DOĞRU'sunu SÖYLEMEK GEREKİRSE...

İslamiyet'de yaşanan tartışmalara açıklamalar
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

DOĞRU'sunu SÖYLEMEK GEREKİRSE...

Mesaj gönderen halimkok »

Resim

"DOĞRU'sunu SÖYLEMEK GEREKİRSE..."

diye bir söz vardır dilimizde... Gerekmez mi hiç !

SIRAT-ı MÜSTAKİM YOL' unda olmak dileyenlere elbette ki

SÖZ' ün de... ÖZ' ün de...

DOĞRU
' su gerekir...

Bu nedenle BİZ de YANLIŞ gördüğümüz ve DOĞRU gibi söylediğimiz sözleri
burada toplayalım ve bilebildiğimiz kadarıyla DOĞRU' sunu söyleyelim dedik...

Biz yine DOĞRU gibi bilip YANLIŞ olanı söylersek

Başka BİR' imizin

DOĞRU' sunu SÖYLEMESİ GEREKİR...

Muhammedi Muhabbetle...
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen halimkok »

Resim

“Güneş, her sabah yeniden doğar”

sözünü duyarız sık sık...

ve HAKK veririz bunu söyleyene...

Oysa;

GÜNEŞ’in doğma şartı; SABAH’ ın olması değil…
SABAH’ ın olma şartı GÜNEŞ’ in doğmasıdır.

Ayrıca doğan, GÜNEŞ değil…
Doğan; İnsan için GÜNEŞ' i görme İMKÂN' ıdır...
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen halimkok »

Resim

"Böyle gelmiş, böyle gider..."

O her an YENİ BİR yaratmada iken... (Rahman Suresi 29/55)

Ve her yarattığını ÖRNEKSİZ, BENZERSİZ yaratırken... (Bakara Suresi 117/2)

Nasıl böyle gelmiş böyle gider?
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
kamuran
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 183
Kayıt: 17 Eki 2008, 02:00

böyle gelmiş böyle gider

Mesaj gönderen kamuran »

Tam da hatırlattığınız gibi, şu ana nasıl geldiyse bundan sonra da öyle gider.
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen halimkok »

Resim

"YALAN DÜNYA..."

Yalan olan Dünya mı?

Ne söyledi Dünya sana... ne anlattı ki; "YALAN" diyorsun...

"YALAN" diyenin DOĞRU' yu bilmesi gerekir...

Doğruyu bildinse Dünya sana DOĞRU söylemiştir...

Fanî olanı BAKÎ mi sandın ?

Bu ZAN' nın YALAN' dı...
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen halimkok »

Resim

"Çalışmak ibadettir..."

Allah cc. içinse... öyledir...

Yalnız çalışmak değil... yaşamak ibadettir...


Değilse;

Bir vadi dolusu altınına bir vadi dolusu daha katmak içinse,

Delâlettir...
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen halimkok »

"RUH ve Sinir Hastalıkları Hastanesi..."

RUH, Emr Âlemindendir...

O' nun EMR' inde hiçbir eksik ve noksan bulunmaz...

Sinir; Duyu ve devinim uyarılarını beyinden organlara;
organlardan beyne ileten beyazımsı teller ve bu tellerin oluşturduğu demet...


UY-ARI' ları İLETİM' de sorun; İRSÂL' de Sorun demektir...

Bu durumda ise; RESUL' ü DUY-uşta ve UY-uşta SORUN var demektir...

Hasta olan ne RUH' tur ne de İRSÂLL edendir...
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen halimkok »

"RESULULLAH' ın VARİSLERİ..."

Haşa;
Resulullah ölmüş mü ki...

Allah cc. Âlemlerden RAHMET' ini geri mi çekmiş !


Ve ma erselnake illa rahmetel lil âlemîn.

Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.
Enbiya Suresi 107/21
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
elifdostu
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 06 Şub 2007, 02:00

Mesaj gönderen elifdostu »


VARİS = MİRAS'tan hisse alan demektir! RASULULAH SAV'ın mirası ise İLİM ve GÜZEL AHLAKI idi. Onun varisleri ancak ALLAH DOSTU olan alimlerdir...
Âmaya renk tarif etme,
Siyahtan gayrını blmez,
Aşığa DOST'tan bahsetme,
ALLAH'tan gayrını bilmez...
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen halimkok »

elifdostu yazdı:
VARİS = MİRAS'tan hisse alan demektir! RASULULAH SAV'ın mirası ise İLİM ve GÜZEL AHLAKI idi. Onun varisleri ancak ALLAH DOSTU olan alimlerdir...
Miras ÖLEN' den kalır Elifdostu Kardeşim...

Siz de mi RESULULLAH' ın ÖLDÜĞÜNE İNANANLARDANSINIZ ?
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Mesaj gönderen Gul »

Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Mütü kable en temutü: Ölmeden önce ölünüz!..." buyurmuştur. (Keşfü'l-Hâfâ II-291-2669)

İnşaAllah...

Allah cümlemize şerde ve batılda ölüp Hak'ta ve Hayr'da dirilmeyi nasip etsin.

AMİN!
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen Gariban »

HADİS: “Size ben Kuran'ı ve Ehli Beytimi bırakıyorum”

VaRiS: Kişinin özünde diri olan Resul'e Risaleye, ve özünde ki Kur'an a sahib çıkısını, o Resul'e SALL ederek kendinde zuhur ettiren doğdurandır. Böyle bir kişinin Ehli Beyt-i Mustafa a.s'a karşıda muhabbeti olur.

Selam sevgiyle
GaribAN
Resim
Kullanıcı avatarı
safa-merve
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 16 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen safa-merve »

Resim


EL VÂRİSÜ


El Vâris : Mahlûkatının yok olmasından sonra da bâki kalan (mülküne vâris olan). Bütün mahlükatını yok ettikten sonra bâkî ve dâimî olan ve külli şey'in kendisine kesinlikle dönücü olduğu mutlak mîras sahibi ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL.

