FIRKA-yı NACİYE'nin HÜKÜMLERİ- Muhammed SIDDIK

Muhammed Sıddık Hekim (k.s.) hazretlerinin hayatı ve eserleri.
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

FIRKA-yı NACİYE'nin HÜKÜMLERİ- Muhammed SIDDIK

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

FIRKA-yı NÂCİYE'nin HÜKÜMLERİ


ResimMUHAMMED SIDDIK HEKİM
kaddesallahu sırruhu

MUKADDİME:
الحمدلله رب العالمين وبه نستعين والصلاة والسلام على خير خلقه محمد وعلى آله وصحبه اجمعين

Aziz Kardeşlerimiz;
ALLAHu Zü’l- Celâl celle celâlihu şöyle buyuruyor:

إنما المؤمنون إخوة فأصلحوا بين أخويكم واتقوا الله لعلكم ترحمون
Mü’minlerin kardeş olduğunu ilân ediyor. “Mü’min kimdir?”derseniz:
لااله الا الله محمد رسول الله
diyen kimse mü’mindir. Diliyle ikrar, kalbiyle tasdik etmek şartiyle... Bu minvâl üzere olanlar kardeşlerimizdir. Kardeşliğini kabullendikten sonra ne buyuruyor bu sefer; kardeşler arasında salah getiriniz ve fesada asla âlet olmayınız. Onun için bu fitne ve fesadlıklara ALLAHu Zü’l- Celâl asla cevâz vermemiştir. Ve sonunda ise; “Allah korkusu üzerinizde olsun ki Allah’ın rahmetine nâil olasınız.”

Benim şahsen; 12 senesi Antalya’nın Kumluca ilçesinde olmak üzere, kardeşlerimizle birlikte ikindi namazından sonraları yapmakta olduğumuz sohbetlerimiz devam etmektedir. İkindiden sonrası başka bir vakte benzemiyor. Çünkü, gündüz dürülmekte ve ömrümüzden bir gün daha kapanmaktadır. Onun için ikindiden sonra hayatımızda daha ihtiyatlı olup güzel şeylerle meşgul olmak en güzel tarafıdır. Bizde ikindi namazından sonra akşam namazı yaklaşıncaya kadar süren sohbetlerimizi devam ettire gelmişizdir. Bu meclisimizin teşkili “İhvanun fillah’dır. ALLAHu Zü’l- Celâl mü’minlerin kardeşliğini ilân edince, o zaman bilhassa aralarında muhabbette olunca “Hubbu’n fillah” kardeşlerimiz bir mecliste toplanınca birlikte elbirliğiyle kardeşvâri sohbetlerimiz devam etmektedir. ALLAHu Zü’l- Celâl bu türlü ihvanu’n fillah= muhabbetü’n fillah meclislerine o kadar da değer vermiştir ki; Habibi sallallahu aleyhi ve sellem öyle buyuruyor:
اذامررتم علىرياض الجنةفارتعوا
Yâni; “Cennet bahçelerinden geçerseniz ihtiyacınızı alınız.” Buyurunca: “Ya Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yeryüzünde cennet bahçeleri olur mu?” diyorlar da cevâben:
Evet قالو: ومارياض الجنة؟ قال:حلق الذكروحلق العلم
“Ne yapar bu kimseler?” “Esâsen ilim meclisleri ve zikir meclisleridir bunlar.”
Zâten ALLAHu Zü’l- Celâli zikrini yapmaktan daha üstün ne olabilir? İlim meclisleri ki; hele bu günümüzde dine fesad sokma yönünden fazlaca hücûmlar başlamıştır. Birçok yönlerden dini tâmir değil de harabetmeye çalışmaktadırlar. Ekseriyet bu şekle ve hale dönmüştür. ALLAHu Zü’l- Celâl bizleri muhafaza buyursun.

Cenâbı Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; O kadar da fitneler çıkar ki; millet bu fitnelerin mahiyetini iyice fehmedip anlamadığı için, sabah mü’min kalkan akşama kâfir döner veya sabah kâfirdir akşama mü’mindir. Neden acaba fitne devresinde sabah mü’min iken akşama kâfire dönüşüyor? İşte bunun sebebi; fitneyi mübah görür olmalarıdır. Fitne içine düşüp insanları öldürmeyi veya mallarını gasb etmeyi mübah sayıp bir sakınca da görmezler. Bu ise böyle yapanları küfre eletir. Onun için “ ilâhe illa Allah Muhammede’r- Resulullah” diyen bir kimse kardeşine bu şekilde tecâvüz edemez. Mü’minin; canı, malı ve ırzı haramdır. Hatta mü’min hakkında su’izan (kötü zan) etmek dahi haramdır.

Tabi, eski dönemlerde sohbetler yapardık ancak; yazmak, teybe almak veya kamera vs. gibi şeyler yoktu. Antalya’da ilk 30 senemiz böyle geçti. Son 10 yılda ise, baktık ki bu fitneler artarak devam etmekte ve karşılarına çıkıpta cevab verilmesi zarureti ortaya çıkmakta olduğunu görünce sohbetlerimiz çeşitli şekillerde tesbit edilip sonunda da kitablar haline getirildi. Tasavvuf’u anlatan bir eserden sonra “Fırka-i Nâciye’nin Hükümleri” adlı eserimizde, Cenâb-ı Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ‘ın “ehl-i sünnet ve’l- cemaat” i’tikadı, kaza ve kader vb. Gibi konuları anlatmışızdır. Tez olarak, insanın kendisine yararlı olacak ayni zamanda da ALLAHu Zü’l- Celâl ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem‘ın rızasını temin edecek tarza göre anlatmaya ve öğretmeye gayret ettik. Bu yaşadığımız günlerdeki vakı’alara göre bir fesad çıkmış ise mutlaka ve mutlaka bunun karşısında durulmasına çalışmışızdır Allahın izni ve inâyetiyle.

Aslında biz, ortalara çıkmayı hiçte arzulamayız ve böyle bir isteğimizde yoktur. Ancak, ALLAHu Zü’l- Celâl’in bir hikmetidir ki şu hadisi şerifi görünce fikrimiz değişmiştir. Cenâb-ı Rasululah sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki: “Bu gibi fitneler gününde fitnelerle karşı karşıya kalınca eğer bir kimsenin, bunları durduracak ve yahutta hakikâti anlatabilecek ilmi var ise ketmedip gizlemesin. Eğer ketmedecek olursa o zaman; Allahın, Rasûlullah’ın, meleklerin ve insanların lâ’neti o kimsenin üzerine olsun.” İşte böyle buyurunca bu lâ’nete doğrusu dayanamadım. Elimizde ise yeterli âlet, edevât çok olup, bu günkü kadar kitabların yaygınlığı ve çokluğu hiçbir zaman görülmemiştir. Kur’ân-ı Azimü’ş şan’ın tefsirleri, Muhteviyâtı ve teferruatı çeşit çeşit olup çokça elimizde mevcûddur. Hadisler ise sayılmayacak kadardır. Hülasa envai ilimlerle ilgili eserler mevcûd durumda kendimizde bulunmaktadır. Bu ise ALLAHu Zü’l- Celâl’in bir lütfûdur. Böyle olup dururken i’tiraz edecek bir halimiz kalmayınca, bir kardeş olarak anlatmaya, söylemeye ve öğretmeye azmetmişizdir ve neticesi “Fırka-ı Nâciye’nin Hükümleri” isimli seri eserimizi halka sunmuşuz ve devam etmektedir.

Haşa kendimizi medh-ü-senâya ihtiyaçda yoktur. Neden?
Çünkü; esâsen Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem emrettikten sonra biz bunu yapmaya çalışırız ve çalışdık. Ve daha daha da çalışacağız inşALLAHu teâlâ...
Mübârek büyük zâtlar, kendilerini yormadan ne güzel buyurmuşlar:اثارناتدل على احوالنا
“Âsârina tedellü alâ ahvâlinâ: Eserlerimiz ahvalimiz hakkında mâlumât vermektedir ve delilimizdir.”Niyetimiz, fikrimiz, gayemiz ve emelimiz nedir? Bunlar eserlerimizde mevcûddur. Dünyalık mı, ahiretlik mi bunları eserlerimiz ortaya koyar. Onun için bunları anlatmaya ihtiyaç yoktur. Evveli başta eserlerimize başvurunuz.

Fırka-i Nâciye” dediğimiz; Cenâb-ı Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Geçmiş ümmetler yetmiş bir ve yetmiş iki fırka oldular, benim ümmetimde yetmiş üç fırka olacaktır. Bunlardan bir fırkası cennetlik olan Fırka-i Nâciye (kurtulanlar kısmı) diğer 72 fırka ise cehennemliktir.” Buyurup yere dosdoğru bir çizgi çizmiştir ve Kur’ân-ı Kerim’deki En’am süresinden:

وأن هذا صراطي مستقيما فاتبعوه ولا تتبعوا السبل فتفرق بكم عن سبيله ذلكم وصاكم به لعلكم تتقون

Âyet-i celîlesinde buyurulduğu üzere: “Benim hak yolum dosdoğrudur.”
Buyurup bu çizginin sağına ve soluna başka çizgiler çizmiş ve: “İşte bu şekilde, benim hak yolumun dışında sağında ve solunda çıkış yapacak yolların başlarında birer şeytan vardır.” Buyurmuştur. Hak yolun dışındaki bu yolların bir kısmı dalalete (sapıklığa) bir kısmı da küfre eletmektedir.

ALLAHu Zü’l- Celâle şükürler olsun ki bunları teşvik için söylememekteyim. Zâten kitablardan bir kuruş dahi almamaktayım. Masraflarını çıkarması yeterli olup bizim câmiamız, milleti soymayı ve dini âlet etmeyi asla hoş görmeyiz. Dinimiz münezzeh ve temizdir. Dünyalık temini yönünden herhangi bir emelimiz yoktur. Şükürler olsun.

Hamdolsun hafızlığımızda vardır. Bir kasette iki cüz olmak üzere Kur’ân kasetlerimizde mevcûddur. Ne varki değil para ile satmak, hali durumu iyi olmayan kardeşlerimize kendi cebimizden kaset alıp da çekip vermişiz de... Öteden beri bu minvâl üzereyiz. Câmia’mızın milletin malında gözü olmamıştır. Senelerce ramazanda hatimle namaz kıldırdık. Bilhassa Korkuteli ilçesinde o zamanın müftüsü ki Allah rahmet eylesin, Mısır El Ezher’de 11 sene çalışmış hem hafız hem de âlim bir zattı, bizi öne imam edip kendisi de fatihlik yapmıştır. Antalya’da da hatimle ramazanlarımız devam etmekle beraber, bir Kadir Gecesinde; Yatsı namazında 2 cüz, vitir namazında 3 cüz ve teravih namazında her rekatta 5 hizib olmak üzere 20 rekatta 25 cüz olmak üzere ALLAHu Zü’l- Celâl’in izni ve inâyetiyle bir gecede hatimle kıldırdık. Uzaktan hafsalaya sığmayabilir ancak, baştan sona bu kasetlerimiz elimizde olup arzu edildiği takdirde, 7 kaset ki 7 saatlik sürede baştan başa Kur’ân-ı Kerim’in hatmini birlikte yapmayı ve takip etmeyi temin edecektir. Bu ise duyulmuş vakıa’lardan değildir. Bunu senelerce yaptım şükürler olsun. Bahsettiğimiz Kadir Gecesi hatmi ramazanın uzun yaz gecelerine denk geldiği zamanlar da olabilmiştir. Zira halkı sahura yetiştirebilme sorumluluğumuz vardı. Kısa gecelerde ise herkes kendi evinde kendisi bitirsin dedik. Hali hazır 15 kasetlik mukabele hatmimiz yaygındır. Kadir Gecesindeki 7 kasetlik hatmimiz ise yaygın olmamakla beraber mevcûddur. İnsan bir Kadir Gecesinde evinde veya bir toplulukta birlikte oturup da, Kur’ân-ı Kerim’in harikalıklarını baştan başa düzgünce dinleyecek yada takibedecek olursa ne âlâ iştir bu... Hattaki biz geçen sene Kadir Gecesinde Teravih namazı kıldık, toplandık ve saat 21.00 de başlayıp 7 kaseti dinledik ve sahurumuzu da yaptık.

Hülasa kardeşlerimiz; ALLAHu Zü’l- Celâl’e şükürler olsun Kur’ân ilimdir ve asla âlet edavât edinmedik. ALLAHu Zü’l- Celâl ihtiyacımızı temin imkanı vermiştir. Hiç kimseye ihtiyacımız olmayıp ancak ve ancak ALLAHu Zü’l- Celâl’in ve Rasûlullah’ın sallallahu aleyhi ve sellem lütfû keremlerine muhtacız. Bunları söylememizdeki gâye, teşvik ve alım satım vs. için değildir. Dini meselelerde hiç bir zaman para ve pula değer vermedik. Kumlucada 12 sene imamlığa devam ettik. Sekiz dokuz senesi ise resmi kadrolu imam olmamıza rağmen maaşımızı ihtiyacı olan bir kardeşimize: “Bulunmaz isek namazı kıldırırsın!” diyerek kuruşu kuruşuna o kimseye vermişizdir. Maaş işini ona havale ettik ve 1 kuruş dahi almadık. ALLAHu Zü’l- Celâle şükürler olsun ki tabiatımız öteden beri müstağnidir. Dini meseleleri yem olarak kullanmayı hiç te hoş görmedik ve yapmadık. Hele bilhassa Kelamullah’ı asla... Antalya’da uzun yıllardır yaşayanlar biliyorlar. Sizlere ise “eserlerimiz halimizi anlatır” diyoruz.

ALLAHu Zü’l- Celâl cümlemize ale’l hak ne ise muvaffak ve müyesser eylesin. Âmine yâ Mûin!.


Muhammed Sıddık HEKİM
kaddesallahu sırruhu..



Resim

İhvanu’n fillah: ALLAH için Kardeşlik.
Kardeşvâri: Kardeşçe.
Fesad: Bozuk ve fenalık. Karışıklık. Haddi tecavüz edip zulmetmek. (Zıddı: Salâh'tır.)
Mübah: (İbâhe. den) İşlenmesinde sevab ve günah olmayan şey. *
Fık: Yapılması ve yapılmaması şer'an câiz bulunan şey. (Yemek, içmek, uyumak gibi.)
İ’tikad: İnanmak. İnanç. Sıdk ve doğruluğuna kalben kararlı olmak. Gönülden tasdik ederek inanmak. Dinin temelini meydana getiren şeylere inanmak.
Muhteviyât: İçindekiler. Kapladığı şeyler.
Münezzeh: (Nezahet. den) Tenzih edilmiş, teberri edilmiş. * Pâk, kusur ve noksanlıklardan uzak. Hiç bir şeye muhtaç olmayan. Kötülükten, kusurdan ve noksanlık gibi şeylerden tenzih edilen.
Müstağni: (Gani. den) Kimseden bir menfaat beklemeyen, bir şey istemeyen, istiğna eden, kimseye ihtiyacı olmayan. Gönlü tok, tok gözlü. Çekingen, nazlı. * Gerekli ve lüzumlu bulmayan.
Minvâl: Hareket tarzı, davranış. Usul, yol. * Fayda. * Uslub, tarz.
İhtiyat: Sakınmak. İşleri iyi düşünmek. Tedbirlilik. İşlerde basiret üzere bulunmak.
İhvanu’n fillah: ALLAH celle celâlihu için kardeşlik.
Hubbu’n fillah: ALLAH celle celâlihu için muhabbet-sevmek.
Cevâz: Müsaadeli. Ruhsat, izin. Câiz olma. * Yol, tarik ve meslek.
İhtiyat: Sakınmak. İşleri iyi düşünmek. Tedbirlilik. İşlerde basiret üzere bulunmak. Yedek.
İhvanu’n fillah: ALLAH için kardeşlik.
Hubbu’n fillah: ALLAH için MuhaBBet..
Mâhiyet: Bir şeyin içyüzü, aslı, esası. Bir şeyin neden ibâret olduğu, künhü, esası, hakikatı.
Fehm: (Fehm. den) Anlayışlı, akıllı, zeki (kimse.
Mübah: (İbâhe. den) İşlenmesinde sevab ve günah olmayan şey. * Fık: Yapılması ve yapılmaması şer'an câiz bulunan şey. (Yemek, içmek, uyumak gibi.)
Gasb: Başkasına âit bir şeyi zorla, rızası olmadan almak. Zorla almak. * Zorla alınan şey.
Tecâvüz: Haddini aşma. Söz veya hareketle ileri gitme. * Aleyhine hareket etme. * Zorlama. * Geçme. * Sataşma, saldırma, sarkıntılık.
Tez: Bir düşünce ve inancı somut-soyut, zâhir-batın, maddî-manevî yönleriyle HAKk’ın ve Halkın Huzurunda sAVunmak..
Te’min: Güvenlik, emniyet hissi vermek. * Sağlamlaştırma, şüphe bırakmama. * Sağlamak. Kat'i vaadde bulunmak. Emn ve emân vermek. * Elde etme.
Fesad: Bozuk ve fenalık. Karışıklık. Haddi tecavüz edip zulmetmek
Teşvik: Şevklendirme. Şevke getirme. Kışkırtma. Kaldırma. Cesaret verme.
Minvâl: Hareket tarzı, davranış. Usul, yol. * Fayda. * Uslub, tarz

Resim


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellim: “Cennet bahçelerine uğradığınızda istifâde ediniz.” Buyurunca, Sahâbeleri: “Cennet bahçeleri nedir?” diye sordular. Peygamberimiz (alehisselâm) da: “İlim meclisleridir” diye cevab verdiler.
(Taberânî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellim: “Cennet bahçesine uğrarsanız oradan istifade edin.” Buyurdu. (Enes b. Mâlik, 3432)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellim: “Ey ashâbım! Siz, cennet bahçelerine uğradığınız zaman, o bahçelerden çok istifade edin.” Sahâbeler sordular: “Yâ Rasûlâllah! Cennet bahçeleri ile neyi kastediyorsunuz?”
Sallallahu aleyhi vesellim: “ Zikir meclislerini.” buyurdu.
(Tirmizî, Deavât, 82/3510)

Resim---Resûlullah Sallallahu aleyhi vesellim: “Evim ile minberimin arası, cennet bahçelerinden bir bahçedir.” Buyurdu.
(Buhârî, Fadlu’s-Salat 5, Fedailu’l-Medine 11; Müslim, Hacc 502)

Resim---Hz. Enes radiyallahu anhu’dan, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Cennet bahçelerine uğradığınız zaman ondan yiyiniz” Bir sahabe: “Cennet bahçeleri nedir” deyince, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Zikir halkalarıdır” buyurdu.
(Tirmizî, İmam-ı Ahmed, Müsned)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “İlerde bir fitne olacak. O fitne içinde kişi mümin olarak sabahlayacak, kafir olarak akşamlayabilecek. Ancak Allah’ın ilimle kalbini dirilttiği kimseler hariç.” buyurdu.
(Ramûzu’l-Ehadis s. 299, 3722 hadis. (Tabarani Kebirden, İbn-i Mâce’den, Deylemi Ebi Umame’den), en-Nevevi, Ebû Zekeriyya Yahya b. Şeref, Riyazüs-Salihin, Terc. Emre, Mehmed, İstanbul 1974, s. 99 87. hadis; Sunenu İbn-i Mâce, II, 1305, 1310 (3954, 3961) hadisler.)

