Ölümü hatirlamak

Aşıklarımız ve Aşıklarımızdan ilhamlar ve ilahiler.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
ahmet
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 277
Kayıt: 26 Şub 2007, 02:00

Ölümü hatirlamak

Mesaj gönderen ahmet »

Ölümü Hatırlamak - İmam Gazali’den

Dünyanın zevk ve sefasından hoşlanan, ona aldanarak meyleden kimsenin ölümden bahsedildiği zaman, ondan nefret duyacağını unutma!Böyle kimseler hakkında yüce Allah buyuruyor ki;

[Cuma suresi 8.ayet: " (Ey Resulum) de ki: -Haberiniz olsun ki, önünden kaçıp durmakta olduğunuz ölüm, günün birinde (aniden) mutlaka size gelip kavuşacaktır.Sonra gizli ve açık bütün şeyleri bilen Allah (c.c.)'a döndürüleceksiniz de o bütün yaptıklarınızı bir bir haber verecektir."]

İnsanlar 3 bölümdür

a) Tamamen Dünyaya Dalıp Gidenler
b) Yeni Tövbe Edip Haka Yönelenler
c) Kemale Erenler

a)Dünyaya dalmış olanlar, ölümü hatırlamazlar, hatırlasalar bile dünyadan nasıl kopacaklarına üzüldükleri için hatırlarlar.bu sebepler ölümü zemmederler..Bu kimselerin bu gaye ile ölümü hatırlamaları, kendilerine Allah c.c. tan uzaklaşmaktan başka bir fayda temin etmez.

b)Daha yeni tövbe edenlerin durumu; Onların Ölümü daha çok hatırlaması, tövbeye devam etmesi ve korkusunun artması için gereklidir..Çünkü bu adam Allah c.c. a kavuşmayı kötü görmediği gibi, ölmeyide kötü görmüyor..Kusurlarını ve eksiklerini gidermeye çalışıyor…Bu aynen sevdiğine kavuşabilmek için onun hoşuna gidecek şekilde giyinip hazırlanabilmek için zaman kazanmak isteyenlerin haline benzer..Bu kavuşmayı kötü görüyor ve kavuşmak istemiyor anlamına gelmez..Bunun alameti de devamlı ona hazırlıkla meşkul olmaktır..Böyle olmazsa o kimse dünyaya bağlanmış demektir..

c)Kemale erenler, ariflerin durumu; Onlar devamlı olarak ölümü anarlar.Çünkü ölüm onların nazarında sevgiliye kavuşmak vaktidir.Seven kimse sevgilisiyle buluşacağı günü hiç aklından çıkarabilirmi? Asla, öyle ki geç kalması onun canının sıkılmasına yol açar.Bu isyan mahalli olan dünyadan bir an önce kurtulmayı ve Allah c.c. a kavuşmayı ister..Hatta ona can atar..

Şu halde hatalarını gidermek ve sermaye edinmek gayesiyle yeni tövbe kimsenin, ölümden hoşlanması, ölüme hazır olan kimsenin de ölümü sevmesi mazur görülebilir.Ancak bu iki rütbeden daha üstünü ise kendisi için ölümü ve yaşama taraflarından hiç birini tercih etmeden önce işi Allah c.c. a bırakmaktır..Çünkü Allah c.c. a sevimli olan hangisi ise kendisi içinde sevimli olan odur..Rıza ve teslim mertebesine aşırı derecedeki sevgi sayesinde çıkan kimsenin durumu işte budur ki; en yükset rütbedir..Ölümü her hal ve durumda anmakta, sevap ve fazilet vardır.Çünkü dünyaya bağlanan insan devamlı olarak ölümü hatırlarsa, dünyadan yavaş yavaş soğumaya ve dünyayı sevmemeye başlar.Çünkü ondan sonra dünyanın nimetleri ona ağır gelmeye ve onlardan zevk almamaya başlar..İnsanı dünyanın lezzet ve şehvetlerinden soğutan her şey, insanı selamet ve kurtuluşa erdiren sebeplerden sayılır…

Ölümü Anmak ve Hatırlamak ile ilgili Efendimiz s.a.v. den bazı hadisler:

“Zevkleri ortadan kaldıran ölümü çok hatırlayın”

“Hz.Aişe Rasulullah s.a.v. e sordu ki; -Şehitlerle haşrolacak başka kimse var mı? Efendimiz s.a.v. buyurdu: -Evet vardır günde 20 kez ölümü anan kimse şehitlerle birlikte haşrolunur.”

“Ölüm mü’minin hediyesidir”(çünkü dünya bir mahpus gibidir..nefsi ile daima mücadele eder ve şeytanın saldırılarına müdaafa eder Mü’min kendini..Ölüm ise onun bütün bu zorluklardan kurtulması demektir..)