Verese : Varis olmak, ölenin malında hakkı olmak.
Mîrâs : Mîras.
Virs : Mîras.

[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/safa_merve.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen Gariban »

Eyvallah Pehlivan kardesim Allah razi olsun.
Herkes kendi gorus acisindan kelimeye guzel acilimlar getirdi cok sukur, fakat biliyorsunuz her isin sonu ALLAH'a gider diye ayet var sanirim yanlis hatirlamiyorsam. Safa-Merve kardesimiz de cok guzel bir sekilde sonucu El-Varisu olan'a getirdi ve ne hos oldu.

Selam ve sevgiyle
GaribAN
Resim
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen halimkok »

يُصْلِحْ لَكُمْ اَعْمَالَكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَمَنْ يُطِعِ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ فَازَ فَوْزًا عَظيمًا

Yuslih lekum a'malekum ve yağfir lekum zunubekum, ve mey yutiillahe ve rasulehu fe kad faze fevzen azîma.

Ki işinizi yoluna koysun ve günahlarınıza mağrifet buyursun, her kim de Allaha ve Resulüne itaat ederse o hakikaten büyük murada ermiştir
AHZÂB suresi 71/33

* * * *

قُلْ اَطيعُوا اللّٰهَ وَالرَّسُولَ فَاِنْ تَوَلَّوْا فَاِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْكَافِرينَ

Kul eti'ullahe ver rasul, fe in tevellev fe innellahe le yuhibbul kâfirîn

De ki: Allaha ve Resulüne itaat edin; eğer aksine giderlerse şüphe yok ki Allah kâfirleri sevmez.
ÂLİ IMRÂN suresi 32/3

* * * *
وَكَيْفَ تَكْفُرُونَ وَاَنْتُمْ تُتْلٰى عَلَيْكُمْ اٰيَاتُ اللّٰهِ وَفيكُمْ رَسُولُهُ وَمَنْ يَعْتَصِمْ بِاللّٰهِ فَقَدْ هُدِىَ اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَقيمٍ

Ve keyfe tekfurune ve entum tutla aleykum ayatullahi ve fikum rasuluh, ve mey ya'tesim billahi fe kad hudiye ila siratim mustekîm.

Sizler ise küfre nasıl dönersiniz ki önünüzde Allahın âyetleri okunuyor, içinizde Resulü bulunuyor? halbuki her kim Allaha sıkı tutunursa o, muhakkak bir doğru yola çıkarılmıştır
ÂLİ IMRÂN suresi 101/3


Daha başka bir çok ayet var biliyorsunuz...

Ne yapalım şimdi bu ve benzeri ayetlerde "Resulü" yerine VARİSlerini mi
ekleyelim !


Şimdi bu ayetlerde Allah cc.

"Reslulüm olmadığında VARİSLERİNE itaat edin" diye bir şey mi buyurmuş.

...Abduhu ve Resulühu

diyoruz... Ahirete intikal eden KUL' udur...

Elbette en doğrusunu Allah cc. bilir...
Bizler de BİR' likte ararsak inşallah Allah HAKK ve HAYR' ı ihsan eder hepimize...

Muhammedi Muhabbetle...
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen Gariban »

Sevgili Halim canım, sizin anlatmaya çalıştığınız "birisinin Resûliyeti miras alması diye bir şey yoktur, Resûl Hayy'dir ve işinin başındadır, Hayy olanın varisi mi olur, bir başkası Resûlluk edemez onun yerine. " Bu dediğiniz çok doğrudur. Abdullah a.s olan Muhammed a.s vefat etmiştir. Fakat RESÛLULLAH Hayy'dır aynen görevinin başında ilk tecellî noktası olarak işine devam etmektedir. Halen içimizde bulunmaktadır o yönden bakılınca Resûlullah SAV ölmediği için bir varisi yoktur.

Nebilik ise Muhammed a.s' ın vefatından sonra velâyete derc etmiştir ve velâyet kanalı açık ve velâyet devam etmektedir. Fakat bu RESÛLIYET'in ortadan kalktığı yahut velayetin ALLAH ve RESÛL’unden bağımsız işlediği manasında anlaşılmamalıdır. Sonuçta Veliler ALLAH ve RESÛL’une her an bağlı ve itaat ederek ve onları HAYY bilerek onlarla birlikte HAYY'dirlar.

Bir alimin ALLAH ve RESÛLU'ne itaat içinde bulunduğu, bidatten uzak oldugu müddetçe ve RESÛLULLAH SAV'in HAYY olup işinin başında bulunduğunu daima bildiği müddetçe, ALLAH ve RESÛLU'nun emir ve yasaklarıyla onlara zıt gitmeyecek şekilde müminlere güzelliği emretmesi ve maruftan nehyetmesi ise gâyet doğrudur. Onlar SAV adına ve şerefine bu koşullara sadık kalmak suretiyle konuşabilir, ALLAH ve RESÛLU'nden sürekli gelmekte olan ilmi kardeşleriyle paylaşabilirler ve bunda hakları da vardır. Lâzım ve lâyıkı kadar...

Tevbe Sûresi 71'in ci âyette :
وَالْمُؤْمِنُونَ وَالْمُؤْمِنَاتُ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاء بَعْضٍ يَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ وَيُقِيمُونَ الصَّلاَةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَيُطِيعُونَ اللّهَ وَرَسُولَهُ أُوْلَـئِكَ سَيَرْحَمُهُمُ اللّهُ إِنَّ اللّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ

Resim--- Vel mü'minune vel mü'miratü ba'duhüm evliyaü ba'd ye'mürune bil ma'rufi ve yenhevne anil münkeri ve yükiymunes salate ve yü'tunez zekate ve yütiy'unellahe ve rasuleh ülaike se yerhamühümüllah innellaha azizün hakim :
Erkek, dişi bütün Mü'minler ise birbirlerinin velileridirler: ma'rufu emir, münkerden nehyederler, namazı dürüst kılarlar, zekâtı verirler, Allah ve Resûlüne itaat eylerler, işte bunları Allah yarın rahmetiyle yargılayacak, çünkü Allah azîz, hakîmdir.