Başka bir rivayette Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Kıyametten hemen önce karanlık gecenin parçaları gibi fitneler var. Kişi o fitnelerde mü'min olarak sabaha erer, akşama kafir olur; mü'min olarak akşama erer, sabaha kafir çıkar. O fitnede oturan, ayakta durandan hayırlıdır. Yürüyen koşandan hayırlıdır. Öyleyse yaylarınızı kırın, kirişlerinizi parçalayın, kılıçlarınızı da taşa vurun. Sizden birinin evine girerlerse Hz. Adem'in iki oğlundan hayırlısı olsun (ölen olsun, öldüren değil)" buyurdu.
(Ebu Davud, Fiten 2, (4259, 4262); Tirmizî, Fiten 33, (2205))

Resim---Ebu Davud, "koşandan" kelimesinden sonra şu ziyadeyi kaydetmiştir: "Yanındakiler: "Bize ne emredersiniz (Yâ Resûlullah)?" dediler. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Evinizin demirbaşları olun!" buyurdu."

لَئِن بَسَطتَ إِلَيَّ يَدَكَ لِتَقْتُلَنِي مَا أَنَاْ بِبَاسِطٍ يَدِيَ إِلَيْكَ لَأَقْتُلَكَ إِنِّي أَخَافُ اللّهَ رَبَّ الْعَالَمِينَ
Resim---Lein besadte ileyye yedeke li taktulenî mâ ene bi bâsitın yediye ileyke li aktuleke, innî ehâfullâhe rabbe’-l âlemin (âlemîne).: "Eğer beni öldürmek için elini bana uzatacak olursan, ben seni öldürmek için elimi sana uzatacak değilim. Çünkü ben, alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım." (Mâide 5/28)

Resim---İbni Mes'ud (ra): "Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bize düz bir çizgi çizdi ve: "Bu rüşd yoludur." dedi. Sonra bunun sağından ve solundan bir çok çizgiler daha çizdi: "Bunlar da bir takım yollardır ki her birinde bir şeytân vardır, ona (kendisine) çağırır!" buyurdu ve En'âm 6/151-153 Âyetlerini okudu."dedi.
(Buhârî , Rikak 4;Tirmizî, Kıyâmet 22; Ibn. Mâce, Mukaddime 1; Darimî , Mukaddime 23)

ALLAH celle celâluhunun SALLat YOLU tektir:

وَأَنَّ هَذَا صِرَاطِي مُسْتَقِيمًا فَاتَّبِعُوهُ وَلاَ تَتَّبِعُواْ السُّبُلَ فَتَفَرَّقَ بِكُمْ عَن سَبِيلِهِ ذَلِكُمْ وَصَّاكُم بِهِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ
Resim---Ve enne hâzâ sırâtî mustekîmen fettebiûh(fettebiûhu), ve lâ tettebiûs subule fe teferreka bikum an sebîlih(sebîlihi), zâlikum vassâkum bihî leallekum tettekûn(tettekûne) : Bu benim dosdoğru olan yolumdur. Şu halde ona uyun. Sizi O'nun yolundan ayıracak (başka) yollara uymayın. Bununla size tavsiye etti, umulur ki korkup sakınırsınız.” (En’âm 6/153)


Sabah mü’min kalkan akşama kâfir döner.:

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “İlerde bir fitne olacak. O fitne içinde kişi mümin olarak sabahlayacak, kafir olarak akşamlayabilecek. Ancak Allah’ın ilimle kalbini dirilttiği kimseler hariç.” Buyurdu.
(Ramûzu’l- Ehadis s. 299, 3722 hadis; Tabaranî Kebirde, İbn-i Mâce, Deylemî Ebi Umame radiyallahu anhu’dan); en-Nevevî, Ebû Zekeriyya Yahya b. Şeref, Riyazüs-Salihin, Terc. Emre, Mehmed, İstanbul 1974, s. 99 87. hadis; Sünen-u İbn-i Mâce, II, 1305, 1310 (3954, 3961) hadisler.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Kıyametten hemen önce karanlık gecenin parçaları gibi fitneler var. Kişi o fitnelerde mü'min olarak sabaha erer, akşama kâfir olur; mü'min olarak akşama erer, sabaha kafir çıkar. O fitnede oturan, ayakta durandan hayırlıdır. Yürüyen koşandan hayırlıdır. Öyleyse yaylarınızı kırın, kirişlerinizi parçalayın, kılıçlarınızı da taşa vurun. Sizden birinin evine girerlerse Hz. Âdem'in iki oğlundan hayırlısı olsun (ölen olsun, öldüren değil)" buyurdu.
(Ebu Davud, Fiten 2, (4259, 4262); Tirmizî, Fiten 33, (2205)

لَئِن بَسَطتَ إِلَيَّ يَدَكَ لِتَقْتُلَنِي مَا أَنَاْ بِبَاسِطٍ يَدِيَ إِلَيْكَ لَأَقْتُلَكَ إِنِّي أَخَافُ اللّهَ رَبَّ الْعَالَمِينَ
“Lein besadte ileyye yedeke li taktulenî mâ ene bi bâsitın yediye ileyke li aktuleke, innî ehâfullâhe rabbe’l- âlemin (âlemîne).: Gerçekten, eğer sen, beni öldürmek için elini bana uzatırsan, ben seni öldürmek için elimi sana uzatacak değilim. Muhakkak ki ben, âlemlerin Rabb’i olan Allah’tan korkarım.” (Mâide 5/28)

Mü’minin; canı, malı ve ırzı haramdır.:

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: " Birbirinize hased etmeyiniz. Alış verişte birbirinizi aldatmayınız. Birbirinize buğzetmeyiniz. Birbirinize dargın durmayınız. Birbirinizinin pazarlığı bitmiş alış verişini bozmayınız. Ey Allah'ın kulları, kardeş olunuz. Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez. (İmdad ve nusret deminde) onu kendi hâline bırakmaz. Ona yalan söyleyip aldatmaz. Ona hor bakmaz. (Üç kere sadr-ı şerifine-göğsüne işâret buyurarak:) Takvâ işte buradadır. Bir kimse müslüman kardeşine hor bakdımı, işte şerrin bu kadarı ona yeter (artar bile). Müslümanın her şeyi; canı, malı, ırzı müslümana haramdır." Buyurdu.
(Ebû Hüreyre radiyallahu anhu'dan; Müslim)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Ey Ebu Zerr! Gemiyi yenile, çünkü deniz derindir. Tekmil azığını al, çünkü sefer uzaktır. Yükünü hafiflet, çünkü dağlar arasındaki yol sarp ve meşakkatlidir. Amelini hâlis kıl, çünkü iyiyi kötüden ayırt eden allah her şeyi, her yapılanı görür." Buyurdu.
(İbn-i Hâcer, Münebbihât)

Ashâb-ı kiram'dan Sâlebetü'l- Hasenî radiyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz'e:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ عَلَيْكُمْ أَنفُسَكُمْ لاَ يَضُرُّكُم مَّن ضَلَّ إِذَا اهْتَدَيْتُمْ إِلَى اللّهِ مَرْجِعُكُمْ جَمِيعًا فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
“Yâ eyyuhâllezîne âmenû aleykum enfusekum, lâ yadurrukum men dalle izâhtedeytum, ilâllâhi merciukum cemîân fe yunebbiukum bimâ kuntum ta’melûn (ta’melûne).: Ey iman edenler, üzerinizdeki (yükümlülük) kendi nefislerinizdir. Siz doğru yola erişirseniz, sapan size zarar veremez. Tümünüzün dönüşü Allah'adır. O, size yaptıklarınızı haber verecektir.” (Mâide 5/105)


Âyet-i kerime'sinin tefsirini sorduğunda,Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemEfendimiz şöyle buyurmuştur: "Yâ Ebu Sâlebe! İyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış. Ne zaman ki aşırı derecede cimrilik hâkim olur, nefislerin arzusu peşinden gidilir, dünya âhiret üzerine tercih edilir, herkes kendi görüşünü beğenir, kimse kimseyi tanımaz bir hâle gelirse, o zaman KENDİNİ KURTARMAYA BAK VE HALK TABAKASINI BIRAK!. Muhakkak ki sizin arkanızda karanlık gece parçaları gibi fitneler vardır. O fitneler içerisinde, sizin üzerinde bulunduğunuz inancın benzerine sımsıkı yapışan bir kimse için, sizden elli kişinin sevabı kadar sevâb vardır."
Ashâb-ı kiram: "Yâ Resûlullah! Onlardan elli kişinin sevâbı kadar sevâbı vardır değil mi? (Yani “Sizden” kelimesi yanlışlıkla mı kullanıldı?)" diye sorduklarında buyurdu ki: "Hayır! Sizden elli kişinin sevâbı kadar sevâb alır. Çünkü siz iyiliklerde yardımcı bulursunuz, fakat onlar bulamazlar."
(Ebu Dâvud - Tirmizî - İbn-i Mâce)

Fırka-yı Nâciyyeyinin İrSALLci Sefiney-i Nâciyyesi bize, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin tek EmÂnetidir.. Sanki, cÂN CeRRyÂnımız Kur'ân-ı Kerim ve Kablosu Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâm giBidir hamdolsun!.

Yezid İbnu Hayyan, Zeyd İbnu Erkam radıyallâhu anh'tan naklen anlatıyor:Rasûlullah aleyhi's-salâtu ve's-selâm buyurdular ki:"Haberiniz olsun! Ben size iki ağırlık bırakıyorum. Bunlardan biri ALLAHu Teâlâ'nın KİTABı'dır. O, ALLAH'ın (semâ-arz arasına uzanmış) ipi olup, kim ona tutunursa hidâyet üzere olur, kim de onu terkederse dalâlete düşer. İkincisi Itret'im, Ehl-i Beytim'dir." Biz, Zeyd İbnu Erkam'a sorduk:"Kadınları da EHL-İ BEYT'inden midir?" "Hayır! dedi, ALLAH'a yemin olsun, kadın bir müddet erkekle berâber olur. Sonra (kocası) onu boşar, o da babasına ve kavmine döner. "Rasûlullah aleyhissalâtu ve's-selâm'ın Ehl-i Beyt'i aslı ve kendinden sonra sadaka haram olan asâbesi'dir."
(Müslim, Fezailu's-Sahâbe 37, (2408)

İfratsız, tefritsiz; i'tidal üzere, Fırka-i Nâciye ki sırât-ı müstakîm olan interkollekte (ortak) sisteme bağlamak esastır...

---Rasûlullah sallallâhuu aleyhi ve sellem: “Yahudiler 71 fırkaya ayrıldı, birinden başka hepsi cehennemdedir. Hristiyanlar 72 fırkaya ayrıldı, birinden başka hepsi cehennemdedir. Ümmetim de 73 fırkaya ayrılacaktır, birinden başka hepsi cehennemdedir.” O bir tâne kurtulan fırka kimlerdir yâ Resûlullah? sorusuna: “Onlar benim ve ashabımın üzerinde gittiğimiz yola gidenlerdir.” buyurmuştur.
(Ebu Dâvud, Sünnet 1; Tirmizî, Îmân 18; Ibn. Mâce, Fiten 17; İ. Ahmed II/332)[/size]

Resim

وَأَنَّ هَذَا صِرَاطِي مُسْتَقِيمًا فَاتَّبِعُوهُ وَلاَ تَتَّبِعُواْ السُّبُلَ فَتَفَرَّقَ بِكُمْ عَن سَبِيلِهِ ذَلِكُمْ وَصَّاكُم بِهِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ
Resim---Ve enne hâzâ sırâtî mustekîmen fettebiûhu, ve lâ tettebiûs subule fe teferraka bikum an sebîlihi, zâlikum vassâkum bihî leallekum tettekûn (tettekûne).: Bu benim dosdoğru olan yolumdur. Şu halde ona uyun. Sizi O'nun yolundan ayıracak (başka) yollara uymayın. Bununla size tavsiye etti, umulur ki korkup sakınırsınız.” (En’âm 6/153)

إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
Resim---İnneme’l- mû’minûne ihvetun fe aslihû beyne ehaveykum vettekûllâhe leallekum turhamûn (turhamûne).: Mü'minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup düzeltin ve Allah'tan korkup sakının; umulur ki esirgenirsiniz.” (Hucurât 49/10)
En son nur_umim tarafından 15 Mar 2016, 17:11 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: FIRKA-yı NACİYE'nin HÜKÜMLERİ- Muhammed SIDDIK

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

اَلصُّبْحُ بَدَى مِنْ طَلْعَتِهِ
وَالَّيْلُ دَجَى مِنْ وَفْرَتِهِ

فَاقَ الرُّسُلاَ فَضْلاً وَعُلاَ
اَهْدَى السُّبُلاَ لِدَلاَلَتِهِ

كَنْزُ اْلكَرَمِ مَوْلاَ النِّعَمِ
هَادِى اْلاُمَمِ لِشَرِيعَتَهِ

اَزْكَى النَّسَبِ اَعْلَى الْحَسَبِ
كُلُّ الْعَرَبِ فِى خِدْمَتِهِ

سَعْتَ الشَّجَرُ نَطَقَ الْحَجَرُ
شَقَّ الْقَمَرُ بِاِشَارَتِهِ

جِبْرِيلُ اَتَى لَيْلَةُ اَسْرَى
وَالرَّبُّ دَعَى لِحَضْرَتِهِ

نَالَ الشَّرَفَاوَاللهُ عَفَى
عَمَّاسَلَفَا مِنْ اُمَّتِهِ

فَمُحَمَّدُنَا هُوَ سَيِّدُنَ
فَالْعِزُّلَنَا لأجَابَتِهِ

هُوَ الْحَبِيبُ الَّذِي تُرْجَى شَفَا عَتُهُ لِكُلِّ هَوْلٍ مِنَ اْلاَ هْوَالِ مُقْتَحِمٍ
مَوْلاَيَ صَلِّ وَ سَلِّمْ دَائِماً اَبَداً عَلَى حَبِيبِكَ خَيْرِ خَلْقِ كُلِّهِمٍ


بسم الله الرحمن الرحيم

الحمد لله رب العالمين و به نستعين {الحمد لله الذى اطلع فى سماء الأزل شمس انوار معارف النبوة المحمدية {وأشرق من افق اسرار رسالة مظاهر تجلى صفات الأ حمدية{ احمده على ان وضع اسا سى نبوته على سوابق أزليته{ ورفع دعائم رسالته على لواحق أبديته { واشهدان لااله الاالله وحده لاشريكله الفرد المنفرد فى فردانيته باالعظمة والجلال {الواحدالمتوحد فى وحدانيته بإستحقاق الكمال والجمال{ واشهد ان محمداً عبده و رسوله الذى قيل فى حقه فانت رسول الله اعظم كائن { وانت لكل الخلق باالحق مرسل { عليك مدار الحق اذ انت قطبه{ وانت منارالحق تعلو و تعدل {فؤادك بيت الله دار علومه{ وبابٌ عليه منه للحق يدخل ينا بيع علم الله منه تفجرت{ ففى كل حى منه لله مَنْهَلُ محالاً يحول القلب عنك{ وإنَّنى وحقك لا اَسْلُ وَلا اتحول عليك صلوات الله منه تواصلت صلاتا اتصالاً عنك لاتنفصل صلىالله وسلم عليك يا سيدنا يارسول الله



CEMİYETİMİZİN BUGÜNKÜ HÂL VE DURUMU

Aziz Kardeşlerim;
Sizlere bir kardeşiniz olarak bugünkü cemiyyetimizin hal ve durumu hakkındaki, gerek bu durum i’tikadi yönden olsun ve gerekse ahlâki bakımdan olsun bu hususta birşeyler söyleme ve aktarma sorumluluğumuz vardır. Cenâb-ı Rasûlüllah’ın (sallallahu aleyhi vesellem) buyurduğu ve geleceğini işaret ettiği gibi fitnelerin çoğaldığı, i’tikad bozukluğunun had safhaya ulaştığı katl-û kıtâlin çoğaldığı bir devre ki, böyle bir devrede bulunmakta ve yaşamaktayız. Böyle bir zamanda yaşamakta olduğumuzdan bu hususlarda mümkün olduğunca bir şeyler anlatmaya, “Fırka-i Nâciye” nin i’tikadî hükümlerini sizlere aktarmaya gayret edeceğiz.
Rasûlüllah sallallahu aleyhi vesellem bu devirleri işaret ederek; “Âlimler azalacak ve ilim dahi yer yüzünden kalkacak” diye buyurduğu Hadis-i Şerifleri mevcuttur. Tabiî ki bu ilmin yeryüzünden kalkması demek, Allah Zü’l- Celâl’in ilmi yeryüzünden çekip alması ve resmen kaldırması anlamına gelmez. Âlim olmayınca ilim kendiliğinden kalkmış olacak.
Bu hususta hali hazır sizlere birkaç meseleyi ortaya koyup, bu meseleler etrafında hep beraberce düşünelim ve bu meseleler etrafında tefekkür edelim istedik.

