SEYRani!

Aşıklarımız ve Aşıklarımızdan ilhamlar ve ilahiler.
Kullanıcı avatarı
Mecnun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 681
Kayıt: 23 Ara 2007, 02:00

SEYRani!

Mesaj gönderen Mecnun »

AĞLAR GEZERİM

Aşkın derdine düşeli
Mecnunum dağlar gezerim
Katram kaynayıp coşalı
Sel oldum, çağlar gezerim

Pîr eşiğin bildim Kabe
Hatasi var ise tövbe
Derd ile erdim Eyyüb'e
Yaramı bağlar gezerim

Kimi baydır, kimi geda
Cümlesine yaran Hüda
Yusuf'umdan düştüm cüda
Yakub'um ağlar gezerim

SEYRANİ, aşkın Tur'unda
Tecelli gördüm nur'unda
Gerçeklerin huzurunda
Çürüğüm, sağlar gezerim


Seyrani
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/imza4.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
Mecnun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 681
Kayıt: 23 Ara 2007, 02:00

Mesaj gönderen Mecnun »


Ara, Bul, Şem'anı Yak Da

Ara, bul, şem'anı yak da
Su gibi engine ak da
Ne tırnak idim ayakta
Ne taç gibi serde idim

Ne martıyım bahre daldım
Ne dili ummana daldım
Ne er gibi avret aldım
Ne zen gibi erde idim

Mahremiyim hak razının
Makesiyim âvazının
Âlem-i ervâh sazının
Kolunda bir perde idim

Seyrânî kader göçünde
Ne bir iki ne üçünde
Âlem-i ervâh içinde
Himmetli bir pîrde idim.


AŞIK SEYRANİ
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/imza4.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
Mecnun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 681
Kayıt: 23 Ara 2007, 02:00

Mesaj gönderen Mecnun »

Ateş Vapurunu İcat Edenler

Ateş vapurunu icat edenler
Yelken açıp yel KADRini ne bilsin
Süleyman'dır kuş dilini söyleyen
Her Süleyman dil KADRini ne bilsin

Hayvanlarda bir kaç çeşit fırkalar
Kimi düzden aşar kimi yorgalar
Necasete müştak olan kargalar
Has bahçede gül KADRini ne bilsin

Seyrani Baba'nın beli büküldü
Ağzının içinde dişi söküldü
Davut Nebi sadasından çekildi
Saz çalmayan tel KADRini ne bilsin


AŞIK SEYRANİ
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/imza4.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim
HAS BAHÇE'de GÜL KADR'ini bilenlerden eylesin İNŞAALLAH!
Resim
Kullanıcı avatarı
Mecnun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 681
Kayıt: 23 Ara 2007, 02:00

Mesaj gönderen Mecnun »

Bir Aynaya Kılsam Nazar

Bir aynaya kılsam nazar
Sağ tarafım sol görünür
Padişahlar ferman yazar
Tatarlara yol görünür

Her ölüye olmaz tabut
Atlas eskir olur çaput
Olsa ak çuhadan kaput
Eskiyince çul görünür

Eğer Seyrânî'nin yâri
Olsa huri melek, peri
Gönül sevmedikten geri
Kız olsa da dul görünür


Aşık Seyrani
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/imza4.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
Mecnun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 681
Kayıt: 23 Ara 2007, 02:00

Mesaj gönderen Mecnun »

Destan

Asırda acaip işler çoğaldı
Bilmem bu işleri kimler ediyor
Dünyayı hep rezil köpekler aldı
Gelen ümeraya karşı gidiyor

Biraz bahsedeyim ehl-i zamandan
Yahşılar aşağı düştü yamandan
Aralık itleri olmuş kumandan
Uyuz it kurtlara kumand'ediyor

Buğday unu beğenmiyor enikler
İplikten aşağı düştü ipekler
Hep sedire geçti itler köpekler
Hanedan ayakta hizmet ediyor

Koltuk kılı fark olmuyor sakaldan
Tüccarlar aşağı indi bakkaldan
Aslanlara çoban düşmüş çakaldan
Şimdi aslanları çakal güdüyor