Abdullah as olan Muhammed a.s'ın vefatı ile ise onun Zâhirde yazılı bıraktığı Kur’ân-ı Kerim'i miras almak ve okumak ve Ehl’i-Beytine yapışmak, ALLAH ve RESÛLU'nun hükümlerine itaat içerisinde RESÛLULLAH'ı Hayy bilerek yaşamak, bizim RESÛLULLAH SAV'e SALL etmemizi sağlıyacak ve batınımızdan akan Kur’ân mânâlarına ulaştıracak ve akıl buzlarımızı Rahmet Güneşinde eritmemize sebep olacaktır.

Emir ve itaat mevzusuna gelince. Bu hususta daha önce yazdığım fakat henüz tam bitiremediğim, bir türlü kontrol etme fırsatını da bulamadığım su çala kalem yazdığım kısmı buraya eklemeyi uygun bulmaktayım:

El-MELIKU:
Önce melikin mülkü olması gerek. Mülk olunca tasarruf etme hususu doğar ve yönetme olur. Mü-Lkiyet, Liyakatin olmasını sağlayandır yani iktidarı ortaya çıkarandır. Yönetim varsa yönetilen vardır. Yönetilen varsa o zaman emir verme, hükmetme olur. Emir verilebilmesi için emri işitenler olmalıdır. Akıl verildiğinden dolayı tercih hakkı verilen insanlar arasında, emri DİNleyen ve DİNlemeyenler olacaktır. ALLAH c.c tarafından insanın kendisine de melekeler ve mülk verildiğinden dolayı kendi menzilinde El-Melik esması insanlarda da tecellî edecektir. Fakat insanin akil nimetini doğru veya yanlış kullanması, Hakk ile Batıl arasında ayırım yapma durumunda kalması durumundan dolayı, emri DİNlenecekler ve emri DİNlenmeyecekler olacaktır.
O zaman Kur’ân-i Kerim’imiz bize bunlar ile ilgili ne söylüyor birlikte inceleyelim inşaallah.
ALLAH c.c El-Melik’tir ve yegâne mutlak emir sahibidir. En Melik olan O’dur:

إِنَّ رَبَّكُمُ اللّهُ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ يُغْشِي اللَّيْلَ النَّهَارَ يَطْلُبُهُ حَثِيثًا وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ وَالنُّجُومَ مُسَخَّرَاتٍ بِأَمْرِهِ أَلاَ لَهُ الْخَلْقُ وَالأَمْرُ تَبَارَكَ اللّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ

Resim--- Şüphesiz Rabbiniz Allah, gökleri ve yeri altı günde yarattı, sonra Arş üzerine hükümran oldu. O, geceyi durmadan onu kovalayan gündüze bürüyüp örter; güneş, ay ve yıldızlar emrine âmâdedir. İyi biliniz ki yaratma ve emir O'nundur. Âlemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir. [Araf 7/54]

Allah’u Zü’l-Celâl, bir şeyi halk eder etmez Er-Rabb esmasının tecellîsi başlar, ve Er-Rabb ile birlikte El-Melik olarak tüm mülkiyeti üzerinde hüküm sahibidir. Allah ilk olarak kendi sıfat ve esmaları üzerinde El-Meliktir, esma ve sıfatları O’nun mülküdür. İlk olarak halk ettiği ve külli şeyi kendisinden halk ettiği ilk noktası Nuru-Mimine Meliktir, külli şeyin kadir olan Allah tüm şeylerin kullu üzerine de Meliktir. Daha artık “şey” leri tek tek sayarak yanılgıya düşme...

Resûlullah SAV emir sahibidir:

الَّذِينَ يَتَّبِعُونَ الرَّسُولَ النَّبِيَّ الأُمِّيَّ الَّذِي يَجِدُونَهُ مَكْتُوبًا عِندَهُمْ فِي التَّوْرَاةِ وَالإِنْجِيلِ يَأْمُرُهُم بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَاهُمْ عَنِ الْمُنكَرِ وَيُحِلُّ لَهُمُ الطَّيِّبَاتِ وَيُحَرِّمُ عَلَيْهِمُ الْخَبَآئِثَ وَيَضَعُ عَنْهُمْ إِصْرَهُمْ وَالأَغْلاَلَ الَّتِي كَانَتْ عَلَيْهِمْ فَالَّذِينَ آمَنُواْ بِهِ وَعَزَّرُوهُ وَنَصَرُوهُ وَاتَّبَعُواْ النُّورَ الَّذِيَ أُنزِلَ مَعَهُ أُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

Resim--- Onlar ki, o ümmî peygambere uyarlar, yanlarında ki Tevrat ve İncil'de yazılmış bulacakları o peygambere uyup, onun izinden giderler ki, o, onlara iyiyi emreder ve onları kötülüklerden alıkoyar, temiz ve hoş şeyleri kendilerine helâl kılar, murdar ve kötü şeyleri de üzerlerine haram kılar, sırtlarından ağır yükleri indirir, üzerlerindeki bağları ve zincirleri kırar atar, işte o vakit ona iman eden, ona kuvvetle saygı gösteren, ona yardımcı olan ve onun peygamberliği ile birlikte indirilen nuru izleyen kimseler var ya, işte asıl murada eren kurtulmuşlar onlardır. [Araf 7/157]

İnsan sade zâhirî fizikî vücuttan muteber bir varlık değildir, onun içeri doğru beden-nefs-kalp ve ruh gibi deruna inen boyutları vardır. İnsan, eNFüSünde bulunan kalb ülkesinin meliki olarak kimi tanıyacaktır?

Şeytan ve nefsi emaresinin hükümranlığını mı kabul edecektir, yoksa Allah’ın kulpuna yahut ipine tutunmuş olarak, Mutlak İmam Rasûllullah SAV’e SALL etmiş ve Melik olarak Allah’ı mi tanımış olacaktır? Kişi seçimini kendisi yapacaktır.

