YUSUF-İ HAKİKİ BABA (ks)

Yusuf-i Hakîkî Baba (k.s.) hazretlerinin hayatı ve eserleri.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1114
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

YUSUF-İ HAKİKİ BABA (ks)

Mesaj gönderen nur_umim »

YUSUF-İ HAKİKİ BABA (ks)

Yusuf-i Hakiki Baba, Şeyh Hâmid-üd-din Veli’nin oğludur.
Evliya Çelebi Yusuf-i Hakîkî’ nin türbesini ziyaret etmiştir.
Ziyaret ettikleri yerleri sayarken “Şeyh Hakîkî İbn-i Şeyh Hamidî” der.
Şeyh Hâmid-i Veli üstü açık kubbededir.
Çelebimiz Aksaray camilerini sayarken de “Şeyh Hamid Veli Camii kubbeli ve minareli” diyor.
Demek o vakit caminin minaresi varmış.

Yusuf-i Hakiki’ ye (Hazreti Baba Yusuf) da deniliyor.
Ankara’da Kadim Kayıtlar Arşivi’nde bulunan 881 H. 1476 M. tarihi Fatih İl yazıcı Defteri’nde aynen şunları okuyoruz:
“Vakf-ı Hankah-ı Melik Mahmud Der tesarrüf-i Halef-il meşayyih-i Hazret-i Baba Yusuf Der Nefs-i Aksera Mukarrer Berberat-i Sultanî mea Mülk.”

Bu kaydın üstünde bu vakfın yürürlükte kalmasının Fatih’çe kabul edildiğini göstermek için (mukarrer) yazılmıştır.

Fatih zamanında Melik Mahmut Hankahı’na Hazreti Baba Yusuf tasarruf ediyordu.
Demek ki Baba Yusuf 881 H. 1476 M. yıllarında sağ idi.
İkinci Beyazid’in bir fermanından öğrendiğimize göre Baba Yusuf’ un Şeyh Evhad-üd-din ve Şeyh Safi adlı iki oğlu vardı.
Şeyh Evhad-üd-din’in de Ekmel-üd-din, Hoca Şah Çelebi, Kasım Çelebi adlı üç oğlu ile ziynet ve Fatma adlı iki kızı vardı.

Hazreti Baba Yusuf Melik Mahmut Hankah’ına gelir olarak şunları vakfetmiştir:
1- Aksaray’a bağlı Danişmentlü Mezrası’ndan.
Bunun üçte biri mülk, gerisi vakıftır.
2- Kızılcaköy Argında yer.
3- Satın alıp vakfettiği bir yer. Bu yer Kerem Şah Bağı yanındadır.
4- Türbehâni vakfının yeri.
5- Keremşah Bağı ve üzümlüğünün yeri.
6- Aksaray’a bağlı Sahib Atâ’nın Dar-üz-ziyafe’sinden (Misafirhane) mülhak Kavak Mezrası.


ZİYARET YERLERİ

Evliya Çelebi’ nin kitabında saydığı Aksaray’daki ziyaret yerleri şunlardır :

Şeyh Hamîd Veli, Şeyh Kemal Sultan, Şeyh Pertevî Sultan, Kırkkızlar, Şeyh Necm-üd-din Kübra, Bedr-üd-din Sultan Veli, Himari Dede Sultan, Külhani Ali Dede, Şeyh Gaznevi Sultan, Şeyh Hakiki İbn-il-şeyh Hamid Veli, Şeyh Batak, Çelebilik Ziyareti, Hızırlık, Şeyh Hamza, Şeyh Hızır Efendi
.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1114
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur_umim »

YUSUF-İ HAKİKİ BABA (ks) (Sofi ve şair)