Kardeşlerim;
Hemen şunu ifâde edeyim ki, günümüzde Rasûl-ü Ekrem efendimize karşı saygı ve sevgi çok zayıflamış durumdadır.
Kimisi; “Rasûlüllah sallallahu aleyhi vesellem ölmüş gitmiştir” diyor.
Kimileri de; Rasûlüllah sallallahu aleyhi vesellem sanki sıradan bir insanmış gibi âdeta kendi arkadaşlarından herhangi birini anlatıyor, kendi arkadaşından bahseder gibi anlatıp, onun üzerine bir salavat dahi getirmiyorlar.
Bazıları da Cenâb-ı Rasûlüllah sallallahu aleyhi vesellem’in Hadis-i Şeriflerine saldırıyor ve onları bir ahkâm olarak kabul etmiyor. Kur’ân’ı kabul ediyorlar da Hadis-i Şeriflere gelince Hadislerin bizlere intikalinde insanın aracılığından dolayı Hadislere karşı çıkıyor ve pek ihtimam etmiyorlar.
Kimileri de; “Lâ İlâhe İllallah” demek yeterlidir, “MuhaMMedun Rasûlüllah”a gerek yoktur diyorlar.
Kimileri de daha ileri giderek, “Lâ İlâhe İllallah Musâ Kelimullah” veya “İsâ Ruhullah” diyen de “La İlâhe İllallah MuhaMMedun Rasûlüllah” diyenle aynıdır. Yani onun da imânı geçerlidir, bu da bir Müslümanla aynı durumdadır, diyorlar.
Bazıları da, ALLAHu Zü’l- Celâl ile kul arasında hiçbir şekilde aracı ve vasıta olamaz, diyor.
Bazıları da filozofların ve mantıkçıların, felsefecilerin görüşlerini ve fikirlerini benimseyip, biz hakikati aklımızla, mantığımızla buluruz, Rasûle gerek yok deyip, Rasûlleri inkâr edenlerin fikirlerini benimseyerek, bu görüşü ileri sürerek Rasûlleri devre dışı bırakıp onlara gerek yoktur, diyorlar.
İşte böyle bir devreye gelmiş bulunuyoruz!.

Aziz Kardeşlerim;
ALLAHu Zü’l- Celâl ile kulları arasında aracı olamaz dediğimiz zaman hâşâ Rasûlleri inkâr etmiş oluruz. Aslında bu lâf, birçoklarının ağzında dolaşıyor. Ne mânâya geldiğini düşünmeden, hiç dikkat etmeden bunu telâffuz ediyorlar. Evet şunu kabul etmek zorundayız ki, günümüzde tarikat adı altında tarikatla yakından uzaktan alâkası olmayan şeyleri tarikat diye ileri sürüp, bu adı kullanarak bu âli ve nezih yolu kendi çıkar ve menfaatleri için kullanan bir takım menfaatperest insanlar vardır. Şeytan’ın, Dünya’nın ve dünyalığın âdeta kulu ve kölesi olmuş kişiler, ALLAHu Zü’l- Celâl’a varan bu yüce yolu kendi çıkarları için kullanıp şeytanın yolu haline getirmişlerdir. Bu gibi nefsin ve şeytanın esiri olmuş, şehevî duygularını tatmin için tarikat gibi saf ve tertemiz Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye yolunu bu gibi şeylere âlet edenleri görüp tarikat ve tasavvufu inkâra kalkışıyorlar. Bu gibi kişileri de şeyh olarak ileri sürüp bunlara bakarak, “ALLAHu Zü’l- Celâl ile kul arasına hiç kimse aracı olarak giremez” diyorlar. Aslında bu gibi kişilerin yaptığı şey tarikatçılık değil. Bunların yaptığı tarikat adını kullanarak tarikatı bozmaktır, yani bozgunculuktur. İşte bu gibi kimseleri ileri sürerek ALLAHu Zü’l- Celâl ile kul arasına kimse giremez, dediklerinde bundan kastedilen; büyük ekseriyetle bu gibi kişileri ileri sürerek, Mürşid-i Kâmilleri inkâr etmektedirler. Her ne kadar buradaki kasıd Mürşidler ise de (hakikisi ve sahtesi ayırt edilmeden) kullanılan ifâde tarzı umumi olduğundan (Mürşid-i Kâmiller inkâr edildiği gibi) Rasûller de inkâr edilmiş oluyor. Buna çok dikkat etmek lâzım. Kendi hevâ-ü hevesine, nefsine kapılmış insanları aracı kabul etmek akıl sahibi olan bir Müslümanın kabul edebileceği bir şey değildir. Hatta bu Âli Tarikatın en yücelerinden olan mubarek İmam-ı Rabbani Hz.leri bu gibilerini “Kuttai’t- Tarik” yani ALLAHu Zü’l- Celâl’e giden yoldaki, yol kesiciler olarak görür ve bunlardan uzak durulmasını defaatle tembih eder. Bu gibi kimseler kişiyi ALLAHu Zü’l- Celâl’e ulaştırmak şöyle dursun, daha da uzaklaştırırlar, diye buyurur.
İşte bu gibilerinin aracılığını nefyedelim derken, hiç düşünmeden Rasûlleri de nefyetmiş oluyoruz.
Halbuki Cenâb-ı Rabbu’l- İzzenin Cenâb-ı Rasûlüllah sallallahu aleyhi vesellem hakkında buyurduğu şudur: "Ben seni vahiy ile gönderiyorum. (Kur'an-ı azımüşşan ile kendisini mücehhez kılıyor) ve halka uyarıcı ve müjdeleyici olarak, Rasûl olarak gönderiyorum."
İşte ALLAHu Zü’l- Celâl bizâtihi onu Rasûl olarak, elçi olarak gönderiyor. Bu elçilik görevi ile gönderilen, bu aracılık ile görevlendirilen Rasûller ortada iken kalkıp da Fir'avunu, Nemrud'u, Ebu Cehil'i ve bunların yolundan giden benzeri kimseleri elçi olarak görmek, aracı olduğunu söylemek, bunlar da buna haizdir demek mümkün müdür? Hâşâ...!

Onun için bu Rasûller, ALLAHu Zü’l- Celâl ile kulları arasındaki elçilerdir ve çok seçkin şahsiyetlerdir. Bunlar ALLAHu Zü’l- Celâl tarafından seçilmiş ve bu görev için mücehhez kılınmış, buna lâyık görülüp gönderilen mübârek kimselerdir. Bundan dolayı ALLAHu Zü’l- Celâl ile kulları arasında hiç aracı yoktur, olamaz dediğimiz zaman bu Rasûlleri de inkâr etmiş oluruz. ALLAHu Zü’l- Celâl bizleri korusun. Âmin…
ALLAHu Zü’l- Celâl insanoğluna akıl gibi bir nimet-i azime vermiştir. İnsanoğlu bu aklıyla birçok şeyi kavrayabilir. Yere, göğe bakarak aklını kullanarak, bu kâinatın muazzamlığını harikalığını kavrayabilir. Bu kâinatın yaratılmasına beşerin gücü yetmez. Mutlaka bunu var eden bir ilâh vardır diyerek bunu idrâk edebilir. Felsefecilerin dediği buna benzer şeyler bir yere kadar doğru olabilir. Zira ALLAHu Zü’l- Celâl de Kur'an-ı Kerimde: "Yeri ve göğü yaratan kimdir diye onlara sorsan, Elbetteki ALLAHu Teâlâdır, derler." buyuruyor. Zira bu kâinatın varlığını bir beşere atfetmek mümkün değildir. Fakat bunlar görüken şeylerdir. Gözün gördüğü aklın idrak edebileceği şeylerdir. Peki ya gözle görükmeyen şeyleri ki meselâ mahşer, mizân, sırat, cennet, cehennem, ALLAHu Zü’l- Celâl’in sıfatlarını nasıl bilecek ve nasıl tarif edecek. Bunları nasıl bilecek ve inanacak? Zira bunlar gaybîdir. Bir aracı olmadan bunları ALLAHu Zü’l- Celâlin bizzâtihi kendisinden mi alacak? Hâşâ...!

İşte bu aracıları Rabbimiz bu iş için mücehhez duruma getirmiştir. Bunun için liyâkat kesbetmiş ki bunlar bunun erbabıdır. Bunlara icâbında vahiy, icâbında ilham, icâbında da Cibril (alehisselâm) gibi bir aracı gelmiştir. Cebrail (alehisselâm) ALLAHu Zü’l- Celâl ile Peygamberler arasında bir aracı değil midir? Cebrail (alehisselâm) kendi sûretinde geldiği gibi değişik sûretlerde de gelirdi. Bunu cemâât halinde Rasûlüllahın sallallahu aleyhi vesellem huzurunda otururlarken gördükleri bile olmuştur. Bunun en büyük delili Hz. Ömer (radiyallahu anhu)’dan mervî Cibril Hadisidir. Bunu inkâr etmek mümkün değildir.


Resim

İ’tikad:İnanmak. İnanç. Sıdk ve doğruluğuna kalben kararlı olmak. Gönülden tasdik ederek inanmak. Dinin temelini meydana getiren şeylere inanmak.
İ’tikadî: İtikad ve inançla alâkalı.
Nezih: (Nezihe) Pâk, temiz.
Münezzeh: Noksanları tamamlanarak hazırlanmış, lüzumu olan silâh ve sair şeylerle donanmış. Cihazlanmış.
İcâb: Lâzım. Gerekli. Lüzum. Sebeb olmak. * Ist: Akitlerde ilk söylenen söz


Resim

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Âhir zamanda, âlim ve ilim azalır, câhillik artar. Câhil ve sapık din adamları, yanlış fetvâ vererek fitne çıkarır, doğru yoldan saptırırlar.” buyurdu.
(Buharî)

Resim---Taberânî, Ebû Musâ radiyallahu anhu’dan rivâyet eder: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Resûlüllah: "Zaman kısalıp yıllar ve mahsûller azalmadıkça Allah´ın kitabı Kur´ân utanılacak bir şey sayılmadıkça, hâinler emm, emîn olan kişiler de hâin sayılmadıkça asla kıyamet kopmayacaktır. Kezâ yalancılar doğru, doğrular yalancı sayılmadıkça, savaşlar, haksızlıklar, hased ve hırslar iyice artmadıkça; işler karışıp tersine gitmedikçe, hevâ ve hevese uyulup zann ile hüküm verilmedikçe, ilim kaldırılıp câhillik yaygın bir hâl almadıkça, yeryüzü kana bulanmadıkça da kıyamet kopmayacaktır." buyurdu.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz ilmin nasıl ortadan kalkacağını şu hadis-i şeriflerinde beyan buyurmuşlardır:
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:“Allah ilmi insanların (kalbinden) zorla söküp almaz. İlmi, ulemâyı kabzetmek sûretiyle alır. Tek bir âlim kalmayıncaya kadar ulemâ kabzedilir. Halk da câhilleri kendilerine reis yapar. Bunlara meseleler sorulur, onlar da ilme dayanmaksızın fetvâ verirler, böylece hem kendileri saparlar hem de başkalarını sapıtırlar.” buyurdu.
(Buhârî, İlim 34)

Resim---Ziyâd b. Lebîd radiyallahu anhu diyor ki: Hz. Peygamber Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bir şey anlattı ve: “Bu şey ilmin kaybolduğunda gerçekleşecektir.” dedi. “Biz Kur’an okur, çocuklarımıza okuturken ve onlar da kıyamete kadar çocuklarına okutacakken ilim nasıl kaybolur?” dedik. O şöyle buyurdu: “Annen seni kaybetsin ey Ümmü Lebîd’in oğlu! Medine’de seni en anlayışlı kişi olarak kabul ediyorsam (şuna cevap ver!) Yahudi ve Hıristiyanlar Tevrat ve İncil’i okudukları halde içindekilerden faydalanamayan kimseler haline geldiler, öyle değil mi?”
(Müsned, İlim 79/276)

Ebu’d-Derdâ radiyallahu anhu’dan bu hadisi işiten Cübeyr der ki: “Ubâde b. Sâmit radiyallahu anhu’ya rastladım: “Kardeşin Ebu’d-Derdâ ne söyledi, işittin mi?” dedim. Ve ona Ebu’d-Derdâ’nın söylediklerini haber verdim. Bana: ‘Ebu’d-Derdâ doğru söylemiş, dilersen kaldırılacak olan ilk ilmin hangisi olduğunu sana haber vereyim: “İnsanlardan kaldırılacak olan ilk ilim huşûdur. Büyük bir câmiye girdiğinde huşû üzere olan bir tek kişiyi göremeyeceğin vakit yakındır!’ dedi.”
(Tirmizî, İlim 5)

Abdullah b Ömer'in, babası Hz. Ömer'den (radiyallahu anhum) naklettiği CibriL alehisselâm Hadisi:

عن عمر (رضي الله عنه) أيضاً قال: بينما نحن جلوس عند رسول الله (صلى الله عليه وسلم) ذات يوم إذ طلع علينا رجل شديد بياض الثياب، شديد سواد الشعر، لا يرى عليه أثر السفر، ولا يعرفه منا أحد، حتى جلس إلى النبي (صلى الله عليه وسلم) ، فأسند ركبتيه إلى ركبتيه، ووضع كفيه على فخذيه، وقال: يا محمّد أخبرني عن الإسلام؟! فقال رسول الله (صلى الله عليه وسلم) : "الإسلام أن تشهد أن لا إله إلا الله، وأن محمداً رسول الله، وتقيم الصلاة، وتؤتي الزكاة، وتصوم رمضان، وتحج البيت إن استطعت إليه سبيلاً"، قال: صدقت. فعجبنا له يسأله ويصدّقه، قال: فأخبرني عن الإيمان؟ قال: "أن تؤمن بالله وملائكته وكتبه ورسله واليوم الآخر وتؤمن بالقدر خيره وشره"، قال: صدقت. قال: فأخبرني عن الإحسان؟ قال: "أن تعبد الله كأنك تراه فإن لم تكن تراه فإنه يراك". قال: فأخبرني عن الساعة؟ قال: "ما المسؤول عنها بأعلم من السائل"، قال: فأخبرني عن أماراتها؟ قال: "أن تلد الأمة ربتها، وأن ترى الحفاة العراة العالة رعاء الشاء يتطاولون في البنيان"، ثم انطلق. فلبثت ملياً، ثم قال: "ياعمر أ تدري من السائل؟" قلت: الله ورسوله أعلم، قال: "فإنه جبريل أتاكم يعلّمكم دينكم". (رواه مسلم)

Hadisin Tercümesi:
Ömer (radiyallahu anhu)’dan rivâyetle şöyle demiştir: “Bir gün biz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in yanında iken birden baktık ki elbisesi bembeyaz , saçları simsiyah, üzerinde yolculuk alâmeti olmayan biri karşımıza çıkageldi. Onu bizden kimse tanımıyordu. Nihayet Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)’in yanına oturdu. Dizlerini dizlerine dayadı, iki avucunu iki uyluğu üzerine koydu ve: “Yâ MuhaMMed, İslam hakkında bana haber ver” dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “İslam; Allah’tan başka ilâh olmadığına ve MuhaMMed (alehisselâm)’in Allah’ın Resûlü olduğuna şahidlik etmen, namazı dosdoğru kılman, zekatı vermen, Ramazan’da oruç tutman ve yoluna gücün yeterse Beyti (Kâbe’yi) haccetmendir” buyurdu. Adam: “Doğru söylüyorsun” dedi. Biz onun hem peygambere soru sorup hem de cevâb vermesine şaşırdık. Adam: “İman hakkında da bana haber ver” dedi. Resulullah (alehisselâm): İman; Allah’a Meleklerine, Kitaplarına, Peygamberlerine, âhiret gününe iman etmendir. Kadere, hayrına ve şerrine de iman etmendir” dedi. Adam: “Doğru söylüyorsun” dedi ve “İhsan; hakkında bana bilgi ver” diye yine sordu. Resulullah (sav): “İhsan; sanki görüyormuşsun gibi Allah’a ibadet etmendir. Her ne kadar sen O’nu görmüyorsan da, O seni görüyor” buyurdu. Adam: “Doğru söylüyorsun” dedi ve “Kıyamet hakkında bana haber ver” diye tekrar sordu. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: (Bu konuda) sorulan sorandan daha fazla bilgiye sahip değildir” diye cevap verdi. Adam: öyle ise kıyametin alâmetlerinden haber ver” dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Câriyenin efendisini doğurması, yalınayak sırtı çıplak fakir davar çobanlarının bina yaptırmada yarıştıklarını görmendir” diye cevap verdi. Hz Ömer ( anlatmaya devam ederek) şöyle dedi: Sonra adam gitti. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bir müddet öyle durdu, sonra bana: “Yâ Ömer, soran kimdir biliyor musun? Dedi. Ben: “Allah ve Resulü daha iyi bilir” dedim. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “O, Cibril’dir. Size dininizi öğretmek için gelmişti” buyurdu.
(Buhârî, İman 1; Müslim, İman 1)

Hadis İmamımız TABERÂNÎ kaddesallahu sırruhu:

