HELAL ET YOLCULUGU

Cevapla
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

HELAL ET YOLCULUGU

Mesaj gönderen Gariban »

HELAL ET YOLCULUĞU


Helal et bulmak yurtdışında biraz zordur.
Hele bir de merkezi bir yerde oturmuyorsanız, o zaman işiniz daha zordur çünkü helal kasap bulmak bir mucize olacaktır.
Bu yüzden bir çok müslüman şehir merkezlerine et almak için uzun yolculuklar yapar.

2 yıl evvel bir gece Basildon'dan bir arkadaşım Ilford Lane'de bir dükkan ismi verdi bana.
Ramazan ayındaydık.
Orayı bulmak üzere akşam işyerinden yolculuğa başladım.
Elimde harita, yolu belirledim ama Londra'nın içine girince işler karışır tabiki.
Niyetim bir an önce et alıp, yatsı namazı zamanı girmeden geri dönmekti.

Trafik yoğundu ve Ilford Lane'i bulana kadar dünyanın zamanı gitmis aksam namazı vakti gelmişti.
Orucumu açmak için bir bakkaldan bir sişe su aldım ve telaşla kasabı aramaya koyuldum.
Vaktim yoktu, hem henüz akşam namazınıda kılamamıştım.

Bir taraftanda buralarda bir cami olmalı diye aranıp duruyordum.
Ben bu telaşla arabayı değişik sokaklarda park edip etrafta kasap ararken vakitte geçmeye devam ediyordu.
Saat 19:10 olmuştu ve saat 20:00'de kasap kapanıyor ve 20:15'tede yatsı vakti giriyordu.

Perişan bir şekilde aranırken üzerinde arap kiyafeti olan birisini gördüm ve ona burada cami varmı diye sordum bana sola sağa dön diye tarif etti.
Sonra dediği rota'dan bir yere ulaştım ve aracımı o sokağa park ettim.
Kapıdan iner inmez köşede yaşlı bir adamın durduğunu gördüm.
Başında balıkçı şapkasi gibi bir şapka, beyaz siyah karışık sakalları ve koyu ten rengi ile bir müslümanı andırıyordu.

Cesaret bularak kendisine "Selamün Aleyküm" dedim.
"Ve aleyküm selam" diye cevap verdi.
"Burada cami olmasi lazım , nerede olduğunu biliyormusunuz" diye sordum.
"Bak şurada kapısını göreceksin" dedi.
Uzaktan bakınca gökyüzünün koyu maviliğinde, kubbenin koyu ve fanus biçimindeki silüeti bu binanın cami olduğunu gösteriyordu.
Yaşlı adam bana
"Orucunu açtın mı dedi".
Bende "biraz su içtim ama yemek yemeye vaktim yok, kasap kapanmadan et alıp geri dönmeliyim"dedim.
"Gel evime sana yiyecek bir şeyler vereyim" dedi.
"Teşekkür ederim ama namazımı kılıp gitmem lazım vaktim kısıtlı" dedim.
"Peki oldu" dedi. Sonra hemen hızla caminin yolunu tuttum.

Cami ingiliz tipi tuğlalardan örülüydü, fakat arap tipi bir kubbe ve
mimarisiyle hoş bir avrupa-dogu sentezini figure ediyordu .
Demir
merdivenlerden çıkarak içeriye girdiğimde içeride hiç cemaat yoktu.
Tabi oruc açma vaktiydi ve herkes namazi kılıp eve gitmişti.
Şu işe bak dedim.
Kaybolduğum bu sokaklardan namaz kılak için bir cami de bulmuştum.

Allah'a şükrederek loş ışıklar arasında caminin iç bölümüne ilerledim ve kendime bir yer seçip akşam namazına niyet ettim.

Namazı bitirdikten sonra, çay içerken dudağın bardaktan çıkardığı gibi bir "hüüp" sesinin minberden yankılandığını duyuyor etrafıma bakıyor ama kimseyi göremiyordum.
Bu ses aralıklı olarak devam ediyor, ama sesin geldiği minberin içinde kimse görünmüyordu.

Hali hoş içerisi yarı karanlıktı.
Minbere dogru meraklı gözlerle bir iki adım attım ve içeri doğru olan girintisinde kimsenin oturmadığını gördüm. Sonra bir "hüüp" sesi daha duydum ve yukarı baktığımda yaşlı bir müslümanın üst katta oturduğunu ve çayını yudumladığını gördüm.
Tuhaf bir şey dedim kendi kendime bu adam tek başına burada ne yapıyor? Belkide caminin imamıdır diye düşündüm.

Vaktim olmadığından acele ile camiyi terkettim.
Arabamı parkettiğim yere geldiğimde, daha önce camiyi sorduğum yaşlı adamın köşede beklediğini gördüm.
Yanına varınca "şimdi rahatladım"dedim.
Bana "hadi gel içeri girelim, sana bir şeyler vereyim" dedi.
Davet'e icabet etmek gerekir, kendisini kıramadım.

