Tâbiînin büyüklerindendir HASAN-I BASRÎ (K.S.)

Alt Forumda kotegarize edilmeyen diğer Hakk Dostları.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Metin1
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 9
Kayıt: 22 Nis 2011, 07:39

Tâbiînin büyüklerindendir HASAN-I BASRÎ (K.S.)

Mesaj gönderen Metin1 »

HASAN-I BASRÎ
Kaddesallahu sırrahu

Tâbiînin büyüklerindendir. Zâhid, muhaddis, fakîh ve müfessirdir
"Sonsuz olan Cennet, dünyada yapılan birkaç günlük amelin değil, halis bir niyetle yapılanların karşılığıdır."

"Dışın içe, kalbin dile uygun olması lâzımdır. Böyle olmamak nifaktandır."

"İnsan dünyadan üç şeye hasretle gider: Topladığına doymaz. Umduğuna kavuşamaz. Önündeki âhiret yolculuğu için, iyi azık temin etmez."

"Dünyanın senden sonra nasıl olduğunu görmek istersen, senden evvel ölenlerden sonra ne olduğuna bak!"

"Başkalarından sana söz getiren, senden de ona götürür. Onunla sohbet edilmez, arkadaşlık yapılmaz."

"Âlimler, asırların ve devirlerin ışıklarıdır. Her âlim, zamanının insanlarını aydınlatan bir kandildir. Âlimler olmasa, insanlar karanlıkta kalır ve insanlığını kaybederler."

"Kul bütün ilimleri elde etse, kuru ağaç gibi oluncaya kadar ibadette bulunsa, fakat midesine giren şeyin haram olup olmadığına dikkat etmese, Allah Teâlâ onun hiçbir ibadetini kabul etmez. Dünyanın fâniliğini, nimetlerinin geçiciliğini ve ölümün mutlaka geleceğini unutmak, mümine yakışmaz."

"Dünya üç gün gibidir. Geçen gün, geçip gitmiştir artık. Geri döndüremezsin. Ondan ümit kesilmiştir. İkinci gün, içinde bulunduğun gündür. Bunu ganimet ve fırsat bil. Üçüncüsü ise, gelecek olan gün ki, sen ona ulaşır mısın belli değil. Belki de gelecek olan güne kavuşamadan ölürsün."

"Kalbin fesada uğraması, bozulması altı şeyden olur: Tövbe etmek ümidiyle günah işlemek, ilim öğrenip onunla amel etmemek, amel ettiklerinde de ihlâsı gözetmemek, Allah Teâlâ'nın verdiği nimetlere şükretmemek, Allah Teâlâ'nın taksim ettiği rızka razı olmamak, Ölüleri defnedip ibret almamak, öleceğini düşünmemek ve âhiret için azık hazırlamamak."

"Ey insan! İnsanların çokluğuna bakıp da aldanma! Çünkü sen yalnızsın, yalnız öleceksin, kabre yalnız gireceksin, yalnız kabirden kalkacaksın ve kendi hesabını vereceksin."
Bir gün Hasan Basrî'ye birisi gelip: "Filan kimse, seni çekiştirdi, gıybet etti." dedi. Buyurdu ki: "Sen o zâtın evine niçin gitmiştin." Adam: "Misafir olarak davet etmişti." dedi. "Sana ne ikram etti?" deyince: "Çeşitli yemekler ve meşrubat.." diye cevap verdi. Hasan Basrî Hazretleri: "Bu kadar yemekleri, içinde sakladın da, bir çift sözü saklayamayıp bana mı getirdin!" buyurdu. Daha sonra kendisinin aleyhinde konuşan kimseye, bir tabak taze hurma ile birlikte, özür dileyerek, şöyle haber gönderdi: "Duyduğuma göre sevaplarını, benim amel defterime geçirmişsin! İsterdim ki, karşılık vereyim! Kusura bakmayın! Bizim hediyemiz sizinki kadar çok olmadı."

"Mü'min, daima nefsinin hâkimidir. Onu Allah için inceler. Dünyada nefsini murakabe edenlerin hesabı, âhirette kolay olacaktır. Kendilerini murakabe ve muhasebe etmeyenlerin hesabı da zor olacaktır." dediği bilinmektedir.

Hasan-ı Basrî, hüzünlü olmayı kendine şiar edinen bir sûfi olarak temayüz etmiştir. Dünyadan kaçış, zâhidâne bir hayat, nefsinden hiçbir zaman emin olmama, işte bunların hepsi, onda hükmün kaynağını teşkil etmektedir.

Hasan-ı Basrî'de Allah aşkı (muhabbettullah) zirvededir. O'na göre Allah aşkı manevî hayatın en yüksek noktasıdır. Çünkü bu aşk, Allah'a doğru yükselişin meyvesidir.

Cennette Allah'ın zâtının ihatasız olarak görülebileceğini kabul eder. İyiliği emir kötülüğü nehyetmek kuralı, O'nun hareket noktasını oluşturmaktadır.

Hasan-ı Basrî Hazretleri tasavvuf yoluna girmeden önce inci ticareti ile meşgul oldu. Bu yüzden Hasan-ı Lü'lûî diye anıldı.

Basra Hâkimi olan Muhsin Ali'den ders alarak tasavvuf yoluna yöneldi. Tasavvuf yolunda kısa zamanda ilerleyip manevî derecelere yükseldi. Hiçbir zaman halktan bir şey kabul etmedi. Ancak hocası Muhsin Ali'nin izni ile vâz edip, talebelerini yetiştirdi.
İlim ve faziletlerinden istifade ettiği Ashâb-ı Kirâm ile kendi içinde bulunduğu nesli kıyas ederek: "Siz onları görseydiniz mecnûn (deli) zannederdiniz. Onlar sizin iyilerinizi görseler: 'Bunlar iyilik ve hayırdan nasipsiz kimselerdir.' kötülerinizi görseler: 'Bunlar da Müslüman mı?' derlerdi." buyurdu.

