. Yardımını kesti. İyilik yüzünü senden çevirdi. Ve nihayet sana kızdı, darıldı. Dünyayı, nefsi, şahsi arzuları senin başına bela etti…



İyi bilmelisin ki, bu gibi adi işlerle uğraşmak, iyi meşguliyet değildir. Bunlarla uğraşmak seni Yaratanın (CC), besleyenin rahmetinden uzaklaştırır…



Sakın Mevlaya (CC) ibadet etmekten, seni Mevlanın (CC) gayri alıkoymasın. Allah’tan (CC) başka ne varsa hepsini gayri olarak bil. Ve bunları Hakk’a (CC) tercih etme… Çünkü seni onlar değil Allah (CC) yarattı. Sakın kötülükleri yaparak nefsine zulmetme. Eğer, Yaratanın (CC) emirlerini bırakıp, başkasıyla uğraşırsan seni ateşe atar. Öyle ateş ki; onu tutuşturan insanlar ve küfür taşıdır. Sonra pişman olursun fakat beyhude. Özür dilersin kabul olunmaz. İtap[1][1] olunmaya razı olursun fakat yine hiç. Tekrar iyilik yapmak için dünyaya dönmek istersin, kimse seni gönderemez.



Özüne acı, acı… Ona merhamet et. Sana verilen duygularını iman yolunda, iyi işlerde, taat ve ibadet yolunda kullan. Bunlarla marifet kazan, ilim öğren. Bu ibadet ve marifet nuru ile karanlıkları aydınlatmağa çalış. Emri tut. Yasaklardan kaç. Hak yolda bu ikisi ile yürü. Seni, ilk önce topraktan insan yapan Halikini (CC) inkara kalkışma!..



O’nun (CC) emrinden başka bir şey isteme. Ve O’nun (CC) kötülediği şeylerden başkasını kötü görme. Dünya ve ahiret için elindekiyle yetin. Dünya ve ahiret için kötülediğimiz şeyleri kötü olarak bil.



Her sevilen, istenen Allah (CC) için istenmeli. Ve her istenilmeyen yine, O’nun (CC) için istenmemeli.



Eğer sen, Allah’ın (CC) emrinde olursan, bütün canlılar da senin emrinde olur. Ve eğer Allah’ı (CC) yasak ettiği şeylerden kaçarsan bütün kötülükler de senden kaçar. Nerede bulunursan bulun daima iyilikle karşılaşırsın.



Allah-ü Teala (CC) Hz.leri Peygamberlerine (AS) gönderdiği bazı kitaplarda şöyle buyurmuştur:



- “Ey ademoğlu! Ben öyle Allah’ım ki (CC) benden başka ilah yoktur; bir şeye ‘ol’ dersem, olur. Bana itaat edersen, seni de benim gibi yaparım. Her neye ‘ol’ desen olur!..”



Yine buyurmuş:



- “Ey dünya! Bana ibadet edene sen yardım et… Sana koşanı da yor!..”



Allah’ın (CC) yasak ettiği bir şeyi yapmakla karşılaşırsan şöyle ol: Mafsalların birbirinden ayrılmış, duygun yok olmuş, kalbin kırılmış, cesedin ölü, ümitlerin kırılmış, adet ve resmiyeti unutmuşsun. Gözünde bütün sahra karanlık ve bulunduğun yeri yıkılıyormuş gibi gör. Bina eskimiş, tavan çökmek üzere. Böylece oturduğun yerde hissiz, duygusuz kal. Kulağın sağır olsun, sanki öyle yaratılmışsın bil. Dudakların oynamaz olsun, lisanında lâllik olan gibi ol. Dişlerin bir güçlük karşısında kalmış, dökülüyormuş farzet. Kolları çolak gibi, bir şeyi tutamaz olsun. Ayakların çaprazlaşmış, bir yere gidemiyor, yürüyemiyor gibi gör. Kendini cinsi münasebetten aciz bil. Öyle, sanki, cinsi hiçbir şeyle meşgul olmamışsın…