Mekteple medrese ortadan kalktı
Meyhana kerhana meydana çıktı
Ar namus denen şey ortadan kalktı
Şimdi kişi bildiğine gidiyor

Sarhoşlar çoğaldı kalmadı ayık
Bu asır böylece hallere layık
Müzevirin adı muhbir-i sadık
Şimdi kişi bildiğine gidiyor

Şahinler yurdunu tuttu yarasa
Baklava yerine geçti pırasa
Şimdi rağbet deyyus ile terese
Zamane bunlara rağbet ediyor

Bey kürkünü beğenmiyor köçekler
Babasına akl'öğretir çocuklar
Yumurtadan burnu çıkan cücükler
Horoz oldum diye cık cık ediyor

Küçükler büyüğe çorap geydirir
Tatlıyı insana acı yedirir
Seyrani zamane böyle dedirir
Şimdi kişi bildiğine gidiyor


AŞIK Seyrani
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/imza4.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
Mecnun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 681
Kayıt: 23 Ara 2007, 02:00

Mesaj gönderen Mecnun »

Destgirlik Ummam Senden Bir Zaman

Destgirlik ummam senden bir zaman
Göster ağacında sağlam dal bana
Pervazıma dardır yedi kat gökler
Daima açıktır istikbâl bana

Mesnedim yok azlim kaygu çekeyim
Usta başı gibi ölçüp dökeyim
Evvel ahır bir kurbanlık tekeyim
Vakti gelsin bıçağını çal bana

Seyrânî'yim boş küp gibi inlemem
Üç sıfırla bir rakamın binlemem
Elimde çaldığım sazı dinlemem
Aşkım sazı verir türlü hal bana


Seyrani
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/imza4.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
Mecnun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 681
Kayıt: 23 Ara 2007, 02:00

Mesaj gönderen Mecnun »

Efendim Almış Züğürtlük

Efendim almış züğürtlük
Kaşa beni göze beni
Sürükler yıl cepte dörtlük
Yaz bahar kış güze beni

Dedim: Züğürtlük çelebi
Nedir ezdiğin sebebi
Ben değilim yoğurt gibi
Yağım çıkar öze beni

Ateş belli yakışından
Günlük belli kokuşundan
Müflüslüğün yokuşundan
Kurtar çıkar düze beni

Dedi: Dinlemem ben çene
Bakalım beş yüze bine
Al da nişangahı dene
Çeşmin süze süze beni

Değil şimdi sırayıla
Padişahlık parayıla
Sikke ile turayıla
Muhtaç sanma söze beni

Seyrani ye şöyle böyle
Ne suçu var ise söyle
Şanına düşeni eyle
Ayna etme yüze beni


AŞIK Seyrani
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/imza4.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
nisa77
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 133
Kayıt: 01 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen nisa77 »

Seyrani ye şöyle böyle
Ne suçu var ise söyle
Şanına düşeni eyle
Ayna etme yüze beni


AMİN AMİN AMİN.....

Ellerinize emeğinize sağlık;ALLAH(C.C) yolunuza ışık,razı,yar ve tardımcınız olsun.....
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/berivan.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
Mecnun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 681
Kayıt: 23 Ara 2007, 02:00

Mesaj gönderen Mecnun »


NİSA 77 Kardeşimiz gönlünüze bereketler diler Paylaşımlarınızın devamını dileriz.


Eğlen Hocam Eğlen Bir Sualim Var

Eğlen hocam eğlen bir sualim var
İz'an nedir erkan nedir yol nedir
Seni bana gayet fazıl dediler
İçerimde bir yaram var bil nedir

Cennetin kapısın Sallallah açar
Şeriat işini Muhammed seçer
Seksen bin evliya yurdundan göçer
Onları bekleten mutlu kul nedir

Muhammed dinidir yaptığım tapı
Bozulmaz Mevla'nın yaptığı yapı
On iki bahçede kırk sekiz kapı
Eşiği bekleyen iki kul nedir

Kıldan ince derler Sırat'ın yolu
Önünde Devletlu ardında Ali
Üçyüz altmış birdir selvinin dalı
Dalında açılan iki gül nedir