El-Melik sıfatı da ilk olarak Nuru-Mim aynasında tecellî ettiğinden Resûlullah SAV’in mazharlığında bu sıfatı Nur’u-im’e SALL eden insanin enfüsî yapısında tecellî ettirir ve ALLAH ve Resûlu SAV ‘in emir ve hükümlerine bedenin mükellef azalarını uydurur inşaallah. Oruç tutarken El-Melik esmasıda insanda kuvvetlenir çünkü bedenin ve enfüsin kontrolünü Allah ve Resûl’une teslim etme cihadı vardır. ASLında sade kendisini melik sanması vehmanîdir. Esas kontrolün kimde olduğunu ilim, irade, idrak ve iştirak surecidir. Kişi bu yolda mâsivaya sırtını dönerek vermiş olduğu cihadında sabır gösterdikçe kendisinde Es-Sabur esmasıda kuvvetlenir.

Daha sonra ALLAH ve RESÛLune itaat eden Mü’minler birbirlerine karşı emir sahibidir:

وَالْمُؤْمِنُونَ وَالْمُؤْمِنَاتُ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاء بَعْضٍ يَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ وَيُقِيمُونَ الصَّلاَةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَيُطِيعُونَ اللّهَ وَرَسُولَهُ أُوْلَئِكَ سَيَرْحَمُهُمُ اللّهُ إِنَّ اللّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ
Resim--- Erkek, dişi bütün Mü'minler ise birbirlerinin velileridirler: ma'rufu emir, münkerden nehyederler, namazı dürüst kılarlar, zekâtı verirler, Allah ve Resûlüne itaat eylerler, işte bunları Allah yarın rahmetiyle yargılayacak, çünkü Allah azîz, hakîmdir. [Tevbe 9/71]

Emri dinlenmeyecekler:
1. Nefsi Emmare’nin emri eğer nakille hareket etmiyor sade ham akılla hareket ediyorsa dinlenmez, ama nakillenmişse emredici nefis olan nefs-i emmare dinlenir :


وَمَا أُبَرِّئُ نَفْسِي إِنَّ النَّفْسَ لأَمَّارَةٌ بِالسُّوءِ إِلاَّ مَا رَحِمَ رَبِّيَ إِنَّ رَبِّي غَفُورٌ رَّحِيمٌ

Resim--- Nefsimi temize de çıkarmıyorum, çünkü nefis kötülüğü emreder; meğer Rabbim rahmetiyle bağışlaya, çünkü Rabbim çok bağışlayan, çok merhamet edendir [Yusuf 12/53]

2. Firavun ve yandaşlarının emri dinlenmez çünkü onlar akıl melekelerini ve nefsi emarelerini kıble istikametinin ters yönünde kullanırlar ve kendi nefislerine zulm ederler. Kendilerini El-Melik esmasının sahibi ilan ediverirler ve her şeye sahip çıkıp bütün evreni yönetip kendi akıllarının ilâhlığını beyan ederler:

إِلَى فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِ فَاتَّبَعُواْ أَمْرَ فِرْعَوْنَ وَمَا أَمْرُ فِرْعَوْنَ بِرَشِيدٍ
Resim--- “Fir'avne ve cem'ıyyetine de bunlar, Fir'avnin emrine tabi' oldular, Fir'avn emri ise reşîd değildir” [Hud 11/97].

3. Bozgunculuk yapanların emri dinlenmez:

Bu bozgunculuk edenler ıslah için çalışacaklarına fasidlik eden fasıklardır. FaSiDlik etmek kişinin kendi sinesine delalet yayması, fasık olmak ise kendi sinesine el-Kahhar esmasının kahrediciliğini davet edip kendi yıkımını sağlayana denir. Bunlar ayni şekilde yeryüzünde halkı etkileyecek kanalları kullanarak halkın SALL kanalını RİSALE kanalını , Nur’u-Mim ile olan bağları kesmek için çalışırlar. Günümüzde bunun çok güzel örneğini medya kanalları ile halkı uyuşturanlarda görmekteyiz. Bunların emri dinlenmez...

وَلَا تُطِيعُوا أَمْرَ الْمُسْرِفِينَ
الَّذِينَ يُفْسِدُونَ فِي الْأَرْضِ وَلَا يُصْلِحُونَ

Resim--- «Yeryüzünde bozgunculuk yapıp dirlik düzenlik vermeyen bozguncuların emrine uymayın.» [Şuara 26/151-152]

4. İmana karşı küfürden hoşlanan babalar ve ihvanlar dinlenmez:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَتَّخِذُواْ آبَاءكُمْ وَإِخْوَانَكُمْ أَوْلِيَاء إَنِ اسْتَحَبُّواْ الْكُفْرَ عَلَى الإِيمَانِ وَمَن يَتَوَلَّهُم مِّنكُمْ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ
Resim--- Ey o bütün iyman edenler: babalarınız ve ihvanınız eğer iymana karşı küfrü hoşlanıyorlarsa onları evliya ittihaz etmeyiniz, sizden her kim onları veliy tanıyacak olursa işte onlar nefislerine zulmedenlerdir [Tevbe 9/23]

Emre itaat etmeyenler:


وَإِذْ قُلْنَا لِلْمَلَائِكَةِ اسْجُدُوا لِآدَمَ فَسَجَدُوا إِلَّا إِبْلِيسَ كَانَ مِنَ الْجِنِّ فَفَسَقَ عَنْ أَمْرِ رَبِّهِ أَفَتَتَّخِذُونَهُ وَذُرِّيَّتَهُ أَوْلِيَاء مِن دُونِي وَهُمْ لَكُمْ عَدُوٌّ بِئْسَ لِلظَّالِمِينَ بَدَلًا

