ALLAH DİYEN MAHRUM KALMAZ..

Aşıklarımız ve Aşıklarımızdan ilhamlar ve ilahiler.
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12886
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

ZEVK 908

sevgili zahidcan yüreğine selâmet..

ASL’ım ALLAH, Âşık neslim Muhammed Ali Türabî
Meşrebimiz muhabbettir, melâmet hâli harabî
Cevr-i cihan çark-ı çile, erdirdi “Hİǔliğe şükür
Viran etti varlığımız, İhvâni’m “IŞK”ın şarabi…


23.03.1992 05:00 shr.
Resim
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen zahidzenderun »

Resim


Çok güçlü değil kalplerimiz.
Kırılabiliyor. İnsanlar bazen kırıcı olabiliyorlar.
Bazen yüreğimiz yanıyor.. Bazen sadece "susmak" kalıyor bize...


Kalbi benimki gibi incinmiş olanlara içten bir selam gönderip,
sıkıntılarının küçülüp küçülüp toz kadar kalmasını uçup gitmesini
diliyorum Rabbimden..


Kalp kıran ve "kalbi kırılan" olmaktan
Rabbimize sığınıyoruz..

Kalp ki, Beyt-i Hüdadır…
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
habibi
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1059
Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen habibi »

zahidzenderun yazdı:Resim


Çok güçlü değil kalplerimiz.
Kırılabiliyor. İnsanlar bazen kırıcı olabiliyorlar.
Bazen yüreğimiz yanıyor.. Bazen sadece "susmak" kalıyor bize...


Kalbi benimki gibi incinmiş olanlara içten bir selam gönderip,
sıkıntılarının küçülüp küçülüp toz kadar kalmasını uçup gitmesini
diliyorum Rabbimden..


Kalp kıran ve "kalbi kırılan" olmaktan
Rabbimize sığınıyoruz..

Kalp ki, Beyt-i Hüdadır…
AMİN.... KALBİ AMİNNN.......
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12886
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


ZEVK 911

Meyhâne meyi muhabbet, Mecnûn’a Leylâ olmuştur
Sıfırdan sonsuza sevgi, bir kara sevdâ olmuştur
Kopar zevk zincirin, zevk et! Seven - sevilen meşkinde
Âşığa hergün aşure, her yer Kerbelâ olmuştur…


30.03.1992 04:55 shr.
Resim
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

...ve hüve âlâ külli şeyin kadir

Mesaj gönderen zahidzenderun »

...ve hüve âlâ külli şeyin kadir

Resim



Moralin mi bozuk?...

Hz. Adem (a.s.) gibi 200 Sene boyunca Tevbe Mi Ettin?

Hz. İbrahim Gibi Ateşe Mi Atıldın?

Hz. Yusuf (as) Gibi Kuyuya Mı Atıldın?

Yunus Peygamber Gibi Denize Mi Atıldın?

Eyüp Peygamber Gibi Vücudunu Yaralar Mı Kapladı?

Bilal Gibi Kızgın Kumlara Yatırılıp, üzerine Taşlar mı Kondu?

Hz. Muhammed (sav) Gibi Taif'te Taşlandın Mı?

Dişin Mi Kırıldı, Yüzüne Tükürük Mü Atıldı?

Hicrete Mi Zorlandın, Sevdiklerinden Mi Ayrıldın?


Hâlâ Moralin Mi Bozuk? Ne Düşünüyorsun, Dünyalık işler Mi?

Üzüleceksen, Namazını Kazaya Bıraktığın için, Teheccüde Kalkamadığın için, Birinin Kalbini Kırdığın için üzül!

Dünyanın Dört Bir Yanında Zulüm Gören Din Kardeşlerin için üzül!

Üzülürsen, Kur'an-ı Yeterince Okuyup, Hayatına Tatbik Edemediğin için üzül!

Üzülürsen, Peygamber Efendimizi, Canından, Malından, aile Bireylerinden, Her şeyden çok Sevemediğin için üzül!

Üzülürsen, Hakiki Manada Kul, Efendimize ümmet Olamadığın için üzül!…



Üzül ama ümit vâr ol…

Allah'a güven.