Meşhûr tefsîr, hadîs ve fıkıh âlimlerinden. İsmi, Süleymân bin Ahmed bin Eyyûb bin Mutayr eş-Şâmî el-Lahmî et-Taberânî olup, künyesi Ebü’l-Kâsım’dır. 260 (m. 873) senesi Safer ayında Şam’ın Taberiyye kasabasında doğdu. İsfehân’a yerleşti. 360 (m. 970) senesi Zilka’de ayının sonlarına doğru 100 yaşlarında vefât etti. İsfehan şehrinin girişinde Resûlullahın ( aleyhisselâm ) Eshâbından olan Hammâd ed-Devrînin kabri yanına defn edildi.
Taberânî; Hâşim bin Mürsed et-Tâberânî, Ebû Zür’a es-Sekafî, İshâk ed-Debri, İdrîs el-Attâr, Beşîr bin Mûsâ, Hafs bin Ömer, Abdullah bin Mahmûd bin Sa’îd bin Ebî Meryem, Ali bin Abdülazîz el-Begâvî, Mikdâm bin Dâvûd er-Re’yinî, Yahyâ bin Eyyûb el-Allât, Ebû Abdurrahmân en-Nesâî ve daha pekçok âlimden ilim alıp, hadîs-i şerîf rivâyetinde bulundu. Kendisinden de; Ebû Huleyfe el-Cemhî, İbn-i Ukde, Ebû Nuaym el-Hâfız, Ebû Hüseyn bin Fâzişâh, Abdan, Ca’fer el-Feryâbî, Ebû Abdullah bin Merde el-Hâfız ve daha birçok âlim ilim öğrendi ve hadîs-i şerîf rivâyet etti. Büyük hadîs âlimlerinden olan Taberânî, güvenilir, sağlam, hadîste huccet (üçyüzbinden fazla hadîs-i şerîfi senetleriyle birlikte ezbere bilen) ünvanına sahiptir. Onun ilmi ve rivâyet ettiği hadîs-i şerîfler, bütün İslâm âlemine yayıldı. Kendisine; “Bu kadar hadîs-i şerîfi ezberleme bahtiyarlığına nasıl kavuştun?” diye sorulduğunda: “Otuz sene kuru hasır üzerinde uyudum!” buyurdu. İlim tahsili için rahatı terk ederek sâde bir hayat yaşadı. Otuzüç sene ilim uğrunda seyahat yaptı. Bu yolda fedâkârlıktan kaçınmadı. Her işini Allahü Teâlânın rızâsı için yapar, O’nun kullarını Cehennem ateşinden kurtarmak için çalışırdı. Talebelerinden Ebû Abbâs Şirâzî, Taberânî’den üçyüzbin hadîs-i şerîf yazdığını, güvenilir, sağlam bir muhaddis olduğunu bildirmekte ve hocasının ne derece ilim sahibi olduğunu vesîkalandırmaktadır.
İmâm-ı Ebû Bekr-i Mukrî, bir gün İmâm-ı Taberânî ve Ebû Şeyh ile Mescid-i Se’âdette oturuyorlardı. Birkaç günden beri açlardı. Yatsı namazından sonra İmâm-ı Ebû Bekr, dayanamıyarak, çok sıkılmış bir hâlde: “Açım yâ Resûlallah!.” dedikten sonra, bir köşeye çekildi. İki arkadaşı kitap okuyorlardı. Seyyidlerden bir zât, iki hizmetçisi ile gelerek: “Kardeşlerim! Dedem Resûlullahtan ( aleyhisselâm ); aç olduğunuz için yardım istemişsiniz. Biraz uyumuştum. Sizi doyurmamı emir buyurdu” dedi ve getirdiklerini beraber yediler. Artanı da bırakıp gitti.
Taberânî buyurdu ki: “Âlimlerin çoğuna göre, bir kimsenin vücûdu sağlam olur, aklı başında olur, bir yere borcu olmaz ve evli olmayıp malsızlığa sabır edebilirse veya evli olup da, çoluk-çocuğu da sabır ederlerse, bu kimsenin bütün malını sadaka vermesi câiz olur. Bu saydığımız şartlardan biri eksik olursa sadaka vermesi mekrûh olur. Ba’zı âlimler, sadakası kabûl olmaz buyurdu.” Ömer ( radıyallahü anh ) da böyle buyurdu.”
Yalnız, Allahü teâlânın rızâsını kazanmayı arzu eden İmâm-ı Taberânî, birçok kitap yazdı. Eserleri, elden ele, sözleri dilden dile, nesilden nesile zamanımıza kadar ulaştı. Bunlardan; Kitâb-ü Delâil-ün-Nübüvve, Kitâb-üs-Sünne, Tefsîr-ü kebîr, Kitâb-üt-tıvâlât, Tefsîr-ül-hasen, Kitâb-ül-menâsik, Kitâb-üd-duâ, Kitâb-ü Müsned-i Süfyân, Kitâb-ü Müsned-i Şu’be, Kitâb-ün-nevâdir, Kitâb-ür-râmi, Kitâb-ül-evâil, Kitâb-ü hadîs-i Şâmiyyîn, Mu’cem (ikiyüz cüzdür), Mu’cem-ül-evsât (üç cilttir), Ma’rifet-üs-Sahâbe, Reddü alel-Mu’tezile, Reddü alâ Cehmiyye, Makârim-ül-ahlâk-ıl-Izâî, Fedl-ul-ilm, Ez-Zührî an Enes, Hadîs-i Mâlik bin Dînâr, Hadîs-ü Hamza ez-Ziyâd, Fedâilü’l-Erbaat-ir-Râşidîn, Kitâb-üt-Takara ve daha birçok eser onun kitapları arasındadır..

Resim

وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ فَأَنَّى يُؤْفَكُونَ
Resim---Ve le in seeltehum men halaka’s- semâvâti ve’l- arda ve sehhare’ş- şemse ve’l- kamere le yekûlunnallâh (yekûlunnallâhu), fe ennâ yu’fekûn (yu’fekûne).: Andolsun, onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı kim emre amade kıldı?" diye soracak olursan, şüphesiz: "Allah" diyecekler. Şu halde nasıl oluyor da çevriliyorlar?(Ankebût 29/61)
En son nur_umim tarafından 15 Mar 2016, 17:13 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: FIRKA-yı NACİYE'nin HÜKÜMLERİ- Muhammed SIDDIK

Mesaj gönderen nur_umim »

Aziz Kardeşlerim;
Biliyorsunuz ki Rasûlüllah sallallahu aleyhi vesellem, ümmetinin yetmiş üç fırkaya ayrılacağını, bunların içinde de bir fırkanın Fırka-ı Nâciye, diğerlerinin Fırka-ı Dalal (Dalâlet içinde olacak fırkalar) olacağını buyurmuştur. Bunlardan bazılarının dalâleti çok aşırıdır. Hatta ale’l- küfre giderler. Bunların durumları dalâlet nisbetlerine göre değişir. Ancak bizim anlatmak istediğimiz Fırka-ı Nâciye'dir. Bu kitabın te'lifi de bu sebepledir. Fırka-ı Nâciye'nin hükümleri nelerdir, Fırka-ı Nâciye yolu nedir, esasen bunun târifine çalışacağız, ALLAHu Zü’l- Celâl’in izni ve inâyetiyle..

Eserin baş tarafında dünya ve âhiret saadetine mazhar olabilmemiz için tek vesile olan Cenâb-ı Rasûlüllahın sallallahu aleyhi vesellem meziyyetlerini ve salâvâtı izâh ettikten sonra Cibril Hadisinde geçen imân, islâm, ihsan makamları nedir? Bunları anlatmaya çalışacağız. Zira günümüzde görüldüğü gibi her zümre kendisini ale’l- hak görüyor. Kendilerinin Müslüman olduğunu söyleyip, Fırka-ı Nâciye olduklarını söylüyor ve diğerlerini de töhmet altında bırakıyorlar. İşte bu yönden ALLAHu Zü’l- Celâl hepimize hidâyet versin, salâh etsin. Bundan dolayı biz de günümüzdeki bu gibi durumlar karşısında ehemmiyetine binâen âyet ve hadislerin ışığı altında İslâm, imân ve ihsan nedir, bu İslâm, imân, ihsan ehli kimlerdir? Bu hususlarda mâlûmât vermeye çalışacağız. Gerek i’tikadî yönden, gerek muamelât yönünden ve gerekse ibadet yönünden malûmât vermeye çalışacağız.

Daha sonra ise Fırka-i Nâciye’nin hükümlerinden olan kaza, kader, irâde, meşiyyet, kıyâmet alâmetleri, Elest âlemi, Ervâh âlemi, Berzah âlemi, Kabir âlemi, ruhların durumları, mi’rac hadisesi ve kul borcu gibi konular, Kur’ân-ı Kerîm’in âyetleri ve Resulüllah sallallahu aleyhi vesellemin Hadis-i Şerif’leri ışığında ele alınıp incelenmiştir, ALLAHu Zü’l- Celâl’in inâyetiyle.
ALLAHu Zü’l- Celâl hepimizi hakkı hak bilip hakka tabi olanlardan, bâtılı bâtıl bilip bâtıldan ictinâb eden kullarından eylesin. Âmin…

SALÂVÂTI ŞERİFE:

ان الله و ملئكته يصلون على النبى
يا ايهاالذين آمنواصلوا عليه سلموا تسليماً
(Ahzâb / 56)

Şüphesiz Allah ve melekleri, Peygambere çok salâvât getirirler. Ey iman edenler! Siz de ona salâvât getirin ve tam bir teslimiyetle selâm verin.

Aziz Kardeşlerim,
Fazla teferruata dalmadan kısaca bu âyeti kerimenin mânâsı üzerinde durmak istiyoruz. Geniş izâhatı ise salâvât ile ilgili olan ikinci bölümde bulabilirsiniz.

" ان الله و ملئكته يصلون علىالنبى "
Âyeti celîlesi ile ALLAHu Zü’l- Celâl o yüce Peygamberin değerini açıklayarak buyuruyor ki: "Muhakkak Allah, Peygamberine merhamet eder, şanını yüceltir ve makamını yükseltir. Onun melekleri de, peygamber için dua ederler; Allah’ın, kulu ve elçisi olan MuhaMMed’i sallallahu aleyhi vesellem yüceltmesini ve en yüksek mertebeye erdirmesini dilerler. Bu meyanda kendileri de şereflenmiş olurlar.
İmamı Kurtubi buyuruyor ki: “Allahın salâtı, onun rahmeti ve rizâsı demektir. Meleklerin salâtı, dua ve istiğfar mânâsındadır. Ümmetin salâtı ise, dua ve onun emrine saygı göstermek demektir.”

İmamı Savî haşiyesinde şöyle der: “Bu âyette, Peygamber’in sallallahu aleyhi vesellem, üzerine rahmet inen bir kimse olduğuna ve mutlak olarak öncekilerin ve sonrakilerin en üstünü olduğuna en büyük delil vardır. Çünkü Allah’ın, Peygamberine salâtı, yüceliğini ifâde ile birlikte rahmetidir. Peygamberin sallallahu aleyhi vesellem dışındakilere salâtı ise mutlak rahmetdir.
Nitekim Cenâbı Hak şöyle buyuruyor:

هوالذى يصلى عليكم وملئكته ليخرجكم من الظلمات الىالنور
(Ahzab/43)
"Sizi zulumattan nura çıkarmak için, üzerinize melekleri ile beraber salât eden rahmetini gönderen Allahtır."
İki salât arasındaki farka ve iki makam arasındaki üstünlüğe bakın. İşte bu sebeple, Hz. MuhaMMed sallallahu aleyhi vesellem rahmetlerin kaynağı ve tecellîlerin menba’ı olmuştur.

يا ايهاالذين آمنوا صلوا عليه و سلموا تسليماً
(Ahzab/56)
"Siz de ey mü'minler! Peygambere çokca salât ve selâm getiriniz. Onun, sizin üzerinizde çok hakkı vardır. Sizi sapıklıktan hidâyete ileten, zulümâttan nura çıkaran odur. Öyleyse onun şerefli ismi ne zaman anılırsa,
اللهم صل على محمد و آله و سلم تسليماً كثيراً
"ALLAHumme salli alâ MuhaMMedin ve âlihi vesellim teslimen kesira" deyin. Yani Peygamber’in adı anıldığında salâvât getirirken mutlaka "salli ve sellim" kelimelerini kullanın demektir. Zira bir çok müfessir وسلموا تسليماً ni açıklarken,
قولوا:السلام عليك ايهاالنبى
“Kâlû:es selâmu aleyke eyyühe’n- Nebîyyi” demektir, diye buyuruyorlar.
İmamı Savî haşiyesinde şöyle buyurur: “Meleklerin ve mü'minlerin Peygambere sallallahu aleyhi vesellem salâvât getirmelerinin hikmeti, onları, bununla şereflendirmektir. Şöyle ki, onlar Peygambere sallallahu aleyhi vesellem salât ve onu yüceltme hususunda Allah'a uymuşlardır. Aynı zamanda, onun insanlar üzerindeki bazı haklarından dolayı bir mükâfattır. Çünkü Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem insanlara ulaşan bütün ni’metlerde en büyük vasıtadır. Bir kimseye herhangi bir şahıstan bir ni’met gelirse, o şahsı mükâfatlandırması onun üzerine bir haktır. Ancak insanlar Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem'a mükâfat vermekten aciz oldukları için, her şeyin sahibi ve her şeye gücü yeten Allah'tan ona mükâfat vermesini istediler. İşte,
اللهم صل على محمد
"Allah'ım!. MuhaMMed'e salât et." sözünün sırrı budur.


Resim

Dalâlet: İman ve İslâmiyetten ayrılmak. Azmak. Hak ve hakikatten, İslâmiyet yolundan sapmak. Allah'a isyankâr olmak. * Şaşkınlık
Ale’l- küfr:Küfür üzere olmak.
Ale’l- hak:Hak üzere olmak.
Fırka-ı Nâciye: Kur'an-ı Kerim'e ve Sünnet-i Seniyeye sıkı sıkıya bağlı olup Ehl-i Sünnet ve Cemaat yolundan ayrılmayan müslümanlar. Bunlar kıyamete kadar lütf-u İlahî ile devam eder.
Meziyyet: İyilik. İyi ve salih hareket ve faaliyet.
Töhmet: Birisine isnad edilen, fakat kat'iyyetle işleyip işlemediği belirsiz olan suç, kabahat. * İtham altında olma.
Binâen: ...den dolayı, bu sebepten. Mebni ve müstenid olarak. Dayanarak.
Meşiyyet: Dilemek. İrade. Arzu. Matlub. Murad. İstek. Meşiet.
Menba’: Kaynak. Nimetin veya herhangi bir şeyin çıktığı yer. Suyun çıktığı yer. Pınar.


Resim

Resim---Rasûlullah sallallâhuu aleyhi ve sellem: “Yahudiler 71 fırkaya ayrıldı, birinden başka hepsi cehennemdedir. Hristiyanlar 72 fırkaya ayrıldı, birinden başka hepsi cehennemdedir. Ümmetim de 73 fırkaya ayrılacaktır, birinden başka hepsi cehennemdedir.” O bir tâne kurtulan fırka kimlerdir yâ Resûlullah? sorusuna: “Onlar benim ve ashabımın üzerinde gittiğimiz yola gidenlerdir.” buyurmuştur.
(Ebu Dâvud, Sünnet 1; Tirmizî, Îmân 18; Ibn. Mâce, Fiten 17; İ. Ahmed II/332)

Resim

إِنَّ اللَّهَ وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيمًا
Resim---''İnnallâhe ve melâiketehu yusallûne alen nebiyyi, yâ eyyuhâllezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ: "ALLAH ve melekleri Peygamber'e çok salâvât getirirler. Ey mü'minler! Sizde ona salâvât getirin ve tam bir teslimiyetle selâm verin (selâmlayın)." (Ahzâb 33/56)

هُوَ الَّذِي يُصَلِّي عَلَيْكُمْ وَمَلَائِكَتُهُ لِيُخْرِجَكُم مِّنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ وَكَانَ بِالْمُؤْمِنِينَ رَحِيمًا
Resim---Huvellezî yusallî aleykum ve melâiketuhu li yuhricekum mine’z- zulumâti ilen nûr, ve kâne bi’l- mu’minîne rahîmâ (rahîmen).: Sizi, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için, üzerinize salâvât gönderen, O ve O’nun melekleridir ki O, mü’minlere Rahîm(dir).” (Ahzâb 33/43)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: FIRKA-yı NACİYE'nin HÜKÜMLERİ- Muhammed SIDDIK

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim Es Selâmu aleykum ve rahmetullâhi ve berekâtuhu..

SALÂVÂTIN EHEMMİYETİ:

Bu hadisler bizlere salâvâtın nasıl olacağını, lâfız itibâri ile nasıl olması gerektiğini bildiriyor.
Allâme Ahmed bin Mübârek, Şeyhi Abdulaziz Debbağ'dan naklen şöyle buyuruyor: "Rasûlullah üzerine salâvât getirmek, kim tarafından getirilirse getirilsin, kat'iyyetle makbuldur."
"Hiç şüphesiz Peygamber üzerine salâvât getirmek amellerin en faziletlisidir. Zira bu salâvât Cennetin etrafındaki meleklerin tesbihidir." diyerek, “Cennetin aslı Rasûlullahın nurundandır,” buyurdular.

Bu hususta bir kaç Hadisi Şerif:

قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : " ان لله تعالى ملائكة سياحين فى الارض يبلغونى من امتى السلام
(رواه الترمذى و ابن حبان فى صحيحه )
Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Allah Teâlânın yer yüzünde seyahat eden öyle melekleri vardır ki, onlar ümmetimden bana olan selâmı ulaştırırlar." buyurdu.
(Tirmizî ve İbn Hibbân Sahihinde rivâyet ettiler)

عن ابن مسعود رضى الله عنه : قال رسول الله صلىالله عليه وسلم : ان اولىالناس بى يوم القيامة اكثر هم عَلَّىَ صلاة
(رواه الترمذى و ابن حبان)
Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Kıyamet günü insanların bana en yakın olanı, üzerime en çok salât (ü selâm) getirenidir." buyurdu.
(İbn. Mes’ud radiyallahu anhu’dan; Tirmizî ve İbn Hibbân rivâyet ettiler)

قال رسول الله صلىالله عليه وسلم : من صلى عَلَّىَ صلاة واحدة صلىالله عليه عشراً. و من صلى عَلَّىَ عشراً صلىالله عليه مأة. ومن صلى على مأة كتب الله بين عينيه برائة من النفاق و برائة من النار. واسكنه الله يوم القيامة مع الشهداء
(رواه الطبرانى فى المعجم)
Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Kim benim üzerime bir defa salâvât getirirse, Allah onun üzerine on salâvât getirir. (on rahmet eder.) Kim benim üzerime yüz salâvât getirirse, Allah onun iki gözü arasına nifaktan kurtuluş beratı yazar, ayrıca ateşten kurtulduğuna dair bir beraat yazar ve kıyamet günü onu şehitlerle beraber (Cennette) iskân eder.” buyurdu.
(Tabâranî Mu’cem’inde rivâyet etti)

الحديث الشريف: الدعاء محجوب عن الله حتى يصلى على محمد واهل بيته
Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Duanın başında ve sonunda MuhaMMed’e sallallahu aleyhi vesellem ve ehli beytine salâvât getirinceye kadar, kişinin yaptığı dua ALLAHu Teâlâ’ya karşı perdelidir. (Hedefine ulaşamaz), (Dergah-ı icâbete vasıl olmaz)."