Resim--- Yine düşün o vakit ki Melâikeye Âdem için secde edin demiştik hemen secde ettiler, ancak İblis, Cinden idi de Rabbının emrinden çıktı, ya şimdi siz beni bırakıp da onu ve zürriyetini kendinize evliyamı ittihaz ediyorsunuz onlar size öyle düşman iken? Zalimler için ne fena bedel [Kehf 18/ 50]

وَالَّذِينَ يَنقُضُونَ عَهْدَ اللّهِ مِن بَعْدِ مِيثَاقِهِ وَيَقْطَعُونَ مَآ أَمَرَ اللّهُ بِهِ أَن يُوصَلَ وَيُفْسِدُونَ فِي الأَرْضِ أُوْلَئِكَ لَهُمُ اللَّعْنَةُ وَلَهُمْ سُوءُ الدَّارِ
Resim--- Amma Allahın ahdini misak ile tevsik ettikten sonra nakzedenler ve Allahın raptedilmesini emrettiği rabıtaları koparanlar ve yer yüzünü fesada verenler, işte bunlar, lânet onlara ve yurdun kötüsü onlara [Rad 13/25]

وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ اسْجُدُوا لِلرَّحْمَنِ قَالُوا وَمَا الرَّحْمَنُ أَنَسْجُدُ لِمَا تَأْمُرُنَا وَزَادَهُمْ نُفُورًا*
Resim--- Mamafih «Rahmâna secde edin» denildiği vakit onlara «Rahmân ne imiş? Bize emrediyorsun diye secde mi ederiz?» dediler ve daha ziyade vahşetlerini artırdı [Furkan 25/60]

Emri Dinleyenler:

وَالَّذِينَ يَصِلُونَ مَا أَمَرَ اللّهُ بِهِ أَن يُوصَلَ وَيَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ وَيَخَافُونَ سُوءَ الحِسَابِ

Resim--- ve onlar ki Allahın riâyet edilmesini emrettiği hukuka riâyet ederler, Rablarına saygı besler! ve hisâbın kötülüğünden korkarlar [Rad 13/21]

يَخَافُونَ رَبَّهُم مِّن فَوْقِهِمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ*

Resim--- Fevklerinden rablarının mahafetini duyarlar ve her ne emr olunurlarsa yaparlar [Nahl 16/50]

Resim--- Onun sözünün önüne geçmezler hep onun emriyle hareket ederler [Enbiya 27]

ALLAH El-Melik , Emrullah’a itaat edilmedi mi cezalandırandır:
Bir memleketi helâk etmek murad ettiğimiz vakit ise onun devletlerine (itaat) emrederiz, onlar itaat etmez de orada fısk yaparlar, bunun üzerine o memleket aleyhine hüküm, hakk olur artık onu tedbir eder de ederiz [Isra 16].

Resim--- …elinin altında Cinnîlerden de çalışan vardı, onlardan da her kim emrimizden inhiraf ederse ona Saîr azâbını tattırırız [Sebe 12]

Resim--- Nice memleket (nice şenlik) Rabbının ve rasullerinin emrinden çıkıp azdı da biz onu şiddetli bir hisaba çektik ve görülmedik bir azâba giriftar eyledik [Talak 8]

El-Melik olan ALLAH emirlerine uyulması için inzar eder:
Resim--- “…..binaenaleyh onun emrinden hilâfına gidenler başlarına bir fitne inmekten veya elîm bir azâb irmekten hazer etsinler” [Nur 63]

Resim--- “O dereceleri yüksek, Arşın sahibi telâkıy gününün dehşetini haber vermek için kullarından dilediğine ruh indiriyor” [Mumin 15]

El-Melik mülkünde insanları musahhar kılar , ayrıca El-Melik Iliyyun ile Esfeli Safilin arasında hiyerarşik yapıyı da kurmuştur ve kimini terfi ettirir kimini aşağı derecelere indiren Er-Rafi ve El-Hafid’dir, El-Muiz ve El-Muzil dir. Atama yapandır:

Resim--- Görmedin mi Allah, hakikaten bütün Yerdekileri sizin için müsahhar kıldı, Semayı da izni olmaksızın Yere düşmekten tutuyor, hakikaten Allah, insanlara çok ra'fetli bir rahîmdir [Hac 65]

Resim--- Çünkü biz onun maıyyetinde dağları müsahhar kılmıştık: tespih ederlerdi akşamleyin ve işrak vaktı [Sad 18]

Resim--- Bunun üzerine ona rüzgârı müsahhar ettik, emriyle istediği yere yumuşacık cereyan ederdi [Sad 36]


Resim--- Allah odur ki sizin için denizi musahhar kıldı, onda emri ile gemiler aksın diye, hem fadlından talebde bulunasınız diye ve gerek ki şükredesiniz [Casiye 12]

Resim--- Peygamberleri onlara işte, demişti: Allah size melik olmak üzere Talutu gönderdi, A! dediler, ona bizim üzerimize melik olmak nereden? Melikliğe biz ondan daha lâyık iken; malce bir genişliğe de nail edilmiş değil, onu, dedi: sizin üzerinize Allah intihab etmiş ve ilimde, cisimde ona ziyade bir vüs'at vermiş, hem Allah mülkünü dilediğine verir, Allah vasi'dir alîmdir [Bakara 247]

El-Melik olan ALLAH’ın emri muhakkak yerine gelir:
Resim--- …Allahın emri biçilmiş bir kader bulunuyor [Ahzab 38]

Resim--- Onun emri bir şeyi murad edince ona sâde ol demektir, o oluverir [Yasin 82]

İdare edicidir:
Resim--- …Geceyi gündüze sokuyor, Şems-ü Kameri ram etmiş her biri (müsemmâ bir ecele) mukadder bir gayeye akıp gidiyor, işte bu gördüklerinizi yapan Allah, rabbınız, mülk onun, ondan beride çağırdıklarınız bir kıtmîr idare edemezler [Fatir 13]

