Aşığım,bilsen nasıl sevdim...

Aşıklarımız ve Aşıklarımızdan ilhamlar ve ilahiler.
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

Leyla'nın işi naz ve işve; Mecnun'un gözü yaşı çeşme çeşme..." -Fuzuli (Leyla ile Mecnun)


''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

DOYULUR MU ?..

Mesaj gönderen zahidzenderun »

Resim





Garibim, geldik gitmeye,

Muhabbetimiz bitmeye,

Yâr ile sohbet etmeye,

Doyulur mu, doyulur mu...?





Neşet Ertaş
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen zahidzenderun »

Resim


SUSUŞLAR




Neden sustun?

- Sanki yüreğim titredi.

- Haklısın. 'O’nu yüreğine sığdır.

- Ama çok büyük!

- Ne çıkar, imanın O’na yeter.

- Nerede O?

- Her yerde!

- Nasıl?

- Yüreğini aç görürsün.

- Nasıl açarım yüreğimi?

- Bir tebessümle bak her şeye!

- Tebessüm?

- Her kapının anahtarı…

- Kapı?

- Girmeden bilemezsin ki!

- Korkuyorum.

- İnsan bilinmeyenden hep korkar.

- Ben bilmiyorum.

- Belli oluyor, neyi bilmiyorsun?

- Ben’i, kendimi.. Ben kimim, neyim?

- Sen sevgiyle beklenensin.

- Kimin sevgisiyle?

- nun.

- O zaman sen kimsin?

- Sen’im.

- ??






Taşkın Tuna / İki Elma İki Ayna
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen zahidzenderun »

Resim



Anladım ki,
derin ve esrarengiz olan her şey susuyor.
Anladım ki,
susan her şey derin ve heybetli.




Evet; hiçbir şiir ve söz, sükut ve amel kadar tesirli olamaz. Kalbe sözden çok sükuttan manalar akar. insan evrendeki sükutu anlayabilseydi, kim bilir belki de söz olmayacaktı. İnsanlar sükutun dilinden anlayacak, derin ve manalı bakışlarla konuşacaklardı ve ses, sükutun heybetini bozamayacaktı.

Sözden, riyakar hitabelerden nefret ettiğimiz bir merhalede, sükutun girdabına kapıldığımız zamanlarda, Gafletten kaskatı kesilmiş kalplere sözün değil, sükutun tesirine şahid olmuşuzdur.

Şuursuz çığlıkların karanlık ormanlarında derin bir sükut içerisinde yol ararken, kalbime şu mısralar dökülüvermişti.



Uyur ızdıraplarım gönlümde bir yar gibi
Ağlar, halime ağlar, düşüp eriyen karlar
Kulaklarım gaibten bir davet duyar gibi
Sanırım uzaklardan beni bir çağıran var



çok geçmeden o davet beni çekti ve sükutun heybetini mübarek yüzünde bulduğum bir Allah dostunun kıyısına vardım. Onun dudaklarından yıllarca tek bir sohbet işitmedim. Hep derin denizler kadar heybetli bir sükut dinledim ondan. Sanki durgun ve derin bir ummanın kıyısına varmıştım. Derinliklerinde gönül ve hikmet incilerinin gülümsediği bir deniz bulmuştum.

Hayatın hiçbir kasırgası, hadiselerin hiçbir fırtınası onu dalgalandıramıyordu. O denize imrendiğim an, gözlerim Necip Fazıl'ın şu mısralarına takılmıştı.



"Gittim, gittim, denizin,
Sınır yerine vardım.
Halin bana da gelsin,
Diye ona yalvardım.

Bir çılgın vesvesede,
içim didiklense de,
Olaydım o cüssede,
O'nun gibi susardım.



Gerçekten de öyle olmuştu.
Sonsuza götüren bir denizin kıyısına varmıştım.
O zaman anladım ki, susmak bir cüsse işi.

Derin denizlerin işi.




Sığ suları en hafif rüzgarlar bile coşturabiliyor.
Derin denizleri ise ancak derin sevdalar




Anladım ki, derin ve esrarengiz olan her şey susuyor.
Anladım ki susan her şey derin ve heybetli.




Faruk Gürbüz


http://www.muhammedinur.com/modules.php ... pic&t=5027
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
habibi
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1059
Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen habibi »

Resim

Herkes çeker gider, kaLırız bir başımıza

Tutmaz kimse eLimizden senin kadar

Derman bekLerken zehir düşer aşımıza

Kimse vefaLı değiL bize senin kadar



AnLadık ki ey yar, Yar yok bize senden başka

Her ümitsizLik girdabında sen getirdin bizi aşka

Tut yine eLLerimizden açıLsın yine kapıLar

Zira yok vefaLı bize kimse, senin kadar



Yusufu nasıL koruduysan kuyuda öyLe koru bizi

Gözümüzde kuyu karanLığı, kaLbimizde yara izi

Karşımıza dikiLse Çin Seddi gibi koca duvarLar

Sen varsın, zira kimse vefaLı oLamaz senin kadar
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/hbbi.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen zahidzenderun »

Resim



Aşk Sadece Sende Mecnun Eyledi Beni



Aşka adanan mevsimleri kalbinde sûr eyleyen zemheri bir çığlıktı senin adın.