Unutma ki Allah (cc) her sıkıntının zorluğun ardında

mutlaka bir kolaylık, güzellik vermiştir
…
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
gullale
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1362
Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00

Mesaj gönderen gullale »

EÛZU Bİ'LLÂHİ MİN EŞ-ŞEYTÂN ER-RACÎM

Bİ'SMİ'LLÂHİ'R-RAHMÂNİ'R-RAHÎM


1. İnnâ fetehnâ leke fethen mubînâ

1. Doğrusu biz sana apaçık bir fetih ihsân ettik.

2. Li yağfira leke'llâhu mâ tekaddeme min zenbike

Ve mâ teahhara

Ve yutimme ni'metehu 'aleyke

Ve yehdiyeke sıratan mustakîmâ


2. Böylece Allah senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar. Sana olan nîmetini tamamlar ve seni doğru yola iletir.

SADAK'ALLAHU'L-'AZÎM

Fetih Sûresi 1 - 2


RABBİMİZ Fethini ihsân buyura canlarımıza, Muhammed Mustafa Sallallahu 'Aleyhi ve Sellem efendimize buyurduğu gibi...
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1118
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur_umim »

teşekkürler zahid kardeşimiz bu güzel katkınız için,
Allah razı olsun!


gerçekten:

فَإِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا
Feinne me'al'usri yüsren: Demek ki zorlukla beraber bir kolaylık var

إِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا
İnne me'al'usri yüsren: Hakikaten her zorlukla beraber bir kolaylık vardır.
(İnşirah 94/5-6)
Resim
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

...Aramadıkça bulamazsın

Mesaj gönderen zahidzenderun »

Resim

...Aramadıkça bulamazsın

Bu dünyada gerçeği bulan, her şeyden vazgeçen, dünyadan bihaber kişidir.