Karnın hiçbir şey yiyemiyecek kadar dolu olsun. Yemeğe ihtiyaç duyma. Aklın bozulmuş olsun, kendini mecnuna benzet. Kabre doğru gidiyormuşsun gibi düşün…



Hülasa olarak şunları söylemek isterim ki: Allah’ın (CC) emirlerini derhal duymağa çalış ve koş!.. Yasaklarına karşı olduğun yerde kal, gitme!.. İlahi kader karşısında cansız ol, yokluğa gömül, fani ol…



Bu şerbeti hoşlukla iç… Kendini bununla tedavi et. Bundan gıda al… Günahın verdiği manevi hastalıklardan bununla kurtulursun. Nefsin illetini ancak böyle temizleyebilirsin.



Bu işler, Allah’ın (CC) izni ve dilemesiyle olur…



[1]Azarlama,darılma


ABDÜLKADİR GEYLANİ (k.s)
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
meryemnur
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 943
Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00

Re: ALLAH'I SEVMEK...

Mesaj gönderen meryemnur »


Mecnun değilim sevgili
Lakin çağırırsan çöllere gelirim.
Sana yalan halde gelmem,
Toplarım özümü sana yalın halde gelirim.
Kapıyı çaldığında "kim o?"dersen;
Ben olmam kapında sen olur gelirim.
Sen gel de yeter ki,
Yola yük olmam,Yol olur gelirim...


Hz.Mevlana Celaleddin-i Rumi
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..…

Ahzâb Sûresi, 6
Kullanıcı avatarı
habibi
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1059
Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00

Re: ALLAH'I SEVMEK...

Mesaj gönderen habibi »

Resim


..H î Ç..

bırakıp arasatta
ruhu derunumu
çözülürken şafak perdesi
mapus gaflet
firari bu huşu bestesi
dökülü verir şeb'imden
bir "h û" ...
nefesi
azad eder hançeresi
...
kalamadım/
bir türlü kararda..
gidemedim /
beyhude hazanda
alamadım/
visalinden bir lahza
kaçamadım
ah!
çıkıp harami dağlarına...
tefekkür hatmedilirdi sadrıma...
ümmice bir yalınlığım...
üveysce bir sevdalın,
alıp ,
biçare hülyalı başım
iki elimin arasına
çıkıp ...
kureyşden bıkmış yürekle şehrin uzağına
uzatıp yakalayabilirdim gökte ayın
...
işte
bir garip sevdalın
sancılar işlenir,
kara huzmesi çelmesidir nefsin

dizerin bağı çözülmez bende
derdim senden devam sende

kovma bu gedayı...
Bir daha gel de...

gizlidir hicran sinede
bir afili şekv serde
fuyuzatı nur fecirde
efil efil sararsın rahmetin
serersin pazar yeri cennetin

sen isteyene verdin
istemeden lutfettin


aşkına talibim..
esmana şairim
sırrına gaibim...

dilimde zikrim
kalbe nuzulun
bitecek üç günüm
ebedi yazılsa bir düğün..

senden geldim
sensin döndüğüm

vakti zamanım sen...
hafv ile reca da ben

fanide hiçlikde ben

gözlerimde deryaa de/sen Sen
gönlüm de /Sen
Afüvvün /Sen
Kerimun/Sen
affeyle/Sen
gel de/Sen...
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/hbbi.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
meryemnur
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 943
Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00

Re: ~ ALLAH AŞKI ~

Mesaj gönderen meryemnur »


ALLAH'I ANARKEN



Bilirim ne yapsam hata,
Yanlış, attığım her adım,
Ellerim elma dalında
Adem’le Havva ecdadım.

Belli ne birdir ne iki;
Günahım başımdan aşkın.
Yarab Sen de bilirsin ki
Bir Sen varsın bana yakın.

