MELÂMÎ PİRİ ÖMER SIKKİN DEDE

Alt Forumda kotegarize edilmeyen diğer Hakk Dostları.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
israfil
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 202
Kayıt: 28 Kas 2009, 02:00

MELÂMÎ PİRİ ÖMER SIKKİN DEDE

Mesaj gönderen israfil »

Resim

MELÂMÎ PİRİ ÖMER SIKKİN DEDE

Hacı Bayrâmı Velînin vefatında yerine hulefâsından göynüklü Ak Şemseddin geçti. (Şeyh şemseddm Muhammed ibni Hamza; Bakınız! Şakayık tercem’esi; sa:; 240-247 Osmanlı Müellifleri.Cilt: 1. sa: 12-15)
Ak Şemseddin ile bıçakçı olduğundan dolâyi Sikkînî lakabile mülakkap bulunan Bursalı Ömer dedenin meşrepleri tamâmile birbirinin muhâlifi idi.
Ak Şemseddin, âdâp ve rusûmi şeriat ve tarikat ile mukayyed bir şeyhi zâhiddi. Ömer dedenin meşrebinde ise melâmet ve cezbe galipti.
Bundan dolâyı Hacı Bayramın zamanından beri aralarında «bir miktar bürudet vâki olmakla Hacı Bayram sultan emir Sikkinî ile Ak Şemseddininin mabeynlerini ateşten gayri bir şey temyiz etmez» dermiş (Semaratülfüat. Sa; 241).

Mahmudi kefevî « ketâip » ismindeki kitabında menkabevî bir hâdiseden bahsetmektedir:
Hacı Bayramın ihtizarı yaklaşınca kendisine kimi halef bırakacağı ve irşad makamına kimi tayin edeceği endişesi ile dervişler, nezdinde içtima ediyorlar.
Ak şemseddin şeyhin yanında oturuyor.
Emir Sikkinî de odanın kapısının yanında ayakta duruyor.
Hacı Bayram gözlerini açıp «emir; su getir» diyor.
Müridler hep sâdâttan olduğundan lâalettayin biri kalkıp bir maşrapa su getiriyor.
Şeyh, maşrapayı alıp suyu içmiyerek önündeki meyva tabağına döküyor.
Sonra yine su istiyor.
Müridlerden diğer biri su getiriyorsa da Hacı Bayram yine içmeyip tabağa döküyor.
Üçüncü defa olarak su isteyince Ak Şemseddin Emir Sikkinîye su getirmesini söyliyor.
Emir suyu getirince Hacı Bayram içerek bakiyyesini mumaileyhe verip: « “İç; emniyeti kübraya nâil olasın!” diyor.
Emir Sikkînî, artık suyu içiyor.
Bu, teslimi sirra işaret addedilmiştir.

Şârihi mesnevî Abdullah efendi, bu vak'aya semeratü’l- fuadında "Emir Sikkinî Bursada mütemekkin iken hacı Bayrâmı velînin intikallerine müteallik bazı işârât vaki olmakla ankaraya azimet eyleyip hikmeti huda Hacı Bayram hazretlerini muhtazar bulup mabeynlerinde nice işârât geçtikten sonra dari fenâdan dân bakaya... „ diye işaret ediyor.
(Semerutül fuat. Sa; 241)

La'lî zâde Abdülbakî ise sergüzeştinde vak'ayı zikrederken iki defa su getirenin Ak Şemseddin olduğunu ve Hacı Bayramm her iki defada da suyu içmeyip önündekin kiraz tabağına döktüğünü, üçüncü defasında Emir Sikkînînin getirdiği sudan içip bakıyyesini de Emire verdiğini yazıyor.
Hacı Bayramın vefatından sonra Ak Şemseddin Beypazarı’na gidip tavattuna niyet ediyorsa da sergüzeşte göre ahalisinin taassubundan dolayı oturamayıp Göynüğe geliyor.
Emir Sikkînî de esâsen şeyhinin vefatından sonra Göynükte tavattun etmişti.
Meşrepleri muhalif bulunan bu iki şeyhin bir beldede irşad makamlarıda bulunmaları tekrar bâdîi kılükâl oluyor.
Ketâip sahibi balâda nakletiğimiz hikâyeden sonra asıl menkabevî hadiseye şu suretle devamediyor:

Hacı bayramın vefatından sonra bütün müridler, şeyh Ak Şeşmeddine tâbi' ve meclisine mülazım olup ona biat ettiler.
Her kuşluk ve akşam vakitlerinde mesçitte oturup ihvanile zikrederdi.
Zikirden sonra birbirlerile musafaha ederler ve müridler, şeyhin elini öperlerdi.
Ömir Sikkînî mescidin bir köşesinde oturup halka-i zikre giremezdi.
Ak Şemseddin bundan münfail olup bir gün Emir Sikkinîye: "Halka-i zikrimize mülâzemetin lâzımdır, yoksa senden şeyhin tacını alırız» dedi.
Emir: «Mademki böyledir; yarınki cuma günü namazdan bizim eve gelin. Size hirka ve tacı teslim ederiz.» dedi.
Ertesi günü Emir, evinin avlusuna büyük bir ateş yaktırdı.
Namazdan sonra Ak Şemseddin ihvanile eve geldiler.
Kendisi sırtında hırka, başında taç olduğu hâlde ateşe girdi.
Bir müddet sonra ateşten çıkınca hırka ve tacın yandığı, fakat kendisine birşey olmadığı görüldü.
Bu zamandan itibaren kendsinin ve müridlerinin taç ve hirkası yoktur.
Bu tarika intisap edenler, oldukları kisve ve hey'eti tebdil etmezler.
Bu vak'a güynük ahalisi beyninde meşhurdur; biz de ahaliden işttik ve hikâye ettiğimiz hâdisenin mahalli vukuunu ve Emirin kabrini ziyaret ettik,
Sarı abdullah, semeratülfuadında bu vak'ayı bir teferrüç mahallinde olmuş gösteriyor.
La'lî zade merhum da vak'ayı Semeratül fuatta olduğu gibi nakledip «taç ve hırkayı narı aşk ve cezbede ihrak edip libâsı-avâm ihtiyâr etmekle badelvakia ol tarik müridleri aslında ne ğünâ libasta ise ol tarzı tagyir etmezler.
Fukarâyi melâmiye için libâsı mahsus yoktur” diyor.
Gerek sarı abdullah, gerek La'lî zâde, bu vak'adan sonra tarikin ikiye ayrıldığını ve badema ak Şemseddin ile Ömer Dedenin arasında bürudet kalmadığını ilâve ediyorlar.
Bu ateşe girmek mes'elesi, menkabelerde bir birine zıddolan şeyhlerin, büyük zevâtın hayatlarında hemen hemen Ketâibin hikâyesindeki ayniyeti hâiz olarak mevcuttur.
Hatta Bektâşî an'anesinde Sarı Saltık menkabesinde de vardır.
Yalnız bu menkabenin Ömer dedenin vefatından yarım asrı mütecaviz bir zamandan sonra ağızdan ağza mütedavil bir hâle gelmesi; dedenin oralardaki marufiyetile beraber zamanındaki nüfuzunun kuvvetini ve Ak Şamseddine muarız buluduğunun doğruluğunu isbat etmektedir.
Bursalı Ömer dede 880 tarihinde vefat edip göynükte umumî kabristana defnolunmuştur. Mamur ve mükemmel bir türbesi vardır.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/dairem.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
israfil
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 202
Kayıt: 28 Kas 2009, 02:00

Re: MELÂMÎ PİRİ ÖMER SIKKİN DEDE

Mesaj gönderen israfil »