Sen de candan, cisimden uzaklaş ki canana yaklaşasın

~~~

...Aramadıkça bulamazsın-Âşığın kârı da budur;

Sen kör oldukça O'nu arayamazsın ki bulasın..

(Mevlana)
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Ne olur karıncayı unutma!Karıncanın sahibini ise asla unutma

Mesaj gönderen zahidzenderun »

Resim


Hükümdar Timur hapse düşer bir gün,

ve umudunu yitirir.


Allah’ın işi bu ya, karıncayla karşılaşır,

yâda karınca azmini Timur’un gözüne sokar!

Bir buğday tanesidir karıncanın hikâyesi.

Kendinden kat kat büyük bir buğday tanesini

yuvasına ulaştırmak için her gün çabalar durur,

defalarca defalarca dener.

Yorulunca yuvasına gider biraz dinlenir,

sabah kalkıp bakar Timur,

karınca yine buğdayın peşindedir…


Saymaya karar verir Timur,

kaç kez düşürüp kaç kez tekrar kaldırmaya çalıştığını…

Bini geçer, yorulur saymaktan azmini, umudunu.

Karınca hiç yorulmaz yıkılıp doğrulmaktan.

Bir sabah ne görsün, şaşar kalır hükümdar,

karıncanın sırtında bir buğday tanesi var…


Timur karar verir o sabah, karıncanın taklitçisi olmaya,

O kararında ne kadar sadık olabilmiş bizi bağlamaz ama

bu hikâye bir yol açsın dileriz tükenmiş umutlara…

Bir sabah gerçekten gücüm kalmadığını anladığımda

kalkar kalkmaz gözümün çarpacağı bir yere

küçük bir not iliştiririm.




KALBİM!

Ne olur karıncayı unutma!

Karıncanın sahibini ise asla unutma!...
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Sor ki geceler kaç saattir!...

Mesaj gönderen zahidzenderun »

sor ki geceler kaç saattir!...

Resim

Şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkit ne bilir

Mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç saat?





En uzun gecenin hangisi olduğunu ne müneccim,
ne de takvim yapanlar bilir...
Gam tutkunlarına sor ki geceler kaç saattir!...
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

Ben bir hiçim” dedi gözlerine. Ayna susuyordu, düşünüyordu. HİÇ olduğunu iddia eden iki aynı kişi, iki ayrı bedende. Biri aynanın dışında ki beden de, diğeri aynanın içinde.

İÇBEN sebep sordu?

DIŞBEN yanıtladı: Düşlerimin anahtarlarını yuttum. Düş sandığım kaydı düştü ellerimden. Oysa yeni bestelenmiş nice düşler vardı içinde kilitli tuttuğum. Artık düşler ülkesinden de kovuldum.

Bir an da oldu her şey. Kaydı düştü ellerimden, belki de tutmak için hiçbir çaba sarf etmediğimdendir düşüşler. Parmaklarımın arasından… İncinmesin diye titreyen avuçlarımın arasından…

İÇBEN: Öyle titrek titrek tutulmaz ki düşler. Cesur olmak lazım. Bazen aptal da olmak lazım. Ya dört elle sarılırsın düşlerine ya da dörtnala kaçarsın düşlerinden. Ama şimdiye kadar da düşlerinden kaçan hiçbir firari görülmemiştir yeryüzünde. Büyük ihtimalle sen ilk olursun Bence düşlerinin anahtarlarını kusmalısın, hava da asılı kalmış düş sandığını bulmalısın.

DIŞBEN: Çözüm bu değil! Çözüm “ilk” olmakta. Varsın DÜŞ KAÇAĞI desinler.

Belki insan gerçek bildikleri yüzünden; kendisini mutlu edeceğini bildiği gerçek dışı şeylerle arasına düş geçirmez bir duvar örer. Öyle ya mutluluk alışılmış bir şey olmadığından korkutur insanı, şaşırtır.

“Bu duvarı ben ördüm, en sağlam malzemeden” derken ne kadar güvende ve guruludur kişi.(Harcına “düşleri sıkı sıkı tutma kabiliyeti” ekmeyi unutmuş).

Hayır! Hayır! Seni dinleyemem. Düş ağrıları bana göre değil, diş ağrılarını tercih ederim. İstersen KORKAK! De. Ayaklarım yere basmalı benim. Kuytu köşelerde biriken düşler bana göre değil(kuytular şeytan kaynar).