Kanun yapıcı (Yasama yapandir):
Resim--- Celâlim hakkı için biz senin önünden nice Resûller göndermişiz, onlardan kimini sana ayıtmışız, kimini de ayıltmamışızdır, hiç bir Resûl için Allahın izni olmaksızın bir âyet (bir mu'cize) getirmek olamaz, Allahın emri gelince de hak yerine getirilir ve işte hüsrana burada düştü mubtıller [Mumin 78]

Resim--- “Ve işte biz o Kur’ânı böyle Arabiyken hâkim olmak üzere indirdik” [Rad 37]

Resim--- Hükmedicidir El-Hakem’dir. Adaletle hükmeden El-Muksittir. Dengeyi sağlayan adaletli El-Adl’dır ve kullarının da adil olmasını ister:
Allah’ındır bütün Göklerin ve Yerin mülkü, dilediğini yaratır, dilediği kimseye dişiler bahşeder, dilediği kimseye de erkekler bahşeder
[Suara 49]

Resim--- …ihtilafa düştükleri bu gibi şeylerde, kıyamet günü aralarında hüküm verecektir. [Bakara 113]

Resim--- …adâletle âmir olan ve doğru bir yolda giden kimseye müsavi olabilir mi? [Nahl 76]

Resim--- Haberiniz olsun ki Allah size şunları emrediyor: Emanetleri ehline veresiniz ve insanlar arasında hükmettiğiniz vakıt adaletle hükmedesiniz, hakikat Allah size ne güzel va'z veriyor, şüphesiz ki Allah semi', basır bulunuyor [Nisa 58]

Resim--- “….şüphe yok ki Allah ne isterse hükmeder “ [Maide 1]

Resim--- De ki ben Rabbımdan bir beyyine üzerindeyim, siz ise onu tekzib ettiniz, acele istediğiniz azâb benim elimde değil, hüküm ancak Allah’ındır, o hakkı anlatır, hem o da'va fasledenlerin en hayırlısıdır [En’am 57]

Resûlu ile hukmeder:

Resim--- “…şâyet hükmedersen aralarında adaletle hükmet, çünkü Allah adalet edenleri sever” [Maide 42]

Resim--- Yok, yok Rabbına kasem ederim ki onlar aralarında çıkan çapraşık işlerde seni hakem yapıb sonra da verdiğin hükümden nefislerinden hiç bir darlık duymaksızın tam bir teslimiyyetle teslim olmadıkça iyman etmiş olmazlar [Nisa 65]

Kitabıyla hükmeder:

Resim--- “Yanlarında Tevrat onda hükmullah dururken seni nasıl hakem yapıyorlar?” [Maide 43]

Resûle diyor ki bu hükmü neye dayanarak vereceğini açıklamak için
Resim--- “Ve şu emri indirdik: aralarında sırf Allahın indirdiği ile hükmet,….” [Maide 49]

Resim--- “……Allah aramızda hükmünü verinceye kadar sabır edin ki o, hâkimlerin en hayırlısıdır” [Araf 87]

Resim--- “…Allah öyle hükm-ü hükümet eder ki hükmünü takib edecek yoktur, hem o çok seri hisablıdır” [Rad 41]

Resim--- Demek ki Allah o hak şehinşah yüksek, çok yüksek, mamafih sana vahyi tamam edilmeden evvel Kur’ânı acele etme ve de ki «Rabbım artır beni ilimce» [Taha 114]

Resim--- Mülk o gün bir Allah’ındır, beyinlerinde hükmünü verir, artık iman edip Salih iş yapmış olanlar Naîm Cennetlerindedir [Hac 56]

Resim--- Bununla beraber gerek bir mü'min için ve gerek bir mü'mine, Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman o işlerinden ihtiyar kendilerinin olmak olamaz, ve her kim Allah ve Resûlüne âsıy olursa açık bir sapıklık etmiş olur [Ahzab 36]

Resim--- Hüküm verirken El-Fettah, El-Alim, El- Aziz ve El-Hakim sıfatlarıyla anılır.
Hükümranlık bakımından izzetli şerefli ve en yüce olan El-ALIYY’dir.
Kullarının üstünde kâhir o, hakîm o, habîr
[Enam 18]

Resim--- “….hüküm ancak Allah’ındır, o size kendisinden başkasına tapmamanızı emretti, doğru ve sabit din budur velâkin nâsın ekserisi bilmezler” [Yusuf 40]

Resim--- “….ne yapsam sizden hiç bir şeyde Allahın takdirini defedemem, hüküm ancak Allah’ındır, ben ona tevekkül kıldım ve hep ona tevekkül etmelidir onun için bütün mütevekkiller” [Yusuf 67]

EL-MELIK esması ile ilişkide ki bazı esma-i şerifler:
(Bunları tek tek açacak vakit bulamadım fakat zamanla acarız inşaallah!!!)