Yaşaran gözlerime bak,
Ben yalan söylemek bilmem.
Her şeyim güneşte çıplak;
Nedamet bende cehennem.

Ben ne geceleyin yıldız,
Ne kelebeğim gündüzün.
Bana ben gibi riyasız
Yüzün gerek Yarab yüzün.

Boş değil ettiğim niyaz,
Halden bilmiyor kimseler.
Dost mu düşman mı tanınmaz,
Suda oynayan çehreler.

Gitmekle bitmiyor umman;
Sular azgın, tekne delik.
Ah bu dağlar, ah bu duman!
Yolunu şaşırdı geyik.

Gün yoktur geçsin tasasız;
Geceler dersen Kerbelâ.
Sanırım her düşen yıldız
Göğsümden kopan vaveylâ,

Merhem tutmuyor yarada;
Kırıldı kolum kanadım.
Gençliğim gitti arada.
Ah neden sonra anladım.

Bende, Sen’den gayri hasret
Değmez gözyaşı dökmeye.
Medet büyük Allah medet,
Kulunu saran geceye


Cahit Sıtkı

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..…

Ahzâb Sûresi, 6
Kullanıcı avatarı
meryemnur
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 943
Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00

Re: ~ ALLAH AŞKI ~

Mesaj gönderen meryemnur »

Resim



Hz. İbrahim, Nemrud'un mancığından fırlamış, ateşe doğru uçmaktadır. ALLAH (C.C.) Hz. Cebrail'e emreder:
"Yetiş, dostumu kurtar ateşe düşmesin" der.

Cebrail yetişir. Hak dostunu tutar.. Hz. İbrahim ise kaşlarını çatarak sorar:
"Benim halimden O'nun haberi var mı?"

"Evet" der.

İbrahim:
"Öylese sen çekil aradan" diye devam eder.
Dost, bir kez daha dostluk sınavını tam puanla kazanmıştır. Araya hiç kimsenin girmesini kabul etmemiştir.

ALLAH (C.C.) bu kez ateşe emreder:

"Ey ateş! İbrahim'e karşı serin ve selametli ol" (Enbiya, 69)

İbrahim'in ayağı bastığı sırada ateş, bir gül bahçesine dönüşür.

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..…

Ahzâb Sûresi, 6
Kullanıcı avatarı
meryemnur
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 943
Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00

Re: ~ ALLAH AŞKI ~

Mesaj gönderen meryemnur »


Resim

(Onlar) yaşarsa Allah için yaşar, mal, mülk ve hazine için değil... Ölürse Allah için ölür, korkudan hastalıktan değil!

İşte tıpkı bunun gibi ölürken de aynı çeşit ölürüz, ama yarımız ziyan içindedir, yarımız padişah (gibi).


Hz. Mevlâna Muhammed Celaleddin-i Rûmî (k.s.)
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..…

Ahzâb Sûresi, 6
Kullanıcı avatarı
meryemnur
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 943
Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00

Re: ~ ALLAH AŞKI ~

Mesaj gönderen meryemnur »

Resim


Neye yaklaşsam, sonu uzaklık ve kırgınlık;
Anla ki, yok, ALLAH'tan başkasıyla yakınlık...

***

"Her kim yüce ALLAH'tan başkasıyla huzur bulursa ALLAH onu terk eder. Her kim ALLAH ile huzur bulursa başkalarının huzur bulma yolu ondan geçer."


Ebu Cafer Muhammed Nesevi
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..…

Ahzâb Sûresi, 6
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Re: ~ ALLAH AŞKI ~

Mesaj gönderen MINA »

Bu ne İman! Bu ne aşk Yarabbim!

İlkokulu bitirip kursa gelmişti. Ailesi kendi isteğiyle geldiğini söylemişti. Kayıt için adını sorduğumda:

“-Fatma” dedi, hiç de çekinmeyen bir tavırla… Ve ekledi:
“-Eğer beni hafız yapmazsanız, kayıt yaptırmak istemiyorum.”

