KâR ZoR da, ya.. NâR/NûR ye-..mek İÇİn kulihvani

KULİHVANİ'mİZin SÖZ mü? KÖZ mü? leri!
Cevapla
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

KâR ZoR da, ya.. NâR/NûR ye-..mek İÇİn kulihvani

Mesaj gönderen nur-ye »

Kul İhvÂNi Hocamızın sazsız SÖZü!
GÖNÜL gÖZünün GÖRdüğü ÖZün KÖZü!

Resim
*** ''KâR ZoR da, ya.. NâR/NûR ye-..mek İÇİn!..''
12:10/14.8.2015/tel
Resim

Nur-İYyE!?Resim

KÂBımızda şimdi penceresiz dÖRT duvarınızdayız.
SIĞINağımız OL-ÂN ; ''EVVELim O, ÂHİRim O, ZÂHİRim O, ve BATINım O!'' (Hadîd 57/3)
Daha öncede ifâde edilmişti yinelensin;
bir ZAMAN, bir YERde, bir HÂLde Zülf-ü YÂRine dOKUnmak istemişti de DİLsiz/DUDAKsız BİR ÂN YAŞAnmıştı ;
''NUR YEmek mi istersin? Yoksa NÂR mı YEmek istersin?'' Diye bir soru sorulmuştu.
''NUR yemek isterim, niye NÂR yiyeyim ki!'' diye cevap verilmişti .
''O HÂLde NUR-ye!'' denmişti..

O zamanlar Ne- Niye- Neden- Niçin-nasıllarını BİLemeyeceği kendince İSMleri analiz etmeyi pek SEVerdi . Uzun yolculuklara çıkildığında araçların plakalarındaki harfleri yorumlayıp, uzun yolda uyanık kalmak için oyun oynarlardı. Dünya oyun ve eğlence yeriydi ya. O zamanlar bunu oyun sanılırdı.
ANAlİZ ettiğinde şimdi Ânlıyabiliniyor ki o zamanlarda zamanı geçirmek ve uyanık kalmak için oynanan oyundaki ince nüanslardı.
ANAlitik kaynaşmalar ve kaynaştırmalar bir SEBEBebe bağlıyMıŞş!.
analitik: Çözümsel, çözümlemeli, tahlilî

Zikr-i Dâim, Fikr-i Dâim, Şükr-ü Dâim ve Sabr-ı Dâim!.

Kendinden kendine kendince 29 yaşında sorduğu, ve de 45 yaşına kadarda anlıyamadığı “ALLAH'ı ZİKRetmek” neydi ki?

اتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلَاةَ إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ
Resim---''Utlu mâ ûhıye ileyke minel kitâbi ve ekımıs salâte, innes salâte tenhâ anil fahşâi vel munker(munkeri), ve le zikrullâhi ekber(ekberu), vallâhu ya’lemu mâ tasneûn(tasneûne).: Sana kitabtan vahyolunanı oku, namaz kıl. Muhakkak ki namaz, hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah'ı zikretmek ise muhakkak ki en büyüktür. Ve Allah; yaptıklarınızı bilir.'' (ANKEBÛT Suresi 29/45)


Nasıl kilitlerdi insÂN, kendini AKL çukuruna
ALLAH celle celalihuyu ZİKRetmiyor muydu.
İlim İrade-İdrak ve İŞTİRAK
İlim –>ilmi kıt,
İrade-> iradesi ise zayıf, sıska
İdrak->idrakı ise kapalıydı ZANnnınca!
ve İştirak->?! İçin İse ANAHtar lazımdı, AÇ putonuna BASmak için!
MERKEZe Her an seBBaha yapan;

يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
Resim---''YUSEBBİHU lillâhi mâ fî's-semâvâti ve mâ fî'l-ardı'l-meliki'l-kuddûsi'l-azîzi'l-hakîm(hakîmi) : Göklerde ne var, yerde ne varsa (HEPSİ) O mülk-ü melekûtun eşsiz hükümrânı, noksanı mûcib herşeyden pâk ve münezzeh, gâlib-i mutlak, yegâne hüküm ve hikmet sâhibi ALLÂHI TESBÎH (VE TENZÎH) ETMEKDEDİR.(Cuma 62/1)

ÂLEM/ÂDEM Zikr-i DÂİMdeyse,
ANlıyaBİLmek için;
ÂLEM->Eşyâ, Esmâ, Sıfat ve ZAT
ÂDEM-> Eşyâ, Olay, Zaman ve ZANn
HABİBULLAH Hamamına giriş BİLeti gerekli. ne için? tabiki temizlenmek için
Ve temizlenip; İLe, BiLe, BİZ ve BİR et-tırnak olup;
Dabbe ->HaBBe; bütün incir ağaçlarının tümünü görebilmek, toplu iğne başı kadar olan bir çekirdeğin içine dürüp-dürüp sokup “Bütün incirlerin hakikatı bu çekirdekMiŞş” meğer diyebilmek!