Kapıdan içeri girince ayakkabılarımı çıkardım ve bir salona girdik.
Evinde pek fazla eşyası yoktu, eski tip mobilyalar ve yerde kalınca bir hali ile sade ve mütevazi bir evi vardi. Içeride loş bir lamba yanıyordu ve öyle aydınlık bir salon değildi.
Tuhaf bir koku vardı sanki doğuya özgü mistik bir koku idi.
Doğu yöresi insanlarinin pişirdiklerine göre evin kokusu değişik olur.
Hintlilerin evleri genelde tutsu kokar ve yahut köri tozu kukar.

Butun bu eski tip mobilyalar arasında, dev gibi
150-200 ekranlık bir plasma Televizyon dikkattimi çekti ve direkt ekrana baktım.
Canlı yayından Mekke'de teravih namazı veriliyordu. Hanımı hemen küçük bir kâse karışık dilimlenmiş meyveyi ve bir kaşıkla beraber önümdeki sehpaya bıraktı.
Bu kâse geleneksel görünüyordu.
Ardından bir tabak hurma ve bir küçük tabak içerisinde üç parça muska biçiminde kızarmış böreği sehpaya getirdi ve "afiyet olsun" dedi.
Sıcak böreğin tadına doyum olmuyordu.

Nerelisiniz diyerek memleketime özgü bir soruyu sormakta gecikmemiştim.
Yaşlı adam " Pakistanlıyız" dedi.
Bende "Türküm" dedim.
Bana kendisinin 20 yıldır ingiltere'de olduğunu ve daha önce bir Türk arkadaşı olduğundan bahsetti.

Sonra oğlu ve gelini ziyarete geldiler ve banada kalkmak zamanı gelmişti.
Yaşlı adam bana kasapların yerini tarif etti ve acele ile kendisine teşekkür edip kendisi için hayır duası ettikten sonra yola koyuldum.
Asya kökenli ülkelerin bulunduğu bu ana cadde üzerinde ilerlerken sağlı sollu değişik hint, çin, müslüman karışımı açık pazarlar ve dükkanlar dikkatımı çekiyordu.
Vaktim olsaydı da gezseydim diyordum kendi kendime. Kaldırımda turbanlı ve değişik renkteki kiyafetleriyle karışık kültürden bir çok insanı gözlemliyebiliyordum.

Kasabı bulunca kepenklerinin yarıya inik olduğunu ve kapatmak üzere olduklarını gördüm.
İçeriden dışarı çıkan birisi kapandı dedi.
Ben israrla içeriye girdim.
Çok büyük bir kasaptı burası.
Öyle buzdolapları falanda yoktu.
Etler gelir gelmez bitiyordu.
Tavuklar sanki pastahanedeki çelik tepsiye konulmuş pogçalar gibi tepsiye dizilmişlerdi.
Kasaba "ben Basildon'dan geliyorum kapattınız mı?" dedim.

"Evet ama sen ne istiyorsun hadi söyle" dedi.
Bir aylık et stogunu ısmarladıktan sonra, gözlerim kutu içinde satılan değişik ürünlere ilişti.
Üzerinde helal damgası olan sosisler, hamburger köfteleri vesaire mevcuttu.
Bütün bu kutuda satılan et ürünleri arasında bizim "Inegöl Köftesi" yazılı kutuda dikkat çekiciydi.
Tabiki hemen bir kutu aldım.

Bizim orada hurma pahalıydı.
Bir hint bakkalından dörtte bir fiyatına bol bol hurma aldım.
Tam arabaya ilerlerken değişik bir hint pastahanesi gördüm.
Bir gireyim bakalım ne çeşit tatlı yapıyorlar dedim.
Merakla içeri girdim.
Bizim zeytinburnundaki işkembe salonunu andırıyordu.
Bir tarafta sıcak yemek bir tarafta tatlılar vardı.
Bir iki tatlıyı denedikten sonra yine bizim şam fıstıklı baklavayı en güzel tatlı ilan ettim.

Böylece namazımı kılmanın, orucumu açmanın ve alışverişimi yapmanın verdiği bir rahatlıkla evimin yolunu tutmuştum.
Bir yandan aracımı sürüyor bir yandan düşünüyordum.

Bu macerada bir sürü sey gizliydi.
Yol kaybetmek, perişan bir halde vakit yokken namaz kılacak bir yer aramak,
sonra caminin yolunu gösteren bir yaşlı adam,
sükun bir akşam namazı, sonra Allah'tan gelen bir davet ve rızk ile orucun açılışı,
Mekke'den canlı yayınla bir kabe görüntüsü, kapanmak üzere olan bir kasaptan alınan helal bir kaç parça et, memleketimden bir parça "Inegöl Köftesi", üstüne birde baklava.