Böyle tehdit edercesine konuşması, onu yaşından daha olgun gösteriyordu. Tebessümle:

“-Korkmayın küçük hanım, siz isteyin hafız da yaparız, hoca da!..”

O küçük gözlerinin içi parıldadı birden.

Annesi:

“-Hocahanım, çocuk işte, kusuruna bakmayın. İlle de hâfız olacağım der, başka bir şey demez. Bizim köyün hocasından duymuş. Peygamber Efendimiz, “Hâfız olanlara cennette taç giydirilecek!” buyurmuşlar herhalde. Siz daha iyi bilirsiniz ya, biz bu kadar duyduk anladık!..”

Kendisini teselli etmek ihtiyacı hissettim:

“-Tabii teyze, ne demek!.. Keşke herkes sizin gibi duyduklarını hemen kabul etse de teslim olsa… Siz hiç merak etmeyin, kızınız önce Allah’a sonra bize emanet!..”

Kadıncağız elime yapıştı. Öpecekken ellerimi geri çektim, utandım. Tuttum, ben onun elini öptüm. Gözleri yaşardı.

“-Hocahanım bu eller, gözler hep günahlı, asıl sizinkiler öpülmeye layık!..”
“-Estağfirullâh teyze!” dedim . “O âhirette belli olur.”

***
Bu konuşmadan sonra kaydını yaptığımda Fatma’nın Erzurumlu olduğunu öğrendim. Bir an düşündüm.

“-Küçük nasıl kalacak, bu kadar uzaklarda…”

Zaman ilerledikçe Fatma’nın edepli tavırları daha da çok etkiledi beni. Azimliydi. Geceleri uykusunun arasında ayetleri sayıklarken görüyordum çoğu kez. Böyle devam ederken arada bir bana gelip çeşitli sorular soruyordu. Birgün:

“-Hocam hâfız olmak için Kur’ân’ı bitirmek mi lazım?” diye sordu. Ben de:

“-Tabii ki hepsini ezberleyeceksin ki, “hâfız” adını alacaksın.”
Bu cevabıma çok üzülmüş gibiydi. Bir şey demek istiyordu sanki… Teşekkür etti ve döndü arkasına gitti.

Derslerim arasında onlara sürekli Kur’ân ezberlemekle işin bitmeyeceğini mutlaka içindekileri uygulamanın gerektiğini hatırlatıyordum. Talebelerden biri:

“-Hocam” dedi. “Fatma’nın annesi, abdestli olmayanların hâfızlara dokunamayacağını söylemiş. Bu doğru mu?” diye sordu.

Çok ilginçti doğrusu. İçimden “mâşallâh!” dedim. Ve onların sorularına da cevap vermek için, “Osmanlı zamanında atalarımız Kur’ân’a ve hâfıza kıymet verdiklerinden öyle yaparmış.” dedim.

Çok hoşlarına gitmişti bu iş. Hepsi âdetâ kendilerini ulaşılması zor, vitrindeki altın gibi görüyorlardı.

“Görsünler” dedim kendi kendime… Bu yaşta, buralara gelmişler. Allah’ın kelâmını ezberliyorlar, onlara fazla görmem bunu.

Bu arada Fatma ara sıra rahatsızlanıyor ve revirde yatıyordu. Zaman geçtikçe Fatma’nın morali ve sağlığı daha da çok bozuluyordu. Birgün dersini 2 kez aksatınca sormak zorunda kaldım:

“-Ne oldu, yoksa anneni mi özledin?”

Sert bir şekilde bana döndü. Solgun yüzüne bir ciddiyet gelmişti:

“-Hayır”, dedi.

“-Öyleyse neden moralin bozuk? Sık sık da hasta oluyorsun!” dedim.