Yağmurlar taşırdın gök mavisi umutların terkettiği şehirlere. Her şehir adına adanan bir destanın ayak sesiydi. Geceleri bu yüzden sen kokardı her şehir. Ve ben tüm şehirlere inat şehirsizliği seçtim seni sevmenin şehrinde.

Ey menekşe kurusu hayallerini suya vuran aksinde yitiren sevdam!
Ey aşk iklimini kalbindeki hüzün mevsimine kurban eyleyen kavgam!

Gökyüzü bilmişken ben seni. Toprağa düşen ne kadar yağmur tanesi varsa hepsini sana râm eylemenin niyazıdır bu ağıt.


Her ağıt kendi sesleminde taşır sürûrunu. Ve ben sükûnete muteber kıldım sana mecz eylediğim ne kadar harfim saklıysa gecenin rahlesinde. Bu ağıt, ellerimde büyüttüğüm yıldızlarla ismine şerhettiğim bir parantez ol diyedir sevda şerhime. Bir sözdür bu sana, ilelebet göğsümde muskalanan. Söz ki Nûn’a değer Elif olmaya meylederken kalbim. Anlasana sevdegâhım. Sende cüzlensin istiyorum yüzünün ayetlerinde huzur sûrelerine mâtuf olan aşk.

Veyl ve aşk adına
Zeyl ve kan adına
Gece ve düş adına
Ateş ve kül adına


Huruf makamının esrârına mahkum kalıyor işte dil-i efgânım. Oysa sana seslenmek isterdim zemheri aylarında. Sen ol diye haykırmak isterdim; güneşin ellerime değen parıltısının üstündeki hülya.

Sen ki; mesrûr gecelerin mahremiyetine musâddık eylediğim rüyaların menekşelerce yorumlanan nağmesisin içimde.

Bir kelebek kanadında sakladığım hayatın; yusufçuk kuşlarının rehberliği eşliğinde kalbime vehmettiğim tercümesisin.

Ayaz ve kar adına
Duman ve is adına
Hazan ve yas adına
Allah ve ins adına

Kör gecelerin esaretiydi beni sana kalbeyleyen. Yusuf’un düştüğü kuyuydu belki de lâmekan gönlümün sende bulduğu. Her Züleyha yırttığı gömlekte taşır aşkının değerini bilirim. Ben bu yüzden yağmurdan bir libas giyindim üzerime. Ki gözyaşlarınla yırtasın diye haya perdemi.

Ferhat ve Şirin adına
Kerem ve Aslı adına
Leyla ve Mecnun adına
Muhammed ve Hatice adına


Ey çöl yalımı saçlarında hüznün şarkısını mırıldanan kulbe-i âhzân’ım!
Ey karanfil yanığı gözlerinde aşkın cilbâbını kuşanan sûret-i efkârım!


Aşk Sadece Sende Mecnûn Eyledi Beni…





Muhsin Kalender
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Ekin Olup Sararsamda Ekmek Olup Karın Doyursam…

Mesaj gönderen zahidzenderun »

Resim

Ekin Olup Sararsamda Ekmek Olup
Karın Doyursam…




İnsan ne zaman ve nerede öleceğini bilmez!
Kur’an-ı Kerim’de bu konu şu şekilde geçer:
“Kıyametin kopma zamanına ait bilgi şüphesiz Allah nezdindedir.
Yağmuru o indirir, Rahimlerde olanı o bilir, hiçbir kimse yarın ne
kazanacağını bilmez, hiçbir kimse hangi yerde öleceğini bilmez.
Şüphesiz Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır”
(Lokmân, 31/34).

Nerede öleceğini bilmesen de diriltileceğin yeri biliyorsun.
Ölüm son değil yeter ki imanlı öl. İmanla öl ki imanla diril.
Ah o diriliş yok mu? Dirilmesen keşke. Seni atlasalar keşke; ama kimse
unutulmaz ki? Sende istemezsin zaten yok olmayı. Var olmak ister insan
nerede ve ne şekilde olursa olsun. Görünmek ve bilinmek ister.
Kaçabilsen keşke; ama ne halde, nereye ve kime kaçacaksın?
Bilmiyorsun değil mi? Çünkü sen de kendine söylüyorsun ”bilmiyorum”.
Meçhule mi gidiyor insan? Öyle ise şunu bil: ölülerin bir bir diriltildiği
zaman ne halde dirileceğinin resmini çiziyorsun dünyada.