Şeyh Hamid Veli, Somuncu Baba, Ekmekçi Koca klişesi ile tarihe geçen ve Aksaray’da gömülü bulunan büyük bilgin, sofi ve erginin oğludur.
Bütün arşiv vesikalarında, tarihi kaynaklarda, vakfiye, berat ve hüccetlerde Baba Yusuf, Yusuf-i Hakiki Baba, Baba Yusuf-i Hakiki, Güzel Baba şeklinde geçer.
Fatih Aksaray’ı Osmanlı sınırları içine kattıktan sonra 881 H. 1476-1477 M. yılında Karaman Eyâleti içinde bulunan Aksaray Vilâyeti’nin vakıflarını tesbit ettirdiği defterde evvelâ Karamanoğlu Mehmet Bey’in camii yazılmış, ikinci sırada Baba Yusuf’ un tasarrufunda bulunan Danişmenli’lerden Yağıbasan’ın oğlu Melik Mahmut Hankahı yer almıştır.
Burada aynen şöyle söylenir :
“Vakf-ı hankah-ı Mahmud der tesarruf-i halef-ül-meşayih Hazret-i Baba Yusuf der. Aksera mukarrer biberat-ı Sultan men mülk”
Bunun üstüne de vakfın ve mülkün yürürlükte kalacağı anlamına (mukarrer) yazılmıştır.
Defterde Baba Yusuf (Hazret) gibi hürmet ifade eden bir kelime ile anılmıştır.
Melik Mahmut Gâzi’nin Selçuklular’ın Aksaray Valisi iken burada yaptırdığı sosyal yardım, irfan ve ibadet müesseseleri arasında bir hankah var idi.
Aksaray 874 H. 1469 M. yılında Osmanlılar tarafından fethedildiği zaman Baba Yusuf bu hankakın şeyhi idi.
Bu hankahın minareli bir de camii var idi.
Kendisinden evvel hankahın şeyhi, babası Şeyh Hamid idi. Hankakın Aksaray’a bağlı Danişmendli Mezreası’ndan geliri var idi.
Kızılcaköy Argı’nda tarla, Keremşah Bağı da gelirleri arasındadır.
Baba Yusuf da bir tarla alarak bu hankaha vafetmiştir.
Sahib Ata’nın Konya’daki misafirhanesinin gelir vakıfları arasında bulunan Aksaray’a bağlı Kavak, Gâzicik mezreaları da sonra bu vakfa bağlanmıştır.
Fatih zamanında Baba Yusuf’un malikaneleri (mülkleri) var idi.
Bunları evlâdına vakfetmiştir.
Aksaray’a bağlı Kürtler, Gelegüle köylerindeki hisseleri ile Kızılhayatlu denilen tarlalar kendi mülki idi.
906 H. 1500-1501 M. yılında babası Fatih’inkinden 25 sene sonra II. Beyazid adına Aksaray vakıflarını tesbit eden defterde de bu hankah vardır.
Bu defterde Hamid-üd-din zade Baba Yusuf’un evlâd vakfı yer alır.
Evhad-üd-din ve Şeyh Safi adlı iki oğlu olduğu gösteriliyor. Evlâdına vakfettiği yerler tafsilli bir şekilde yazılmıştır.
Sultan III. Murat adına yazılan 992 H. 1584 M. tarihli defterde Şeyh Hâmid Mahallesi nüfusu yazılırken buradaki nüfustan 15 mükellef erkeğin Şeyh Hamid’in torunları olduğu babalarının adları ile gösterilmiştir.
120 yıl önce Baba Yusuf’un 15 mükellef erkek torunu var idi. Bunları, daha evvel ve sonra evlad arasında çıkan kuşaklar boyu ve yıllarca devam eden ihtilaflar kitabımızın bir başka yerinde genişçe yazdık.
Baba Yusuf İslam’ın istediği çapta yetişmiş, din ve dünya ilimlerini iyi öğrenmiş, Türkçe’ye kuvvetli manzumeler yazacak kadar hâkim bir ergin ve bilgin kişidir.
Babası Hâmid Veli 815 H. 1412-13 M. yılında Aksaray Karaman oğlulları hâkimiyetinde iken ölmüştür.
Hacı Bayram Veli’nin mürşidi idi.
Ona Bayram adını vermişti.
Bugün Aksaray’da Baba Yusuf’un neslinden pek çok aile vardır.
İsmail Kemal-i Ümmi Divanında Ahmed Veli için yazdığı bir mersiyeden (ağıt) şu mısraları alıyor :

Kanı ol vaız-ı nâsıh
Hâmid-i Hacı vü sânih
Anında şerhini bu şârih
Bilin ki muhtasar kıldı
Kemal-i Ümmi okur, ağlar
Anın mersiyesin her bar.