Başına bağlamış al yeşil çember
Kokuyor ağzında misk ile amber
Seksen bin evliya yüzbin peygamber
Önünde gidiyor iki kul nedir

Seyrani der diyar diyar gezmedim
Kalem alıp kaşın gözün yazmadım
Elim ile bir gemicik düzmedim
Gemi nedir derya nedir yol nedir


AŞIK Seyrani
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/imza4.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
Mecnun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 681
Kayıt: 23 Ara 2007, 02:00

Mesaj gönderen Mecnun »

Evvel Giymez İken İpek Mintanı

Evvel giymez iken ipek mintanı
Geyersin eğnine çul yavaş yavaş
Feragat kıl bırak aşk ü sevdayı
Olma bir dilbere kul yavaş yavaş

Heder olsa bir pul için her demin
Muhannet babına basma kademin
Emsaliyle konuşmayan ademin
Altun ismi olur pul yavaş yavaş

Soyundum libasım oldum uryanı
Seyrettim köşeyi çarhı devranı
Bu dünyanın işi bitti Seyrani
Başına bir çare bul yavaş yavaş


AŞIK Seyrani
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/imza4.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
Mecnun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 681
Kayıt: 23 Ara 2007, 02:00

Mesaj gönderen Mecnun »

Ey Sevdiğim, Artık Yeter

Ey sevdiğim, artık yeter
Bana yosma bakışın var
Ateşlerden daha beter
Âşıkları yakışın var

Erdin güzellik çağına
Bağladın zülfün bağına
Bizi hüsnün ayağına
Nal, mıh gibi çakışın var

Sağlıktır her işin başı
Sabırdır ekmeği aşı
Aferin ey çeşmim yaşı
Yâr yoluna akışın var

Güzel, senin hüsnün sebep
Olup gören eyler talep
Cennetten mi çıktın acep
Tavus gibi nakışın var

Güzellerin çok gencisin
Seyrânî'ye birincisin
Aşk ipine zevk incisin
Güzel delip takışın var


Aşık Seyrani
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/imza4.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
Mecnun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 681
Kayıt: 23 Ara 2007, 02:00

Mesaj gönderen Mecnun »

Eyvah Fukaranın Beli Büküldü

Eyvah fukaranın beli büküldü
Medet ticaretin gücüne kaldık
Eyiler alemden göçtü çekildi
Bizler zamanenin piçine kaldık

Rüşvet ile yarar hakim hücceti
Hüccet ile alır kadı rüşveti
Halk bilmiyor dini şer'i sünneti
Bozuldu sikkenin tuncuna kaldık

Sene bin iki yüz altmış beş tamam
Okunur ezanlar boş bekler imam
Seyrani bu nutkun sonu vesselam
İnanın dünyanın ucuna kaldık


Seyrani
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/imza4.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

Resim
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
Mecnun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 681
Kayıt: 23 Ara 2007, 02:00

Mesaj gönderen Mecnun »

Resim
Güzel kardeşim MİNA ''GÖNÜL HAFİFE '' alınmaz diyorsunuz.
ne güzel bir paylaşım sağ olunuz var olunuz.
MECNUNsa Kıyamaz SEVdiğine!
Razı olur SEVDAsından!


Gönül Serden Geçer Yardan Geçemez

Gönül serden geçer yardan geçemez
Bağlanmış ikrara kavi özlüyüm
Her sözüm dinleyen özüm seçemez
Sırat köprüsünden ince sözlüyüm

Benim sözüm çürük değil sağ gibi
Çürük sözler erir akar yağ gibi
Üzerinden kervan geçer dağ gibi
Yokuşluyum sanma beni düzlüyüm

Yolcu ateş yanmak ile yol yanmaz
Erenlerin dokuduğu çul yanmaz
Cehennemde günah yanar kul yanmaz
Ben günahtan sürmelenmiş gözlüyüm

Seyrani aradım onu her yerde
Aşk-ı hakikatle düştüm bu derde
Tuttum günahımdan yüzüme perde
Rabbim divanında kara yüzlüyüm


AŞIK Seyrani

[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/imza4.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
Mecnun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 681
Kayıt: 23 Ara 2007, 02:00

Mesaj gönderen Mecnun »