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allahümme erine’l- eşyae kemâhiye: Allah’ım, bana eşyânın hakikatini göster” buyurdu.
(Fareddin Razî Tefsirü’l- Kebir, TâHâ Sûresi)

ALLAHÜ ZÜ'L-CELÂL, Kur'ÂN-ı Kerîm'de;

سَنُرِيهِمْ آيَاتِنَا فِي الْآفَاقِ وَفِي أَنفُسِهِمْ حَتَّى يَتَبَيَّنَ لَهُمْ أَنَّهُ الْحَقُّ أَوَلَمْ يَكْفِ بِرَبِّكَ أَنَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ
Resim---Se nurîhim âyâtinâ fî’l- âfâkı ve fî enfusihim hattâ yetebeyyene lehum ennehu’ hakk (hakku), e ve lem yekfi bi rabbike ennehu alâ kulli şey’in şehîd (şehîdun).: Âyetlerimizi afâkta (ruhumuzun baş gözüyle) ve enfüste (nefsimizin kalb gözüyle) onlara göstereceğiz. O’nun hak olduğu onlara tebeyyün etsin (açıkça belli olsun) diye. Rabbinin herşeye şahit olması kâfi değil mi?”-"İnsanlara âfâk (ufuklar) ve enfüslerinde (nefslerinde) âyetlerimizi göstereceğiz ki onun (Kur'ân'ın) gerçek olduğu, onlara iyice belli olsun. RABB'inin her şeye şâhid olması yetmez mi?" (Fussilet 41/53)

Âfâk : ufuklar, muhit, arzdan Arşa, dış âlem, kâinât.
Enfüs : nefsler, merkez, bedenden-akdes'e iç âlem, insân.


MuhaMMedî MeLÂMet Teknik tasavvufu için fikir jimlastikleri
Fikr-i DÂİM’in Geliştirilmesi içinMiŞş.!
Zikr-i Daim, Fikr-i DÂİM, Şükr-ü DÂİM ve Sabr-ı DÂİM!

Bu gece uykuyu bir güzelce MIŞılMIŞıl uyut vede SESizce yanından kalk!
Elini elinin üstüne bağlayıp Huzura dur! kendince ve de tabiki GÖNLünce!
Bismillah PîRimin HİMMetiyle!” deyip yazmaya AZM et.

Aman Yâ RaBBî!
BİRR El-EMÂN Yâ RaBBî!.

Resûlullah SALLallahu aleyi ve SELLem efendimizden akar ÇEŞMEsinden akan içilir İnşâALLAH!.

Resim

AKLının saçları Esen rüziGÂRda uzun ZAM-ÂNdır uçuşup duruyordu.
SEV-İYyede ki “İYye!” ekine takılmıştı..
Her bir tel bir diğerine takılıyor BİRleşiyorlardı.
İYyE!” eki bir toka gibi uçuşan AKIL saçlarını tELLerini toplamak ister gibiydi.
Acaba “İYyE!” eki mi? ona tAKILMıŞŞtı!
Yoksa “beni’’nin izafî eğreti benliği mi? “İYyE!”lik ekine tAKtırılMıŞŞtı! Nedersiniz?.
Gözlerinin perdesi aralandı sanki, sığamadı geceye! Hayretler içinde kaldı. Ne kadarrrr kör!.
ÖZü ise El-EMÂN’dan yardım diliyordu körlüğüne!.

İYElik: en yalın haliyle “ben” liktir. Temel türkçede “İS” Is-sın-aklın anlayabildiği mâlikiyyet sınırında “ben”.. onun için İSsız: ıssız sahibsiz-metruk demektir.

Açmazlar çoğaldıkça korkunç acılar içindeydi. Azılı bir diş sancısı gibi sanki fikir ızdırapları çekiyordu.
Ömür denilen örümcek ağlarını örmekteydi
AKLının İNANması için yaptığı çalışmalar kıyıya vurMuŞştu.