و عن على رضى الله عنه قال: كل دعاء محجوب حتى يصلى على محمد صلى الله عليه وسلم
İmam-ı Ali'den (radiyallahu anhu) mervi bir Hadiste de: Dua, Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem üzerine salâvât getirinceye kadar hicâblıdır.

عن عمر ابن الخطاب رضى الله عنه موقوفاً قال: الدعاء موقوف بين السماء والارض لا يصعد منه شيئى حتى تصلى على نبيك صلى الله عليه وسلم
Hz. Ömer İbn Hattâb’den (radiyallahu anhu) mervi bir Hadis-i Şerifte ise: "Yapılan bir duanın sema ve arz arasında durgun bir hali vardır. Ondan hiçbir şey Dergah-ı İcâbete vasıl olmaz. Tâ ki Peygamberin sallallahu aleyhi vesellem üzerine salâvât getirinceye kadar..

(Not: Bu zikredilen Hadis-i Şerif'lerde Peygambere sallallahu aleyhi vesellem salâvât getirilmediği müddetçe, dualar hicâblıdır, durgun haldedir demek; salâvâtsız yapılan dua Cenâb-ı Hakkın icâbet makamına vasıl olmaz, çıkmaz, bundan men’ edilmiştir, demektir. Hatta ki o duanın başında, içinde, sonunda Habibi üzerine salâvât getirilmedikçe. İşte bu Nebi üzerine salâvât getirmenin bir delili ve duanın kabul olunması için bir sebeptir. Zira Kur’ân-ı Kerim'de de, Cenâb-ı Hakkın katına ancak güzel kelâm çıkar buyuruluyor. Güzel kelâm da içinde salâvât bulunan kelâm demektir.)

وكان رسول الله صلىالله عليه و سلم : يقول اكثروامن الصلاة على فان اول ماتسألون فى القبرعنى
Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Benim üzerime salâvâtı çok getirin. Çünkü, Kabirde ilk benden sual edilecek .(Size) " buyurdu.

قال عليه الصلاة ة والسلام: من ذكرت عنده و لم يصلى على فاخطئ طريق الجنة
(رواه الطبرانى)
Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Yanında anıldığım kimse bana salât (u selâmda) hata ederse, (salâvât getirmezse), bu ihmalkârlığından dolayı Cennet yolunda Cenneti bulmakta hata etmiş olur." buyurdu.
(Tirmizî rivâyet etti.)

قال عليه الصلاة والسلام : من ذكرت عنده فلم يصلى على فقد شقى
Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Yanında anıldığım kimse bana salâvât getirmezse, şekavet etmiş olur, o kimse bu haliyle şekavet yolunu seçmiştir. " buyurdu.

Aziz Kardeşlerim, bu hususta bir çok hadisler rivâyet edilmiştir. Bu cümleden olmak üzere Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem buyurmuştur ki:
رغم انف رجل ذكرت عنده فلم يصل على
Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Yanında adım zikrolunup da bana salâvât getirmeyen kimsenin burnu sürtülsün". buyurdu.

Yine buyurmuşlar ki: "Allah Teâlâ benim için iki melek görevlendirmiştir. Ben bir müslüman yanında anıldığımda bana salâvât getirdi mi, mutlaka o iki melek ona: "Allah seni bağışlasın!" (Allah sana rahmetiyle muamele etsin.) derler. Bir müslümanın yanında adım zikr olunduğunda da bana salâvât getirmedi mi, mutlaka o iki melek: "Allah seni bağışlamasın." derler. Allahu teâlâ ve öteki melekleri de o iki meleğe cevâben "Âmin" derler.

Resim

Allâme: Çok büyük alim. Meşhur olmuş büyük mütefekkir. Her ilimde ihtisas sahibi.
Nifak: Müslüman gibi görünüp kâfir olmak. İki yüzlülük. * Bozuşukluk, ara açılmak. * Dinde riyâ etmek. * İhtiyaca sarf olunacak şeyler.
Men’: Yasak etmek. Durdurmak. Bırakmamak. Bir şeyi diriğ etmek, esirgemek.
Hicâb: Perde. Örtü. Hâil. * Utanma. Kendini kusurlu bilip insanlar arasından çekilmek. * Men'etmek. * Allah ile kul arasındaki perde. * Setretmek. Gizlemek.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: FIRKA-yı NACİYE'nin HÜKÜMLERİ- Muhammed SIDDIK

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

CUMA GÜNÜ SALÂVÂT GETİRMENİN FAZİLETİ

قال عليه السلام : ان من افضل ايا مكم يوم الجمعة فاكثروا على من الصلاة فيه فان صلاتكم معروضة على قالوا يا رسول الله و كيف تعرض صلاتنا عليك وقدارمت ؟ (قال يقول بليت) قال: ان الله عز و جل حرم على الارض ان تأكل اجساد الانبياء
( رواه احمد و ابو داود و ابن ماجه و ابن حبان فى صحيحه و الحاكم صححه)
Resim---"Cuma günü, günlerinizin en faziletlilerindendir. O günde benim üzerime salâvâtı çok getirin. Zira, sizin salâvâtınız bana arz olunmuş olur."
Ashab: "Ey Allahın Rasûlü, siz toprak olmuş halde iken bizim salâvâtımız size nasıl arz olunur?" dediler.
Rasûlullah:"Allah, Peygamberlerin cesedlerini, (yiyip çürütmeyi) arza haram kılmıştır." buyurdu.
(Not: Peygamberlerin mayaları Cennettendir. Toprak onları çürütemez.)

و قال رسول الله صلى الله تعالى عليه وسلم : اكثروا على من الصلاة يوم الجمعة وليلة الجمعة فمن فعل ذالك كنت له شهيداَ اوشفيعاً يوم القيامة
"Cuma günü ve gecesi benim üzerime çokça salâvât getirin. Kim ki bunu yaparsa, kıyamet gününde ben ona şahit ve şefaatçi olurum."

عن ابى هريرة رضى الله عنه قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : من صلى على يوم الجمعة ثمانين مرة غفرالله له ذنوب ثمانين سنة . قيل يا رسول الله كيف نصلى عليك قال قولو اللهم صلى على محمد عبدك ونبيك ورسولك النبى الامى وتعقد مرة واحدة
( رواه حكيم الترمذى فى نوادر الا صول)
Resim---''Kim ki benim üzerime cuma günü 80 defa salâvât getirirse (bu salâvât hürmetine) Allah (Celle Celâluhu.) onun 80 yıllık günahını mağfiret eder.'' Ashab soruyor: Ya Rasûlullah bu nasıl bir salâvâttır? Rasûlullah da yukarıda yazdığımız "ALLAHumme salli alâ MuhaMMedin abdike ve nebiyyike ve Rasûlike ennebiyyi’l- ümmiyyi" salâvâtını okur. (Bir oturuşta 80 defa okunacak.)

Aziz Kardeşlerim,
Salâvâtın fazileti hakkında varid olan hadislerin tamamını yazmamıza sayfalarımız yetmez. Fakat, bir terğip kabilinden bir kaç tanesini zikretmekle yetiniyoruz. İnşallah faideden hâlî olmaz.
Kitabımızın ileriki bölümlerinde mümkün olduğunca salâvât ve çeşitleri üzerinde durup malûmat vermeye çalışacağız.

Hulâsa:
Aziz Kardeşlerim,
Bu âyetin hükmüne göre, salâvâtı şerife okumak üzerimize farz oldu. Velev ki, ömrümüzde bir defa dahi olsa...
Sair vakitlerde, Cenâbı Rasûlullahın sallallahu aleyhi vesellem anıldığı yerlerde salâvât getirmek vacip hükmündedir.
Namaz içerisinde salâvât getirmemiz de sünnettir.
Sâir vakitlerde, uygun olduğu her yerde ve zamanda, daima salâvât getirmek de müstehaptır.
Zira, ALLAHu zü’l- Celâl, ümmete terğiben, ta'limen ve teşvikan melâikesi ile beraber, Habibine sallallahu aleyhi vesellem salâvât getirdiklerini ilân ediyor.
Böylece Cenâbı Rasûlullahın sallallahu aleyhi vesellem kıymet ve değerini anlamamız için, Rabbimiz (Celle Celâluhu.) bu şekilde ilân ediyor.
Fakat ALLAHu zü’l- Celâl'in, Habibine olan salâvâtı, bizim salâvâtımız gibi değildir.
ALLAHu zü’l- Celâlin Salâvâtı, Habibine ikramı, ihsanı, lütfu, merhameti, hilmi, cûd-i Keremi, hiç esirgemeden, ardı ardından (verdiği) mertebelerle (onu) yüceltmek, derecesini yükseltmektir.
Melekler ise, Habibullah'a sallallahu aleyhi vesellem salâvât getirmekle hem şereflenirler, hem de Rasûlullah'a sallallahu aleyhi vesellem ALLAHu zü’l- Celâlin va’detmiş olduğu O'na lâyık olan mertebe ve derecelere erdirmeye ve erişdirmeye dua eder, istekte bulunurlar.
Bizlere gelince, biz bu şerefe daha fazla muhtaç, aynı zamanda, ümmeti olmamız hasebiyle de üzerimize elzemdir.
Böylece bu salâvâtı şerifenin yüce hürmetiyle Dünyada da Âhirette de saadet ve selâmetimize sebep ve vesile olacaktır.

Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyuruyor: "Bana kıyamet gününde, en yakın olmak isterseniz, benim üzerime çok salâvât getiriniz. Zira, bana getirdiğiniz salâvâtın çokluğu nispetinde bana yakın olursunuz."
Bu hal bizim için çok büyük bir şereftir.
Cenâbı Rabbu’l- İzze (celle celalühü), ümmete teşvik ve terğib olmak üzere: "Kim ki Habibime bir salâvât getirirse, ben karşılığı on, on getirirse, karşılığı yüz, yüz getirirse, karşılığı bin salâvât getiririm." buyurmuştur.

Bunların hepsi, muazzam bir teşvik ve terğibtir. Ümmete merhamettir.
İnşallah daha ilerki bölümlerde, salâvât getirmenin faidelerini, Rabbu’l- İzze'nin bize ikram ve ihsanı, ayrıca va'dedilen hususları ve salâvât hakkında geniş malûmat vermede, Rabbimizin tevfikat ve inâyetini dileriz.
Sizlerin de yararlanıp, faydalanmanızı ALLAHu zü’l- Celâl nasib ve müyesser eylesin.
Salâvât ile ilgili bu âyet-i Celîle nâzil olduğu zaman, sahabe-i kiram, Rasûlüllah'a sallallahu aleyhi vesellem başvurdular: "Ya Rasûlullah, Rabbimiz, salâvât getirmemizi hükmen emir buyuruyor. Böyle olunca nasıl bir salâvât getireceğiz?" diye sorarlar. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem verdiği cevapta ki bu cevaplar esasen kırk küsur civârında hadistir. Bu hadislerin bazısı sahih, hasen ve bazısı da zâif kısmındandır.
Fakat, elbirliği ile hadisleri tamamen lâfız değişikliği, rivâyet değişikliği ile adetleri kırk küsurdur.
Bunları İBN-İ HACER-EL-HEYTEMÎ, tamamen Câmi-a haline getirmiş, lâfız ve mânâları, tamamen bu salâvâtlar içerisinde cem etmiştir.
Amma, senet veye rivâyet değişikliği - filân yoldan, falan kimseden denmeden- böylece bir câmi-a haline getirmiştir. Bunu câmi-a haline getirdiği zamanda bu kırk küsur hadisi tamamen Rasûlullahın sallallahu aleyhi vesellem verdiği cevapları yerine getirmiş olacaktır.


Resim

Vârid: (Vürud. dan) Ulaşan, yetişen, gelen, erişen. Akla gelen. * Olan. Bir şey hakkında söylenip tatbik edilen. * Hâzır, nâzır. * Bahadır.
Terğib: Şevklendirme, ümidlendirme. Rağbet verdirme. İsteklendirme.
Ta'lim: Öğretmek. Yetiştirmek. Alıştırmak. Belli etmek. İdman.
Teşvik: Şevklendirme. Şevke getirme. Kışkırtma. Kaldırma. Cesaret verme.
Hilm: Doğuştan olan huy yumuşaklığı. Şiddete tahammül. Nefsini heyecandan korumak. * Vakar. Sükûn.
Cûd: Cömertlik. Sahilik. Eli açık olmak. Muhtaçların vaziyetlerini, durumlarını bildirmeğe meydan vermeksizin lütuf ve ihsanda bulunma hâleti. Mücahede-i diniye ve neşr-i hakaik-ı Kur'aniye ve imaniye hizmetinde mutemed zâtlara lüzumunda maddeten de iştirak etmek fedakârlığı.
Elzem: Daha lâzım. Çok lâzım. Ziyade mucib.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: FIRKA-yı NACİYE'nin HÜKÜMLERİ- Muhammed SIDDIK

Mesaj gönderen nur_umim »

SALÂVÂT'IN HÜKMÜ:

Hafız- Es-Sahavî:

إِنَّ اللَّهَ وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيمًا
Resim---İnnallâhe ve melâiketehu yusallûne alen nebiyyi, yâ eyyuhâllezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ (teslîmen).: Şüphesiz, Allah ve melekleri Peygambere salat ederler. Ey iman edenler, siz de ona salat edin ve tam bir teslimiyetle ona selam verin.” (Ahzâb 33/56)

Âyeti ile Peygamber üzerine salâvât getirmenin her mü'min üzerine farz olduğu hususunda ulemânın icmaı vardır, diyor.
İmamı Kurtubî de, ömründe bir defa salâvât getirmenin farziyeti hakkında ihtilaf yok, ittifak vardır; ve “Peygamberin sallallahu aleyhi vesellem adı anıldığı her vakit ona salâvât getirmek vâcibtir” diyor.
İmamı Sahavî, kişi Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem adını ister kendisi ansın, isterse başkasından duysun salâvât getirmek o kişiye vâcibtir, buyuruyor.
Şuâbu’l- İman isimli eserde, Rasûlullahın sallallahu aleyhi vesellem adı anıldığında onu ta’zim etmek imanın şubelerindendir, buyuruyor.

DÖRT MEZHEBE GÖRE SALÂVÂT'ın NAMAZDA MEŞRUİYYETİ:

İmamı Şafii ve İmamı Hanbelî namazın farzlarını sayarlarken şöyle buyururlar:

الصلاة على النبى صلى الله تعالى عليه وسلم فى التشهد الثانى فرض
Yani namazın ikinci teşehhüdünde (Ka'de-i Âhirinde) salâvât okumak farzdır. Okunmadığı takdirde namazın iadesi gerekir, buyuruyorlar.
Hanefi Mezhebinde ve İmamı Malike göre ise ikinci teşehüdde salâvât getirmek sünnettir, buyuruyorlar.

SALÂVÂT LAFIZ İTİBARİYLE NASIL OLMALIDIR:


عن ابى مسعود البدرى رضى الله عنه قال: اتانارسول الله صل الله عليه وسلم ونحن فى مجلس سعدبن عبادة, فقال له بشير بن سعد : امرناالله تعالى ان نصلى عليك يارسول ال فكيف نصلى عليك؟ قال قولوا : اللهم صل على محمد, و على آل محمد , كما صليت على ابراهيم , و بارك على محمد , و على آل محمد , كما باركت على آل ابراهيم انك حميد مجيد , و السلام كما قد علمتم (اخرجه الستة الاالبخارى)
Resim---Ebu Mes'ud el Bedri (radiyallahu anhu) anlatıyor: Biz Sa'd bin Ubade'nin meclisinde otururken Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem yanımizâ geldi. Kendisine, Beşir İbni Sa'd: "Ey Allah'ın Rasûlü! Bize Allah Teâlâ Hazretleri, sana salât okumamızı emretti. Sana nasıl salât okuyabiliriz? Diye sordu. Efendimiz de şu cevâbı verdi:
Şöyle söyleyin: "ALLAHumme salli alâ MuhaMMedin ve alâ âli MuhaMMed, kemâ salleyte alâ ibrahime ve bârik alâ MuhaMMedin ve alâ âli MuhaMMedin kemâ berakte alâ âli İbrahime inneke hâmidun mecid."
(Rasûlullah ilâveten şunu söyledi): "Selâm da bildiğiniz gibi olacak." (Onun nasıl getirileceğini biliyorsunuz.)
(Aynı Hadisi Şerifin bir başka rivâyetinde de
اللهم صل على محمد , و على ازواجه و ذريته
lafızları yer alıyor.)



SALÂVÂT-ı ŞERÎFELERİMİZ:

Resim

1. SALÂVÂT-ı ŞERÎFE : İbni Hacer el Heytemî’nin, Salâvât-ı Şerîfe Câmi’asında,
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’den vârid bütün salâvâtları kendisinde toplayan,
hadis-i Şerîf mesnedli ve en fâzilletli salâvât olduğunu belirttiği salâvât:


Resim

TÜRKÇESİ:Allahümme salli alâ seyyidinâ ve mevlânâ Muhammedîn Resim abdike ve nebîyyîke ve Resûlike ve'n nebîyyil-ümmiyyi Resimve alâ alî seyyidinâ Muhammedin ve ezvâcihi ümmühâtil-minîne ve zürriyetihi ve Ehl-i Beytihi ve sahbihi Resim Kemâ salleyte alâ seyyidinâ İbrâhîme ve alâ âli seyyidinâ İbrâhîme fil-âlemîn Resim İnneke Hamîdun Mecîd.