Özdemir Asaf’ın dediği gibi, “RÜYALARIN AĞINA TAKILMAMAK UYANIKLIĞI İÇİNDEKİ UYKUYU YAŞAMANIN ZORLUĞU” dur tüm iç hesaplaşmalarım ve kurduğum ikinci el düşler.
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

İMAM-I RABBANİ "kaddesallahü teâlâ sirrehül azîz" HAZRETLERİNDEN İNCİLER -70

Allahü teâlâ, kendini aramak arzûsunu artdırsın. Ona kavuşmağa mâni’ olan şeylerden sakınmak nasîb eylesin! Lutf etdiğiniz kıymetli mektûb geldi. Allahü teâlâyı istemekde, Onun için yanıp yakılmakda olduğunuzu bildirdiği için, çok hoşa gitdi. Çünki, istemek, kavuşmanın müjdecisidir.

Yanıp yakılmak da, kavuşmanın başlangıcı demekdir. Büyüklerden biri buyuruyor ki, (Vermek istemeseydi, istek vermezdi). İstek ni’metinin kıymetini bilip, bunun elden kaçmasına sebeb olacak şeylerden sakınmalıdır. İsteğin gevşememesine ve ateşin soğumamasına dikkat etmelidir.
Bu ni’metin elden çıkmamasına en çok yarayan şey, buna şükr etmekdir. Çünki, sûre-i İbrâhîm yedinci âyetinde meâlen, (Ni’metlerime şükr ederseniz, elbette artdırırım) buyuruldu. Hem şükr etmek, hem de, Ona sığınmak ve başka birşeyi sevmemek için ağlamak yalvarmak lâzımdır. İçden, ağlamak, yalvarmak gelmezse, kendini zorlamalıdır.

(Ağlamazsanız kendinizi ağlatınız!) demişlerdir. Kâmil ve mükemmil bir zâtı [ya’nî yetişmiş ve yetişdirebileni] buluncıya kadar, bu isteği, bütün sıcaklığı ile kalbinizde saklamak lâzımdır. Böyle birisi ele geçerse, bütün arzûları, istekleri, onun eline bırakmalı, ölü yıkayıcının elindeki ölü gibi olmalıdır.


(Vermek istemeseydi, istek vermezdi...............
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

çok hoştu...rıza bulasınız inş...

"Vaktiyle Hz. Süleyman, kuvvet ve haşmetiyle yolda giderken bir alay karıncaya rast geldi. Karıncaların hepsi, tazim etmek üzere huzuruna koştular. Bir an içinde binlerce, hatta daha da fazla karınca huzura vardı.

Fakat bir karınca, hemencecik huzura gelmedi. Yuvasının önünde bir toprak tepe vardı. O tepeyi düzeltmek için yel gibi toprak zerrelerini birer birer taşımaktaydı.

Süleyman, bu karıncayı yanına çağırıp dedi ki:

“Ey karınca! Görüyorum ki pek güçlü sayılmazsın. Nuh’un ömrüyle Eyyûb’un sabrına sahip olsan yine bu tepeyi kaldırmaya güç yetiremezsin. Böyle bir iş, senin gibisinin kol kuvvetiyle yapılamaz. Bu tepeyi sen kaldıramazsın.”

Karınca dile geldi:

“Padişahım!” dedi, “bu yolda ancak himmetle yürünebilir. Sen benim yaratılışıma bakma. Himmetimdeki yüceliğe bak. Benden ayrı bir karınca var. Göremiyorum onu. Fakat beni aşk tuzağına çekti. Bana dedi ki: ‘Sen şu toprak tepeyi dümdüz yol yaparsan ben de senin yolundan bu hicran kayasını kaldırır, seninle düşer kalkarım.’ Hemen şimdi ben de bu işe bel bağladım. Bu toprağı taşımaktan başka çarem yok. Bu toprağı kaldırır, tepeyi dümdüz bir hale getirirsem onun vuslatını elde edebileceğim. Bu hususta çalışıp çabalarken ölebilirim, ama hiç olmazsa yalan yere bir davaya kalkışmış sayılmam ya!”

Azizim, aşkı karıncadan öğren! Gözün kıymetini körden belle!

Karıncanın kilimi karadır ama gayret kemeri vardır belinde. Karıncaya bile hor bakma sakın! Onun da gönlünde bir aslan yatar.

Bu yolda hal böyle; bir karınca, bir aslanın kulağını çekmede

sevgiyle........
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

Resim
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1118
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur_umim »

Rızaullah bulasın minacan,