O halde göster hünerini, al kalemini eline, beyaz tertemiz bir kağıda çiz
en güzel resmini

Nur içinde diril ve efendimiz (s.a.v) seni nurunla tanısın..
Dünya ne kadar ki? Sınırları gözünde büyüktür; ama aklın da dar gelir
sana.
Git durma git, bakma arkanda bıraktıklarına. Belki tanıdıklarını
göremeyeceksin; ama seni senden daha iyi tanıyan seni daima görecek,
bilecek. Ve sen sadece O’na sığınacaksın. Dünyevi ne isteğin varsa at
gitsin, çürüt, yok et. Göğsüne sığdıramayacağın kadar ve seni nefsinden,
şeytandan tamamen koparacak kadar büyüteceksin imanını, günlerini
saymayacaksın, saniyelerin hesabını tutacaksın.
Coş, o kadar coş ki kendini kaybet ve kendini tekrar bulduğunda
O’nun yolunda ol. Allah (c.c) de, Muhammed (s.a.v) de, cihad de.
Savaş aç nefsine ve şeytana. Kendini kopar dünyalıklardan.
Ağlaya ağlaya yalvar, kıskansın zihbe seni. Zilleti yok et. Tevazu-
kar ol, hoş gorulu ol, herkesı sev ve kendini feda et hak yolunda.
Ölmeden öldur benliğini.
Toprağı kıskandır, toprağa girmeden toprak ol.
Yapacağın hizmet için kendinle müzakareni terketme. Kim olduğunu değil,
kimin olduğunu asla aklından çıkarma. Keşke deme ne olur!
Asla ödün verme davandan. İstersen ezersin nefsini başkaldırdığı zaman.
Belki zamanı da ezer geçmişindeki boşluğu da sıkıştırırsın.
Beden sana emanet ve kendi bedenini istediğin zaman, istediğin yerde
tutma hakkın yok. Bu boş duruşlar, aklıllara ters düşen hayaller niye?
Geçmişteki hayallerine bir bak adımların ne kadar da yavaş?
Bu mu senin hareketin? Varlığın belli bile olmuyor, kıpırdamamışsın bile.

Kendine faydan yokken kime ne faydan olabilir ki?
Silkelen, kendine gel: Perişansın. Fark etsene bulunduğun durumu ve
artık hayal etmeyi bırak, geç olmadan bırak ki, hayal bile edemediklerine
varabilesin. Erken davran; ama geç kalma. Fark ettiğini fark etmeden anla!
Çok geç kaldığını düşünüyorsun değil mi? Her şey bitmiş elden ne gelir değil mi?
Hala kıpırdama yok. Aç gözlerini, kaldır kafanı, gökyüzüne bak sen ne kadar da
küçüksün! Hele bu şekilde, yoksun bile.

Doğrul ve davran. Hani ab-ı çeşmin? Klavuzunu al eline ne diyorsa yap
beklemeden, sorgulamadan. Sorgulama klavuzu sorgu inancını kamçılar.
Sadece iman et; çünkü iman teslimiyettir.
Zarar verme kendine, kendini kendinde bitirme.

Kim olursan ol: Allah’a kul, efendimize (s.a.v) yakışır ümmet ol.
Böyle ol ki, sana gelen kötü sözü bakışları bırak, kurşunların kalkanını
bile kalbinde bul. Hapsettiğin iman ile öyle kork ki günahtan, öyle kork ki
haramdan, seni çelişkide bırakmasına değil aklına bile gelmesine izin
verme
.
Meydanı dar et nefsine.
Hizmet et. Köle ol. Kime köle olduğuna dikkat et. Saygıda kusur etme Lafzına.
İsmini, cismini unut. Sadece sahibinin ismini
hatırla. Allah’ın isimlerini hatırla. Her hatırladığında bir adım daha at.
Emareleri takip et. Unutma sen bir amele, bir hizmetçi, bir köle, bir
maabidsin. Hizmet bir zincirdir. Sen ve kardeşlerin bu zıncırde birer
halkasınız. Hangi halka olduğunun ve büyüklüğünün bir önemi yok.
Sadece zincire dahil oluşundur önemli olan.
Önemsiz şeyleri gözünde büyütüp kendi önemini yitirme. Unutma ki
kolay kahkaha atanlar zor ağlayanlardır. Zor ağlayanlar serinliğe hasret
bir çölde kumlarla eştir. O çölde açan gül sen ol. Esen serin rüzgar sen ol.
Saba sen ol ve savur kumları. Ağlayan gözlerinle sahiplen ve yine o
kumlara bir katre de sen ol. Çatlamış toprakları yeşert yeni yeni fidanlar dik.
Bu fidanlarla, zincirine yeni halkalar kat.
Akıllarda şüphe, kalpte sıkıntı bırakma. Elbet sana muttali biri var.
Ve sana soru sorarlar, cevabı sen yokken verilmiş sorulara cevap arama.
Kılavuzuna intisab ol..


İnsanın sevdiklerinin yanında olması ne güzeldir. Cemaat namazları,
terkedilmeyen unutulmayan farzlar ve sünnetler. Ne güzel mutluluktur,
huzur verir içinize ve sevdiklerinizi şükür üzre görmek rahatlatır sizi.
Fakat nice insanlar vardır, bu mutluluktan uzak, bihaber yaşayan.
Belki çok insan var: Sizin okuyup, öğrenip, uygulayıp ta huzur bulduğunuz,
dünyanızı zevkli kılan, pişman olmadan yaşadığınız sağlam hayattan
habersiz olan.
Kim bilir; seni kim, nerede, ne acelelikle bekliyor? Serapa dizilmiş,
gayri ihtiyari yaşayan ve yaşamdan zevk almayan, niçin yaşadığını bılmeyen,
ne çok insan vardır, kim bilir? Kollarını açmış nereden, ne gelecek diye
ümitle bekleyen ve seni gorünce seninle beraber kainata ve kainatın
yaratıcısına sarılmayı bekleyen ve de beklediğini bilmeyen, ne çok insan
vardır. Kim bilir, kimlerin muntazarısın?