Yalvarır gibi oldu. Gözleri dolmuştu:

“-Yanlış anlamayın, inanın ki annemi özleyip de gitmek istediğim yok. Burayı çok seviyorum. Allâh’ımdan çok korkuyorum. Buraları terk edersem, bana âhirette hesabını sormaz mı?”

Dilim dudağım bağlandı. Bir şey diyemedim. Suçlu bile hissettim, kendimi. O küçük kalbte bu ne îmandı, Yâ Rabbi! Onu hayranlıkla izliyordum.

Birgün çok rahatsızlandı. Doktora götürmek zorunda kaldık. Bir çok tahlillerden sonra, arkadaşım olan doktor hanım:

“-Hocahanım, derhal bu talebeyi ailesinin yanına gönder.” dedi. Şaşkınlıkla:

“-Neden?” diye sordum. Bana:

“-Belki üzülecek, hatta inanmayacaksın ama, bu talebe “kanser!..”.

Âdeta başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü.

***
Hastâneden ayrılırken Fatma’ya hiç bir şey diyemedim. O ise hâlimi anlamış gibi, bana sorular sorup dikkatimi dağıtmaya çalışıyordu. Kulağıma eğilerek:

“-Hocam” dedi. “Azrail insanların canını alırken nasıldır?”

Ağlamamak için zor tutum kendimi:

“-Mü’min kullara karşı çok güzel bir sûrettedir.” dedim.

Mırıldandı:
“-Belki hafız olamam, ama Elhamdülillah mü’minim!” diye.

Hâfız olmak için Kur’an’ı bitirmek gerektiğini söylediğimde neden üzüldüğünü şimdi anlamıştım. Demek ki hastalığını biliyordu.

Bir kaç gün sonra eşyalarını hazırlamaya başladık. Çünkü artık dayanılmaz acılar içinde kıvranıyordu. Evine gitmesi gerekiyordu. Ailesi geldi. Fatma yanıma gelerek, mahcûbiyetle:

“-Bana kızmadınız değil mi? Eğer söyleseydim belki kursa almazdınız!..”

“-Ne demek!.. Nasıl kızarım sana..” dedim. “Hem sonra, sakın üzülme hâfızlığımı bitiremedim diye. Bu yola girdin ya, Rabbim seni hâfızlar zümresinden yazmıştır inşâallâh!” dedim.

Öyle sevindi ki! Sarıldı boynuma:
“-Gerçekten ben şimdi hâfız sayılır mıyım? Anne bak duydun değil mi?” Hüngür hüngür ağlıyordu.

Ya Rabbi, bu ne aşktı!

Rabbimin hikmeti tecelli etse de iyi olsaydı şu Fatma, ne güzel bir kul olurdu.

***
Böylece Fatma’yı gözyaşları ile Erzurum’a uğurladık. Çok geçmedi. Bir iki hafta sonra ailesi ağırlaştığı haberini verdi. Bu bir iki hafta içinde ondan iki mektup almıştım. Bana hep hâfızlık tâcını merak ettiğini, bunun rüyalarına bile girdiğini yazıyordu.

Birgün sabah namazından sonra telefon çaldı. Fatma’nın annesiydi karşımdaki ses… Ağlamaklı bir sesle:

“-Hocahanım Fatma’yı uğurladık. Rica etsem bir hatim okur musunuz?” deyince, ben de dayanamadım ağlamaya başladım.

Annesi beni teselli edercesine telefonu kapatmadan:

“-Size ölmeden önce şunu söylememi istedi”, dedi. Hıçkırarak:
“-Anneciğim, hocama söyle!.. Azrâil söylediğinden de güzelmiş.”

***

“Ey Rabbim; senin kelamın için yanıp tutuşan, yoluna yapışıp kelâmına sımsıkı sarılan kulunu, sen son nefesinde yalnız bırakır mısın hiç?”

alıntı..
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Cevapla

“►Aşıklar◄” sayfasına dön