Duyguların Gelişimi

Cevapla
Kullanıcı avatarı
tamersah tarik
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 778
Kayıt: 19 Eyl 2008, 02:00

Duyguların Gelişimi

Mesaj gönderen tamersah tarik »

Duyguların Gelişimi

Her insanın duygu yoğunluğu farklı farklı. Kimi çok merhametli, kimi çok hassas, kimi çok kindâr, kimi çok utangaç vs. Tüm duyguların insanda var olduğunu ancak bazılarının daha fazla öne çıkmasından dolayı o duygusuyla nitelendirildiğini düşünüyorum.

Peki duygularımız değişebilir ya da gelişebilir mi?

5 yaşındaki çocukla 80 yaşındaki ihtiyar teyzemin duygusu farklı mı? Ya da aynı olaya herkes aynı duyguyla yaklaşabilir mi?

Bu konular üzerinde düşünürken, en yakın tanığım kendimi inceleyim dedim ve gün geçtikçe benzer olaylara farklı duygularla, farklı tepkilerle yaklaştığımı fark ettim. Bunun yaşın ilerlemesiyle alâkalı olamayacağını, bu farklılığın nedeninin başka bir şey olması gerektiğini düşünürken, aklım bana kendinden kaynaklandığını fısıldadı. Belki kandırdı, belki yanılttı ama mantığıma yattı.

Bazı olaylar karşısında gönlümüze mi, aklımıza mı danışalım ikilimi yaşarken, gönlün aklımıza öğrettiklerimizle paralel geliştiğini unutuyoruz. Bu yüzden aklımızı geliştirirken, gönlümüzün de ihtiyacı olanlarını vermemiz gerekir ki ona danıştığımızda bize doğruyu söylesin, doğruya yönlendirsin.

En basitinden çok belgesel izleyen biri olarak, önceden acıyarak hatta gözlerimi kaçırarak izlediğim anlara şimdi hayretler içinde bakıp Sünetullahın ne kadar muhteşem bir şekilde işlediğine tanık olup, ister istemez Sübhanallah diyoruz. Önceden çok merhametli idim de şimdi merhametsiz mi oldum?

Ya da önceleri kötü bir davranış sergileyen birini gördüğümde ona hınçla saldırmak gelirken içimden, şimdi o kişi için hayır dileyip, dua etmek kişinin önceden adaletli, şimdi ise vurdumduymaz biri olduğuna mı işarettir.

Kısacası demek ki duygular da gelişim ve değişim gösterebiliyor. Madem duygular da bir değişim ve gelişim halinde, o halde içimizde her türlü duygu var ise (iyisiyle, kötüsüyle) yani zıtlarıyla, iyi olanı seçmek ve kullanmak da bizim elimizde. Bu da aklımızın gelişimiyle ilgili diye düşünüyorum. Aklımıza neyin ne olduğunu öğreticez ki, duygularımız da ona göre hareket etsin.

Aklımıza da neyin ne olduğunu öğretecek olan Kur'ân ve Sünnet ise onları doğru kaynağından öğrenmek de bizim en önemli görevimizdir. Acizâne...

EsSelâm
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: Duyguların Gelişimi

Mesaj gönderen Gariban »

Es Selam Tamerşah Tarık can,
Çok doğru bir tesbit yapmışsınız kardeşim, hissettiğim kadarıyla buna duyguların gelişimi, ve hatta etkilere verilen tepkilerin değişimi demek daha doğru olacaktır diye düşünmekteyim, duygu dediğimiz şey bizde halen üzüntü, korku v.b. tepkimelere gösterdiğimiz his reaksiyonları olarak durmakla beraber bunları yansıttığımız konular, yani tepki verdiğimiz meselelerin iç yüzüne dair edindiğimiz ilim, tepki verilen hadiselerin sırrlarını silmekte ve o zaman "olgunlukla karşılamak" denilen Muhammedi bir bilinçle tepki vermeye başlamaktayız inşa'ALLAH. Akıl ise bu olayın fevkalade dediğiniz gibi "anahtar" değişkeni, çunku olgunlaşan ve kemalat bulacak olan "aklımız ve nefsimiz" dir. Bu gelişim içinde test mekanı âlem-i şehadetin içinde Rabbimiz bizi sürekli yeni filtrelerden geçirip bizi terbiye etmekte inşa'ALLAH. Kur'ân-ı Kerim ise ANA kaynak kitabımız ve rehberimiz. O halde bu değişimi bize ifade edecek olan bu mukaddes kitabımız bize bu hususta neler diyecek diye düşünmekteyim. Örneğin başkalarının korku ve üzüntüde olduğu durumlarda Allah ve Resulüne inanan, iman eden, teslim ve tabi olan insanların hali nedir desek, korku ve üzüntü tepkimeleri için Kur'an-i Kerimimiz bize ne buyurmakta diye sorgulasak:

قُلْنَا اهْبِطُوا مِنْهَا جَمٖيعًا فَاِمَّا يَاْتِيَنَّكُمْ مِنّٖى هُدًى فَمَنْ تَبِعَ هُدَاىَ فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
Kulnehbitu minha cemia, fe imma ye'tiyennekum minni huden fe men tebia hudaye fe la havfun aleyhim ve la hum yahzenûn:
Dedik: İnin oradan hepiniz, sonra benden size ne zaman bir hidâyetci gelir de kim o hidâyetcimin izince giderse onlara bir korku yoktur ve mahzun olacaklar onlar değildir [Bakara Sûresi, (2/38)]

اِنَّ الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَالَّذٖينَ هَادُوا وَالنَّصَارٰى وَالصَّابِپٖينَ مَنْ اٰمَنَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَعَمِلَ صَالِحًا فَلَهُمْ اَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
İnnellezine amenu vellezine hadu ven nesara ves sabiine men amene billahi vel yevmil ahiri ve amile salihan fe lehum ecruhum inde rabbihim ,ve la havfun aleyhim ve la hum yahzenûn:Şüphe yok ki iman edenler ve Yehudîler, Nasranîler, Sabiîler bunlardan her kim Allaha ve Ahıret gününe hakikaten iman eder ve salih bir amel işlerse elbette bunların Rableri yanında ecirleri vardır, bunlara bir korku yoktur ve bunlar mahzun olacak değillerdir [Bakara Sûresi, (2/62)]

بَلٰى مَنْ اَسْلَمَ وَجْهَهُ لِلّٰهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ فَلَهُ اَجْرُهُ عِنْدَ رَبِّهٖ وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
Bela men esleme vechehu lillahi ve huve muhsinun fe lehu ecruhu inde rabbih, ve la havfun aleyhim ve la hum yahzenûn:
hayır:
kim özü muhsin olarak yüzünü tertemiz Allaha teslim ederse işte onun rabbinin indinde ecri vardır onlara bir korku yoktur ve onlar mahzun olacak değillerdir [Bakara Sûresi , (2/112)]

اَلَّذٖينَ يُنْفِقُونَ اَمْوَالَهُمْ فٖى سَبٖيلِ اللّٰهِ ثُمَّ لَا يُتْبِعُونَ مَا اَنْفَقُوا مَنًّا وَلَا اَذًى لَهُمْ اَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
Ellezine yunfikune emvalehum fi sebilillahi sümme la yutbiune ma enfeku mennev ve la ezel lehum ecruhum inde rabbihim, ve la havfun aleyhim ve la hum yahzenûn:
Fisebilillâh mallarını infak eden, sonra verdiklerinin arkasından başa kakmayı gönül incitmeyi reva görmeyen kimseler, rabları indinde onların ecirleri vardır, onlara bir korku yoktur ve onlar mahzun olmıyacaklardır. [Bakara Sûresi, (2/262)]

Bak araştırmada bir çok âyeti kerimelere rastlamaktayız, madeni bulduk gibi biraz kaz bakalım daha neler çıkacak altından derim Tarık canım.

Es Selâm ve Sevgiyle
garibAN
Resim
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: Duyguların Gelişimi

Mesaj gönderen der-ya »

Resim


Bir Hikaye

Yaşlı Kızılderili reis kulübesinin önünde torunuyla oturmuş, az ötede birbiriyle boğuşup duran iki köpeği izliyorlardı. Köpeklerden biri beyaz diğeri siyahtı ve on iki yaşındaki çocuk kendini bildi bileli o köpekler dedesinin kulübesi önünde duruyorlardı. Dedesinin sürekli göz önünde tuttuğu iki iri köpekti bunlar.

Çocuk, kulübeyi korumak için biri yeterli gözükürken niye ötekinin de olduğunu, hem niye renklerinin illede siyah ve beyaz olduğunu anlamak istiyordu artık.O merakla sordu dedesine;

-Dede bu iki köpeği niye hep kulübenin önünde tutuyorsun? Hem de niye biri siyah diğeri beyaz?

Yaşlı reis, bilgece gülümsedi ve torununun sırtını sıvazladı ve:

-Onlar benim için iki simgedir.

Çocuk :

-Neyin simgesi?

-İyilik ile kötülüğün simgesi. Aynen gördüğün şu iki köpek gibi, iyilik ve kötülük durmadan içimizde mücadele eder.Onları seyrettikçe ben hep bunları düşünürüm.

Çocuk, sözün burasında, mücadele varsa, kazananı da olmalı diye düşündü ve her çocuğa has bitmeyen sorulara bir yenisini ekledi:

-Peki hangisi kazanır bu mücadeleyi?

Bilge reis, derin bir gülümsemeyle baktı torununa :


-Hangisi mi evlat? Ben hangisini beslersem o kazanır.



ne HOŞ BİR hikaye değil mi
...
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Cevapla

“Serbest Kürsü” sayfasına dön