Hadi onlara şafi sen ol!
Ekin olup sararsan da, ekmek olup karın doyursan.



Bu dünyada hususan uhrevi hizmetlerde en mühim bir esas, en büyük bir
kuvvet, en makbul bir şefaatçi, en metin bir nokta-i istinad, en kısa bir
tarik-ı hakikat, en makbul bir dua-yı manevi, en kerametli bir vesile-i
makasıd, en yüksek bir haslet, en safi bir ubudiyet “ihlas”tır.

Bütün kuvvetinizi ihlasta ve hakta bilmelisiniz. Evet, kuvvet haktadır ve
ihlastadır. Haksızlar dahi, haksızlıkları içinde gösterdikleri ihlas ve
samimiyet yüzünden kuvvet kazanıyorlar.


Kimin aşka meyli yoksa o kanatsız kuş gibidir…
(Mevlana Celaleddin-i Rumî)


Ebedi hayat için geçici dünya zevklerini terk etmek pek tabi
akıllı insanın işidir. Aklın zekatını bu yönde verenler ne güzel şükür sahibidirler.
Sadece Allah’ı tanımak bizi kurtarmayabilir; ama Allah’ı
tanıtmak çok günahı bizden götürebilir. Allah’ı layıkıyla tanımak ve
tanıtmak adına, kolla kardeşlerini her daim gönülden sarıl onlara,
avuç avuç duayla…





Ayşe Yılmaz
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen zahidzenderun »

meded Şâh-ı devrânım....


Resim


Sultanlara taç yakışır gedâ tacı neylesin
Kulum deyip lütfedersen kışımız bahar olur
Serde bunca belâ varken kim inayet eylesin
Eğer imdad eylemezsen gülistanlar hâr olur



Sinemde dağlı yaram var sanma şâd u handânım
Öyle bir hâle düştüm ki meded Şâh-ı devrânım
Akılımı bî-karar kıldın Sen’de benim dermanım
Kerem kılmazsan ilahî sekiz cennet nâr olur



Bir canı var gedaların fakirlik sermâyesi
Nazar eyle mücrimlere kullukları pâyesi
Başka bir şey istemezler bendelerin gâyesi
Muhabbetin lütfedersen Habibullah yâr olur



Meramını anlatamaz ahvalinden âr eder
Kimse bilmez tenhalarda gizli gizli zâr eder
İnsanlığın gam yükünü yüreğine bâr eder
Bir tebessüm lütfedersen leylimiz nehâr olur



Rahmetin gazaptan aşkın rahmetini isterim
Mağfiret Sen’in şanındır beraatımı isterim
Ümidimsin muradımsın Sen’i Sen’den isterim
Nazar kılarsan İlahî kullar bahtiyar olur



Muhammed Adnan Kızıloğlu
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Bir Derd Ehli Bulsam Derdim Söylesem

Mesaj gönderen zahidzenderun »

Resim



BİR DERD EHLİ BULSAM DERDİMİ
SÖYLESEM






Bir derd ehli bulsam derdim söylesem
İyi olmaz derdlerim halim n'olacak
Hekimler derdime derman bulamaz

Bir değil beş değil derd kucak kucak


El vurma yarama yaklaşma kardaş
Derdimi söylesem tükenmez baş baş
İçimde yanıyor tütünsüz ateş

Ceset soba gibi kalbim bir ocak


Aşıklar alemde gülmez dediler
Akar göz, yaşlarım silmez dediler

Resim

El elin derdini bilmez dediler

Kimler gelip hatırımı soracak.


Katlan bu cefaya sabreyle gönül
Bu dünyanın işi hep böyle gönül
Başından geçeni sen söyle gönül

Neler geldi geç oldu olacak


Veysel'in derdine bulunmaz çare
Etseler vücudun hem pare pare
Bir arzuhal sundum hakiki yare

O yar gelip yaralarım saracak





Aşık Veysel Şatıroğlu
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

nidersin...

Mesaj gönderen zahidzenderun »

Resim



Amel oldur ki anda ola ihlâs

Hulûs olmayan â’mâli nidersin.



İç ol zehri ki bal olsun sonunda,

Sonunda zehr olan balı nidersin.




Kuru laf ile maksûd ele girmez,

Yürü hâl ehli ol kâli nidersin.



Riyâ ile bu halkı gel azıtma,

Ko tâc-ü hırka vü şâlı nidersin.




Derüp dünyâyı cem etme önünde,

Seninle kalmayan malı nidersin



Niyâzî isteyen Hak-kı bulurmuş,

Gel imdi
iste ihmâli nidersin.




NİYAZİ MISRİ
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Beni Yakışına...

Mesaj gönderen zahidzenderun »

Resim



Beni Yakışına...


O esrarlı yangına bu can nasıl dayandı?
Sahile vurdu kalbim, su yandı, kum da yandı.
Bir mum gibi eriyip aktı uykusuzluğum,
Ölüme başkaldıran dertli uykum da yandı.