Hak Yolunda Gidenlerin


Hak yolunda gidenlerin
Asa olsam ellerine
Er pir vasfın edenlerin
Kurban olsam dillerine

Torunuyuz bir dedenin
Tohumuyuz bir bedenin
Münkir ile cenk edenin
Silah olsam ellerine

Bir üstada olsam çırak
Bir olurdu yakın ırak
Kemiğimi yapsam tarak
Yar saçının tellerine

Vücudumu kavursalar
Yönüm yare çevirseler
Harman edip savursalar
Muhabbetin yellerine

Vakit kalmadı durmağın
Kaldır Seyrani parmağın
Deryaya akan ırmağın
Katre olsam sellerine


Aşık Seyrani
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/imza4.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
Mecnun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 681
Kayıt: 23 Ara 2007, 02:00

Mesaj gönderen Mecnun »

Hüsne Mağrur Olma Ey Mihri Mâhım

Hüsne mağrur olma ey mihri mâhım
Niceler yokuştan inişten geçti
Kâr etmedi sana feryâd ü ahım
Tîr-i âhım kûh-ı Keşiş'ten geçti

Seni bî-mürüvvet, seni bî-vefâ
Kim kime etmiştir ettiğin bana
Şimdi de yâr olmak istersin amma
N'ideyim sevdiğim iş işten geçti

Benden sana izin ey gözü âfet
Var kimi istersen eyle muhabbet
Şimdengeru sen sağ ben de selâmet
Seyrânî bu alış verişten geçti.



AŞIK Seyrani
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/imza4.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
Mecnun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 681
Kayıt: 23 Ara 2007, 02:00

Mesaj gönderen Mecnun »

Kahpe Felek Benim Nerde

Kahpe felek benim nerde
Kara bahtım ak eyledi
Pervaneler gibi nârde
Vücudumu yak eyledi

Bir yâr bana dolap kurdu
Hicabımdan dilim durdu
Fincan gibi yere vurdu
Göğsüm' iki şak eyledi

Sikke olmaz bu turada
Ermedim ben hiç murada
Âşık Seyrânî burada
Ne söylerse hak eyledi


AŞIK Seyrani
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/imza4.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
Mecnun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 681
Kayıt: 23 Ara 2007, 02:00

Mesaj gönderen Mecnun »

Mahkeme Meclisi İcat Olduğu

Mahkeme meclisi icat olduğu
Çeşme-i rüşvetin akmaklığından
Kaza bela ile alem dolduğu
Kazların kadıya uçmaklığından

Selefin rüşvetle hüccet yazması
Halefin anlayıp hükmün bozması
Yıkılan binanın birden tozması
Asıl sermayenin topraklığından

Asıl sermaye-i niyabetleri
Emval-i eytamdır ticaretleri
Davet-i rüşvete icabetleri
Sıdk ile gönlünün alçaklığından

Bülbülün aşkıdır dalda öttüğü
Çobanın südedir koyun güttüğü
Toprağın Habil'i kabul ettiği
Şüphesiz yüzünün yumşaklığından

Dünyadan ahrete gidip gelmemek
Olmasa iktiza eder ölmemek
Balık baştan kokar bunu bilmemek
Seyrani gafilin ahmaklığından


AŞIK Seyrani
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/imza4.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
Mecnun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 681
Kayıt: 23 Ara 2007, 02:00

Mesaj gönderen Mecnun »

Muhabbet Küpünün Olsam Şarabı

Muhabbet küpünün olsam şarabı
Yar beni doldurup içer mi bilmem
Mamur olmak için gönül harabı
Bir mimar eline geçer mi bilmem

Aşıkın olmaz mı çile çekmezi
Çilenin olmaz mı boyun bükmezi
Helal süde katan haram pekmezi
Seçmek murad etse seçer mi bilmem

Bübüle gül yarar deveye diken
Çiledir aşıkın boynunu büken
Tarlasına haram tohumu eken
Helal mahsulünü biçer mi bilmem

Kimi mevtasına kefen biçmiyor
Kimi helal rızık yiyip içmiyor
Yavrusundan köpek bile geçmiyor
Hak Seyrani'sinden geçer mi bilmem



