11-15. Kudsî Hadisler

 

11. HADÎS:

 
 
عَنْ عَبْدِ اللّه إِبْنِ عُمَر عَنْ النَّبِيِّي صَلَّىالّلهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمُ قَالَ
قَالَ رَبُّكُمْ عَزَّ وَ جَلَّ : لَا أَجْمَعُ عَلَى عَبْدٍ خَوْفَيْنِ وَلَا أَجْمَعُ لَهُ أَمْنَيْنِ إِنْ خَافَنِي فِي الدُّنْيَا لَمْ يَخَفْ فِي الْآخِرَةِ وَ إنْ أمِنَنِي فِي الدُّنْيَا لَمْ يَأْمَنْ فِي الْآخِرَةِ
 
Abdullah b. Ömer Nebî (sallallahu aleyhi ve sellem)’ den nakleder:
“Azîz ve Celîl olan Rabbimiz şöyle buyurdu:
“Bir kul üzerin­de iki korku ve iki emniyeti birlikte bulundurmam.
Kul dünyâ­da Benden korkarsa, âhirette korkusu olmaz.
Eğer dünyâda Benden emîn olursa, âhirette emîn olmaz!”
(İbn Asâkir, Enes’ten)
 
 
 
12. HADÎS :
 
عَنْ أَبِي هُرَيْرَة عَنْ رَسُولُ اللّهِ صَلَّىالّلهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمُ قَال
يَقُولُ اللّهُ عَزَّ وَ جَلَّ يَوْمَ الْقِيَامَةِ : أَيْنَ الْمُتَحَابُّنَ لِجَلَالِي الْيَوْمَ أُظِلُّهُمْ فِي ظِلِّي يَوْمَ لَا ظِلَّ إلَّا ظِلِّي
 
Ebû Hureyre Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’den nakleder:
“Azîz ve Celîl olan Allah kıyâmet gününde şöyle buyuracak:
“Benim celâlim için birbirini sevenler bugün neredeler?
Be­nimkinden başka hiçbir gölgenin olmadığı bu günde onları gölgelendireyim!”
( Müslim, Birr, 37)
 
 
 
13. HADÎS :
 
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةْ عَنْ رَسُولُ اللّهِ صَلَّىالّلهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمُ قَالَ
قَالَ اللّهُ عَزَّ وَ جَلَّ : أَنَا عِنْدَ ظَنِّ عَبْدِي بِي وَأَنَا مَعَ عَبْدِي إِذَا دَعَانِي
 
Ebû Hureyre (radiyallahu anhu) Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’den
nakleder:
“Azîz ve Celîl olan Allah şöyle buyurdu:
“Ben kulumun Beni zannı yanındayım (Kulum Beni nasıl düşünürse öyleyim) ve Bana duâ ettiği vakit onunla birlikte olurum.”
 (Müslim, Zikr, 18; Buhârî, Tevhîd, 15; Tecrîd terc. Xll, 420.)
 
 
 
14. HADÎS :
 
أَنَسْ عَنْ رَسُولُ اللّهِ صَلَّىالّلهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمُ قَالَ
إِنَّ اللّهَ يَقُولُ لِأَهْوَنِ أَهْلِ النَّارِ عَذَاباً : لَوْ أَنَّ لَكَ مَا فِي الْأَرْضِ مِنْ شَيْءٍ كُنْتَ تَفْتَدِي بِهِ قَالَ نَعَمْ. قَالَ فَقَدْ سَاَلْتُكَ مَا هُوَ أَهْوَنُ مِنْ هَذَا وَ أَنْتَ فِي صُلْبِ آدَمَ اَلَّا تُشْرِكَ بِي فَأَبَيْتَ إِلَّا الشِّرْكَ
 
Enes, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’den nakleder:
“Allah Teâlâ (kıyâmet gününde) cehennemliklerin azâb ba­kımından en hafifi olan birisine:
“Farzedelim ki, yer yüzünde mal olarak ne varsa hep senin olsa (şu azâbtan kurtulmak için) onları fedâ eder miydin?” diye soracaktır.
O da:
“ Evet!” diyecek.
Bunun üzerine Allah:
“Fakat sen Âdem’in sulbünde iken Ben senden (şimdikin­den) daha kolay bir şey istemiştim; bu, Bana şirk koşmaman idi.
Ne var ki sen (dünyâya gelince) yüz çevirip şirke yöneldin!”
(Buhârî, Enbiyâ, 1 ve Rikak, 51; Tecrîd terc.lX, 82)
 
Şirk : En büyük günah olan Allah’a (C.C.) ortak kabul etmek. Allah’tan (C.C.) ümidini keserek başkasından meded beklemek. (Şirkin mânası mutlak küfürdür.) (Politeizm).
 
l5. HADÎS :
 
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةْ عَنْ رَسُولُ اللّهِ صَلَّىالّلهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمُ قَالَ
قَالَ اللّهُ عَزَّ وَ جَلَّ : اَلْكؤبْرِيَاءُ رِدَاءِي وَالْعَظَمَةُ إِزَارِي فَمَنْ نَازَعَنِي وَاحِداً مِنْهُمَا أَدْخَلْتُهُ النَّارَ
 
Ebû Hureyre Resûlullah’m şöyle dediğini nakleder:
“Azîz ve Celîl olan Allah buyurdu:
“Kibriyâ (büyüklük) be­nim ridâm, Azamet (ululuk) ise izârımdır.* (Yânî bunlar Bana mahsus sıfatlardır).
Kim bunlardan birisi hakkında benimle tartışmaya girerse (yânî bu sıfatları takınmaya kalkarsa) onu ateşe atarım.”
(İbn Mâce, Zühd, 16; Ebû Dâvûd, Libâs, 25; Müslim, Birr, 136)
 
Ridâ ve İzâr: Mü’minlerin Mekke’de hac esnasındaki nizâmî elbisesidir. Ridâ omuzlar üzerine örtülür, İzâr ise bele kuşanılır.
 
Kibriyâ : Azamet. Cenab-ı Allah’ın azameti ve kudreti, her cihetle büyüklüğü.
 
Azamet : Büyüklük. Cenab-ı Hakk’ın büyüklüğü.  Kibirlilik.
 
Ridâ : Örtü, belden yukarı örtülen şey, çar ve şal.  Akıl. İlim. Seha.  Zinet. Parlaklık veren şey. * Hırka.
 
İzâr : Peştemal. Futa. Göğüsten aşağı örtülen elbiseler.