Yurdundan mahrum edip dolaştırdın Cem gibi.
Ruhumla söndü alev, sonra ruhum da yandı.
Kül oldu bir yiğidin figanıyla her umut.
Bülbülün küllerine konan puhum da yandı.



Böylesi bir yangını görmedi Nemrut bile.
Kaktüsün gölgesinde nazlı âhım da yandı.
Âhımdır zannederdim en belalı kıvılcım,
Kirpiğine dokunan kanlı âhım da yandı.



Bir damla su ver bana ey çöl! Bari sen küsme.
Kalmadı hiçbir şeyim bak, günahım da yandı.
Yenilgiler bir tufan gibi çöktü üstüme.

Ülkem yıkıldı heyhat!
Ordugâhım da yandı.




Köleleri her akşam duman kıldı gözlerin,
Başıma tâc ettiğim padişahım da yandı.
İlk defa böylesine tutuştu gökkuşağı.
Renklerim siyah oldu ve siyahım da yandı.



O’ndan başka ne varsa yandı,
Yandık sen ve ben.

O’nu göreyim diye, kıblegâhım da yandı.




Nurullah Genç
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen zahidzenderun »

Resim



....................................
....................................


Yarabbi duy duyur sesimi
Anlamıyor kimsesizliğini
Yarabbi yetiş yarabbii.


Yarabbi duy duyur sesimi
Anlamıyor çaresizliğini
Yarabbi el ver yarabbii.


Tenhada kuytuda ücrada
Tekinsiz bir mecrada
Dua etsem seni dileyen
Örtüm böceğim bitki örtüm


Olacak duam olsan
Amin desem hamd etsem
Toprağına kök salsam

Senle
Nihayet bulsa ömrüm




Söz:Marwan Khoury
Türkçesi: S. Midyat
Okuyan : M. CECELİ



Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen zahidzenderun »

Resim



Seni seviyorum…

Dağların, göklere duyduğu hayranlığa eş bir mavilikte; pınarların ağlayışından ilhâm almış bir kavalın yanık sesiyle… Kim ne bilsin ki; bende Mecnûn istidâdı var… Ve kim ne bilsin ki; sen Leylâ soylu bir peri, yangın yerine dönen gönlümün mahşerisin… Gözlerinde kıvılcımlaşan hislerimin, kelâma dar gelişinin ispatıdır bu iki kelime…


Seni seviyorum…

Daha evvel hiçbir cins-i lâtife duymadığım, ve daha evvel gönül fermanına uymadığım bir hâl ile meftûnum sana… Ben seni, Tanrı Dağlarının sert rüzgârlarıyla savrulan bozkır çiçeklerinin, yağmaya naz eden bulutlara yalvarırken boyun büküşlerindeki teslimiyetle; ruhumun en mahrem tahtına çıkarmışım… Seni sevdim ya…! Seviyorum ya...! Sevdân ile sonsuzluğu bekleyen, yiğit Erciyes’in başında erimek bilmeyen karmışım… Demek… Söylemek kâfi gelmiyor…. İçimin burkulduğu, lâkin hâzzın, ruhumun doruklarına savrulduğu şu an; nutkumun tutuluşunu bir yenebilsem… Daha neler neler söyleyesim var biliyor musun ey peri! Ne var ki; aşkının kesâfeti ses tellerimi etkisiz, lûgatleri bu hâli tasvire yetkisiz kılmakta…


Seni seviyorum…

Anasını arayan kuzulara eş bir zayıflıkla, uğrun uğrun peşin sıra dolanışımı; kâh Kızılırmak, kâh Tuna gibi bulanışımı; için için sana yanışımı nasıl saklayayım…? Âşikâr edemediğim bu değil! Seni sende özlemekten usanmış da değilim… Biliyor musun; can peteğimi sırlayan, şu garip gönlümü sevdâgâhında ağırlayan sensin… Dilerim ki, şu beyhûde ömrüm usul usul senle tükensin…! Ellerim titriyor, aşk mızrabını tutamıyorum… Gönül, devâ bulmaz hâllere dûçar oldu, avutamıyorum… Nasıl söyleyeyim? Anlatamıyorum…


Seni seviyorum…

Sonu nereye varırsa varsın! Senin olmadığın bir dünyayı neylesin gönül ? Bir defa mührünü vurmuşsun, içimdeki yangınların; kızıl serinliğine… Bir düşün yâr… Beni, sevdâmı, sana olan ihtiyacımı… Bir düşün yâr; sensizlikte baş edemediğim firâk acımı… Bir düşün…! Öylesine… Gönülden… Ve derinliğine…


Seni seviyorum…

Şefkatine alışmışım bir kere… Vazgeçemeyeceğim bir noktadan haykırıyorum sana… Uğrunda tükenecek olmamın yoksa bir kıymeti… Yoksa sana muhtaç olmamın mânâsı… Ve dahi yoksam gözünde… Gönlünde… Sorarım ey peri! İmkânsız olan nedir? Bilmez misin:

“Şarâb Âb-ı hayât u câm-ı zerrin âfitab olsun
Cinân içre gerekmez bana cânân olmasa meclis”