MÂNÂSI: ALLAHım! Kulun, Nebîn, Resûlün ve Nebîyyil-Ümmîn olan Efendimiz ve sahibimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’e ve Efendimiz ve Sahibimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’in ailesine ve müminlerin anneleri eşlerine ve zürriyetine ve ehl-i beytine ve sahabelerine salât ve selâm eyle! Efendimiz İbrâhim (aleyhisselâm)’a ve Efendimiz İbrâhim (aleyhisselâm)’ın ailesine âlemler içinde salât ve selâm ettiğin gibi salât ve selâm eyle! Çünkü Sen Hamîdsin-Mecîdsin!”

(bereketli kıl: meymenetli, uğurlu, hayırlı, faydalı, saâdetli, mutlu, kutlu, birr ehli, iyilikçi kıl...)


Resim

Resim

TÜRKÇESİ: Allahumme bârik alâ seyyidinâ ve mevlânâ Muhammedin abdike ve nebiyyike ve Rasûlike ve'n nebîyyil-ummiyyi Resim ve alâ âli seyyidinâ Muhammedin ve ezvâcihi ummihâtil-mu’minîne ve zurriyetihi ve Ehl-i Beytihi ve sahbihi Resim Kemâ bârekte alâ seyyidinâ İbrâhîme ve alâ âli seyyidinâ İbrâhîme fil-âlemîn Resim İnneke Hamîdun Mecîd.

MÂNÂSI: ALLAHım! Kulun, Nebîn, Resûlün ve Nebîyyîl-Ümmîn olan Efendimiz ve Sahibimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’e ve Efendimiz ve Sahibimiz Muhammed (salallahu aleyhi ve sellem)’in ailesine ve müminlerin anneleri eşlerine ve zürriyetine ve ehl-i beytine ve sahabelerine; Efendimiz İbrâhim (aleyhisselâm)’a ve Efendimiz İbrâhim (aleyhisselâm)’ın ailesine âlemler içinde bereket ihsân eylediğin gibi bereket ihsân eyle! Şüphesiz ki Sen Hamîdsin-Mecîdsin

(bereketli kıl: meymenetli, uğurlu, hayırlı, faydalı, saâdetli, mutlu, kutlu, birr ehli, iyilikçi kıl...)


Resim

2. SALÂVÂT-I ŞERÎFE :

Hakikatı hârika bir salâvât
Okunmasında büyük faydalar olduğı bildirilmiştir.


Resim

TÜRKÇESİ: Allahümme salli ve sellim ve bârik ve terahham ve tehannen alâ Seyyidinâ ve Mevlânâ Muhammedin Resim Kemâ yelîku biazîmi şânı şerefihi Resim Ve kemâlihi ve rızâke anhu ve mâ tuhibbu ve terzâ lehu dâimen ebeden Resim Bi adedi ma’lûmâtike Resim Ve midâde kelimâtike Resim Ve rızâe nefsike vezinete Arşike Resim Efdale salâtin ve ekmeleha ve etemmehâ Resim Küllemâ zekereke ve zekerehu’z-zâkirûn Resim Ve kullemâ gafele an zikrike ve zikrihi’l-gâfilûn Resim Ve sellim teslîmen kesîren kezâlike Resim Ve alâ cemî’il-Enbiyâi ve’l-murselîn Resim Ve alâ melâiketike’l-mukarrebîn Resim Ve alâ sâdâtina ve’l-enbiyâi ve’ş-şuhedâi ve’s-sâlihîn Resim Ve aleynâ mâahum ve’l-mü’minîne ve’l-mü’minâti ve’l-müslimîne ve’l-müslümât ecmaîn Âmîn!

MÂNÂSI : “ALLAH’ım! ALLAH’ım! Sahibimiz ve Efendimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’e salât ve selâm et ve bereket ihsân buyur ve rahmet, merhamet ve şefkat et! Şerefinin-şanının azameti ve kemâlinin lâyıkınca... Ebeden-dâimen onun için seveceğin ve razı olacağın şekilde ondan razı ol! Ma’lûmatının adedince... Sözlerini yazacak kelimelerinin boyasınca (mürekkeb miktarınca) ... Nefsinin rızasınca ve Arş’ının ağırlığınca! Salâtın; en fazîletlisi en mükemmeli ve en tam (eksiksiz) olanınca! Seni zikreden zâkirler zikirlerine devâm ettikçe, Senin zikrinden gafil olanlar zikrinden gaflet ettiği sürece! Ve işte böylece, çokça ve gerçek teslimiyetle kâmil olan selâmımızı ilet! Selâmet ver! Bütün nebîlere ve mürsellere de! Yakın meleklere de! Sâdâtlarımıza (seyyidlerimize) ve evliyâlara ve şehîdlere ve sâlihlere de! Onlarla beraber bizlere ve mü’minlerin ve mü’min hanımların ve müslümanların ve müslüman hanımların cümlesine de! Bizden kabul buyur! (Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’e ulaşımımıza ve sılamıza izin, inâyet ve hidâyet buyur!)”


Resim

3. SALÂVÂT-I ŞERÎFE :

İmâm-ı Alî kerremullahi vecheye ait salâvâtı şerîfe


Resim

TÜRKÇESİ: Lebbeyke Allahümme Rabbiye ve sâ’deyke Resim Salâvâtu’llahi’l-Berri’r-Rahîm Ve’l-melâiketi’l-mukarrebîn Resim Ve’n- nebîyyine ve’s-sıddıkîne ve’ş-şühedâi ve’s-sâlihîn Resim Vemâ sebbiha leke min şey’in yâ Rabbe’l-âlemîne Resim Alâ seyyidinâ ve Mevlânâ Muhammedin ibni Abdillahi hâtemi’n- nebîyyîne Resim Ve Seyyidi’l-mürselîne ve imâmi’l-mûttâkîne Resim Ve Resûli Rabbü’l-âlemîne’ş-şâhidi’l-beşiri’d- dâi ileyke bi iznike es sirâce’l-münir Resim Ve aleyhi’s- salâtü ve’s- selâmû ve rahmetullahi ve berâkâtuhu.

MÂNÂSI:
“Emret (buyur) ALLAH’ım! Ve başim-gözüm üstüne (emret, saâdetle Senden mutluluk istiyorum), RABB’im, ALLAH’ım! İyilik ve merhamet dolu Salâvâtullahı, gözde (yakîn) meleklerin salâvâtı, peygamberlerin, sıddıkların, şehîdlerin, sâlihlerin; Ey âlemlerin RABBi Seni tesbih (ve tenzih) eden herşeyin salâvâtı, Efendimiz Abdullah oğlu Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’e, Hatemü’l-Enbiyâya (peygamberlerin sonuncusuna), peygamberlerin Efendisine, müttakîlerin (günâhlardan korunup ALLAH'a sığınanların) imâmına; âlemlerin RABBinin, şâhid ve müjdeci Resûlüne, Senin izninde Sana dâvet eden ve aydınlatan kandile (sayısız- sonsuz) selâm (sıla, salâvât, rahmet, istiğfâr, dua, ulaşım) olsun!”
En son nur_umim tarafından 15 Mar 2016, 17:15 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: FIRKA-yı NACİYE'nin HÜKÜMLERİ- Muhammed SIDDIK

Mesaj gönderen nur_umim »

EZEL-EBED BİZ BİR-İZ-Lik.. YAŞAnmış!. OLÂNmış mEğer
->GEÇmiş zamÂN -> OLuR ki -> HAYyÂLi -> cihÂN dEğer!.
RÛHun ŞÂD OLsun!. RaHMetULLAH DOLsun AZîZ Hocamm!.


Resim

4. SALÂVÂT-I ŞERÎFE :

Bu salâvât-ı şerîfeyi uykuya yatacağı zaman okuyan kimseye
"cümle peygamberlerin ona şefâatçı olacağına dair" hadis-i şerîfe vardır.
Ve önemli bir salâvât olup
3 defa okunması tavsiye edilmiştir.


Resim

TÜRKÇESİ: Allahümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedin Resim Ve Âdeme ve Nûhin ve İbrâhîme ve Mûsâ Resim ve İsâ Ve mâ beynehum minennebîyyîne ve'l-mürselin Resim Salâvâtullahi ve Selâmuhu Tealâ aleyhim ecmaîn.

MÂNÂSI: ALLAHım! Efendimiz Muhammed (salallahu aleyhi ve sellem)’e salât-ü selâm et! Ve Âdem (aleyhisselâm)’a ve Nûh (aleyhisselâm)’a ve İbrâhim (aleyhisselâm)’a ve Musa (aleyhisselâm)’a ve İsa (aleyhisselâm)’a ve aralarında gelen tüm nebîlere ve mürsellere de! ALLAHU Tealânın salât ve selâmı cümlesinin üzerine olsun!”



Resim


5. SALÂVÂT-I ŞERÎFE :
Hadis Hafızı Celâleddin Suyutî "Amelü’l-leyli ve’l-leyl" isimli eserinde
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in :
Her kim bu salâvât-ı şerîfeyi devamlı olarak okursa rüyasında beni görür.”
buyurduğunu bildirmiştir. Bu hususta başka hadisler de mevcûddur.


Resim

TÜRKÇESİ: Allahümme salli ve sellim alâ ruhi Seyyidinâ Muhammedin fil-ervâhi Resim Ve salli ve sellim alâ cesedi seyyidinâ Muhammedin fil-ecsâdi Resim Ve salli ve sellim alâ kabri seyyidinâ Muhammedin fil-kubûri.

MÂNÂSI: ALLAHım! Ruhlar içinde (arasında) Efendimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’in ruhuna salât-ü-selâm eyle! Cesedler (cisimler) içinde Efendimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’in cesedine salât-ü-selâm eyle! Kabirler içinde Efendimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’in kabrine salât-ü-selâm eyle!”
En son nur_umim tarafından 15 Mar 2016, 17:19 tarihinde düzenlendi, toplamda 3 kere düzenlendi.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: FIRKA-yı NACİYE'nin HÜKÜMLERİ- Muhammed SIDDIK

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

6. SALÂVÂT-I ŞERÎFE :

Ebu Bekir (radiyallahu anhu)’nun rivâyet ettiği
Rasûlullah
(sallallahu aleyhi ve sellem)’in buyurduğu salâvât:


Resim

TÜRKÇESİ:
Allahümme salli ve sellim alâ seyyidinâ MuhaMMedin fi'l- evvelin
Ve salli ve sellim alâ seyyidinâ ve Mevlânâ MuhaMMedin fi'l-âhirîn
Ve salli ve sellim alâ seyyidinâ MuhaMMedin fi'n- nebiyyîn
Ve salli ve sellim alâ seyyidinâ MuhaMMedin fi'l-mürselîn
Ve salli ve sellim alâ seyyidinâ MuhaMMedin fi'l-meleil alâ ilâ yevmiddîn
Vefi küllü vaktin ve hîn.

MÂNÂSI:
ALLAH'ım! Geçmiş nesiller içinde Efendimiz MuhaMMed (sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât et!
Rahmetini ihsân eyle!
Sonraki nesiller içinde Efendimiz MuhaMMed
(sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât et!
Rahmetini ihsân eyle!
Peygamberler içinde Efendimiz MuhaMMed
(sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât et!
Rahmetini ihsân eyle!
Resûller içinde Efendimiz MuhaMMed
(sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât et!
Rahmetini ihsân eyle!
Hesab ve karar gününe kadar yüce toplanma yerinde
(mele'i-a'lâ içinde),
her vakit ve her zamanda
Efendimiz MuhaMMed
(sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât-ü-selâm eyle!


Resim
En son nur_umim tarafından 15 Mar 2016, 17:17 tarihinde düzenlendi, toplamda 2 kere düzenlendi.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: FIRKA-yı NACİYE'nin HÜKÜMLERİ- Muhammed SIDDIK

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim


7. SALÂVÂT-I ŞERÎFE :
Abdullah İbni Mesud (radiyallahu anhu)nun getirdiği salâvât


Resim

TÜRKÇESİ: Allahümmec'al salavâteke ve rahmeteke ve berekâtike alâ seyyidil mürselîn Resim Ve imâmil müttakîn Resim Ve hâteminnebîyyîne Muhammedin Resim Abdike ve Resûlike imâmil hayri ve kâidil hayri ve Resûlirrahmeti Resim Allâhümmeb'ashul makamel Mahmudellezi yâgbituhu bihil evvelûne vel âhirun. Yâ Rabbel âlemîn.

MÂNÂSI: "ALLAH'ım! Resûllerin Efendisine, muttakilerin (takvâ ehli) İmâmına, peygamberlerin sonuncusuna, Efendimiz, Kulun, Resûlün Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'e, hayırların İmâmına, hayırların Önderine (liderine, başkomutanına), Rahmet Peygamberine, salâvât kıl (getir), bereketini ve rahmetini ihsân eyle! (merhamet et!) ALLAH'ım! Yâ Rabbe'l-âlemîn! Onu geçmiş ve gelecek nesillerin gıpta edeceği Makam-ı Mahmud'a gönder!"


Abdullah İbni Mes'ud (radiyallahu anhu): "Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem üzerine salâvât getirdiğiniz zaman, salâvâtı güzelleştirin, güzel bir şekilde salâvât getirin. Çünkü getirmiş olduğunuz salâvât Rasûlullaha sallallahu aleyhi vesellem arz olunur." diyerek bu salâvâtı zikredip "böyle getirin!" buyuruyor.
(Kütübü Sitte Cilt 17, Sayfa 28.)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: FIRKA-yı NACİYE'nin HÜKÜMLERİ- Muhammed SIDDIK

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

8. SALÂVÂT-I ŞERÎFE : Salâtı Nuri’l-Kıyâmeti salâvâtı
Evliyâullah’ın önem verdiği bir salâvât


Resim

TÜRKÇESİ: Allahümme salli ve sellim alâ seyyidinâ ve Mevlânâ Muhammedin bahri envârike Resim Ve ma'deni esrârike Resim Ve lisâni hüccetike Resim Ve arusî memleketike Resim Ve imâmi hazerâtike Resim Ve tirâzi mülkike Ve hazâini rahmetike Resim Ve tarîki şerîatikel mutelezzizi bitevhîdike Resim İnsani aynil vucûdi vessebebin fi küllü mevcûdin Resim Aynî a'yâni halkikel mütekaddimi min nûri ziyâike Resim Salâten tedûmu bidevâmike ve tebkâ bibekâike la müntehâ leha dûne ilmike Resim Salâten türdîke ve turdîhi ve terzâ bihâ annâ yâ Rabbel âlemin.

MÂNÂSI: "ALLAH'ım! Efendimiz ve Sahibimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'e, nûrlarının denizine, sırlarının aslına (ma'denine), delilinin diline (lisanına), memleketinin (kâinâtın) bir tanesine (cihân civanına, gönül güzeline), Zâtının İmâmına, mülkünün nakışına (naz-niyâz), rahmetinin hazinesine, tevhidinle tadlanan şerîatının çekici yoluna salât-ü-selâm eyle! (Rahmetini ihsân et!) Vücûdun "ayn"i olan insan (tek, ilk, örnek, prototip) ve bütün mevcûdatın tümünün varlık sebebi, senin nûrunun (Nûrullah) ziyâsından, en önce nûr (Nûr-u Muhammed, Nûr-u Mîm) olarak mahlûkatının "A'yân"ına "ayn" olana, Senin yok olmayan hayatın devâmınca ve sonsuz bekan (ebedîlik) sürdükçe süren bir salâvâtı bâki kıl! Senin ilmin dışında bu salâvâtın sonu olmasın! Öyle bir salâvât ki Sen'i razı eden, O'nu razı eden ve o salâvât sebebiyle bizden razı olacağın bir salâvât (ulaşım imkanı) ihsân eyle! Ey Âlemlerin RABBi!"

Evliyaullahın: “Bu salâvât, kudret hattıyla bir taş üzerine yazılmış olan salâvâttır” dediği ve "SALÂTI NURİ’L- KIYAMETİ" diye isim verdikleri bir salâvâttır. Bu ismi vermelerinin sebebi, bu salâvâtı okuyan kimseye okunduğu andan itibâren hasıl olan NÛR'un çokluğundandır..
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: FIRKA-yı NACİYE'nin HÜKÜMLERİ- Muhammed SIDDIK

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

Evliyâullahtan bir çoklarının ehemmiyetle üzerinde durduğu ve okunmasını tavsiye ettikleri bir salâvâttır. Salâvâtla ilgili yazılan kitaplarda fazileti hakkında geniş malûmat vardır.

9. SALÂVÂT-I ŞERÎFE :
Evliyâullahın ehemmiyetle okudukları bir salâvât


Resim

TÜRKÇESİ: Allâhümme salli vesellim alâ seyyidinâ ve Mevlânâ Muhammedin Hâurrahmeti Resim Ve mîmel mülki ve dâllüddevâmi Resim esseyyidül kâmilül fâtihul hâtimü Resim adede mâ fiilmike kâinün evkadkâne Resim küllema zekerake ve zekerahuzzâkirün Resim ve küllema ğafele an zikrike ve zikrihil ğafilün Resim salâten dâimeten bidevâmike Resim bakiyeten bibekâike lâ münteha lehâ dûne ilmike Resim inneke alâ külli şey'in kadîr.

MÂNÂSI: Ey Rabbim, Seyyîdimiz Efendimiz olan, ""sı rahmet, "mîm"i mülk, "dâl"ı da dâimlik olan, kâmil, fâtih ve hâtim bir Seyyid olan Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'e, Senin ilminde bulunan olmuş ve olacak şeyler adedince salât ve selâm ediver! Zikredenler, Seni anarken onu da anarlar; gâfiller de Senden gâfilleştiklerinde ondan da gâfilleşir. Öyle bir salât ediver ki, senin mevcudiyetinle dâim olsun, senin bekânla bâki olsun, ilmin dışında sonu olmasın!. İşte Sensin, her şeye kudreti yeten!
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: FIRKA-yı NACİYE'nin HÜKÜMLERİ- Muhammed SIDDIK

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

Delâilin şârihleri tarafından, Ğavsı Âzam Abdulkadiri Geylanî (kaddesallahu sırrahu) Hâzretlerinin hizbinin sonunda devamlı olarak okuduğu ve, “hizbini bu salâvâtla bitirirdi” dedikleri çok faziletli bir salâvâttır. Bu salâvâtı sabah ve akşam onar kere okuyan çok büyük hayırlara kavuşur.