Bıçakcı Ömer Dede Bayrami Melamiliğinin kurucusu ve sistemin ilk şeyhidir.
Melami Şeyhi Ömer Dede Göynük’te dünyaya gelmiştir.
Doğum tarihi kesin olarak bilinememektedir.
Kendisi bıçak yapımı ile uğraştığından Bıçakçı Ömer Dede olarak (Emir Sikkini) diye anılmıştır.
Ömer Dede Göynük’ten Bursa’ya gelerek Hamudiddin Aksarayi’den feyz almış manevî olgunluğunu Ankara’ya giderek Hacı Bayramı Veli Hazretlerinin ulu dergahında tamamlamıştır.
Şeyhi Hacı Bayram Veli’nin vefatından sonra tekrar Göynük’e yerleşmiştir.
Şeyhi Hacı Bayram Veli`nin vefatından sonra irşad makamına Akşemsettin Hazretleri geçmiş, bütün müridler ona tabi olmuşlardır.
Akşemseddin ile Ömer Dede arasındaki anlaşmazlık zuhur edip, ateş hadisesiyle kesin boyut kazanınca, Akşemsettin Melami Şeyhi Ömer Dede’nin işine karışmamıştır.
Ateş hadisesi bir Cuma günü namazdan sonra Akşemseddin Hz. bir zikir halkası kurar Bıçakcı Dede halkaya katılmayarak bir köşede sohbete başlar.
Bunun üzerine Akşemseddin Hz.: “Halkamıza katılmaz ise Hacı Bayram Hz. nin tacını ve hırkasını alırız!” der.
Ömer Sikkin Hz. bunun üzerine ortaya bir ateş yaktırarak: “keramet taçta hırkada ise biz yanarız bizde ise tac ile hırka yanar” diyerek ateşe girer.
Ömer Sikkin Hz. sapasağlam çıkar taç ile hırka yanar.
1475 yılında vefat ettiği rivayet edilmektedir.
Türbesi Göynük’tedir.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/dairem.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
o.z.a.n
Üye
Üye
Mesajlar: 48
Kayıt: 16 Oca 2012, 21:15

Ömer Sıkkin Hazretleri (Bıçakçı Ömer Dede)

Mesaj gönderen o.z.a.n »

Ömer Sıkkin Hazretleri (Bıçakçı Ömer Dede)

Doğum tarihi kesin olarak bilinememektedir.Kendisi bıçak yapımı ile uğraştığından ,Bıçakçı Ömer Dede olarak (Emir Sikkini) diye anılmıştır.Ömer Dede Göynük'ten Bursa'ya gelerek Hamudiddin Aksarayi' den feyz almış manevi olgunluğunu Ankara'ya giderek Hacı Bayramı Veli Hazretlerinin ulu dergahında tamamlamıştır. Şeyhi Hacı Bayram Veli 'nin vefatından sonra tekrar Göynük'e yerleşmiştir.Şeyhi Hacı Bayram Veli'nin vefatından sonra irşat makamına Akşemsettin Hazretleri geçmiş,bütün müritler ona tabi olmuşlardır.Akşemseddin ile Ömer Dede arasındaki anlaşmazlık zuhur edip,ateş hadisesiyle kesin boyut kazanınca,Akşemsettin Melami Şeyhi Ömer Dede'nin işine karışmamıştır.

Ateş hadisesi bir Cuma günü namazdan sonra Akşemseddin Hz. bir zikir halkası kurar Bıçakcı Dede halkaya katılmayarak bir köşede sohbete başlar.Bunun üzerine Akşemseddin Hz. halkamıza katılmaz ise Hacı Bayram Hz. nin tacını ve hırkasını alırız, der.Ömer Sikkin Hz. bunun üzerine ortaya bir ateş yaktırarak "keramet taçta hırkada ise biz yanarız, bizde ise tac ile hırka yanar" diyerek ateşe girer. Ömer Sikkin Hz. sapasağlam çıkar, taç ile hırka yanar. 1475 yılında vefat ettiği rivayet edilmektedir.
Türbesi Göynük'tedir.


Resim

Resim
"Kul.."
Cevapla

“►Diğerleri k.s.◄” sayfasına dön