Seni seviyorum…

Hasretin en çekilmez hâliyle , yollarına râm olmuş gözlerimin yaşını silmeksizin beklediğimsin… Biliyorum geleceksin… Ennihâyet sende seveceksin… Sana açık gönül kapımdan içeri süzülmeye bir cesaret edebilsen, beni anlamak yerine ruhunun ılık iklîminde bir lâhzâ dahi olsa kendinden bilsen… Söz kılıcını, sükût taşına vuruşumdaki maksadı irdelemek yerine bir ân baksan yâr diye yüzüme… Al düşen yanaklarımın, ardan ve dahi kalpgâhımdaki hârdan mürekkep olduğunu göreceksin…


Seni seviyorum…

Abes değil sevdâyı haykırmak…! Her zerreme intisap eden bu nârın söndüreni, dudaklarımdan çekip giden tebessümlerin döndüreni senden başkası olamaz! Olamaz yâd ellerin; hâlden, gönülden ve dahi meçhûlden bîhaber dilberleri… Ne hâle geldim âh… Nef’î ’nin bir zaman âhûzâr eylediği gibi:

“Dil teşne beden aşk ile bir mertebe pür-tâb
Yahpâre olur ahker-i sûzân elimizde”



Seni seviyorum…

Aşkın, özümde açılan bir gonca gül… Bağbânı sen… Özüm, yanardağların meskeni, cân sarayım kül… Külhânı sen… El açıp dûa dûa istenen, en kutsî tevekkül… Bu garibin dil-hâhı sen… Bilmem ki daha nasıl anlatılır? Söz kifâyet etmiyor içimden geçenlere… Hâyâlinin seyrindeyim… Rüzgâr bekleyen kalyonlar gibi… Ufkuma doğacak güneş, o gül yüzün olsa… Gözlerim sana kavuşmanın hâzzıyla dolsa… Ağlasam ellerine kapanıp… Ömrüm ömrünle sarmaşık misâli yeşerip, yine seninle solsa… Âh per-î efsâ…!


Seni seviyorum…

Say ki; inanılmazım… Say ki, sevilmez… Farzet ki; siyahın en siyahı, kederlerin şahıyım… Nûrûnu esirgediğin, Hak’kın gücüne gitmez mi? Ben ki seni O’dan diler, O’ndan isterim… O ki; kendine açılan elleri hiç boş çevirmedi… Hak fermana karşı mı gelirsin, ey meyl-i dil…! Tâkâtim kalmadı cânım… Ben sükût edeyim, sultan-ı şûarâ söylesin beni:

“Yârdan cevr ü cefâ lûtf u kerem gibi gelür
Gayrıdan mihr ü vefa derd ü elem gibi gelür

Firkat-i yâr katı zâr ü zebûn itdi beni
Döymeyem mihnet ü hicrâna ölem gibi gelür

Dil-i pür-hûn elem-i hecrün ile cûş ideli
Çeşme-i çeşmün akan suları dem gibi gelür

Bâki’yâ kangı gönül şehrine gelse şeh-i ışk
Bile endûh u belâ hayl ü haşem gibi gelür”


Ne desem beyhûde kalacak… Biliyorum gönlün gönlümü belki hiç duymayacak… İşte garip sazım gönlümle eş olup, o ebedi besteyi bıkmadan çalacak…



Seni seviyorum… Seni seviyorum… Seni seviyorum…
…

Sadece Seni…!





Güçer KAFA
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Sakın İncitme Bir Cân’ı..

Mesaj gönderen zahidzenderun »

Hor Görme...



Resim





Sakın İncitme Bir Cân’ı

Yıkarsın Arş-ı Rahmanı...
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen zahidzenderun »

Resim

SUS GÖNLÜM




Efkâr dolu gönül sustuğu vakit, bir nâme duyulur; yalnızlar esas yalnızlığa, duygular düşlediği rüyalara, dil konuşma özlemi duyduğu sevdalara savrulur… mühür vurulur Ayın’a, çıkarılır Şın alfabeden, hüzne bırakılır Kaf belirsiz sinelerden…

Ve bir ses duyulur, bir dize fısıldar inceden;
“Ey gönül gel gayriden geç aşka eyle iktidâ
Zümre ehli hakikat ânı kılmış muktedâ.”

Şimdi…


Sus gönlüm…
Çok dile getirme. Sen dile getirdikçe gönlün daha da coşuyor, daha meraklanıyor ve beklemek daha da zorlaşıyor.

Sus gönlüm…
Çok laf etme. Az söyle ki işimiz olgunlaşsın. Az söyle ki Hakk’a karşı yanlış kelâm çıkmasın.

Sus gönlüm…
Bir elif miktarı sus… Az kaldı bahara.
Dayan gönlüm. Denizin içinde meydana gelen görünmeyen dalgalar gibi yüreğin biliyorum. Beklemekten başka çare olsaydı, seni durdurmazdım…

İnan bana…
Ama yok. Başka çare yok. Unutma ki ilaç bile beklemeden tesir etmez, çiçek bile vakti gelmeden önce açmaz…

Sus gönlüm…
Bu kışın bahara dönünceye kadar. Bu gece gündüz oluncaya kadar. Uzak yollar yakınlaşıncaya kadar. Bu sıkıntının ardından ferahlık gelinceye kadar. Ve yüzümüz vuslat gözyaşlarıyla ıslanıncaya kadar sus…

Sus gönlüm…
Seni senden daha iyi bilen Rabbinin hükmü vuk’u buluncaya kadar.