El-Melik toplayıcı gruplayıcı bir araya getiriciliğiyle El-Cami’dir.
El-DARR :Zarar veren (Kevni)(Bu esma iyi yönde kullanılırsa ıslah etmek için zarar verilebilir. Ağacı kurtarmak için tüm ağaca yayılacak bir paraziti taşıyan dalı kesmek gibi. Yahut yenisini yapmak için çökecek hale gelmiş güvensiz bir binayı çökertmek gibi.)
El-HAKEM: Son hükmü veren (İnsanla ilgili)
El-HAKIM: Bütün emirleri ve işleri yerli yerinde olan (Zati)
Ve sana ne vahy olunuyorsa ona tâbi' ol ve sabret ta ki Allah, hükmünü versin, hâkimlerin en hayırlısı odur[Yunus 109]
El-HALIM: Acele ile kızgınlıkla muamele etmeyen.
El-HASIB: Kullarına yeten onları hesaba çeken.(insanla ilgili)
El-KADIR: Her şeye gücü yeten kudretli.(zati)
Ne yücedir o ki mülk onun elinde ve o her şey'e kadîrdir[Mulk 1]
El-KAHHAR: Yenilmeyen yegane galip(zati)
El-KAVIYY:Her şeye gücü yeten kuvvetli(zati)
El-KAYYUM:Her şeyin varlığı kendisine bağlı olup kainatı idare eden(kevni)
El-MALIK UL MULK: Mülkün yegane sahibi (kevni)
El-MANI:Dilemediği şeylerin gerçekleşmesine engel olan müsaade etmeyen kötü şeylere engel olan (kevni)
Rabbinden bir kelime sebketmiş olmasa idi her halde azâb lizam olurdu fakat müsemma bir ecel var[Taha 129]
El-MUKSIT: Adalet üzere hükmeden(insanla ilgili)
El-MUKTEDIR: HErseye gücü yeten kudretli(zati)
El-MUHEYMIN: Kainatın bütün islerini gözetip yöneten.(Kevni)
El-MU’MIN: Güven veren , vaadine güvenilen (insanla ilgili)
El-MUNTAKIM: Suçluları cezalandıran(insanla ilgili)
El-MUTEALI: İzzet şeref ve hükümranlık bakımından en yüce.(zati)
El-RAKIB:Gözetleyip kontrol eden(insanla ilgili)
El-RAHIM: Rahmet sahibi(zati)
Es-SABUR:Çok sabırlı
El-VALI: Kainata hakim olup onu yöneten(KEvni)
El-VASI: Ilmi ve merhameti her şeyi kuşatmış(Zati)

Selam ve sevgiyle
GaribAN
En son Gariban tarafından 13 Oca 2010, 14:24 tarihinde düzenlendi, toplamda 2 kere düzenlendi.
Resim
Kullanıcı avatarı
HAYY-DOST
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1856
Kayıt: 16 May 2009, 02:00

Mesaj gönderen HAYY-DOST »

Ölüm Nedir?

--------------------------------------------------------------------------------

Sonsuz ilâhî fiillerden birisi, İmate; yani, ölümü tattırma; ruhun bedendeki tasarrufuna son verme. Ruh, Allah’ın en mükemmel, en harika ve en bilinmez eseri. Muhyi (hayat verici) isminin tecellisiyle hayat nimetine kavuşmuş. Bu nimet ve şeref artık ondan ebediyen geri alınmayacak. Kabirde de, mahşerde de, cennet veya cehennemde de devam edecektir.

Ruhu yaratmak gibi, her ruha uygun bir beden inşa etmek de Allah’ın en hikmetli ve rahmetli bir icraatı. İşte ölüm kanunuyla o misafir ruh, bedenden soyuluyor, süzülüyor ve kendine mahsus bir başka âleme göç ediyor.

Nur Külliyatı'nda ölüm için getirilen birbirinden güzel tariflerden birisi:


“Mevt, vazife-i hayattan bir terhistir, bir paydostur, bir tebdil-i mekândır, bir tahvil-i vücuttur...” ( Mektûbat)
Ve yine ölüm hakkında ince bir tespit:


“Nasıl ki hayatın dünyaya gelmesi bir halk ve takdir iledir. Öyle de dünyadan gitmesi de bir halk ve takdir ile, bir hikmet ve tedbir iledir.” ( Mektûbat)
Bir asker adayı için hem kıtasına teslim olduğunda, hem de terhis edildiğinde birtakım kayıtlar tutulur, işlemler yapılır. Askere kayıt da bir fiil, askerden terhis de... İşte yukarıdaki ifadelerde bu incelik nazarımıza sunuluyor. Hayat, ihya fiiline dayandığı gibi, ölüm de imate fiiline dayanıyor. İkisi de ayrı birer ilâhî ismin tecellisine hizmet ediyorlar.

İhya fiiliyle cansız elementler hayata kavuşurken, imate fiiliyle de bu beraberliğe son veriliyor. Canlı hücreler, yerlerini kademeli olarak yeni elementlere bırakıyorlar.

Nur Külliyatı'nda, çekirdeklerin ölümleriyle sümbül hayatına geçtikleri, ölümün de hayat kadar bir nimet olduğu güzelce izah edilir. Biz de bu müjdeli haberi hayalimizde genişletiyor ve görüyoruz ki, her ölümü bir diriliş takip ediyor ve ikinci safhalar birincilerden daha mükemmel. “Nutfe” safhası biterken “alâka” yani kan pıhtısı devreye giriyor. “Alâka”nın işi bitince sıra “mudga”ya yani et paçası geliyor.

Kâinatın yaratılış safhalarında da bunu görüyoruz, bir sonraki safha öncekinden daha mükemmel.

Bütün bu rahmet ve hikmet tecellileri bize, kabir âleminin dünyadan, âhiretin de kabir âleminden daha güzel ve daha mükemmel olduğunu ders veriyorlar.

O halde ölüm, yeni bir mükemmele atılan adımın adı. Onu kabir âlemi takip edecek ve diriliş hadisesiyle, insan yeniden beden-ruh beraberliğine kavuşacak.

Ölümü ve imateyi böylece değerlendiren insan, “Ölümü gülerek karşılar.”

Sevgili Dostlar,
Ölümün ne olduğunu şöyle bir hatırdan geçirdikten sonra,
sevgili PeygamberimizinSAV ve diğer Allah CC dostlarının ölüp ölmediğine karar vermeliyiz..
Şu da var ki dünya sahnesinde zaman ve mekana bağlı olarak, herkes kendi çapına göre vazifesini yapar ve gider. Bu dünyadan gitmek ölmek anlamına gelmez tabi ki..
"Her nefs ölümü tadacaktır" derken Aallah cc.ölümü de öldürdükten sonra,
her şeyi yeniden yaratacağı o vakte kadar....
Ricali Gayb içinde gölgesiz, halen dünya işlerinde görevliler vardır. Bu görevlilerin başında da halen sevgili Ppeygamberimiz SAV bulunmaktadır..
Bu bilgiler "ledün ilmi" ile ilgilidir.
Hızır Aleyhiselamın görev ini ifa etmesi gibi..
ALLAH murad ederse her şey olur. O'nun kudreti tariflere ve sınırlı aklımıza sığmaz. Her şeyi sınırlı aklımızla ve hiç bitmeyen cahilliğimizle anlamak ve izah etmek mümkün mü can dostlar?
Halim Bey'den de Allah razı olsun. bize epeyce beyin ve gönül jimnastiği yaptırmakta
...
Resim
Kullanıcı avatarı
elifdostu
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 06 Şub 2007, 02:00

Mesaj gönderen elifdostu »

halimkok yazdı:
elifdostu yazdı:
VARİS = MİRAS'tan hisse alan demektir! RASULULAH SAV'ın mirası ise İLİM ve GÜZEL AHLAKI idi. Onun varisleri ancak ALLAH DOSTU olan alimlerdir...
Miras ÖLEN' den kalır Elifdostu Kardeşim...