هُوَ الْأَوَّلُ وَالْآخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ

"Huvel'evvelu vel'ahiru vezzahiru velbatinu ve huve bikulli şey'in 'aliymun: Odur, evvel-ü âhir ve zâhir-ü bâtın, hem o her şey'e alîmdir. O ilktir, sondur, zahirdir, bâtındır. O herşeyi bilendir.” ( Hadîd 57/3)
Resim
Kullanıcı avatarı
NuruM
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 350
Kayıt: 22 Mar 2008, 02:00

Mesaj gönderen NuruM »

Resim
Ya Fettah c.c

Yâ Fettâh c.c

Allah’ın ismi şeriflerinden birisi de ‘El-Fettâh’ olup, anlamı; kapalı olan her şeyi inayetiyle açan, her zorluğu hidayetiyle gideren İlâhi Zât demektir.



Zamanların Fâtihisin

Lutfile nusret edensin

Mü’mini cihanda muhsin

Seçen sensin “Yâ Fettâh c.c ”

(Musa Tektaş)



Yâ Fettâh c.c,

Ey büyük Allah’ım,

Sabahın ılık rüzgarı, hanemize koşarken, uzaklara hicret eden ak mintanlı gün, tepelerin üzerinden aşarken, vadilerin üzerinden devrile devrile akan berrak sular ırmağından taşarken ben ellerimi açtım, sana geldim. Kapına geldim. Üzerime kapanmış sandığım ihsan kapına geldim. Hüznün sarkacında asılı duran kederli yüreğimi sana getirdim. Yüreğim senin inayetinle durulmak ister. Sen merhametinin sığınağına geldim, uyumaya, durulmaya ve yeniden doğrulmaya... Ağır ağır yükleri taşıtmayan, belalı sulara girdiğimde boğulmama geçit vermeyen sensin. Kalbimi onaran sen.Tüm hüzünlerimi bıraktım zehrin avuçlarına, geldim. Kalbim, anahtarı sen de olan huzur kapısından içeri girmek diler. Bütün pişmanlığım, bütün kederim ve sana olan aşkımla geldiğim kapını, engin lütfunla aç Rabbim. Aç ki senin ikliminin sırrına ereyim, senin ateşinle yanayım.

Şükürler sana Rabbim, şükürler olsun...

Nurunla, rahmetinle muhabbetler saçansın...

Kilitli kapıları ihsanınla açansın.




Bize bütün kapıları

Açan sensin “Yâ Fettâh c.c”

Zaferlerin ayetlerde

Geçen sensin “Yâ Fettâh c.c ”



Ey sevgililer sevgilisi,

Ey gönüller Fatihi,

Yâ Fettâh c.c,

Beni mahzun koyan, beni kesretin zincirlerine vuran, beni zehriyle uyutan kıskanç zamanın ellerinden düşüp sana iltica etmişim... Mülteciyim kapında Ey Sevgili... Dilenciyim, gönül gözü topal. Aşkına dilenciyim, mahzun koyma Yâ Fettâh... Beni kapıların arkasında bırakma. Hayırlı kapıların açılsın yüzüme, taze günlerin avucunda bir sarmaşık olayım her dem sana açılan, her dem seni zikreden. Bir kapıyı kapatıp bin kapıyı açan Allah’ım. Bir şerri, musibeti, bin hayra bağlayan, ummadıklarımı, düşünemediklerimi, bilemediklerimi esrarınla kalbime düşüren Rabbim. Mültecinim kapında, uzak seferlerden gelmişim, kabul buyur, aç nurlu ikliminin kapılarını sonuna kadar. Aç ki bir gül gibi katmerleşip açayım her seherde Hu Hu, diyerek.

Şükürler sana Rabbim, şükürler olsun.

Nurunla, rahmetinle muhabbetler saçansın...

Kilitli kapıları ihsanınla açansın.




Sultanım,

En sevgili,

Ey Sevgili,

Şimdi vakitlerden tan vaktidir. Camilerde sabah ezan-ı şerif okunuyor. Ezanın kutlu sesi açıyor yüreğimin perdesini. Esrarlı bir saba açıyor gönlümün kapısını, sızıyor ta derinlere. Ürperiyor ve sana uyanıyorum. Bir el dokunmuş yüreğime saba tadında. Gözlerim buğulanıp yağıyor nisan’a inat. Hiçliklere inat. Menekşeler, ıtırlar boy veriyor yüreğimin bahari toprağında. Kimselerin ayak basmadığı gönlümün sessiz kırlarında, bin kır çiçeği açıyor her dem seni anan... Kokular getiriyor, saba rüzgarı çok uzaklardan el değmemiş... Kelebek kanatlı bir düş görüyorum ve düşüyorum peşine. Beni sana getiriyor. Düşlerimi hayra yor Rabbim. Asrın cehenneminden iltica ediyorum rahmetinin saadet kapısına. Çalıyorum, çalıyorum, bir daha çalıyorum... Mültecinim diyorum kapınızda ey Sevgili... Ve bana açılıyor ümidimin kapıları... Giriyorum ardıma hiç bakmadan.