Sus gönlüm…
Bütün bu susmalarına karşılık her şeyin hayırlısının olacağına inanarak sus.

Sus gönlüm…
Her susuşun bir cevap olsun.
Her susuşun, sabrın olsun.
Her susuşun, duan olsun.
İçten yakarışının adı olsun susuşun; bekleyişinin, umut edişinin, inancının…
Özlediğin şeylerin vurgusu olsun, susuşun…
Sükûta ses, bîçâreliğe çare olsun…


Sus gönlüm…




Mahmut Sayar
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

"Sevmek"

Mesaj gönderen zahidzenderun »

Resim




Farklı farklı ilgilerimizin adına

"sevmek"

diyerek ne büyük haksızlık ediyoruz bu kelimeye!




"abherî"
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
sessizdua
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 16
Kayıt: 03 Kas 2009, 02:00

Mesaj gönderen sessizdua »

sevmek bu zamandaki en büyük yalan
sevmek yitik bir hazine
sevmek kırılmışlık
sevmek beklenti
sevmek kandırmaca.....
vesselam ilgilenmek belki de sevginin başlangıcıdır kimbilir
Kullanıcı avatarı
safa-merve
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 16 Eki 2008, 02:00

Re: "Sevmek"

Mesaj gönderen safa-merve »

zahidzenderun yazdı:Resim




Farklı farklı ilgilerimizin adına

"sevmek"

diyerek ne büyük haksızlık ediyoruz bu kelimeye!




"abherî"

Farklı farklı da olsa ilgi alanlarımız hepsi MUHABBETin dışa yayılımıdır bence!
SEVMEK bir hisse! Sevilerek ve Sevdirilerek yapılan değil midir? sizce!
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/safa_merve.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
HAYY-DOST
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1856
Kayıt: 16 May 2009, 02:00

Mesaj gönderen HAYY-DOST »

SEVGİLİ DOSTLAR,
Mühim olan , nefsimize hoş gelmese de nefsen sevmesek de,
'emir ALLAH cc nin ' diye,
Resulallah sav böyle yapmış deyip, uymak değilmidir?
İLAHİ emirlere ve Sünnet-i Seniyeye uymak, nefse rağmen,
heva ve arzularımıza rağmen yaşamaya çalışmak,
değilmidir ASL olan?
Zamanla yaşayışımız, alışkanlıklara ,
alışkınlıklarımız da HALe dönüşür. HALimiz bizim tercihlerimizi
yansıtır.
İnsanın alışkanlıklarından vaz geçmesi ,yardımsız çok güçtür.
En kolay örneği : Bir sigaradan kurtulmak istesek de
ne kadar zor, herkes bilir.
Belki de insan artık alışkanlıklarını sever bile..
SEVMEK kabullenmekle başlar.
En güzel sevmek , ALLAH cc rızası için sevmek tir....Menfaatsiz,
beklentisiz, ALLAH cc namına sevebilmek ne harikadır....
Hepinizin bildiği gibi dostlar....
ALLAH CC bizi kupkuru sevgisiz AŞKsız bırakmasın ...ALLAH CC A EMANET OLun inşallah
Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen zahidzenderun »

Resim

Vav'ın Derin Manası



Aşkın Vav Hali

Ey aşkın binbir başlı vav hali
Ey sonsuz kavram
Gaflet vaktinde
Gel gönlümün üstüne

Usta bir hattatım ben
Aşkı çizerim mekânlara
Aşk sığmaz ki bu ummana
Vav olur gözlerimiz
Bürünürüz canlara
Bir seyyah gibi
Gelip göçen, göçüp giden
Bu mekândan mekân’a

Demem o ki
Tarifini yapamam ben imkâna
Bir hattatım
Zamana vav çizmekteyim
Hilalin dolunaya
Dolunayın hilale dönüştüğü zamana


Ve mahlukat
Nefes nefes aşk çekerken Mevla’ya
Üstümde aşk kokusu var
Yaşadıkça beni yontar
Ve benzetir insana


Elimde vav
Gönlümde vav
Gözümde vav
Dem dem vav kesilirim
Beni insan yapana

Ey kalbimden geçeni bilen Allah’ım
“Kulum” de kâfi bana
İster nârına garket
İster nuruna



-Mehmet Ekici-

Allah’ın Vahid ismini ve birliğini simgeler
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen zahidzenderun »

Resim


Oturduğu odalara, yürüdüğü yollara, zamana sığmaz da
bazen yürek, sıkışmış, daralmış bir göğüs kafesinde parmaklıklara
vurarak çırpınmaya başlar. Göğsün daralması ne büyük bir koyu
gece halidir insana. Yürek yaşadığı büyük sıkıntıyla hüzün şarkıları
söylemeye başlar. Göğüs kafesi büyük bir baskı yapar kalbin üzerine.
Öyle bir hapishane olur ki, duvarları gittikçe üzerine gelen,
parmaklıklara geçecekmiş gibi kemikler çıtırdar. Gömleğin yakası açılır,
pencere açılır, genişlik aranır bir nebze.
Hallolmayan bir iş, ulaşamadığın bir netice, amacına ulaşmayan bir çaba,
tıkanmış bir yol, bir kaybediş, bir mahrum kalış, bir sukut-u hayâl…
Ve baskı altında sıkışmış bir yürek…