Baba Yusuf Aksaray ve Konya medreselerinde okumuş babasının halifesi Şeyh Hacı Bayram’dan tarikat icazeti almıştır. Bursa’lı Tahir bey, Baba Yusuf’un irfan sahibi bir zat olduğunu Muhammediyye tarzında (Hakikiname) isminde iki ciltlik manzum ârifane eserleri bulunduğunu, rivayete göre bunun kızının el yazısıyla yazılmış bir nüshasının türbelerinde hıfzedildiğini, Manisa Kütüphanesi’nde (Muhabbetname) adlı başka bir manzum eseri bulunduğunu yazar.
Hakikaname’nin Tevhid başlıklı bölümünde 6 mısra nakleder.
İstanbul’da Beşiktaş’ta Yahya Efendi Kütübhanesi’nde Metali-ül-iman adlı bir eser daha bulunduğunu da ilave eder.
Yalnız Baba Yusuf’un babasının yanında gömülü olduğunu söylerken hataya düşmüştür.
Çünkü babasının mezarı Ervah Kabristanı’ndadır.
Kendisi Hamid Camii bitişindeki kubbeli türbesinde gömülüdür.
Hâmid Camii adını alan bu cami minareli idi.
Melik Mahmut Gâzi yaptırmıştır.
Hakikiname adlı büyük bir ciltlik manzum kitabı Aksaray’da torunlarının elindedir.
Kızının bunu sol eliyle yazdığı rivayetini naklederler. Muhabbetname adlı 7502 mısralı kitabını da Manisa Kütüphanesi’nde 1296 noda Matali-ül-iman adlı kitabını da İstanbul, Süleymaniye- Yahya Efendi Kütüphanesi’nde 2974 noda kayıtlı görürüz.
Torunlarının elinde bulunan Hakikiname’den bazı sayfaların resimlerini çektirdik; kitabımıza koyuyoruz.
Baba Yusuf’un Muhabbetnamesi’ni kopya eden Paşa oğlu Mahmud bunun 886 yılı Safer ayının 12. Perşembe günü ikindi vakti tamamlandığını yazıyor. (1491 M.)
Hattat kitabı Baba Yusuf’ un ölümünden bir sene sonra 893 H. 1487 M. yılında kopya etmiştir.
Baba Yusuf babasından 78 yıl sonra ölmüştür.
Hankah Şeyliği kendisine küçüken ve meselâ 25 yaşlarında verilmiş olduğu tahmin edilirse 103 yaşlarında ölmüş olması lazım gelir.
Eğer Hâmid Veli’nin ölümünden sonra Hankaha başka bir şeyh tayin edilmiş, sonra Baba Yusuf gelmiş ise o vakit yaşı küçülür.
Bu ciheti kesin olarak gösteren belge elimize henüz geçmedi.
Torunlarının elinde Fatih’den sonra II. Beyazid’in 886 yılı Cumad-ed-ulasının ortalarında yazılmış (1481 M.) üstünde tuğrası bulunan bir beratları vardır.
Bu beratın tasdikli bir sureti de bizim elimizdedir.
Bu berat yukarıda yazdığımız gibi Danişmentli Mezrasının malikane hissesi ile Gelegüle ve Kürtler köylerinin mahikanelerinin, Kızılhayatlu’dan üç tarha vesatın aldığı bir başka tarlanın Baba Yusuf tarafından oğulları Şeyh Evdad-üd-din ile Şeyh Safi’ye vakfedildiğini göstermektedir.
Baba Yusuf’un Fatih zamanında Aksaray’dan ev göçü yapılırken İstanbul’a sürülmediği, Hankahın başında kaldığı anlaşılıyor.
O Hakikiname’sinde Karaman Eli’nin nasıl Türk ve Tatar’ın ellerinde harab olduğunu, maddi ve manevi yıkılmalara uğradığını bir manzimesine konu yapmış, iç ağrılarını bu manzumesi ile dindirmeğe çalışmıştır.
O manzumeyi buraya alıyorum.


DER ARZ-I NİYAZ U ŞİKAYET EZ AHVAL-İ VİLÂYET

Elinde Türk üc Tatar’ın zebun olup Karaman
Yıkıldı serteser uş ser-nigûn olup karaman
Diriğ zulm ile türlü cefa vü cevr çekip
İniltiler uş kamûnun bağru hun olup Karaman
Bu âsyab-ı belânın meğer-ki altında
Düşübdürür üğünür sanki un olup Karaman
Eğerçi……………….
Ne çalkanır idüben bahr-i Hak cünbüş
Bu mevc-i sekân bîsükün olup Karaman
Ururdu lâfı kamû zû-fünun olup Karaman
Ne meyi kaldı salâha ne kimse islâha
Güler kulûb karardı ki tün olup karaman
Ne kaldı âlim ü âmil ne merd-i sahib-dil
Bölinir uş yıkılır bî-sütun olup Karamanw
Birbirini yir oldu yıkıldı yir oldu
Kimisi kurt, kimisi koyun olup Karaman
Gücü yeten kişiler dört yanından alıb yer
Doyar haramîler işte hun olup Karaman
Aceb hayal mi di kani şu boşluklar
Dağıldı sanki bugün bir oyun olup Karaman
Hakk’un inayeti, rahmi meğer yetiştirme ki
Mahal olamadı himmette dün olup Karaman
Ki rahat olaylı ber karar-ı sabık hoş
Emn ü adl ile yine bütün olup Karaman
Felek gibi bir seraser oyun olup Karaman