Şükürler sana Rabbim, şükürler olsun...

Nurunla, rahmetinle muhabbetler saçansın...

Kilitli kapıları ihsanınla açansın.



Tutunduk Hakk dallarına

Düştük cihad yollarına

Nimetini kullarına

Saçan sensin “Yâ Fettâh c.c”



Ey Ulu Allah’ım,

Sultanım,

Yâ Fettâh c.c,

Yâ Rezzak c.c,

Nurun, şefkatin ve merhametinle içi kararmış, ruhu daralmış müminin kalbini aç. Yeniden fethet... Yeniden fethet insanlığı Rabbim. Unutulmuş ve unuttuğumuz ne varsa, hepsini yeni baştan düşür yüreğimize. Cihat aşkı, taşısın bizi asrı saadet ülkesine. Dilde, elde, fikirde, zikirde bir fetih süruru yakalasın bizi. Zamanın kifayetsizliği yetmezmiş gibi, çağa yenik düşmüş kalplere, cihetsiz kalmış aşklara, şehnaz faslına dönüşmüş hayatlara ummanından bir katre düşür. Vaktin elinde umarsız, aşksız, imarsız kalmış gönüllere, hislere inşirah ver. Mevsimlerin üzerine düşmüş hastalıklı güz şarkılarını yarıda kes Allahım. Baharlar gelsin, yeşilden bir zümrüt insin dallarımıza. Kara kışın karsız geçen kasvetinde kaçırdık ruhlarımızın gül mevsimini. Açsın gönlümüzde yine peygamber kokuşlu İstanbul gülleri. Şirazesi kaçmış gül mevsimlerine, kara gözlü menekşelere, yasemin kokulu günlere inşirah ver Allahım...

Şükürler sana Rabbim, şükürler olsun...

Nurunla, rahmetinle muhabbetler saçansın...

Kilitli kapıları ihsanınla açansın.



Fethi mübin inancıyla

Coşturup iman gücüyle

Küfrü fethin kılıcıyla

Biçen sensin “Yâ Fettâh c.c”



Yâ Fettâh c.c,

Yâ Rezzak c.c,

Ey Hünkâr-ı ezel,

Feth-i Mübin duygusunu kattığın yürek şehirleri şimdi zulmün elinde biçâre. Hicret ve niyetimiz senin için, senin ikliminin ellerine varmak için. Dünya ki bir zindan-ı bela, çah-ı gam u mihnettir. Bizi geçir bu dünya dehlizlerinden Rabbim. Bize, hayırlı kapılar aç, girelim asr-ı saadet bahçesine. Bir ashap şenliği başlasın gönlümüzde. Bize hayırlı günler nasip et Rabbim, erelim nice haftalara, aylara, senelere. Bize hayırlı rızklar bahşet yüce ihsanınla, derelim başakları rahmet dolu tarlalarımızı. İhsanını bizden esirgeme Allahım. Senin İhsan denizinde bir mâhi gibiyiz. Bize varlığımızı hatırlat Rabbim. Bizi bize unutturma. Aklımızı, ruhumuzu, fikrimizi aç Allahım.

Şükürler sana rabbim, şükürler olsun...

Nurunla, rahmetinle muhabbetler saçansın...

Kilitli kapıları ihsanınla açansın.

[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/NuruMimza.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen halimkok »

A çalımlı fettan nefsim, vazgeç artık Aǒ sın işte,
DİRİ’ lik VAR BİR’ liğinde DİRİ’ye muhtaçsın işte,
ŞE’Enleriyle şenlenip, aldanışın sana perde,
O kapattı PERDE’ leri, FETTAH O’dur açsın işte.



AÇ' ım YÂR...
AÇI' m YÂR...

Allah razı olsun Zahid Canım...

AÇ' lık ancak O' na OL-AN ÖZ' lemdir...
AÇsan AÇacaktır...
ÖZlenen ÖZ'leyenin ÖZ' ündedir...

Çünkü kişi SEVdiğiyle beraberdir...
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen halimkok »

AŞK'ıyla NEML' enen...

HUZUR'uyla DEM' lensin...

İnşallah...

Sevgi ve selam ile...
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
MBurak
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 415
Kayıt: 12 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen MBurak »

KALBİM!

Ne olur karıncayı unutma!