Siz de mi RESULULLAH' ın ÖLDÜĞÜNE İNANANLARDANSINIZ ?
HALİM CAN kardeşim,

BİZ NUR-U MİM öldü demedik ki, Abdullah olarak S.A.V. 63 yaşında irtihal etmişlerdir ama Risaleti hala devam etmektedir. İnanmıyosan kabrini de ziyaret edebilirsin. Getirdkleri İslam nuru hala yaşamaktadır ve bunu BİZe bırakmıştır. KURAN ve SÜNNETİ hala yaşanmaktadır. Nitekim Hz. Ömer R.A. "Kim Resulüllah öldü" derse boynunu vururum dediği halde, Hz. Ebu Bekir R.A. "Her kim Muhammede tapıyorsa bilsin ki o öldü, kim ki Allah'a tapıyorsa bilsin ki O BAKİDİR" buyurarak işin doğrusunu söylemiştir. Hem söylediğin manada olsaydı İSLAM alemi bu halde olmazdı, dünyaya hükmeden islam ülkelerinden biri olurdu. Yanılıyormuyum?
Âmaya renk tarif etme,
Siyahtan gayrını blmez,
Aşığa DOST'tan bahsetme,
ALLAH'tan gayrını bilmez...
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen halimkok »

"KELİME' nin TAM ANLAMIYLA..."

KELİME' nin AN-LAM'ındaki TAM' lık...
İnsanın AN-LAM'asındaki TAM' lık ile doğru orantılıdır.

İnsan ise asla "ANLAMAK" ta TAM OLduğunu düşünemez.


"...onlar ise onun dilediği kadarından başka ilm-i ilahîsinden hiç bir şey kavrayamazlar..."
Bakara 255/2
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen halimkok »

"AŞK' ın GÖZÜ KÖRDÜR..."

KÖR 'lük AŞK' ta değil...
AŞK' ı GÖREMEYENLERDEDİR...
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen halimkok »

"GÖNÜL FERMAN DİNLEMEZ..."

FERMAN' ın KİM' den OLduğuna bağlı...


Enes (r.a.)’den rivâyete göre ( öyle bildirilmiştir ), şöyle demiştir:

Rasûlullah (s.a.v.), sık sık;
“Ey kalpleri halden hale değiştiren Allah (c.c)’ım kalbimi dinin üzere sabit kıl"

demeyi çokça yapardı.

Ey Allah (c.c)’ın Rasûlü dedim sana ve getirdiğin şeriata inandık bu durumda hala bizim hakkkımızda korkuyor musun?

Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki:

Evet. çünkü kalpler Allah (c.c)’ın iki parmağı arasındadır, onları dilediği şekilde evirip çevirir.”
(Müslim, Kader: 3)
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen halimkok »

"Allah ile kul arasına kimse giremez..."

Bu "KUL" Muhammed Mustafa (SAV) Efendimiz ise doğrudur...


"Benim Allah ile aramda öyle bir vaktim vardır ki; o vakte ne bir mukarreb melek, ne de resûl aramıza sığmaz."

Allah' a dair bildiğimiz inandığımız ne varsa O'nun kalbindendir...
O EL-EMİN' dir... Biz de O'ndan EMİN' iz...
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen halimkok »

"GÖZDEN UZAK OLAN GÖNÜLDEN DE UZAK OLUR..."



Başka söze gerek var mı !
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen halimkok »

"HAVADAN SUDAN KONUŞMAK..."

diye bir deyim vardır dilimizde...

Gûya;

Önemsiz, sırdan ve laf olsun diye konuşulan konuların adıdır...

Keşke İLMİmiz elverse de her daim HAVA' dan SU' dan konuşabilsek...

Ve yine

"Boş, gereksiz, sebeb sayılamayacak kadar önemsiz sebebler için "

"SUDAN SEBEBLER..."

denir.

Tüm CAN' lılık SU' dan SEBEB' tir...

"...ve her canlı şeyi sudan yarattığımızı görüp düşünmediler mi?"
Enbiya Suresi 30/21


Velâkin; İnsanın kendisi hâkir bir sudan yaratıldığı içindir belki de...

SU' yu böyle önemsiz görmesi...

اَلَمْ نَخْلُقْكُمْ مِنْ مَاءٍ مَهينٍ

Elem nahlukkum mim main mehîn.
Yaratmadık mı sizi bir hakîr sudan?
Mürselât Suresi 20/77


HAVA ise o canlılığın devamı için vazgeçilmez olandır...
Yarım NEFES' lik ömrümüzde...
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen halimkok »

SU 'yun KİM-YÂ-SÂLL FoRM-ULU

H2O

O; BİR' dir

H; ise İKİ OL' masına rağmen ASL' ı ve ZaHiR' i itibariyle BİR' dir

BİR'i daima BaTIN kalır...

ZaHiR' de HALK görünürse BaTıN' ı HAKK' tır...

HAKK ZaHiR olursa HALK BaTıN OLur...

ASL' ında Her İKİ' si BİR' dir...

Çünkü
İKİ; BİR,BİR daha demektir...
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Cevapla

“►Tartışmalı Konular◄” sayfasına dön