Aşık Seyrani
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/imza4.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
Mecnun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 681
Kayıt: 23 Ara 2007, 02:00

Mesaj gönderen Mecnun »

Ne Hikmettir, Şu Dünyada

Ne hikmettir, şu dünyaya
Gelen ağlar giden ağlar
Soralım yoksula, baya
Aslı nedir neden ağlar

Ömrümün defterin dürdüm
Hâkipâye yüzüm sürdüm
Bir acayip kale gördüm
Burç ve baru, beden ağlar

Bir deveci yider deve
Yularından seve seve
Birbirinden ive ive
Deve ağlar, yiden ağlar

Seyrânî'ye acap n'olmuş
Deruni dert ile dolmuş
Kimi etmiş kimi bulmuş
Bulan ağlar, eden ağlar



Aşık Seyrani
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/imza4.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1111
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

ÂŞIK SEYRANÎ

Türk Halk Edebiyatı'nın zirve isimlerinden biri olan Develi'li (Everek'li) Seyrani'nin doğum tarihi kesin değildir. 1800 veya 1807 yılında doğduğuna dair kayıtlar vardır.
Bugün Kayseri ilinin en büyük ilçesi olan, o yıllarda Everek adıyla bilinen Develi'de doğmuştur.
Asıl adı Mehmet'tir.
Babası fakir bir mahalle camii imamı olan Hoca Cafer Efendi'dir.
Çocukluğu ekonomik güçlüklerle geçmesine rağmen babasının sayesinde medrese eğitimi almaktan geri kalmamıştır.
Seyrani'nin hayatı ile ilgili kesin bilgiler mevcut olmadığından halk kendisi için bazı menkıbeler yayarak bu eksikliği gidermeye çalışmıştır.
Seyrani'nin ününü duyan çevre vilayet ve kaza âşıkları sık sık Develi'ye gelerek onunla atışırlar. Seyrani ustalığını konuşturarak onları pes ettirir.
Ama artık ona Develi dar gelmeye başlamıştır, İstanbul'a gitmeyi arzular.
Seyrani, büyük bir ihtimalle Sultan Abdülmecit'in tahta geçtiği yıl olan 1839 yılında İstanbul'a gelir. O yıllarda İstanbul'da semai kahvelerine, saz söz meclislerine ilgi gösterilir, âşıklar birer bilge kişi olarak görülür, dinlenirdi.
Bu meclislerin tiryakileri, âşıkları yalnız bırakmaz, onları meclisten meclise, kahveden kahveye taşırlardı.
Saray'da devlet erkanının konaklarında, zenginlerin köşklerinde bir araya gelen âşıklar, birbiriyle tanışır, söyleşir, atışırlardı.
Bazı paşa ve beyler, şairleri himaye eder onlara rahat bir hayat sağlarlardı.
Böylesi bir zamanda İstanbul'a giden Seyrani, zamanın saz ve kalem şairleriyle tanışır, bilişir. Seyrani, İstanbul'a gelmişken yarım kalan medrese öğrenimini tamamlar.
Şu sözleriyle tanımlamıştır bu günlerini:


"Yedi yıl eğlendi, kaldı Seyrani
Bütün tahsil etti ilmi irfanı
Sendeyken her türlü mürüvvet kanı
Bulmadın derdime çare İstanbul"