“Ölümü çokça anın, çünkü o , (sizi) günah işlemekten alıkoyar ve dünyadan yüz çevirtir.”

“Ölümü hatırlayın ve dikkat edin, nefsim kudret elinde olan Allah c.c. a and olsun ki, eğer benim bildiklerimi bilseydiniz, çok ağlar az gülerdiniz
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »

Gurbetten değerli Canımız Ahmet kardeşim emeğine yüreğine sağlık,
güzel bir konu ile paylaşım sundun,
Allah c.c. razı ve Rasulullah s.a.v. efendimiz hoşnut olsun,
hasbi hizmetlerin daim olsun inşaallah...

Gerçekten şu dönümüyormuş gibi dönen yalan dünyaya dalıp gitmenin tek sebebi dünyada ebedi kalma düşüncesidir ki bunu zannedenlere sadece "ölü ölmüş!.." derler...

Dünya aleminin bir tiyatro oyunu gibi olduğunu
ve sahnedeki rollerini bitirip elbiselerinin çıkarılacağını,
krallığın - köleliğin sadece sahnede oynandığını,
kendi oynadığı oyunun tekrar kendisine izletileceğini bilenler ise ebedi Hayydır... Selam olsun onlara...

Rasulullah(s.a.v.) Efendimizin tenzir(korkutmak) ve tebşirini(uyuyanı cehennemle, uyananı cennetle müjdelemek) DUYup - UYanlar ise;
DÜNe OLMUŞ deyip; hatalarını hatırlar, tefekkür eder ve Tevbe-İstiğfar ile mahcubiyetini sunup bir daha yapmamak üzere terk eder...
BUGÜNe OLAN deyip; hükmü Hakk'tan bilip Rıza gösterir, herşeyin hikmetini arar, ya hikmet bilip Şükreder yada ibret bilip sabır gösterir...
YARINa ise OLACAK deyip; Hakkı ve Hayrı bekler - umar ve Rabbine yalvarış - Niyaz ile Dua eder...

Rasulullah(s.a.v.) Efendimiz dünyada ölümü hatırlayan ve hazırlığını en iyi şekilde yapanlar için
"en akıllı kimlerdir" buyuruyor:
Hadis-i Şerifleri inceleyelim:

İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselâm ile birlikte idim. Ensardan bir zat gelerek Aleyhissalâtu vesselâm'a selam verdi.
Sonra da: "Ey Allah'ın Resülü! Mü'minlerin hangisi en faziletlidir?" diye sordu.
Aleyhissalâtu vesselâm: "Huyca en iyisidir!" buyurdular.
Adam: "Mü'minlerin hangisi en akıllıdır?" diye sordu.
Aleyhissalâtu vesselâm: "Ölümü en çok hatırlayandır ve ölümden sonra en iyi hazırlığı yapandır. İşte bunlar en akıllı kimselerdir" buyurdular."

(Kütüb-ü Sitte)

Bir de Münir Derman Hazretlerinin (Allah'ın selamı ve rahmeti üzerine olsun) Kabir Taşını okuyalım BİZ BİRlikte inşaallah:

KABİR TAŞIM *

Bir gövde borcum var toprağa
Verdim borcumu.
Ruhumun toprağa borcu yok benim.
Arama toprakda beni, ben başka yerdeyim.
Toprağım temizdi, temiz teslim ettim borcumu.
Bu kabir ruhumla gövdemin ayrılış yeri.
Burada arama, burda değilim.
Azapda değil, narda değilim.

Sıkıntım kalmadı artık, aç ve yoksul değilim.
Dünyada haksızlık, sefalet, açlık, sıkıntı, dertlerle arkadaş yaşadım.
Şikayet etmedim Rabb'imden, bu nedir diye
Kırklar, yediler, dörtler, üçlerle arkadaş idim.
Hızır'la buluştum, konuştum, dertleştim, dünya yüzünde...
Şikayet etmedim kendi halimden.

Nefsinle uğraşma bu savaş değildir.
Kabirde azabın esası budur.
Bırak nefsini kendi haline.
Uğraşma onunla yakışmaz sana.
Gövde, nefis, ruh başka başkadır.
Yekdiğerine karıştırıp çengelleme onları.
Nefis dünyada kalır, gövde toprakda
Ruh gider aslı olan Rab'bine

Burada arama burda değilim.
Azapda değil, narda değilim.
Sıkıntım kalmadı, aç ve yoksul değilim.
Gövdemi verdim toprağa borçlu değilim.
Nefsimin de derdi dünyada kaldı.
Üzme kendini, ben de senin gibiyim.
Rabb'imin yanında uçar gibiyim.