10. SALÂVÂT-I ŞERÎFE

Gavsı Azam Abdulkadîri Geylânî (kaddasallahu sırrehu)'nun salâvâtı (1)

Resim

TÜRKÇESİ: Allahümme salli ve sellim alâ Seyyidinâ ve Mevlânâ Muhammedin essâbiki lil-halki nûruhu Resim Ve rahmeten lil-âlemîni zuhûrûhu Resim Adede men medâ min halkike Resim Ve men beka ve men saîde minhum ve men şekâ Resim Salâten testâgrikul-adde ve tuhîtu bil- haddi Resim Salâten lâ gâyete lehâ velâ mühteha velâ inkidâe Resim Salâten dâimeten bi devâmike Resim Ve alâ âlihi ve sahbihi ve sellim teslimen kesiren misle zâlike.

MÂNÂSI: ALLAH'ım! Nûru mahlûkattan önce yaratılan (ilk halk), zuhûru âlemlere rahmet olan Efendimiz ve Sahibimiz Muhammed (salallahu aleyhi ve sellem)'e; geçmiş ve gelecek mahlûkatın sayısınca, kullarından saîd (ehli tevhid, mutlu) olanlar ve şâki (inkârcı, bedbaht, mutsuz) olanlar sayısınca salât-ü-selâm getir! Rahmetini ihsân eyle, teslimiyet ve istikamet ulaşımımıza vesile kıl! Öyle bir salât ki sayılar, içinde gark olsun (sayıları, adedleri yutsun) ve hadleri (hudud, sınır) ihata etsin (kapsasın, içine alsın). Öyle bir salât ki sınırı (gayesi) ve sonu (nihâyeti) olmasın, asla kesilmesin! Senin sonsuz ebedîliğiyin devâmınca bir salât! Ailesine ve ashabına da böylece, çokca, tam bir şekilde selâmla, selâmette kıl rahmet ihsân eyle!

ÂMİN YÂ MUÎN ALLAH CELLE CELÂLUHU!.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: FIRKA-yı NACİYE'nin HÜKÜMLERİ- Muhammed SIDDIK

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

İmamı Ed Demirî'nin Şerhu'l- Minhâc isimli eserinde Ebu Abdillah bin Numan Hazretlerine rüyâsında Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem tarafından "en faziletli salâvât budur" diye tavsiye ettiği feyzi ve bereketi bol bir salâvâttır..

Tavsiye: Vasiyet bırakma. Ismarlama, sipâriş etme. Birini iyi tanıtma. Öğütleme.
FEYZ: (c.: Füyuz) Bolluk, bereket. İlim, irfan. Mübareklik. Şan, şöhret. İhsan, fazıl, kerem. Yüksek rütbe almak. Suyun çoğalıp çay gibi taşması. Çok akar su. Bir haberi fâş etmek. İçindeki düşüncesini izhar etmek.

11. SALÂVÂT-I ŞERÎFE: Feyzi Ve Bereketi bol bir salavattır

Resim

TÜRKÇESİ: Allâhümme salli ve sellim alâ seyyidinâ ve Mevlânâ
Muhammedin ellezi mele’te kalbehu min celâlike Resim ve aynehu
min cemâlike Resim Feasbaha Ferihan mesruran müeyyeden mansura
Resim ve alâ âlihi ve sahbihi ve sellim Resim teslimen kesira
Resim velhamdulillahi alâ zâlik.


MÂNÂSI: Ey Rabbim, kalbine celâlini, gözlerine cemâlini doldurduğun,
böylece mutlu, mesrûr, müeyyed (te'yid edilmiş, doğrulanmış, kuvvetlendirilmiş)
ve nusretli (Cenab-ı Hakk'ın yardımıyla zafere ulaşmış) hâle gelen
Seyyidimiz
, Efendimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'e, onun âline,
ashâbına Sen çokça salât ve selâm ediver!
İşte bunda hamd yalnızca Yüce Allah'a mahsustur!.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: FIRKA-yı NACİYE'nin HÜKÜMLERİ- Muhammed SIDDIK

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

12. SALÂVÂT-I ŞERÎFE:

İmam Ahmed-es-Savî'nin Ebul Hasen-eş-Şazeli'ye ait olduğunu söylediği ve gam, keder, sıkıntı ve zorlukların aşılmasında büyük te'siri ve şifâ olan bir salâvâttır.


Resim
TÜRKÇESİ: Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyidinâ
ve Mevlânâ Muhammedin Nûri'z
-Zâti
Ve's-sırrı's-sâriî fî cemi'i'l-âsâri
Ve'l-esmâi ve's-sıfâti Ve alâ âlihi ve sahbihi ve sellim
Adede kemâl'illâhi ve kemâ yelîku bikemâlihi
.


MÂNÂSI: "ALLAH'ım! Zâtıyın nûru,
Esmâ ve sıfatların bütün eserlerine
(mevcûdat) sârî (süren, süregen, sürücü, yayılan) sırrı olan
Efendimiz ve Sahibimiz Muhammed
(salallahu aleyhi ve sellem)'e,
âilesine ve ashabına salât-ü-selâm ve bereketini ihsân eyle!
ALLAH'ın kemâli âdedince ve O'nun kemâlinin lâzım ve lâyıkınca!."
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: FIRKA-yı NACİYE'nin HÜKÜMLERİ- Muhammed SIDDIK

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

13. SALÂVÂT-I ŞERÎFE

Muhammed Şemseddin el Hanefî Hz.lerinin salâvâtıdır.:

Resim

TÜRKÇESİ: Allâhümme salli ve sellim alâ seyyidinâ ve Mevlânâ Muhammedin abdike ve nebiyyike ve Rasûlike en nebiyyîl-ümmîyyi Resim ve alâ âlihi ve sahbihi ve ehl-i beytihi adede mâ alimte Resim ve zînete mâ alimte Resim ve mile mâ alimte salâten ente lehâ ehlün ve hüve lehâ ehlün.

MÂNÂSI: Ey Rabbim, kulun, nebin, resûlün, ümmî nebi, Seyyidimiz Efendimiz, Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'e, onun âline, ashâbına, ehli beytine, ilminde olanlar adedince, ilminde olanlar ağırlığınca, ilminde olanlar dolusunca, Kendi salâtınla ve ona ait salâtla, salât ve selâm ediver!
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: FIRKA-yı NACİYE'nin HÜKÜMLERİ- Muhammed SIDDIK

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

14. SALÂVÂT-I ŞERÎFE :

Hasanî Basri (kaddasallahu sirrehu)’nun muhtesem salâvâti:

"kim ki âhirette Havz-i Kevserden doya doya içmek istiyorsa
bu salâvâti çokça okusun."
buyurmuştur.


Resim

TÜRKÇESİ: Allâhümme salli ve sellim alâ seyyidinâ ve Mevlânâ Muhammedin Nebîyyil Ümmiyyil Habîbil Âliyyil Kadîril Azîmil câhiResimVe alâ âlihi ve ashâbihi ve evlâdihi ve ezvâcihi ve zürriyetihi ve Ehl-i BeytihiResim Ve eshârihi ve ensârihi ve eşyâihi ve muhibbihi ve ümmetihi Resim Ve aleynâ maahum ve'l-'minîne ve'l-'minâtı ve'l-müslimîne ve'l-müslimâtı ec'maîn.

MÂNÂSI: ALLAH'ım! Sahibimiz ve Efendimiz, kadri-kıymeti-değeri ve şerefi Senin katında azîm-kadîr-âlî olan Ümmî Nebîn ve Habibin Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât-ü-selâm eyle (teslimiyet ve tâbi' olmak için kendisine kavuşmamıza ve sılamıza salâtımızı vesile kıl!) Ve ailesine, ashabına, evlâdlarına, eşlerine, zürriyetine ve ehl-i beytine de! Eshârına (seher sırrına), ensarına (oluşum unsuruna, muhabbet Medine'sinin elemanlarına, ALLAH adına yardımcılarına) ve nûrundan oluşan herşeyine (herşeye) ve muhiblerine (el ele, kan kana ve can cana sevenlerine), ve ümmetine (O'na tam kemâlla teslim ve tâbi' olup onun imâmlığında ALLAH Tealâ'ya istikamet edenlere) de! Onlarla beraber bizlere de ve mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara, müslüman erkeklere ve müslüman kadınların cümlesine de salât-ü-selâm eyle! (ulaşımımıza vesile kıl yâ Rabbü'l-Âlemin)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: FIRKA-yı NACİYE'nin HÜKÜMLERİ- Muhammed SIDDIK

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

15. SALÂVÂT-I ŞERÎFE :
Muhammed Şemseddin el Hanefî Hz.lerinin salâvâtı


KENZÜ’L- ÂZAM
Bu salâvâta devam eden kişinin kalbi, bu salâvâtın hürmetine şeytanın vesvesesinden kurtulur. Vesveseye karşı bir perde görevi yapar. Yine, kim ki yatsı namazından sonra besmele ile beraber 1 fatiha, 11 ihlâs, 3 felak, 3 nas, sûrelerini okur ve ardından da 10 defa bu mübârek salâvâtı okursa Rasûlullah’ı sallallahu aleyhi vesellem rüyasında görür..


Resim

TÜRKÇESİ: Allâhümmec’al efdala salavâtike ebeden Resim Ve enmâ berekâtike sermeden Resim Ve ezkâ tehiyyâtike fadlen ve adede Resim Alâ eşrafil halâikil insâniyeti ve mecmail hakkâikil imaniyyeti Resim Ve turittecelliyâtil ihsâniyyeti Resim Ve mehbitil esrarirrahmâniyyeti Resim Vâsitati akdinnebiyyine Resim ve mukaddemi ceyşil mürselin Resim Vekâidi rakbil enbiyâil mükerremin Resim Ve efdalil halâiki ecmain Resim Hâmili livâil izzil alâ Resim Ve mâliki Ezimmetil mecdil esnâ Resim Şahidi esrâril ezeli Resim Ve müşâhidi envarissevâbikil üveli Resim Ve türcümâni lisânil kıdemi Resim Ve menbail ilmi ve hilmi ve hikemi Resim mazhari sırril cudil cüz’iyyi ve külli Resim Ve insani aynil vücudil ülviyyi vessufliyyi Resim Ruhi cesidil kevneyni Resim Ve ayni hayâtiddâreyni Resim El mütehakkiki bi alâ rabbil ubudiyyeti Resim El mütehalliki biahlâkil makametil istifaiyyeti Resim El halilil a’zam Resim Vel habibil Ekrem seyyidinâ Muhammed ibni Abdillah ibni Abdilmuttalib Resim Ve alâ sâril enbiyâi vel mürselin Resim Ve alâ âlihim ve sahbihim ecma’in Resim Küllema zekerakezzâkirun Resim ve ğafela an zikrihimul ğafilun Resim Ve sellim teslimen kesira.

MÂNÂSI: Ey Rabbim, dâim en güzel salâtlarını; sermedî olan en geniş bereketlerini; fazlı ve adedi en pâk selâmlarını; insanlardan yaratılmışların en şereflisine; imâni hakikatlerin kendisinde toplandığı; ihsân dolu tecellilerin Tûr'u olan; rahmanî sırların iniş yeri; nebiler bağında vâsıta; resûller ordusunda öncü; tekrîm edilmiş nebiler kervanının önderi; tüm mahlûkâtın en faziletlisi; en yüce izzet sancağını taşıyan; en âli mecdin yularlarının sahibi; ezel sırlarının şâhidi; önce geçmiş olanların nurlarının müşâhidi; eskilerin dillerine tercüman; ilim, hilim ve hikmetlerin menbâ'ı; cüzî, küllî tüm "cûd"un sırlarını izhâr eden; ulvî ve suflî varlığın kendisi olan bir insân; her iki kevnin bedenindeki ruh; iki yurttaki hayatın kendisi; ubûdiyet derecelerinin en yücesine ulaşmış; seçilme makâmların ahlâkına bürünen; en büyük dost; en keremli sevgili; Muhammed b. Abdullah b. Abdulmuttalib (salallahu aleyhi ve sellem)'e, diğer nebi ve resûllere, onların tüm âline ve ashabına, zikredenler seni zikrettikçe ve gâfil olanlar da zikrinden gafil oldukça, Sen veriver!. Çokça selâm ediver!
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: FIRKA-yı NACİYE'nin HÜKÜMLERİ- Muhammed SIDDIK

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim


16. SALÂVÂT-I ŞERÎFE :
Muhammed Şemseddin el Hanefî Hz.lerinin salâvâtı


KENZÜ’L- ÂZAM
Bu salâvâta devam eden kişinin kalbi, bu salâvâtın hürmetine şeytanın vesvesesinden kurtulur. Vesveseye karşı bir perde görevi yapar. Yine, kim ki yatsı namazından sonra besmele ile beraber 1 fatiha, 11 ihlâs, 3 felak, 3 nas, sûrelerini okur ve ardından da 10 defa bu mübârek salâvâtı okursa Rasûlullah’ı sallallahu aleyhi vesellem rüyasında görür..


Resim

TÜRKÇESİ: Allâhümmec’al efdala salavâtike ebeden Resim Ve enmâ berekâtike sermeden Resim Ve ezkâ tehiyyâtike fadlen ve adede Resim Alâ eşrafil halâikil insâniyeti ve mecmail hakkâikil imaniyyeti Resim Ve turittecelliyâtil ihsâniyyeti Resim Ve mehbitil esrarirrahmâniyyeti Resim Vâsitati akdinnebiyyine Resim ve mukaddemi ceyşil mürselin Resim Vekâidi rakbil enbiyâil mükerremin Resim Ve efdalil halâiki ecmain Resim Hâmili livâil izzil alâ Resim Ve mâliki Ezimmetil mecdil esnâ Resim Şahidi esrâril ezeli Resim Ve müşâhidi envarissevâbikil üveli Resim Ve türcümâni lisânil kıdemi Resim Ve menbail ilmi ve hilmi ve hikemi Resim mazhari sırril cudil cüz’iyyi ve külli Resim Ve insani aynil vücudil ülviyyi vessufliyyi Resim Ruhi cesidil kevneyni Resim Ve ayni hayâtiddâreyni Resim El mütehakkiki bi alâ rabbil ubudiyyeti Resim El mütehalliki biahlâkil makametil istifaiyyeti Resim El halilil a’zam Resim Vel habibil Ekrem seyyidinâ Muhammed ibni Abdillah ibni Abdilmuttalib Resim Ve alâ sâril enbiyâi vel mürselin Resim Ve alâ âlihim ve sahbihim ecma’in Resim Küllema zekerakezzâkirun Resim ve ğafela an zikrihimul ğafilun Resim Ve sellim teslimen kesira.

MÂNÂSI: Ey Rabbim, dâim en güzel salâtlarını; sermedî olan en geniş bereketlerini; fazlı ve adedi en pâk selâmlarını; insanlardan yaratılmışların en şereflisine; imâni hakikatlerin kendisinde toplandığı; ihsân dolu tecellilerin Tûr'u olan; rahmanî sırların iniş yeri; nebiler bağında vâsıta; resûller ordusunda öncü; tekrîm edilmiş nebiler kervanının önderi; tüm mahlûkâtın en faziletlisi; en yüce izzet sancağını taşıyan; en âli mecdin yularlarının sahibi; ezel sırlarının şâhidi; önce geçmiş olanların nurlarının müşâhidi; eskilerin dillerine tercüman; ilim, hilim ve hikmetlerin menbâ'ı; cüzî, küllî tüm "cûd"un sırlarını izhâr eden; ulvî ve suflî varlığın kendisi olan bir insân; her iki kevnin bedenindeki ruh; iki yurttaki hayatın kendisi; ubûdiyet derecelerinin en yücesine ulaşmış; seçilme makâmların ahlâkına bürünen; en büyük dost; en keremli sevgili; Muhammed b. Abdullah b. Abdulmuttalib (salallahu aleyhi ve sellem)'e, diğer nebi ve resûllere, onların tüm âline ve ashabına, zikredenler seni zikrettikçe ve gâfil olanlar da zikrinden gafil oldukça, Sen veriver!. Çokça selâm ediver!
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: FIRKA-yı NACİYE'nin HÜKÜMLERİ- Muhammed SIDDIK

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

17. SALÂVÂT-I ŞERÎFE :
İbrâhim-i Dessûkî (kaddasallahu sırrehu)'nun salâvâtı:

Çok azîz bir Muhammedî âşık olup, Şeriatın ve hakikatın deryası diye anılan bu mübârek zâtın salâvâtının fazileti hakkında, söz söylemekten çekinen Evliyaullahtan bir çokları bu salâvâtı vird edinerek evrad ve ezkârları anında devamlı okumuşlardır. Evliyâullah:
“ Bu salâvâtın faziletini ALLAH (cc) bilir.” demişlerdir.


Resim

TÜRKÇESİ

"Allahumme salli ve sellim ale'z-zâtî'l-Muhammediyyeti'l-latîfeti'l-ehadiyyeti Resim Şemsi semâi'l-esrâri Resim Ve mazhâri'l-envâri Resim Ve merkezi medâri'l-celâlî ve kutbi feleki'l-cemâlî Resim Allahumme bi sırrıhi ledeyke Resim Ve bi seyrihi ileyke âmin havfî ve âkil asreti vezheb huznî ve hırsî Resim Ve kun lî ve hûznî ileyke minnî Resim Verzuknî'l-fenâe annî Resim Vellâ tec'alnî meftûnen bi nefsî Resim Mahcûben bi hissî Resim Vekşif lî an kullu sırrın mektûmin Yâ Hayyu Yâ Kayyûm!"