Ancak Seyrani karakteri gereği, etrafında gördüğü yanlışlıklara, bu yanlışlıkları yapan Padişah da olsa görmezlikten gelemeyen ve şiirlerinde bu durumları ağır bir şekilde hicveden bir şairdir.
Bu yüzden hakkında soruşturma açılmış ve yakalanmamak için de Develi'li bir dostunun yardımıyla Develi'ye kaçmak zorunda kalmıştır.
Bir süre burada kalan Seyrani daha sonra Halep'e gider.
Burada da tutunamayan Seyrani tekrar Develi'ye gelir.
Yaşadığı süre içerisinde Develi onun kıymetini pek anlayamamıştır.
Yakalandığı sinir hastalığından dolayı ona "Deli Seyrani" denmiş, son yıllarını Develi'de yoksulluk içinde geçirmiştir.
Yoksulluğunu, çektiği acıları, dik kafalı bir ozan oluşuna bağlamak pek yanlış olmaz.
Seyrani devrindeki gelişmeleri yakından takip etmiş, yanlışlıkları eleştirmiş, şiirlerinde kendisinden önceki ozanların alışılmış konu sınırlarının dışına çıkmıştır.
Olaylara genellikle eleştirel gözle bakmış ve halkın sesi olmaya özen göstermiştir.
Şiirleri hem ele aldığı konu bakımından hem de kafiye yapısı bakımından çeşitli ve zengindir.
Şiirlerinde daha önce kimsede rastlanmayan kafiye yapılarına yer vermiştir.
Şiirlerinde bazen bir tarikat ehli, bazen siyasi bir eleştirmen, bazen de koyu bir âşık olur.
Bu da Seyrani'nin içten, dindar, duygulu ve duyarlı bir kişi olduğunu gösterir.
Seyrani, 19. yüzyıl halk edebiyatımızın şüphesiz en değerli örneklerinden birisi olarak diğer halk ozanlarını da etkilemeyi başarmıştır.
Kendisi hakkında yapılan araştırma ve incelemeler son yıllarda çoğalmıştır.
Eserlerinden bazıları bestelenerek icra edilmiştir.


Her güzelin kahrı çekilmez imiş

Bülbül daldan dala yapıyor sekiş
O sebepten gülle ediyor çekiş
Aşkın iğnesiyle dikilen dikiş
Kıyamete kadar sökülmez imiş

Sevdiğim değildin böylece ezel
Aşkının bağına düşürdün gazel
İbrişimden nazik saydığım güzel
Meğer pulat gibi bükülmez imiş

Seyrani'nin gözü gamla yaş imiş
Benim derdim her dertlere baş imiş
Ben bağrımı toprak sandım, taş imiş
Meğer taşa tohum ekilmez imiş..
Resim
Kullanıcı avatarı
akin
Üye
Üye
Mesajlar: 31
Kayıt: 11 Şub 2007, 02:00

Mesaj gönderen akin »

ÂŞIK SEYRANÎ

XIX. yüzyıl gizemci halk şiirinin büyük ustası, kuşkusuz, Seyrani'dir(1807-1866). Dahası, yergiciliği, taşlamacılığı, bir bakıma, gizemciliğini bastıran, haksızlığa, rüşvete, kıyıcılığa, toplumsal dengesizliklere, kaba sofuluğa, ahlaksızlığa karşı gözünü budaktan esirgemeden, korkmadan, çekinmeden savaşım veren, bu arada inancının gereklerini de bir yana itmeden, şiirsel yapıdan, söyleyişten uzaklaşmadan, etkin, kalıcı şiirlerini sazıyla halk içinde sôyleyen güçlü bir ozan Seyrani. Şiirlerinin çoğunun bugün de güncelliğini yitirmemiş olması, halk katında büyük saygınlık kazanması, Seyrani'nin gücünü belirlemesi bakımından ilginçtir.

Seyrani, Kayseri'nin şimdiki adı Develi olan Everek ilçesinde doğmuş, gene doğduğu yerde ölmüştür. Yoksul bir mahalle imamı olan Cafer Hocanın oğludur. Asıl adı Mehmet'tir. Bir saptamaya göre, 1807 yılında doğmuş, 1866 yılında ölmüştür. Ancak, bu tarihlerin doğruluğu üzerinde kuşkular da vardır. Medresede birkaç yıl okuduktan sonra ayrılmış, İstanbul'a gitmiştir. İstanbul'da yedi yıl kaldığı anlaşılıyor. İstanbul'da ''bilimsel ve kültürel öğrenim'' gördüğünü şiirlerinde söylüyor. Bir yandan da Alevi-Bektaşiliği seçmiş, tekkelere gitmiştir. Yergici, taşlamacı yanını acımasızca kullanmaktan çekinmemiştir. Anlaşılan odur ki Seyrani, doğasal olarak her türlü. yanlışlıklara karşı çıkmadan, olayları, kişileri yermeden edememektedir. Bu yüzden olacak İstanbul'da seçkinleri yerdiği için hakkında kovuşturma açılmış, o da bir dostunun yardımıyla İstanbul'dan kaçıp Develi'ye gelmiş, bir daha da İstanbul'a gitmemiştir. Özellikle Orta Anadolu'da gezdiği anlaşılan Seyrani'nin ''Aşık Toplantıları''na katıldığı, düzenlenen türlü sazlı sözlü yarışmalarda hep önde gittiği anlaşılıyor.