Dr. Münir Derman
Ankara; 2.12.1989, Cumartesi


(*) Bu metin Dr. Münir Derman tarafından kabir kitabesine yazılmak üzere vasiyet edilmiş olup mezarı başındaki kitabede yer almaktadır.

Muhammedi şuurlu, nurlu, onurlu ve sürurlu bir ömür dileğiyle...
Resim
Kullanıcı avatarı
ahmet
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 277
Kayıt: 26 Şub 2007, 02:00

Mesaj gönderen ahmet »

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"insan yanıbaşında doksan dokuz ölüm olduğu hâlde tasvir edilmiştir. Bu ölüm tehlikelerini atlatırsa ihtiyar olur ve sonunda ölür."
Mutarrif radıyallahu anh. Tirmizî.

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Hiçbiriniz başına gelen bir zarardan dolayı sakın ölümü dilemesin. Mutlaka böyle bir şey yapması gerekiyorsa şöyle dua etsin:
"Allahım! Yaşamak benim için hayırlı olduğu sürece beni yaşat. Ölmek benim için daha iyi ise canımı al!"
Enes radıyallahu anh. Buhârî.

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Ölülerinize "Lâ ilâhe illallah"ı telkin edin!"
Ebû Saîd radıyallahu anh. Müslim.

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Ölülerinize Yâsin sûresini okuyun!"
Mâlik radıyallahu anh. Ebû Dâvud.

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"insan iki şeyden nefret eder: Ölüm oysa ölüm mümin için fitneden kargaşadan daha iyidir. Az mal oysa az malın hesabı da az ve kolay olur."
Mahmud radıyallahu anh. Ahmed.

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellemin oğlu ibrahim can çekişiyordu. Onu o hâlde görünce gözleri yaşardı.
"Ey Allahın Resûlü! Sende mi?" diye soran sahabîye şöyle buyurdu:
"Bu bir merhamet eseridir. Göz yaşarır kalb hüzünlenir fakat biz yine de Rabbimizin hoşnut olacağı şeyi söyleriz" diye cevap verdi.
Sonra da: "Ey ibrahim! Biz senin ayrılışından dolayı çok üzgünüz" dedi.
Enes radıyallahu anh. Buhârî.

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Dünyada ve âhirette lânetli iki ses vardır: Nimet anında çalgı sesi ve musibet anındaki ağlama sesi."
Enes radıyallahu anh. Bezzâr.

Bir kadına denildi ki:
"Kardeşin öldürüldü."
"Allah ona rahmet etsin! innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn" diyerek cevapladı.
"Kocan da öldürüldü" dediler.
"Eyvah!" dedi.
Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Kadının kalbinde kocasının hiçbir şeyle karşılanamayacak bir yeri vardır."
Hamne radıyallahu anha. İbn Mâce.

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Cenazeleri acele ***ürünüz! Eğer iyi ise bir an önce yerine ulaştırmış olursunuz kötü ise bir an önce sırtınızdan atıp rahatlarsınız."
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buhârî.

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Cenaze gördüğünüz zaman kalkınız sizi geride bırakıncaya kadar ayakta bekleyiniz."
Amir radıyallahu anh. Buhârî.

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Kim bir mezar kazarsa Allah ona cennette bir köşk bina eder.
Kim bir cenaze yıkarsa annesinden doğduğu günki gibi tüm günahlarından sıyrılır.
Kim bir ölüyü kefenlerse Allah ona cennet giysilerinden bir giysi giydirir.
Kim yaslı bir kimseye taziyette bulunursa Allah ona takva elbisesi giydirir ruhlar içinde onun ruhuna da merhamet edilir.
Kim başına bir musibet gelen kişiyi teselli ederse Allah ona cennet giysilerinden dünyada pahası biçilmez iki elbise giydirir.
Kim cenazenin ardından gidip de gömülünceye kadar beklerse Allah ona üç kırat sevap verir. O üç kırattan sadece bir tanesi Uhud dağından büyüktür.
Kim bir yetimi ya da bir dulu koruyup gözetirse Allah onu gölgesinde gölgelendirir ve cennetine girdirir."
Câbir radıyallahu anh. Taberânî.

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem bir ölüyü gömdükten sonra şöyle dua etti:
"Allahım! Sen onun Rabbisin onu sen yarattın. Onu islâma sen hidâyet ettin. Ruhunu alan da sensin. Gizli ve açık hâllerini en iyi bilen sensin. Onu affetmen için aracılık etmeye geldik ne olur onu bağışla!"
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Ebû Dâvud.

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Ben size kabir ziyaretini yasaklamıştım artık ziyaret edebilirsiniz. Çünkü onlar size âhireti hatırlatır."
Büreyde radıyallahu anh. Müslim.

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Ölülerimize sövmeyin söverseniz dirilerimizi üzersiniz."
İbn Abbas radıyallahu anh. Nesêî.