Karıncanın sahibini ise asla unutma!...


Ne diyelim?

Niyetler hayır, akibetler hayır olsun biiznillah
Allah'a Teslimiyetimiz tam olsun inşaallah!!!
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/brk.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen zahidzenderun »

Resim


Sâkıyâ Câmında Nedir Bu Esrar


Sâkıyâ câmında nedir bu esrar
Kıldı bir katresi mestane beni
Şarab-ı lâlinde ne keyfiyet var

Söyletir efsane efsane beni


Ref' et nikabnı ey vech-i enver
Zulmette gönlümüz olsun münevver
Şarab-ı lâlinin lezzeti dilber

Gezdirir meyhane meyhane beni


Âşıkın çok belâ gelir başına
Tahammül gerektir adu taşına
Şem-i ruhsârına, aşk ateşine

Yanmakta seyretsin pervane beni


Bakmazlar Dertli'ye algundur deyu
Hakikat bahrine dalgundur deyu
Bir saçı Leylâ 'ya Mecnun'dür deyu

Yazmışlar defter-ü divana beni




DERTLİ
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Gel, Gel Allah Allah diyelim, Hakka verdiğimiz ahdi güdelim

Mesaj gönderen zahidzenderun »

Resim

Gel Allah Allah diyelim, Hakka verdiğimiz ahdi güdelim
Gel yâne yâne dönelim, aşk şerabın kane kane içelim




Yoldaşım gel, Allah Allah diyelim
Hakka verdiğimiz ahdi güdelim
Allah adın daima zikredelim
Her iş Allah’tandır ânı bilelim


Kimseyi hor görme aybın söyleme
Kaç yalandan Hakk’a hiç şirk eyleme
Hem gönül kırma ki bir fahreyleme
Kalpte asla bir fenalık gizleme


Dervişim gel, yâne yâne dönelim
Aşk şerabın kane kane içelim
Elele Ken’an tutup seyredelim
Dost cemalin aşk ile tavaf edelim




Bu yolda, cezaya uğrama korkusu da mükafata varma arzusu da
menfaatperestliktir, çıkarcılıktır.
Dervişe lazım olan Takva’yı Allah’ın rızasını kaybetme,
hoşnutluğundan uzak düşme endişesi ile doğru yaşamaktır.

Bunu yaparken de doğruları kendimiz tayin etmeden
“festakim kema umirte” fermanınca emrolunduğumuz gibi
istikamet sahibi olmak
gerek…



Bu istikamet üzre yaşarken himmet ve hasret kaynaşır da
Hakka varan yolda, yol almamıza bir adım daha ileri gitmemize
vesile olur niyazıyla,

Ahir ve akibet, zahir ve batınlarımız hayrola,
Aşkullah, Muhabbettullah, Marifetullah,
Şevkullah ve Zikrullah gönüllere nakşola
Şefaat û nebi cümlemize nasib ola efendim




Ümit AKDEMİR
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Ne gelirse senden boynum kıldan ince...

Mesaj gönderen zahidzenderun »

Resim


"Elif, Lam, Ra... Olsun tüm sırlarım ifşa,

Gönlüm yalnız senin sevdanı saklasın,

Madem ki seni bilmek adını sayıklamak,

Adına kurban olduğumun kanıtı olsun; her gece ağlamak... "



Resim

ne gelirse senden boynum kıldan ince...
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

_HERŞEYİN HAYIRLISI_

Mesaj gönderen zahidzenderun »

Resim




Allahım,


Gönlümde olanı hakkımda hayırlı eyle,

Hakkımda hayırlı olana gönlümü razı eyle.





-Amin-
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

Zamanın birinde bir padişah yaşarmış.Padişah avlanmayı çok seversıksık avlanırmış.Padişahın aklı-selim "Herşeyin hayırlısı her şeyde bir hayır vardır." cümlesini dilinden düşürmeyen bir de veziri varmış.

Padişahın başına birşey gelse vezir hep ;"Padişahım üzülmeyin herşeyde bir hayır vardır." dermiş.Padişahda vezire bu yüzden çok kızarmış.Yine birgün padişah vezirine "bugün ava nereye gidelim "diye sormuşvezir bir yer tarif etmiş.

Oraya gitmişler fakat avlanırken padişah elinden yaralanmış eli kanamış ve elinin yarasını sarmışlar.Padişah vezirine kızmış"senin yüzünden oldu" demiş.Vezir yine aynı cevabı vermiş ;"Her işte bir hayır vardır padişahım üzülmeyin."demiş.Bunun üzerine padişah vezire çok kızıpben elimi kesiyorumsen bana "Her işte bir hayır vardır" diyorsun deyip veziri zindan attırmış