Ben” kendine kendince hep önlemler aldı
Ben” kendine kendince yasaklar koydu .
Ben” hep kendine kendince engeler koydu.

Not: Türkçede üçü tekil ve üçü çoğul olmak üzere toplam altı tane kişi zamiri vardır: ben, sen, o (tekil); biz, siz, onlar (çoğul). Adlara getirilen iyelik ekleri, bu altı kişi zamirinden herhangi birine aid olma anlamı kazandırır.
Aid-Aidiyyet: Geri gelen, dönen. Râci. Dâir. Bir kimse veya bir şeyle ilgili olan..


Tekil->İyem- iyen-iyesi
Çoğul->İyemiz-iyeniz-iyeleri


قَالَتِ الْأَعْرَابُ آمَنَّا ۖ قُلْ لَمْ تُؤْمِنُوا وَلَٰكِنْ قُولُوا أَسْلَمْنَا وَلَمَّا يَدْخُلِ الْإِيمَانُ فِي قُلُوبِكُمْ ۖ وَإِنْ تُطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ لَا يَلِتْكُمْ مِنْ أَعْمَالِكُمْ شَيْئًا ۚ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ
Resim---''Kâleti-l-a’râbu âmennâ(s) kul lem tu/minû ve lâkin kûlû eslemnâ velemmâ yedḣuli-l-îmânu fî kulûbikum(s) ve-in tutî’û(A)llâhe verasûlehu lâ yelitkum min a’mâlikum şey-â(en)(c) inna(A)llâhe ġafûrun rahîm(un).: Bedevîler, 'İman ettik' dediler. De ki: "Siz iman etmediniz; ancak 'İslam (müslüman veya teslim) olduk deyin. İman henüz kalblerinize girmiş değildir. Eğer Allah'a ve Resûlü'ne itaat ederseniz, O, sizin amellerinizden hiç bir şeyi eksiltmez. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.’’ Hucurât 49/ 14

Beden, Nefis, KALB ve RÛH!
Bu geceye kadar göremediği “ İYyE!” eki nurİYyE de durup duruyordu dupduru.
Arapça kelimelerin sonuna gelen nisbet eki “î”nin dişilik şekli: Habibîyye, Ahmedîyye, Mahmudîyye Muhammedîyye, Muhteşem, Muazzam, Mubârek ve Mukaddes dörtlü!

''Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin;
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebiyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasûlike (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ummîyyi (Habîbîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve sahbihi ve ummetihi... ''

NOT : “iyelik” sözcüğünün anlamı, günlük yaşamda kullanmadığımız için çabuk unutulur. İyelik eklerini öğrenmek için ya da akılda tutabilmek için öncelikle bu sözcüğün anlamını iyice öğrenmeliyiz. Şunu anlatmaya çalışıyorum: “iyelik” sözcüğünü gördüğümüzde, zihnimizde hemen “aidlik” ve “sahiplik” sözcükleri canlanmalıdır.
İyelik; aidlik=sahiplik
Arapça “–iyye “eki getirilerek

*iyye Arapça aidlik eki arapçada dişillik bir kaç yolla sağlanır bunlardan biri de "iyye" evet "iye" değil "iyye" ekidir.

*Ad soylu sözcüklere gelerek varlığın kime ya da neye aid olduğunu belirten eklerdir.
“iye” sözcüğünün anlamı “aidlik, sahiplik”tir. “iye”, “aid” ve “sahip” sözcükleri eş anlamlıdır.


Şu üç cümle aynı anlamı ifade edmekte:
Bu çantanın iyesi kim?
Bu çantanın sahibi kim?
Bu çanta kime aid?.

Öyleyse; Bu BEDENin “İYyE!”si KİM? ve KİMe aid!
Bu BEDENde ki NEFSin “İYyE!” si KİM? ve KİMe aid!
Bu NEFS de ki KALBin “İYyE!” si KİM? ve KİMe aid!
Bu KALB deki RÛHun “İYyE!” si KİM? ve KİMe aid!
AKLımızın İNANması hep tehlikeye girmekte neden?

Ali keramullah veche sözü: ''İlim bir nokta idi onu câhiller çoğalttı!.''