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Vasiyet edecek bir malı bulunan müslümanın vasiyeti yanında olmaksızın üst üste iki gece geçirmeye hakkı yoktur."
İbn Ömer radıyallahu anh. Buhârî.

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Kişinin yaşarken bir para sadaka vermesi ölürken yüz para sadaka vermesinden daha hayırlıdır."
Ebû Saîd radıyallahu anh. Ebû Dâvud.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ben hastayken ziyaretime geldi. "Vasiyet ettin mi?" diye sordu.
"Evet" dedim.
"Ne kadar vasiyet ettin?"
"Allah yolunda malımın tümünü..."
"Çocuklarına ne bıraktın?"
"Onlar iyidirler ihtiyaçları yoktur."
"Onda birini vasiyet et!" buyurdu.
Bunu ben pek az buldum artırmaya çalışıyordum. Nihâyet "üçte bir" dedim.
"Üçte bir olur hatta üçte bir bile çoktur" buyurdu.
Saad radıyallahu anh. Buhârî.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ne bir dinar ne bir dirhem ne bir köle ne bir câriye bırakmadı. Ondan kalan bir binek bir silah ve Allah için verdiği bir tarladan ibarettir.
Amr radıyallahu anh. Buhârî.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Kurândan başka bir şey bırakmamıştır.
İbn Abbas radıyallahu anh. Buhârî.

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Mümin can çekişirken rahmet melekleri beyaz bir ipekle gelip "Haydi sen Allahtan Allah da senden razı olarak doğru Allahın rahmetine ve cennetine sana kızgın olmayan Rabbe doğru çıkıp gidiver" derler.
Bunun üzerine misk gibi güzel bir koku saçarak çıkar melekler onu birbirlerine verirler. Gök kapılarına el üstünde getirirler ve derler ki "Yerden size gelen bu koku ne kadar da ferahlatıcı!"
Sonra onu mümin ruhların yanına ***ürürler. Onlar sizden birinizin gurbette olan yakınına kavuştuğu zaman duyduğu sevinci duyarlar.
Yanına gelip sorarlar: "Fülan ne yaptı fülan ne âlemde?"
Cevap verirler: "Bırakın onu o dünya zevkine dalmıştı."
Gelen ruh: "O öldü size hâlâ gelmedi mi?" der.
"Öyleyse o Haviye cehennemine ***ürüldü" derler.
Kâfir can çekişirken azap melekleri ellerinde bir kamçı ile gelirler ve derler ki:
"Haydi sen Rabbine karşı kızgın ve Rabbin de sana karşı kızgın olarak Allahın azabına doğru çıkıver."
O da leş kokusundan daha kötü bir koku içinde Allahın azabına doğru çıkar. Sonunda arzın kapısına iletirler.
"Ne kötü bir koku!" diyerek onu kâfirlerin ruhlarının bulunduğu yere ***ürürler."
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Nesêî.

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Kabir âhiret konaklarının ilkidir. Kim orada kurtulursa artık gerisi kolaydır. Kim de orada kurtulamazsa gerisi ondan daha zordur.
Hangi manzara ile karşılaştımsa kabri ondan daha korkunç buldum."
Hani radıyallahu anh. Tirmizî.

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Eğer siz lezzetleri yok eden ölümü ansaydınız bu kadar çok konuşmazdınız. O lezzetleri yıkanı çokça anın!
Kabir her gün şöyle konuşur:
"Ben gurbet eviyim. Ben içinde yalnız yaşanan bir evim. Ben içinde kurtlar ve zararlı böceklerin bulunduğu evim."
inanmış bir kul gömülünce kabir ona şöyle der:
"Merhaba hoş geldin safa geldin! Sen üzerimde yürüyenlerin en sevimlisiydin. işte şimdi bana kavuştun. Sana yapacağım iyiliği kendi gözünle göreceksin."
Sonra o kabir genişler genişler ve ona cennete bakan bir kapı açılır.
Azgın ve kâfir kula gelince kabir ona şöyle seslenir: "Sana ne merhaba ne hoş geldin ne safa geldin! Çünkü sen üzerimde yürüyen en nefret ettiğim kişiydin. Şimdi bana geldin sana yapacaklarımı göreceksin."
Ondan sonra üzerine abanacak sıkacak sıkacak kaburgaları birbirine girecek. Ona doksandokuz tane büyük yılan sataşacak. Onlardan birisi yere üfürse yerde hiçbir şey bitmez ve dünyada hayat da kalmaz. Hesap vermek için dirilinceye kadar onun etinden koparacak onu sokacaklar.
Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçedir ya da cehennem çukurlarından bir çukurdur."
Ebû Saîd radıyallahu anh. Rezîn
.
Cevapla

“►Aşıklar◄” sayfasına dön