Yıkılıp şehirler sarayları gör
Oldu evvel gibi yabanlık
Haslet-i Hafız-i ibadüllah
Görün olaydı niğhbanlık
Halkı zülmüile tarıman iden
Anlar oldu zahi cihanbanklık
Karaman’lığını komaz Karaman
Gitmiş ola ki İbn-i Osmanlık
Gazilik garete mübeddel oldu
Divlik oldu hem Müslümanlık
Bereket buluna mı bir sürüde
Ki ana kurt ede çobanlık


Bubu Yusuf Osmanlı idaresinden pek memnun gibi görünmüyor.
Oturduğu yerlerin Karaman’lılığını, tekrar Karamanoğlulları hakimiyetini ister gibi.
Bunu iyi anlamak için yukarıya aldığımız ağıtının son parçasını bugünkü dilimize çeviriyoruz:

Bak şehirler, saraylar yılıdkı.
İl zamanlarındaki gibiyabanlık, harebe oldu.
Görünüz: Allah’ın kullarını koruma hasleti buralara hâkim olsaydıl halkı zulm ile dağıtanlar, sürenler şimdi buralarda cihangir gibi yaşıyorlar, fakat Osmanoğulluğu gitse Karaman: Karamanoğulluğu’nu komaz.
Gâzilik yağmacılığa döndü.
Müslümanlık devlik (şeytanlık) oldu.
Bir sürüye kurdum çobanlık ettiği görülmüş müdür?

Karaman Eyâleti’nde doğan, Konya’lı olduğu kabul edilen büyük Türk şairi Aynî de Konya’da Mevlâna Müzesi’nde 2420 noda kayıtlı bulunan tek yazma divanında Sultan Cem’in hayat hikâyesini anlatırken iki sene Karaman Eli’nde beylik yaptıktan sonra ölen Karamanoğlu İbrahim Bey’in oğlu Kasım Bey’in hakkında da manzum güzel bir ağıt yapmıştır.

Bir de (Sivrihisar’lı =Sifrihisarlı) Baba Yusuf vardı.
Bunları birbirine karıştırmamalıdır.
Bu Akşems-ed-din’in halfelerindendir. 917 H. 1511-1512M. yılında İstanbul’da ölmüş, Eyyüb Sultan Türbesi’nin kapısının karşısına gömülmüştür.

Hacdan döndükten sonra manevî bir işaretle Hazreti Peygamber’in türbesinin dışında bulunan asayı üç parça edip bir parçasını Eyyüb Sultan, bir parçasını Bursa’da Emir Sultan, bir parçasını da Ankara’da Hacı Bayram Veli Türbelerine koyduğu rivayet edilir.

Şairdir, Hacer-ül-esved yanında isticalen (doğuştan) söyledikleri pek ârifane bir manzumeleri meşhurdur.
Bayramî Tarikatine mensup idi.
Sultan II. Beyazid İstanbul’daki camiini tamamladıktan sonra ilk Cuma namazına minbere çıktı.
Güzel bir hutbe okudu.
Dinleyenleri ta içlerinden vurdu.
İlâhi sözleri cemaati ağlattı.
Sultan Beyazid de ağlayanlar arasında idi.
Yeni Camii görmeğe gelen bazı Hıristiyanlardan üçü onun tesirli vaazlarını dinlerken hemen camiye girdiler, Şeyhin elini öperek Müslüman oldular.
Bu da Padişahı çok sevindirdi.
Yeni üç müslümana büyük ihsanlarda bulundu.
Vezirleri de para vermede padişahı takip ettiler.
Padişahla şeyh arasındabir babalık oğulluk münasebeti kuruldu.

Bir sefer hacc ederken Sultan Beyazid kendisine Hazreti Peygamber’in türbesine zeytinyağı almak için mühim para vermişti.
Hacdan döndükten sonra doğup büyüdüğü Sivrihisar’a gelmişti.


Âbideleri ve Kitabeleri ile Aksaray Tarihi
İbrahim Hakkı Konyalı
(II. CİLT shf. 2706-2713)
Resim
Cevapla

“►Yusuf-i Hakiki◄” sayfasına dön