MÂNÂSI

"ALLAH'ım! Sırlar Semasının güneşi, nûrların mazharı, Celâl Dâiresinin merkezi (dönüm noktası : akdes noktası), Cemâl Feleğinin (yörüngesinin) kutbu (devrânda devreden cismin cihân çarkının aksı) olan; Ahadiyyet (her hususta mutlak teklik) lâtifetinin (Ahadiyyetten Ahmedîyyete lütûf edilen incelik ve hakikatlerin) tecellîgâhı (ilk zuhûr yeri, çoğalma ocağı olan) Zât-ı Muhammedîyyete salât-ü-selâm eyle! ALLAH'ım! O'nun Senin yanındaki sırrı (teslimiyet) ve Sana olan (istikamet) seyrinin hakkı için; korkumu gider emin kıl (emniyette eyle), (imkanla imtihan seyr-ü-sülûkümde, teslimiyet ve istikamet tevhidinde) ayak kaymalarımı (yolda sürçmelerimi, takılıp düşmelerimi yoldan geri kalmalarımı) azalt, hüznümü (üzüntümü, kederimi) ve hırsımı (dünyaya tamahkarlığımı) gider (bertaraf et), benden yana (lehime) ol; beni, benden Kendine (Sana) al (çek), beni benden fenâ ile rızıklandır (benlik hastalığımdan kurtar, benliğimin yok olmasına izin, inâyet ve hidâyet eyle, nefs perestlikten âzâd et!). Beni nefsime meftun kılma (nefsimin fitnesine düşürme, nefsimin hevâ ve hevesiyle sihirletme, nefsime tüm gönlümü verip ona vurulan, düşkün ve âşık olan kılma!). Âfâkı (dış dünyayı) tanıdığım hislerimi (enfüsümü ve özümü tanıdığım duygularımı) bana (şühûdî tevhid tekemmülüme) hicâb (perde, engel, yol kesici, çeldirici) etme! Bana her türlü, tüm gizli (saklı) sırları aç (ifrat ve tefritten koru, i'tidal üzere ve hazımlı kıl, şaşırtma-taşırtma!) YÂ HAYYU YÂ KAYYÛM (celle celâluhu)!"
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: FIRKA-yı NACİYE'nin HÜKÜMLERİ- Muhammed SIDDIK

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

18. SALÂVÂT-ı ŞERÎFE :
AHMED Er Rufaî kaddasallahu sırrehu'nun salâvâtı:

Seyyid Ahmed Rufaî Hazretlerinin Evradı Şerifesi olup esrârının çokluğundan bu salâvâta “CEVHERATu’l- ESRÂR” ismini vermişlerdir. Sâdâtı Rufaîyye ve kemâl ehli arasında çok yaygın ve bilinen bir salâvâttır. Tecrübe edilerek buna devam edenlerin yüce makamlara ve Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem tarafından gizli sırlara nâil oldukları görülmüştür.


Resim

TÜRKÇESİ: Allâhümme salli ve sellim bârik alâ nurike’l- esbak Resim Ve sıraâtike’l- muhakkak Resim Ellezi ebreztehu rahmeten Resim Şâmileten livucudike Resim Ve ekremtehu bi şuhudike Resim Ves tafeytehu linübüvvetike ve risâletike Resim Ve erseltehu beşiran ve nezira Resim Ve dâiyen ilallahi biiznihi ve sirâcen münira Resim Noktati merkezi bâid dâireti’l- evveliyyeti Resim Ve sirri esrâri’l- elifil kutbaniyyeti Resim Ellezi fetakte bihi ratka’l- vucudi Resim Ve hassastehu bi eşrafi’l- makâmâti bi mevâhibi’l- imtinân Resim Ve’l- makâmi’l- mahmud Resim Ve âksetme bihayâtihi fi kitâbike’l- meşhuri li ehlil keşfi ve’ş- şuhud Fehüve sirruke’l- kadimüssâri Ve mâi cevheri’l- cevheriyyeti’l- câri Resim Ellezi ahyeyte bihi’l- mevcudâti min ma’denin ve hayevânin ve nebâtin Resim Kalbi’l- kulubi Resim Ve ruhi’l- ervâhi Resim Ve i'lâmi’l- kelimâti’t- tayyibât Resim El’kalemi’l- alâ Resim Ve’l- arşi’l- muhit Resim Ruhi cesedi’l- kevneyni Resim Ve berzehi’l- bahreyni Resim Ve sâniye isteyni Resim Ve fahri’l- kevneyni ebil Kasım ebittayyib seyyidinâ Muhammed ibni Abdillah ibni Abdilmuttalib abdike ve nebiyyike ve habibike ve rasulike ennebbiyyi’l- ümmîyyi ve alâ âlihi ve sahbihi ve sellim teslimen kesira bi kaderi azameti zâtike fikülli vaktin vehinin Resim Subhane rabbike rabbi’l- izzeti amma yesifun ve selâmün ale’l- mürselin vel hamdulillahi rabbi’l- âlemin..

MÂNÂSI: Ey Rabbim, önceki nûrun olan, Kendi mevcudiyetin sebebiyle, kapsayıcı bir rahmet olarak ortaya çıkardığın; Kendini müşâhede ettirerek keremlendirdiğin; Nebiliğine ve Resûllüğüne seçtiğin; müjdeci, uyarıcı olarak gönderdiğin; Kendi izniyle Allah'a bir çağırıcı ve nûruyla aydınlatan bir kandil, ilk "" dâiresinin merkezdeki noktası, kutup "elif"inin sırlarının sırrı kıldığın; varlık çemberini kendisiyle yardığın; en güzel mevhibeleri vererek en şerefli makamları, Makâm-u Mahmûd'u kendisine mahsûs kıldığın; ehl-u keşfe ve şuhûda malûm kitabında hayatına kasem ettiğin; kadîm sırrın ki sârî; cevherlerin cevheri bir "su" ki câri; ki bu suyla Sen maden, hayvan ve bitki gibi mevcûdâta can verdin; kalplerin kalbidir o, ruhların ruhu; hoş kelimeleri yayan; en yüce kalemdir; kuşatan bir Arş, iki kevnin bedenindeki ruhtur; iki deniz arasındaki aşılmaz berzah; ikinin ikincisi; iki kevnin de medârı iftihârı; Ebu'l-Kâsım, Ebu't-Tayyib; Seyyidimiz, Muhammed b. Abdullah b. Abdulmuttalib (sallallahu aleyhi ve sellem), Senin kulun, nebin, sevgilin, resûlün, ümmî olan nebin, işte ona, onun âline, ashâbına çokça, her zaman ve anda Kendi zâtının azameti miktarınca salât ve selâm ediver, onu mübârek kıl! Rabbin işte O azîz olan Rabbin, inkarcıların vasfettiklerinden münezzehtir!. Resûllere de selâm olsun. İşte o hamd ki âlemlerin Rabbine mahsustur!.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: FIRKA-yı NACİYE'nin HÜKÜMLERİ- Muhammed SIDDIK

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

19. SALÂVÂT-ı ŞERÎFE :
SEYYİD AHMED BEDEVî kaddasallahu sırrehu'nun salâvâtı:

Bu 19. ve 20. salâvâtların ikisi de Seyyid Ahmed Bedevi Hazretlerine aittir. Bu salâvâtların ikisi beraber okunur. Okuma esnasında Abdestli ve kıbleye müteveccih olmalı. Bu şekilde her gün Sabah Namazından sonra 3 defa, Akşam Namazından sonra da 3 defa okumaya devam edenler Maddî ve Manevî rızıkları kolaylıkla elde edebilecekleri gibi Şeytan ve Nefis üzerinde de tam bir hakimiyyet elde etmiş olurlar. Okunurken şartlara riâyetle 40 gün yüzer defa okuyanlar uyku ve yakaza halinde Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemi görürler. Bütün hayırlı işlere, envar ve esrar-ı ilâhiyyeye nâil olabilmenin çok etkili bir yoludur. Mucerrebdir/ tecrübe olunmuş, sınanmıştır. Denemesi yapılmış. Ahvâl ve tavırları tecrübe edilmiş. Makbuldür.


Resim

TÜRKÇESİ: Allâhümme salli ve sellim ve bârik Alâ seyyidinâ ve Mevlânâ Muhammedin Şeceratil aslinnurâniyyeti Resim Vel lematil kab datirrahmâniyyeti Resim Ve efdalil halikatil insâniyyeti Resim Ve eşrefissûretil cismâniyyeti Resim Ve ma’denil esrârirrabbâniyyeti Resim Ve hazâinilulumil istifâiyyeti Resim Sahibi kabdatil asliyyeti Resim Vel behcetisseniyyeti Resim Ver rutbetil aliyyeti Resim Men inderacettinnebiyyune tahte livâihi fehum minbu ve ileyhi Resim Ve salli ve sellim ve bârik âleyhi ve alâ alihi ve sahbihi adede ma halekte ve razekte ve emette ve ahyeyte ila yevmin tebasu men efneyte ve sellim teslimen kesiran vel hamdulillahi rabbil âlemin.

MÂNÂSI: Ey Rabbim, nûr ağacının kökü, rahmanî kabzanın pırıltısı, yaratılan insanların en faziletlisi, cismi olan sûretlerin en şereflisi, rabbânî sırların madeni, seçilmiş ilimler hazinesi, aslî kabzanın "Kabzatü'l-Asliyye" , âli behcetin, yüce mertebelerin "Rütbetü'l-Aliyye" sahibi, Seyidimiz, Efendimiz, Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'e -ki onun sancağı altında sıralanacak nebiler ki ondandır- ve onun âline, ashâbına, kıyamet günü fâni kıldıklarının dirileceği güne değin, yarattıkların, rızık verdiklerin, öldürdüklerin ve dirilttiklerin adedince, çokça salât ve selâm ediver!. Onları mübarek kılıver!. İşte o hamd ki âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur!.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: FIRKA-yı NACİYE'nin HÜKÜMLERİ- Muhammed SIDDIK

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

20. SALÂVÂT-I ŞERÎFE :

İmâmı Gazalî Hazretlerinin İhya adlı eserinde
Cuma günleri 7 defa okunması tavsiye edilmiştir.
Şefâata sebebdir.


(Bu salâvât, Pirimiz MuhaMMed Ali Hüsameddin Kaddesallahusırrahu Hazretlerinin çokça okuduğu salâvâttır)

Resim

TÜRKÇESİ: Allâhümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ ve Mevlânâ Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihi ve ehli beytihi Resim Salâten tekünü leke ridâen ve lihakkihi edâen Resim Ve a’tihil vesilete Resim Veb’ashul makâmel Mahmudellezi veadtehu ve eczihi annâ mahüve ehluhu Resim Ve eczihi efdale ma cezeyte nebiyyen an ümmetihi Resim Ve salli aleyhi ve alâ cemi ihvânihi minennebiyyine vel mürselin Resim Ve alâ âlihim ve sahbihim ecma’in Resim Yâ erhamerrahimin.

MÂNÂSI: Ey Rabbim, seyyidimiz, efendimiz Muhammed (salallahu aleyhi ve sellem)'e onun âline, ashâbına ve ehl-i beytine, Senin rızanı taşıyan, hakkı edâ edilebilecek bir salât ve selâm ediver!. Onları mübârek kıl!. Ona vesîleyi bahşediver!. Onu, kendisine vaad ettiğin Makâm-ı Mahmûd'a eriştir!. Onu nasıl ehli ise, o şekilde bizimle karşıla. Bir nebînin ümmetiyle karşılanacağı en güzel bir biçimde karşıla. Ona, nebi ve resûl tüm kardeşlerine, onların âline ve arkadaşlarına salât ediver!. Ey merhametlilerin en merhametlisi!.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: FIRKA-yı NACİYE'nin HÜKÜMLERİ- Muhammed SIDDIK

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

21. SALÂVÂT-I ŞERÎFE :
Sultan Muhammedi’l-Gazzevî Hazretlerinin salâvâtı olup,
sabah 3 akşam 3 okunması gönül ehlince tavsiye edilmiştir.


Resim

TÜRKÇESİ:
Allâhümme salli ve sellim alâ seyyidinâ ve Mevlânâ
Muhammedin mahtelefel melevâni Resim Ve teâkabel aserâni Resim
Ve kerrerel cedidâni Resim Vestekbelel ferkadân Resim
Ve belliğ ruhahu ve ervâha ehli beytihi minna ettehiyyete vesselâm.


MÂNÂSI :
Allahım! Ey Rabbim! Sabahtan öceki şafaklar ayrılıp gitikçe,
akşamdan önceki gurublar onları takib ettikçe,
gündüz ve gece tekrarlanıp mevcûd oldukça,
yıldızlar
(kutup yıldızı ve diğerleri) istikbâlde durup (yüzünü) döndükçe
Seyidimiz Efendimiz Muhammed
(sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât ve selâm ediver!
Bizim tahiyyemizi
(hakta ve hayırda diriliş duamızı)
ve selâmımızı
(sılaya ulaşım arzumuzu)
O'nun ruhuna ve Ehl-i Beyt'inin ruhuna ulaştırıver!



Resimالله أكبر كبيرا و الحمد لله كثيرا و سبحان الله بكرة و أصيلا
"Allahu ekber kebira, velhamdülillahi kesira ve subhanallahi bükraten ve esila"


Resim---Biz, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte namaz kılarken, cemaatten biri aniden: "Allahu ekber kebiri, velhamdülillahi kesira, subhanallahi bükraten ve asila (Allah, büyükte büyüktür, Allah'a hamdimiz çoktur, sabah akşam tesbihimiz Allaha'dır!") dedi. Resulullah (sav) efendimiz: "Bu sözleri kim söyledi?" diye sordu. Söyleyen adam: "Ben, ey Allah'ın Resulü" dedi. Resulullah (sav) efendimiz: "O sözler hoşuma gitti. Sema kapıları onlara açıldı" buyurdu. İbnu Ömer (ra) der ki: "Söylediği günden beri o zikri okumayı hiç terketmedim."
(Nesai, bir rivayette şu ziyadede bulunmuştur: "On iki adet meleğin, bu sözleri (yükseltmek üzere) koşuştuklarını gördüm.")
(Müslim, Mesacid 150, (601); Tirmizi, Da'avat 137, (3586); Nesai, İftitah 8, (2,125))
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: FIRKA-yı NACİYE'nin HÜKÜMLERİ- Muhammed SIDDIK

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

22. SALÂVÂT-I ŞERÎFE :Güzel bir salâvât-ı şerîfe

Resim

TÜRKÇESİ:
Allâhümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ ve
Mevlânâ Muhammedin tıbbil kulubi ve devâihâ
Ve âfiyetil ebdâni ve şifâihâ
Ve nuril ebsâri ve diyâiha
Ve alâ âlihi ve sahbihi ve sellim
Yâ selâmü sellim.

MÂNÂSI :
Allahım! Ey Rabbim! Kalblerin hekimi(doktoru)ve devâsı (çâresi) ,
bedenlerin âfiyeti (sağlığı, selâmeti, sıhhati) ve şifâsı,
gözlerin nûru ve ziyâsı (ışığı) olan
Seyidimiz Efendimiz Muhammed
(sallallahu aleyhi ve sellem) 'e
Sen salât ediver
, selâm ediver, mübârek kıl onu!
Ona onun ailesine ve sahabelerine de!
Ey mutlak teslim olunan, selâmın kendisi olan Allahım!.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: FIRKA-yı NACİYE'nin HÜKÜMLERİ- Muhammed SIDDIK

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

23. SALÂVÂT-I ŞERÎFE : Ahmed Bin İdris (kaddesallahu sırrahu) Hazretlerine ait bir salâvâttır. Bu zât, Evliyaullahın en büyüklerindendir. Bir gün Hızır aleyhisselâm’a en faziletli salâvâtın hangi salâvât olduğunu sorar. Hızır aleyhisselâm da ona bu salâvâtı öğretir.


Resim

TÜRKÇESİ: Allâhümme inni eselüke binuri vechillahil azîmillezi melee erkâne arşillahil azim Resim Ve kâmet bihi avâlimullahil azim En tusalliye alâ Mevlânâ Muhammedin zil kadril azim Resim Ve alâ âl-i nebbiyillahil azim Resim Bi kaderi azameti zâtillahil azim Resim Fi külli lemhatin ve nefesin adede mâ fi ilmillahil azim Salâten kâmileten dâimeten bi devâmillahil azim Resim Tazimen lihakkike ya Mevlânâ yâ Muhammedu yâ Zel hulukil azim Resim Ve sellim aleyhi ve alâ âlihi ve sahbihi misle zâlike Allâhümmecma beyni ve beynehu Resim Kemâ cemate beynerruhi vennefesi zâhiren ve batinen yakazaten ve menâmen Resim Vecalhu ya rabbi ruhan lizâti min cemil vecuhi fiddünya kablel ahreti yâ azimu yâ ALLAH.

MÂNÂSI : Rabbimiz! Senden arşın direklerini dolduran; âlemlere varlık veren, Yüce Allah'ın nûrunun, Efendimiz, yüce mertebelerin sahibi Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'e, Yüce Allah'ın nebisinin ailesine, Yüce Allah'ın zatının azameti miktarınca, Yüce Allah'ın ilminde bulunan, gözlerin tüm bakışları ve nefesler adedince, Yüce Allah'ın ebediyetiyle sürecek kâmil bir salâtla salât etmesini, Efendimiz ey Muhammed (salallahu aleyhi ve sellem), yüce ahlâk sahibi, seni hakkıyla yüceltmesini diliyorum. Ona onun ailesine ve ashabına bunun gibi selâm olsun!. Ey Rabbim ruhla nefesi yakınlaştırdığın gibi, zâhirde, bâtında, uyanıklıkta, uykuda beni ona yakınlaştır!. Ey Rabbim, ey yüce olan, ey Allah'ım, onu, âhiret gelmezden evvel dünyada her cihetle zâtımın ruhu kılıver!
Resim
Cevapla

“►Muhammed Sıddık◄” sayfasına dön