Allah ramazandaki bolluğu yağdırmaya başlamıştı bile.
En şıkıştığımız
anlarda bile bizlere rızık temin eden Rezzak , yol gösteren, bizleri doğru yolasokan, kapandı zannettiğimiz anda bizlere kapıları açan Fettah , hidayet eden "O" değilmiydi?
Ne mutlu bilmediğin bir mahallede tanımadığın bir müslümanin evine davet edilmek, hiç ummadığın bir yerden sana iftar verilmesi.

Olacak işmi şu ingiltere'de.
İnsanlar birbirine selam vermeye bile çekiniyor, bırak eve davet etmeyi. 5 yıldır çalıştığım şu şirketin içinde her gün selam verdiğim kişiler bile bunu yapmadı daha.

Dostlarım, Allah'a ne kadar şükredersek edelim, ona hiç bir zaman hakkıyla şükredemeyiz.
"O" ummadığımız anda bize rızık verir ve ummadığımız yerden kapılar açar.
Ona olan umut asla kesilmez.
O her an bizimledir ve en şıkıştığımızda kendisine yönelsekde yönelmesekte bize yardım eder.
Her an bize mesajlar gönderir ama çoğunu göremeyiz.
Biz yeterki ibadet etmek isteyelim kendimizi temizlemeye çalışalım, o bize mekanda bulur, oraya götürecek kılavuzda bulur.

Yazıda burada bitti artık çünkü bundan öteye duygularım tarifsiz.
Sizi bu olaylardan çıkardığınız sonuçlar ve hislerinizle başbaşa bırakıyorum.

Selam Sevgi ve Muhabbetlerimle
Barbaros
Basildon-UK
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Allah razı olsun. Ramazanı şerifin bereketi yanında hemen aklıma "her zorluğun ardında kolaylık var" ayetini de düşününce ikisini aynı ayna yaşayarak görmüş diyorum. İnsanlığın ve hürmetin devam ettiği yerlerde var. Samimi ve misafir perver insanlarda. Önemli olan salih bir kalp ve Allah cc hunun rızasını kazanma niyeti içerisinde olmak... Allah yar ve yardımcımız olsun...
Kullanıcı avatarı
Sufican
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 163
Kayıt: 14 Şub 2007, 02:00

Mesaj gönderen Sufican »

Rabbim razı olsun yüreğinize sağlık efendim bu güzel anınızı bizimle paylaştığınız için...
Kullanıcı avatarı
MBurak
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 415
Kayıt: 12 Ağu 2007, 02:00

HELAL ET YOLCULUĞU

Mesaj gönderen MBurak »

bu güzel anınızı paylaşıp, bize güzel ve tarifsiz duygular yaşatmaya vesile oldunuz ALLAH'ın sizden razı, sizin de ALLAH' tan razı olanlardan olmanız duasıyla, muhabbet ve selam size olsun
esselamûnaleyküm...
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/brk.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
derunilale
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 268
Kayıt: 27 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen derunilale »

"Biz yeterki ibadet etmek isteyelim kendimizi temizlemeye çalışalım, o bize mekanda bulur, oraya götürecek kılavuzda bulur. "
eyvallah..amenna..yeter ki teslim olalım..sağolas cankardeş..
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/kjkjkjkop4.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: HELAL ET YOLCULUGU

Mesaj gönderen Gariban »

Es Selam
Hakan can bu yazıya yorum yapan arkadaşlardan bir tek sen kalmışsın sitede. Amma alış veriş yapmışım , ne görgüsüzmüşüm tek tek saymışım Ramazan ayında, şimdi utandım okuyunca. Nasıl düşündüysem o an :( Belki Ramazan bereketini anlatmak için demişimdir diye avutuyorum nefsimi...
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: HELAL ET YOLCULUGU

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

sevgili GaribÂN,
yerden göğe kadar haklısın bak!.
gerçekten Hasbî HİZMetlerimize bazı teyyare yorum yapanlar, kayıp olup gittiler ki belki, kendilerince çok daha gerçek kapılar buldular. ve çekip gittiler.. canları şeyye..

Hakan cÂN ise, bu MuhaMMedî NÛR Yüreğinin atan NABZıdır hamd olsun..
Bu tercihi ezeldeki BİZ BİR-İZdir..
Utanacak bir şey BİZce yok.. ama sence varsa BİLemeyiz..

iki tane HeLÂL Et.. vardır..;

Birisi.. Orucunu açmak için Domuz eti değil de kOYUN eti aramak..

ötekisi ise: "Bana HAKKını heLÂL Et!." demek..
İşte bu iğne ucundaki, pardon ustura ağzındaki;
İhânete merhamet yoktur.. Sadakata ise CÂN KURBÂNdır.. MuhaMMedî Şeriat-ı GARRÂda..

MîM MuhaBBetLerimLe..
Resim
Cevapla

“Serbest Kürsü” sayfasına dön