Yaşamının sonuna doğru bir sinir hastalığına da tutulan Seyrani'ye son döneminde "Deli'' dendiği saptanıyor. Seyrani'nin yaşamı acılarla, yoksulluklarla geçmiştir. Yaşamı böyledir de Seyrani, bütün bunlara karşın yaşama sevincini hiçbir zaman yitirmemiştir. Direncini yitirmemiştir. Yoksulluğunu, çektiği acıları, dik kafalı bir ozan oluşuna bağlamak da, pek yanlış olmaz. Seyrani'nin yaşadığı dönemde ülkede de birtakım değişiklikler, yenilikler başlamıştır. Çağdaş okullar açılmaya,yeni mahkemeler kurulmaya başlamış, Ülkeye telgraf gelmiş çeşitli yenileşme çabaları gözlenir olmuştur. Bütün bunları Seyrani'nin yakından izlediğini, halkın üzerindeki etkileri gözlediğini, şiirlerinden, çıkarma olanakları vardır. Bu bakımdan Seyrani, kendisinden önceki Ozanlar gibi alışılmış konu sınırlarını aşan, çağdaş olayların, oluşumların içine girmeye çalışan, bunları eleştirel gözle değerlendirmeye yönelen bir ozan olarak özellikle dikkati çekmektedir. Seyrani'nin bu yergici, taşlamacı tavrının yanı sıra içtenlikli, duyarlılıklı bir yanı olduğu da görülüyor.

Herhalde Seyrani, çağının da tüm halk şiirimizin de üzerinde önemle durulması gereken en güçlü, en ilginç ozanlarından biridir. Güncelliğini yitirmeme başarısını göstererek, diliyle, deyişiyle, konusuyla, deme ustalığıyla güçlü, saygın bir ozan Seyrani.


Aşkın Çilesi

Ben bu askin çilesini
Yanar çektim, tüter çektim
Yedim gonca sillesini
Bülbül gibi öter çektim

Dizgin etsem gönül atin
Geçer gögün yedi katin
Yalan dünya maslahatin
Kah bitmez, kah biter çektim

SEYRANI, bilmem mert midir
Yoksa cana cömert midir
Eyyub'un derdi dert midir
Ben ondan besbeter çektim
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/akincm.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
Mecnun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 681
Kayıt: 23 Ara 2007, 02:00

Mesaj gönderen Mecnun »

nur-umim ve akin kardeşim güzel katkılarınız için çok teşekür ederim.


Pintinin Dik Kulaklısı

Pintinin dik kulaklısı
Boynu yoğun eşek olur
Pek mülayim yolaklısı
Sanma tunçtan gevşek olur

Yolda koşar ive ive
Çarığını geve geve
Top vaktinde olur deve
Yük vaktinde köşek olur

Dök Seyrani gözden yaşı
Sağlıktır her işin başı
Merdin eşiğinin taşı
Kuş tüyünden döşek olur


Aşık Seyrani
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/imza4.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
Mecnun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 681
Kayıt: 23 Ara 2007, 02:00

Mesaj gönderen Mecnun »

Sene Bin İki Yüz Altmış Sekizde

Sene bin iki yüz altmış sekizde
Alamet dumanı çöktü çökecek
Dikilecek kudret kalmadı dizde
Ecel belimizi büktü bükecek

Bitmez oldu harmanların eyisi
Hurma tadı verir erik kayısı
Sadrazam etsen eğer seyisi
Ölmüş eşek arar nalın sökecek

Hiç çoban koyunu güder mi dağda
Olmasa gözleri süt yoğurt yağda
Meyvası bitmedik ağacı bağda
Sökerler Seyrani daldan kökecek


Aşık Seyrani
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/imza4.gif[/img]
Cevapla

“►Aşıklar◄” sayfasına dön