Oysa sonbahar, bahar türküsü ve duasıdır. İnsan bittiği
yerde başlar yeniden. Bu yürek daralması süreci bir bitiş ve yeni bir
oluşuma hazırlanma sürecidir zira.
Ne olursa olsun, ortaya eskisinden daha iyisi çıkacaktır mutlaka…

Ağrıyan ve ağlayan yüreğini alıp Rabbine gitmektir tek çare. Zira O
sığınılacak tek melce, yardım istenecek tek merci, yaslanacak tek
dayanak, beklentiler boşa çıkmayacak tek umut kapısıdır.

Güller açmış yerlerinin gün olup küle döneceğini görürsün de, küle
dönmüş yanlarından yeni güller açacağını da hatırda tutarak, şimdiye
dek böyle olmasının yine böyle olacağının delili sayarak, bu daralma
ve inşirahlar bekleme süreçlerini yine de ümitle, şükürle geçirmeli insan.
‘Çilem mübarek olsun, gözyaşım helal olsun’ demeli… Zira acılar
durduk yere çekilmez. Kalp boş yere atıp durmaz. Tik taklarıyla inip
çıkarken vücudu besler tepeden tırnağa…
İnmesi de çıkması da, daralması da genişlemesi de hikmetli ve faydalıdır.
Orada hayat vardır zira…

Küle döndüysen, yeniden güle dönmeyi bekle… Ve geçmişte kaç kere
küle dönüştüğünü değil,
kaç kere yeniden küllerin arasından doğrulup yeni bir gül olduğunu hatırla…



Çıplak çıkarsa söz
Sadra inşirah gerek

Mevsimi sarmışsa güz
Vakte inşirah gerek

Tene saplanmışsa göz
Akla inşirah gerek

Küllenmişse kalbde köz
Ruha inşirah gerek…



Yusuf Özkan Özburun
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
kamuran
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 183
Kayıt: 17 Eki 2008, 02:00

susmak

Mesaj gönderen kamuran »

susmayı öğrenmek zormuş.
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12860
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


İKİ, DıŞta – BiR AL-EV-İZ!
BiZ BİLeyİZ - İçte BİZ-İZ!
SENi SEV-mek AN-latılmaz!
YAŞAyAN DaMLada DenİZ!..


Resim


ZEVK 4141

SeN BeNi BiR TEN-de SEV-din!. AŞK DE-mişiz YAK-ışına!
Her AN İÇ-imdeSîN cAN-sın!.. ÂŞIK-ım Her BAK-ışına!
AK ALEVle YUDUN SAÇ-ım!.. BULUT Gibi TeVHiD TAÇ-ım!
YâR Sana Mecbur – MuhtAÇ-ım! Naz-Niyazım NAK-ışına!..


26.05.10 12:58
a k s a r a y
Resim
Kullanıcı avatarı
HAYY-DOST
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1856
Kayıt: 16 May 2009, 02:00

Mesaj gönderen HAYY-DOST »

Resim

GÖNLÜM sende cismim nerde?
KALIVERdim orta yerde,
Yürekte AŞKın ATEŞi,
Sevda yeli eser SERde..


İKİMİZi tutuşturan aynı ALEV aynı ATEŞ,
Üstümüze doğan IŞIK, aynı KAYNAK aynı GÜNEŞ,
SEVEN kim, SEVİLEN kim, kim kime YÂRen, sadık eş?
ASLı "BİR", Kesret Âlemin AN lamak içindir üç-beş...


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
habibi
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1059
Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00

Re: Sakın İncitme Bir Cân’ı..

Mesaj gönderen habibi »

Gönül yıkmanın Kâbe’yi bin kez yıkmaktan daha kötü olduğunu bilir gönül erleri. İncitmemek ve incinmemek işin esası. İncinsen de affedebilmek… Ama illaki incitmemek. Osman Hulûsi Efendi’nin Divân’ındaki şu nasihati bir çok şeyi anlatmaya kafidir:

Sakın nefsine uyup bir cân incitmeyesin
Hüsn ü edebi koyup, bir cân incitmeyesin

El ile döğseler de dil ile söğseler de
Bin kez incitseler de bir cân incitmeyesin

Hepsi kardeşlerindir yolda yoldaşlarındır
Hâlde hâldaşlarındır bir cân incitmeyesin

Beyhûde cânın sıkıp insanlığından çıkıp
Dil Ka’besini yıkıp bir cân incitmeyesin

Öyleyse, nefsimize uymamaya, edebimizi muhafaza etmeye, canımız sıkılsa da insanlığımızdan çıkmamaya, kimseyi incitmemeye söz verelim. Bizi dövseler de sövseler de bin kez incitseler de incitmemeye söz verelim.

Gönüller almaya geldiğimizi her halimizle haykıralım.

Sevelim ve sevilelim…
En son habibi tarafından 05 Eyl 2010, 03:33 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/hbbi.jpg[/img]
Cevapla

“►Aşıklar◄” sayfasına dön