ŞEMS-İ TEBRİZÎ (k.s.) Makalât'tan Seçmeler I

Muhammed Şemsüddin Tebrizî (k.s.) hazretlerinin hayatı ve eserleri.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
ahsen
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 249
Kayıt: 11 Şub 2007, 02:00

ŞEMS-İ TEBRİZÎ (k.s.) Makalât'tan Seçmeler I

Mesaj gönderen ahsen »



ŞEMS-İ TEBRİZÎ (k.s.)
MAKALÂT'TAN SEÇMELER :


Resim

«Uzun gecelerde Allah’ı tesbih et!» buyuruldu.
Yani, mürid ile mürşid arasına perde girince o gece demektir.
Mademki karanlık başlamıştır, gerektir ki bu zamanlarda onu ciddi olarak anasın ve o perdenin aradan kalkması için çalışasın.
Ne zaman karanlık artar ve mürşid sana çirkin görünürse, ona yaklaşmaya daha çok çalış.
Gam çekme, tasalanma, umutsuzluğa düşme!
Karanlığın uzamasından, uzun gecelerden sonra aydınlık günler başlar.
«Bir adam dinini kuvvetlendirirse belâsı da artar. Dinini incelten, zayıflatan adamın da belâsı hafifler,» derler.
Nasıl ki, Emir Kabus da: «Yücelikler, ancak çekilen zahmetler ölçüsünde
elde edilir,» demiştir.
Hicap ve perde olmadığı zamanlarda, o zevk ve nûr kendiliğinden harekete geçer.
Her ne bulursa, Ulu Allah’ın kutlu kitabında buyurduğu :
«Ona ruhumdan üfledim» nüktesinin aydınlığı ile bulur.
Yani ona perdelenmek ve yabancılık yüzünden öyle bir hâl gelir ki, hâlden habersiz olur ve nefsini idare etmek yolunu tutar.
O sevgiden ve aydınlık âleminden söz açamaz.
Her ne kadar nefsini başka türlü göstermek istese de.
Sen kendini aptal yerine koy, çünkü :
«Cennetlik kulların bir çoğu gafillerdendir» buyurulmuştur.
Cehennemlik insanların çoğu da bu filozoflardan ve bilginlerdendir.
Çünkü onların çok uyanık ve akıllı olmaları, kendilerine perde olmuştur.
O bilgi ve düşünce erlerinin her hayalinden, on hayal doğar.
Onlar Ye'cuc nesli gibi, ya : « yol yoktur! » derler.
Yahut da yolun uzak olduğunu söylerler.
Evet yol uzaktır ama bir kere yürümeye koyulunca son derece coşkunluk ve neşe içinde yolun uzaklığı görünmez olur.
Nasıl ki : «Cennet kötülüklerle çevrelenmiştir» buyuruldu.
Cennet bahçesi çepeçevre dikenliktir.
Ama burnumuza gelen cennet kokusu sevgilinin haberini âşıka ulaştırınca, o dikenlik pek hoş olur.
Cenhennemin çepeçevre dikenliği, hep gül ve reyhan kokar, ama burunlara ateş kokusu gelir.




Adamın biri bir etek altın vererek yılancıdan bir yılan satın alır.
Ama öyle zehirsiz yılanlardan değil, belki zehir saçan bir dağ yılanı. Kadılıktan ve mansıptan, mevkiden kaçan kimse Allah için kaçar.
Başka sebepten değil, iman nûru dolayısıyla kaçar.
Yılanı anlayan dostu da onu tanır.


Şiir:
Hazret! Kur’ân'ın gelini, ancak iman ülkesinin savaştan
Korunmuş olduğunu görürse peçesini açar.

Bu nükteyi söyleyen adam, pek ergin bir adam olmalı.
Kendinden söylediği o söz, Allah kelâmıdır.
Allah kelâmı da tam ve kâmil olur.
Henüz olgunlaşmamış olan üzümü güneş ile bulut arasında korumak gerektir.
Tâ ki, kavrulmasın, ama olgunlaşınca ona güneşten hiç bir zarar gelmez.
İyice tatlılaşıncaya kadar bağ bekçisi onu kıştan korur.
Ama iyice olgunlaşınca kar altında bile beslenir.
Bu kemal mertebesine eren kimse de Allah nûruna batmış, Hakkın lezzetiyle mest olmuştur.
Ona kılavuzluk gerekmez.
Çünkü sarhoştur; başkalarını nasıl ayıltabilir?
Fakat bu sarhoşluğun ötesinde bir ayıklık vardır.
Nasıl ki önce de anlatmıştık.
Bu ayıklığa erişen kimselerin lütfü kahırdan üstün olur.
Ama mest olup da o ayıklığa eremeyenlerin lütfü kahrıyle beraberdir.
Fakat onun benliği hep iyilikle dolu olunca bu takdirde lütfü galip olur
Resim
Cevapla

“►Şems-i Tebrizi◄” sayfasına dön