.Vezir zindana giderken yine "Her işte bir hayır vardır" deyip gitmiş.Padişah yine öfkelenmiş"adamı zindana attırıyorum adam yine aynı şeyi söylüyor" demiş.Padişah avlanmak için az bir adamla başka insan ayağı değmemiş bir yere gitmişavlanırken oranın yerlileri bunları faka bastırıpesir etmişler.Yerliler hergün bir esiri kendi inançları gereği kurban ediyorlarmışsıra padişaha gelmiş ama onu serbest bırakmışlar.

Çünkü yerlilerin inanacına göre sakat veya bir yeri yaralı admdan kurban olmazmış.Padişah vezirini düşünüp ona hak vermiş.Hemen ülkesine dönüp vezirini serbes bıraktırmış.Ama yine soruyu sormuş; "Hadi benim elimin kesilmesini anladıkpeki senin zindana girmendeki "hayır" nedir demiş.

Vezirde bende zindana girmeyip sizinle gelseydimyerliler şimdi diğerleri gibi benide kurban etmiş olacaklardı demiş.
Ders alıpöğüt çıkaran ne mutlu.
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

Herşeyin hayırlısı



Celaleddin Tebrizi, büyük âlim, evliya.

Onun hizmetleriyle din ilmi oldu ihya.



Biri ona sordu ki: (Evliya nasıl olur?

Evliya kimselerde, ne özellik bulunur?)



Buyurdu ki: (Evliya denir ki şu kimseye,

Doludur kalbi onun, sırf Allah sevgisiyle.



Yani Onu çok seven, sırf Onun için yanan,

Bir kalbi olan kişi, evliyadır her zaman.



İmam-ı Rabbani de, eseri Mektubat’ta,

Bu mevzu üzerinde buyuruyor ki hatta:



(Böyle kalbin sahibi, düşünse de bin sene,

Asla gelmez kalbine, Allah'tan gayri nesne.)



Buna kavuşmak için, pek çok çalışmalıdır.

Ve acele etmeyip, ümitli olmalıdır.



Bir gün gelir, elbette nasib olur bu devlet.

Her bir şeyi, bir anda verebilir O elbet.



Ya henüz hayattayken, ya verirken ruhunu,

Yahut öldükten sonra, ihsan eder O bunu.



Ne zaman ihsan eder, Onun bileceği iş.

Köle, Efendisiyle eder mi alışveriş?



Kula düşen, ihlasla yapmaktır kulluğunu.

O verir veya vermez, düşünmez asla bunu.



Çünkü vermesi midir bize hayırlı olan?

Yoksa vermemesi mi, haberimiz yok bundan.



Belki de şımarırız o nimet verilince.

Allah'ın yaptığında, hikmetler vardır nice.



Nitekim ilk asırda Salebe diye bir zat,

Bir gün, Resulullaha ederek müracaat,



Dedi: (Ya Resulallah, usandım fakirlikten.

Dua et, malım artsın, çok zengin olayım ben.)



Buyurdu ki: (Sen benden, böyle şey etme talep.

Hayırlısı ne ise, onu arzu eyle hep.)



O, ısrarla dedi ki: (Hayır, bana dua et.

Bıktım bu fakirlikten, zengin olayım gayet.)



Resule (Hayır!) demek, küfürdür ki esasen,

O, hayır demek ile, düşmüştü küfre zaten.



Resulullah, sözünü üç kere etti tekrar.

O, yine bu talepte inatla etti ısrar.



Son defa buyurdu ki: (Ben size Peygamberim.

Eğer dua edersem, yaratır hemen Rabbim.



Lakin olabilir ki, sıkıntı çekersin sen.

Hayırlısını iste bu hususta istersen.



Çünkü mal, bazan iyi, bazan iyi değildir.

Hayırlı olmasını istemek en iyidir.)



O çok ısrar edince, Resulullah nihayet,

Ona dua buyurdu, zengin oldu begayet.



Lakin bir sene sonra, o Server, bu kimseye,

Memurunu gönderdi, (Git, zekat iste) diye.



O, zekatı vermeyip, hem de haya etmeden,

Dedi: (Sizin için mi, kazandım bu malı ben?)



Böylece mürted olup, yıktı ahiretini.

Ateşe atıverdi ebediyen kendini.
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Cevapla

“►Aşıklar◄” sayfasına dön