Dünyaya düşkün kimse, muradına kavuşamaz. Bir gün olsun rahat nefes alamaz. Her gün, ayrı bir düşünce, keder getirir. Derken dünyaya o kadar dalar, ömür biter de ecel bir gün onu yakalayıverir. Sonunda, azıksız âhiret yolculuğuna çıkmak zorunda kalır. İşte böyle duruma düşmekten sakın.

Basra'da Hasan-ı Basrî Hazretlerinin sohbetlerini dinleyen ve ondan istifade eden tasavvuf ehli arasında Râbiatü'l-Adviyye, Mâlik bin Dînâr, Habîb-i Acemî gibi zâtlar da vardır. Tasavvuf hakkında söylediği sözler, diğer evliyadan işitilmezdi.

Pek çok âlim ve velî yetiştirmiş olan Hasan-ı Basrî Hazretlerinin tasavvuftaki yolunu dört halîfesi devam ettirdi. Bu halifeleri, Mâlik bin Dînâr, Utbe-i Gulâm, Ebû Hâşim-i Mekkî ve yerine vekil bırakmış olduğu Habîb-i Acemî'dir. Hasan-ı Basrî'nin, Hz. Ali'den aldığı tasavvuftaki yoluna daha sonra Edhemiyye ve Çeşdiyye adları verilmiştir.


Hayatı ilim öğrenmek ve öğretmekle geçen Hasan-ı Basrî'nin yazdığı kıymetli eserleri şunlardır:

1. Tefsîru'l-Haseni'l-Basrî: Bu kitabı, bir bütün olarak zamanımıza kadar ulaşmamış, kaynak tefsir kitaplarında rivayetler hâlinde zikredilmiştir.
2. Kitâbü'l-Hasen İbn-i Ebi'l-Hasen fi'l-Aded: Kur'ân-ı Kerîm'in âyetlerinin adedi ile ilgilidir.
3. Risale fî Fadli Haremi Mekketi'l-Mükerremeti: Mekke'nin faziletine dairdir.
4. Risale Abdi'l-Melik ibni Mervan ilâ Hasen-i Basrî ve Cevâbihî aleyhâ: Halife Abdü'l-Melik'e yazılmış bir risaledir.
5. Risale Erbe'a ve Hamsîn Farîda: Elli dört farzı anlatan bir kitaptır.
6. Îmanda aranılacak elli fazîlet hakkında da bir risâlesi vardır.
7. İstiğfârâtü'l-Munkıze Mine'n-Nâr: Bu kitabın bir adı da Evrâd-ı Hıfziyye'dir. İstigfâr yani tövbe hakkındadır. Bunlardan başka eserlerinin de olduğu, kaynak kitaplarda bildirilmektedir.
Rabb'imiz şefaatlerine nâil eylesin!.


Yararlanılan Eserler:

1. İbn Sa'd, Tabakât, VII/I, 114.
2. Altıntaş, Hayrani, Tasavvuf Tarihi, Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi, 1986, s.61-65.
3. Feridüddin Attar, Tezkiretü'l Evliya, s. 29-32.
4. İslâm Âlimleri Ansiklopedisi
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Re: Tâbiînin büyüklerindendir HASAN-I BASRÎ (K.S.)

Mesaj gönderen MINA »

Bir sohbeti esnasında Hasan Basri Hazretleri kalbin bozulmasının nedenini altı nedene bağlar. Bunlar:

1. Tevbeyi terk etmek.

2. İlmi ile amel etmemek.

3. Amelinde ihlâsı gözetmemek

4. Allah'ın verdiği rızka şükretmemek.

5. Allah'ın verdiğine razı olmamak.

6. Ölümden hiçbir nasihat almama.



Hasan Basri Hazretleri duanın kabul edilmesi için ferde taalluk eden sıfatlar içinde şunları saymıştır:

1. Dünyaya karşı hırs beslemeyen, yanlarına oturduğun zaman Allah'ı hatırlatan ilim ehli insanlar ile beraber otur; çünkü onların sohbet-i cananına doyum olmaz.

2. Teheccüt namazı kılmak.

3. İslam dininin direği olan namazı vaktinde kılmak.

4. Helal rızık yemek.

5. Kuran'ı adabına göre okumak.



Hasan Basri Hazretleri anne babaya hak ettikleri şekilde davranılmasını etrafındakilere hep anlatmıştır. Hac esnasında gördüğü birisine o yükü sırtında niye taşıyorsun dediğinde adam; Ya imam sırtımda taşıdığım şahıs benim babamdır, Şam'dan sırtımda getirip ona yedi kere hac yaptırdım demiştir. Bunun üzerine imam bir kere kalbini kırsan bütün bunların sevabını kaybeder bir kez de gönlünü alsan hepsinin sevabını alabilirsin demiştir.

Ömrünü Allah'ın yolunu neşretmekle örgüleyen Hasan Basri Hazretleri vefatına yakın zamanda fasih konuşma hasletini kaybetti. İrtihal-i dar-ı bekaya etmeden önce biraz kendinden geçti ve daha sonra uyanınca "Beni cennet yurdunun güzelliklerinden uyandırdınız" dedi. Hasan Basri Hazretleri hicri 110'da (miladi 728) bir Cuma gecesi 80 yaşında bu dünyaya gözünü yumdu. Yüce Rabbimiz bizleri onlara layık halef eylesin o yüce kametin makamını cennet eylesin.
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Cevapla

“►Diğerleri k.s.◄” sayfasına dön