Açmazlar çoğaldıkça ve pek çok İLM AKLımızın önüne serildiğinden İRADE ve İDRAKta korkunç acılar çekiliyor. Kuru kafaya toprak dolmadan ''NE-NEDEN- NİYE- NİÇİN-NASIL''ları çözmeye çalışmak gerekmekte. MADDE-ŞERÎATde yaşandığı için MANÂ-HAKÎKAT hayal ZANnediliyor, ŞERİAT, TARİKAT, MARİFET ve HAKİKAT olan MuhaMMedî MeLÂmet TEKnik Tasavvufun 4’lü TEVHÎD sistemini SEV-İyyElenmediği için çok büyük acılar çekiliyor. SEV“İYyE!” leyemediği için DIŞarda ki “İYyE!” “ Lâ ilâhe”sini, İÇerde ki “İYyE!” “İLLÂ ALLAH”ını diyemiyor.

AKILlarımızın inanması NE?
AKILlarımızın inanması tehlikeye girmekte NİYE?
AKILlarımızın inanması tehlikeye girmekte NEDEN?.
AKILlarımızın inanması tehlikeye girmekte NİÇİN?
AKILlarımızın inanması tehlikeye girmekte NASIL?.

Madde ve Manâ eril ve dişil
Nur kelimesine eklenen “İYye!” eki ismin dişil HALiyse.
O zaman AKLa şu soru gelebilir mi?
Nur tekil-eril-erkek
Nur “İYye!” eki aldığında çoğul-dişil-kadın
İYye!” eki görüldüğünde, zihinde hemen “aid” ve “sahip” kelimeleri gelmeli demekki.

İYye -> aid -> sahip
Kime sahib! kime sahib değildi
5n 1k ne-niye-neden-niçin-nasıl kim!
7n 1k ne-niye-neden-niçin-nasıl-nerden-nereye

Kim kime sabip!
İNCİRden ->çekirdeğe (TOHUM)
Çekirdekten (TOHUM) ->İNCİRe
Ne ilginçtir ki çiçeksiz bir meyvedir.
Yaprakları yeşermeye başlarken birkaç tane erkek incir çıkar ve o incir kururken sinek oluşturur, yeni çıkan yenecek inciri döller!

Kim kime sahip değil? Ki şu ÂLEMde ve de ÂDEMde!.

Sahabe: Karşılıklı sahib çıkış MuhaMMedî BİZ BİR-İZliğimizdir..

مَا ضَلَّ صَاحِبُكُمْ وَمَا غَوَى
Resim---"Mâ dalle sâhıbukum ve mâ gavâ.: Sahibiniz (Muhammed) dalâlete düşmedi-sapmadı ve bâtıla inanmadı-azmadı.” (Necm 53/2)

ResimİnkÂRdan ->İKRÂRa

Sahabelik aynı asır ve günlerde birlikte yaşamak görüşmektir. Ancak ALLAHu Zü’L- CeLÂL’e İmân ediş, tâbi oluş ve itâat edişte BİZ BİR-İZ TEK-BİRliği mutlak şartıdır..
Bundandır ki, Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'in amcası Ebu Talib, Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem''i büyüttüğü halde risâletini kabul etmediğinden sahabesi olamamış, bunun yanında Vahşi radiyallahu anhu, Hamza radiyallahu anhu şehid ettiği hâlde tevbe edip İslam ve sahabe olmuştur..


ResimResim''Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin;
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebiyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasûlike (Ahmedîyyeti) ve
Nebiyyi’l-Ummiyyi (Habîbîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve sahbihi ve ummetihi... ''Resim


Resim---ResûLLulah SALLaLLahu aLeyhi ve SELLem:
''Kim ki benim üzerime Cuma günü 80 defa Salâvât getirirse ALLAH onun 80 yıllık günâhını bağışlar.''
Ashabı Güzin soruyor: "Yâ Resûlullah! Bu nasıl bir salâvâttır? Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
''Allahümme salli âlâ Muhammed'in abdike ve nebîyyike ve resûlike ve’n- nebîyyü'l-ümmiyyi"” salâvâtını (bir oturuşta 80 kere) okur.''” buyurmuştur.
(Hâkim-i Tirmizî-Nevâdirü'l- Usûl)



MuhaMMedî MuhaBBetLerimİZLe!.

NurİYye!


ResimHcrmd ssszc

04:40/28.5.2018/RMZN /13
Resim
Cevapla

“►SÖZ mü? KÖZ mü? lerinden!◄” sayfasına dön